24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER den hesap dışı tutulması gerektiği konulan, en az faize ölçü alınanlar kadar önemlidir. Ve bu açıdan değerlenim konusu edildiklerinde ortadirek faizini azaltmayı değil açıkça arttırmayı gerekli göstermektedir. Kısacası Türkiye, faiz politikasında, ekonominin içinde bulunduğu durumu gerçekçi bir şekilde değerlendirerek hiçbir zaman tutarb bir yol izleyememiştir. Daha dün çok yüksek oranlı ve kısa vade ağırlıklı hesaplar ön plandayken, bu çıkış da o zamanki "enflasyondan kurtuluş programı" gerekçesi ışığında yanlıştı, şimdi kişi ve sistemlerin vardığı nokta ışığında adım adım geriye dönüş politikası da yanlış. Çünkü dev makro sistemler anhk kararlarla kişi ve kuruluşlara mal ediliyor ve kösekapmaca oynarcasına, "azalttım, yükselttim" denilerek ekonomiden koparıhyor. Sonuçta da ekonominin yararlanabileceği araçlar hep kaybettiren araçlar olarak bir burgaç oluşturuyor, dönüyor duruyor. Ekonomi acaba faiz politikasından hiç yararlanabildi mi? KURTULUNAMAYAN ÇELtŞKİ Çok ilginç bir örnek haber: Merkez Bankası bir rapor yayımlamış ve en enflasyondan asıl sonımlu etkenlerden birisinin de, kısa vadeli mevduat hesaplanna yüksek faiz verilmesi olduğunu belirtmiş. Bu nedenle de bu tür hesapların kaldınlması ve faizlerinin de doğal olarak derhal düşürülmesi önerilmekteymiş. Ve eğer söylenenler doğruysa ve düşünüldüğü gibi faizler 24 puan düşürülürse, bu işlemden hemen 90 milyar TL'lik tasarruf sağlanacakmış. Ya da 90 milyar TL'lik faiz kazancı ve dolayısıyla da harcamasının önüne geçilmiş olacakmış. Anlaşılıyor ki kamu yönetimi de farkında, bu paraların daha çok tüketim eğilimi çok yüksek ve gelir kanallanna bağlı şekilde çok esnek ortadireğe ait olduğunun. Ama bir büyük çelişkiden bir türlü kurtulunulamıyor. Üzerinde çalışmalar yapıldığı söylenen tüketici kredileri uygulamasıyla piyasaya canlılığı düşünülürken, faiz tırpanlamasıyla ortadirek harcamalannın gemlenmek istenmesi çok çarpık bir antienflasyonist yaklaşım oluyor. Dikkat! Kısa vadeli mevduat aleyhindeki bu açıklama, ekonominin en teknik, en sorumlu ve en deneyimli tepesinden geliyor. Yıllarca kararlannda faiz konusunu irdelemiş, faiz ve talep esneklikleri, bunun gelir dilimleriyle bağlantısı konulannı ezberlemesi gereken bir doruk. Eğer başlangıçta bu eksiküği 24 Ocakçılara anlatmadıysa ya da o zaman üç aylık hesaplar lehine alkış tuttuysa veya daha da öteye, karşı çıkmış da sesini duyuramamışsa, bu işte büyük bir ekonomik terslik var demektir. Bu durumda da, üç aylık hesaplan şimdi enflasyon çığırtkanı sayıp ipini çekmeye hazırlanmak kimseye çok önemli bir nitbe kazandırmaz. Çünkü artık ekonomi bilinen karar yanlışlıkları içinde ray değiştirmeksizin yoluna devam etmektedir. Neyse, nasıl olsa drtadirek salt faiz yönünden darbe yemiyor. Tenceresinden bir avuç fasulye göçürülürse değişecek pek bir şey de yok. Önemli olan ekonominin kazanması: Şimdilerde faiz dolayısıyla 90 milyarı gemleyeceği söylenen ekonominin... Ancak, 24 Ocakçı felsefe, açlara destek çıkmaktan yana şaşırtıcı adımlar atmaktan da geri kalrmyor: Aynı zamanda "Foncu" iktidar diye de nitelendirilebilecek bu yönetim, şimdi mevcut fonlara bir yenisini eklemeyi de programına koymuş ve adım da "aç dostu yönetim" dedirtecek bir yaklaşımla olacak, "Işsizlere Destek Fonu" koymayı uygun bulmuş. Hangi ad altında amlırsa amlsın, bir fon ve çok tartışılan kaynaklan ve belli olmayan kullanım yerleri ve iktidann dev mali gücü diye nitelendirilen havuzlardan bir yenisi işte. Hemen akla şu geliyor: Açlar hep kötek yerken, bu kez işsiz açlar bir fon desteğine mi kayuşuyor acaba? Sosyal adaletçi mükemmel bir düşünce. Hele kamuda çalışanların sayısının dondurulmasının söz konusu olduğu, azaltılmasının bile düşünüldüğü ve böylece yüksek ücret politikasına geçilebilecek denildiği bir sırada. Yani işsizliğin daha da artabileceği bir dönemde! SONUÇ Ne var ki, biraz aynntıya girildiğinde, bu düşüncenin o denli işsiz ve aç doyurmak için bir aşevi anlamına gelmediği de açıkça anlaşılıyor. Bu fondan, batmış şanssız girişimcilere isterlerse iş sermayesi verilebilecekmiş. Kredi şeklinde ve düşük faizli, uzun vadeli. Bir tür kurtarma operasyonu ve fon, serbest piyasanın boşluk sezilen bir alanına oturtulmuş bir tampon havuz. Yani karşılıksız ve hele işsiz için boş yere ödül yok piyasada. Aklını ve şansını kullanamayanlara daima kötek var. Enflasyon köteği, faiz köteği, dolar köteği, fon köteği... Köteklerin babası petrol köteği ise şimdilik rafta. Beklendiği gibi nimet yağdırmıyor, dünya>i ucuzluk bolluğuna iterken Türkiye'ye bu açıdan pek ışık vermiyor; ama etkili köteğini de göstermiyor. 29 NÎSAN 1986 Faiz Köteği ve tşsîz Fonu Kısacası Türkiye, faiz politikasında, ekonominin içinde bulunduğu durumu gerçekçi bir şekilde değerlendirerek hiçbir zaman tutarlı bir yol izleyememiştir. Daha dun çok yüksek oranlı ve kısa vade ağırlıklı hesaplar ön plandayken, bu çıkış da o zamanki "enflasyondan kurtuluş programı" gerekçesi ışığında yanlıştı. Şimdi kişi ve sistemlerin vardığı nokta ışığında adım adım geriye dönuş politikası da yanlış. FAİK Y. BAŞBUĞ tktisatçıBankacı Faızler yine gündemde. Zaten getirilmiş bulunan yeni asansör sistemi ve bu arada da toklann bile olağanüstü açhk gösterdiği ekonomik yapı nedeniyle tersine bir durum da söz konusu olamaz. Çeşit çeşit faizci teorilerle herkes bu cömerı kepçeden pay almaya bakıyor ve sonuçta da faiz üzerinde çalışma ve tartışmalar hiç askıdan inmiyor. Esasen, asansör, yani enflasyona göre faiz oranlannı aylık saptama sistemi, bu anlayışlann sonucu bir uygulama. Geçen ay, bilindiği gibi, faiz oranları kısa vadeli mevduatlarda 12 puan indirilmişti. Şimdi, söylentiler ve dünyada ve Türkiye'de ucu faize dayalı gelişmeler ışığında konuya bakıhrsa, oranlar 24 puan arası daha azalacak. Böylece, kısa vadeli, yani üç aylık hesapların ortadirek mutfağındaki ağırlıklı yeri gerçekten bir büyük tokat daha yiyerek iyice eritilecek, güçsüz bırakılacak. Açıktır ve küçük bir araştırmayla kolayca anlaşılacaktır ki, üç aylık hesaplar daha çok enflasyon cenderesinde hep sıkışmış olan dar gelirlilere aittir. Memur, emekli, küçük esnaf, özetle ortadirek hesaplan... Bu nedenle de üç aylık hesaplar üzerinde faiz oranları açısından her önlemin ilk durağı, "ortadirek ocağı" olmaktadır. Bunun aksini düşünmek olanaksızdır. Göruldüğü kadarıyla, ilk toplantıdan henuz sonuç çıkmamıştır. Ya da açıklamada bulunmak için bir hafta sonrası beklenmektedir. Ama sonuçta iktidar düşüncelerinde netleşmiş olan yeni oranların yerleştirildiği asansör yeni bir aylık katta duracak ve faiz diliyle ekonomi yeniden adlandınlacak. Ve bu sahne her ay yinelenecek. Aylık faizler ve enflasyon, şimdilik en belirgin ekonomi politikası aracı olarak kullanıldığına göre, üzerinde çok da tartışmaya gerek yok. Nasıl olsa tüm 24 Ocak dönemince hep "Kim ne derse desin bildiğimden şaşmam" politikası ödünsüz şekilde yoluna devam ettirilmiştir. Çok büyük açmazlan görülse ve seçenek politikalar önerilse bile... "Ekonomide kayıpların hesabı sorulmuyor, ağa daima ağadır" inana çok yerleşik. İktidann değişmez bir davranış biçimi olan bu özellik ve dolayısıyla da kulakları tıkama alışkanlığı çok büyük bir rahatlık tabii. Peki faizler her ay geri çekilirken, buna ölçü olan enflasyon seyrinde ve öbür ekonomik bulgularda ne oldu? Başka deyişle, faizlerde oynama cesareti veren gelişmeler 24 Ocak gözlüğü çerçevesinde nelerdir? Bu açıdan bakıldığında, herhalde, ilk olarak "enflasyon oram mart ve nisan içi seyri itibanyla sevindiıici düzeyde düştü ve yıllık %25'leri müjdeliyor" denilecektir. Ve hemen arkasından, dünya ekonomilerinin sııir faiz üzerine çullanmış olmalan, tarımdaki ürün bolluğu, tekrar hayal mi gerçek mi tartışması bir kenara bırakıhp global düzeyi sevindirici denilen dışsatım tırmamşı, en önemlisi de artık kredi maliyetleri de aşağıya çekilmeli ve enflasyonun gözden kaçan bu dev kanalı tıkanmalı düşüncesi, başka etkenler olarak sıralanacaktır. Hiç kuşkusuz, yönünü hiç değiştirmemiş olan gelir dağıhmı adaletsizliği, işsizJik, enflasyon tutsağı bazı mal ve hizmetlerin kitlelere ve dolayısıyla ekonomiye getirdiği ağır yük, ekonominin dolar boyunduruğunda karşı karşıya bulunduğu taahhüt darboğazlan ve dış borç yükleri, TL'deki aşın yıpranma, batan ya da çöken firmalann yol açtığı tahribatlar, kâr şampiyonu olma savaşı verenlerin 1986 bilançolanna taşıyacakları bolluğun ortadirek sırtından çıkacak serbest piyasa zamlanyla somutlaşacağı, başta kredi maliyetleri olmak üzere çok zorlandıklarını söyleyen işadamının bilançolanm milyarhk kârlarla doldurdukları ve bunun da ortadireğin sırtından çıktığı, sıfır faizli dünya pazarlarının ise başka lisanları konuştuklan ve bu nedenle tüm PENCERE Her Şey Birdenbire Oldu... İnsanoğlunun kimi tulumba tatlısı yemekten, kimi para saymaktan, kimi kumar oynamaktan, kimi kadın oynatmaktan, kimi top peşinde koşmaktan, kimi barbut atmaktan, kimi de riayvan gibi yalnız yiyip içmekten hoşlanır. Bütün bunlar da insana özgü yaşantılar olmakla birlikte hayatın omurgasına daha güzel eklemler takmak isteyenler de vardır ki, Aydın Emeç onlardan biriydi. Sanata vurgundu Aydın. Sanatın her dalıyla her biçimiyle haşır neşir bu çocuğun yaşamını da sanat güzelleştiriyordu. Kitap, beste, resim, grafik, karikatür olsun da Aydın bilmesin, olanaksızdı. Yeryüzündeki sanat gelişmelerini radarlayarak yaşaması, kişiıiğini oluşturar kimliğinin anlamını veren uğraştı. Talihliydi Aydın. Çünkü Cumhuriyet'in kültür ve sanat sayfasını yönetiyordu. Bu yalnız onun için değil; bizim için, okurlar için de bir talihti. Yeryüzünde sevmediği işi yapan kaç kişi var? Ben diyeyim yüz milyonlar, siz deyin milyar. Çoğu kişinin mutsuzluğu, sevmediği işi yapmaya zorianmasından kaynaklanır. Aydın Emeç işine yakışıyordu... İşi Aydın'a. * Sanatla uğraşanlann içinde değişik tipte insanlar vardır Çoğu kişi sanatla alışverişinde kendine dönüktür. Sürekli alan kişilerdir bunlar; veren, dağıtan, paylaşan azdır. Kimi de paylaşmayı öylesine sever ki kendisine pek az kalır. Aydın Emeç paylaşmayı sevenlerdendi; kendini sanata vermişti; ama dingin bir özveri içinde görünürdü. Bencilliği yoktu; benliğini çevresine yükleyeceğine, çevresindekilerin bencillrğini yüklenirdi; belki de tad alırdı bundan... Dünyadaki ve çevresindeki her güzel şeyi değerlendirmek, tanımak, sevmek üzerine bir uğraşın tadını çıkanyordu. Düzenlediği sanat sayfaları da böyledir, yaptığı çeviriler de... Ama dingin görünüşüne karşın içinde daha değişik duygular, özlemler, fırtınalar var mıydı? Tomris Uyar da dünkü Cumhuriyet'te yayımlanan yazısında sanınm bunu soruyor: Aydın Emeç yazmaktan hep kaçındı; bizden tek esirgediğl, zengin boyutlannı kestirebildiğim yazariığıydı. Çevirilerini de imzalamazdı ya." ^ ^ ^ ^ ^ • • • • • • • B Aydın kendi değerierini değ çevresindekilerin değerierini değerlendirmek için dünyaya gelmişti. Son görüşmemizin çizgileri aklımda niçin sarkaçlı izler bırakmış? Biz arabadayız. Aydın'la eşi Naziye, AKM'den Sheraton'a doğru giden yolda yürüyorlar. Solda Inönü gezisinin duvarı. Durup sesleniyoruz: Nereye? Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu' na... Götürelim. Öneri yerinde mi, değil mi? Kim bilir, belki de bu iki insan, bu güzel nisan akşamı yürümek istiyorlar. Kim bilir, belki de keyiflerine limon sıktık, kim bilir belki de hatır için arabaya bindiler, kim bilir?... Kim bilecekti Aydın'ın iki gün sonra çevresini acıyla şaşırtacağını... Aydın Emeç ölümden öylesine uzaktı ki belki hazırlıksız yakalandığı için ölmüştür. İşin bir de öteki yani var: Aydın'ın ölümü de hepimizı hazırlıksız yakaladı. Ölümün de hazıriığı olur mu? İnsan yaşamının son sürecinde ölüm kavramı ehlileşiyor, yakınlaşıyor; ama, Aydın Emeç'in ölümü beni öylesine şaşırttı ki, kaç gündür sevdiğim bir insanla sıradan bir şey konuşurken. "belki bir dah görüşemeyiz" kuşkusu belirs. bir sinsilikle aklımı kurcalıydr. HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD "Dışişleri" Dolayısıyla... Anadolu Ajanst'nın 10 nisan bülteninde yer alan çok önemli bir haber basında gereğince dağerlendirilmedi. Haberin kimi bölümlerini 11 nisan günlü Cumhuriyet'ten akiarıyorum: "Kuveyt Fonu tarafından DOY projesinde kullanılacak kredi anlaşmasını Türk hükümeti adına imzalamak Ozere dün Kuveyt'e gelen Hazine ve Dış Ticaret Müsteşariığı Daire Başkanı Mehmet Orhan Sağcı, vizesi olmadığı gerekçesiyie Kuveyt'e sokulmadı. Bu arada Orhan Sağcı'nın ülkeye giriş işlemi için girişimde bulunan Ekonomi ve Ticaret Müşaviri Erkut Duran'a, pasaport polisi, Sağcı'nın ülkeye giriş vizesinin olmadığını ve bu yüzden kendisinin Kuveyt'e giriş yapamayacağı ve THY'nin 1650'de İstanbul'a dönecek uçağıyla geri gltmesi gerektiğini söyiedi. Orhan Sağcı'nın elinde Kuveyt Fonu'ndan gonderilmiş vizenin alanda kendisine verileceği ve fon yetkililerinin kendisini karşılayacağını belirten teleks olmasına rağmen pasaport polisinin tavnnda bir değişiklik olmadı. öte yandan, Türk Büyükelçiliği yetkililerinin girişimleri de sonuç vermedi. Polisin Sağcı'yı zorta çıkış kaptsına götürmeye çalışması üzerine büyüketçilik yetkilileriyte Kuveytli polisler arasında itişmeler okJu. Sorunun büyümesi sonucu THY uçağı alanda bekletildi. Kuveytli polisin daha sonra Sağcı'yı zorla uçağa bindirmeye kalkışacağının anlaşılması üzerine, Sağcı kendiliğinden uçağa birv meye razı oldu ve elçilik yetkililerine veda ederek alandan aynldı. Daha sonra THY uçağımn kalkışına izin veriıdi." Gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz durumu? İki ülke arasında bir anlaşma imzalamak üzere gelmiş olan Dış Ticaret Müsteşarlığı Daire Başkanı, Türk Büyükelçiliği yetkilileri ve Kuveyt Belediye Başkanı'nın gözü önünde itelenerek Türkiye'ye geri gönderiliyor. Gönderilebiliyor!.. 'İstenilmeyen kişi' ilan edilmiş biri gibi! Bir suçlu gibi! Diplcmatik pasaportunda Kuveyt damgası yokmuş diye! Alanda bulunan Kuveyt Belediye Başkanı'nın yetkili güvenJik başkanına bir telefonu yetmezmiş gibi!.. Bu çirkin ve üzücü olay, son yıllarda yaşanmış kimi benzeri olayları düşündürdü. Şimdi Biıieşmiş Milletler'de Türkiye'yi temsil eden eski Dtşişleri Bakanı İlter Turkmen, Avrupa Konseyi toplantısına katılmak üzere İstanbul'dan Frankfurt'a uçmuştu. Oradan karayoluyla Strasbourg'a geçecekti. Ne var ki, Almanların Türklere tek yanlı vize zorunluğu o günlerde yürürtüğe girmişti. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı'nın diplomatik pasaportunda Alman makamlarının izin damgası elbette ki yoktu! Frankfurt Havaalanı yetkilileri dayatıyordu. Çekişme ve tartışma uzun sürmüştü. Sonunda daha üst düzeyde Alman yetkililerinin karışmasıylasorun çözümlendi. Türkiye Dışişleri Bakanı'nın Federal Almanya topraklarından transit geçmesine izin verildi. Türkiye Cumhuriyeti'nin Hatay ili sınırian içinde dünyaya gelmiş yurttaşlarının Suriye'ye girmesine bir süredir izin verilmiyor. Nedeni belli. Türkiye Cumhuriyeti topraklarını Suriye'nin bir parçası saydıklarını dokundurmak için. Oysa, Dışişleri Bakanımız Sayın Halefoğlu Hatay doğumlu! Frankfurt, Hatay, Kuveyt olaylan dehşet vericidir. Teker teker de, bütünüyle de... Son Kuveyt olayı üzerine belki bir açıklama yaparlar. Bu arada Kuveyi'in Ankara Büyükelçisi Anadolu Ajansı'na bir açıklama yaparak 'olaydan büyük üzüntü' duyduklarını soyledi. Ajans bülteninde böyle yazılı!.. Yıllar önce bir başka ülkede geçmiş bir başka olayı arada bir düşünürüm. 8 milyonluk Avusturya Cumhuriyeti yurttaşlarından ünlü orkestra yöneticisi Josef Krips, sanınm yirmi yılı aşkın bir süre önce, konserler yönetmek üzere çağrılı olarak Birleşik Amerika'ya uçmuştu. Ne var ki, sınır polisi Krips'in pasaportuna takılmıştı. Krips'in daha önce Moskova'da orkestra yönetmiş olduğu anlaşılıyordu. Sorun bir süre tartışıldı ve sonunda durumu kavrayan New York polis yetkilileri Krips'in Birleşik Amerika'ya ayak basmasına izin verdiler. Vsrdiler amma, Josef Krips Amerika'ya ayak basmadı. Viyana'ya döndü. Onurla. Diplomatlık zor iştir. Diplomatlar biz sıradan kişiler gibi hemen tepki göstermezler. Susmayı, gülümsemeyi, 'yorum yok' demeyi yeğlerler. Ne var ki, gerçek bir diplomat, gerektiğinde Josef Krips gibi davranmasını bilmelidir. Zira diplomatın kendi adı ve kişiliği değil, pasaportunu taşıdtğı ülkenin onurudur sozkonusu olan. Bu bhaıun pasaportu hazır Kardeşı Şışe Bira'dan geri kalacak değil ya buyenıbıra! O da İngıltere'ye, İtalya'ya Bizleşık Amerika 'ya seyahat etmeli... O da gezmelı dünyanın dört bucağını! ÜstelikŞışe Bira'dan bıraz daha avantajh Efes Püsen Kutu Bira: İhracata uygun çağdaş gıysilen, modern ve alımlı pasaportu hazır bile! Ülkemıze döviz de kazandıracak bu sevgılı dosta, "merhaba" deym lütfen... piur. EFESPİLSEN SUSADIKÇA "Bira" bu katnnnn içindedir. PUYURU TfcMrrC ftarM rtatf XTV. Otafaa Gead Kırria'a**, ı n a ı m h * k r i k t k a t •yanaca •fa^4alaa<*r. AD VE SOYADLARI 1Vasfî Yalçın 2Oguz Tınaz 3 Melin Saruhan 4ErolGünen 5Os(On Baharailu VÖNETtM KURULll AStLÜYELEK MESLEK VE tKÂMETGÂHLARI SANATLARI Goztepe Hamam Sk No: 33/34 Hukuk Mojaviıi GÖZTEPEİSTANBUL Suadıye Tonozlu Sk. 3/21 EndOsuıyd SUADtYElSTANBUL ldari Ulcr Md. Alı Samrycn Sk Fidan Snesi Onur Apl 25 Daire 6 GAYRETTEPEISTANBUL Gcncl MüdOr Yrd Hamam Sk. Fılıı Apl. No: S D. 9 GÖZTEPEİSTANBUL Tan Sk. Tan Apt. 2/16 Gcncl MOdur ÇATALÇEŞMEİSTANBUL YÖNETtM KURULU YEDEK t YELER MESLEK VE SANATLARI İKÂMETGÂHLARI Kayışdajı Cd. Sahrayı Cedn Huzur 1dan l»lcr Md. Apt. 285/11 ERENKÖYİSTANBUL tdari Hltr Md. Çavırova Cam Sanayu A.Ş. Lojmaolan GEBZEİZMİT Gcncl MOdur Teşvıkıye, Husrevgerede Cad 128/4 TEŞVİKİYEİSTANBUL 1dan Uler Md. Pasabahçe Cam Sanayu A.Ş. Lojmanlan PASABAHÇEİSTANBUL Şirkct MOdürü Mener Mete Sk 17 Blok BAKIRKÖY İSTANBUL DENETLEME KLRULL' ASİL ÜYELER MESLEK VE SANATIARI (KÂMETGÂHLARI Yönetim Kunılu Oyesı Niibnıyc Cd Hayran Apt D. 9 ETlLERISTANBUL Idan l$fcr Md Cam Elyaf Sanayıı A.Ş. LojmanUn Idan Islcr Md Kayısdatı Cd Sahrayı Cedıt Huzur Apt 285/11 ERENKÖY1STANBUL o f g « l « n « ıccttn i;eteri*i> M n » Reklam materyalinizi ehline yaptınn!.. Aşama Reklam Malzemeleri Atölyesİ ARMA AYDIN EMEÇ'in Sanat ve kültür dünyamıza, çalışmalarımıza katkısını saygıyla anıyoruz. AÇILDI Isanbul, yeni bir reklam malzeıpea alolyesme kavuştu: ARMA. ARMA, yeteılı, yetenekii, deneyimli ve çalışkan ınsanlaıdan oluşan kadrosuyla, her gün, her saat sızin için profile kaynak yapacak. saca boya atacak. bez afişe renk basacak. panoya şekü verecek, duvaıa resim çizecek. EN mSİNI, EN UYGUN FİYATLA, EN KISA SUREDE TESLTM EDECEK ARMA, reklam materyaUen yapımmda. güveninoe lâyık bir atölye olma karaı ve azminde.. ARMA'NIN rAAUYET ALANLflRI: AFSAD Yönetim Kunılu İFSAK Yönetim Kurulu Sevgili adaşımı AD VE SOVADLARI 1AbduHah Demıra1 2Mehmcl Meşelı 3SUkyman GOkyı&t 4Sacfak Akın 5llker Tcrzıojlu AD VE SOVADLABI 1Yekta Akyol 2Çoskun Tamturk 3Abdullah Demıral Her malzemeye . her turiü sengraf baskı Her boyutta, her malzemeden tabela Plekaglas ışlen Sıad ve otobüs tabelalan Bez afiş Stand kurma Duvar boyama Çaü tabelalan yapım ve nvontajı Oîgun reklam malzemeleri yapımı Çağınn gelelım... Gelelim, göruşelım. Rıfat MURAT Servet ÇELEBİ • • • • • • • • • kaybetmenin üzüntüsündeyim. AYDENIMI (Darül Eytam)1ı AYDIN T.C ÜSKÜDAR ÜÇÜNCÜ ASLİYE CEZA MAHKEMESİ İLAN 1985/345 E. 1985/595 K. Mahkememizin 18.12.1985 tarih 1985/345595 sayılı kararı ile 2 sene 8 ay müddetle hapis ve aynı miktar emniyeti umumiye nezareti cezasına mahkum bulunan HÜSEYİN TUZÜNEL ve aynı kararla beraat etmiş bulunan Yusuf Güler hakkındaki karar, tum aramalara rağmen tebliğ edilemediğinden 7201 sayılı kanunun 28 ve 29. maddeleri uyarınca ilan larihinden itibaren 15 gun içinde kendilerine tebliği edilmiş sayılacağı ilanen teblığı olunur. 15.4.1986 Basın: 18147 DENETLEME KURULL YEDEK UYELEK MESLEK VE AD VE SANATLARI tKÂMETGÂHLARI SOYADLARI Idan ljkı Md Trakya Cam Sanayu A.Ş Lojmanlan 1Semilı Bayman LÜLEBURGAZK1RKLARELİ 2iskCTidcr Vatanscvcr Muh vc tdan Ister Şcfı YesU Cd Bcysel Apt. 22/6 BURSA Idan l^er Md ICırklareiı Cam Sanayiı A.Ş. Lojman3Ayuç Çeker lan LÜLEBURGAZKIRKLARELI AD VE SOYADLARI 1Sülcyman GOkyitll 2Alı PereiMa 3Onuı Ocakofltı DlStPLİN KURULL' AStL ÜYELER MESLEK VE SANATLARI tKÂMETGÂHLARI Gcncl Müdür Tesviluye. HOsrevgerede Cd 128/4 TEŞVlKtYElSTANBUL ldari tsler Md. Pinreu Mh 530 Sk. No. 1 MERS1N ldari l}lcr Md. Çayırova Cam Sanayu A.Ş. Lojmanlan GEBZEİZMIT DtStTLtN KURULL 1ıTDEK ÜYELER MESLEK VE SANATLARI tKÂMETGÂHLARI Pcrjonel Şefi Marmara Cd Çalıslar Sk 22/7 HAZNEDAR BAHÇELİEVLERİSTANBUL Personel Şefi Mcktep Cd Ardı« Sk. No: 6 D. 9 KÜÇUKYALIİSTANBUL Personel Şefi Ycnı Toptaşı Cd No 132 D. 3 ÜSKÜDARISTANBUL Basın 4902 ARMAAşama Reklam Maizemeleri Atölyesİ OTA SOKAK, 30/A ve 21, DOLAPDERE/İSTANBUL 155 16 29 SIEMENS "VVERBEASSISTENTIN" ARIYOR Şirketimiz Reklam ve Halkla ilişkiler Servisinde görev alacak iyı Almanca bilen bayan eleman aranmaktadır. (Tercihan Alman veya Avusturya Lisesi mezunu). Reklam konusunda deneyimli veya konuya ilgi duyan elemanların aşağıdaki adrese şahsen başvurmalan rica olunur. Etmaş A.Ş Reklam Servısi Meclisi Mebusan Cad. 35 özserezlı Han Fındıklı/İstanbul Tel: 145 20 90 1 İLAN DAZKIRI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1985/101 Davacı Dazkırı Yorgalar köyunden Mehmet kızı Sultan Karataş tarafından davalı Dinar ilçesi, Çapalı köyunden Abdullah oğlu Ahmet Karataş aleyhine ıkame olunan boşanma davasının yapılan açık. dunışması sırasında: Davalı Ahmet Karataş'ın adresi meçhul olduğundan tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup, karar gereğince davalı Ahmet Karataş'ın duruşma gunu olan 26.6.1986 günu saat 9.40'ta Dazkırı Mahkeme salonunda hazır bulunması veya kendisini vekil ile temsil ettirmesi, gelmediği takdirde HUMK.'mn 213, 371. maddeleri uyarınca \oklu|unda yargılamanın yapılacağı hususu tebligat yerine kaim olmak uzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 18221 AD VE SOVADLARI 1Abdurrahım Ayvaz 2Ç«ın Akpulal 3Tuncay Balkuv
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle