23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 OCAK 1986 Özetle KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR tSMAtL GÜLGEÇ CUMHURÎYET/5 im Gökmen Orkestra şefl ve Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müzik Direktörü Rengim Gökmen, TürkiyeSovyetler Birliği arasındaki kültürel anlaşmalar çerçevesinde dört konser vermek üzere Sovyetler Birliği'ne gitti. Rengim Gökmen 2526 ocak günleri Leningrad ve 2930 ocak günleri Vilnius'taki konserlerinde, Dvorak'ın "Yeni Dünya Senfonisi", Mozart'ın "40. Senfoni", Ravel'in "Bolero" ve Albioni'nin "Telli Titrna" adh yapıtlanm seslendirecek olan Filarmoni Orkestralannı yönetecek. Gökmen 1 şubatta Ankaraya dönecek. KtM KtME DUM DUMA BEHlç AK "Züğürt Ağa"mn senaryosu ' 'Züğürt A ğa''fihninin öyküsünün bütünüyle kendi kitabı "Acenta Mirza"daki öykülerden ahnmış olduğunu öne süren Osman Şahin, "Züğürt Ağafılminin senaristi Yavuz Turgul'u mahkemeye vereceğim. Kalemimden çıkan öykülerimi talan ettirmem" dedi. "Acenta Mirza' 'daki öykülerinin senaryolaştınlmasım kendisinden isteyen Mine Film sahibi Kadri Yurdatap ve Yavuz Turgul'a kafasındaki bütün motifleri açıkladığını, ancak daha sonra anlasmazhk nedeniyle olayın kapandığını belinen Osman Şahin, "Ancak 'Züğürt Ağa'filmi göslerime girdiğinde gördüm ki tema tümüyle aynı. "dedi. (THA) Mozart, "Sihirü Flüt"1e Istanbul Devlet Operası'nda Yekta Kara'mn sahneye koyduğu "Sihirli Flüt"le Istanbul Devlet Opera ve Balesi, beş yıllık aradan sonra Mozart'ın ünlü bir yapıtını repertuanna alıyor. Orkestrayı Cem Mansur'un yöneteceği opera, anlaşılması çok zor, ama aynı zamanda da vazgeçilmez bir yapıt. Költtir Servisi IstanbtU Devlet Opera ve Balesi Mozart'ın 1791'de bestelediği ve o yıl sahnelenen, bütün dünyada bestecinin başyapıtı olarak kabul edilen ünlü operası "Sihirli Flüf'ü bu akşam sahnelemeye başlıyor. Metnini Emmanuel Schikaneder'in yazdığı operayı Yekta Kara sahneye koydu. Orkestrayı Cem Mansur'un yöneteceği iki perdelik operanın dekor ve masklan Osman Şengezer'e, giysileri Erkan Kırtunç ve Osman Şengezer'e, sahne düzenlemesi de Nasuh Bann'a ait. "Sihirli Flüf'un bu geceki galasında Devlet Sanatçısı Suna Korad, Ayhan Baran, Müveddet Günbay, Cemalettin Kurugüllü, Mesut tktu, Mujgan Özsan, Ömer Sabar, Farnk Göker, Şamil Gokberk, Sema Uğur, Mine Mater, Zuhal Dinçer, Süzan Kızıklıoglu, Berguzar Çelebi, Ayşe tktu, tlhami Uyanık ve Cemil Özfırat rol alıyor. Yekta Kara, Istanbul Devlet Opera ve Balesi'nin beş yıl aradan sonra ilk kez bir Mozart yapıtını, bestelendiği tarih olan 1791 'den bu yana da ilk kez "Sihirli Flüt'ü programına almasının nedenleri şöyle anlatıyor: SEYİRCtNtN ARTAN tLGtSİ "Mozart, dünya operalarının repertuvarlarında baş köşeyi tutan bir besteci. Her opera, yıllık opera repertuvanna bir Mozart yapıü almaya özen gösterir. Bu 200 yıldır böyle. Biz de 198586 repertuvanmızı oluştururken, beş yıldır tstanbul'da Mozart'ın bir yapıtını sahnelemediğimizi gördük. 'Sihirli Flüt'u seçmemizin nedeni de Mozart'ın dünyaca ünlü beş operasından dördunun daha Önce sahnelenmiş olmasıydı. 'Sihirli Fliil'iı de İstanbul seyircisine sunmak istedik." Ünlü Alman şairi Goethe'nin "Derin insancu anlamını kavrayabilmek için belli bir bilgi birikimi ve olgunluk gerekir" dediği "Sihirli Flüf'ün ana teması için şunları söylüyor Yekta Kara: PAPAGENO VE PAMÎNA Yekta Kara'mn sahneye koyduğu Mozart'ın "Sihirli Flüt" Operası'nda Papageno'yu bariton Mesut tktu, Gece Kraliçesi'nin kızt Pamina'yı soprano Suna Korat canlandınyorlar. (Fotoğraf: MEHMET AK/F) "Insanı anlatıyor. Mozart'ın yapısında, kişiliğinde olan ve tüm yapıtlarına yansıyan insan sevgisi 'Sihirli Flüt'te daha belirginleşiyor. tnsanın se\rgi yoluyla evrimini gündeme getiriyor. Mozart'ı var eden, bir besteci olarak oluşturan kuşkusuz yaşadığı cağ. Bu cağ 18. ytlzyıl, yani Aydınlanma Çağı. Aydınlanma Çağı'nın insanı birey olarak yetkinliğe ulaştırma amacını güden yaklaşımıyla Mozart, insana seslenen, insanlan dostça birbirlerine yaklaştıran tavnnı, yoğun sevgisini 'Sihirli Flüt'te bir bireşime ulaştınyor. 'Sihirli Flüt', 35 yaşında ölen bestecinin gerçek anlamda olgunluk eseri. Dehasına, engin yaratıcılığına noktayı koyan eseri. 'Sihirli Flüt'te pek çok unsur bir arada: Hüzün, umut, mutluluk... Bütün bunlan bir arada verebilmek de Mozart'ın büyüklüğü. Bu eser, gelecekteki Alman operasının temeltaşı. VVagner'e kadar uzanan çizgiyi belirleyen bir eser." BtR MASAL OPERASI Yekta Kara, "tlk bakışta bir masal operası denikbilecek 'Sihirli Flüt'ün metninin yetersiz olduğu ve çelişkiler barındırdıiı şeklinde eleştirildigine" değinerek bu konudaki görüşlerini şöyle açıklıyor: "Mozart hiç bir zaman tek yönlü bakmamıştır. Her karakteri kendi iç çelişkileriyle ele almıştır. 'Sihirli Flüt' de, Opera tarihinin üzerinde en çok araştırma yapılan, en çok kitap yazılan operası. Çiinkü çok farkb şekillerde yorumlanabilecek denli ilginç ve derin bir anlatıma sahip. Anlaşılması zor ama aynı zamanda da vazgeçilmez bir yapıt. öylesine karşıt unsurlar bir arada ki hiç bir zaman "Sihirli Flüt" şudur denilemiyor. Belki onu böylesine ilginç kılan da bu. Bu da Mozart'ın dehasının bir ürünü. Alman sanatçı Schikaneder'in; Wieland'ın, "Dchinnistan" albümündeki "Lulu ya da Sihirii Flüt" masalından, Gebler'in "Kral Thamas Mısır'da" adlı oyunundan ve Rahip Therasson'un bir romanından esinlenerek yazdığı "Sihirli Flüf'ü tam bir ekip çalışmasıyla sahnelediklerini vurgulayan Kara, "Mozart'taki insan sevgisi, coşku, dostiuk, insanlan birbirine yakınlaştıran o duygu bize de yansıdı. Bu cauşmadan hepimiz aynı derecede mutluyuz" diyor. PİKNİK PtYALE MADRA JSihat Akyunak öldü Ressam Nihat Akyunak, perşembe günü lzmir 'in Selçuk ilçesinde geçirdiği bir kalp krizi sonucu öldu. Akyunak'ın cenazesi, yann Şişli Camii'nde kıhnacak öğle namazından sonra toprağa verilecek. 1922 yılında Zile'de doğan Akyunak, 1947de Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nü bitirdi. Resim öğretmenliği, son olarak da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Genel Sekreterliği gorevlerinde bulundu. Bu arada Akademi'de ders de verdi. ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI Arayıcı öleli bir yıl olmuş IŞIL ÖZGENTÜRK Oktay Arayıcı öleli tam bir yıl olmuş. Koskoca bir yıl. Mezarımn başındayız. Gene gri bir gün. Oktay, Karadenizli. Karadenizli inadıyla meşhur! Bu soğuk günde içimizi ısıtmaya kararlı, mezarhğın sessizliğinde bir oyundan, bir radyo programından, bir duruşmadan, bir kavgadan çıkıp geliyor. "Rumuz Goncagül"ün çaresiz anakızı yepyeni türküler söylüyorlar. "NafUe Dünya"nın Ramazan Bey'i Donkişotluğuna devam ediyor hâlâ. "At Gözlüğü"nün mutsuz kahramanlan çoğaldıkça çoğaldı. "Bir Öüimün Toplumsal Anatomisi" hiç bitmedi. "Server TaniUi Dosyası" taptaze. En son ne zaman gördüğümü ammsamaya çahşıyorum Oktay'ı. Selimiye Kışlası'nın uzun koridorlan geliyor akhma. Aydınlar Dilekçesi'yle ilgüi bir soruşturma için gene o uzun koridorlan doldurmuştuk, Oktay görünmüştü koridorun ucunda, hastalığından ve geçirdiği ameliyattan ötürü saçları dökülmüştü, zayıflamıştı, yorgun görünüyordu, ama gene de pınl pırüdı gözleri. Ona ayaküstü yanıbaşımda duran yaşlı adamın hikâyesini anlatrmştun. Adamcağızm Aydmlar Dilekçesi'yle filan ilgisi yoktu, ama soruşturmaya çağnlmıştı, çünkü Istanbul telefon rehberinde aynı ad ve soyadmı taşıyan tam dört kişi vardı, kim çıkarsa! Oktay, telaş içindeki yaşlı adama bakıp uzun uzun gülmüş, "Ne güzel bir oyun olur bu" demişti, "Bir cagnyla hayatı ansızın değişen, dünyadan habersiz bir adamın trajikkomik hikâyesi." Sonra başını iki yana sallayıp sorgu için savcılık odasma girmişti. Vladimir Horouitz SSCB'de Çağımızın en büyük piyanistlerinden Vladimir Horowitz, 61 yüdır ayak basmadığı Sovyetler Birliği'nde iki konser vereceğini açıkladz. 81 yaşındaki sanatçı, "Ölmeden önce doğduğum ülkeyi görmek istiyorum," dedi. llk konseri 20 nisan günü Bolşoy Tiyatrosu 'nda verecek olan sanatçı, bir hafta sonra da Leningrad'daki Şostakoviç Salonu'nda çalacak. SSCB'den sonra Hamburg ve Berlin'de de çalacak olan sanatçı, 1980 yılında kendisiyle yapılan bir konuşmada söyle demişti: "Sovyetlerin müziğe, sanata, her şeye yaklasımını sevmiyorum. Oradaki tum ailemi yitirdim. Bir daha SSCB'ye dönmeyeceğim." Oyunlarında kendi insanımızın geniş coğrafyasmdaki güzellikleri, güçsüzlüğü, acıları, sevinçleri, direnci ortaya çıkarmaya çalışırdı Oktay Arayıcı. O artık yok, ama "Rumuz Goncagül"ün anakızı yepyeni türküler söylüyorlar. ' 'Nafile Dünya"nm Ramazan Bey'i Donkişotluğu 'na devam ediyor hâlâ. "At Gözlüğü"nün mutsuz kahramanlan çoğaldıkça çoğaldı. "Bir Ölümün Toplumsal Anatomisi" hiç bitmedi. Oktay Arayıcı Gerçekten o yaşlı adamın hikâyesi ne güzel bir oyun olurdu, Oktay. Zincirlikuyu Mezarhğı'nda Oktay'ı seven dostlann anıları birbirine kanşıyor. Kimi onun radyo binasının karanlık koridorlannda telaşlı yürüyüşünü, bir metni denetimden geçirmek için yaptığı mücadeleyi, kimi oyun provalarındaki tedirginliğini, titizh'ğini, kimi bir basketbol sahasından bozma duruşma salonunda sanık sandalyesinde oturan dostlanna el sallamak için çırpımşını, kimi meslektaşı Vasıf Öngören'in cenaze töreninde hüzünlü gözlerle dimdik ayakta duruşunu anımsıyor. ödünsüz, inatçı bir aydın çıkıp geliyor karşımıza. Ekmek parası için, sevdiği için çalıştığı vaktinin büyük bölümünü alan radyodakı işinde hep iyiyi, güzeli arayan bir Oktay. Oyunlarında kendi insanımızın geniş coğrafyasındaki güzellikleri, güçsuzlüğü, acıları, sevinçleri, direnci ortaya çıkarmaya calışan bir Oktay. Yeryiizünün dayanışmaya, özveriye ihtiyacı olduğunu çok genç yaşta büen ve uygulamaya çalışan bir Oktay. Nesli yavaş yavaş AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHA,\ 1»r TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKA\ 25 Ocak R£FİKSAYDAM KABİNESf 1939'DA SUSLJfJ, CELAL BAfAR'lN tSTIFASIYLA BOÇAlAN BAÇBAKAHUĞA Or REPIK SAYPAM 6BTIRIU>. gU, CUMHUB8AŞK4NI ISMBT /NÖUÜ ZAMANINDAKİ İLK. BAÇaA/cAıJ DSĞ/ŞllOlĞİYDİ. YENİ SAŞgAKAN(8A$VEKJL)Or RBFİK SAYOAM, CuMMJ&yET lOJIHjlANA DEĞIKJ ORPUDA HEKJMÜK YAPMIŞ, ÇEŞİTLİ YÜKSEK o5nBVL£ieoe BULUNMUÇTU. İLK CUMHUHJYET Remziyv Alper pazartesi günü bir resital veriyvr Kultur Servisi Soprano Remziye Alper, 27 ocak pazartesi gunü, Teşvikiye'deki Avusturya Kültur Ofisi'nde bir şan resitali verecek. Piyanist Jan Salay eşliğindeki bu resitalde. sanatçı, Mozart'ın, Schubert'in Brahms'ın ve Richard Strauss'un yapıtlanm yorumlayacak. Lirik soprano Remziye Alper, Kırım'ın Sudak kentinde bir Turk ana babadan dünyaya geldi. İki ayhkken ailesiyle doğduğu ülkeden aynlıp 4 yıl Avusturya'da yaşadı ve 1948 yılında Türkiye'ye geldi. .Ankara Devlet Konservatuvarı Yuksek Opera Bölümü'nü 1963'te bitiren, Ankara Devlet Operası'nda mezzosoprano olarak görev alan, Federal Almanya'nın Muhih kentinde ve Kö'ln Yüksek Müzik Okulu'nda çalışmalarını sürdüren Remziye Alper, 1974 yılında Roma'ya giderek Santa Cecilia Akademisi'nde çalışmalarını sürdurdu. Bir dönemin ünlü mezzosopranolarından olan hocası Gianna Pederzini, sanatçının aslında liriksoprano olarak söylemesini sağladı. Palermo'da ve Salzburg'da da çalışıp Mozart'ın operalan üzerine ihtisas yapan Alper, Ankara ve İstanbul Devlet Operalan'nın dışında çeşitli ülkelerde sahneye çıktı, resitaller verdi. Dış yarışmalarda da ödüller alan Alper,bu yıl İstanbul Devlet Operası'nda, Verdi'nin "Macbeth'inde Lady Macbeth, " İ l Trovatore"sinde de Leonora'yı oynayacak. tükenenlerdeniz VİDEO KULÜPLEREVDE NE VAR NE YOK? ERENDIRA/ Yönetmen: Ruy Guerra / Oyuncular: trene Papas, Claudia Ohana, Michel Lonsdale, Rufus, Pierre Vaneck, Humberto Elizonda, Blanca Guerra, Ernesto Gomez Cruz / 1984 yapımı / 100 dakika. Küçük yaşta öksüz kalan Erendira'yı büyükannesi çölün ortasındaki malikânesinde büylitür. 14 yaşına gelen ve parası tükenmekte olan yaşlı kadına hizmetçüik eden Erendira, bir gece murnları söndürmeyi unutarak uykuya dalar. Koca bina yanınca, büyükanne, Erendira'nın ömür boyu orospuluk yaparak kendisine olan borcunu ödemesi gerektiftine karar verir. Onu 200 peso ve bir miktar yiyecek karşılığında komşu köyün bakkalına kiralar, daha sonra da Erendira'yı yanma alıp ülkeyi dolaşmaya çıkar... Nobel ödülü sahibi Gabriel Garcia Marquez'in senaryosunu yazdığı, "Os Fuzis" filmiyle urüenen Ruy Guerra'mn yönetmenliğini yaptığı, uluslararası ündeki sanatçılann oynadığı "Erendira", hiç de umulanı vermiyor. Yer yer gerçek üstücüanlar yaşatsa da, film, inandırıcı olmayan kişilerin ve durumlann üst üste yığılmasından başka şey değil. Ne yazık ki, çok başanlı bir sinema yapıtı olabilecekken, "Erendira", Ruy Guerra'mn elinde her nasılsa yitip gidiyor. (AKADEMt VİDEONişantaşı) Çok değil, iki yü önce, terk edilmiş liman Assos'ta, Oktay, Semiha ve ben, Yavuz Top'u dinliyoruz. Yavuz Top çalıp söylüyor, Oktay, "yahu" diyor, "Alü yıldır ilk kez hiçbir şey düşünmeden tatü yapıyorum. 12 Eylül bir ise yaradı sonunda, bizi kapının önüne koydu ve böylece yazarlığımın hızlandırdı." Bunlan söylerken gözleri doluyor, üzüldüğünü, bunca yıl emek verdiği işinden edilmenin onda inanıimaz bir iç burukluğu yarattığmı kavnyoruz. Kimse üstelemiyor, sözü değiştirmek ona düşüyor gene. Çevremizdeki masaJarda oturan, Yavuz Top'un sazına söztine aldırmayıp kendi teyplerinden yükselen canhıraş müziği dinleyen köylü delikanlılanna bakıyor, "Biz galiba" diyor, "nesli yavaş yavaş tükenenlerdeniz." Ne yaak ki o tatil dönüşü masasının üstündeki tasarüarına pek el süremedi Oktay. ölUm sıra filan gözetmiyor, geliveriyor, ama durun, ölümün yenildiği görülmemiş iş değil. îşte mezarlığı şen şakrak sesler dolduruyor. Oyunlarının, dostluklarının, kavgalannın, onu sevenlerin, onun sevdiklerinin sesleri bunlar. Hep birlikte Ruhi Su'nun bir türküsüne başlıyorlar, en ortada Oktay, yanıbaşında Vasıf, az ötede Ümit KafUncıogiu, Cavit Orhan Tütengil, daha niceleri. Ölüm aralanndan çekiliyor usulca, utanmış gibi. hLUdlMETTNPE SAĞUK VE SCSYAL YABOlhA SAKANI (ŞtHHATVEIÇTlMAl MUAV£UST V£K/ü) OLAN SAYP*M, BU ALAMOA ÇOK BAŞAR1LI İŞL£G YAPMlÇTt. SON OLARAK., CELAL BAYAR. KABıNESitJDE İÇİŞLERJ gAKANUĞlNPA(PAH)UYE V6İCİUJGİ) BULUMAN SAYPAM'İN BAŞBAKAUUĞI, E.DÜHYA SAVAŞl'KlfN SANCIU YIUAB.INA RASTIAYACAK, ZORUJKLAHLA POLU B/8. DÖUEM SAÇUyfiK 50 YIL ÖNCE CUMHURİYET İkinci beş senelik program Ankara 24 (Telefonla) İkinci beş senelik sanayi programının esaslannı hazırlamakta olan büyük komisyon bugün saat 10.30'da toplanarak akşama kadar çalıştı ve tetkiklerini bitirdi. Komisyon, ayrılmış olan 14 encümenin muhtelif mevzular üzerindeki çalışmalarını münakaşa etmiş, neticede ikinci sanayi programına girmesi kabul edilen mevzular tesbit edilmiştir. FIRAT KIZILTUĞ " ATO.YESI GttorFlutUd Yayiı çalgılar Kayıtlaıımız devam etmekted» 25 Ocak 1936 bu akşam Ankarapalasta bir çay ziyafeti verdi. Ziyafette Maliye, Adliye, Maarif ve Milli Müdafaa Vekillerile, bazı saylavlar, komisyon üyeleri ve Vekaletler erkanı bulundu. Büfe, sanayi planına işaret olarak E harfi şeklinde yapılmış, üzerine çiçeklerden büyük bir 5 rakamı örtülmüştü. 19361986 amele kanal açmaya çalışıyor. Bir hafta içinde bitecek olan bu kanalın açılmasile Konya ovasındaki Hotamış bataklıkları kurutulmuş olacak ve bire kırk mahsul veren on binlerce dönüm arazi köylülerimizin istifadesine verilmiş bulunacaktır. N 20 TıMac 200(2 o Bu mevzulann hazırlanması için raportörler ayrılmışıır. Raportörler çalışmalarını mart ortasına kadar bitirecekler ve tetkik edilmek üzere Iktisat Vekaletine göndereceklerdir. Vekalet bu raporlar üzerinde tetkiklerden sonra programı hazırlayacak ve ilan edecektir. Tahmin edildiğine göre yeni beş senelik programın tatbikatı için 100 milyon lira kadar tahsisat ayrılacaktır. Iktisat Vekili Celal Bayar ikinci beş yıllık sanayi programının esasları üzerinde çalışan komisyonun şerefıne ERGUDER yOtDAŞ MÜZİK & TIYATRO ATÖLYESI "Muiıkal avunlar .sır^ı/cmrv» \nrwhk tı\ntnı ıiMitn ıt.ii4 ı'fiıtıınt Konyada kurutulan bataklıklar Konya 24 (a.a.) Sarı suyun Beyşehirine akmlması için bin ^ Ker r»rd« arojınıı. Şişli Sanat Merkezi ABIOEI HURRIYET CAD 220 ^ t T E L 20. YÜZYIL \ABANCI DİLLER ÖGRETİM KURSU İNGİLİZCE YOĞUN SABAH 10 ŞUBAT AKŞAM 10 ŞUBAT HAFTA SONU 1 ŞUBAT Şişli Sanat Merkezi 148 63 16 146 63 16 Acele Çallı İbrahim Tablo aranıyor TROY 140 79 36 A V Ş A ' D A SATILIK ARSA VF TELEFOıN Mür: 575 52 58 . FRANSIZCA HAFTA SONU 8 ŞUBAT Bilgi için: 5 22 71 72 Laleli, Şaır Haşmet Sok. No: 8 K. 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle