15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHVRİYET/8 HABERLER 10 AĞUSTOS 1985 F16'lara (Baştarafı 1. Sayfada) Hfe kablmaya hazır olduğu" bildirildi. Bu amaç doğrultusunda, Orgeneral Sözer Milli Savunma Bakanlığına, kurulacak yeni ortakIık yapısı için 2 yol önerdi: 1) Ana sözleşmesi ve teknik şartnamesi bakanlık tarfından hazrrlanmak üzere, F16 avionik ve elektronik sistemlerinin yine bakanlık tarafından seçilecek herhangi bir şirketle ortaklaşa üretimi. 2) Yabana ortağın seçimi, ana sozleşme ve teknik şartname düzenlenmesi konulannda vakıf yönetimine yetki verilmesi. Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'na yakın çevrelere göre, yeni yabana ortak adaylan arasında, ağırlık kazanan Amerikan Westinghouse şirketi olarak gözüküyor. General Dynamics'in Türkiye'ye bir paket olarak sunduğu, F16 savaş uçaklan projesinde de adı geçen bu şirket, Aydın şirketlerinin karşı çıkması yüzünden Havelsan'la ortak ortak üretime gidemiyordu.Aydın şirketlerinin ihracından sonra ,Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'nın Havelsan'daki hisselerinin yüzde 81 'e çıkmasının gerekçesi de, vüzde 30 orarundaki hissenin seçilecek yeni yabancı ortağa vakıf tarafından devrinin öngörülmesi olarak gösterildi. YAVUZTÜRK'ÜN YANITI Milli Savunma Bakanı Zeki Yavuztürk'ün, Orgeneral Sozer'e yanıtı ise, Başbakanlık ve Genelkurmay BaşkanlığYna iletfldi. 16 Temmuz 1985 tarihli yazının giriş bölümünde, 3763 sayılı yasa ve tüzüğü gereğince, Türkiye'de savaş silah ve mühimmatı yapan özel sanayi kunıluşlarırun kontrolünün Milli Savunma BakanlığYna verildiği hatırlatıldı. Bu nedenle Türkiye'de, bu alanda çalışan kuruluşlann bakanlık ile yakın ilişkiler içinde bulunmasının da kaçınılmaz olduğu vurgulandı. Yavuztürk, yazısında Orgeneral Halil Sozer'in "Havelsan'ın iç problemlerini çözttme kavuştardugu ve F16 avioniklerini üretmeye hazır olduğu" görüşüne de karşı çıkarak, şöyle devarn etti: "Bakanlığunız tarafından yapdan incelemede, anıian sirketin 6224 sayılı yasaya göre kurulmuş oMugu, her ne kadar yabana ortak yönetim kurulunun oy çoklugu ile ortakhktan iskat edilmişae (çıkanlmışsa), mezkur kanuaa göre yeniden kararname istihsal edUememiş oMugu anlaşılnuştır. Bu durumda sirketin F16 avionik ve elektronik aksamın üretiminde görev almaya hazır oldngu yolundaki iddia tatmin edici buhınmamıştır." "VAKIF KARIŞMASIN" Orgeneral Sözer'e yanıtında, F16 projesinin yatırım programının aksatılmadan gerçekleştirilmesi ve bu amaçla Türkiye'de hava elektronik sanayünin bir an evvel kumlması zorunluluğuna değinen Milli Savunma Bakanı Yavuztürk, yazısında Havelsan'ın geleceğine ilişkin önerilerini şöyle dile getirdi: 250 ıııilyoııhık salıte dekont Yapı ve Kredi Bankası Genel Müdürlüğü, bankanın Güvenevler Şubesi Müdürü Kaya Volkan ile TARÜN şirketinin üç yöneücisi hakkında suç duyurusunda bulundu^ Ankara Saycılığı, Şube Müdürü ile şirket yöneticilerinin Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmalarını kararlaştırdı. ANKARA, (a.a.) Sahte banka dekontu yolsuzluğu ile ilgili dosyalar adli makamlara intikal etmeye başladı. Tanm ürünleri Ticaret Limhed Şirketi'ne (TARÜN) 249 milyon 750 bin lira tutarmda sahte banka dekontu veren Yapı ve Kredi Bankası Güvenevler Şubesi Müdürü Kaya Volkan ile TARÜN Yöneticilerinden Naci Suçuoglu, Osman Esref Suçuoglu ve Hayri Suçnoglu hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nca sürdürülen soruşturmalar tamamlandı. Şirket yöneticileri ile şube müdürünün ağır ceza mahkemesinde yargılanmalan kararlaştırüdı. Güvenevler Şube Müdürü ile şirket yöneticileri hakkındaki suç duyurusu, Yapı ve Kredi Bankası Genel Müdürlüğü tarafından yapıldı. Genel Müdürlüğun Ankara Cumhuriyet SavcılığYna yaptığı suç duyurusunda, olayın, TARÜN'ün bankaya gönderdiği ihtarname ile ortaya çıktığı belirtilerek, şöyle denildi: "Şirket, bankaya bir ihtarname göndererek, 9.5.1985 tarihli 24 milyon 750 bin liralık ve 24.5.1985 tarihli 225 milyon liralık iki adet makbuzla, sermaye artınmı nedeniyle bankaya toplam 249 milyon 750 bin lira bloke ettiklerini belirtti ve sermaye artırımı işlemini tamamladıkün için bankadaki meblağın iadesini talep etti. Yaptıgımız incelemeler sonucunda, banka kayıtlannda bu meblağın ne yatınldıgına, ne bu meblag ile iigili olarak makbuz düzenlendigine, ne de blokaj mektubu verildiği ne ilişkin bir kayda rastlanmamıştır." Banka Genel Mudürlüğü'nün Savcılığa gönderdıği yazıda, dekont yolsuzluğunun tespit edildiği anlatıldı. Görevden ahnmış bulunan şube müdürü Kaya Volkan ile işbirliği içinde bulunduğu Hacı Suçuoglu, Osman Eşref Suçuoglu ve Hayri Suçuoglu hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılması istendi. Cumhuriyet Savalığına verilen yazıda, Yapı ve Kredi Bankası Güvenevler Şubesi Müdürü'nün aynı kişilere daha önce de 110 milyon 59 bin 310 lira tutannda "usulsüz kredi" verdiği öne sürülerek, sorumlular hakkındaki yasal işlemlerin halen sürdürülmekte olduğu hatırlatıldı. öte yandan, ellerindeki dekontla bankaya başvuran tarım ürünleri Ticaret Limited Şirketi yöneticileri, bankaya bloke ettikleri toplam 249 milyon 750 bin liranın kendilerine iade edilmesini istediler. Bunun üzerine banka, Ankara Asliye 2. Ticaret Mahkemesine de başvurarak, şirket yöneticilerinin elinde bulunan dekontların sahte olduğunu, bu nedenle borçlu bulunmadıklanru mahkemenin bu yönde karar vermesi talebinde bulundu. Böylece, banka suç duyurusunun yanı sıra, ticari dava yoluna da gitti. Bankanın mahkemeye yaptığı başvuruda "Şube miidüriinün gayri kanuni davranışı neticesi, düzmece evrak ve makbudara dayanarak bp"kmni7w asia yanrmadıklan 249 milyon 250 bin lira gibi hayali bir parayı talep etmelerinin kabul edilir bir yönö yoktur" denildi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral, son günlerde sahte banka dekontlan olaylanna rastlandığını ve olayların üzerine gidileceğini açıklamıştı. Aral, almacak sonuca göre, sahte evrak tanzimine giden kamu görevlileri ile, bu görevlileri suça teşvik edenlerin adalete teslim edileceklerini belirtmişti. MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI Tuhaf Bir İşkence... Fransızların 14 temmuz bayramında, Fransız Büyükelçiliğinin bahçesinde verilen kokteylde, Bulgaristan Büyükelçisi Argir Konstantin'le konuşuyordum. Argir: Yazma şu domuz konusunu! dedi... Siz domuz yiyor musunuz? diye sordum. Güldü: Ben domuz yemem kardeşim, dedi, ben mutaassıbım! Argir Konstantin, ufaktan ufaktan dalgasını geçiyordu. Bulgaristan'da yaşayan Türklerin adlarının, soyadlarının değiştirilmesi olayı, neresinden bakılsa tutarsız bir şey. Bunda büyükelçinin ne suçu var? O bir elçi; kanımca iki ülke arasındaki sogukJuk, Fransızlarda olduğu gibi, giderilebilir, tatlıya bağlanabilir. Bir "Ankara Notlan"nöa değinmiştim, Ömer Seyfettin'in, (18841920) Bulgaristan'da geçen domuzla iigili bir öyküsüne, değinip geçmistim. Cumhuriyet okurlanndan S.Sönmezler üşenmemiş, Ömer Seyfettin'in "Tuhaf Bir Zulüm" adlı öyküsünü, kesip fotokopi çektirip yollamış. Okurun istegine uygun olarak, öyküyü özetlemek gerektiğini anladım. Ömer Seyfettin'in birçok yılları, Bulgaristan'da geçmiş. "Bilmem eski bir derebeyinin torunu oiduğum için mi? Bulgaristan'da gezerken hep kendimi öz babamın çitttiğinde sanırım" diye başlar öyküsü. Bir yıl banyo bahanesiyle Bulgaristan'a gider. Orada bir arkadaşıyla karşılaşır. Arkadası Koştanof adında ünlü bir sosyalisttir. Koştanof onu, eski bir Bulgar diplomatıyla tanıştırmak ister. Bulgar diplomatı iyi Türkçe bilmektedir, istanbul'da okumuştur. O da o kentte konuk olarak bulunmaktadır. Gidip konuşurtar. Diplomat, sorar Koştanof'a: Bu da kim? dedi, yeni yamaklarından mı? Hayır Gospodin. Bulgar değil... Ya ne? Türk. Türk mü? Evet... Yoksa sen de mi sosyalistsin? Hayır... Koştanof atılır: O nasyonalist Gospodin! Haydi bire oğlan! Eğleniyor musun? Türkten ne sosyalist olur.ne nasyonalist!.. Fakat Gospodin, niçin olmasın,işte ben bir nasyonalistim. Türk değil misin? Evet. öyieyse bir şey olamazsın be oğlum. Niçin olmayayım? Çünkü Türksün be oğlum. Acayip. Türklerde hiçbir şey, hiçbir fikir, hiçbir ideal yoktur. Yalnız bir şey vardır... Ne? Taassup! Evet taassup! Ben Türklerin bu taassuplarından Bulgaristan'da çok istifade ettim. Eğer bugün hükümette olsam yine istifade ederdim. Devletimiz yeni yeni teşekkül ettiği zaman ben olmayaydım bugünkü Bulgaristan olmazdı. Çünkü Türk o kadar çoktu ki... Mutlaka Sobranyada müsavi geiecektik. Kabinenin yarısı da bir gün onlardan olabilirdi. Fakat ben! Türklerin bağnazlığından nasıl yarariandığını şöyle anlatır Bulgar diplomatı: ".. İstanbulofun çocukluk arkadaşıydım. İstanbul'da da 6eraber okuduk. Hükümet teşekkül edince komitalaria bir kongre yaptık. O vakit Bulgaristan'ın yalnız ismi vardı. Ahali yan yarıya, belki de yandan ziyadesi Türktü. Bu bir meseleydi. Beyinsizler hep bir "Katliam" düşünüyorlardı. Bir gün İstanbulof bana: Bu Türkleri ne yapacağız? diye sordu. Ben: Kolay! dedim Hepsini Türkiye'ye göndeririz. Nasıl gönederebiliriz. Hıç yerierini, yurtlarını terkederler mi? dedi. Ederier, dedim. inanmadı. Oda bir katliam lazım fikrindeydi. Halbu ki, bu katliama layık olan Rumlardı. Çünkü başka türlü Bulgaristan'dan çıkarılamazlardı. Nitekim sonra yapıldı. Türklere böyle kanlı muameleye hacet yoktu. Ben biliyordum ki, onların en aziz hassasiyetleri taassuplandır. Küçükken aralannda büyüdüm. Komşularımız hep Türktü. Bunlarm kimseye garazlan yoktu. Hatta kendilerine o kadar kötülük yapan Ruslara bile bile fenalık etmezler, yaralılarına su, ekmek, ilaç veririerdi. Bütün hayatlan karanlık bir taassuptan ibaretti. Mesela domuza fena halde garezdiler! Domuz. Bu ne? Allahın zavallı bir hayvanı be! insana hiçbir zararı dokunmaz, kendi halinde bir mahlukcağız... Fakat Türk bu zavallı hayvana öyle garezdir ki... Görünce tüyleri ürperir, şeytanı görmüş gibi kızar..." Bulgar diplomatı, öyküde Türkleri Bulgaristan'dan nasıl çıkardığını, kacmaya zorladığını anlatır. Türklerin yoğun olduğu bir ilçeye bir aile Makedonya göçmeni getirtir. Gizli ödenekten onlara para vererek on, on beş domuz edinmelerini sağlar. Makedonyalı'ya şöyle der: Domuzlarını aç tut. Hiçbir şey verme. Sokaklarda, bahçelerde, tarlalarda kendilerine yiyecek bulsunlar! Domuzlar kasabaya yayılır, Türklerin hali görülecek şeydir. Hepsi fena kızarlar. Artık domuzlann içtiği çeşmeden su alamamakta, domuzlann gezindiği çayırlıklarda soyunup yağlanıp güreşememektedırler. Altı yedi ay içinde küçuk sürü ürer, tüm kasabayı kaplar. Türkler bakarlar ki, bu yaratıklardan kurtuluş yok, birer bırer göçe başlarlar. Önce en zenginler tası tarağı toplar, mallarını tarialarını yok pahasına satariar. İstanbul'a kapağı atan, bir iki hafta sonra hemen akrabalarını gelip alır. Köylüler de kasabalıların arkasından ayrılmazlar. Orada iki yıldatek Türk kalmaz... Ömer Seyfettin'in öyküsü özetle şöyte biter. "Odama çekildim. Soyundum, yatağa uzandım. Fakat gözüme uyku girmedi. Ateşşiz bir humma her tarafımı yakıyor, soğuk soğuk teriiyordum. Yavaş yavaş aşağıdaki hora gürültüleri, gayda sesleri kesildi. Etraftaki horozlar ötüyor. sabah oluyordu. Uyumak azmiyle gözlerimi sıkı sıkıya kapadım. Yüzükoyun döndüm. Pis, cılız bir domuz sürüsü önünden ecdadımın, yiğit kankardeşlerimin, saf milletimin kavuklan düşerek. atları arabaları bataklıklara saplanarak topları tüfekleri, kadınları kızları, çolukları çocuklan yollara dökülerek bir çılgın ordusu halinde kaçıstıklarını görüyor gibi oluyordum..." Ozal: Pembeyi abartımyonun (Baştarafı 1. Sayfada) dekskrde mevsimlik hareketler vardır. Ama fiyat hareketleri eski hızını göstermiyor. Dikkat ederseniz, bu konuda artık fazla yazılıp çizilmiyor" şeklinde konuştu. Başbakan gazetelerin ekonomi sayfalarındaki yorumlann "daha iyi inceleme" yapılarak yazılması halinde yanlışhklar doğmayacağı görüşünü savundu. Türkiye'deki ekonomik gelişmelerin nedenini "iktidariannın sagtam olmasına" bağlayan Başbakan özal, şöyle dedi: 'Milletin bize olan güveni artarak devam etmektedir. Bunu hiçbir abartma yapmadan söylüyorum. Belki kızacaklar, belki söylenecekler, ama alternatifimiz daha ortada yok. tnşallah ileride olur. CNsun veya olmasın diye söylemiyorurn. Ama olursa olur, göriinen köy de budor. Bu durum ashnda bizim işimizin ne kadar zor olduğunu gösterir. MiHetimiz bizden başka tfirliı ttmit ediyor. Çok aksi yazüar olmasına rağmen en ufak bir tereddüt olduğu kanaatinde degilim." OTOMATtK İTHALAT "tthalatı, keyfimizden dolayı serbest bırakmadık" diyen Başbakan, ithalatta serbestinin enflasyona olumlu etkisi olacağını ileri sürdü. Firmalann kendi aralannda anlaşarak fıyat yüksekmelerinin bir ömeğinin son günlerde deterjan konusunda görüldüğunü söyleyen özal, "Deterjan üreticilerinin iki kez zam yapanı belki alkışlar. ama onun yapmalan üzerine deterjanın söyledigi bir kulağından girip gümriik vergisinin ve fon kesinöbüründen cıkar, hiçbir iz bıraktisinin azaltıldıgını" belirtti, maz. Bu şekOde konuşanlar da "Herkes boylece hizaya gelir. bizim halkımızdan rey alamazKeyfi fiyat arttırmalanna kimse lar. Rey almak istiyorsanız, dügidemez" dedi. Özal keyfı fiyat rüst. açık, samimi olun. hatanız artışlannın önlenmesi için önüda varsa, hatanızı yapamayacakmüzdeki bir îki yılda, bir iki mal sanız, yapmayacagınızı söyledışında bütün mallardaki gümyin." rük hadlerinin kademe kademe indirileceğini ifade ederek "KeyZİGANA TÜNELİ fi fiyat yükseltmek isteyenlerin Konuşmasmda Zigana Tünekarşısına ithalatın otomaük olali inşaatına da değinen Başbarak çıkacagını" kaydetti. kan, Zigana Tünel inşaatının Niyeti kötü falcılar bulunduyüzde 75'inin tamamlandığını, ğunu belirten özal, Türkiye'nin kısa bir süre sonra da paralı yol mutlu bir Ulke haline geleceğini olarak hizmete sokulacağmı söyumut ettiğini vurguladı. ledi. özal, "Dogru olan da buBaşbakan, vergi borçları kodur. Zigana Tüneli'nin paralı olnusunda da, "Herkese vergileriması belirii bir kâr getirecektir" ni ödetecegiz. Sadece KtT'lerin şeklinde konuştu. degil, digerlerinin de üzerlerine Cem Karaca ile iigili bir gidiyoruz" şeklinde konuştu. soruya: HOROZ DÖGÜŞÜ "Ben kendisi ile Mttnih'te göözal salondaki basın mensuprüştüm. Türkiye'ye dönmek islannı "tariz etmek istemedigini" tedigini söyledi. Sadece o degil. belirterek şunlan söyledi: aynı istekler başka yerlerden de "Horoz döğüşü yaptınlıyor. var. Geregine bakacagız. HukuBirisi bir şey söyleyecek manşet ki bir sakıncası yoksa neden aülacak. Obiirüne gidilecek, bak olmasın" yanıtını verdi. bunu söyledi, ne diyorsun deneÖzal Akfa'run Arhavi, Pazar, cek. Ertesi gün yine bana geline Karçay'ın da Ardeşen fabrikalacek, şu şnnu söyledi, bu böyle rını hizmete soktu. Fındıkh'da cevap verdi diye manşetlerimiz otomatik telefon santralını hizbiiyüyecek. Ama benim bütün mete açarken, telefonla Cumhuarkadaşlarıma tavsiyem, hiçbir riyet'i aradı. parti ile böyle bir münakaşaya Başbakan daha sonra Arhavi, girilmemesi. Biri soldayım, bir ~Hopa, Borçka ve Artvin'de koleşecegim demiş. Öbürü ben de nuştu, Hopa'da üreticiler yine solun karşısındayun demiş. Kencay paralannı sordular. özal çay dilerine göre bir sistem kunnuşparasının bir bölümünün daha lar. Bırakın onlar aşagıda istebayramdan önce verileceğini yidildeıi kavgayı yapsmlar. neledi. özal geceyi Rize'de geçirdi. MDlet güzel soz söyleyip hiciv Muhammed Özbir tutuklandı f dan evinde silah bulundurduğu ihbar edilmesi üzerine gözaltına altnan ldris Özbir dün serbest bırakıldı. Kürt Idris adıyla bilinen tdris Özbir, bir süre önce kız kaçırmaya kalkıştığı iddiasıyla yakalanan oğlu Murat Muhammed özbir'in polise yaptığı ihbar üzerine Avşa 'daki evinde gözaltına almmıştı. tdris Özbir ile kız kaçırmaya kalkıştıklan iddia edilen oğlu ve 6 arkadası dün Şişli 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ne çıkarıldı. Mahkeme tdris Özbir'in salıverilmesine, oğlu Murat Muhammed özbir ile arkadası Abdurrahman Kayabaş ve Hüseyin Ertuğrul 'un ruhsatsız silah bulundurmaktan tutuklanmalanna karar verdi. ldris Özbir serbest bırakıldıktan sonra ' 'Oğlumun kız kaçırmaya kalkısacağına inanmıyorum. Eğer oğlum gerçekten kız kaçırsaydı, onu kendi elimle teslim ederdim" dedi. Ozal açılışını yaptığı otomatik Çelenk, Papa suîkastı için (Baştarafı 1. Sayfada) Mehmet Ali Agca'ya 3 milyon mark verdiği öne sürüldü. Sıkıyönetim Savcı Yardımcısı Arif Gündoğdu Giinses tarafından hazırlanan iddianamede Çelenk'in "Hepgülerler", "Kısacık", "Nehir" ve "Oflular" gibi isimlerle anılan örgütlerle işbirliği sağladığı, uluslararası uyuşturucu madde ve silah kaçakçılığında söz sahibi kişilerle ilişki halinde olduğu görüşlerine yer verildi. 11 sayfahk iddianamade, Çelenk'in silah ve uyuşturucu madde kaçakçüığım gerçekleştirmek için yurt dışında kurduğu şirketlerin yanısıra satın aldığı şirketlerde çalıştırdığı kişileri aracı olarak kullandığı da öne sürüldü. Çelenk'in, uluslararası kaçakçılık mafyasımn önemli organizatörleri olarak iddia edilen Henri Arsan, Mehmet Cantaş, Nurettin Cantaş, Abuzer Ugurlu, Cevdet Çil. Hnseyin Çil, Mahmut Nehir, Mustafa Kısacık, Ertem Tegmen, Herbert Oberhofer'le birlikte dayanışma içinde olduğu, içlerinde helikopter ve ağır silah da bulunmak üzere kaçak silah ve cephaneyi, uyuşturucu madde kaçakçılığından elde edilen paralarla Sofya'daki Stibam firması ve diğer Varşova Pakü devletlerinden temin ederek, pazarlanmasmda rol aldığı, Varşova Paktı'nda sekreter olarak görev yapan Yuvanoviç tarafından gönderilen silahların büyük bir bölümünün Bekir Çelenk tarafından yurda sokulduğu, Bekir Çelenk'in devlet kuruluşu olarak kaçakçıhk faaliyetlerinin Bulgaristan devleti adına organize eden Kintex firması ile irtibat halinde bulunduğunun belirlendiği öne sürüldü. Ortadoğu ülkelerinden temin edilen uyuşturucu maddelerin çeşitli yollardan ham veya işlenmiş şekilde çoğunlukla Sofya'dan yapılan organizasyon ile depolanmasında Carlo Kofler'in görev aldığı kaydedilen iddiauamede 1979 kasımından 1981 martına kadar Trieste'de 1980 aralık ayından, 1981 yılı ocak ayına kadar Venedik, Trento ve Bozano'da, 1982 yılı mart ayında Dimitrov Grad'da çok miktarda baz morfin ve eroinin ele geçirildiğine, Italya'da yapılan soruşturma sonunda uyuşturucu maddeleri sağlayan kişiler arasında Bekir Çelenk ve arkadaşlarının bulunduğuna dikkat çekıldi. 5 Nisan 1973 tarihinde Trabzon'da yakalanan Arslan Fat adIı motorda ele geçen 769 bin 500 adet kaçak mermınin sahibinin Bekir Çelenk ve Abuzer Uğurlu olduğunun yapılan soruşturma sonunda anlaşıldığı, 31 Ağustos 1981 tarihinde Milano'da yakalanan bir kısım eroinle iigili olarak Bekir Çelenk ile irtibatı olan Bülent Latikçioglu'nun tutuklandığı, yapılan soruşturma sonucunda uyuşturucu maddelerin Bekir Çelenk'in "Çelenk" gemisi ile Italya'da satıldığı ve bu iş için Bekir Çelenk'in bir milyon dolar aldığı saptanarak, hakkında tutuklama kararı çıkanldığına da iddianamede yer verildi. Askeri Savcı, 12 Eylül Harekâtı'nın yapılması ile yurt dışına gidemeyen Bekir Çelenk'in, Kenter Albayrak adına düzenlenmiş pasaportu Abuzer Uğurlu'dan alarak, kendi resmini yapıştırıp yurt dışına çıktığım, Çelenk'in büyük miktarda eroini 1984 yılı nisan ayında ltalya'ya soktuğunu ve bu eroinin yakalanması ile mali durumu sarsılan Çelenk'e Istanbul'dan iki ya da üç kişinin para yardımı yaptığını savundu. Türkiye'ye yönelik tehditlerin çok yönlü olduğunu, dış ülkelerden yönlendirilen kaçakçıhk, uluslararası terorizm, bir kısım ülkelerin emelleri, Ermeni terör örgütü ASALA ile iç ve dış yıkıcı unsurların ortaklaşa cabaİannın Turkiye için bir dış tehdit çemberi oluşturduğunu kaydeden Askeri Savcı, iddianamesinde uyuşturucu madde kaçakçılığından sağlanan paralann terör örgütlerinin silah ve diğer ihtiyaçlannın karşılanması için sermaye olarak verildiğini öne sürdü. Askeri Savcı, Çelenk'in kaçakçıhk eylemlerinin buzdağının deniz yüzeyinde kalan kısmı gibi tespit edilebilenlerden oluştuğunu belirtti. Öte yandan, Bekir Çelenk'in yargılanmasına eylül ayının ikinci haftası içinde başlanması bekleniyor. KADEM TÜRKİYE'YE GETİRİLDt Roma Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Papa Suikastı ile iigili ikinci davada terörist Mehmet Ali Agca ile yüzleştirilmek üzere salı günü Roma'ya götürülen Sedat Sım Kadem, dün İtalyan Havayollarına ait bir uçakla yeniden Istanbul'a getirildi. İki İtalyan polisin eşliğinde gelen Kadem, pasaport işlemlerinden sonra lstanbul Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şubesi'ne götürüldü. (Baştarafı l. Sayfada) ler, güvenlik kuvvetleri tarafınBaşbakan, Rize'deki konuşmasından sonra ÇayKur'un 45. Bu konuşmalardan sonra dan engellendi. özal "parayı ne Özal, yanında duran Cumhuri zaman vereceğimizi biliriz" di fabrikası olan Karaca ÇayKur Fabrikası'nı açtı. Daha sonra yet muhabirinden gazetenin te ye karşüık verdi. özal'ın bölgeye geleceğinin bi Çayeli'nde özel sektöre ait ilk lefon numarasmı sordu. Telefoçay fabrikasım hizmete soktu. nu çevlrdikten sonra karşısına çı linmesi dolayısıyla ÇayKur'da kan santral görevlisine "Ben çalışan 40 bin işçiye maaşları an Akfa Şirketler Grubu'nun kurTurgut Özal'ım, Haber Merke cak önceki gün ödenebiidi. Bu duğufabrikanın açılışında konu"Ancak bakanlığımız, 3763 zi'ni bağlayın" dedi. Ancak para tam 1.5 milyar liraydı. Dün şan Özal "Bufabrika dörtay gisayüı kanuna dayanarak Tiirk santral görevlimiz telefonda ko de yaş çay üreticilehne ödeme bi kısa bir zamanda tamamlanSflahb Kuvvetlerini Güçlendirme nuşan kişinin Başbakan özal ol başladı. Haziran ayına ait çay mıstır. Biraz önce açtığım TeVakfı'nın vakıf senedinde duğuna inanmak istemedi. Baş bedellerinin temmuzda ödenmesı kel'e aitfabrika 6 yılda tamamgösterilen amaçlann hilafına şirbakan, kendisinin Turgut özal gerekiyordu ve bu miktar tam 23 landı. Bu, rekabetin ketiere iştirak etmelerini uygan olduğunda ısrar ederek, Haber milyar lirayı buluyordu. Dünkü ekonomimize neler getirdiğinin bulmamaktadır. Kaldı ki. vakıfMerkeziMüdürü Yalçın Bayer' ödemelerle bu miktar ancak 5 göstergesidir" dedi. milyarı buldu. larda görev alan silablı kuvvetin bağlanmasmı istedi. Haber lerimizİD muvazzaf veya emekli Merkezi çalışanlarmdan Naim statüsüne ulaşmış, milletimizin Arabacılar'ın sese ınanmaması büyük hassasiyetle şu veya bu şeüzerine telefonu Bülent Ön'e kflde gölge dnsüriilmesine müsaverdi. özal, yamndakilere "Naade etmeyecegi degerii mensupim ismindeki arkadaş benim başbnıun, yerti ve yabancı şirkeüerbakan olduğuma inanamıyor" le ticari ilişkilerde bulunmak gidiyerek kahkaha attı. Daha sonbi gıincel, fakat töhmet altına ra telefonagelen Yalçın Bayer'e, İtalyan mahkeme heyeti Boçhum aokncn faaUyetierie iştigal ettiril Fmdıklı Telefon Santralı'nı açCezaevi'de bulunan Yalçın özbey'in mefcfi kanaatimize göre mahznrtıklanm belirterek "Ama Cumta bulnnmaktadır. • huriyet'teki bürokrasi bizdeki ifadesini alacak. bürokrasiden daha fazla" diye Yavuztürk, saydığı nedenlerFederal Almanya'nın Hamm kenti savcısı, takıldı. le, gerek Havelsan gerekse de diAğca'nın Almanya'ya getirileceğini Başbakan özal, daha sonra ğer şirketlerde bulunan vakıf hisGenel Yaym Müdürümüz Hasan doğrulamadı. selerinin Hazine tarafından devCemal'le konuştu. özal, "FmDış Haberler Servisi Federal Almanya'nın Hamm Kenti ralınmasını talep ederek, "Bundıklı Telefon Santraü "nın açılıSavcısı Dorn, Ağca davası dolayısıyla ttalyan mahkeme dan böyle bu kunıluşlann ticari heyetinin hafta başmda Bochum'a geleceğini açıkladı. firmalarla dogrudan temaslan şıru yaptık. Buradaki vaıandaşlanmız artık bütün dünya ile İtalyan savcılann Bocbum Cezaevi'nde bulunan Yalçın nın önlenmesi ve vakıf senetlekonusabüecek" dedi. Şu andaözbey'i sorgulayacaklarııu beîirten Dorn, Anadolu Ajansı rindeki amaca nygon faaliyetleki konuşmanın hoparlörle Fınmuhabirine verdiği demeçte, Mehmet Ali Ağca'mn re yöneltilmelerini gerekli dıklılara dinletildiğini söyledi. Aîmanya'ya getirüeceği haberini doğnıylamadı. Ancak savcı, gördügünü" ifade etti. Hasan Cemal de, "Hayırlı Ağca'nın Almanya'da Yalçın özbey'le yüzleştirilmesinin Milli Savunma Bakanı Yavuzolsun" dileğinde bulundu. teorik olarak mümkün görüldüğünü söyledi. türk, Başbakan özal'a da gönAlman savcı Dorn, Ağca'nın Almanya'ya getirilmesiyle Doğu gezisinin üçüncü günü Herdiği yazıda, Havelsan'a iliş akşamı Karadeniz sahiline inen iigili şu ana kadar bir bilgi verilmediğini kaydetti. kin görüşlerini şu biçimde taAğca ile bağlantılı olduğu ileri sürülen Yalçın Özbey, 18 özal'ın yol yorgunluğu üzerinmamladı: martta Bochum'da yapılan durusması sırasında Abdi îpekçi'yi deydi. Trabzon'asaat21.30'da Ağca ik birlikte öldürdüklerini söylemiş, ikinci duruşmada "F16 savaş uçağı ortak ya girilirken, Faroz mahallesi yaise "şaka yaptım" şeklinde ifade vermişti. kınlannda gençler özal'ı ellerinpım projesinin aksamaması için de yanan meşalelerle karşıladıözbey, Bochum Mahkemesi tarafından dolandıncıhk ve Havdsan'daki Türk Hava Kuvsahtekârhk suçlanndan 9 ay hapse mahkum edilmişti. vetlerini Güçtendirme Vakfı his lar. "En büyük Özal" diye baözbey HoUanda'dan Almanya'ya sahte pasaportla girerken selerinin 101 sayılı kanun httk ğırdılar. özal da otobüsten ineyakaîandığı sırada, polislere silah çekmek suçundan ayrıca miindeki karamame uyannca rek ANAP Genel Başkan YarAchen Mahkemesi'nde yargılanacak. kurulmuş bulunan Savunma dımcısı Şadi Pehtivanoğlu ve Donatım Işletmeleri Genel Mü Trabzon mUletvekilleri Eyüp dürlügü tarafından devrahnma Âşık ve Fahrettin Kurt'la birlikte horon tepti. Otobüse bindiğinde suu, bn şeküde teessüs edecek bir genç elini öpmek isterken yeni yönetim altında, sirketin "ANAP için çahşıyoruz, ama F16 projesi ile iigili avionik ve Mülkiyetı Belediyemize ait olan Sıhhıye Köprüsu alnnda 24 Ağustos etektroBİk malzeme üretiminde ölüyoruz" diye bağırdı. 24 Eylıil tarihleri arasında "Ayakkabı (Saraciye) Fuan" açılacaktır. göreviendirilmesi uygun görülGezi sırasında özal'a ilgi gösAçılacak Fuarda istekli fırma sayısı dükkân sayısından fazla olmektedir. Bu maksada, şirkette terilmediği yolundaki haberler, duğu takdirde teklifler 21 Ağustos saat 14.00'te noter huzurunda çeki vakıf hisselerini satın almak bakanlann tepkisine neden oldu. kilecek kura ile belirlenecektir. üzere, Savunma Donatım tşlet Devlet Bakanı Ahmet Karaevli, Bu itibarla istekli firmalann aşağida belirtilen belgelerle birlikte meteri Genel Müdürlügiine öde halkın ilgisinin olduğunu savuen geç 20 Ağustos 1985 tarihine kadar EMLAK İSTİMLAK VE İŞnek tahstsini, Genel Müdürhigün nurken, "Yanibiz başkagözlükLETMELER DAİRE BAŞKANLIĞI'na başvurmaları duyurulur. bu faaliyeti yüriitmek üzere kad le mi bakıyoruz, da farklı İstenilen belgeler: ro ve teşkilatının bir an önce göriiyoruz" dedi. 1 Müracaat dilekçesi, onaylanmasını takdir ve tensipRize'de özal'ı dinleyenlerin 2 Ticaret Odası ya da bağlı bulunulan Meslek Odası belgesi, lerinize arz ederim." sessizliği dikkati çekti. Sessizli3 Imalatçı belgesi. ğin nedeni apaçıktı: bölge halkı parasızdı. Mustafa Koyuncu • Nüfus cüzdanımı kaybettim. (75), özal'a "Çayparalan nereHükümsüztür. de? diye bağırdı. Çay parasının Adres: Yeşilköy, Polat Yah D: 6 Tlf.: 573 91 06 ŞEVKET BELDEK Odenmesını isteyen diğer üretici Marini ve Santiapichi Almanyu'yu gidiyor TURHAN SELÇUK'un kaleminden ABDÜLCANBAZ KÜLLJYATI ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN Abdülcanbaz'ın Olağanüstü Serüvenleri Dr. MASUME ÇÖL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle