15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ER CUMHURtYET/7 lin. Kocası Almanya'da, kaynanası ÖzaVı savunuyor, gelin kızıyor dan falan fayda yok!' Kaynana, gelini azarlıyor: özal'da ne var? Ne yaptı ki herif? Sıkacak popoyu Türkiye'yi kurtaracak. Türkiye borçlu, kemerleri sıkalım diyor, fena mı yapıyor? HANDAN ŞKNKÖKEN BERGAMA Aylardır sürcn yol çalışmaları nedeniylc toz top136 rak içindeki Bergama'ya girmeden önce, geçimini büyük ölçüde tarımdan sağlayan yöre hal'7 kından, bir tarlada rastladığımız gelin ve kaynana işbirliğine tanık oluyoruz. Geçim sıkıntısı yüzünden evin crkekleri gelin Zeynep'le kaynana Selima Tarhan'ı yaşam kavgasında baş başa bırakmışlar. 10 yıllık yuvası yok olmuş güzel gözlü gelin Zeynep Tarhan'ın. Çünkü kocası Ethem, altı ay önce Almanya'ya gitmiş "turist" olarak. O da evini kapatıp, kaynanasına sığınmış. Ayaklarının altında dolaşan üç çocuğuyla, borulce ve fasulye ektikleri tarlalarını sulatnaya çalışıyor kaynauasıyla birlikte. "Çalışmayınca karnıınız doymuyor" diye yakınmaya başlıyor Zeynep Tarhan, çamur içindeki ayaklannı göstererck, ona göre, "Özal'dan falan fayda yok." Tarlada traktör de, çalışıyor, insan da, "Peki, biz insan mıyız, makine miyiz? Aradaki fark ne?" diye soruyor kendi kendinc. Kimseye muhtaç olKA YNANA GELİN POLİTİK TART1ŞMAS1 Farklı kusaklar, farklı düfünceler. Yaslı kadın, kocasırun yıllarca mak istemiyor, ama zorunlu, uç BERGAMA'DA öğretmen olarak 'devlet kapısında' çalıştığını söylüyor ve gelininin özal iktidarını eleştiren sözlerine kızıyor. "Nesi var herifin? Popoyu çocukla bu evde barınmaya. sıkıp, Türkiye'yi kurtaracak" diyor. Gelin Zeynep Tarhan'ın görüşü ise şöyle: "Çalışmayınca karmmız doymuyor. Peki biz makine miyiz? Bir şişe yağa çalısıyoruz burada. Kocam para kazanmak için gurbete gitti. Kayınbiraderim başka yerlerde taksicilik yapıyor.KayınKaynanası Selime Tarhan'ın, pederim emekli, ama hâlâ çalışıyor. Yuvam dağıldı. Herkes gibi özgür olunamaz mı? (Fotoğraf: ÜMtT OTAN) "Özal'da ne var? Sevmiyorlar onu, ne yaptı ki herif?" görüşüAra seçimlerde ANAP'ın gösmu Inönü'ye vereceğim" diyor. şaat mevsimi ile turizın nıevsinıi kazanacağına "kesin" gözüylc ne gelin Zeynep dayanamıyor, tcreceği başarıdan son derece bakan SHP'li Belediye Meclis arasında seçim yaparuk, BergaSHP'li zuccaciyeci Ali Rıza isyan ediyor: emin görunen ve bunu çok sakin ma'nm yolları uğruna turizm seUycsi Alim Şen Can, kanısını şu Enger de onun duşuncesine ka"Özal iyi mi? Bir şişe yağa çabiçimde yansıtan Kaşarcıoğlu, zonunu gelecek sezona feda eden yargılarla açıklıyor: iılıyor. Bergama DYP yönetim lışıyoruz burada. Kocam gurbete muhalefetle çalışıp, hiçbir mecKaşarcıoğlu, Bergama'nın alışılkurulu üyesi tersi Ismail Kaya, "SHP'nin şimdiki durumungitti, para kazanacak diye. Kalisten olumsuz karar çıkmadan, mışın dışında icraat gördüğunu Bergama'da " A N A P olayı kalda ilk başlangıca göre, yıi/dc 100 yınbiraderim başka yerlerde tak4 partiden 4 ayrı görüşle uyum savunuyor. Ayrıca imar çalışmamadı. SHP kazanır" diyerek bir artış var. Hem kavıllarda sicilik yapıyor. Kayınpederim içinde olduğundan söz edeıek, larından yurttaşı tedirgin ettiği sürdürüyor konuşmasını: hem de genel durumda. emekli, ama hâlâ çalışıyor, kambu dönemde Bergama'nın böyiçin üzgün. ANAP'a oy veren HP'liler, bu "Adayımız Yılüırım Avcı, büyonla mal taşıyor. Yııvanı dağılle bir meclise sahip olduğu için kez SHP'de birleşmiş oldular. " I love you, I love you, do yük oy alarak partimizi 2. durudı, emir altında yaşanır mı? Herçok şanslı olduğu inancını diie Bergama'daki MP'lilerin yüzde ma getirecek. ANAP'ın eski oyyou love me? Yes I d o " nakakes gibi özgür olunanıaz mı?" 30'u >erel seçimlerde ANAP'a ları koruyup koruyamayacağınratlarının serpiştirildiği arabesk gctiriyor. Emekli öğretmen eşi olmasına vcrmişlerdi. Şimdi bunlar dan kuşkuluyum. tşçi haklannın Bergama'da bulunduğumu/ müziğin eşliğinde Kaşarcıoğlu karşın, ağ/ındaki dişleri bile SHP'ye verecekler. Bazı çiğnenmesi, işsizlik, tüliın polibize uzun ıızun "Yapılan hiz sure içinde, partilerin ilçe başyaptıramadığını söyleyen kaynaANAP'lılar, SHP'ye kayıt ol tikasının bozuklugu, düşük alım kanlarıyla görüşmemiz mtımkun metlerin, relormların ve ihracat' na Selime Tarhan, elimizdeki kırsal kesimi çok etkiledi, orman f küçuk teybi göstercrek, "Zeyköylülerini de, hayvancılıkla ug| nep, alıyor konııştıığıınu, kes" A\.\P"lt belediye başkant Yakup Kaşarctoğlu: 2. bölgede raşanları da. Bu yüzden kırsal ^' diyor vc gelininin konuşmasını ANAP bu işi rahat alır. Amaç seçtmi kazanmakiır. Atillcı Yurtçu kesiın SHP'ye yonelecektir." " önluyor. Sonra da gelininin ayıdeğîşebilir, ama bölgede ANAP'ın oy kaybına neden olmaz. Yapılan ' ' bıııı ortmek istcrcesine, "Bazen Ayrı partilerden olmalarına TV'de izlediği" Özal'ı savunukarşın, birbirlerinin görüşlerini hizmetler ortadadır. Dün buzdolabı olmayan köylüde bugün TV, video yor: "Sıkacak popoyu Türkiye'dinleyip surekli destekleyen yurtvar. Traktör satüırsa yenisi alınır. yi kurtaracak. Türkiye borçlu, taşlardan S H P yönetim kurulu kemerleri sıkalım diyor, fena mı üyesi nıüteahhit Süleyman GeSifP'H A l i m Ş e n Can: tnönü, kesin kazanır. Bir parti başkamnın yapıyor?" dik'in; "Daha çok kırsal kesimin Meclise girmesinin ne kadar önemli olduğunu aklı başında kişiler oylarıyla SHP kazanır" yargısıdüşünür. ANAP'a oy veren HP'liler, bu kez SHP'de birleşmiş oldular. Gelin Zeynep Tarhan "istena katılan Ali Rıza Enger, mese de" seçimlerde evin erkeDSP'nin seçime katılması Ecevit'in, İnönü'yü engellemek hırsından DSP'nin oyları bölme olasılığığinin ya da buyuğünün düşüncena şiddetle karşı çıkıyor: kaynaklamyor. si doğrultusunda oy verildiğini "Eski CHP'nin oyları mevanlatıyor. Daha önce ö z a l ' a oy larııı ANAP iktidarının olıımlu mak istiyorlar." cut. Bunlar SHP'nin. DSP'nin olmuyor. Değişik mesleklcrdekı verdiklerini belirten kaynana Segöstergeleri" olduğundan soz ilçe başkanları çcvre gezilerine Alim Şen Can'a göre, "Bir hiçbir etkinliği olma/. Bülent lime Tarhan ise, ara seçimler ediyor. Arkasından seçim konuşinıdiden başlamışlar. parti başkamnın meclise girme Kcevit'in kendisi bile girsc seçiıniçin, "Düşünmemiz lazım" disundaki görüşlerini ekliyor: Yurltaşlar arasında göruştuksinin nc kadar önemli olduğunu lere, kale gibi tnonü var." yor. Gelınin bunca yakınmasına " 2 . bölgede ANAP bu işi ralerimizin çoğunluğu, " 2 . bölgeaklı başında olan kişiler duşuKcndine göre yaptığı "matekarşın, kaynananın ona katılnür." DSP'nin seçimlere katıl matiksel hesaplara" dayanarak, nıak istemeyişi, yanlarından ay hat alır. Amaç seçiıni kaıan de İnönü'den başkası zor alır" masıııı, Ecevit'in hırsıııa, Ino Bergama'daki genel kanının terrılırken anlaşılıyor. Kaynana Se maktır. Biz de bu işi ka/anaca ya da "Kalc gibi Inönü var" goğız. Atilla Yurlçu degişebilir de ruşünü paylaşıyorlar. Bergama'nü'yü engellemek istemesine ve siııi savunan DYP belediye meclime Tarhan usulca "neden böybakarsınız genel merkez başka da ara seçimler konusunda cn "Benden başka kim ne olursa lis üyesi eczacı Kâzım özçoban, le konııştıığıınu" açıklıyor: DSP'nin de SHP'nin de seçime bir adayı da getirebilir. Ama bu yaygın düşünce, özcllikle DYP'li olsıın" anlayışına bağlıyor. "Yıllarca devlet rnemurlugu bölgede ANAP oy kaybına ne yuriaşlardan kaynaklamyor: ANAP'lıların da bu görüşe ka girmesinin DYP'nin işine yarayaptı bizim bey. Şimdi devletın yacağı inancında. Özçoban'a göden olmaz. Çünkü yapılan hiz"DYP'li olarak biz kazanamatıldıklarını belirtiyor. arkasından laf söylemek olur metler ortadadır." yız, hiç olmazsa İnönü kazanSağ oyların bölünmüş olduğu re, ara seçimlerde ANAP yine 3. mu?" "Yoksııllaşan köylü" goıuşu sın." nu vurgulayan esnaf ise, "İnö parti olacak. MDP yüzde 80 ve ne kesinlikle katılnıayan beledinü tek lidac olarak seçimi ANAP'ın bazı oyları kesinlikle Konuşmalarda alışkanlıklarMDP'den koparak ANAP'lı ye başkanı Yakup Kaşarcıoğlu gölürür" göruşunü açıkça dile DYP'ye gidccek. Yıldırım Avcı dan olsa gerek, Halkçı Parti, olan Bergama Belediye Başkanı "Dun buzdolabı olmayan köygetiriyorlar. DYP'li kırtasiyeci dışında bir başkasının aday olC H P ile, SODEP ise SHP ile kaYakup Kaşarcıoglu'na göre, lüde bugün TV, video var. TrakMustafa Şendil, "Bergama ve masının şatıstat ını azaltacağını rışlırılıyor, ama sonuçta öyların "İzmir'in Bergama'sı oldukça tör her zaman satılmışlır. Trakçevresinde ara seçimlerde DYP'li belirten Kâzım Ö z ç o b a n , verileceği partide birleşiyorlar: hareketli ve Bakırçay'ın merkctör satılıyorsa yenisi alınacaktır" olarak biz kazanamayız, hiç ol DYP'nin kazanacağı umudunSHP. zi durumunda olarak ara seçimduşuncesinde. ma/sa SHP kazansın. Ben oyu da. lerde etkinliğini gösterecek." in2. bölgede Erdal İnönü'nün DIYDUK/GÖRDİK YALÇiH PEKŞEJV Atatürk'ün ruhuna'Fatihaa..." Karadeniz Ereğlisi Dikmen llkokulu öğrencileri. okullarının tatile girmesine karşın dın derslerini bir imamın "hocalığı" altında sürdürüyorlar. Hem de camide falan değil.. Dikmen İlkokulu'nun sınıflarında.. Böylece Atatürk devrimlerinden ödün vere vere, cumhuriyet tarihimizde ılk kez imamların ilkokulda ders verişine de tanık oluyoruz. N.C. Nereden geliyor? F.C. Başbakanlık.. N.C. Direkt Başbakanlık? F.C. Dur.. T.C. Başbakanlık, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara.. N.C. imza.. F.C. Doktor Fahri Demir. Başbakan Yardımcısı.. N.C. Başbakan Yardımcısı mı? F.C. Pardon.. Başbakan adına.. Yine pardon, başkan adına.. Yanlış görüyorum yahu.. N.C. Gözlük yok mu? F.C. Yok..Gözlükyokda. Daha yeni girdim içerı de.. N.C. Bana bir okur musunuz.. Şöyle ağır okursanız.. F.C. Muhtelif il ve ilçelerden gelen taleplerden, bina ve dersane yetersizliği nedeniyle kısa süreli yaz kurslarının cami köşelerinde ve eğitime elverişli olmayan yerlerde yapıldığı anlaşılmaktadır. Kısa süreli yaz kurslarının daha verimli hale getirilmesi için Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı ile işbirliği yapılarak, bu bakanhğabağlı okulların dershanelerınden faydalanılması düşünülmektedır. Bu maksatla ılinizdeilçenizde kısa süreli yaz kursları için yeterli dershanenin mevcut olup olmadığının bildirilmesi, yeterli dershane mevcut değilse, ilçenizdeki okulların dershanelerinden faydalanılması, yeterli dershane sağlandığı takdirde, buralarda düzenlenecek kısa süreli yaz kurslarını fahri olarak yürütmek üzere gorevlendirilecek yeterli sayıda eğitici eleman bulundurulması, 10 Nısan 1986 tarihine kadar doğrudan doğruya başkanlığımıza bildirilmesını rica ederim. N.C. Bu ne işlem görmüş?. F.C. Burada o sizin şey yaptığınız.. Bahsettiniz ya.. Yalnız şeyden talep gelmış.. Oradan da ılk gün 318 öğrenci mevcudu camiye sığmadığı, efendim. Bu öğrenciler bizim. Biliyorsunuz bunlar bizim evladımız.. Rusya'dan gelmıyor bunlar malum.. N.C. Bu cevabı kim vermiş?. 318 öğrenci mevcut dıyeF.C. Ha.. Şey.. Imam.. N.C. Caminin imamı?. F.C. Evet, yer olmadığını, lojman olarak bitişik bir yer varmış.. Orada dahi kurs açılıp açılmayacağını düşünmüş.. Velilerden şikâyet oldu.. Oraya öğrenci gönderılmeyeceğine dair.. Okuldan yardım istendi.. Biz de iki dershaneyi demirbaşlarını zimmetli olarak teslim etmişiz.. Şeye.. İmama. N.C. Yani ımam şimdi bu ilkokulda ders yapıyor, öyle mi? F.C. Evet, iki dershanesinde.. Kuran kursu, değil mi? F.G Kuran yok.. İlkokul öğrencisi yahu.. N.C. Canım, cami imamının ilkokul öğrencisi ile ne ilgisı var? F.C. Haa bunlar şeyli değil.. Kayıtlı öğrenci olmaz.. Orada yani öğrencilere akşamdan deniyor ki, çocuğa yarın şu camiye gidilecek.. Çocuklar oraya doluyor. İmam da cami almıyor diye mürtülüğe geliyor. N.C. İşte ben bunu arıyorum. F.C Ama şey değil bak.. Yanlış anlama. Kuran kursu değil orası.. N.C. Nedir? F.C. Cami. N.C. Ne diyebiliriz? Yazabilmemiz ıçın ne dememiz gerek? öğrenci velileri tarafından büyük tepki gören olay üzerıne muhabirimiz Nihat Can, Karadeniz Ereğlisi Milli Eğitim Gençlik ve Spor Müdürü Fevzi Celebçi ile görüştü. Bu görüşmelerin bir bölümünü banttan yayımlıyorum: Can, Fevzi Celebçi'ye olayın doğru olup olmadığını soruyor. Celebçi'nın yanıtı şöyle: "Şimdi şey.. Tam şey değil yani.. Nediradı?. Yalan haber değil de biraz yanlışı var.. Şöyle, o dediği şey var ya, cami var ya.. O camide müftü beyin de müracaatı var zaten.. Müracaat üzerine bu oldu. Efendim, öğrencilere yetmediği için bir sınıfa kız öğrencilerin konulması, zaten ora ilkokulu farkındaysan iki şeyli, nedır adı.. Çift kapılı yer.. Yani o bir kapıdan girilen yerden kız öğrencileri, resmi hocaları başlarında... Onlara yani din ve ahlak bilgisi, yani o pratik duaların öğretilmesi ile ilgili.. Zaten yaz kurslarının açılması öyle.. Zaten Başbakanlığın genelgesi var. Şimdi onu müftü arattırıyor. O genelgeyi size verelim.. Yani bir şey yok bunda... Nihat Can O genelgeden tarih, numara verseniz bize.. F.C. Ha olur veriyorum. 31 Mart 1986 tarih... Sayı: E.1/3221598. Konu: Yaz kursları.. N.C. Başhk? F.C. Başlık.. Kaymakamlığa, valiliğe diyor.. F.C. Dini bilgileri öğretmek için yaz kursları.. İlkokul öğrencilerıne dini bilgileri öğretmek için.. Okuldaöğrendikleri gibi. Okulda da var biliyorsun.. N.C. Ama öğreten imam oluyor, değil mi?. F.C. Bunlar iki kişi.. Birisi imam, birisi müezzin.. Haydi hayırlısı, imam ve müezzin, ilkokullara da girmiş bulunuyor. Bari bir araya gelmişken, Atatürk'ün ruhuna da bir fatiha okusalar. ANKARA TASI Ara seçim basına 'yaradı' ARA seçim kararı alınmasından sonra gazetelerin tırajlarında yukarıya doğru bir çıkış var mı bilmiyoruz, ama gazetecilerin yaşamlarında önemli bir yükselme olduğu muhakkak. Kısaca buna basın mensupları "altın devırlerıni" yaşıyorlar denilebilir. Tabii gazeteciler dedikse bu sadece Başbakan Turgut Özal'ı izleyen gazeteciler.. 6 Kasım seçimlerinden sonra oluşan iktidarın bakanlarını, başbakanı, hatta iktidar partisınin genel kurulunu izleyen basın mensuplarının başına gelenler, dayak yemeye kadar varmışken, ara seçim kararı ahnmasından sonra durum birdenbire değışıverdı. Basın mensupları birdenbire, üst üste karşılaştıkları "iestlerle" adeta sarhoş oldular. tı. Basın mensuplarını ilk kez bir Vali Yardımcısı alanda karşılayıp tek tek el sıkışıp hoş geldiniz dedi. Her basın mensubuna, adlarına özel bastırılmış valilik antetli zarflarla, program, kalınacak yerler, hatta odalar, emirlerine tahsis edilen arabalar gösterıldi. Kalınacak yer geçmişte olduğu gibi kamu kuruluşlarının 56 kişi birlikte yatılan kötü misafırhaneleri değildi. Basın mensuplarına, Elazığ'ın en büyük ve iyi oteli tahsis edilerek kalınacak odalar bile tek tek gösterıldi. Ayrıca otelde yapılacak harcamaların valilikçe ödeneceği de özel olarak anımsatıldı. Her gazete için ayrı ayrı ayrılmış, resmi arabalara binen basın mensupları ılk kez bir parti başkanını, bir başbakanı izlemenin ayrıcahğını tattıklageçmışten farklı "et deyince et, süt deyince süt" bulan basın mensupları isteklerinin anında karşılanmasından adeta şaşkına döndüler. Başbakanın konuşmasından sonra ise, haberlerini yazdırmak için her zaman oradan oraya koşan basın mensupları bı; kez, kendi adlarına ayrılmış bir telefon ile bir PTT memuresinin yardımlarıyla anında haberlerini gazetelerıne ulaştırdılar. Sabahleyin ise başbakanla aynı yerde kahvaltı yapma şansına eriştiler Ertesi gün Başbakan Özal ile Malatya'ya geçen basın mensuplarının altın devri sona ermeyecekti; Emniyet görevlilerinin hoşgörüsü altında başbakanı izleyen basın mensupları, yine kendi adlarına ayrılmış arabalarda dolaşıp, kendi adlarına ayrılmış telefonlarla haberlerini yazdırdılar. Gece ise binlerce lıralık davetiye ile girilebilen kayısı bayramı balosunda, gazinonun en seçkin yerine yerleştirildiler. Birkaç yıl once aynı baloda kendilerine değil seçkin yer, oturacak yer bile aynlmadığı için baloyu terk eden basın mensupları, son durumlarının zevkini çıkardılar. Düzenlemeyi yapan görevli, garsonlara "Aman dıkkat edin. En önemli misafirler başbakanla gelen misafirler. Ne isterlerse yapın" dedi. Böylece gazeteciler felekten bir gece çaldılar. .. Balodan sonra Başbakan Özal, özel uçağı ile istanbul'a döndü. Malatya'da kalan gazeteciler Ankara'ya nasıl döneceklerdı? Devreye bu kez Devlet Bakanı Ahmet Karaevli girdi. Gene bir telefonla üstelik basın mensuplarının üzerinde anlaştığı bir saatte, sadece 23 kişi için Malatya'ya gelen THY uçağı basın mensuplarını Ankara'ya ulaştırdı. Gazeteciler "Uyarılmış" postacılar sayeâinde unutulmaz bir seyahat yaparak Ankara'ya döndüler. . Ankara'ya indiklerinde birbırlerıne "Rüya mı bu?" diye soran gazetecilerin önünde bir tek engel kalmıştı: Ara seçimlerde başbakanı izleme görevini başkalarına kaptırmamak... Dile kolaydı "altın devri" yaşamak. Bir daha ne zamana kadar böyle bir devir yaşarlardı ki... ekondularda, politikaya oldukça ilgisiz kalanlar da var Î Ecevit aynı partiden değil mi?' ASUMAN AVAR İZMİR Dar ve yokuşlu sokaklarda tek katlı, iki katlı, kuçuk bahçeli dermeçatma gecekondu evlerin önlerinde toplanmış, örgü ören kadınlar "seçim, partiler, adaylar" gibi konulara öylesine ilgisiz gorunüyorlar ki. Hemen hepsi de "oy verme geregine bile inanmadıklanm" söylüyorlar. O haklarım kullanmaya pek hevesli görünmeyen İzmir'in bu gecekondu semti sakinleri, Özal'a "huzuru sagladıgı ve dış ülkelerde itibarımızı arttırdığı için" oy vereceklerinı belirtirlerken, "Halkçı Parti'ye oy vercceklerini söyleyen bazı gecekpndulu yurttaşlar da "Eceviı ile inönü'nün partisi aynı değil mi?" diye soruyor. 2. seçim bölgesine giren gecekondu semti Bayrakli'nın yüksek olduğu için denizi gören ınahallelerinin birinde, bahçede örgu ören kadınlara yaklaşıyoruz. Fotoğrafının çekilmesini istemeyen ve "kocası kızar" diye adını vermeyen kadın, çevresindekilerin ısrarına karşın 6 kasım seçimlerinde kinie oy verdiğini söylemiyor. "Nasılsa bir şey fark etmiyor, kim başa geçse aynı" diyen İnşaat işçisi Mustafa Çayır: Halk Özal'a öfkeıi olsa da yine oy atacak. Ben Halk Parüliyim. Yine Halk Partisi'ne oy atacağım. Ecevit girerse ona atarım. özal seçim zamanına kadar bir şeyler düşünür. Düşünecek, ben biliyorum, kurnaz adam. kadın, kime oy attığını söylemeınc gcrekçesi olarak da "ıınultuğunu" gösteriyor. Eşinin iurekli işi olmayan ve arada sırada garsonluk yapan Gülbahar Sayın, son seçimlerde Halkçı Parti'ye oy attığını belirteıek, Ecevit'in partisinc de oy veımeyi düşüncbileceklerini söyledi. Şpnay Kamış ise, "Beyler hangisi dersc ona atarız" göruşunde ısrar etti. İnşaat işçisi Mustafa Çayır, bir yandan harç kararken ara seçimleri kazanacak partinin yine A N A P olacağını savunarak, "Halk Özal'a öfkeli olsa da yine ona oy atacak. Ben Halk Partiliyim. Yine Halk Partisi'ne oy atacugım. Ecevit girerse ona atarım. Özal, seçim zamanına kadar bir şeyler düşünecek, ben biliyorum, kurnaz adam" biçiminde konuştu. Aynı ınşaatta işçi olan Süleyman Ekmekçi, Özal taraftarı değil Ecevit taraftarı olduğunu vurgularken, geçen seçimlerde kuçük partilerden birine oy attığını, ancak hangisi olduğunu hatırlamadığını söyledi. Halkçı Partili olduğunu vurgulayan eşi Günay Ekmekçi ise "Halk Partisi olsun da hangisi olursa olsun" diyerek oy atacağı yönü belirtirkcn, "Ecevit mi tnönü mü?" sorusuna da "tkisi de aynı partide değil mi?" diye yanıt verdi. Merdivenli bir evin önünde toplanmış sohbet eden gruptan Halk Partili olmasına karşın "akrabalarının ısrarı ile, iyi olur diye" son seçimde özal'a oy verdiğini söyleyen Fethiye Korkmaz, şimdi özal hükümetinden mcmnun olmadığını belirterek, "Bu defa Özal'a atmam. Ben anamdan Halk Partili doğdum. Biz kadınız, aklımız erınez ama oyle gördük öylc gider. Yine Ece 'in Bayraklı gecekondu semtinde 1 ve Ecevit'in aynı partiden ı""ekonomik bfke" kendini vit'in partisine oy vereceğim" dedi. "tşyeri yok, ekmek yok, evler kira, zam çok" diye yakınan Nermin Korkmaz, Kula Mensucat Fabrikası kapandıktan sonra eşiyle birlikte işsiz kaldıklarını, şimdi örgü örerek geçimini sağlamaya çalıştığını belirterek, son seçimlerde Halk Partisi'ne oy attıklarını, bu seçimde "yine Ecevif'e atacaklarını söyledi. Hemen yan tarafındaki evin balkonunda oturan Emeli Doğan geçen seçimde ANAP'a oy verdiğini ve yine vereceğini belirtirken, gerekçesini "Ortalıkta sükun var. İstedigimiz yere gidebiliyoruz. Korku yok. Zamlar etkiliyor, ama kim geçse zam yapacak. Babam başa geçse o da zam yapacak" olarak gösterdi. Son seçimlerde MDP'ye oy atan işçi emeklisi Ahmet Gündür, yine sağda bir partiye, belki de özal'a oy atacağım söylerken, nedenini de "Devlet için yaplıgından memnunuz. Bizim için bir şey yapıığı yok" diye açıkladı. DSP'nin, sosyal demokratların oylarının bölünmesine neden olacağını savunan Eczacı ilhan Özdemir ise bunun da ANAP'a yarayacağını vurguladı. Elazıi'da, üzal'ın konuşma yapacağı alana gelen basın mensupları, emnlyal görevlllerlnln olaganüstü ho$göru ve yardımlarıyla karçılastılar. 19 temmuz günü özel uçağıyla Elazığ'a gidecek başbakanı izleyecek gazeteciler ne yapacaklardı? Ne cuma ne de cumartesi günü, ne Elazığ'a ne de Malatya'ya THY'nin uçağı olmadığı için, basın mensupları eskisi gibi, cuma gecesi yola çıkıp 1415 saat bir otobüs yolculuğundan sonra mı Başbakan Özal'ı ızleyeceklerdi? Tabii ki hayır, artık ara seçim vardı ve basın mensuplarının "kötü kaderleri" değişiverecekti. Nitekim Devlet Bakanı Mesut Yılmaz THY'na açtığı bir telefonla işi çözümledi. Programda olmadığı halde, THY'nin 65 kişilik uçağı 24 kişllik kafileyi, cumartesi günü saat 13.00'te Elazığ'a ulaştırdı. Basın için "altın devir" aslında Elazığ'dan sonra başlayacak, sadece "özel uçak kıyağı" ile sınırlı kalmayacakrını düşündüler. Arabalarında açıp okuma fırsatı buldukları kendi adlarına hitaben yazılı zarflarda, ister program içı, ısterse program dışı ısteklerı olursa, verılen bir dızi numaradan birisini arayıp, isteklerınin anında karşılanmasını sağlayabılecekleri belirtiliyordu. Birçok basın mensubu ılerde bu zevkı fazlasıyla tadacaktı.. Basın mensupları daha sonra uçaktan ınış saatine göre ayarlanmış mükellef sofrada karınlarını doyurdular. Başbakan Özal'ın kendilerınden 4 saat sonra Elazığ'a, konuşma yapacağı alana gelmesi üzerine alana gelen basın mensupları daha önce kulağı bükulmüş emniyet görevlılerinin olaganüstü hoşgörüsü ve yardımlarıyla karşılaştılar. ANAP'lı başbakanın görev yaptığı belediye binasında,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle