Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
jrUSTOS 1985 ••• • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/11 Ecevit: Demokraside düşünce suçu kavramı yoktur CÜNEYT ARCAYÜREK ANKARA Af sorununun "sonbabar giindemine" gireceği anlaşıldıktan sonra, kapsamı uzerinde geniş tartışmalar yapıhyor. Af kapsamında sadece adi suçlann yer almaması, hükümetin daha geniş görüşlü davranması dile getiriliyor. Yeni bir af yasasmda ne yapılabilir, kimi çevrelerce öne sürüldüğü gibi, af çıkanlmasının sakıncalan var rrudır, eski dönemlerde çıkanlan af yasaları neydi ya da ne değildi, çıkanlacak yeni af siyasal suçlan içermeli midir sorulanna yanıt arayan bir söyleşiyi Bülent Ecevit'le yaptık. Bülent Ecevit, günün konusu uzerinde düşüncelerini söylerken günümüzün Uglnç konulanna da değindi. Ecevit'le yaptığımız söyleşi şöyle: Af konnsu yeniden giindeme girdi. Sizce bir af yasası çıkarmanın zamanı mıdır? BÜLENT ECEVİT Toplum veya devlet yaşamında büyük değişimler olduğu, hele geçmişin anılannın küllenmek istendiği sıralarda af çıkanlması, dünyada ve kendi tarihimizde, çok eskilere giden bir gelenektir. Onun için, Türkiye'de son yülarda olup bitenlerden sonra af beklentilerinin uyanması doğaldır. Beklentilerin sürüncemede bırakılması, hükümlülerde ve onlann çilesini dışardan paylaşanlar arasmda huzursuzluk yaratır. Bence affın zamanı çoktan gelmiştir. Bazı kimseler, birkaç yılda bir af çıkanlmasını sakıncalı buluyoriar. Bu konuda ne diişünüyorsunuz? BÜLENT ECEVİT Türkiye'de birkaç yılda bir af ortamı oluşmasının belirli nedenleri vardır. Bu yüzyüın başlanndan, özellikle Cumhuriyet'ten beri, Türk toplumu hızlı bir değişim döneminde.. O arada değer yargılan da hızla değişiyor. Ama toplumun kimi kesünleri değişime zamanında uyum sağlarken, kimi kesimler bu uyumu sağlamakta gecikiyor. Yer yer yasalarla töreler çelişiyor. Yasalann suç saydığı bir davranış, bazı çevrelerde, yörelerde, daha bir süre, makbul davramşlar gibi görülebiliyor. Bazı konjlarda, yanlışla doğru, hata ile sevap birbirine kanşıyor. Değişimin gerisinde kalmış olmak, yasalara göre suç sayılan davranışları elbette mazur göstermez, ama zaman zaman af çıkarılması, hızlı değişimin bazı toplum kesimleri üzerindeki baskısını hafifletmiş, geçiş sürecini yumuşatmış olur. Af, aynca, suçla ceza arasındaki dengesizliklere karşı duyulan tepkiyi de bir ölçüde yumuşatıyor. Suçla ceza arasındaki den kalktığını öne sürenler var. Bu gesizükten neyi kastediyorsu konuda ne düşüniiyorsunuz? naz? BÜLENT ECEVİT Caydırıcılık, hapiste kalma süresinin BÜLENT ECEVtT Hukuk uzunluğuyla orantıh değildir. düzenimiz, bazı suçlara, kamu Birkaç yıl hapiste kalınca, çovicdarunı rahatsız edecek kadar, ğu insanın aklı başına gelir; yaveya demokrasiye hatta deni caydırıcılık sağlanmış olur, mokratik olsun olmasın, uygar ama hapiste kalanlar, bir daha ülkelerin çağdaş hukuk anlayıkolay kolay kurtulamayacaklaşıyla bağdaşmayacak kadar ağır n ruhsal bunalımlara, sakathkcezalar biçmektedir. lara uğrayabilirler. örneğin, bir yazıdan ötürü bir Türkiye'de hapishaneye düinsanın yedi yıl hapse mahkum şenlerin çoğu mücrim tipleri deedilebildiği, Türkiye'den başka ğildir. Türkiye'de hapishaneleri bir "demokratik" ülke bilmiyodolduran insanların büyük çorum. ğunluğu, suça yatkın yaradılışDevletin, dolayısıyla halkm, ta oldukları için değil, daha önmilyarlannı vuranlardan bazılan ce belirttiğim gibi, toplumdaki çok hafif cezalarla kurtulurken, hatta bazen hiç cezalandınlma hızlı değişime uyum sağlayamadıklan için, veya değer yargılayıp yaptığı yanına kâr kalırken, nndaki farklılıklar ya da düzenbu tür vurgunlarla kıyas ediledeki bozukluklar nedeniyle suça meyecek kadar ufak çapta bazı itilmişlerdir. Ülkemizde "kazahırsızlıklardan dolayı, hele hırkader kurbanlan" deyimi o yüzsızlık "gasp" kavramına giriyorden çıkmıştır. sa, onon beş yıl hapiste yatanHapishanede "namus uğlar vardır. Birkaç yıl önce bir büyük ga runa" eli kana ' bulanmış ve zedede üst üste iki haber çıktı: Üç uzun yıllara hüküm giymiş bir gençle tanışmıştım. lyi halli ve bilezdk çalan bir genç kızın 30 yıl şefkatli olduğu için, eli de yathapsi, cinayet işleyen bir kadıkın bulunduğu için, kendisine nınsa 15 yıl hapsi isteniyordu. hapishanede hastabakıcılık ve iğSuçla ceza arasındaki bu tür necilik görevi verilmişti. Hastadengesizliklere, bir de, uygulabakıcıkğı zevkle yapıyordu, ama madaki dengesizlikler ekleniyor. iğneciliği sevmiyordu. "Ne Ne gibi? den?", diye sorduğumda, "naBÜLENT ECEVİT Bir gün mus ugruna" cana kıymış o basında, ünlü bir ışadamının kagenç, "Çiinkü can incitmeye nıtlı belgeli bir büyük yolsuzludayanamıyonım" dedi. Yani, ğu açıklanıyor. Birkaç gün sonbir insanın sağlığı için koluna inra, bilmem hangi kamu kuruluce bir iğne batırmak bile ona zor şunun vakfına bağışta bulundugeliyordu. Böyleleri, cürüm işleğu için, aynı işadamına madalmiş olsalar da mücrim tipi değilya veya şilt verilişi devlet televizyonunda gösterüiyor. Üs lerdir. Ama çok uzun süre içerde kalırlarsa mücrim tipine dötelik bağış, vergiden düşüldüğü nüşebilirler. O nedenle, "caydıiçin, aslında, devlet hazinesinden ncıiık"ta ölçüyü kaçırmamak çıkmış oluyor. Ya da aynı işadagerekir. Bu, en az hoşgörüde ölmı, yurt dışına giden yüksek düçüyü kaçırmak kadar sakıncalı zeyde bir delegasyonun saygın olabilir. üyeleri arasmda yer alıyor. Ama Saydığım tüm bu gerçekler, güçsüz kişiler, bir kusur veya ihçelişkiler ve uyumsuzluklar, bu malden ötürü hapse atılabüiyor. dengesizlik ve eşitsizlikler, göz Orman bölgelerinde hapishaönünde tutulursa, son affın üzeneler, izinsiz birkaç ağaç kesmiş rinden on bir yıl geçtikten sonköylülerle doludur. Ormanı kora, yeni bir af için zaman erken rumak için elbette birtakım önsayılmaz. lemler, yaptınmlar gerekir, ama Siz, on bir yıl önceki af yaorman düzenimiz, ağaçlar kadar sasını hazırlayan hükümetin başorman köylüsünü de gözetse, bu kanıydınız. Sonradan, o af yatür suçlar işlenmez. BunâTcarşısası nedeniyle bazı çevrelerin ağır lık bazı kamu kuruluşları, oreleştirilerine uğradınız. O afla man alanlannda yazlık konutlar kurtulan lerörisllerin, daha sonyaptırmanın yolunu buluyorlar. ra ki yıllarda şiddet eylemlerinin Geçende gazeteler, milletveküleyaygınlasmasına neden olduklan rinin yazlık konutları için de bir öne suriıldu. Bu konuda ne diorman alanına göz dikildiğini yorsunuz? yazdı. BÜLENT ECEVİT 1974 tşte, gerek suçla ceza arasınaffından yararfananlar arasında, daki dengesizlikler, gerek yasadaha sonra şiddet eylemlerine lann uygulanışındakı bu tür hakkatılanların sayısı yok denebilesızlıklar, eşitsizlikler de, kamu cek kadar azdır. vicdarunda, zaman zaman, af isKaldı ki 1974 Af Yasası, hüteğini uyandırıyor. kümetçe Meclise sunulan biçimiyle, şiddet eylemcilerini kapYeni bir af için samıyordu. Ancak, hükümetin zaman erken saydmaz uyarılarına kulak verilmeksizin, Meclis çoğunluğu, tasarıda bazı Zaman zaman af çıkanldeğişiklikler yapt:. Bu değişiklikması âdet haiine gelmekle, adaler, yasanın iç dengesini bozdu, letin caydırıcılığının ortâdan Hapishaneleri dolduran insanlann büyük çoğunluğu suça yatkın yaradılışta olduklan için değil, toplumdaki hıziı değişime uyum sağlayamadıkları için veya değer yargılanndaki farklılıklar ya da düzendeki bozukluklar nedeniyle suça itilmislerdir. Anayasa Mahkemesı de, bozulan dengeyi düzeltmeye çalışırken, yasa, bazı şiddet eylemcilerini de aftan yararlandırır duruma geldi. Ama, aslında Anayasa Mahkemesi'nin yaptığj, yapmak zorunda bırakıldığı değişikük de olumsuz sonuçlar doğurmadı. Demokraside '^siyasal s u ç " o l m a z Şimdi çıkanlması beklenen af yasası, sizce, siyasal suçlan da kapsamına almalı mıdır? BÜLENT ECEVİT Almazsa, bu, büyük bir haksızlık olur ve toplumda onulması zor yaralar açar. "Yttz kızartKa" diye tanımlanan nitelikteki suçlar affa uğrarken, demokratik bir ülkede yaşadıklannı var sayıp düşüncelerini açıklamış kimselerin af dışı tutulması, kamu vicdanını rahatsız edeceği gibi, Türkiye'nin dünyadaki saygınlığına da zarar verir. Şiddet eylemiyle ilgili olmayan "siyasal suçlar"ı af kapsamına almak, insani açıdan ve adalet açısından olduğu gibi, demokrasiye geçiş niyetlerine bir ölçüde inandırıcılık kazandırabilmek Meclis, o konuda kendini "yetkisiz" sayıyor. Fakat engel, anayasa değişikliğine gerek kalmaksızın da aşılabilir. Yeter ki istensin. Af kapsamına alınamayacak "diışünce suçlan" veya "siyasal suçlar", anayasada ve bazı yasalarda, çok genel ve belirsiz biçimde, her istenen yana çekilebilecek biçimde tanımlanıyor. O yüzden, örneğin, bir işçi kuruluşunun veya bir derneğin, ülke sorunları veya uluslararası sorunlar uzerinde görüş belirtmiş ölması, veya bazı kimselerin bir araya gelerek, demokrasi anlayışlannı ve özlemlerini bir dilekçeyle belirtmeleri bile "suç" sayılabiliyor. Böyle örnekler, Türk demokrasisinin içerdegerçeklik, dışarda inandırıcılık kazanmasını zorlaştınyor. Anayasa engeli, istenirse, şu yoldan aşılabilir: Af yasası çıkarılırken, bir yandan da, Türk Ceza Yasası'nın veya başka bazı yasaların, "düşünce suçlan"na ilişkin hükümleri, çağdaş bir demokratik hukuk devleti anlayışıyla yeniden düzenlenebilir. Her yana çekilebilecek genel de g ç ltiy«r: zer bir yöntem önerilmesi herhalde yadırganamaz. Bu şekilde, terör eylemlerine karışmamış "düşünce suçlulan" veya "siyasal suçlular", "af" deyimi kullanılmaksızın, fülen aftan yararlandırılmış olurlar. Zaten düşünce, demokratik ölçütlerle "suç" sayılmamak gerektiğine göre, "diişiince suclan"ndan veya "siyasal suc"lardan yargılananlann ve hüküm giyenlerin, "af" yoluyla değil de, yasalarda yapılacak demokratik düzenlemeler yoluyla serbest bırakılmaları, daha uygun, daha demokratik bir davranış olur. Bu, Türkiye'ye özgür âlemde de daha büyük saygınhk kazandınr. ve yersizdir. Bu kimseler, mahkemelerce yargılanıp mahkum edilerek siyasal haklarından yoksun bırakılmış değillerdir. Bu durumdaki kimselere uygulanan siyaset yasağı, anayasaya konmuş bir siyasal karardır. Ben de yasaklüar arasmda bulunduğum için, bu kararın doğruluğu yanlışlığı konusunda birşey söylemek istemiyonım. Ama bu konuda "af" deyiminin kullanılması, beni, siyasal haklanmın kaldınlmış olmasından daha çok rahatsız ediyor. Benim bu konuda hak istemim olabilir, ama "af" istemim olamaz. Kaldı ki ben bir hak isteminde de bulunmuyorum. Bu konuya öncelik verilmesini de doğru bulmuyorum. Neden dognı bulmuyorsunuz? BÜLENT ECEVtT Çünkü Türkiye'de milyonlarca insani ilgilendiren siyaset yasaklan veya kısıntılan var. öncelik, o yasakların, kısıntıların kaldırılmasına verilmelidir. Onlar kaldınlırsa, zaten Türkiye'ye demokrasi daha etkili biçimde gelmiş olur ve benim durumumdakilerin sorunu da sorun olmaktan çıkar. Bu kadarla da kalmıyor... Anayasa'nın 76'ncı maddesine göre, "Taksirli suçlar hariç, toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile agır bapis cezasına hüküm giymiş olanlar.... affa uğramış olsalar bile" ömürleri boyunca milletvekili seçilemeyecekler. Diyelim ki 1819 yaşında bir kimse, gençlik ateşiyle bir duvara üç kelimelik bir slogan yazmaktan 9 aya, bir hafif suçtan ötürü de 3 aya mahkum olmuş... Işlediği suçlar affa uğrasa da ve zamanla o genç akıllı uslu bir yetişkin durumuna gelse, 5060 yaşına erişse de, ömrü boyunca milletvekili seçilemeyecek. Yine Anayasa'nın 69'uncu ve Siyasal Partiler Yasası'nın 95'inci maddesine göre, "temeüi kapaülan siyasi partiler"in kuruculan ile TBBM üyeleri ve "Her kademedeki yöneticaeri" o arada, örneğin, herhangi bir ilçedeki yönetim veya disiplin kurulu üyeleri, partinin kapatılmasından sorumlu tutulanlar arasmda yer almasalar bile, yeni bir siyasal partinin "kurucusu, yöneticisi ve denetçisi" olamayacaklar. Diyelim ki bir yurttaş bir partinin kurucuları arasmda yer almış, fakat herhangi bir görev üstlenmemiş; ya da, üstlenmiş olsa bile sonradan o görevi bırakmış... O yurttaş bile, ömrü boyunca, bir başka partinin kurucusu, yöneticisi, denetçisi olamayacak. Bunlan ve daha başka sınırlamalan bir araya getirirseniz, milyoniarca insanın, o arada gelecek kuşaklardan insanlann,,siyasal haklannda, değişik ölçülerde kısıntılar yapıldığı, hatta bu kısıntılardan bazılannın afla'bile ortadan kalkmayacağı görülür. Bunca yasağın, kısıntının yanında, kapaülan partilerin üst düzey yöneticilerine konulan siyaset yasağı, küçük bir sorun olarak kalır, sorun daha temeldedir ve çok daha geniş kapsamlıdır. Onun için, kendilerini bu konularla ilgilenmeye "yetkili" sayanlar Meclise girdiklerinde ve iktidar olduklannda, "siyaset yasağı" konusuna, daha geniş bir açıdan yaklaşma gereğini duyacaklardır. Eski siyaset adamlannın anlatım özgürlüğüne 2969 sayılı yasa ile konulan smırlar hakkında ne düşünüyorsunuz? BÜLENT ECEVİT O yasa, aslında, yalnız eski siyaset adamlanna değil, genel olarak yurttaşlara da sınırlamalar getiriyor. Bu, anayasadan kaynaklanan bir yasa değildir. Isterse, parlamento, bu yasayı bir günde kaldırabilir veya değiştirebilir. Ancak iktidar herhalde ona da kendini "yetkfli" saymıyor. Ancak kaçakçılığı suç olmaktan çıkarmaya kendini yetkili sayıyor. Ölüm cezasına ilke olarak karşıyım Ölüm cezası konusnnda ne düşünüyorsunuz? BÜLENT ECEVİT ölüm cezasına ilke olarak karşıyım. Bugünkü iktidar veya Meclis, ölüm cezasını yasalardan çıkarmaya kendini "yetkili" saymasa bile, en azından af sırasında, ölüm cezaları hapse dönüştürülebilir veya ölüm cezası uygulamalanna son verilebilir. Geçmişte, 1980 öncesinde, Meclis, 78 yıl, hiçbir ölüm cezasını gündeme getirmemişti. O yüzden kamuoyunun bir tepkisiyle de karşılaşmamıştı. Bu, ülkemizde, ölüm cezasına karşı yeterli kamuoyu oluştuğunu gösterir. Gerçi, şiddet eylemcilerinden birçoğu, insan vicdanını isyan ettirici suçlar işlemişlerdir. Ama onlan genç yaşlarında suça itenlerden, kışkırtanlardan veya özendirenlerden birçoğu adaletin elinden kendini kurtarmamn yolunu bulmuşlardır. Kimi, toplumda hâlâ etkili durumdadır, kimi de yurt dışına kaçabilmiştir. Kendi fabrikasmda yıllarca şiddet eylemcileri yetiştirmek için kamp kurup talim yaptırdığı bilinen bir eski politikacı var ki, hakkında soruşturma bile açılmamıştır. Yurt dışında serbestçe dolaşmakta, resmi davetlere katılmaktadır. Görünürdeki suçlular asılırken, perde ardındaki asıl sorumlulardan bazılarının serbestçe dolaşmalarındaki haksızlık da, ölüm cezası uygulamalanna son verilmekle, bir ölçüde onanlmış olur. Bazı gazeleciler, Af yasasından eski siyaset adamlannın da yararlandırümasına ilişkin sonılar sorduğunda, Başbakan Turgut Özal, bunun bir anayasa sorunu olduğunu ve o konuda bükümetin "yetkili" olmadığını söyledi. Ne dersiniz? BÜLENT ECEVİT Eski siyaset adamlannın siyasal haklarına konan yasaklan, af konusuyla kanştırmak çok yanlıştır Milyonlarca insanı ilgilendiren siyaset yasaklan "Milyonlarca insani ilgilendiren siyaset yasaklan ve kısıntuan" ile neyi kastediyorsunuz? BÜLENT ECEVİT örneğin, milyonlarca insanın haklarını korumakla yükümlü olan sendikalara ve başka meslek kuruluşlanna, siyasetle ilgilenmek, siyasal konularda görüş açıklamak yasaktır. Böylece sendikalann ve meslek kuruluşlannın görevlerini yapabilmeleri biie büyük ölçüde engellenmiş olmaktadır. Anayasa'nın 82'nci maddesine göre, meslek kuruluşu veya sendika yöneticiliğiyle ve denetçiliğiyle, milletvekilliği bağdaşmıyor. Hatta bir sendikanın ortak olduğu bir girişimin yönetim ve denetim kurulu üyeliği de milletvekilliğiyle bağdaşmıyor. Meslek kuruluşlannın, sendikaların ve bunlann ortak olduğu girişimlerin avukatlığı da milletvekilliğiyle bağdaşmıyor. Bir özel şirketin yöneticisi veya avukatı aynı zamanda milletvekili olabilir, ama bir sendikacı aynı zamanda milletvekili olamaz. Aynca üniversite öğretim üyelerinin siyasetle ügilenmeleri yasak. Yişlan 18'i, 20'yi aşmış olsa bile, okuyan gençlere siyaset yasak. 30 yaşını doldurmamış ve ilkokulu bitirmemiş olanlar, yani halkın büyük çoğunluğu, milletvekili de, parti kurucusu da olamaz. eylemcilerinden birçoğu insan vicdanını isyan ettirici suçlar işlemişlerdir, ama onlan genç yaşlarında suça itenler adaletin elinden kurtulmuşlardır. Kendi fabrikasmda yıllarca şiddet eylemcileri için kamp kurup, talim yaptıran bir eski politikacı hakkında soruşturma bile açılmamıştır. bakımından da gereklidir. Çünkü demokraside, şiddet eylemi ve vatana ihanet gibi suçlar dışında, "siyasal suç" kavramının, hele "düşünce suçu" kavramının yeri yoktur. Sayın Başbakan'ın, dışarıya seslenen bazı konuşmalarında, "düşünce suçlan"nı "lerör suçu" gibi göstermesi de kimseyi ikna etmez. Belirttiginiz anlamda "siyasal suç"lann veya "düşünce suçlan"'nın affına yeni anayasa engel degil mi? BÜLENT ECEVİT Evet. Eger öyle ise bu engel nasıl asılabiür? BÜLENT ECEVİT Bu Meclisin anayasayı değiştirme eğiliminde olmadığını biliyorum. Sayın Başbakan'ın deyişiyle, yimler kullanmak yerine, daha belirgin tanımlamalar yapılarak, demokratik ölçütlerle "suç" sayılmaması gereken bazı davramşlar ve düşünceler, bu şekilde, suç kapsamı dışına çıkarılabilir; veya bu gibi da\Tanışlar ve düşünceler için yasalarda öngörülen cezalar, hiç değilse, sembolik düzeylere indirilebilir. öylelikle, anayasa engeüne çarpmaksızın, yüzlerce sanık hakkındaki davalar düşebilir: Ya da, yasa değişiklikleriyle ceza süreleri kısılmış olacağı için, yıllardır tutuklu veya hükümlü olarak cezaevlerinde yatan birkaç kimse salıverilebilir. Yasada yapılan değişiklikle bazı kaçakçılık suçlan suç olmaktan çıkanlıp, birkaç kaçakçıyı salıverme yoluna gidilirken "diişiince suçlan" için de ben Teröre itealer kortnldu: Şiddet OLAYLAREN ARDENDAKI GERÇEK Taşıt Vergisi ytizde 100 zamlı (Baştarafı 1. Sayfada) Yeni karara göre, yerli otomobillerden Şahin, Serçe, Renaull'un yılık vergisi 8 bin lıradan 16 bin liraya, Dofan ve Kartal'm yıllık vergisi de 12 bin liradan 24 bin liraya çıkacak. Devlet Bakanı Mesut Ydmaz, dün Maliye ve Gümrük fiakanlığVnı ilgilendiren "Motorlu Taşıt Vergisi ve Taşıt Pullan" hakkında bir basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu. Bakanlar Kurulu kararıyla, motorlu taşıtlann yıllık vergilerinin bir misli artınlacağım bildiren bakan, yılbaşından itibaren kullanılacak taşıt pullannın basılmasıyla ilgili hazırlıklann da son aşamaya geldiğinı söyledi. Taşıt pullan sayesinde motorlu taşıt İ 3 sayılı tarife Tasıflann yaşları ile her motor gucü birim (BG) için ödenecek vergi mıktarı (Baştarafı 1. Sayfada) getırmek için başka çare yoktu; o dönemde ABD Başkanı olan Truman bu kaçımlmazlık içinde gereken emri verdi ve atom bombası kullanıldı. Bu açıklama yeterli görülmüyor. O günden bu yana yapılan araştırmalar ve durum tartışmalannda ortaya çıkan gerçekler, atom bombalarmm Japonya'mn teslim olmasmı hızlandırmaktan öte bir yarar sağlamadığım ortaya koymaktadır. Bugün artık biliniyor ki atom bombası atılmasaydı da Japonya gücünün sonuna gelmişti ve teslim olacaktı; çünkü gücünün sonurta ulaşmış, her yandan kuşatılmış, so/uğu tükenmiş durumdaydı. Zaıen hiçbir açıklama atom bombalannın büyük kentler uzerinde kullanümasım mazur gösterebilecek güçte olamaz. Olayın üzerinden kırk yıl geçmiştir; ama dünya kamuoyu bu cehennemi bütün sıcaklığıyla anmakta, her yerde toplanttlar yapılarak kitlelerde bilinç yaratılmasına çalışılmaktadır. Bu arada 9 ağustosta Nagazaki'ye atom bombası atan uçağın pilotlarından birinin, olayın 40'ıncı yılında intihar etmesi bir rastlantı olmasa gerektir. Atom bombası acılannın yalnız Hiroşima ve Nagazaki kurbanlarında değil, olayın etkin faillerinde de görüldüğü izlenmektedir. ınsanlık tarihinde aamasız eylemler, bilinçli soykırımlar, vahşet tabloları sergileyen savaşlar olmuştur. Tarihin karanhk yapruklanna gömülen bu tür olaylar, atom bombası olgusundan derin bir farkla ayrılıyor. Eğer insanlık nükleer bir savaş için yeterince bilinçlenip kendini savunamazsa, toptan yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu, insanlığın ilk kez karşısında bulunduğu bir durumdur ve geçmişe değil geleceğimize yönelik bir sorun söz konusudur. Bunun içindir ki aradan kırk yıl geçmesine karşın Hiroşima günceldir; geleceğe dönük bir çıkış noktasıdtr. Türkiye'nin bir nükleer savaşta en sıcak kuşak uzerinde bulunması konuyu ülkemiz adına daha önemlı kılmaktadır. Taşıtlınn cinsleri ve motor gücii (BG) Yat, kotra ve her türlii motorlu özel tekneler: 1020 BC'ye kadar... 900.... ....700.. 400... 2150 BC'ye kadar... ..1.300.... . 1.000.. 600... 51100 BC'ye kadar ..1.600.... . 1.200.. 800... 101150 BG'ye kadar ..2.000.... . 1.500.....1.000... 151 ve daha yukarısı için beher BG için ilaveten 900.... ....700.. 400... vergistnin, vergi daireleri yerine araçların ön camına taşıt pulları yapıştınlmak suretiyle tahsil edUeceğini ifade eden Ydmaz, bu 13 yaş TL 45 yaş TL 615 yaş 16 ve daha y yaş TL 200 300 400 500 200 pullann taklit edilmemesi için son derece önemli tedbirler alınacağını kaydetti. Yılmaz, bu pullann 18 değişik değerde ola Her yer susuz kaldı (Baştarafı 1. Sayfada) necek şebeke ve yeni kaynaklarla çözümleneceğini söylediler. Bingöl'de, su sorununun büyük boyutlara ulaştığı, kentin 24 saat süre ile susuz kaldığı bildirildi. Bingöllüler, suyun sabah erken saatlerde kısa süre aktığıru, daha sonra kesildiğini belirterek, "Su, yaklaşık 200 kilometre uzaklıktaki Baltepe köyünden geliyor. Belediyemiz, Ünallı köyünden su getinneye çalışıyor. Halk, derelerden su bulmaya çalışıyor" dediler. Diyarbakır'da ise su sorununun her geçen gün daha çekilmez hal almaya başladığı bildirildi. Günde 4 saat süre ile verilen suyun yetersizliğinden yakınan vatandaşlar, 45 dereceye kadar ulaşan hava sıcaklığı karşısında çevre ilçelerde su baslanna göç etmek zonmda kaldıklanm söylediler. Saniyede 250 litre su açığının olduğunu bildiren belediye yetkilileri ise su sorununun giderilmesine çalışüdığmı açıkladılar. Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde de susuzluğun büyük boyutlara ulaştığı, çevre köylere tankerlerle su gönderildiği öğrenildi. Edirne'de ise, susuzluk nedeniyle hastanelerde ameliyatlann zaman zaman aksamaya başladığı bildirildi. Kentin büyük bölümüne su verilemediği, vatandaşlann su sorununu şişe sulanyla gidermeye çalıştığ^ bildirildi. Hava sıcaklığmın 40 dereceye ulaştığı Edirne'de, su sorununun eski olması ve su kaçağının olması nedeniyle gündeme gtldiği öğrenildi. Çorum'da baraj gölünde 16 milyon metreküp olan suyun 1,5 milyon metreküpe düşmesi sonucu, kente iki günde bir su verilmeye başlandı. llgililer, aynı gölden sulama da yapıldığını, ancak su seviyesinin korkunç derecede düşmesi nedeniyle sulama amacıyla su verilmediğini açıkladılar. İstanbul Anakent Belediyesi İSKİ Genel Müdürü Atom Damau, lstanbul'da yüksek semtlerde ve üst katlarda oturan yurttaşlann su sıkıntısı çekmelerine, suyu rahat kullananlann yaz sıcaklan nedeniyle daha çok su tüketmesinin yol açtığım söyledi. Hava sıcaklığının artışına paralel olarak Istanbul'un altyapı hizmetlerinin gitmediği bölgelerinden en lüks bölgelerine kadar tüm semtlerden gelen susuzluk yakınmalannın da o ölçüde arttığı gözleniyor. Tüm bu yakınmalann nedeni sonılan İSKİ Genel Müdürü Damalı, kentte geçen yıllara oranla su sıkıntısında bir artış olmadığını söyledi: "Su sıkıntısı geçen yaz ne kadarsa bu yaz da o kadar. Tabii, geçen yüa oranla bir nüfus artışı var." lstanbul'da su sıkıntısının söz konusu olmadığmı, su kesintisinin yapıldığını, ancak son 8 aydır kesintide de bir değişiklik yapılmadığını belirten Damalı,özetle , "Sıcaklarda tüketim fazladır. Suyu rahat alanlar, sıcaklar nedeniyle daha çok su tüketiyoıiar. Yüksek seviyelerde oturanlann su sıkıntısı artıyor. Yoksa hiçbir değişiklik yok. 1986 yılında Büvükçekmece Barajı hizmete girecek. 198889 yılında da Küçükçekmecelsaköy Barajlan ardından Darlık Barajı hizmete girecek. Tüm bu barajlar, lstanbul'un su sorununu çözümleyecek" biçiminde konuştu. Yön: Alain RESNAIS G6rard Depardieu Nicole Garcia Marie Oubois 1980 Fransız yapımı 125 dakika. Çannes Jüri özel Ödülü Merkez ve tüm bayilerde MON ONCLE DAMERIQUE AYFER BARAN (DORA) ile E N G t N BARAN Evlendiler. 5.8.1985 cağıru ve her pulun üzerine baskı sırasında kaydedilecek değerin Motorlu Taşıt Vergisi Kanunu'nda yer alan tarifelerde kayıtlı miktarlara göre değişeceğini bildirdi. Yılmaz, bu konuda şunlan söyledi: "Taşıt pullannın 1986 yılında kullanılacak olanlarının bugünlerde bastınlması zarureti bulunduğundan ve pullann üzerine vergi miktarian yazılacağından, Bakanlar Kurulu 1986 yılı ile ilgili artırım yetkisini önceden kullanmak zorunda kalmış ve mevcut tarifedeki vergi miktarian 1 Ocak 1986dan geçerli olmak üzere bir kat arttınlmıştır. Bu artınma rağmen, motoriu taşıtlar vergisi tarifelerindeki miktarlar, halen çok mütevazı rakamlar olarak kalmaktadır. Örnek verecek olursak, yeni alınmış Renault ve Muraı marka bir otomobilin 1986 yılında ödemesi gereken vergi tutan 16 bin lira olup, bu miktar bir depo benzinin tutan kadardır. Aynca otomobilin eskime durumuna göre ödenecek yıllık vergi tutan dort bin liraya kadar inmektedir." Yeni düzenleme ile taşıt vergilerinin ocak ve temmuz aylarında olmak üzere iki taksitte ödeneceğini söyleyen Yıhnaz'dan sonra Maliye ve Gümrük Bakanhğı Gelirler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Yener Mercimekçi, taşıt pullan ile ilgili bilgi verdi. Mercimekçi, taşıt pullannın sahtesinin yapılmaması için alınan önlemleri şöyle sıraladı: Pullar, özel kâğıttan yapıldığı için üzerindeki yazılann silinmek istenmesi halinde renk bozulacak ve kullanılan özel mürekkep dağılacak. Arabanın camının patlaması, kaza halleri düşünülerek pullar iki bölümden hazırlandı. Bir bölüm cama yapıştırılacak, diğeri mükellefte kalacak. Pullara ultraviyole ışınlan ile bakıldığında, çıplak gözle okunamayan Türkiye yazısı okunabilecek. Bakanın açıklamasına göre, otomobillerle minibüs, kamyon, kamyonet ve çekicilerin artırılan vergileri yanında 3 ve 4 sayılı tarifelerde yer alan deniz taşıtlan ile hava taşıtlarının yıllık vergileri de yükseltildi. Istanbul'da iima'nın Hiroşi 40. ydı için gece düzenliyor tstanbul Haber Servisi İstanbul SODEP îl İkinci Başkanı Celal Ülgen, Hiroşima'ya atom bombası atüışının 40'ıncı yılı nedeniyle düzenlediği basın toplantısında, "Banşın evrenselligini savunan bir parti olarak nükleer ölümün 40. yılında atom gülleri katmer acmasın. Hiroşimalar olmasın diyornz" şeklinde konuştu. Günümüzde 1 milyon Hiroşima ve Nagazaki'yi yok edecek boyutta atom bombası depolanmış olduğunu kaydeden Ülgen, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Asker, sivil, yaşh ve genç 200 bin kişi bundan 40 yıl önce sahte bir güneş pırıllısında yok edildiler. Bugün insanlığın ve bilim adamlannın Hiroşima ve Nagazaki'den ders almaları gerekirken, daha bir milyon Hiroşima'yı yok edecek boyutta atom bombası depolanmış olması utanç vericidir." Dünyada en etkili gücün sevgi, banş ve kardeşlik olduğunu kaydeden Ülgen, 16 ağustos cuma günü SODEP Kültür ve Sanat Komitesi ile SANEM sanat etkinlikleri merkezinin hazırladığı banş gecesinde. çeşitli etkinliklerin yanı sıra Ünol Büyükgönenç ve 20 sanatçının oynayacağı "Hiroşimalar Olmasın" adlı müzikli bir oyun sergileneceğini bildirdi. Oyıınun müziklerini düzenleyen sanatçı Ünol Büyükgönenç ise açıklamasında, "Türkiye'de savaşa karşı banşı savunan sanatçıların nükleer ölümün 40'ıncı yılında kayıtsız kalamayacagını" belirterek, oyunun ilk gösterisini Açık Hava Tiyatrosu'nda SODEP adına sunacaklarını bildirdi. ŞODEP, 40 yıllık vicdan azabı (Baştarafı 1. Sayfada) için uluslararası bir konferans düzenlendi. Dünyadaki 23 büyük kentin belediye başkanlan da, Hiroşima'da Banş Parkı'nda toplandılar. 40 yıl önce 6 Ağustos 1945'te, insanlık, kendi isteğiyle ve kendi buluşuyla, kendi ırkına karşı en büyük tehlikeyi yaratıyordu. Atom bombasımn ilk denemesi, atılışından yaklaşık üç hafta önce, 16 Temmuz 1945'te ABDnin New Mexico çölünde gerçekleştiriliyordu. Deneme sırasında bombanın gizli tutulan elementleri arasında, seloteyp, kâğıt mendil ve bir miktar da patlamaya hazır plutonyum bulunuyordu. Ancak deneme sırasında, bu miktar bile dünyayı sarsmaya, geceyi gündüze çevirmeye ve gökyüzünde 4 kilometre yüksekliğinde "mantar buluüar" oluşturmaya yetiyordu. İşte o an insanlık, atom cağına girdi ve o günden bu yana da tehlikeyle iç içe yaşadı. İnsanlık, artık atom bombası tarafından rehin ahnmıştı. 6 Ağustos 1945 sabahı Enola Gay'in bomba kapakları açıldığında pilotlann saati 8.15'i gösteriyordu. 4 ton ağırlığındaki dünyanın ilk atom bombası, "Little Boy" 580 metre uzerinde patüyordu. Tam o sırada Enola Gay'in yardımcı pilotu yanındaki pilot arkadaşına "Aman Tannm biz ne yaptık" diyordu. Hiroşima'ya atılan 4 ton ağırlığındaki Little Boy, kenti yerle bir ederken, ilk anda 100 bin kişinin ölümüne yol açıyordu. Ancak, Hiroşima'dan üç gün sonra bu kez Block's Car adlı bir başka uçak, ikinci atom bombasını Nagazaki üzerine buakıyordu. Nagazaki'deki ölü sayısı, birincisinden yaklaşık iki kat fazlaydı. ABD, üçüncü atom bombasını 14 Ağustos 1945 günü atmak için gerekli tüm hazırlıklan yapmıştı. Üçüncü bomba, Japonyanın Koura kentine atılacaktı. Ancak kalkıştan yaklaşık 10 saat önce, Japonlar leslim olunca, ABD bombanın atışını durdurdu. İnsan ırkına karşı girişilen bu en büyük katliam 300 bini aşkın kişjnin ölümüyle ve yüzbinlerce kişinin sakat kalmasıyla sonuçlanıyordu. w R RİZM SL V\R HER Cl'MA KESİN HAREKET 10 Gün 9 (î«ce ö z e l Otoi'üs • ram Pansi\on Ş ÖMERTATİL KÖYÜ 75.000 ALANYA ALAADDlN 46.000 Enola Gay müzeye konacak Dış Haberier Servisi 6 Ağustos 1945'te ilk atom bombasını Hiroşima'ya atan "Enola Gay" adlı B29 tipi savaş uçağımn restore edilerek, müzeye konacağı bildirildi. Uçağın restorasyonu için Kongre'den onay çıkması bekleniyor. Enola Gay uçağının şimdiki sahibi Smithsonian Enstitüsü yetküileri, uçağın restore edildikten sonra Washington'da Dullis Havaalanı'nda sergileneceğini belirttiler. Mmerikan Hava Kuvvetleri'ne snensup iki eski pilot ıh, hnoia . Gay "in, İkinci D m >! >anhının on önemli t . oluşturduğunu beiirterek, g kötü da\ ranılmamasını istediler. ?~~\ FETHÎYE \SJ SEKETUR s M O T E L ss.1 • DATÇA BODRUIV1 AKTUR VÎLL.AIARI 1611071 Kaıiıköy ZEYNEP YILDIRIM (KUTLUCA) COŞKUN YILDIRIM Evlendik. Mutluyuz. 5.8.1985 Pazartesi Beyoğlıı ve