16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/JO HABERLERİN DEVAMI 21 TEMMUZ 1986 Sosyalist partinin irtibat komitesi İspir'de ERZURUM, (a.a.) Erzurunı'un Ispir ilçesine bağlı Ortaköy köyünde dün öğleden sonra çıkan yangında bir mahalle tamamen yandı. Yangında 3 kişinin kayıp olduğu bildirildi. lspir Kaymakamı lsmail Kara'dan alınan bilgiye göre, çıkış nedeni heınız belirlenemeyen yangında 60 ev tamamen yandı. Yangının tamamen söndürüldüğünü belirten Kaymakam Kara, şöyle dedi: "Kurtarma çalışmaları sırasında şu ana kadar hiçbir cesede rastlayamadık. Ama daha bakmadıgımız birçok ev var. Evlerde bulunan 3 kişinin şu ana kadar ortaya çıkmadıgı bize bildirildi. Yangında maddi zararın 500 milyon liradan fazla oldugunu sanıyoruz." Kaymakam Kara, enkaz kaldırma çalışmalarının aralıksız devam ettiğini söyledi. POLÎTtKA ÎTt VE ÖTESİ MEHMED KEMAL lstanbul Haber Servisi Yeni sosyalist partinin kurulus çalısmalarıyla ilgili "trtlbat Komitesi" kuruldu. Mehmet Ali Aybar, sosyalist parti kurulus hazırlıklan ile ilgili olarak solun değişik eğilimlerini temsil eden trtibat Komitesi üyelerine hitaben şunları söyledi: "Türkiye'yi, Uk nükleer hedef olmak ve Irticanın kamu düzeninl tehdlt eden boyutlara ulaşması gibi iki hayati tehlikenln tehdlt ettigi Rünlerde yifiyonız. Tehlikenin ve tek kurtuluş yolunun sosyalizm oldugunun bilincinde olan sosyalls»ler, ne büyük bahtsulıktır ki, gecmis yıllann bilinuel muhasebesini henttz yapmıs görünmüyor ve düşman kardesler durumunu sürdttrttyorlar. Tüm sosyalistleri aynı parti çalısı altında toplamayı amaçlayan girislmln başanya ulaşması, büyük ölçüde siz degerli arkadaşlanmın basarılı çalışmalanna baglıdır." irtibat Komitesi'ndc, avukat Mehmet Ali Aslan, yazar Murat Belge, sendikacı Muzaffer Bal, mimar Yalcın Büytikdağh, sendikacı Uğur Cankoçak, sendikaa tbrahim Çetken, mühendis Hüseyin trniç, avukat Fikrct İlkiz, muhasebeci Vecdi özgüner, müzisyen Bülent Sanay, iktisatçı Nail Satılgan, avukat Doç. Dr. Yücel Sayman, yazar Erol Toy, avukat Ergin Türsoy, işçi Tayfun Tabakçıoğlu, gazeteci Emin Tanrıyar görev ahyor. Eğitimde Çıkmaz Sokak . Uğur Kökten'in Adam dergisindeki 'Düzyazının Karşı Konulmaz Yükselişi' adlı yazısında gözüme ilişti, Nihat Erim'in günlükleri varmış. Bu günlükler ölümünden sonra yayımlanamadığı gibi, nerede oldukları da bilinmiyormuş, yitikmiş. Oysa yayımlanabilseydi, çok önemli olurdu. Siyasal tarihimizde 1946 1950 arasında Halk Partisi içinde bir 'Otuzboşlor Hareketi' vardır. Hepsi de genç otuzbeş milletvekılı, parti içinde bir çıkış yaparlar. Nihat Erim de bunların arasında. Başında gelenlerden biri de Sait Odyak'tır. Sait Odyak'ın eşi Felsefe öğretmeni Sayın Adalet Odyak'tan bir mektup aldım. Cumhuriyet okuru (tutkunu) olduğunu yazdıktan sonra, geçmişteki türlü olaylara değiniyor, başından geçen kimi olaylardan örnekler veriyor, 'Eğitimimizin Sorunları ve Çocuklarımız' adlı kitabını da lutfedip gönderiyor. Ben olaylar üstüne düşüncelerımı yazacağıma Sayın Adalet Odyak'ın uzun mektubundan bazı bölümleri buraya aktarmayı yeğledim. Sancılı yıllardan söz ederken şöyle diyor: "Yazınız bana o günleri yaşattı. Tandoğan'daki konuşmadan sonra Gazi Mustafa Kemal Bulvarı yoluyla dönmek isteyen belki 50 binden fazla insan, Nokta durağındaki kavşakta, dört bir yandan sarılmış polis kordonunda kendini bulunca şaşkına döndü. Birbirini ezerek ne yönden geçmek istese yasak deyip geçirtmiyorlar. Panzerler halkın içine saldırıyor, müthiş tazyikli su sıkıyor. Kadın, erkek, çocuk çığlıkları kulakları tıkıyor, polisin elindeki silahlar patlıyor, coplar iniyor, yaralananlar, bayılanjar kaldırım kenarlarına, apartman önlerine sürükleniyordu. Düşünülemez, düşlenemez bir çılgınlık ki düşman diyannda görülemez sanırım. Bu arada atılan bir polis kurşunu bizim camımızı kırdı, perdeyi deldi, salonun duvarına saplandı. Birimize de gelebilirdi. Bu korku ve heyecan içindeyken şiddetle kapı çalındı. Korkudan gözleri büyümüş üç, dört genç 'Ne olur bizi saklayın, polis arkamızda...' diyeyalvararakiçerigirdiler, aldık. Gerçekten de biraz sonra polisler bütün katları tarayarak 'Evi arayacağız.' dediler. Damadım, 'Sokmuyorum, giremezsiniz. Ayrıca burada kimse yok. Şimdi Sıkıyönetim Komutanı Paşaya telefon ediyorum.' dedi. Ve gerçekten de etti. Giremedıler. Çocuklan da olay yatıştıktan sonra teker teker bıraktık. Bütün bu çılgınlıklar (...) dinlemeye gittikleri için ceza olarak halka reva görülmüştü. Unutulur mu bu günler?" "... ikinci tanıkolduğum olayı anlatmadan geçemeyeceğim: O çalkantılı yıllarda yine günlerden bir gün. Bir öğleden sonra sokakta koşuşmalar... Gayriihtiyaripencereye yaklaştım. Beş altı genç (Kuşkusuz devrimci çocuklar) arkasından polisler... Artık kanıksadıklarından olacak kaldırımlarda gelip geçen halk ise sakin ... Durakta bir iki yaşlarında kadar bir çocuğu kucağında tutan yaşlıca bir kadın ile genç bir erkek gözüme takılıyor. Durak tenha. O anda polisin birbirini izleyen ateşi... Duraktan 'Yavrum vuruldu' diye bağıran bir kadın sesi... Bir çığlık... Yine o anda öğreniyoruz ki yaşlı kadın babaannesidir. Ve çocuk onun kucağında yaralanmıştır. Hastaneye yetiştirilen küçük yaralı yavru için ertesi günkü gazetelerde 'başından ameliyat edildigi ve kurtarılamadığı' haberi... Sargılar içinde güzel, kara kara acılı gözleri ile son dela dünyaya bakan sevimli, küçük bir yavrunun resmi çıktı. Bunlar unutulacak acılar değildir." "Mektubuma başlarken emekli öğretmen olduğumu yazmıştım. Eğitim bilimlerine dayanarak sürdürdüğüm yıllara varan gözlem ve araştırmalarım beni, kurduğumuz eğitsel düzenin aksak, kusurlu yönleri yüzünden çocuklarımıza karşı görevlerimizi yapmadığımız, hatta büyük haksızlıklarda bulunduğumuz sonucuna vardırdı. Elinize değen kitabı yazdım. Kitapta eğitim düzeninin aksaklığından başarısızlığa itilmiş, acı çeken, harcanan çocuklarımızın, önemli kırsal alands yaşayan çocuklarımızın hazin dramı ele alınmaktadır. inancım odur ki, bu çocuklar genelde kendi ellerinde olmayan nedenler yüzünden bu nallere düşmektedirler. Ömeğin pek çok sakıncaları olan ezberci yöntemi, sınav çıkmazını, ikili, üçlü öğretimi, kitap, dil sorununu, ağır müfredat programlannı, bilgi, formasyon yönünden yetersiz öğretmenin hayatında oynadığı olumsuz rolü, kişiliğini yanlış yolda etkileyen baskılı, yasaklı disiplin kurulu yönetmeliğini, istese de kaldıramaz. Bunlara boyun eğmeğe mahkumdur. Ne yazık ki Büyük Ata 'nın 65 yıl önce çizdiği o essiz eğitim programına, getirilen eğitim uzmanlarının raporlarına karşın, bir türlü çağdaşlığa yönelemeyen bir ortaçağ düzeni sürer gider ve çocuklarımız da harcanır durur. İşte yüzbinlere, yıllar içinde milyonlara varan bu harcanan çocuklar davasıdır kitapta ele alınan. Yani kitapta çocuk odak olarak ele alınmış, bütün eğitsel sistem çocuk açısından, ona verdiği zarar bakımından eleştirilmiştir, çözüm önerileri getirilmiştir Sonuçta çocuklarımız değil, bu düzeni sürdürmekle biz büyükler suçluyuz yargısına vanlmıştır. Aslında ben tek çocuğumuzun bile leda edilmesine razı olmayan bir düzenlemeden yanayım. Bunu bir dava olarak ele almaktayım. Bilimsizlik, ilgisizlik, bilinçsizlik ya da adamsendecilik yüzünden daha sıfır yaştan başlamak üzere tam bir savurganlık örneği içinde harcadığımız yüzbinlerce, milyonlarca çocuğun hakkını aramanın gerektiğine inanıyorum. Orneğln Üniversite sınavlarını ele alalım. Doğu, Güneydoğu, Orta Anadolu liselehnden, olanaksızlıklar yüzünden (öğretmen, laboratuvar, kitap noksanlığı) iyi yetişemeden ya da yetişmeden çıkan çocuklarla, seçkin üç beş şehrin seçkin okullarında bütün olanakları karşılanarak okuyan çocuklar tam bir eşitsizlik içinde sınavlara girmektedirler. Bu durumda ikinci sınıf vatandaş gibi yetişen bu çocuklarımızdan başan beklenebilir mi?" Sayın öğretmen Adalet Odyak, çocuk eğitiminde çeşitli sorunları bir bir ele ahyor kitabında, çözüm yollarını da gösteriyor. Biz mektubundan ve kitabından sorunları satırbaşı olarak böyle özetledik. Mektubunda rahatsız olduğunu söyleyen hocamıza acil şifalar dileriz. Hocamız kitabında, "Birtoplumun uygarlık düzeyı, o toplumun eğitime verdiği önemle orantılıdır." dıyor. Uygarlığımız da, eğitime verdiğimiz önem de ortadadır. Kışla dısıplini egemendir, daha ne diyelim!.. Kadın şarkıcı yasağı (Baştarafı 1. Sayfada) ge ımzalattırıldı. Gazino sahibi Tbrahim Ejder, mülki idarenin bu eyleminin doğurduğu zararı karşılamak amacıyla 30 milyon liralık tazminat davası açtı. Kırıkkale Kaymakamı Sefer Cansu, "Muhitimiz kadın sanatçıyı kaldırmaz, ben 300 bin kiyişi düşünmek zorundayım" dcdi. Fazla bir eğlence yeri olmayan Kınkkale ilçesinde, içerisinde kadın sanatçıların da çalışacağı içkili bir gazino açmak için Kınkkale Kaymakamhğına başvuran lbrahim Ejder adlı yurttaşa gazinoyu açması için önce izin verildi. Kınkkale Kayrnakamı Sefer Cansu'dan izin alan lbrahim Ejder, gazinoyu açmak için kolları sıvadı. Ancak kaymakamlıktan kendisine daha sonra gönderilen bir yazı ile bu gazinoda kadın sanatçı çalıştıramayacağı bildirildi. Kaymakamlığın bu bildiriminin ardından, lbrahim Ejder'e vekili Mahmut Ejder aracılığıyla, "Bundan böyle Efes içkili gazinomda bayan sanatçı valıştırnıuyacuğıını iınzuıu ile tebellüg ederim yazılı bir belge imzalattırıldı. Bu belgede, Kınkkale Emniyet Amirliği'nde görevli başkomiser Ali Özer ile polis memuru Mehmet Keleş'in de imzaları bulunuyor. Bayan sanatçı çalıştırılmayacağına ilişkin imzalı belgenin alınmasından sonra lbrahim Ejder'e kaymakamlık bir yazı göndererek, gazinosu için izin verildiğini bildirdi. Kınkkale Emniyet Anıir Vekili Başkomiser Hüseyin Keleş imzasıyla gönderilen yazıda, gazinoda kadın sanatçı çalıştırılmamasının "makamca" uygun görüldüğü belirtilerek, gazinoda kadın sanatçı çalıştırılmayacağına ilişkin bildirime uyulup uyulmadığının ise "Bu yerin sık sık kontrolii ile denetlenecegi" kaydcdildi. Kınkkale Kaymakamlığının bu bildirimi üzerine harekete geçen lbrahim Ejder, gazino için yaptığı masrafların karşıhğı olarak kaymakamlık aleyhine 30 milyon liralık tazminat davası açtı. Kınkkale Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açılan dava dilekçesinde, 30 milyon liranın 20 milyonunun maddi, lOmilyonunıın ise manevi tazminat bedeli olduğu belirtildi. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin istemi üzerine Efes Gazinosu'nda bilirkişi incelemesi yapan Hüdaverdi Aktaş, gazinoya yapılan masrafın 7 milyon 500 bin lira civarında olduğunu ifade etti. Konuyla ilgili olarak Cumhuriyet'in sorularını yanıtlayan Kırıkkale Kaymakamı Sefer Cansu, ilçesinin 300 bin nüfuslu olduğunu, bu kadar insanı düşünmek zorunda olduğunu belirtti. Kaymakam Cansu, ilçenin yerleşmiş gelenekleri, örf ve âdetlcri olduğuna da işaret ederek, "Muhit, kadın sanatçıyı kaldırmaz" •dedi. Kaymakam Cansu, kadın sanatçı çalıştırılmasına izin verilnıeıne gerekçesi olarak, gazino sahibi lbrahim Ejder'in halen askerde olmasını da gösterdi. Gazinoda çalıştırılması düşünülen "kadın sanatçıların" soruşturmalannın da cksik olduğunu ilcri süren Kaymakam Cansu, "Bu sorıışturma tam olsa, izin verilir m i ? " sorusunu, "Onu o zaman düşünürüz" diye yanıtladı. orman yanarak kül oldu. Dün saat 14.30 ve H.oYsıralarmda Sultançiftliğ', Hekimbaşı ve Kayaltdere olmak üzere üç ayrı yerde yangm çıktı. Yangının Uk çıktığı yer olan Sultançiftliği'nde itfaiye ekiplert çatışmalarını sürdürürken, diğer bölgelerdeki orman yangınlart kısa sürede yayılarak önlem alınamayacak kadar büyüdü. Tüm yoğun çahşmalara karşın, üç ayrı bölgede yangmlann kontrol altına almamaması nedeniyle, daha sonra söndürme çalışmalanna askeri btrlikler ve vatandaşlar da katıldı. Yangmlann söndürülmesi için 500'e yakın asker, 150'ye yakın vatandaş ve 25 itfaiye ekıbi aralıksız çahstılar. Yangm, Kartal, Pendik, Beykoz ve Üsküdar itfaiye ekiplerince saat 21.30 sıralannda kontrol altına almarak söndürüldü. (Fotoğraf: MEHMET DEMİRKAYA) yg ^manytnSn^onucSfaklaşık ""ufdeTaH'k (Baftarafı I. Sayfada) BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs'taki özel temsilci vekili James Holger, bu amaçla bugün Cumhurbaşkanı Denktaş ile görüşme isteğinde bulundu. Ozel temsilci vekilinin Cumhurbaşkanı Denktaş'a, Perez de Cuellar'ın görüşme öneren bir mesajını ileteceği öğrenildi. Cumhuriyet muhabirinin, KKTC Cumhurbaşkanlığı çevrelerinden öğrendiğine görc, "Tiirk tarafının öneriyi kabul edebilmesi için Perez de Cuellar'ın Denktaş'la neleri görüşccegi büyük önem taşıyor." Cumhurbaskanı'nın, görüşme önerisini, "nelerin göriişUlecegi"nin ışığında kabul edip edemeyeceğini duyuracağı belırtildi. Rum basınına göre Perez de Cuellar, Kipriyanu ile eylül ayı başında Zimbabvve'nin başkenti Harare'de görüşmeyi önerdiğini yazdı. Eylül ayı başlarında Hararede 100'e yakın devlet ve hükümet başkanının katılacağı tngiliz Uluslar Topluluğu zirve toplantısı yapılacak. Kipriyanu, 17 eylül, BM Genel Sekreteri ise 37 eylül tarihleri arasında Hararede bulunacak. Bununla beraber bazı Rumca gazcteler, Kipriyanude Cuellar görüşmesinin New York'ta yapılacağını yazdı. Perez de Cuellar'ın Kipriyanu ile görüşme haberini manşetlerinde veren Rum gazeteleri, Genel Sekreter'in görüşmeyi, girişiminin geleceğini incelemek için istediğini yazarken, Rum radyosu, yeni bir durum değerlendirmesinde bulunmak istediğini duyurdu. "Genel Sekreter'in, Kipriyanu ve Denktaş ile ayrı ayrı, ancak hemen henıen aynı zamanda göriişecegini" söyleyen BM sözcüsü, bir üst düzey toplantısı yapılıp yapılmayacağı sorusuna verdiği yanıtta böyle bir şey olacağını sanmadığını, ancak ileride bir üst düzey toplantısının ihtimal dışı sayılamayacağını belirtti. Haftalık Kirigas gazetcsi, tlc CuellarKipriyanu görüşmesinde Genel Sekreter'in belgesinde ifade değişiklikleri yapılmasının ele alınacağını ileri sürdu. "De Cuellar'ın Avrupa'ya son ziyareli sırasında Avrupa liderlerinin baskılanyla eleştiriler üzerine görüşmeyi öncrme durumunda kaldıgını" da yazan ga, zete, BM Genel Sekreteri'nin niyetinin Türk askerinin adadan çekilmesi ve teminatçı devlet olarak Türkiye'nin hakları gibi temel konuların görüşülmesinin ertelenınesi konusunda Kipriyanu'yu ikna etmek olduğunu belirtcrck, "bunun, Kıbrıs Rum hükümetinin bu konulara öncelik verilmesine ilişkin tulumunu tümüyle ters pozisyona sokacagım" kaydettj. Simerini gazetesi, "Genel Sekreter'in Kipriyanu ile görüşme isteginde bulunmasının şimdiye kadar izledigi tutumda bir degişiklik olıiugıınu gösterdigini" öne sür Zimbabwe'de (Baştarafı I. Sayfada) vurgulayarak şöyle konuştu: "Gidecckleri son gün genişletilıniş örgüt toplantısınria, adayınız kim olahilir, diye sormuşlar. BUtiin üyelerimiz de kendilerinin aday olmasını istemişler ve konu bu şekilde kapanmışdr. Digcr taraftan Savın Genel Başkanımız, huzursıızluk konusunda il ve ilçe yönetim birimlerinc hiçbir serzenişte bulunmadılar. Son genişletilmiş toplantıda malum arkaduşlıırımız bu konuyu kendileri gündeme getirdiler; Suyın Genel Baskanımız da hoşnutsuz olduklarını ifude ettiler." DSP Izmir'de lenmiş, durulmadı üye yazını işleri büyük Toplantıda ayrıca Ödemis, Kiraz, Tire, Selçuk ve Bayındır örgütlerinin genel merkez doğrultusunda olduklarını bildiren tclglat'laıı okundu. tl başkanlığından istifa eden Muharrcm Demir ise Genel Başkan Rahşan Eccvit'in suçlamaları ve son gelişmeler üzerine şu görüşlere yer verdi: "40 günde bülün ilçeler örgüt bir hızla sürdüriılınüştür. Genel merkezden hiçbir yardım görmeyen İzmir il örgütü kısa sürede bu imkânları bularek örgütlendi. Ben hiçbir yere yanlış beyanda bulunmadım ve hiçbir surette Ankara'ya adam göndermedim. Sayın Genel Başkanımu bu tür şeylerle ugraşmasın. DSP'yc gönül vermis bu kadar adam vardı da, 2.S yıldır neden örgütü kurduramadılar. Kendisi, durınadan yönetim degiştir, adam degiştir, deınesiyle örgütü kurdurma yerine yok etme düşüneesi içinde olduğunu göslermiştir. DSP'nin ncden geç kuruldugunu bir kere daha anladım. Bu Ankara'dan kaynaklanıyor." Muharrem Demir, Ankara'nın tutumunun "adam harcama" biçiminde olduğunu vurgulayarak, "Simdi partide Bayburtlulardan birkaç kişi kaldı, o kadar. İl başkanı olarak da zannediyorum kimseyi bıılamazlar. Herhalde daha önce veto etliklerinden birini alarlar" dcdi. (Baştarafı I. Sayfada) lar özetle şöyle sıralanibilir: • ENFLASYON Enflasyon ekonomimizin hâlâ bir numaralı sorunu olmaya devam etmektedir. Hükümet antienflasyonist politikayı taviz vermeden sürdürmelidir. Bu çerçevede KİT ürünlerine ölçüsüz zam yapma anlayışı terk edilmeli, kredi faizlerinin makul bir düzeye indirilmesi için gerekli tedbirler alınmalı, para arzındaki hızlı genişlemeler mutlaka disipline edilmelidir. • DIŞ TtCARET llk 5 aylık sonuçlara göre ihracat artış hızı yavaşlamış, buna karşılık petrol fiyatlarındaki gerilemeye rağmen ithalat artış hızı umulan ölçüde yavaşlamamıştır. Petrol faturasındaki gerilemeye rağmen, ihracatın ithalatı karşılama oranının geçen yılki düzeyde kalacağı anlaşılmaktadır. Gerçekçi kur, ihracatın teşviki için yeterli değildir. Yeni ve reel teşvikler gereklidir. • SERMAYE PİYASASI VE BANKACILIK Bütün iyiniyetlere rağmen Sermaye Piyasası Yasası'na bugüne kadar etkinlik Ekonomîde kara tablo kazandırılamaması nedeniyle halkın tasarruf şevki kırılmakta ve tasarruflar yatırımlara kanalize olamamaktadır. Bu eksiklik karşısında yüzde 5055 faizli devlet tahvilleri ve hazine bonoları rağbet bulmakta ve özel sektöre kayması beklenen fonlar, kamu sektörüne yönelmektedir. Nitekim yılın ilk 6 ayında 850 milyar liralık tahvil ve bono satılması da bunu göstermektedir. Bankacıhk sistemimiz ise elindeki kısa fonları kısa vadeli ticari kredilere yönlendirmeyi tercih etmekte ve özellikle sanayinin ihtiyacı olan orta ve uzuı> vadeli kredilerde yetersiz kalmaktadır. Bu arada mevduat faizlerinin düşürülmesine rağmen kredi faizlerinin yüksek maliyeti sürmektedir. Bugünkü bankacıhk anlayışıyla, yüksek kredi faizlerinin uzun vadede arzu edilen seviyeye inmesi ve ekonomimizin dengeli gelişmesi mümkün görünmemektedir. • DEVLETLEŞTtRİLEN MADENLER KlT'lerin özelleştirilmesi yolunda ciddi adımlar atıldığı bir dönemde, 1978 yılında devletleştirilmiş bulunan ma Bugün yine AET'deyiz (Baştarafı I. Sayfada) rişim daha yapacak. AET işlerinden sorumlu Yunan Dışişleri Bakan Yardırricısı Pangalos, oturumun resmi gündeminde yer almamasına rağmen "siyasi danışma" çerçevesinde Türkiye'yi gundeme getirecek. Yunanlı bakanın, hem Başbakan Özal"ın KKTC'ye yaptığı geziden dolayı Ankara'nın Avrupa lopluluğu ülkeleri tarafından kınanmasını isteyeceği, hem de 16 cylülde gerçekleşmesi öngörülen TürkiyeAET ortaklık konseyinin kasım ayına ertelenmcsini talep edeceği Brüksel'deki diplomatik gözlemcilerin genel kanısı. Ancak, aynı gözlemciler, Yunan isteklerinin beniınseneceğine ihtimal vermiyorlar. Bilindiği gibi, Başbakan Turgut özal'ın Kuzey Kıbrıs'a gitmesinden ve KKTC'nin de sınırları kapatma kararı almasından sonra, Yunanistan, AET dönem başkanlığını yürüten lngiltere nezdinde girişimde bulunarak Ankara'nın kınanmasını ve ortaklık konseyinin kasıma ertelenmesini talep etmişti. lngiltere, Atina'ya verdiği cevapta ise, konunun ancak "siyasi danışma" çerçevesinde ele alınabileceğini bildirmiş ve diğer üye iilkelerden bu konuda " m ü t a l a a " istemişti. Buna karşılık, geçen hafta ortasında Bruksel'de yapılan ve topluluk ülkelcrinin AET nezdindeki daimi temsilcilerinden oluşan komite oturumunda, Yunanistan'ın, Türkiye konusunun bugünku dışişleri bakanları toplantısının gündemine alınması isteği reddedilmişti. Gözlemciler, bugünkü toplantıda, Teodoros Pangalos'un Kıbrıs konusundan yola çıkarak TürkiyeAET ortaklık konseyinin ertelenınesi ve Ankara'nın kınannıası isteğini lekrarlayacağını, ancak buna karşılık diğer üye ülke diplomatlarının bu talepleri benimsemcyeceğini ifade ediyorlar. Cîözlemcilere göre, Atina isteklerinin reddedilecek olınasının ilk ana nedeni de, on bir başkentin Türkiye ile ilişkilcri normalleştirmek konusunda görüş birliği içinde olmaları ve üzal'ın Kıbrıs'a yaptığı ziyareti Türkiye dış politikasının bağımsı/ bir girişimi olarak yorumlamaları. Gözlemciler, Özal'ın ziyaretinin AET başkentlerinde "fazlu hoş karşılanmadıgım" vurgularkcn, bunun Türkiye ile ilişkileri "çatallaştıracak" yeterli bir neden olarak algılanmadığını belirtiyorlar. Ötc yandan, gözlemcilerin genel kanısına göre, Atina'nın ortaklık konseyinin kasım ayına ertelenınesini isteyişinin nedeni, ekim ayında Yunanistan'da ara seçimlerin olacak olması. Ortaklık konseyinin eylülde gerçekleşmesi durumunda Papandreu hükütneti TürkiyeAET ilişkilerinin normalleştirilnıesini engelleyemediği için muhalefetin elcştirisine tabi olacak ve bu da malıalli seçimlerde PASOK iktidarı için yabana atılmayacak bir olumsuz faktör oluşluracak. den sahalarının hâlâ eski sahiplerine iade edilmemiş olması, iktidann ekonomi anlayışı ve felsefesine ters düşmektedir. Madenler en kısa zamanda eski sahiplerine devredilmelidir. • KtT'LERİN ÖZELLEŞTtRİLMESİ özelleştirmede her KİT, bulunduğu sektör bazında değerlendirilmeli ve işletmelerin durumları tek tek ele ahnarak ıcdbirler tespit edilmelidir. Toptancı formüllerle sonuç alınabileceği kanısında değiliz. Bu çerçevede ticari amaçlı KİT'lerde devletin payı yüzde 50'nin altına düşürülmeli. Buna karşılık kamu hizmeti veren TCDD ve PTT gibi KİT'lerde mevcut yapılar rehabilitasyona tabi tutularak, şimdiki statüleri devam ettirilmelidir. Bir kısım KİT'lerde ise mülkiyetin bir süre daha devlette kalması, fakat Köprü ve Keban'da olduğu gibi gelir ortaklığı senetleriyle halkın yatırımlara katılma alışkanhğının geliştirtlmesi uygun olur. • HÜR TEŞEBBÜS VE EKONOMtK PAKET Hür teşeb büs, dün olduğu gibi bugün de alınacak tedbirler başlangıçta kendisi için kabul edilmesi zor ve aleyhine gözükse bile, uzun vadede milletin ve memleketin lehine olan her türlü tedbirin arayıcısı, destekleyicisi ve uygulayıcısı olacaktır. • PROTESTOLU SENETLER Ticari işlemlerde nakit darlığının bir göstergesi olarak kabul edilen senet protestolarının arttığı müşahade edilmektedir. Protestolu senetlerin bu ölçüde artması tedirginlik yaratmakta ve gerekli güven ortamını büyük ölçüde zedelemektedir. (Baştarafı I. Sayfada) köyüne hayvan giriş çıkışı yasaklandı. Akfa Salça Fabrikası'ndan yaklaşık 70 milyon lira alacağını tahsil edemeyen köy sakinleri, hayvanlarını da satamadıkları için zor durumda kaldılar. Köy muhtarlığından elde edilen bilgilere göre Karaoğlan köyünün karantinaya aiınmasına neden olan kuduz olayı bundan yaklaşık 1 ay önce meydana geldi. Köy sakinlerinden Hasan Soma'ya ait köpek kudurdu, daha sonra da köyün manda, eşek ve koyunlarının bir bölümüne saldırdı. Kuduz köpeğin saldırısından sonra da 19 manda, 3 eşek, 6 koyun kudurarak öldü. Karaoğlan köyü muhtan Çanip Acar, karantinanın daha 5 ay süreceğini ve bu süre içinde köylünün çok zor durumda kalacağını söyledi. Koy muhtan Canip Acar'ın verdiği bilgiye göre, kuduz olayının görülmesinden sonra, köydeki tüm köpekler itlaf edildi. Karaoğlan köyünde bulunan 3 bin koyun ile 200 keçinin ilçe veterinerliği tarafından aşılandığı, bin büyük baş hayvanın da "aşı zorlugu" nedeniyle aşılanmadığı öğrenildi. Köy girişine Bursa Valiliği tarafından "Bu köyde kuduz hastalıgı vardır. Hayvan giriş ve çıkışları yasaktır" levhasımn asıldığını da belirten köy muhtarı "Bizim halimize kim acıyacak. Büyükbaş hayvanlarımızı kesemiyoruz. Satamıyoru*. Üstüne üstlük domatesten olan alaeagımız da ödenmiyor. Tüm köylii çok zor durumda. Herkes ma/olu borç ahyor. Sadece bir tarla sürebilecek kadar mazot alabiliyoruz. Köyümüzün karantinaya alınmasından sonra ne yapacagımızı şaşırdık." dedi. Kudıız BAŞKA UÇAKLA GÎTTİLER Istanbul'dan dün sabah 08.40'ta Sofya'ya hareket etmesi gereken yolcular, uçağa haciz konulması üzerine, Atatürk Havalimanı'nda bir süre bekledikten sonra, başka bir uçakla Bulgaristan'a hareket ettiler. (Fotoğraf: CUMHURtYET) T.C. MALİYE VE GÜMRİÜK BAKANLIĞI HESAP UZMAN YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI Maliye vc Gümruk Bakanlığı Hesap U/manları Kurulu BaşkanlığVnca 8, 9 ve 10 eylül 1986 günlerinde Ankara, lstanbul ve l/mır'de Hesap U/ınan Yardımcılıgı girib sınavı açılacaktır. SINAVA KATILABİlJVtKK İÇİN: a) Devleı Memıırlan Kanuııu'nun 48'inci maddesinde yazılı ııiieliklerc sahip olmak, b) 1.1.1986 tarihinde 35 yaşını doldumıamı^ bulunmak, c) Eğitim süresi en a/ dort yıl olan, Siyasi Bilgıler, lktisat, Işletme, Hukuk, Iknsadi ve Idari Bilimlcr Fakıllte ve Yuk^ekokulları veya aynı sılre eğitim veren ve bunlara e&ıtliği Yükseköğretim Kurulu'ııca kabul olunan ben/.eri fakıllte veya yüksekokulların birinden me/un olmak gerekmekıedir. Sınavlara gııış iartlarını vc sınav kosullarım gosteren broşuı ile basvuru formu, yukarıda neliılenen eğitim kurumları, hesap uzmanlan kurulu ba^kaıılığı ve kurulumuzun Ankara, lstanbul ve İzmir grup ba^kanlıklarından sağlanabilir. Isiı'klilcruı 25 Ağustos 1986 günü akşamına kadar Maliye ve Gilmruk Hakanlıgı Hesap U/nıanlan Kurulu Başkanlığı Ankara adresine bclgcleri ile birlikte ya/ılı olarak ba^vurmaları duyurulur. Bulgar uçağına haciz korıdıı (Baştarafı I. Sayfada) kınlarında düşeıı Bulgar uçağında ölen Türk işçisi Haydar Yasa'nın yakınlarına, kazanılan ta/minatın ödennıeınesi neden oldu. Sabah 07.40'ta Istanbul'a gelen Bulgar uçağı, 08.40'ta yeniden ülkesine dönnıek uzereyken haciz kararı üzerine alandu kaldı ve ülkesine gidemcdı. TUrkiye'de ilk ke/ meydana gelen haciz olayı şoyle gelişti: 10 Ocak 1984 tarihinde Sofya yakmlannda düşeıı bir Bulgar uçağında 6 Türk öldü. Ka/ada ölen Türklerden 5'inin yakınları, bilet arkasında taahhüt edilen 20 bin doları alııken, Haydar Yasa'nın yakınlan ise odemenin Varşova Konvansiyonu ve Lalıcy Sözleşmesine goıe yapılmasını islediler. Islanbul 4. Asliye I ıca rct Mahkemesi'nde 1985 başlarında açılan dava 18.4.1986'da sona eıdi ve Bulkan Havayolları, 60 milyon 289 bin lira Odenıeye mahkunı edildi. Durum daha sonra icraya yansıyınca, masraflarla birlikte tazminat 101 milyon 780 bin liraya yukseldi. Almanya'da çalışan Turk işçisi Haydar Yasa'nııı eşi Neela Yasa ve çocuklan Yasemin (7), Gazi (4) ve Rabia (2), yanlannda avukatları Erol Ertan olduğu haldc dun sabah Bakırköy lcra Memurluğu kanalıyla Ataturk Havaalanına gclerek durumu ilgililcre ilettiler. Havaalanındaki görüşmeler sürerken, 07.40'ta İstanbul'a gelen Bulgar uçağı, 08.40'ta 130 yolcusuyla yeniden Sot'yaAvrupa seferine hazırlanıyordıı. Kalkışa 15 dakikada kala uçağa haciz konuldu ve uçak, gumrük yöneticilerine teslim edildi, bu arada Balkan Havayolları görevlilerinin paranın ödenmesi için yaptığı girişimler ise sonuç vermedi ve söz konusu para bulunamadı, bugün teminat mektubu ya da paranın ödenmesi halinde, Bulgar uçağının serbest bırakılınası bekleniyor. Haydar Yasa'nııı avukatlarından Erol Ertan, haciz olayı ile ilgili bilgi verirken şunları söyledi: "Bu tür kazalarda Bıılgahstan ve Türkiye'nin de inızaladığı Varşova Konvansiyonu ve bazı maddelerini degişliren 19SS lahev Sözleşmesi geçerli. Ru aıılaşmalar, lazminatın 250 bin (allın) Fransız Frangı biçinıinde ödeneeegini soyler. Bilet arkasında yazan 20 bin dolar geçerli değildir. Malıkeıne, lalubimi/i kabul cderek 60 milyon 289 bin liranın ödenmcsine karar vermişıir." Atatürk Havaalanı'nda el konulan uçağının yolculan, daha sonra başka bir uçakla Sofya'ya gondeıildiler. Bulgaristan'ın, Atatürk Havalimanı'nda Bulgar Hava Yollan'ııa ait Tupolcv 154 tipı yolcu uçağına haciz konulması olayında Türkiye'yi protesto ederek, "ııçagın iadesini" istediği bildirildi. Resmi Bulgar ajansı BTA'nın haberinde, uçağa haciz lconmasının "ulııslurarası sivil havacılık kurallarına aykırı" olduğu iddia edildi. Söz konusu uçağa, Bulgaristan Hava Yolları'nın 10 Ocak 1984 tarihinde Sofya yakınlaıında düşen bir uçağında olen Haydar Yasa adlı Turk işçisinin yakınlan tarafından açılan tazminat d.ı\asının kazanılmasıyla haciz konulmuşiıı. Bu işlenıe, kazanılan tazıninatıı^ bugüne kadar ödeıımemcsi nedeniyle başvurulduğu bclırtiliyor. ANKARAYENİMAHALLE 2. İCRA MEMURLUĞU'NDAN MENKUL MAL SATIŞ İLANI Dosya No: 1985/1632 Es. 500.(KK). TL.sı ınuhammen bcdclli 1 adet Alman malı ufak haddehane makinesi gayrifaal (Levha çeknıe makinesi) satışa çıkarılmıştır. I. artırma 6/8/1986 günü saat 10.45'ie tstanbul Yolu 20. knı.de X yapılacak ve bu günu muhammen bedelinin ff/o 75'ine istekli çıkmadıgı takdirde 7/8/1986 günü aynı yer ve saatte2. artırmasının yapılarak % 50Mne fiyal verene ilıale edileceği belediyet tellaliye ve danıga rosmi ilc °o 10 KDV'nin alıcıya ail olduğu ilan olunur. X = Saf Mcıalde Basııı: 24114 ILAN BAKIRKÖY 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1984/663 Uavacı Müruvvet Mıhçıya/gan vekili taıalından davalı Mehmet Cîençoğlu aleyhine avılaıı naf'aka davasında: Davalı Melımeı Gençoğlıı'nuıı Ceııgiztopcl Cad. Konak Apt. No. 17. D. 9Ltiler, Uçaksavar/Istanbııl olarak gösleıileıı adresine dava dilekçesı ve duruşma günU tebliğ edilemediği ve /abıtaca da yaptıı ılan tahkikattan adıesi meçhul bulıınnuış olmakla, adı geçen davalıya dava dilekçesinin ve duruşma giinünıln ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla, Bu husustaki duruşma 16.7.1986 günıi saat 11.00'e bırakılmıştır. l> bu ilanın dava dilekçesi ve duruşma gününün davalı Melımeı Gençoğlu'na tebliğı yeııııe kaim olmak üzcrc ilan olunur. Basııı: 8284
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle