16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ŞUBAT 1986 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/11 Davos Senaryosu. (Bastarafı 1. Sayfada) ların başlıca hedefı, ekonomik panetin ertesi günü yani dün sabah Özal ile Papandreu'yu bir kahvaltı masastnda buluşturmak ve TürkYunan ilişkilerini hiç olmazsa bir süre "baş başa" konuşmalarını sağlamaktı. Bu amaç gerçekleşmemiştir. Türk tarafının ve başka bazı odakların yoğun kulisine rağmen, Papandreu, Başbakan özal'la bu çerçevede gurüşmeye yanaşmamıştır. İki başbakan arasında 'iiili bir z/rve"nin meydana gelmeyişi, Davos senaryosunun başarısızlığı değil midir? TürkYunan ilişkileri konusunda Başbakan özal yine elini uzatmış, fakat bu kez de eli boşlukta kalmıştır. Şimdi denilebilir ki, "Diyalogtan kaçan tarafın Papandreu olduğu bir defa daha ÎBSCH edilmiştir. Üstelik iki başbakan ekonomik bir penel vesilesiyle de olsa bir masanın çevresinde oturabilmişlerdir; kötü mü olmuştur yani butün bunlar..." Böyie düşünenlerin olduğunu, otacağını biliyoruz. Ama ne var ki, bu bakış açtsı ancak bir "teseili" kaynağı olabilir. Sayın Özal. herhangi bir kimse ya da bir işadamı değildir; "Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı" sıfatını taşımaktadır. Bu yüzden, bu sıtatından dolayı da Davos'ta hoş olmayan bir durumla karşı karşıya kalmıştır. Yunanistan Başbakanı, kendi gazetecilerine "Türkler, olmayacak hayalin peşinde koşmasmlar" diyebilmiştir; bu, bir istiskal değil de nedir? Davos senaryosunun kapalı kapılar arkasında hazırlanmasında Dtşişleri Bakanltğı bir bakıma dışlanmıştır; işler başka kanallardan yürutülmuştür. Eğer Dışişleri tam anlamıyla devreye sokulsaydı boyte bir tatsız durumla karşılaşılmayabilirdi. En azından, Papandreu'nun Turkiye'ye karşı katı tuiumunu değiştireceğine dönük, hâlâ herhangi bir işaret bulunmadığı, bu yüzden de olmayacak beklentilerin kamuoyunda yaratılmasından sakınılması gerektiği Sayın Ûzal'a anlatılabilirdi. Ama, anlaşılan, Davos öncesi daha çok "özel" kanallar yeğlenmiştir. Oeçelim... Bakalım Sayın özal, dış polrtikaya yalnızca bir işadamı, bir tüccar gibi yaklaşma alışkanlığından sıyrılıp, dış politikanın, diplomasinin önemini ve ciddiyetini, bir ülkenin saygınltğı açısından derin anlamını kavrayabilecek mi? KALABALIK Uludağ'a rağbet, oteller bölgesindeki kalabahktan da anlaşılıyor. Sömestr tatilinden yararlanan aileler, otelleri dolduruyor, kayak zevkini çtkanyor. Uludağ'a sömestr akını: Dağda adım atacak yer yok LEVENT GENÇELLİ BURSASömestr utili nedeniyle yükünü iyice alan Uludağ'da hafta sonunda adım atacak yer kalmadı. önceki gün ve dün 15 bine yakın araan Uludağ'a giriş yaptığı saptandı. Uhıdağ'a pkış için teleferik istasyonlannda uzun kuynıklar oluştu. tlgililer, sabahın erken saatlerinden itibaren Uludağ'a yolcu taşındığını, yaklaşık 5 bin kişinin teleferikle dağa çıktıgını söylediler. Binlerce kişinin ilgi gösterdiği Uludağ'da devlet yönetiminin üst düzey görevlileri de dinleniyorlar. Genel müdür düzeyindeki çok sayıda görevlinin yanı sıra, hafta sonunu aileleriyle birlikte Uludağ'da geçiren bakan sayısı dörde ulaştı. Yaklaşık bir haftadır Uludağ'da bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sudi Türd, Sosyal Güvenlik Bakanı Mustafa Kalemli, Mılli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Metio EmirogİB'nnn yanı sıra, Devlet Bakanı Ahmet Karaevli de hafta sonu tatülerinden yararlanıp Uludağ'da konaklayan bakanlar arasına katıldı. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in kızı Şenay Gönit ve ailesi de Uludağ'daki tatillerini tamamlayarak düfl Bursa'ya indiler. lstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan da kendi deyimi ile ''yorgunluğıınu UİDdaf'm temiz lqıvasiBda" çıkartanlardan... Kış tatil cenneti olarak adlandınlan Uludağ'daki samimi havayı izleyenler, " Dalan'ın kıvrak zelctaaı knOanıp bürokrasiye talolaa bazı işlerini Uludağ'da çözqKye calıştıgını" söylüyorlar. Dalan, bakanlann yanı sıra üst düzey bürokratlanyla da firsat buldukça tavla oynuyor ve bu arada lstanbul Ue ilgili yeni projelcrini de ilgililere aktanyor. TRAFtK ARAPSAÇI Hava koşullannın elverişli olması, özellikle Bursa dışından gelen ailelerin araçlanyla "günü biriigine" Uludağ'a akın etmelerine neden oldu. Bursa Emniyet Müdürlüğü Bölge Trafık Şubesi'ne bağlı üç ekipteki görevIiler, Uludağ'daki trafıği kontrol etmek, park sorununa çözüm bulmak için "insannstii" caba harayorlar. Binlerce aracın girişçıkış yaptığı Uludağ'da görevlileri rahatlatan tek olumlu koşul, havanın yağışlı olmaması. llgililer, kar yağışının olması durumunda görevlerinin daha ağır olacağım ve Uludağ'daki trafık karmaşasının daha da artabileceğini belirttiler ve "Şansımız var mış, hafta sonunda kar yağmadı" dediler. MANGALA HÜCUM!.. Günübirliğine Uludağ'a çıkarak bir gün de olsa yüzlerce metre yüksekte eğlenmek isteyenler, Sarıalan bölgesindeki "kendin pişir, kendin ye" lokantalanna hücum ediyorlar. Sabahm erken saatlerinden itibaren buradaki son derece basit tesislere gelenler, etlerini pişirebilecek mangallan bulmakta güçlük çektiler. tşletmeler, aşın talep nedeniyle mangal gereksinimlerini karşılayamadılar. Sanalan bölgesinde irili ufaklı yaklaşık 15 kadar işletme, hafta sonunda yüzlerce kilo et sattı. Ünlü "kendin pişir, kendin ye" lokantalannda etin kilosu 2 bin 400 liradan müşteriye veriliyor. İşyeri sahipleri dört kişilik bir ailenin temiz hava ile birlikte ortalama iki kilo et yediğini ve diğeı" yiyeceklerle birlikte içki hariç yaklaşık 10 bin liraya mangal başından kalktığını söylüyorlar. Et dışında Sanalan bölgesinde özel yapılmış yoğurt ile taze ekmek en fazla tüketilen besin maddeleri. YÜRÜMEK ZOR Ekonomik dunımlan iyi olan kayak meraklüan, oteller bölgesine hücum ediyorlar. önceki gün ve dün otelleri kayak pistlerine bağlayan bölgede kalabahktan yürümek oldukça zorlaştı. Oteller bölgesinde bulunan 12 özel dinlenme tesisinin toplam 2 bin 523 yatağının tümü dolu. Otel yönetünleri özellikle çocuklu ailelerin bulunduklan odalara ranzalar yerleştirerek, yatak sayısım arttırma yoluna gitmişler. Bu bölgede 12 özel dinlenme tesisinin yanı sıra, Silahlı Kuvvetler, TEK, Karayollan, Etibank, BTGM, DSİ, ToprakSu ve PTT'ye ait dinlenme tesisleri de tamamen dolu. UZUN KUYRUKLAR Kayak yapmak için son derece uygun havanın olduğu hafta sonunda kayak pistleri hiç boş kalmadı. Binlerce meraklı kendilerini pist başına çıkartacak olan telesiejierin önünde uzun kuynıklar oluşturdular. Uludağ'da kayılabilecek irili ufaklı yaklaşık 6 kayak pisti bulunuyor. Bir meraklı günde ortalama 15 kez pist başına çıkıyor ve teleski ile teleşiejlere kamu kurumlannda 2 bin 500, özel kuruluşlarda da 5 bin lira ödüyor. Kamu kurumlanna ait tesisler, özel kuruluş tesislerine oranla yüzde elli daha ucuz. Hafta sonundan yararlamp kayak öğrenmek isteyenlerden kayak hocalan valilikçe belirlenen 5 bin liralık bir saatlik kurs ücretini uygulamıyorlar ve saati 7 bin liraya ders veriyorlar. Kiralık kayaklann bir günlük ücreti ise 3 bin lira. Otelleri hiçbiri iki günden az rezervasyon isteklerini yerine getirmiyor. Lüks otellerde iki kişinin bir gecelik tam pansiyon konaklama ücreti KDV hariç, 38 bin lira. Küçük caph konaklama tesislerinde ise iki kişi KDV hariç, 31 bin liraya bir gece geçirebUiyor. Bu yıl tstanbullu bir özel taşunacüık şirketi, Uludağ'a ayn bir hava getirdi. tstanbul'dan kaldınlan özel helikopter, 28 dakikada oteller bölgesine ulaşıyor ve bu bölgeyi meraklılann havadan seyretmesini sağhyor. Dört kişilik bir ailenin lstanbuPdan Uludağ'a helikopterle gelme faturasuun 250 bin liraya çıktığı da bildirüiyor. DAVOS'tan YALÇIN DOĞAN (Bastarafı 1. Sayfada) ne de belli bir tereddüt olmakla birlikte bu haberi kullandılar. Bazı gazeteler, alınan bilgi doğrultusunda haberi çok net biçimde yayımlarken, diğerleri her şeye rağmen ihtiyatpayı bırakmayı yeğledUer. Cumartesi günü yapılan bu açıklama, gece saat 22.00'ye kadar geçerliliğini korudu. Gece saat 22.00'de Davos'aA tina 'dan bir haber geldi. Habere göre Atina Televizyonu, "Papandreu'nun, özal ile görüşmeyi reddetttijmi ve Davos'ta özal ile iki ülkeyiügiUndirensis yasal konulan görüşmeyeceğini söylediğini" bildirdi. Bunun üzerine kahvaltının gerçekleşmeyeceği, gece yansı az çok belli oldu. "Az çok" diyoruz, çunkü görüşmenin yapılacağı ya da yapılmayacağı konusunda Türk ve Yunan tarafı dört gün boyunca o kadar farklı haberler verdi ki, hangi habere inanılacağı, sonunda açıklık kazanmadı. Işin bir de bu noktaya nasıl geldiğine ilişkin, Davos toplantısmda özal ile Papandreu 'nun karşı karşıya nasıl getirildiğine ilişkin ilginç birperde arkası var. Bundan bir yıl kadar önce Stockholm'de yaptlan "BUderberg"toplantısında, Türkiye'nin unlü işadamlarmdan Şank Tara Ue Yunanistan 'ın Papandreu 'ya yakınlığıyla tamnan ünlü işadamı Kosta Caras bir araya gelirler. tki işadamı sohbet ederlerken, konu bir ara Türk ve Yunan Başbakanlarmın l'nasıl bir araya getirüebileceği"ne gelir. Bunun üzerine konu hakkmda çeşitli düşünceler üreülmeye başlanır. Sohbet sırastnda konunun belki de gerginliklerden uzak, ortamın uygun olduğu Davos seminerinde gerçekleşebilmesi olasılığı üzerinde durulur. Semineri düzenleyen Schwab, aynı zamanaa Türkiye 'deki ENKA Holding'in Yönetim Kurulu üyesidir. Davos semineri nedeniyle de Yunanlılarla arası gayet iyidir. "Işin kotanlması" görevini Prof. Schwab, seve seve ustlenir. Kendisi iktisat profesörü olmasına rağmen aynı zamanda elektrik mühendisliği doktorasına sahiptir. 45 yaşlannda, üç dili anadili gibi bilen uluslararası iş dünyasının en renkli kişiîerinden biri ve uluslararası çapta bağlantılan olan bir "büim adamı"dır. Schwab, şunu düşünür: Eğer iki tarafin Başbakanını Davos'ta bir araya getirebilirse, seminerin ünü ve etkinliği daha da artacak, kendisi de bu "iften" buyük prestij sağlayacaktır. Schwab, iki kez Atina'ya gider. Daha sonra Zürih 'te özal'a çok yakın bir danışmanla buluşur. Bundan sekiz ay kadar önce Yunanlı işadamı Kosta Caras, yanına bir iki Yunanlı işadamı alır ve Londra'ya gider. Londra'da Şank Tara, işadamlarmdan Selahatttn Beyazıt ve emekli Büyükelçi Kâmuran Gürün'ün bulunduğu bir grupla buluşulur. iki ülkenin Başbakanını bir araya getirmek üzere "nasıl bir yöntem izleneceği" üzerinde uzun uzun tartışüır. Bu buluşmamn "asamah" gerçekleşmesi amacıyla karşılıklı bazı girişimlerde bulumtlması kararlaştınhr. Buna göre: "1) Turk tarafı îstanbul'da bir Rum kiüsesbü onarmah, buna karşütk Yunan tarafı Batı Trakya 'da btr camiyi onarmah. BöyUttkle yumuşamanm ilk belirtileri sergüenmelL 2) Ankara 'dan btr grup gazeteci Atina'ya giderek Yunan Başbakanı tarafmdan kabul edttmeli, aynı tarihte Atina'dan bir grup Yunan gazetecisi Ankara'ya gelerek Türk Başbakanı tarafmdan kabul edihnelL 3) Türk ve Yunan tarOUerinin kaynaklanna inilerek, İki üikenintarihml ortak bir biçtmdeyazarak tek birkitapta topiamanın yottan arasünlmah ve bunun için iki tarafm büim adamlarmâan oluşacak bir grubun öncülüğünde bir tarih kitabı yazılmah. 4) 1986 Şubat'mda Davos'ta yapuacak seminerfirsatbObaneti ve taraflan ürkütmeden iki ülke Başbakanı 'ekonomik icerikli bir panelde' karşı karşıya gettrümeü. 5) Builk karstlaşmanm getirtceği ferahhk üzerine iki Başbakantn Türkiye ve Yunanistan U ilgilendiren konulan görüsmek üzere, bu konulan görüşmeseler büe böyle bir diyaloğun başlatuması amaayia onlann "baş başa" getirümesine çahsümalı." özetlediğimiz maddeler, ekonomik panel hariç geride kalan 78 ay içinde gerçekleşmedi. Ancak ekonomik panele Papandreu'nun katılma karan vermesi, plamn beşinci maddesinin ve en önemli maddesinin ve de bütün bu planın amacınm gerçekleşebileceği izlenimini yarattı. Bunun üzerine Papandreu 'nun Davos'a gelmesinden sonra Prof. Schwab, Yunan tarafı ile sayısız defa göruştü. Hatta Yunan tarafı konuyu şu anda "Böyie bir şey hiçbir zaman olmadı" diyerek tümüyle reddetmesine rağmen, Schv/ab'a verilen havanın da, önerinin bu kadar da kesinlikle geri çevrilmediği yönünde olduğu anlaşıldı. Papandreu, öneriyi son anda neden geri çevirdi? Yoksa daha Davos'a gelmeden önce ikili görüşmeyi gerçekten aklından hiç geçirmedi mi? Çok çeşitli kaynaklardan sağladığımız bilgiler, Papandreu'nun başlangıçta böyle bir görüşme için "hayır" demediğini ortaya koyuyor. önemli bir Amerikalı dipiomatın Atina'ya giderek Papandreu'ya "Reagan ile Gorbaçov göriişüyor, siz bir NA TO üyesinin Başbakanı üe nasıl oaıyor da görüşmüyorsunuz?" türündeki sözleri, bu konudaki kulisin önemli kilometre taşlanndan birini ohişturuyor. Dolayısıyla Papandreu'nun başlangıçta "haytr" demediğini gösteriyor. Nitekim dün Yunan basım, Papandreu'nun özal'la göruşmeyeceği haberini verirken, Yunan hükümetine yakın gazeteler olayı, "Papandreu, Amerika'nm şeytanca tuzağma düşmedi, özal'm görüsmek isteği ve Papandreu'ya haztrlanan tuzak tutmadı" biçiminde başlıklarla verdiler. Türk tarafına göre Papandreu, randevusu olduğu için cuma akşamı özal'm verdiği kokteyle gelemedi, ama önemli bir yumuşmamn belirtisi olarak en yakın danışmanım kokteyle göndererek özal'a sözlü bir mesaj iletti ve gelemediğinden dolayı özür diledi. Cumartesi günü öğleyin bu kez Papandreu 'nun düzenlediği yemeğe katılıp katılmamayı özal uzun süre tarttı. Sonunda katıldı. Türk tarafı, özal'm yemeğe gitmesinin, "Yunan taraftnca Ozal'apuan kazandıran birjest olarak degerlendirildiii" görüşünde. Yine Türk tarafı, Papandreu'nun özal'm yemeğe geiişiyle birlikte ikili görüşmeden vazgeçtiği inancında. Yunan tarafı, ikili görüşmeyle kendi politikalannda bir değişiklik olduğu izlenimini yaratmak istemedi. tkili görüşme, özal'm yernek davetine katılmasıyla birlikte başlayan bir dizi zincirin son halkasını oluşturacak ve bundagirişim Türk tarafından geldiği için ve de bu, sürekli olarak böyle açıklandığı için "özal'm zaferine" dönüşecekti. Eğer iş böylesine bu kadar açığa çıkmasaydı, Papandreu belki de son anda baş başa görüşmeyeyanaşabilirdL Ama uluslararası kuliste girişim hep özal1 dan gelmiş ve dolayısıyla sonuçta "Pupandreu'yu masaya özal oturtmuş olacaka." Papandreu, Türk tarafının görüşüne göre, bunu ilk kez özal'm kendi yemek davetine gelmesiyle net bir biçimde farketti ve ikili görüşmeyi de o anda kabul etmemeye karar verdi. Olayın nasıl geliştiği ve noktalandığı özetle böyle. (Bastarafı 1. Sayfada) Muhalefet yanlısı gazeteler ise, Papandreu'nun özal'la TürkYunan iUşkilerini derinlemesine görüşmemiş olmasuu doğal olarak karşıladılar. Ancak, bunun iki başbakanın temaslan için "ilk adımı" icerdiğini öne sürdüler. Papandreu'yla özal'ın Davos'taki karşılaşmalan süresinde, aralannda geçen konuşmaları harfı harfine veren Yunan gazeteleri bu konuşmalann "havadan sudan" konulan icerdiğini belirtiyorlar. tktidar yanlısı gazeteler, ağız birliği etmişcesine, Davos'tan Atina'ya ilettikleri haberlerde Papandreu ile özal'ın "de facto" görüşmeleri amacıyla Batüı ve Amerikalı diplomatların Papandreu'ya iki "tuzak" kurduklannı yazdılar. Ta Nea söz konusu tuzaklan şöyle sıraladı: "Papandreu, kongre salonundaki konuşmasııu bitirdikten sonra lobiye kahve içmeye çıkü. Orada kendisine EMF'yi düzenleyen tsviçreli holding profesörü Scnwab, Özal Ue bir fotograf çektirmesini önerdi. Bnndaki amaç, iki başbakanın asuhüz dahi olsa, bir diyalog için ortam yaraüldıgı izlenimini bırakmaku. özal, Papandreu'ya gönderdifi bir temsiki ile sabah kahvaltısı etmeye ve bu ABD'liler ve Batılılar fırsattan yararlanarak ikili görüşmeye çağırdı. Ancak Papandreu, bu daveti de geri çevirdi. Baska bir senaryoya göre ise, Davos'ta bulunan yabancı ve Türk gazeteciler, Papandreu ile Özal'ı aynı kanepeye oturtmayı ve soracaklan sonılarla, hem ortak bir basın toplantısı hem de iki başbakanın dognıdan diyaloga başiamalannı amaç ediniyorlardı. Papandreu'nun bu senaryoyu da sezinlemesi üzerine, gosterdigi bir dizi gerekçeyle, bunu da kabul etmediği bUdirildi." Muhalefet yanlısı" Apoyevmatini" YDP Başkanı Konstantin Mitsotakis'in Papandreu'ya "Özal ile mutlaka görüş. Fırsatı kaçırma" mesajını anımsatırken, Türk başbakanının, Papandreu'nun onunına verilen partide ayaküstu görüşmesinden başka, ayrıca birlikte yemek yediklerini öne sürdü. Bağımsız To Vima ise, Özal ile Papandreu'nun Davos'taki temaslarının "dogal" olduğuna dikkat çekiyor. To Vima, özal'ın TürkYunan ilişkilerinde yakınlaşma kaydeünek için, var gücünü kullanacağım, ancak Papandreu'nun TürkYunan ve Kıbrıs sorunlanndaki tutumunun kesinlikle aynı kalacağını yazdı. Eski Sağlık Bakanları Tanır ve Demir: Genel sağlık sigortası fazla geciktirilıneıneli \efa Tanır: Gelir dağılımının dar gelirliler aleyhine bozulması, 20 yıl önce yok ettiğimiz hastahklan yeniden hortlattı. ANKARA, (UBA) Eski sağlık bakanları Vefa Tanır ve Kemal Demir, "genel sağlık sigortası"nın bir an önce çıkarılmasını istediler. UBA muhabirinin sorulannı yanıtlayan Vefa Tanır, "Sağlık hizmetlerinin çok pahaülandıgım" belirtirken, Kemal Demir de "Sağlık hizmetlerinin tek elden yönetilmesinde yarar vardır" şeklinde konuştu. Eski sağlık bakanlanndan Vefa Tanır, sağlık hizmetlerinin çok pahalılandığını belirterek, "Hastanelerdeki 3. sınıf yataklar bUe, işin içine ameliyat girdigi zaman köylu ve esnafın kaldıramayacagı derecede agııiaşmakudır" dedi. Aniden hastalanan bir kimsenin kaymakamlık ya da vilayetten fakir kâğıdı almasının bürokrasi yüzünden 12 gün sürdüğünü, bu durumda hastamn ne yapacagını şaşırdığım anlatan Tanır, nüfus artışımn da özellikle büyük merkezlerdeki mevcut hastaneleri yetersiz hale getirdiğini söyledi. Gelir dağılımının son yıllarda tamamen köylünün, çiftçinin, küçük esnafın ve memurun aleyhine işlediğini ifade eden Vefa Tanır, "Bu nedenle de, bizim 20 yıl evvel yok ettigimiztüberküloz, sıtma ve besknme yetersizlifinden ileri gelen birtakım hasr talıklar yeniden hortlamışür" dedi. özel hastanelerin sağhk hizmetlerinde büyük bir yük almaya başladığını kaydeden Vefa Tanır, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunan sebepkeri de iki tanedir. Birincisi, bUhassa cerrahi hastaüklarda devlet hastanelerude 6 ayda sıra geliyor. Vatandaş, mecburen özel hastaneyi seçiyor. Bir de devlet hastaneierindeki ücret ayarlamaları dolayısıyla aradalü fark azahnışur. Bu Papandreu yanaşmadı (Bastarafı h Sayfada) görüşülmez" karşıhğını verdi. Schwab, taraflan buluşturmak için çabasuıı cumartesi akşamı geç saatlere kadar sürdürdü. • Cumartesi akşamı Davos semineri nedeniyie her yıl olağan olarak verilen baloya Ozal'm katıldığı, ancak Papandreu'nun gelmediği görüldü. Prof. Schwab, Papandreu'nun baloya gelmediğini görünce, kaldığı otele gitti. Papandreu'nun baloya gelmediğini görünce kaldığı otele gitti. Papandreu'nun burada Prof. Schwab'a "Ben Davos'a gdirken, bana Türk Başbakanı ile sadece ekonomik konttlarda tartışmak üzere bir araya geUnebilecegi söylendi. tkili bir siyasi görüşme için bana bir şey söylenmedi. Ekonomik paneH ben bunun için kabul ettim. Yoksa Yunanistan'la Türkiye yi ilgiiendirtn ikili konulan görüsmek için buraya gdmedim" karşılığım vererek, baş başa görüşme isteğini gece yansına doğru kesin bir biçimde geri çevirdi. Ancak, bu arada Türk tarafı ve Özal'm yakın çevresi iki başbakanın dün sabah kahvaltıda "baş başa bir araya gelecdderi" yolunda gayriresmi olarak kesin açıklamada bulundu. Özal'a yakın çevrenin "kesin olarak" verdiği bu haber, heyette bulunan çeşitli isadamlan tarafından ve Prof. Schwab'a yakın vakıf üyeleri tarafmdan da doğrulandı. Dün sabah kahvaltının yapılmayacağı orıaya çıkmca, Başbakan özal ile kaldığı otelin önünde şu görüşme gecti: Kahvaltı yapmadınız anlaşılan? ÖZALBen kendim yaptım kahvaltıyı, otelde. Papandreu Ue kahvaltı için Türk tarafı Yunankbra bir öoeri götürdü mü? ÖZALHayır. Kahvaltı için bizden bir öneri gitmedi. Dognıdan Türk tarafından ve resmi nitclikte otrnayabilir, ama sempozyumu düzenleyen vakıf ttyderi ya da başkanı tarafmdan Yunanblara bu yönde bir niyet bikiirilnıedi mi? ÖZALHayır bildirilmedi. Başbakan Turgut özal, dün öğleden sonra Türk ve yabancı gazetecilerin katıldığı bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda Yunan Başbakanı Papandreu üe ilişkilerine yönelik Başbakan özal şu açıklamada bulundu: "Papandreu ik aramızda herhangi bir ikili görüşme ya da baş başa görüsme olmadı. Elbette çeşitii toplantılarda ve yemeklerde karşılaşük. Bu toplantılarda biz sadece birbirimizi görmüş olduk. Davos sempozyumu bizim birbirimizi tammamıza yardım etti. TürkiyeYunanistan sorunlanna ilkkin herhangi bir görüşme yapmamış olsak bile, insan olarak birbirimizi tanımış olduk. Bu tanışıklık gelecekte bize yardım eder umudundayun. Ben her zaman berhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda ikili görüşmeyi hep istedim. Ama efer ülketer arasındaki mesdeler zorsa, o zaman işin en zonından başlamak kolay çözümsüzlnk getirir. Hemen otorup konuşmak işte bundan dolayı pek kolay olmuyor. Ama gelecekten umutluyum." Özal, Papandreu'yla karşüaşması konusundaki izlenimlerini anlatmayı şöyle sürdürdü: "Karşılıklı yakmlaşmada her zaman fayda vardır. Bu karsılaşma iki insan arastnda iyi bir başlangıç olmuştur. Gelecek için ümitlerimi sorarsanu, kapılar belki biraz daha aralaaabUir. Papandreu insancıl açıdan yakın bir insan olarak gözüküyor." özal, Yunanistan Başbakanı Papandreu ile dün sabah kahvaltı yapacağı haberini Turkiye'den aldığını ve "haber imal edUdigini" soyledi. Davos Sempozyumu Başkanı Gaston Thorn, "Özal'la Papandren'nnn karşılaşmalan, mutlaka bazı adımların atıldığına işarettir" dedi. Thorn, bu adımların ne olduğunu kimsenin bilmediğini belirterek, "Basma tavsiyem. olayı zorlamamasıdır. Zorlandıgı takdirde sonuç alınması gecikir" şeklinde konuştu. Başbakan özal, dün Davos'tan Zürih'e geçti. özal, bugün Turkiye'ye dönüyor. Banker çıkıtıazının kaMı öylece. Kaldı ki tümü saülsa bUe elde edUecek para banker borçUnnın yüzde 10*IUH bile aT Bankerzcdelere yaramaz bu para..." Tasfiye kurulu başkanı "Kararnameye göre, bir başka hüküm var. Bankerlere ait sanayi tesisterinuı satışı bakanlar kuruluna aittir diyor. 10'a yakın böyle tesis var. Ama bakanlar kunılundan şimdiye kadar hiçbir karar çtkmadıgı için bunlar da saOlamıyor" diye ekledi. ödeme planı sisteminin işlemediğini de anlatan tasfiye kurulu başkanı "Banker ödeme planı verse bile bunu ödeyemiyor, ödeyemez de. Adamın tüm malına mülküne elkoyuyorsunuz, çakşmasını yasaklryorsunuz. Nasıl öder banker" dedi. Tasfiye kurulu başkanı bankerlerden de şöyle yakmdı: "Kimisi kafasuu tasfiye kurulu başkanına takıyor. tçip gelen var, adam tutup gönderen var. Tehditler oiuyor, hakaret ediyorlar. Bankerierin önemU bir bölamü cahü. Karamameyi bile okumanuş, okusa bile anlayamayacak durumda. Kararnamenin acıklannın besabım bizden bilip bize sonıyor. Sonra bir itiraz hakkı konulmuş. Bazı bankerler bunu süreldi suüsdmal ediyorlar. Mahkeme bilirkişiıün karanna bile itiraz eden ediyor. Amaç vakit gecirmek. Çünkü bankerzeddere ödeyecegi borç sabit kaurken, malı sürekli deger kazanıyor. Bunu bildigi için engelleme yapıyorlar." nedenle de özel hastane tercih edUebUiyor. " Türkiye'de Avrupa standartlarında özel hastanenin hemen hemen olmadığını belirten Vefa Tanır, sağlık sigortasının aşağı yukan 1973 yıhndan beri sürekli gündeme geldiğini hatırlattı ve "Genel sağlık sigortası hiç düşünülmeden, ilk etapta çıkarılması gereken bir uygulamadır. Vatandaşlann tümü, sağlığından emin olmak, kendisini güvence altında hissetmelidir" şeklinde konuştu. Eski sağhk bakanlanndan ve Kızılay Derneği Genel Başkanı Kemal Demir de, UBA muhabirine konuya ilişkin görüşlerini açıklarken, "Uzun ydlar plan ilkesi olarak yer alan sağlık hizmetlerinin tek elden yönetilmesi ve genel saghk sigortasının çıluutüması mutlaka gertklidir ve yanuiı otacaktır" dedi. Kemal Demir özel hastanelerin de yararlı olduğuna inandığını kaydederek"özel hastanelerin genel sağlık sigortası sistemi içinde de yer alacağını "belirttı. (Bastarafı 1. Sayfada) Tasfiye kurulu başkanı 4 yılı değerlendirirken şunlan anlattı: "Bankeriik kuruluşlaruun tümü anonim şirkettir. Anonim şirkette ortaklann ne kadar payı varsa, borcun o kadanndan sonımlu olurlar. Banker tasfiye kararnamelerinde ise bu temel kural çignendi. Öroeğin, ortağın payı şirkette yüzde 1, borç yüzbin lira diyelim. Yüzde 1 ile ortak olanın sonımhılugu bin lira ohnası gerekirken, kararname üe yüzde 1 payı olanı yüz bin liradan sonımlu tuttuk. Bankerin ortak payı yüzde 95 olmuş, yanındaki çaycryı, sekreteri yüzde 1 Ue ortak yapmış bankerin ne kendisi, ne malı var ortada. Kararname nedeniyle yüzde 1 ortak payı olan çaycı, sekreter, odaa banker sajıkp mauna mülküne d konuldu. Ama bunu yapan iktidar, bankerlere borcu olan işadamlan, sanayici, tüccan banker saymadı. Ük kararnamelerde bunlar göz ardı edüince, bankeri dolandıran isadamlan mallannı eşine, dostuna devretti. Banker tasfiyesinde toplanması gerekli paranın yüzde 80'i hatta daha fazlası bankeri dolandıranlardaydı. Ancak bunlan şimdi alamıyoruz. Ya adam yok, ya da malı yok. tste örnek: Trakya Nakliyat var. Bankerlerden 1981in parasryla tam 400 miryon lira almış. Sonra da mallannı başkasuta devretmiş. Adamlardan beş kuroş alamıyorsunuz." BANKER MALLARI tŞE YARAMAZ Tasfiye kurulu başkanı "Banker mallanrun ucuza, bazı hatırlı ya da güçlü kişilere satıldığı" yolundaki soruyu şöyle yanıtladı: "Bu mümkün degil, yani mümkün görülse bUe bu tasfiye knruUan Ue ilgili degil. Bakın tasfiye işlemleri ilk başladıgında ihale mafynsı sardı etrafı. Fakat gördüler ki öyle kelepir maJ yok, ucuza bir şe>ler kapatmak mümkün degil, onlar da çekUip gittiler. Banker mallan saülâmıyor Siyasi suçtan gözetim altındaydı SIN1RLI ŞORUMLU ELBtSTAN KÜÇÜK SANAYt SİTESİ YAPI KOOPERATtFİ BAŞKANLIĞI'NDAN Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'mn kısmi kredi desteği ile Kooperatifımizin sonunluluğu alünda yapılacak olan 300 işyeri, Çıraklık Okulu ve sosyal tesislerden müteşekkil KüçUk Sanayi Sitesi inşaatı Bayındırbk ve Iskân Bakanlıgı birim fiyatlan ve 8/2S74 sayılı kararnameye tabi olmak kaydıyla kapalı zarf usulü ile ihaleye çıkanünıştır. 1 thale 20.2.1986 perşembe günü saat 9.30'da Sanayi ve Ticaret Bakanlıgı'nda yapüacaktır. 2 Söz konusu işin 1985 yılı birim fiyatlanna göre birinci keşif bedeli 1.678.107 JOfe TL. ohıp, limit içi geçici teminaü 50.343.231r TLÎsıdır. 3 thaleye katılmak isteyen iştirakçiler ihale dosyasuu Kooperatifimizin Belediye Ornek Işhan Kat l'deki işyeri ELBtSTAN adresinden lOO.OOOr TL. bedel mukabüi makbuz karşüığında temin edebilirler. 4 lştirakçilerin ihale dosyasında belirtilen şartlann yanı sıra en az işin keşif bedeli kadar (A) gnıbu müteahhitlik karaesi ile keşif bedelinin yansı kadar benzer işbitirme belgesinin aslını ibraz etmeleri gerekmektediı. 5 thaleye katılmak isteyen iştirakçilerin yeterlik belgesi başvunı dosyalannı içindeki evraklan belirten dizi pusulasını da ihtiva edecek şekilde en geç 12J.1986 günü saat 17.00'ye kadar Sanayi ve Ticaret Bakanlıgı thale Komisyonu Başkanlığı'na fırmayı temsile yetkili sahısca imzalı dılekçe ile teslim etmeleri gerekmektedir. 6 Yeterük belgeleri 15.2.1986 gününden itibaren Kooperatif Başkanlığunız tarafından verüecektir. 7 thaleye katılacak iştirakçilerin eksiltme şartnamesinde mevcut acıklamaya göre hanrlayacaklan teküf mektuplarını 20.2.1986 günü saat 9.00'a kadar Sanayi ve Ticaret Bakanlıgı'run A blok 4. kat 421 Na'lu odasında toplanacak İhale Komisyonu Başkanlığı'na teslim etmiş olması gerekmektedir. 8 Kooperatifimiz thale Kanunu'na tabi olmadığmdan Komisyon Yeterlilik Belgesi verip vermemekte ve ihaleyi yapıp yapmamakta, ertelemekte veya diledigine vennekte serbesttir. 9 Postadaki vaki gecikmeler ve tclgrafla yapılan başvurular kabul edilmez. Keyfıyet ilan olunur. Nob Yeterlik belgeleri ve ihale dosyası ile ilgili olarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na hiçbir başvunıda bulunulmayacaktır. Izmir'de bir genç yukılarak öldürüldü LZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Alsancak semtinde bir gencin, kaldığı bekâr evinde bağlandıktan sonra üzerine benzin dökulerek yakdmış cesedi bulundu. Siyasi suçtan gözetim altında bulundurulduğu belirtilen gencin öldürülmesi ile ilgili soruşturma sürdürülüyor. İki arkadaşı ile birlikte Alsancak 1424 Sokak 2 numaralı evde oturan 24 yaşındaki Fanık Turaneli'nin cesedi, elleri, ağzı ve gözleri bağlandıktan sonra üzerine benzin dökülerek yakılmış olaıak bulundu. Dün saat 14.30 sıralannda meydana gelen olay, odada bırakılan benzin bidonunun patlamasıyla cıkan gürültüye koşan komşularca ortaya çıkanldı. Kahramanlar Karakolu görevlileri, Faruk Turaneli'nin siyasi suçtan gözetim altında bulundurulduğunu ve her gün gelip karakolda imza attığım söylediler.'. Faruk Turaneli ile aynı evde kalan Zübeyr Karatufan ve Zülfü Demirel adlı kjşiler gözaltına alınırken, olayla ilgili soruşturma' nın Izmir Cumhuriyet Savcıhğı'nca sürdürüldüğü bildirildi. (Bastarafı 1. Sayfada) nun laflan üzerine Tttrkiye'deki önemli bir teşkilat hakkmda hiikiim verilecekse yazık" diye konuştu. lcişleri Bakanı Akbulut, bakan olmadan önce de işkence konusunda aynı görüşü savunduğunu, 10 yıl sonra, sade bir vatandaş olarak aynı görüşü savunacağlnı beünti. Bakan Akbulut, bir gazetecinin, "Bize bakan olmadan önce bir olay anlatmıştiBU sanıyonım. Karâkolda dövülen bir arkadaşıaızla ilgili" şeklindeki sözleri üzerine de şöyle dedi: "Efendira, şimdi de anlatınm. Bizim bir arkadaşımıa alkollii diye, galiba biraz da bagırmış, çagınnış, polis gözümün önünde dövdü. Biz de itiraz ettik, şikâyei ettik. Ben de imzamı attım. Bugiin böyle bir olay olsa yine imzamı atanm. Daha dognısu gereginin yapdması için imzamı atanm. Bundan kimsenin şüphesi olmasın." • Atatürk Hava Limanı görev kartımı kaybettim. HükümsüzdüıMUSTAFAKESKİNSOY Akbulut Prof. Dr. RIDVAN CEBİROĞLU Çocuk Psikiyatristi Kıragı Sok. No: 43 Osmaabcy Tcl: 146 06 01 Dr. ALİ ÇETtN ÖLEK İç Hastalıkları Uzmanı Halk Cad. No: 34/3 Dot*nctUr/LSK. Tel.: 334 74 37
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle