27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 AĞUSTOS 1985 **** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/U OLAYLAREV Tfren (Baştarafı I. Sayfada) bulunduğunun sapARDENDAKI yolculann tandığını açıklarken, "Yana DYPMDP GERCEK (Baştarafı 1. Sayfada) ze ve sağlıklı bir yapı meydana gelecektir. Soldaki iki partinin birleşmesi kolay değildir. Zaten 12 Eylülden sonra siyaset sahnesinde yapılan düzenlemeler, birleşmenin zorluklarım yaratmak ve demokratik solu parçalara bölmek amacıyla yürürlüğe konmuştur. Birleşme geciktikçe demokrasiye geçiş süreci uzayacak, kısaldıkça hızlanacaktır. Solda çoğu kişi bu gerçeği görmektedir. Olayın en ilginç yanı seçim sandığının soluna ağırlığını koyan en azından ytizde 30 seçmenin bu gerçeğiyukandaki kimi politikacıdan daha açık seçik görmesidir. SODEPHP birleşmesi gerçekleştiğinde. güçlti muhalefetin, hatta sol iktidann kokusu duyulacaktir. Siyaset sahnesinin kurtları, yüksek bürokratlar, yerel yönetimler bu koku duyulduğunda (geçmişte çok görüldüğtl gibi) kendilerine bir çekidüzen vermek zorunluluğunu duyacaklardır. Böylece devlet ve demokrasi yaşammda olumlu birsürecin başlangıcı sürgün verebilecektir. Halkın solda bütünleşme çabalanm bütün gücü ile desteklemesi, içinde yaşadıkları kötti koşullardan ve baskılardan bir an önce sıyrılmak zorunda birleşmeyi bir umut ışığı olarak görmesinden doğmuyor mu? •kkk rak ölenlerden biri, hangi istasyonda bindigi belirlenemeyen Dicle Üniversitesi Hp Faküllesi birinci sınıf ögrendsi Mlthat Değirmenci"dir. Kacak binenlerin yanı sıra, trenlerde biletli 4 yolcu bulundugu da belirlendi. Aynca vagonlarda taşınan hayvanlann çoban ile sahiplerinin sayısının da bilinen rakamlann üzerinde oldugu sanılıyor." dedi. Kazanın ardından çıkan yangın sırasında kimi cesetlerin tUmüyle yanarak kül haline geldiğini kaydeden Kaymakam Cavit Erdoğan, "Enkaz kaldırma işlemi bltse bile kesin ölü sayısı öörenilemeyecektir. Bu kazadaki kesin ölii sayısı ne zaman yurttaşlar gelip de bizim de filan adanıımı/ bu trenlerdeydi derlerse o zaman belli olur" diye konuştu. Kaza yerinden dün sabah saat O5'te ayrıldığını, bu saate kadar enkaz arasından 13 ceset çıkarıldığını anlatan Kaymakam Erdoğan, "Bunlann yanı sıra iki ceset de yanan demir yıgını arasına göriilüyordu" dedi. Demir yumağı haline gelen lokomotif ve vagonlar, yangının söndürülmesinden son:a demiryolu dışına çekildi ve kapanan Malatya Çetinkaya demiryolu dün saat 15 sıralarında ulaşıma açıldı. Hekimhan Cumhuriyet Savcısı Halil Tiirkmen, "Çıkan cesetlere gore olu sayısı şu anda resmi 9'dur, gayri resmi ise 15 oluyor. TCDD enkaz kaldırma çalışmalarına salı giinüne kadar an» verdi. Ölii sayısı bu çalışmalardan sonra kesin olarak belirlenecektir" dedi. Kazanın meydana gelmesinden sonra olay yerine giden TCDD 5. işletme imdat ve kurtarma ekibinin şefi İzzettin Kutlubay'ın (45) kalp krizi geçirerek öldüğü de öğrenildi. (Baştarafı 1. Sayfada) yöneticileri İle tam bir anlaşma İçinde bulunduklannı" bildirdi. DYP Genel Başkanı "Ortak davnınışlar bir birleşmeyi getirir mi?" sorusuna ise, "Bu yetkili organlann karar verecegi bir konudur. Zannediyorum şu anda Sayın Soylemezoglu da ben de bu konuda karar verecek yerde degiliz. Yasa meselesidir" dedi. Soylemezoglu da, görüşmede sadece genel Ulke sorunlarının değerlendirildiğini, birleşme konusunda herhangi bir görüş alışverişinde bulunulmadığını belirtti. MDP Genel Başkanı, "1946'dan bu yana başlamış olan bir hizmet ve demokrasi anlayışının degerlerini taşıyoruz. Ancak bu konulan goruşecek bir 6n çalışma yapmış degiliz" de UĞUR MUMCÜ (Baştarafı I. Sayfada) GOZLEM li sicillerde değerlendirme konusu olacaktı. Bir öğretlm üyesi, bir başka öğretim üyesinin eşinin "ahlaklnana"m nasıl değerlendirebilir? Ne yazabilir örneğin? Eşl ve çocuklanyla meşgul, hanım hanımcık bir ev kadını... Bunu anladık, ya başka şeyler yazmaya kalkarsa: Sakız çiğniyor, konken oynuyor, dedikodu yapıyor, minl etek giyiyor, bakkalın oğlu ile de kırıştırıyor... Siciller glzli olduğuna göre, bir kez böyle kayıt düşüldü mü yandı artık o öğretim üyesinin karısı... Bir öğretim üyesinin "Atatürk ilkeleh ve inkılaplanna inancı" bir başka öğretim üyesince nasıl değerlendirme konusu olacaktır? Birbirlerine karşıt düşüncelerin "Atatürkçülük" diye savunulduğu bir ortamda kim kırne göre Atatürkçü olacak, kim "Ataturk düşmanı" sayılacaktır? Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir doçent niçin profesörlüğe yükseltilmemişti bilir misiniz? Fikirlerini sözden, düşünceden, fiiliyata dönüştürme meylinde olduğu... Profesörlüğe yükseltilmeyen doçent, "ortopedi ve travmatoloji" uzmanıydı. Bu doçent acaba düşüncelerini sözden, düşünceden çıkarıp nasıl 'İiiliyata dönüştürme meylinde" oluyordu? Ve bu meyil, saygıdeğer üniversite yönetimince nasıl anlaşılıyordu? Ortopedi doçenti "sonra nasıl olsa sarar sarmalanm" diye birilerinın kolunu bacağını mı kırmaya hazırlanıyordu. Rektörlük bu "meyli" mi sezip anlamıştı? Yok hayır! Peki rektörlük bu doçentin "fikirlerini sözden, düşünceden, fiiliyata dönüştürme meylini" hangi hukuksal ve nesnel ölçülerle "şıp diye" anlayıvermişti. Ben bu konuyu hep merak eder dururum. "Ege Üniversitesi" deyince aklıma nedense hep bu konu gelir. Şimdi bu gizli sicil ve fiş anlayışına köylülerin "ideolojik durumları" ve "siyasi temayüllerini" saptamak da eklendi. Köy muhtarları, köylülerin "ideolojik durumlannı" Allah aşkına, ne yolla ve nasıl saptayacaklardır? Aman canım sorduğum soruya da bakın. Koskoca üniversitenın bir öğretim üyesinin "fikirlerini, sözden, düşünceden fiiliyata dönüştürme temayülünde" olduğunu anladığı bir ülkede elbette köy muhtarları da yurttaşların Marksist, Leninist, Troçkıst, Stalınıst olduklarını ya da Avrupa komünizmi eğilimi gösterdiklerini anlar. Ne var bunda? Tabli "ideoloji" dediğiniz, yalnızca solcuda bulunur. Sağcının "ideoloji" nesine ki? Once yurttaşı "solcu" diye fişlersin, altına da hangi fraksiyona bağlıysa bunu yazarsın. Oh işte bu kadar kolay. Benim asıl üzüldüğüm nokta, hepimizin anayasa ellyle "milli blrllk ve beraberlik ruhu içinde" bir güzel işletilmemiz! Benim içerlediğim tek nokta budur. Neden mi? Anlatayım şundan: Anayasa, "Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. özel hayatın ve aile hayatının gizlillğine dokunulmaz" diye yazıyor. YÖK, öğretim üyelerinin eşlerinin "ahlak inancı"n\ sicil konusu yapmaya kalkışıyor. Anayasa, "kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz" diye madde koyuyor, sonra da gizliliği anayasa güvencesinde olması gereken düşünceler, köy muhtarları aracılığıyla fişlere geçiriliyorlar. Anayasayı bu kadar hafife almaya hakları var mı? Kim kemiriyor anayasayı orasından burasından? Bu fişler hele bir toplansın kimin hangi eğilimde olduğu anlaşılsın, o zaman seçim yapmaya da gerek kalmaz. Veririz bu fişleri bilgısayara, kimin hangi partiyi desteklediği anlaşılır. Seçime ne gerek var. Bu bir yana, işte liberal ANAP'ın demokrasiye nasıl baktığının örnekleridir bunlar. Fişlesinler, fişleyin, herkesin peşine adam takın, fişleyin beyim, fişleyin, nasıl olsa gün gelecek bu fişler dolaplarınıza, masalarınıza ve kasalarınıza sığmayacak. Fişleyin beyim, fişleyin! MidiJli, (Baştarafı 1. Sayfada) 10 bin Yunanlı ile geliriz buraya. Bu kadar kişiyi burada banndırabilecek misiniı? Eger gclecek sporcuların burada kalacak yerleri organize edilirse, Ayvalıkspor Midilli'ye geldiginde de onlann harcamalannı biz Ustleniriz." Bu arada Midillispor ile 1955 yılında yapılan ilk maçta o zaman ki Ayvalık Idmanyurdu'nun takım kaptam olan Kamil Mantarcı ise "Ayvalık'taki ilk maçta biz, Midilli'deki ikinci maçta da onlar galip gelmişti. Şimdi yapılacak maç bir anlamda beraberiigi bozacak olan rövanş maçı olabUir" dedi. 57 yaşındaki Kâmil Mantarcı, o günlerde Ayvalık ve Midilli'de yapılan maçların büyük ilgi gördüğünü belirterek şöyle konuştu: "İlk maçı 1955'te Ayvalık'ta yapmış, 43 galip gelmiştik. Hemen birkaç ay sonra da ikinci bir maç gerçekleştirildi. Bu sefer bizim takım Midilli'ye gitti ve orada oynadı. 43 yenildik. Yani bir biz, bir onlar yenmiş oldu. Yeniden bir maç yapılırsa aynı ilgiyle izlenecegini umuyonım." BBC'de (Baştarafı 1. Sayfada) ford kentinde bir sokak kadınının ırzına geçilrnesi ve uyuşturucu madde kaçakçısı çeteler hakkında "vahşi" sahneler olduğu gerckçesiyle BBC2 yönetimince alındı. Oyunda yerel emniyet yetkilileri de görevlerini kötüye kullanan, rüşvet alan kişiler olarak gösteriliyordu. Filmi çeken "BBC Birmingham Bölge Televizyonu"nun bir yetkilisi, "FUm bu şeldiyle gösterilmeyecektir. Tekrar nasıl gösterilecegi ilerde kararlaştmlacaktır" dedi. BBC'nin Kuzey trlanda'daki tedhiş eylemlerini konu alan belgesel fılmin yasaklanmasıru protesto için başta BBC belgesel bölümü olmak üzere 4000 BBC çahşanının imzaladığı mektup bugün BBC Genel Müdürü AlasdaIr Milne'e veriliyor. Filmi hazırlayan BBC belgesel bölümü çalışanları, genel müdüre bu tür bir mektup veremeyecekleri konusunda uyarılmış bulunuyor. Belgesel bölüm çalışanları ayrıca "Times" gazetesine tam sayfa bir ilan vermek için de bağış toplamaya başladı. llanda BBC Yönetim Kurulu'nun, yasaklanan filmi gösterip göstermeyeceği sorulacak. BBC Genel Müdürü, filmin ancak bazı "eklemelerie" gösterilebileceğini açıklamıştı. Ancak bu konuda henüz hiçbir çalışma yok. Ingiltere Gazetecıler Cemiyeti ıse, BBC içindeki bütün bölümlerde "sansür" uygulanıp uygulanmadığını denetlemek üzere üyelerini görevlendirdi. Bu arada, BBC'nin yine Kuzey trlanda hakkındaki bir belgesel filmi "Locarno'daki film şenliğinde "Altın Göz" ödülünü kazandı. DEMİR Y1ĞINI MalatyaÇetinkaya arasındaki kazada demir yığmı haline gelen yük trenlerinin olaydan sonraki hali görülüyor. Enkaz kaldırma çalışmalarına salı gününe kadar ara verildi. Bu arada kapanan demiryolu da ulaşıma açıldı. (Fotoğraf: BÜLENT YALVAÇ) UM'un 2 tanığı için suç duynrusu (Baştarafı 1. Sayfada) dağlar'ın odasındaki eşyaları toplayanlar arasında bulunduğunu belirterek, özdağlar'ın özel Kalem Müdürü Nurhan Tekinel ve Necmettin Altay'ın eski bakanın evine gelerek odadaki eşantiyon bir çanta içinde bir milyon lira bulduklannı söylediklerini anlattı. Durlu, "Bakanın bu konudaki ilk tepkisi, para mı, ne parası yahu, nasıl olur, demek oldu" dedi. özdağlar'ın sekreteri Barış Görür bazı tarihler üzerinde çelişkili ifadeler verdi. Başkan Ozmert'in bunu hatırlatması üzerine de olayın Uzerinden çok zaman geçtiğini, telefon trafiğinin yoğun olduğunu ve bazı şeyleri o nedenle hatırlayamadığını bildirdi. Karadeniz Bakır tşletmeleri Genel Müdürü Doğan Çeçen de Uğur Mengenecioğlu ile 25 aralık akşam üzeri Etibank'ta tanıştıklarını, ertesi gün de kendisini bakanın odasında gördüğünü anlattı. Başkan özmert'in, " O sırada odada 20 milyon üzerinde bir konuşma olmuş, hatırlıyor musunuz?" sorusunu Çeçen hatırlamadığı biçiminde yanıtladı. Daha sonra özdağlar'ın özel Kalem Müdürü Nurhan Tekinel özdağlar'ın odasında bulunan I milyon lira olayını şöyle anlattı: "Eşyaları toplayıp odama geçtim. Yarım saat kadar sonra iki memur ve bir odacı arkadaş siyah bir deri çanta içinde bulduklan parayı getirdiler. Açıp saydım. Sonra bu parayı bakanın evine götürdük. Olayı kendisine anlattıgımızda bakanın ilk tepkisi, para mı, ne parası yahu, sakın bu bir komplo olmasın, demek oldu." Nurhan Tekinel 1 milyon liralık paraların üzerindeki bandrolun tş Bankası'na ait olduğunu, bakanın aylıklarının bandrolünün ise hangi bankaya ait olduğunu bilnıedigi ifade etti. Eşantiyon dolaplarından birinin anahtarının kcndisinde, ötekinin de bakanda bulunduğunu söyleyen Tekinel, "Ama bu dolaplar hiç kilitlenmezdi", dedi. Tekinel bu dolaplarda hediye olarak gönderilen şeker, çikolata, viski, çanta v.s.'nin bulunduğunu sözlerine ekledi. Bundan sonraki en önemli tanık UM Denizcilik'in hukuk müşaviri Aytekin Ozan oldu. Ozan, olayı baştan sona anlatırken kendisinin doğrudan bir bilgisi olmadığını, anlattıklarının Uğur Mengenecioğlu'ndan naklen olduğunu bildirdi. Ozan, ifadesi sırasında bilgi vermekten çok Mengenecioğlu'nun kendisine anlattıklarıyla ilgili kanısını ilctip yorumunu yapıyordu. Bu noktaya dikkat çeken avukat Salim özdemir, "Ceza yargılama sistemimize göre tanıklar kanaat beyan edemez, yalnızca bilgi verirler. Oysa Aytekin Ozan, hep Mengenecioglu'ndan duyduklannı anladyor ve yorum yapıyor", dedi. özdemir, 30 yıllık hukukçu ve UM'un dokuz yıllık hukuk müşavirliğini yapan bir kişinin böylesine korkunç bir rüşvet iddiasıyla karşılaştığı zaman daha etkili ve ciddi bir yol izlemesi gerektiğini ve bunun görevi olduğunu, niçin böyle davranmadığını sordu. Ozan, yaptıkları görüşmelerde bir karara varamadıkları için Mengenecioğlu'nun böyle karar verip uyguladığını belirtti. özmert'in, Mengenecioğlu'nun kendilerine rüşvet olayından söz ettiği zaman bunun ncdenini ve hangi kolaylıkların sağlanmasına karşılık olduğunu niçin sormadığını anımsaıması üzerine Ozan, böyle bir şey sormayı akıl etmediği yanıtını vererek, "Deniz taşımacılıgında sozlesmeye ragınen birçok aksamalar, gecikmeler, sıkıntılar oluyor. Herhalde bunlann sağlanması içindir, diye düşündüm", dedi. Bu sırada özdağlar, Ozan'ın bu konuyla ilgili hukuksal bir çalışma yapıp yapmadığını scrdu. Ozan, resmi bir makama baş vurmadıkları için böyle bir çalışma yapmadığını, işin o aşamaya gelmedığini söyledi. Bu ifade üzerıne Özdağlar aynen şöyle dedi: "Burada işler biubütUn kanştı. Ozan, TBMM Snrıısturma Komisyonu'nda riişvetin nedeni olarak geminin yüke girecegini ve bu kohuda kolaylık sağlanmasını göstermis. Burada baskanlıgın sorusuna verdigi cevapta aksamalar, sıkınlılur, gecikmeler diyerek bir yorum yaptı. Ayrıca ilk rüşvet istendigi tarih olarak komisyonda eylul ayını göstermiş, sonra da Men|>enecioglu'nun ifadesine uygun olması için lenımıı/a çeviriyor ve burada lekrarlıyor. Şimdi ortada rüşvet nedeni olarak da iki ayrı tarih var ve bu tarihlerden temmuz olanı, aguslos ayında zeyilname imzalanması olayı ile çelişiyor. Ozan, bu sacayagının hangi ayağının dognı olduğunu söyleyebilir mi? Bu çelişkileri nasıl i/ah ediyor?" Ozan, bu soruyu yanıtlamaya çalışiıysa da kesin ve açık biı yaıııt veıcmcdi. Bunun üzerine avukat Özdemir ayağa kalkarak şöyle dedi: "Ögleden sonra dinlenecek lanıklar da UM lanıklan. Aytekin Ozan gibi onların da onceki ifadelerini Mengenecioglu'nunkine gorc dcgiştirmek isteyeceklerinden kuşkumuz yok. Çünkü başka seçenek yok. O nedenle Ozan başta olmak ü/ere hepsi hakkındaki suç duyurusu lalcbimizi Yuce Divan'ın takdirierine sunuyoruz." öğleden sonra dinlenen tanıklar UM murahhas üyesı bnver Toprak, UM ikmal müdürü Aydın Şahinoğlu ve Uğur Mengenecioğlu'nun özel şoförü lhsan Befiktepe kendileriyle ve birbirleriyle çelişen ifadeler verdiler. Her üç tanık da rüşvet olayından doğrudan haberdar oltnadıklarını da ifadelerinde belirttiler. özmen'in, "TBMM Sonışturma Komisyonu'ndaki ifadenizi kabul ediyor musunuz?" sorusuna Enver Toprak, "TBMM'de stenolar yoktu. Seslerimiz teybe alındı. Bunlann kâgıda nasıl geçirildigiııi hilınedigimiz için o ifadeleri şartlı olarak kabul ediyorum", diye yanıt verdi. Şahinoğlu ifadesini kabul ettiğini bildirirken, lhsan Beşiktepe Yücc Divan'daki ifadesinin doğru olduğunu söyledi. öğleden sonraki oturumda da söz alan UM Hukuk Müşaviri Ozan ise, TBMM'deki ifadesinde bir düzeltme yapmak istediğini bildiıerek kürsüye geldi. Ozan, bakanın Mengenecioğlu'na iki kez tabancasını gösterdiğini söylemeyi unuttuğunu, bunu da kendisine Mengenecioğlu'nun anlattığını belirtti. Beşiktepe, "Ben de Enver Toprak gibi önceki ifademi şartlı olarak kabul ediyorum", dedi. Cumhuriyet Başsavcısı Firuz Çilingiroğlu, tanıklardan Danışman Tahsin Nuri Durlu, özel Kalem Müdürü Nurhan Tekinel ve UM murahhas azası Enver Toprak'ın yüzleştirilmelerini istedi. Başsaveı bazı tarihler konusunda bir kesinliğe varabilmek için yüzleştirme isteğinde bulunduysa da, konuşan tanıkların hemen hiçbirinin taıih ve olay uzerinde anlaşamadıkları görüldü. Tuıııklardan Aydın Şahinoğlu, Mengenecioğlu'nun elinde gördüğu tepbin kırmızı ışıklı bir noktası olduğunu bildirdi ve soru üzerine bu ifadesini doğruladığını söyledi. Bunun üzerine söz alan lsmail Özdağlar, "Olimpus marka teyplerin kırmızı ışığı olmadıgını dikkatini/e sunarım" dedi. Uğur Mengenecioğlu'nun özel şoförü lhsan Beşiktepe, soruları yanıtlarkcn ciddi boyutlarda bocaladı. Birçok tarihleri "şimdiki söyledigim dogru" diyerek düzeltmesinin nedenlerini anlatamadı ve hatırlayamadığını söylemekle yetindi. Sabahki oturumda, UM Hukuk Müşaviri Aytekin Ozan için suç duyurusunda bulunan tanık avukatı Salim özdemir, bu kez de şoför thsan Beşiktepe için suç duyurusu istediğini yineledi. Duruşma, saat 16.30'da sona erdi. Duruşmadan sonra gazetecilerin sorusu üzerine, avukat Salim özdemir, sabahki sözlerinde bir yanlış anlaşılma olduğunu bildirdi ve "Ben sabahleyin yalnızca Aytekin Ozan için suç duyurusu talebinde bulundum, ögleden sonra da UM ekibi UnıkTannın dinleneceğine dikkati çekip, suç duyurusu talebimizin gerekirse onlar için de tekrarlanacagını söyledim, ogleden sonra ise yalnızca şoför Beşiktepe için suç duyurusunda bulundum" dedi. özdemir, suç duyurusu isteğinin tüm UM ekibini kapsadığını, ama bunlardan yalnızca Ozan ve Beşiktepe için yapıldığını, ötekiler için de mahkemenin dikkatıne sunulduğunu söyleyerek, düzeltme yaptı. Yüce Divan'da tanıkların dinlenmesine bugün devam edilecek. HP (Baştarafı 1. Sayfada) Şahin, "Halkın kanaatlerinden ve siyasi inançlanndan dolayı flşlenmesinin Anaya.sa'nın 2,5 ve 25. maddesine aykın olduğunu, aynca boyle bir uygulamanm demokrasi ile bagdaşmayacagım" belirterek, "Getirllen uygulama polis devleti anlayışının urunudur. Bu uygulama insan temet hak ve ozgürliikleri ve demokraslyi ruhuna sindirememiş bir anlayışın urunudur" dedi. Şahin bu uygulamanın durdurulması için gensoru dahil TBMM'de bütün mekanizmaların kullanılacağını söyledi. Enflasyon: Tarıını frenledi, ama (Baştarafı 1. Sayfada) nin ısrarla "Fiyatları arttırmaz" dedikleri Katma Değer Vergisi, 1985 başında yürürlüğe giriyor ve fiyat endekslerinde yeni bir sıçramaya yol açıyordu. Yılük fiyat artışlarırun bazı endekslere göre yüzde 60'a vardığı görülüyordu. Hükümetin enflasyon konusunda "pembe tablo" çizmeye yönelmesi ise, başta sebze ve meyve fiyatları olmak üzere tanm ürünleri fiyatlannın fiyat endekslerini aşağı çekici etkisinin hissedilmeye başladığı mayıstan itibaren gündeme geliyordu. Tarım urünlerindeki fiyat artışlarının bu yılın ilk yedi ayında geçen yılın artışlarının çok gerisinde kalması, bu yılın fiyat artışlarının geçen yılın altmda kalmasında çok önemli bir rol oynuyordu. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın Toptan Eşya Fiyatları Endeksi'ne göre, 1984'Un ilk yedi ayında yüzde 31.3 artan gıda maddeleri fiyatlarındaki artış, bu yılın aynı dönemınde yarı yarıya azalarak yüzde 16.7'ye iniyor ve genel endeksteki artışı da yüzde 28.8'den yüzde 19.3'e çekiyordu. Aynı endekse göre, sanayi hammaddeleri ve ara malları grubundaki fiyat gerilemesi ise çok daha küçük boyutlardaydı ve ancak yüzde 25.9'dan yüzde 22.6'ya inmişti. DİE ENDEKSLERİ Devlet lstatistik Enstitüsü'nün Toptan Eşya Fiyatları Endeksi de, belki daha çarpıcı biçimde ayrı olguyu yansıtıyordu. Bu endekse göre, geçen yılın ilk yedi ayında yüzde 41.9 olan tarım urünlerindeki fiyat artışı, bu yılın ilk yedi ayında yalnızca yüzde 5.7 olmuş ve DİE Endeksi'ne göre toptan eşya fiyatları artışını yuzde 33.3'ten yüzde 19.9'a çeken başlıca etken olmuştu. Buna karşılık DİE Endeksi'ne göre, madencilik ürünlerinde fiyat artışları bu yıl daha hızlı olmuş, enerji fiyatlarındaki artış geçen yılki düzeyde kalırken, imalat sanayii Urünlerindeki fiyat artışı yavaşlaması da sınırlı kalmıştı. Geçinme endekslerinin ait gruplarına bakıldığında da aynı şey görülüyor, çoğunlukla gıda maddeleri fiyatlarındaki gerilemenin, endekslerdeki artış hızlarını aşağı çektiği anlaşılıyordu. Sonuç olarak, son aylarda enflasyonda gözlenen gerilenıeyi büyük ölçüde tarım ürünleri fiyatlarındaki gerilemeye bağlamak mümkündü. Bu nedenle. bu gerilemenin ne kadar kalıcı olabileceği sorusu da gündeme geliyordu. Gerçi bu yılın ilk yarısında doların Türk Lirası'na karşı daha yavaş değer kazanması, vergi tahsilatında önemli adımlar atılması, KİT zamlarında bir noktadan sonra frene basılması ve 1984 yılının çok yüksek olan nisan ve mayıs rakamlarının endekslerden düşülmesi de yıllık enflasyon oranlarının gerilemesine neden olmuştu, ama bunlann hiçbiri enflasyondaki gerilemenin süreceğine dair yeterli bir güvence olamıyordu. PARA ARZI yonu besleyebileceği belirtiliyordu. İŞSİZLİK 1985'in ilk yarısında, Türk ekonomisinin durumunu değerlendirirken bakılması gereken bir gösterge de, kuşkusuz işsizlik göstergesiydi. Ancak bu konuda Türkiye'deki genel durumu gösterecek bir veri ne yazık ki yoktu. Elimizdeki tek rakam olan tş ve tşçi Bulma Kurumu'nun kayıtlı işsizler rakamı ise 1984'ün ilk yarısı sonunda 753 bin 351 olan kayıtlı işsizlerin 1985 Haziran'ı sonunda 941 bini aştığını gösteriyordu. GENÇ MİLLİ SUTOPU TAKIMIMIZ (Baştarafı Sporda) Kerem Olcayto: Adalar Su Sporları Kulübü sporcusu. Maçka Lisesi mezunu olan Kerem 1 kez milli oldu. 3 yıldır sutopu oynuyor. Boyu ise 1.81. Nejat Kocabas: Milli takımımızın Ankara'dan gelen oyuncusu Nejat, Mülkiye'de sutopu oynuyor. Gazi Üniversitesi ekonomi bölümü öğrencisi olan Nejat 6 yıldır sutopu oynuyor 13 kez milli oldu. Boyu ise 1.85. Osman Öztemel: Sutopu milli takımımızın kaptam. tstanbul Yüzme Ihtisas Kulübü sporcusu olan Osman 40 kez milli oldu. 9 yıldır sutopu oynayan Osman tTÜ tşletme Mühendisliği bölümü öğrencisi.Osman 1.72 boyunda. Ahmet Erkan: Takımımızın sürprız elemanı. Izmir Karşıyaka Kulübü 'nde 3 yıldır sutopu oynayan Ahmet 19 kez milli oldu. tTÜ makine bölümünde okuyan Ahmet 1.84 boyunda. lsmail Delemen: tstanbul Yüzme thtisas Kulübü sporcusu. 3 yıldır sutopu oynuyor. 9 kez milli. tstanbul Üniversitesi ekonomi bölümü öğrencisi ve 1.82 boyunda. Atıl Ertan: Izmir Karşıyaka takımında sutopu oynuyor. Tevfik Fikret Lısesı öğrencisi olan Atıl, 3 yıldır sutopu oynuyor. 1.83 boyundaki bu sporcu dıinya şampiyonasında ilk kez kadroya girecek. Ziraat (Baştarafı 1. Sayfada) Emeklinin GORUŞ HINCAL ULUÇ (Baştarafı Sporda) veriyor, Denizli'yi haklı bulup lige lade edıyor. Bızım Merkez Ceza Kurulu ise 21 nisanda celselerinl kapamış, Erdal'ı yere sermek için yenı sezonun açılmasını bekliyor. En son 17 nisanda futbol oynayıp, sonra 8 ağustosa kadar topa vuramayan Erdal, mıllı görevden kaçtığı için dört maç ceza alırken, mıllı takıma çağrılan bir başka sporcu Reşıt Karabacak, kamp yerine, panayır güreşlerine katılıp parsa toplamaya ve "Benım karnımı federasyon mu doyuruyor kı" diye meydan okumaya da devam ediyor. * * * Bu ceza haksızdır Bu ceza adaletsızdir Bu ceza usulsüzdür. Bu ceza benzersizdir. Haydı bir an için hepsinin doğru olduğunu kabul edelim.. Erdal'a uygulanıp, Reşıt Karabacak'a uygulanmadığı için, kokuşmuştur. Ama bu ceza düğün bayram Erdal'a, geçen yıl, benzerı cezalar ve uygulamalarla, vatanına top oynamaya gelen Almanya'da yetişmiş bir işçı çocuğuna hiç sıkılmadan verilebılmıştır. • • • Türk olmak kolay değil Erdal.. Soyle babana Her ay bu ülkeye Alman Marklarını yollamaya dr vam etsın ki, bu ülkenin döviz açığı kapansın.. Baban o dövızlerı yollasın ki, biz burda Fransız peynırı yıyıp, üzerıne Amerıkan kahvesı içelim, sonra dişimizi Ingiliz macunu, Alman fırçası ile fırçalayabılelim . Baban orda sürünsün, dövizleri yollamak için, ama sen gelıp burada Türk olmaya kalkma . Kolay değıl Türk olmak.. Hem sonra sen, ahmak mısın?.. (Baştarafı 1. Sayfada) da bir verildığini, bunun daha iyi olduğunu, şimdi ise her ay almakla ellerine doğru düzgıln para bile geçmediğini belirterek şöyle konuşuyorlar: Recep Savda (65) Hepımız sıkıntı içindeyiz. Banka müdürü ile konuştuk. Mevcut çok fazla dedi, SSK'ya yazı yazmış, kendi bankasına yazı yazmış, sonuç yok. Nedir bu çektiğimiz eziyet? Hasan Akkoyun (60) Ben beş çocuk babasıyım. Gecekonduda oturuyoruz. izzet Asler (60) Ben de iki çocuk babasıyım. Tüm umidimiz işte bu para. Onu da alabilmek için gece yarılarında kuyruğa giriyoruz. Tam bir rezillik içindeyiz. Ayıptır, devlet adamları biraz da bize kulak versin. Fersiye gundondu (55) Uç çocuğum var. Dulum. Dul halimle gece yarısı gelip kuyruğa giriyorum. Daha sabaha 8 saat var. Burada taş üstunde oturuyoruz. Biz de bu ulkeyc yıllarca hizmet verdık. Emine Karatuna (60) Üç çocuğum var. Gecekonduda oturuyorum. Zaten yaşadığımız şartlar uygunsuz. se ertesi seçimde o partiden oyunu çekebilmiştir. Vatandaşın siyasi tercih konusu her gün degişehiiir." Hukukçular ve muhalefet partilerinin milletvekilleri de köylülerin fişlenmesiçalışmalarını sakıncalı bularak vatandaşın siyasi tercihinin gizlilikten çıkarılmaya çalışıldığını vurguladılar. Bu konudaki görüşler THA'ya göre şöyle: Prof. Köksal Bayraktar (l.Ü. Hukuk Fakültesi) "Yurttaşların siyasal düşüncesinin bu şekilde önceden saptanınası seçimlerin gizliliği ilkesini ihlal edecektir." Prof. Erdener Yurtcan (t.Ü. Hukuk Fakültesi) "Nüfus kanununda ve diğer kanunlarda vatandaş hakkında tutulacak bilgiler belhdir. Vatandaşlar hiçbir zaman siyasi düşüncelerini açıklamaya zorlanamazlar." imren Aykut (MDP lstanbul Milletvekili) "Yasayı oluşturanlar bunun hangi ihtiyaçtan doğduğunu açıklamak zorundadırlar. Eğer bu belirlemenin de amacı varsa çalışmanın anayasamızda yer alan temel hak ve özgürlüklere de aykırı olacağı bilinmelidir. Vatandaşın, siyasi temayüllerini açıklamaya zorlanması kabul edilemez." Mehmet Kafkaslıgil (HP lstanbul Milletvekili) "Köylülerin feryat ettiği bir dönemdeyiz. Kanunun kesinlikle karşısındayım. Kasıt nedir? Köylünün siyasi fikrini öğrenerek yppılmak istenen nedir? Kanıınu yapanlar ve hazırlayanlar bunu açıklıkla anlatmalıdırlar." özet olarak, 1985 yılının ilk Tersine, bu konuda kaygı veyarısı sonunda büyüme hızı birici bazı gelişmeler giderek daha linmeyen, ihracatın emeklediği, fazla dikkati çekiyor, bunlann işsiz sayısının arttığı, fiyat artışbaşında piyasadaki kâğıt para larının ise yavaşlamış göründümiktarının ve geniş anlamdaki ğü bir ekonomik tablo vardı karpara arzının (teknik deyimle şımızda. Bu tabloya bakıp, "her M2)'nin bu yıl geçen yıldan çok şey toz pembe" demek için ise daha hızlı artması geliyordu. Bu . herhalde biraz iyimser olmak geyılın ilk yarısında hemen tüm parekiyordu. rasal göstergeler, geçen yıla göre daha hızlı artarken, bu genişBlTTl 7 lemenin ilerideki aylarda enflas yanıyor (Baştarafı /. Sayfada) iddiası dogru ise, 5 yıllık Körfez savaşının dönum noktasına gelindi. tran'ın Harg'dan petrol ihraç olanagının ortadan kalkması çok ciddi sonuçlara yol açabilir" dedi. lrak Haber Ajansı larafından yayınlanan lrak askeri bildirisinde, yerel saatle 15.15'te lrak savaş uçaklarının Harg ada.sındaki petrol dolum tesislerine duzenlediklerı saldırılar sonunda, tesislerin tamamen ortadan kaldırıldığı öne sürüldu. Bildîri de, "bu öldürücu ve kesin darbeyle, düşmanın, 5 yıldır savaşı sürdürmesini saglayan can damarı kesildi" dcnildi. Bağdat'ta lrak askeri sözcüsü de "Hava Kuvvetlerimiz, Harg adasındaki petrol tesislerini inıha etmeyi başardı" şeklinde bir av'iklama yaptı ve "Bugün buyük bir zafer gunudür, bu büyük zafer için tannya şukrediyoruz" dedi. lrak radyo vc FV'si normal yayınını keserek, zafer programları yayınlamaya başladı. lrak' ın bu çoskusuna karşın tran'ın konuda gece yansına kadar bir açıklama yapmadığı dikkati çekti. tran'ın savaş giderlerini karşılamasında çok önemli bir yere sahip olan ve petrol ihracat merkezı olan Harg adasının çevresi bundan 3 yıl önce lrak tarafmdan "tehlikeli bölge" ilan edik1rek bu bölgede lasımacılık yapan ııluslararası firmalar meydana gelcbılecck çeşitlı saldırılara karşı uyanlmışlar^ı. lıak savaş uçaklan bundan önce birçok defa bölgede seyreden petıol taşıyau gcınilcre saldırılarda buluumuştu. Bu arada lrak Genelkuunayı yayınladığı gunluk bildirisinde 300 lran'h askerın öldürüldüğünu bir o kadannın yaralandığını duyurdu. Bildiride 70 Iranlmm da tutsak alındığı belirtildi. Dün tran TV'sinde yayınlanan askeri bildiride de, Basra Körfezi'nin kuzeyinde seyreden Malta bandıralı bir tankeri vuran, lrak savaş uçağının düşürülduğü öne sürüldü. Bildiride, ııçağın duşürıılmeden ünce Malta bandıralı bir tankere ateş açtığı ve tankerde çıkan yangının tran'a ait gemilerin yardımıyta kısa sürede söndılrüldüğü kaydedildi. Tahran radyosundan yayınlanan bir askeri bildiride, cephenin orta kesımlerinde dün sabalı erken saatlcrde girişilen bir saklırıda 500 lrak askerinin öldürıılduğu ya da yaralandığı lddl.l t'dilıli.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle