18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 MART 1986 EKONOMİ Geçen hafta CUMHURİYET/11 EKONOMDE DHALOG 1927'de doğdu. tstanbul Üniversitesi tktisat Fakültesi'ni bitiren Gülten Kazgan, daha sonra aynı fakültede asistan, doçent ve profesör oldu. Halen tstanbul Üniversitesi tktisat Fakültesi'nde Öğretim üyeliği görevini sürdüren Prof. Kazgan 'ın yapıtlan arasında, tktisadi Duşünce Tarihi ve geçen yıl yayımlanan Ekonomide Dışa Açık Büyüme de yer alıyor. GÜLTEN KAZGAN Türkiye, içpazarı veteknolojik gelişmeyi ilınıal ederek büyüyemez Sayın Kazgan, ben size ilk olarmk 1980'den sonra Türkiye'de gündeme gelen dışa açüma politikasuın ekoaomiaia genel göstergderi, makro dengeier açısudan Ttirklye'ye M getinttgini, ne kazandırdıgııu ve ne kaybettirdigini sormak istiyornm... KAZGAN Sayın Ulagay, konunun bir rakamla saptanan yönü var, bir de niceliklerle saptanamayan, ama niteük itibanyla önemli olan yönlcri var. öncc bu nitelik itibanyla önemli olan yönleri üzerinde kısaca durmak istiyonım. Nitelik itibanyla önemli olan yönü su: Türkiye ilk defa kendi dışında bir dünya olduğunu ve bu dış dttnyayla kendı çabasıyla ticari iüşküer kurmak gerektiğinin bilincine vardı. Bundan önce bildiğiniz gibi tanm ürünleri ihraç ederken, Türkiye ihracat yapmıyor, herkes kendi talebi için gelip bunu aüyordu. Türkiye ilk defa dünyaya tüccar olarak çıkma durumunda kaldı. Bu açıdan nitelik değişmesi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa ortaya çıkan bir olay. Sanıyorum bunu önemli ve olumlu bir değişme olarak muhasebenin rakamlara vurulamayan biçimi olarak ortaya getirmek gerekiyor.. Bn rakamlarla saptanamayan yönde oinmsuz olarak nitdeyebileceginiz geUşmeier de var mı? KAZGAN Tabii. Olumsuz değişmeler de var. Bunlar daha çok toplumda yaşam sıkıntısının getirdiği bunalımlarla ortaya çıkan, gerçekte saptanabilmesi gereken, ama bizim elimızdeki venlerle saptayamayacağımız olaylar. Günlük gazetelerde sık sık intiharlar, aile içi anlaşmazlıklar, eşlerin birbirini öldürmesi, çocuklarmı kesmesi gibi trajik boyutlara varan olaylar izliyoruz. Bunlann ne ölçüde ekonomik bunalımlarla iç içe olduğunu saptamak için araştırmalar yapılması gerekir. Böyle araştırmalar olmadığı gibi, bunlann yapılmasına sağlam dayanak teşkil edecek yeterli veri de elde yok. Bu tabii önemli bir olay. Fakat emm olamadığınuz için bunu ortaya koymak, belki de çok yerinde olmayabilir. Pekl, rakamsal olarak geUşmelerc bakbgıınızda ne görnyoraz 1980'den bu yana? KAZGAN Rakamsal olarak gelişmeler şöyle: Dünyadaki trendlerdcn Türkiye nasıl aynldı? Onu saptayabılelim ki, ona göre Türkiye'nin olumlu ya da olumsuz yönde değiştiğini söyleyebilelim. Çünkü bütün dünya geüşiyorken biz de gelişiyorsak, bütün dünya geriye giderken geriye gidiyorsak, o da olağan sayılmalıdır. Sanıyonım, 1980'den sonra vurgulanması gereken bir önemli olay şu: 198082 yülan arasında dünya, depresyon sayılabilecek bir dönem yasarken, Türkiye daha önceki dönemde eksi düzeyde giden milli gelir artışlannı 198182 yıllannda pozitif düzeylere getirdi, yüzde 44,5 arası büyüme oranlan sağlandı. Yalnız tabii benim büemediğim bir nokta var; Türkiye milli geür hesaplannda ne ölçüde dış tıcaret hadleri değişmeleri intibaklan yapüıyor? Elimize yeterli bilgi ulaşamadığından, bunlar konusunda kesin bir şey söylemek mumkUn degil. Eğer lımlann da aynı zamanda bir ozanüsı, bdki bir sonucu. Şiadi siz dönya ekononüsiBdeki ortamı bı açıdan nanl degeriendiriyorsunuz? Yani dttnya ekonomisimieki treadkr nereyc gidiyor ve bualann gelir bölfişömü ozerİDdekl etkileri aangi yönde? KAZGAN Sayın Ulagay, geür bölüşümü üzerindeki bu trendlerin etkileri dediğimız zaman bunu iki ayn açıdan duşünmek lazım. Birincisi geüşmiş ulkelerle, azgelişmiş ülkeler arasındaki geür bölüşümü ne olacak? tkincisi, geüşmiş ülkeleri bir yana bıraksak da bizim gibi orta gelir düzeyindeki ülkelerde geür bölüşümü üzerindeki etkileri ne olacak? Tabii bunu çok uzun gelecek için öngörmek olası değil. Ama hiç oünazsa önümüzdeki 10 yıl için öngörürsek, söylenecek olan şu: Dünya 196074 arasında yaşadığı yüksek Ulagay sordu, Gülten Kazgan yanıtladı: bilme eğiümine girdi. Şimdi önümüzdeki 10 yıllık gelecekte tekrar eski konjonktür tekrarlanmayacağına göre, ilişkilerde geüşmiş dünyayeni geüşen dünya ilişkilerinde aynı bencil davranışın surmesini olağan kabul etmek gerekiyor. Yani gelişmekte olan nlkder ya da "çem" ülkeler dlveum bvnlara. Bunlann aleyhine bir geUşoie trendi bekliyorsunnz... KAZGAN Görünüş öyle. Geür amşlan olsa da, bu artışlar daha çok merkezde toplamp çevre ülkelere daha az pay düsecek. Tabü "Çevre" ülkeler içinde olanaklardan çok iyi yararlanabilen ve bu olanaklan kendi avantajına kullanıp, her halükârda büyümesini yüksek hızla sürdürebilen birkaç ülke var. Bunlardan bir tanesi Güney Kore. Ama böyle birkaç örnek dışında genel görünüm o ki, orta gelir düzeyindeki ülkelerde fırsatlan iyi kullanan birkaç ülke öne çıkabilse de genel görünum diğerleri için eski parlaküğında olmayacaktır. Kapitalist dinyanın mcrkezlerimle, yani sanayileşmiş, geüşmiş olkeierde gdirin yognnlaşn.ası ve gelişmenin daha çok b« ülkelerde odaklanmasıyla, son yıllarda gözknen teknolojik degişmelerin ve kimilerince yeni bir sanayi devrimi olarak niteiendirilen gelişmelerin bir payı var mı? KAZGAN Sayın Ulagay, tabü size söyleyeceklerim, ancak okuduklanmla sınırh. Ama okuduklanmdan edindiğim izlenim şu: Elektronik temelli otomasyan teknolojisi denen teknoloji iki önemli alanda çok büyük degişme getıreceğe benziyor. Bunlann bir tanesi, bizim gibi ülkelerin ihraç ettiği emek yoğun nıtelikteki mallarda otomasyon yoluyla geüşmiş merkezlerin tekrar rekabet gücunü elde etmeleri, dolayısıyla bizim gibi ülkelerin ucuz emeğe dayalı rekabet Piyasalar yeniden bekleyiş dönemine giriyor Dunya maü piyasalarında önemü bir hafta... Amerikan Dolan uzun bir geriye çekiüş sürecinden sonra kendine geldi. Döviz piyasasının 2.20'lerin altında bir dolarmark parıtesini henüz kabul etmeye hazır olmadığı yolundaki düsuncelerin ağırlık kazanmasıyla Amerikan parası hafta içinde 2.28'lere tırmamrken, diğer paralar karşısında da iyi perforrnans gösterdi. Dolan n hızlı iniş çıkışlarma tanık olunan haftada, maü piyasalan sarsan en önemü bir diğer geüşme ise, ABD, Almanya, Japonya, Fransa ve Hollanda'da Merkez Bankalanmn reeskont faizlerini yarım puan asağı çekmeleri oldu. Bankalara açılan kredilere uygulanan reeskont faizlerinin indirilmesi bir yanda ekonomik büyüme ve yatırımların canlanması için ümitleri arttınrken, dığer yanda kredi faizlerinin de aşağı çekiüşine olanak tamyacak. Nitekim ABD Merkez Bankası FED'in reeskont oranını yuzde 7.5'tan yüzde 7'ye indirmesi sonucu ülkenin önde gelen bankalan da en iyi müşterilere uygulanan prime rate'leri de yuzde 9.5'tan yüzde 7'ye düşurdüler. Dolar son günde değer kaybına uğramasına karşın bir önceki haftanın kapanış değer600. Ekonomik kalkınma ve büyümenin dört kaynağı iç pazar genişlemesi, ithal ikamesi, ihracatın gelişmesi ve teknolojik gelişmedir. Türkiye gibi 50 milyonluk bir ülke iç pazarı ve ithal ikamesini ihmal edemez. Ancak Türkiye, gelecekteki büyümesi için öncelikle teknolojik gelişmeye büyük önem vermek, 1970'li yıllarda yapmış olduğu teknoloji birikiminden yararlanmak zorundadır. gücünün giderek yok olması. Bu birinci sonuç. Ikinci sonuç da şu: Teknolojideki son gelişmeler daha önce birçok orta derecede sanayileşmiş ülkede ihracata dönük sanayileşmenin temelini oluşturan dolaysız yatınmlan da tekrar merkeze çekecek gibi gözüküyor... Yani sanayilesme yolundaki ülkelerin yabana sermaye yatınmlanndan alabilecekleri pay da azalacak... Şimdi efendim, bu genel gelisme çerçevesi içersinde, Türkiye gibi yeni sanayileşen, sanayileşmesini geliştinne iddiasındakl ülkeler geneilikle zoriaşan koşnUaria kffrphij|iwHMyır Fakat buniann içersinde kendi avantajlannı iyi belirieyip, bu zoriuklara ragmen kendisine yol açabilecek, yer balabilecek olanlar bnlnnabilir, dedlniz biraz önce. Şimdi, bu çerçeve içersinde Türkiye nasıl bir arayışa girebilir? Yani bn teknoloji, atıkmm bir yerine mi tntnnacak, sanayOeşmeden mi vazgececek? Ne gibi seceneklerie karşı karşıya? KAZGAN Sayın Ulagay, geüşme, sana>ileşme>le eşanlamlı olarak kullanılır. Dolayısıyla sanayileşmeden vazgeçmek diye bir olay söz konusu olamaz. Fakat mutlaka sanayilesme stratejısinde dünyada ortaya çıkan bu değişmeler göz önünde bulunacak. Burada önemli bir noktayı belirtmedim daha önce. O da şu: Merkezçevre gelir bölüşümümün "çevre" aleyhine dönüşmesi olgusunun yanısıra "merkez" ulkelerle, yani gelişmiş • sanayileşmiş ülkelerin kendi içinde de küçük bir teknokrat girişimci sınıfın daha fazla pay alması, buna karşıkk geniş orta sınıfın giderek daralması ve daha düşük gelirli bir kitle haline gelmesi söz konusu. Böyle bir sonuç öngörülüyor yeni teknolojilerin etkisiyle. Dolayısıyla "merkez"in, sanayileşmiş ülkelerin ithalâtı daha çok son derece "soflstike", incelmiş, lüks diyebileceğimiz ve bizim gibi Ülkelerin üretme olasılığı çok düşük olan mallarda yoğunlaşacağa benzer. Bu durum karşısında Türkiye gibi ülkeler, sanayilesme stratejilerini sürdürebilmeleri için, kendi gelir düzeyinde olan ulkelerle işbirliğine girmekte yarar görecekler sanıyorum. Türkiye bunu Akdeniz çevresindeki ülkelerden daha geniş oranda başardı, 1979'dan itibaren çevredeki petrol ülkelerinin yaşadığı fiyat artışının getirdiği durumdan yararlanarak. Bir olay bu. Ikinci olay da Türkiye gibi nüfusu şu anda 50 milyonu aşmıs, yarın öbür lerinden daha yüksek kapattı. Dolann kapanış değerleri, 2.23 mark, 179 yen, 1.88 lsviçre Frangı oldu. tngiliz Sterlini ise haftayı 1.46 dolardan kapadı. tçerde Merkez Bankası dolann alış kurunu resmen 600 liranın uzerine çıkanrken, Tahtakale'de de 645 lira ile 655 lira arasında değerlendi. Alman Markı da hafta boyunca 1.5 üra değer kazanarak 274.18 TL.'ye ulaştı. Serbest piyasada Alman Markı 295 üraya kadar aücı buldu. AUuı fiyatlannda hareketlenme Altın fiyatlan dış borsalarda ve Kapaüçarşı'da hızlı iniş çıkışlar gösterdi. Altın fiyatlanndaki hareketlenme daha çok Amerikan Doları'nın hafta içinde sert paralara karşı keskin iniş çıkışlanndan kaynaklandı. Hafta başında 340 dolardan ışlem gören altmın bir onsu haftanın son günu New York'ta 344 dolar, Londra'da da 342.75 dolar oldu. Dış borsalarda altının değer alış yitirişi Kapalıçarşı'ya aynen yansıdı. Haftanın ilk iki günu 46 bin 200 liradan satılan Cumhuriyet altını çarşamba günü altırun dışardaki düşüşüne paralel olarak 45 bin 700 üraya kadar geriledi. Ancak dolann hızlı çıkışı kısa ömttrlü olunca altın dışarda 343 dolara ulaşırken, Cumhuriyet altını da 47 bin liraya çıktı. Altın fiyatlarırun Kapalıçarşı'da değerlenişinde Tahtakale'de Türkiye'nin 1980 sonrasında uyguladığı dışa açılma politikasının en olumsuz sonuçlan, enflasyonun sürmesi ve gelir dağılımının giderek kötüleşmesidir. Sürekli devalüasyonların çarpıttığı fiyat yapısı, sermayeye gelir transferi sağlayan faiz politikası ve işsizliğin artması gelir dağılımını bozmuş, gazetelerde intihar ve aile faciası haberleri artmıştır. ekonomik konjonktürü tekrar yaşayamayacaktır. Bu, harp sonrasının getirdiği konjonktürdü ve aynı zamanda bu konjonktür yeni bir anlayışla da birlikte geldi. Bu yeni anlayışı en azından Marshall Planı'nda görebiliyorsunuz. 1974'ten sonra başlayan düşük konjonktür kendisine uygun bir değişik anlayışı da getirdi, gelişmiş ülke merkezlerinde, kapitalist dünyanın sanayileşmiş "merkez ülkeleri" daha bencil, daha merkeze, kendine dönük, dısanya daha az verip, dısandan daha fazla alma ve kendi içindeki sonınlan böylece çöze 46 200 M 45.700 46.200 yfl Mart 47.000 Cumhuriyet Altım dolar ve markın yükselmesi de önemü rol oynadı. NELER OLDU? Irving Trugt Başkanı Mace, görüşmelerini sürdürüyor (Arkası 12. Sayfada) Türkiye'nin 1980 sonrasında dünya bir depresyon yasarken, yüzde 4 dolayında büyüme hızlarına erişmesi ve cari işlemler açığını azaltması olumlu gelişmeler. Ancak Türkiye'nin milli gelir hesaplannda dış ticaret hadleri nedeniyle uğranılan kayıpların ne ölçüde yansıtıldığını ve 1985'te benimsenen cari işlemler açığını hesaplama yönteminin sonucu nasıl etkilediğini bilmiyoruz. yapüamıyorsa, Türkiye bu dönemde dış ticaret hadlerinden çok kaybettiği için reel gelir artışı, GSMH artış hızı gerçekte gördüğümttz oranda değil demektir. Bununla birlikte negatif rakamlann pozitife dönüşmüş olması, dünyada gelirler gerilerken önemli bir olay olarak görülebilir. Bunun dışında tabii olumsuz niteükte çok sayıda gösterge var. Samyorum bunları rakamsal olarak beürtmek mümkün. Birincisi, her halükârda Türkiye, 197879 yıhndaki dış ticaret açığından daha büyük dış ticaret acıklannı ya$amaya devam ediyor. Ancak dış ticaretten daha önemli olan cari işlemler bilançosu açıklarıdır ve burada önemli a7aim^| ar görülüyor. 1984 ve 1985 yıllannda bunlann olumlu gelişmeler olarak kaydedilmesi gerek. Çünkü bu, Türkiye'nin ödemek durumunda kaldığı borç faizlerinin hiç olmazsa bir kısmını kendi gelirinden ödeyebilir hale geldiğinı gösteriyor. Ancak burada bir noktayı beürtmek gerek. O da şu: Türkiye'de biliyorsunuz, 198485 yıllannda cari işlemler hesaplan, IMF'nin getirdiği yeni koşullara göre yapüıyor. Bu da, eski sisteme göre birtakım farklar getirdiği için karşılaştınna çok güvenüir biçimde olmuyor. Pekl Sayu Kazgan, dış acıku, cari isiemkr dengesinde olumla geUşmeier oldugunu kabal etsek bile, baann ekonomiye ve topluna bir maliyeü olmadı mı? KAZGAN Bu maliyetler, iki alanda çok belirgin biçimde gözüküyor. Bu alanlardan bir tanesi, Türkiye'nin düşürülemeyen enflasyon hızıdır. Enflasyon, Türkiye'nin ihracatinı arttuTnak için uygulanan ekonomi politikalanndan olumsuz etkilenmektedir. Yani olumlu gelişmenin bir maüyeti de, düşürülemeyen enflasyondur. Ikincisi, giderek kötüleşen geür bölüşümüdür. Geür bölüşümü özelükle köylü, tanm ureticisi kesim, ücretü işçiler, maaşlı kesim ve emekli Türkiye'de bölge temsilciliği açan Irving Trust Company'nin başkanı, David M. Mace Türk bankacılanyla görüşmelerini sürdürüyor. Iksita Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Erol Aksoy'un onuruna verdiği yemekte bankacılarla bir araya gelen Mace, ABD ile iş yapan çeşitli kuruluş ve ihracatçı şirketlerin Ust düzey yöneticileriyle de görüsmelerde bulundu. Dünya Seyahat Acenteleri Birliği toplandı SİZE BORCLÜYUZ 1985 rakamlanmız, 1984 rakamlarını kat kat aştı. Özkaynaklarımız %50, toplam mevduatımız % döviz girdilerimiz %117, kâr'ımız %200 a r t t İ 1 Mevduatımız şube 1 milyar 300 milyo ulaştı. 1985'de 1 ^ milyar TL kâr sağlandı. Mevduatta ve kâr'da gösterdiğimiz artışı sizin güveniniz yar; Döviz girdilerimizdeki özkaynaklarımızdaki a bize güç kattı. Bugün, daha kararlı, daha hızlı çaiışıyorsak; bugün geleceğe, daha umutlu, daha sağlam bakıyorsak; ESBANK hizmet anlayışından, ESBANK ilkelerinden fedakârlık etmiyorsak, bunu sizden aldığımız güce, duyduğunuz ilgiye borçluyuz. ize borçluyuz, sorumluyuz. Dunya Seyahat Acenteleri Federasyonu'nun 18 kişiden olusan Yönetim Kurulu dün tstanbulda toplandı. Yönetim Kuruüı'nda Türkiye'yi temsilen de Nihat Boytözün bulunuyor. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği TÜRSAB'ın Başkanı Bahattin Yücel ilk kez bir uyelerinin böylesine yüksek ve etkin bir düzeyde görev almasının Türk seyahat acentelerinin dunya turizm sektöründeki yerini pekiştirdiğini söyledi. Zengin, sanayileşmiş ülkelerin önümüzdeki on yılda da Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere karşı bencil tavırlannı sürdürmeleri ve dünya çapındaki gelir dağılımının gelişmekte olan ülkeler aleyhine bozulması bekleniyor. Bu nedenle, meydana gelecek gelir artışlarmdan daha çok zengin ülkeler pay alacak, gelişmekte olan ülkelerden ise ancak birkaçı sivrilebilecek. ler aleyhine gelişti. Bir de tabii, artan işsizlik oranı dolayısıyla hiç çalışmayanlar da kayba uğradı. Toplumun daha üst düzey vasıflara sahip teknokrat kesimi ve büyuk işletmeler, ihracatçılar, ithalatçılar ve sanayiciler ise kazançlı çıktı. Bu gelişmeyi siz, disa açılmaaın ve ihracata yöneUk sanayileşme ve büyiime poiitikasuun bir uzantısı olarak mı degerleodiriyorsunuz? KAZGAN Evet, uzantısı olarak değerlendiriyorum. Çünkü yapılan her devalüasyon, aynı zamanda ekonomide bütün fiyat yapısının degişmesi demektir. Bu fiyat yapısı da, aynı zamanda kişilerin geürlerini beürler. Ikincisi, enflasyon devalüasyonun bir sonucu olduğu ölçüde ve gelirleri büinçü biçimde enflasyonun gerisinde bırakılan kesimler var olduğu sürece, bu iki politika doğnıdan bunu etkiliyor, geür dağıümını bozuyor. Üçüncüsü de faizdir. Faiz hadleri doğal olarak faiz ve kâr olarak geürden pay alan kesimlere emek geliri olarak, geürden pay alan kesimlerin aleyhine geür transferi yapmaktadır. Dolayısıyla bu poütikanın doğal sonucudur. Buna ek olarak sunu da beürtmek gerek: Bütün dünyada petrol fiyatlan ve buna bağlı olarak artan sınai mamul fiyatlan dolayısıyla Türkiye gibi yeni gelisen ülkeler önemli ticaret hadleri kayıplanna uğradı. Ama buTürkıye*de olağanustü boyutlara vardı. Bunun da önemü bır nedeni.Türkiye'nin ihracatinı arttırabilmek için TL'nin reel olarak değerini düşflnnek amaayla uyguladığı poütikalar. Ikincisi, ihracat yapmayı yeni öğrenen ihracatçılann dış pazarda kendı aralannda rekabet dolayısıyla yaratükları büyük fiyat kayıplandır.. Şimdi efendim, bu politikaiann Türkiye'de 1980lerde gnndeme gelmesi, sanıyorum Türkiye'ye özgü bir olay degil, aynca rastlanü da değiL Duayadaki yeni ekonomik stntcjOerin, ekonomik açı Türk Ticaret Bankası bugün 73'üncü kuruluş yıldönümünü kutluyor. Bankanın kuruluş yıldönumu dolayısıyla bir açıklama yapan Genel Müdur Bebzat Tuncer "BüyUk ve köklii bir itibar miiessesesi olarak çalışan Türk Ticaret Bankası ülke ekonomisindeki fonksi>onunu kendisine yakısır olçülerde gercekJeştirmenin mutlulnğu içinde 73'üncü yüdönumunu kutluyor" dedi. Ttirkbank 73 yaşında Ayakkabıcılar: ^Sümerbank halkı kandırıyor" Turkiye Ayakkabıcılar Federasyonu Başkanı Temel Çonıh, Sümerbank'm 1200 liradan sattığı ayakkabıların sağlığa aykın olduğunu ileri sürdü. Ayakkabıların elde kalmış ve kamuoyunu yanıltıcı olduğunu savunan Çonıh, "Paşa ayakkabısı adı altında satılan ayakkabılar Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in beğendiği ayakkabılar değildir. Söz konusu ayakkabılar 10 bin liradan satümaktadır" dedi. THYkâr ortaklan için indirimli yolculuk Türk Hava YoUan'mn özel sektöre satılması için danışmanlık yapan tngiliz Lazard Freres firması, THY kâr ortakbğı senetlerini alacaklara indirimli yolculuk imkânı tanınmasını önerdi. Firma THY'nin sadece yurt içinde satılması halinde elde edilecek geürin, kuruluşun finansman ihtiyacını karşüayamayacağını ileri surerek, yurt dışına açılmanın gerekli olduğunu bildirdi. Lazard Freres, raporu 300 bin dolar karşılığı hazırladı.* ESBANK tedbirH ve kararh"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle