Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER rak. Adının başına bir de "Reisilüğü, sıhhiye arabaları, kafesler cumhur" eklendi. Yine marşlar, içinde haber guvercinleri falan ve türküler... biz oğrenciler. "Etti cumhuriyeti tesis ulu Şimdi arkaya bakıp değerlenTürk Milleti / Payidar etsin ci dirince o zamanki yoklukları, handa Hak bu âli kuvveti / Dalözellikle insan yokluğunu korgalansın her tarafta şanlı Türkkunç boyutları ile daha iyi görüün rayeti / Mustafa Gazi Ke yorum. Sen bu yokluklar içinde maJ'in unutulmaz hizmeti." yaptın "her şeyü' Çocukluğum Ankara'da geçiSonra görkemli "Onuncu yordu artık ve Türkiye'de "bir Yıl" törenleri. Şimdi nerede olşeyler" oluyordu. Ben her şey duğunu bile çıkaramadığım kırkendiliğinden oluyor sanıyorlık bir yerde vermiştin "Onuncu dum. Sonradan anladım o "bir Yıl Nutku"nu. Oparlörle yayılışeyleri", o "her şeyi" senin yapyordu sesin: "Kültürümüzü mutığını. O zaman adı "Gazi asır medeniyet seviyesinin üstüBulvarı" olan, birkaç cılız akasne çıkaracağız!' çok uzaktan göya fidamnın ortasından böldüğü, rüyordum seni. dar, şose benzeri yoldan geçerdin, önde motosikletli polislerinVe, bir gün Atatürk oldun... le. Kimi gün tek bir otomobil SENt ÖLDÜRMEK İÇİN içinde Ankara'nın bir sokağında görürdük seni, kimi gün de bir BULUNAN YOLLAR Sevgili Atatürk'ünı, 48 yıl öntrenin arka sahanlığında, bir yurt ce bir 10 Kasım günü biz seni ölgezisi dönüşunde. dün sanmıştık. llk iş olarak reCumhuriyet bayramlannda Is simlerini duvarlardan indirdik, tasyon Caddesi'nde geçit olurdu. paralardan, pullardan kaldırdık. Birinci Dünya Savaşı'nda nasıl Sayıştay'ın önüne kurulan tahta beceriksiz olduğunu anlatan kitribunde ayakta dururdun. Okullar da katılırdı geçide. Dörderli sı taplar yazdık. Bir de baktık ki ölmemişsin. Korktuk. O zaman ralarla geçerdik önünden. 2^aten seni yavaş yavaş öldürmeyi dügeçit dediğin buradaki tümenin birkaç alayından ibaretti. Birkaç şündük. 48 yıldır seni öldürmesahra topu, katırlara yüklenmiş ye çalışıyoruz. Bunun için neler birkaç dağ topu, bir süvari bö neler yapmadık, neler neler yapmıyoruz. Sem yavaş yavaş öldürmenin en etkin yolu olarak "laiklik' ilkeni hedef seçtik. Sen bize cumhuriyetin daha ilk yıhnda "Öğretim Birliği Yasası"nı armağan etmiştin. Bu köklü, çok geniş kapsamlı bir devrimdi aslında. Biz şimdi senin bu devrimini törpüleye törpüleye yok etmek üzereyiz. Bunu, senin laiklik ilkeni doğnıdan yok edemediğimiz için yapıyoruz. Bu "doğrultu"da hayli yol aldık. Son sekiz yıl içinde 263 liseye karşıhk 268 imam hatip lisesi açtık örneğin. Bugün Türkiye'de 715 imamhatip okulunda 220.000'in üstünde öğrenci okuyor. Buna karşılık yalnız 23 tanm okulumuz ve bunlarda yalnız 2640 öğrenci var (1). Bu kadar imam ve hatip ne iş yapacak dersen, buna, bir siyasi parti sözcüsünün televizyonda yaptığı açıklama ile yanıt verebilirim: "Imamhatip liselerinden çıkışlı gençlere harp okullarının kapısını açacağız" (2). O Harp Okulu ki, yılda bir yapılan diploma töreninde, senin öğrencilik numaran okunduğunda, bir sopanın ucuna takılı acaip bir resmini çıkanp nişan flaması gibi sallarken, hep bir ağızdan "BURADA" diye bağırmakla sa(Arkası 10, Sayfada) 10 KASIM 1986 Atatürk'e Veda 1980'ler Türkiyesi'nde din, senin laiklik ilkeni kemirmek için araç olarak kullanılmaktadır. Devlet dairelerine cami ve mescit açılması hızla ilerliyor. Sokaklarda ve üniversite koridorlarında kılınan namazlar, belirlenen yerlere cami yapılmasını zorlayan güç gösterisi görünümüne dönüştü. HÜSNÜ A. GÖKSEL Bu yazıyı "Ataıurk ilke ve ınkılaplanna ve laik cumhurıyet ilkesine baglı kalacaguıa TOrk milleti öaunde Damus ve şerefi uzerıne ant içenlere" ithaf ediyorum. OKURLARA. OKArGÖNENSİN Yeni Görevler... elaJ Başlangıç, 7975 yılında, Izmir Ekspres gazetesinde gazetecuiğe başladığtnda bir gün Cumhuriyefin Guney llleri Temsildsi olacağmı bilmiyord^ Ve görevi Cetafe deyreden Mehmet Mercan, Cevat Fehmi Başkut kendisinden "atlanan" bir haberin hesabmı sorarken, bu anılarm bir veda yazısmda yer alacağmı bilmiyordu. Mehmet Mercan,1959 yilmda Cumhuriyetin Diyarbakır muhabiri oldu. 196274 yıllan arasında, Cumhuriyefin Diyarbakır temsllcillğlnl yaptı. Daha sonra, Adana büromuzun başına geçti ve o günden bu yana da aralıksız Cumhuriyefin Guney llleri Temsilcinğl görevini sürdürdü. Mercan, aramızdan aynkU, emekH oldu ve görevi bir genç arkadaşımıza, CeJal Baslangıç'a devretti. Mercan, 6 kasım tarihli "veda" notunda şuyle diyordu: "1959 ytlından bu yana, Cumhuriyet'te geçen yaşamımda nice güzel anılar var ve ben bu güzel anılaria dolu olarak ayrılıyorum. Genel Yayın Müdürümüz rahmetli Cevat Fehmi Başkut'un "atianmış' bir haberin hesabmı sorarken dahi 'Mercan, Mercan gazeteclllkte yann çok geçüf diyerek ders vermesi.yine rahmetli istihbarat Şefimiz Vsdat Etensel'in her sabah erken saatlerde İstanbul'dan Diyarbakır'ı telefonla arayarak "aVatbğtmız" haberier için "eh fena değiT dedikten sonra atladığımız 1 haberler için de bir guzel ve de 'nazikçe haşlaması ve ardından da 'Hadi bakalım Hakkâri'nin Oramar bölgeslnden yine ilticalar var, koş' diye 'marş marş' çekmesi unutulur mu? Anılaria, iyi ve güzel dostluklaria, yorucu, ama tatlı uğraşla dolu 27 yıl... Sizinle ve şimdilerde büyük bir heyecanla ödün vermeden, Cumhuriyet'i, Cumhuriyet yapan ilkeler doğrultusunda 'Okurlara daha iyi ve daha güzel gazete sunmak" için gece gündüz uğraş veren arkadaşlarımla da gerçekten çok güzel günlerimiz oldu. Bu anılan bundan boyle bir 'Cumhuriyet okuru' olarak yasamım boyunca her sabah gazetemi okurken yeniden yasayacağım. Okuduğum her satırda arkadaşlarımla beraber olacağım. O satıriann hangi güç koşullar altında yazıldığını bile bile... u Evet... 1959 yıhnda "parantez" açarak yazmaya ı başladığım paragrafı çok tatlı anılaria noktalamış bulunuyorum. Her ne kadar 1951 yıhnda mesleğe başlamışsam da gazeteciliğe, gerçek gazeteciliğe 1959'da Cumhuriyet'te başladtğımı kabul ediyorum. Cumhuriyet'te baslamak ve Cumhuriyet'te bitirmek, ne güzel... Çalıştığım süre içinde sizin döneminizde de yakın ilgi, destek ve yardım görduğüm tüm servislerdeki arkadaşlarıma, aracılığınızla 'veda' etmek istiyorum. Bu duygularia size, tüm arkadaslanma mutluluklar, sevgiler ve saygılar sunuyorum. Allahaısmariadık..." Cumhuriyefin yeni Güney llleri Temsilclsi Celal BaşJangıç, 1956 yıhnda Istanburda | doğdu. Yukseköğrenimini Izmir'de ' tamamlayan ve Ege Üniversitesi Basın Yayın Yuksek Okulu mezunu olan BaşJangıç, 1975 yıhnda gazetedHğe başladı. Sırasıyia Ekspres, Demokrat Izmlr , ve Poiitika gazetelerinde çalışto. 1981 yılında Cumhuriyet Izmir bürosuna girdi. Izmir büromuzun istihbarat şefliğl görevini surduren Başlangıç, Abdi Ipekçi Banş Dostluk ödülü, Hasan Tahsin röportaj ve haber ödüllerini aldı, 1985 yılmda Milliyet gazetesi ödülleri yanşmasında yılın başanlı gazeteclleri arasında değeriendirildi. Sevgili Atatürk sana veda ediyorum. Bu "10 Kasım"da kopup aynlıyorum senden. Hiç de kısa olmayan ömrüm seninle doluydu. Soluk alır gibi çekmiştim seni ciğerlerime ömrüm boyunca, hep sana güvenmiştim. llk çocukluk anılanm küçük bir Trakya kasabasında başlar. Yunan bayraklan, Yunan askarleri vardı o kasabada, hüzün vardı ve sen vardın. Mustafa Kemal Paşa idi adın o zaman. Kemal Paşa olarak geçerdi dualar arasında. Tek umut ışığı idin "kurtuluş" için. Küçücük kafamın içinde kocaman bir insandın sen, insanüstü idin, tek başına düşmanlara karşı dövüşüyordun. Onlan yenip, esaretteki babamı getirecektin bana. Bu kadarcıktı beklentim senden. Resmini hiç görmemiştim ama biliyordurn, duyuyordum, yuzün gılzelai. Öyle olmasa şarkılar söylenir mi\di güzelliğin için "Diinyalanı bedeldir mah cemalin / Allahıma eraaneltir Kemalim" diye? Kasabamızda Rumlar "Kemal" derlerdi sana sadece. Bir gün ben balkonda oynarken bitişik balkondaki Rum komşu hanım anneme seslenmişti: "Komşu, bizimkiler Kemal'i esir almışlar, yaralıymış!' Annem hiç yanıt vermeden elimden çekip içeri almıştı beni. Kemal Paşa da esir olduğuna göre, demek babam hiç gelmeyecekti artık. için için ağladığımı anımsıyorum. Umarsızdım. Bütun gece dualar edilmişti senin sağlığın için: "Allahıma emanettir Kemalim!' Zafer haberleri gelirdi kimi günlerde ve zafer marşlan söylenirdi yavaşça: "Türk askeri durma alıl ileri / Vatanırada tek bir diişman kalmasın." Sakarya zaferi bayrak bayrak dalgalandı kuçücük kasabada. Işgalci askerler görmezden geldiler. Yine türküler, marşlar yakıldı senin için: "Sakarya dağlannda menekşeter açar / Yunan Ordusu bozulmuş sel gibi kaçar / Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa / İsmin yazılacak mücevber taşa.» "Gazi"ye donüştü o günden sonra adın. Resmi olarak "Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri" idin. Halkın gönliinde ise sadece "Gazi:' Yıllarca "Gazi" olarak bildim ben de seni. Cumhuriyeti armağan ettin ulusuna bir gün, başyapıtın ola C OKTAY AKRAI, EVET/HAYIR 10 Kasınflar. .. Bir sonı: "On Kasınflar Kaldınlmalı mı?" Evet, aradan tam 48 yıl geçti. Neredeyse yarım yüzyıl. Her 10 Kasım'da gazete(er kara başlıklaria çıktı, sinemalar, tiyatrolar kapatıldı; meyhaneler içki vermedi, bakkallar rakı, şarap satmadı; okullarda törenler yaptkjı; sabah saat dokuzu beş geçe bütün yurtta sirenler çaldı. Kırk sekiz yıldır sürdürdük bu yası... On Kasım'lar kaldınlmalı diyenler çoğaldı. Bana da sordular telefonla, bir şeyier söyledim, 10 Kasım'ların bir yas günü olmaktan çıkanlmasının ryi olacağını, ama 10 Kasım'ın Atatürk'ü ve Atatürk devrimini anma günü olarak yaşatılmasının gerekliligini... Yılda bir günü otsun AJatürk'e ayırmak, ama yas günü, ağlama sızlama, içtenliksizce çığlıklar atma, söylevier verme günü olarak degil; Atatürk'ü ve Atatürkçü düşünceyi anlatma, duyurma, ögretme günü olarak yaşatılmasını isteyenlerdenim... Zaman geçtikçe Atatürk bambaşka bir kişilikle, bir nitelikle tanıtılıyor gençlerimize... Onu temsil eden büyük boy resimler bile değişti; nerde gerçek Atatürk nerde o resimlerdeki kalın kaşlı, mavi gözlü kişil Hiç ilgisi olmayan bir imge yaratılıyorl.. Düşüncoteri, gorüşteri de Atatürkçü geçinen, gerçekte Atatürk'ü hiç sevmeyen, daha doğrusu anlamayan kişilerce yozlaştınlryor. "Ben Atatürkçü Değilim" demişti Başyazanmız. Oysa bunca yıldır Atatürk'ün devrimci görüşlerini en iyi, en güzel anlatan kişjydi Nadir Nadi. Niye durup dururken vazgeçsin 'Atatürkçülükten'? Ama bakıyor ki, bakryoaız ki, Atatürk adına, Atatürkçülük adına ne büyük yanlışlıklar yapılryor, gerçek Atatürk devrimcileri türlü baskılar altında bırakılıyor. Atatürk devrimcisi olmak nerdeyse 'suç' olmaya, onun devrimci konuşmaları, söylevleri bile yadsınmaya başlıyor. O zaman hepimiz Nadir Nadi gibi "Biz Atatürkçü Degiliz" diye bağırmak gerekliliğini duyuyoruz. Ne yazık ki Atatürk'ü ve Atatürkçü düşünceyi en çok yıpratan, nerdeyse ortadan kaldıran donem, bu son artı yıl olmuştur. Atatürk adının en çok kullanıldığı bir dönemdir bu. Herşey Atatürk diye diye yapıldı!.. O kadar ki, Atatürk'ün kurduğu parti, Atatürk'ün kurdugu, yarattığı, tüm gelirini vasiyetle sağladığı Türk Dil ve Tarih Kurumlan bile bu dönemde ortadan kaldırıldı. Hem de 'Atatürk Atatürk' diye bağıranlarca... Ben eski bir yazımda "Atatürk Yaşadı mı?" diye sormuştum. Hem kendime hem de toplumu yonetenlere... Boyle büyük bir adam TOrkiye'de yaşadı mı? Yaşadıysa, nerde bıraktığı izler, yaprtlar, göruşler, düsünceler? Bir kalemde nasıl silip atıldı hepsi, hem de Atatürkçülük adına!.. Nasıl olur bu? İnsan inanamaz. Ama oldu, yaşandı, görüldü bunlar... Bugün yine 10 Kasım... Atatürk'ü yitirmemizin 48. yılındayız. Yarım yüzyıldır Atatürk yok, anısı var, sozleri var, yapıtları var. Ama onlan da yozlaştırdılar, yok ettiler, bambaşka bir niteliğe kavuşturdular. Genç kuşaklar bu içtenlikten yoksun Atatürkçülükten bıktı usandı. Her 10 Kasım'da çığlık çığlığa 'Atatürk' diye bagnşmalar gençlerimizde olumsuz duygular uyandırmaya başladı. Bakryorlar ki Atatürk bambaşka şeyler söylemiş, istemiş, yaratmış. Ama olümünden bu yana geçen yarım yüzyıllık bir sürede onun bıraktıkları önceleri yavaş yavaş, derken hızlı hızlı ortadan kaldırılmış ve kaldırılmakta... Halkçılık mı? Yok. Laiklik mi? Yok. Gerçek ulusalcılık mı? Yok. Devietçilik mi? Yok. Devrimcilik mi? Yok. (Üstelik 'devhm' sözcüğü bile yasak!) Cumhuriyetçilik mi? Yalnızca sözcük olarak var, ama gerçek demokrasi, o da yok... Atatürk konusunda yazdığım yazılar ciltler doldurur. Kırk yıldır bir gerçegi bagınyoruz: Atatürk devrimciliğine dayanmayan bir Atatürkçülük olmaz diye!.. 10 Kasım'lar yapay bir yas günü, içtenliksiz bir yas günü olmaktan çıksın, Atatürk devrimini gerçek yönleriyle tanıttığımız, anlattığımız, gençlere öğrettiğimiz, sevdirdiğimiz bir gün olsun diye... 10 Kasım'lar kalkmamalı, derim ben. Bu 10 Kasım'lar bir yas günü olmaktan çıkanlıp, Atatürk devrimciliğinin bir kutlama günü olmalı... uzun paketlerde FILTERS CEYHUN ATUF KANSU ŞİİR ÖDÜLÜ KATILMA KOŞULLARI "ödüle aday olan yapıtlarda, Ceyhun Atuf Kansu'nun şür anlayışı gözönüne alınarak, cağdaş bir dünya görüşü ve dil bilinci temel ölçüt olacaktır. 1 Şubat 198615 Ocak 1987 tarihleri arasında yayımlanan butün şiir kitaplan ödüle katılabilir. Aynca kurulacak olan ödul yazmanlığı, bu kitaplar arasından, çeşitli nedenlerle katılamayan kimi yapıtlan da ödüle aday olarak gösterebilir. Çeşitli nedenlerle kitap halinde basümanuş, ancak kitap butünlüğü taşıyan şürlerle de ödüle aday olunabilir. Seçici kurul; Talip Apaydın, Refik Durbaş, Ahmet Erhan, Bahar Gökler (ailesi adına), Ismail Karaahmedoğlu, Cahit Külebı, Uğur Mumcu, Emin özdemir, llhan Selçuk'tan oluşmaktadır. ödülü kazanan yapıt her yıl Ceyhun Atuf Kansu'nun ölüra yıldönümü olan 17 mart günü açıklanacaktır. ödüle son katılma ve aday gösterilme tarihi 15 Ocak 1987'dir. ödül, tek bir şür yapıtına (kitap ya da kitap bütunluğü taşıyan şiirlere) verilecektir. 1987 yılı için ödülün parasal tutarı 100 bin Turk Lirasıdır. Ödüle aday olacak yapıtlar, şairin adı, açık adresi ve kısa yaşam öyküsüyle birlikte 9 adet kitap ya da 9 kopya dosyayla "Işık Kansutnkılap Sokak no: 19/4Kızılay/Ankara" adresine elden ya da postayla gönderilecektir. Ödüle katılan yapıtlar sahıplerıne geri verilmeyecektir." « TURKISH& AMERICAN BLEN IGARETTES Adanetda, Güney llleri Temsilciliğimizde Ceial Başlangtçfın yardımcılığını yürutecek olan Mustafa Sağlamer ise 1953 yılmda Mersin'de doğdu. Yukseköğrenimini Istanbul Üntversitesi Edebfyat Fakültesi Almanca böiumunde gören Sağlamer, sırasıyla Aynntılı Haber, Ekspres ve Milliyet gazetelerinde çalıstı. 1981 yılında Cumhuriyefe giren Sağlamer, bugune dek Spor, Dış Haberler ve Ykzı Işleri kadroiannda görev yaptı. Sağlamer, 1985 yılında Çağdaş Gazeteciler Demeği yanşmasında Ismail Gülgeç'le biriikte gülmece daJı ikincisJ oldu. • Her gün Cumhuriyefin arka sayfastnı hazıriayan Mehmet Yaşin'/n artık yeni bir görevi daha var: Magazin Servisl sefltği. Yfe/c/n Pekşen islerinin yoğunluğu nedeniyie görevi Yaşlrfe devretti. Yaşin, Magazin Servisi'nin yönetiminin yanı sıra arka sayfamızla uğraşmayı da surdürecek. 1950 yılında Ankara'da doğan Mehmet Yaşin, Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoioji bölümü son sınıftndan aynlıp Günaydın gazetesinde gazeteciliğe başladı. Yazı Işleri sekreteriiği ve yazı işleri müduriuğü yapan Vaşln, 1980 yılında ABD'ye gitti. Bir süre Florida Üniversitesi televizyon bölümünde misafir öğrenci olarak öğrenim gördü, daha sonra New York'ta gazetecilikle ilgill çeşitli Inceleme ve çalışmalar yaptı. 1983 yılında Türkiye'ye geri dönen Yaşin, Cumhuriyefte çalışmaya başladı. • Araşbrma Servisi şefimiz Şahin Alpay, bundan böyle yeni kurulan "BilimEğitim" servisimizin yönetimini üstlenecek. Yeni kurulan BilimEğitim servisimizin şefi Şahin Alpay, 1963 yıhnda Robert Kofefden, 1967 yılmda da Ankara Üniversitesi Slyasal Bilgiler FakültesTnden mezun oldu. Bir süre yurtdışmda kalan Alpay, 1980 yılmda Stockholm Ünrversitesi'nde siyaset biiimi doktoru oldu. 1982 yılında Cumhuriyefte çalışmaya başlayan Alpa/ın doktora çalışması "Göçmenlerin Politik Resosyalizasyonu" isveç'te Isveççe olarak yayımlandı. Bir süredir Cumhuriyefin Araşbrma Servisrni yöneten ve 15 günde bir yayımlanan "Yayın Dünyasında IncelemeAraştırma" sayfasını hazıriayan Alpa/ın çok sayıda çevirisi ve telif yazısı ile "SHPDSP: Nerede Birieşiyor, Nerede Ayrılıyoriar?" isimli bir kitabı yayımlandı. ANADOLU AJANSI'ndan Genel Müdürlük'teki telefon santral numaramız değişmiştir. Yeni santral numaramız şöyledir: 30 32 00 (10 hat) tlgililerin bilgilerine sunulur. Prensiplerve Uygulama Prof .Dr.KENAN ERKURAL SEKİZİNCİ BASKI MUHASEBE GENEL MÜDÜRLÜK