24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 \ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER sol kanadı hariç, tüm toplumsal kesimler, Berlin'den Bağdat'a uzanacak olan demiryolunu hararetle savunuyordu. Pan Cermencilerin muhalefeti, dünyada ilk kez Almanya'nın Osmanlı İmparatorluğu'na uyguladığı yeni sömürgecilik yöntemlerinin Alman emperyaiist çıkarlarınm savunulmasında yetersiz kaldığı, Deutsche Bank'ın Bağdat demiryolunu bir Töton teşebbüsü haIine dönüştüremediği düşüncesinden kaynaklanıyordu. Sol sosyal demokratlar uluslararası gerginliğin mevcut tırmanışıyla savaşı kaçınılmaz kılacağını seziyorlar, başta Rosa Luxemburg olmak üzere olayın sınıfsal boyutunu da vurgulayarak Alman halkını uyanyorlardı. Sosyal demokratlann reformcu kanadı ise, Ernst Frei'ın Sozialistische Monatshefte'de yazdığı gibi "empenalizmin költfir misyonu" üzerine övgüler düztiyordu. Deutsche Bank hissedar ve yöneticileri; demiryolu malzemesini sağlayan, hattı döşeyen, madenler, limanlar vb. yan teşebbüsleri gerçekleştiren şirketler; taşıdıkları mal hacmi birdenbire artan Hamburg Linie gibi yeni palazlanmakta olan genücilik şirketlerinin armatörleri; Yakındoğu'yu pazar olarak gören tüccarlar, hammadde deposu olarak gören sanayicikr; kutsal topraklara eski kimliğini kazandırmak isteyen Katolik, Protestan misyonerler; askerler, diplomatlar ve gözleri BBB (Berlin Byzantum Bağdat) sloganıyla kamaşmış şovenist duygularla olayı tribünlerden alkışlayan vatandaşlar, geniş taraftarlar kitlesini oluşturuyorlardı. İngiliz basını ise Bağdat demiryolu projesine ateş püskürüyordu. The Thames, The Daily Mail v.d. demiryolunun Hindistan yolu üzerindeki Mısır ve Basra'da İngiltere için yaratacağı tehlikeden, İngiliz ticaretine vereceği zarardan, Almanlann Yakındoğu'daki ekonomik ve siyasi nüfuzlarının artacağından yakımyorlardı. Yalnız bir Londra gazetesi, The St. James, Ingilizlerin Bağdat demiryolu projesine katılma yanhsı görüşler ileri sürdü. 22 Nisan 1903 tarihli sayısında Ingilizler istese de istemese de, Alman ve Osmanlı İmparatorlukları anlaştıklarına göre demiryolunun gerçekleşeceğinden söz ediyor ve anılan hattın ticareti arttıncı etkisinden İngilizlerin de payını almaya çalışması gerektiğini ileri sürüyordu. Önemli clan Yakındoğu halklanmn gereksindikleri malları üretip gönderebilmekti. Ingiltere'nin güdeceğı böyle bir politika, "Hans ile Gretchen'in cennel bahçesinde bir Alman bandosunun naf meterine kulak verip Lövvenbrüu biras içeceklerini düşünen Almanlann bu ruyası"nın gerçekleşmesini engellerdi. Bağdat demiryolunun tarihı yazıldı, yeni belgeler (özellikle Deutsche Bank arşivlerini araştırmacılara açarsa) yeni değerlendirmelerle kuşkusuz yeniden yazılacak. Ben de bu kısa yazıda, Bağdat demiryolunun Osmanlı împaratorluğu 'nu emperyalistler arası paylasım savaşına sürükleyici boyutu yerine, hatların geçtiği bölgelerde özellikle sulama projelerinin uygulandığı Konya ve Adana ovalanndaüretimi birkaç katt arttırdığı gerçeğini vurgulamayı yeğlerdim. Bu proje körükörüne Alman siyasi ve ekonomik nüfuzunu kabullenerek değil de, daha bilinçli olarak gerçekleştirilmeye çalışılsaydı, belki bugün olumlu birgirişim olarak anılacaktı. BLGÜNKÜ POLİTİKALAR D 4 . . . Cumhuriyetin belli dönemlerinde "ithal ikamesi" adı verilen politikalar uygulandı. Gelecek vaat eden sektörlere, aşamalı olarak kaldırılmak üzere uygulansa son derece yararlı olabilirdi. Bunun yerine içerde üretilen her mala rasgele ithal ikamesi uygulanması, kıt kaynakların us dışı kullanımına yol açtı. Ne denli ilginçtir ki, şimdilerde gecekondu mahallelerinde bile, The St. James gazetesinin 82 yıl önce yazdığı gibi, Bağdat demiryolu projesiyle Anadolu'ya giremeyen Lövvenbrâu biraJarını içiyoruz. Sakın bugünkü politikalar da, gelecekte rasgele ithalat serbesthği ve rasgele ihracata yönelik sanayileşme biçiminde anılmasın. Lövvenbrâu bir sembol yalnızca. Yoksa 20. yüzyılın son çeyreğinde biraseverlere her ne kadar biradan hoşlanmasam daTekel birasmı tek seçenek olarak önermek gibi bir düşüncenin savunulmasından yana değilim. Seksen Yıllık Gecikmeyle Cumhuriyetin belli dönemlerinde "ithal ikamesi" adı verilen politikalar uygulandı. Gelecek vaat eden sektörlere, aşamalı olarak kaldırılmak üzere uygulansa son derece yararlı olabilirdi. Bunun yerine içeride üretilen her mala rasgele ithal ikamesi uygulanması, kıt kaynakların us . dışı kullanımına yol açtı. PENCERE Üstsüz! 20 TEMMUZ 1985 MURAT ÖZYÜKSEL Uludağ Üniversitesi tktisat Bölümü Anayasaya saygılı olacağına dair andiçerek tahta geçen Abdülhamit, ilk fırsatta anayasayı rafa kaldınp, otuz yıllık iktidar dönemini başlatırken, Osmanlı tmparatorluğu için de tarih sahnesindeki son perde açılmış oluyordu. Sultan Hamit'in, parçaİanmayı Avrupalı giiçler dengesinin çelişkilerinden yararlanarak engelleme politikasıyla, imparatorluk kendini aynı çeliş. kiler yumağının merkezinde bulacaktı. OsmanJı Devletini Birinci Dünya Savaşı'na sokan süreç, aynı zamanda "geteneksel TiirkAlman dostlugıT'nun tohumlanmn atıldı|ı yıllar olmuştu. Her iki ordunun da Alman k'rupp toplannı kullandığı 187778 Rus savaşı yenilgisinden sonra, Osmanlı ordusunu yeniden örgütleme görevi Abdülhamit'in isteği üzerine bir Alman askeri he• yetine verilmişti. Osmanlı aske.ri örgütlenmesinde önemi gittikçe artan von der Goltz Paşa ile birlikte Krupp, Mauser, Loewe gibi Alman silah fabrikalan Osmanlı silah ticaretinde tekel haline geliyordu. Silah siparisleri için borç saSlama isleviyle birlikte, Deutsche Bank'ın Osmanlı topraklarındaki maceraları da bajlamış oluyordu. Deutsche Bank, 1888 yıhnda tstanbul'a Mauser Fınnası için silah siparişi almaya gelen VVürttembergische Vereinsbank yöneticisi von KauJia aracılıfıyla sürdürüien görüşmeler sonucu Haydarpaşa Izmit demiryolu hattını Ankara'ya uzatma imtiyazını elde etmişti. Ertesi yıl Deutsche Bank denetimindeki, demiryollarını Anadolu'nun bağnna uzatacak olan şirket "Societe du Chemin de Fer Ottoman d'Anatolie = Osmanlı Anadohı Demiryolu Şirketi" adıyla kurulmuştu. Şirket demiryolu hattını 1892'de Ankara'ya ulasurmış, 1896'da Eskişehir Konya hattını işletmeye açma başansını göstermi$ti. Bu arada da Yakın Doğu'ya Alman meta ihraanı arttırmaya yönelik Export Verband, Deutsch Orientalische Exportgesellschaft vb. şirketler kurularak faalıyetlerini Osmanlı Imparatorluğu'na yöneltiyorlardı. Osmanlı fmparatorluğu'nda Alman siyasi ve ekonomik nüfuzunun en yüksek noktaya ulaşması Imparator 2. Wilhelm'in 1898 yıünda Sultan Hamit'in konuğu olarak Istanbul ve Kudüs'e yaptığı ikinci gezi ile gerçekleşti. Kaiser VVilhelm Berlin'e dönüsünde kendsini karşılayanlara Alman silah sanayii için kârlı siparişlerle birlikte Anadolu'daki Alman demiryollannın Bağdat'a kadar uzatılma imtiyazını müjdeliyordu. Arkasından Deutsche Bank ile Bağdat Demiryolu için ön anlaşma imzalandı. Böylece emperyalist çıkar çelişkilerinin en yoğun sergilendiği uluslararası bir sorun olarak Ba|dat demiryolu Birinci Dünya Savaşı'na dek politik gündemin en temel maddesini oluşturmak üzere tarih sahnesine çıkıyordu. Konuyla doğrudan ilgisi olan Osmanlı Imparatorluğu, Almanya, İngiltere, Fransa ve Rusya'daki çeşitli çevreler, Bağdat demiryolu projesine çeşitli düzeylerde yandaş ya da karşı oldular. Almanya'da ırkçı Alldeutsche Verband (PanCermen Birliği) ve sosyal demokratların Eski taşrada İstanbul özlemi, akşama doğru insanın gönlüne oturur, yüreğini burkardı. Güneş battıktan sonra çarşıda dükkânlar kapanır, el ayak çekilir, dar sokaklar boşalır, ses sada duyulmaz olur, tek tük göriinenler hayaletleşir, ortalığı hüzün kaplardı. Karanlıklaşan kasaba, yalnızlığı ışleyen bir tiyatro oyununun ustaca hazırtanmış dekoruna dönüşürdü. Pencerelerinder." "*luk ışıklar sızan eciş bücüş evlerin arasında dolaşan İstan. lu, Beyoğlu'nun aydınlığını, tramvayların gürültüsünü, sinemalardan dağılan kalabalığı, şık mağazalann vitrinlerini seyreden kadınlarla erkekleri anımsar, gurbet duygusu koyulaştıkça koyulaşırdı. Anadolu, o dönemde elektrik, akarsu, gaz, sinema gibi nimetlerden yoksundu. Şimdi çogu taşra kasabasının köylerinde karanlık bastırdıktan sonra videodan film seyrediliyor. Eski İstanbul'u İstanbul yapan çoğu uygarlık hizmeti oldukça yaygınlaşmış, kasaba yaşamına girmiştir. • Yine de günümüz taşrasının yan sokağına saparsanız geçmişten bir yaprak açılır. Yılların tozunu yutmuş duvarlar, dar avlulara açılan kararmış kapılar, tahta kanatlı basık pencereler, eğri büğrü taş eşikler, sokağa sarkmış asmalar, kırk yılda bir geçen yabancıyı elişi örgüsünden perdeler ardında izleyen gözler, eski bir fotoğraf albümünün yapraklarından fırlamış gibidir. Bazen böyle sokaklarda eski bir evin ait katına sığınmış yamrı yumru bir dükkân da bulunur. EVET/HAYIR OKEff AKBAL Kimler Gümrük Öder? 'Bunca eşya nasıl gümrükten geçti?' Uzakdoğu seferlerinden ucaklar tıklım tıklım dolu dönmüş! Dört kapılı buzdolabı bile getirilmiş. Daha neler neler... Hepsi gümrüğe bağlı eşya. Kimler gümrük vergisi ödemiş? Çölaşan'ın sorduğu bu soruyu, geziye katılmış ama adı gizli tutulan kişi şöyle açıklıyor: "Hiç kimse kuruş gümrük ödemedi. Bu işin nasıl ayarlandığını bilmiyorum. Yalnız boşaltma işlemleri çok uzun sürdü. Kamyonlar dolusu eşyageldi. Bazısı "evine kamyonla götürdü. Bazılarını resmi arabalar taşıdı." ' Yazar soruyor: "Pek> bu nasıl oluyor? üariban bir gurbetçi işçimiz en ufak bir şey getirince gümrükte el koyuyorlar da Uzakdoğu kafilelerinin dönüşü, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına tabi değil mi? Bu memleketin kanunlan adamına göre mi uygulanıyor acaba?" ; Bu soruyu hepimiz soruyoruz. TC yasaları sana başka türlü • bana başka türlü uygulanıyorsa o zaman işler adamakıllı sar: pa saımış demektir. Başbakanın gezisine katılan kişiler her türlü ayncalıktan yararlanacaklar; sıradan kişiler ise en ağır yasaların karşısında hesap verecekler... ' Çölaşan'ın adı saklı bir kışiyle yaptığı konuşma 'Singapur Rezaleti' adıyla yayımlandı. Kıyamet koptu. Yadsımalar, suçlamalar birbirini izledi. Yok şu yok bu! Bilirim, bu tür gezilerde bir takım görgü yoksulu insanlar yosmaların peşinde koşar. Sanki ülkemizde yosma yokmuş gibi! Buna bir şey diyemeyiz, kime ne! Gerçi bir Başbakanın gezisine katılan kişilerin betirli kurallara uymaları gerekir, ama uymazlarsa kim ne yapabilir... Başbakan böylelerini bir dahaki gezisine götürmez, olur biter. Ama yığınlarca eşya getirilsin, bunlar gümrük vermeden geçsin, işte bu konu önemlı... Birden aklıma geldi: Eski Gümrük ve Tekel Bakanlarından Tuncay Mataracı yurt dışından silah getirdiği için Yüce Divar^ ca mahkum edilmisti. Geçenlerde eski Devlet Bakanı İsmail Ozdağlar Yüce Divan'da ilginç bir açıklamada bulundu (Bk. a785 günlü gazeteler). Ozdağlar der ki, Başbakan Turgut uzal yurt dışından getirdiği bir tabancayı bana armağan etti. Bay Ozal yurt dışından nâsıl tabanca getirmiş? Gümrüğünü ödemiş mi? Bu açıklamayı TC savcıları gördü mü bilmem? Benim Cumhuriyet Savcılarına güvenim vardır. Yargıçlardan 'Cumhuriyet Yargıcı' diye söz edilmez de, Savcılar Cumhuriyet Savcısı' diye anılırtar. Bunun nedeni TC yasalarının bekçisi, savunucusu olmalarıdır. Yurttaşlar ve görevliler arasında hukukadalet yö•nünden birayınm olmayacağına göre, Yüce Divan Savcılığını yapan Cumhuriyet Başsavcısı, İsmail Ozdağlar'ın sözünü ettiği armağan konusunda ne gibi bir işleme başladı? Bir şey yaptı mı, yapacak mı, yoksa görmezlikten, duymazlıktan mı gelecek? Bir ülkede hukuk egemen olmalıdır. Hukukun üstünlüğü adını verdiğimiz şey... Bir yasa maddesi birine tüm ağırlığıyla uygulanır, başkasına uygulanmazsa 'hukuktan', 'adaletten' söz edilemez elbet. Herşey bozulabilir, altüst edilebilir. tanınmaz biçime sokulabilir, ama hukuk kuralları yozlaştırılmamalıdır. Yasalar önünde herkes eşittir. Başbakan da, sıradan yurttaş da... Yasalara en çok saygı göstermesi gerekenler, o yasaları yapanlar, uygulayanlar olmamalı mı? "Balık baştan kokar" sözü boşuna mı söytenmiş? Şu yüz,. iki yüz kişilik yurt dışı gezilere gelince... Sormakta yarar var: Türkiye ne kazanıyor bundan? İşadamlanmız kaç önemli bağlantı yaptı? Başbakan bizlere neler kazandırdı? Önceki kalabalık dış gezilerin katkıları ne oldu ki bunun da olsun? Eşler, dostlar, yandaşların cümbür cemaat uçak dolusu oraya buraya gitmeleri Türk ulusu için nasıl bir anlam taşıyor? Doğru dürüst bir açıklama yapsalar da anlasak bu büyük masraflr gezilerin ulusumuza neler kazandırdığını ya da kaybettirdiğini? Bir kez daha Ozdağlar'ın Yüce Divan'da söylediği şu sözü anımsatacağım Şayın Cumhuriyet Başsavcısına: 'Başbakan yurt dışından getirdiği tabancayı bana armağan etti'. Yurt dışından herkes tabanca getirebilir mi? Öyleyse niye Mataracı: yı mahkum ettiler Yüce Divan'da? Bilmem bu sorunun açıklamasını yapan çıkacak mı? " Alnıanyadakiler Tüıldyedddler! Almanya'daki "Türkler", Türkiye'deki "Almancılar", sizin için yepyeni bir dergi çıkıyor. Türk ve Alman kültürleri arasında bir köprü oluşturmayı hedef alan iki dilde, kaliteli, aybk bir dergj: Bizim AlmancaUnser Deutsch Bizim AlmancaUnser Deutsch, Almanya'da 'M W ' yaşayanlann, Türkiye'ye dönenlerin; Alman kültürüyle ilgilenen Türklerin, Türk kültürüne merak duyan Almanlann; Türkçesini ve Almancasını zenginleştirmek isteyenlerin dergisi. TürkçeAlmanca: haberler; eğitim, hukuk, ekonomi köşeleri; çizgiroman, söyleşi, kültürmagazin ve spor. Bizim AlmancaUnser Deutscn'u okuyun, "kendi" derginiz yapm. Abone olmak için aşağıdaki kuponu. bankadan alacağınız dekontun foıokopisiyle birlikte, Çağdaş Yayutcdık ve Basın Sanayi Ş Türkocağı Cad. 3941. Cağaloğlu. İsıanbulTürkei adresine yollaym. D 6 aylık abone tutarı 20. DM D Yıllık abone lutan 38, DM Adı. Soyadı: Adres: . . . . Meslek: Tarih: . İmza: . Abone olmak için aşağıdaki kuponu. bankadan alacağınız dekontun fotokopisivle birlikte. Çağdaş Yaymcdık ve Basın Sanayi Ş. Türkocağı Cad. 3941, Cağaloğlu, İsianbul adresine yollaym. Bizim AlmancaUnser Deutsch'u abone olarak ya da bayinizden sipariş ederek temin edebilirsiniz. Bizim AlmancaUnser Deutsch adlı aylık dergiye abone olmak isıiyorum. Çağdaş Yayınctlık ve Basın Sanayi A.Ş. 'nin İş Bankası. Kaiser Str. 3. 6000 Frankfurt/M. 6195008 So.hı hesabına yalırdım. Geçenlerde aktarta bakkal arası böyle bir dükkânın camındaki sarışın kadını görünce şaşırdım. Çünkü bu güzel bayan, ofset tekniğinin bilgisayarlı baskı yöntemlerinden yararlanmış; renkli çıplaklığını "üstsüz" mayosuyla sergilemişti. Eskiden bu gibi resimler Anadolu'da çok ayıp sayılır, kimi bekâr erkeklerin dolaplarında iyice gizlenir, ancak ağzı sıkı arkadaşlara gösterilirdi; alman terbiyeye göre böyle fotoğraflara bakmak bile günahtı. Memelerini sere serpe açmış bu altın saçlı kadın, kücük bakkal dükkânmda ne arıyordu? Komşu evlerdeki başörtülü ya da çarşaflı hanımlara nisbet mi yapıyordu? • 1985'in yaz mevsiminde Babıâli'de önemli bir devrim gerçeklesti. Çıplak kadın fotoğrafı basmakla ün yapmış çok satışlı gazeteler, geçen yıla değin turunç memelerin üstüne göstermelik bir siyah bant yapıştırırlardı. Sanırım savcılığın kovuşturmasından kurtulmak için bc bir önlem almak gerekiyordu. Artık bu tür önlemlerden vazgeçildi. Çünkü turizm dövizi uğruna ülkemizin kıyılannı "üstsüz"\ere açmıştık. Çıplak göğüsleriyle güneşe çıkmak isteyen Alman, Fransız, isveçli, Hollandalı dilberler, Türkiye'de rahatça dolaşabilmeli, kumlarda yatıp yuvarlanmalı, dolar ve marklarını saçıp savurarak bizleri ihya etmeliydiler. Yunan, İspanyol ve İtalyan ğâvuru bu yüzden ne paralar kazanıyordu!... Biz ise ne fırsatlar kaçırryorduk. "Üstsüzlüğe" göz yummak ya da alışmak "milli görev" niteliğine dönüşmüştü. • Anadolu kıyılan çıplak memeli turistlere açılmca, ahlak anlayışımız da açıldı. Babıâli gazeteleri çıplaklık furyasına hız verdiler, savcılar üstsüzlüğü hoş görmek zorunda kaldılar. Tutucu kıyı kasabalannda "üstsüz" turistlere karşı saygıyla davranmak, ticaret gereği ve zorunluğu oldu. "Üstsüz' velinimetimiz turistti; ona yan bakamazdık. Eski kasabanın küçük bakkal dükkânmda gördüğüm sarışın kadın "üstsüz"lük devrimiyle bu unutulmuş sokağa girebilmişti. İnsan düşünüyor ve diyor ki: Para, para, sen nelere kadirsin!.. VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Vakıflar Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanhğı'nda münhal bulunan kadrolara atanmak üzere sınavla müfettiş yardımcısı alınacaktır. 1. Yazıb sınavlar 1 Ekim 1985 salı günü Vakıflar Genel Müdürlüğü Hizmet binasında, sözlü sınavlar 15 Ekim 1985 sah günü aynı binada yapdacaktır. Sınavlara katılabilmek için; a. 657 saytlı Devlet Memurları Kanunü*nun 48'inci maddesindeki şartları haiz olmaları, b. Hukuk, Siyasal Bilgiler, tktisat Fakülteleri ile tktisadi ve Ticari İlimler Akademileri mezunu veyahut yüksek mimar veya yüksek mühendis olmaları, c. Sınavın açıldığı yılın ocak ayı başında 35 yaşını geçmemiş bulunmaları, d. Askerliğini yapmış veya imtihan tarihinde erteletmiş olduğunu gösterir belge ibraz etmeleri. 2. Sınavlara katılmak isteyenlerin Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bir dilekçe ile başvurmalan, dilekçeye isteklilerin iş ve oturma yeri adresleri ile aşağıdaki belgeleri eklemeleri gereklidir. a. Nüfus hüviyet cüzdanının aslı veya tasdikli örneğini, b. Askerliğini yaptığına dair resmi bir belgeyi, c. Kendi el yazısıyla hal tercümesini, d. Yükseköğrenim bitirme diploması veya belgesini, e. Tam teşekküllü resmi hastaneden alacaklan sağlık kurulu raporlarını eklemeleri (imtihanın kazanılması halinde) ve f. 4,5 x 6 büyüklüğünde 4 adet fotoğrafla birlikte, en son 25 Eylül 1985 çarşamba günü saat 17.00'ye kadar Vakıflar Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Bürosu'na posta ile veya şahsen başvurmaları ilan olunur. Basın: 20681 Bizim AlmancaUnser Deutsch adlı aylık dergiye abone olmak isıiyorum. D 6 aylık abone lutan 2100. TL • Yıllık abone tutarı 4000 TL'yi •> Çağdaş Yayıncılık ve Basın Sanayi A.Ş'nin İş Bankası, Türbe Şubesi, 2938 No.ht hcsabma yatırdım.1 Adı, Soyadı: Adres: Meslek: Tarih: . İmza: . PETROL OFİSİ A.î GENEL MÜDÜRLÜÎ 1) Ofısimiz ihtiyacı 3/4" pusluk 2300 mt, VA" pusluk 240 mt,2" pusluk 260 mt, 2Yı" pusluk 660 mt, 3 " pusluk 160 mt, 40" pusluk 260 mt olmak üzere toplam 3880 metre akaryakıt hortumu işi şartnamesi esaslan dahilinde iç piyasadan kapalı zarf usulüyle ihale edilecektir. 2) Bu işe ait tahmini bedel 24.000.000. TL geçici teminat ise 720.000. TL'dır. 3) Şartmaneler Genel Müdiirlük Malzeme Şube Müdürlüğünden dilekçe mukabilinde ücretsiz olarak temin edilebilir. 4) lhaleye iştirak edecek firmalar en geç 8.8.1985 gün saat 14.00'de kadar dış zarfın üzerine "3880 metre akaryakıt hortumu ihalesine ait tekliftir" ibaresini yazarak Petrol Ofısi A.Ş. Genel Müdürlüğü Bestekâr Sokak No: 8 Bakanlıklar/ANKARA adresine posta ile gönderecek veya elden verecektir. Postadaki gecikme kabul edilmez. 5) Teklif mektupları 8.8.1985 gün ve saat 15.00'de Satınalnıa Komisyon Başkanlığında açılacaktır. Firma temsilcileri ihalede hazır bulunabilirler. 6) Ofisimiz Devlet İhale Kanununa tabi olmayıp, ihaieyi yapıp yapmamakta veya fiyat ve evsaf yönünden en uygun teklifi veren firmaya verip vermemekte serbesttir. Basın: 20946 MARMARİSTE UCUZ TATİL DENİZ, ORMAN VE GÜNESiN KAYNAŞTIĞI EŞSİZ D O Ğ A GÜZELLİĞİNDE Y1LLARIN YORGUNLUĞUNU ATIN. TAM PANSiYON (Yatak+Sabah Kahvaltısı +öğle Yemegi+Aksam Yemeği) SADECE29OOTL TATİL DÖNEMLERİMİZ 1. 2. 3. 4 5 Donem (Şeker Bayramı) 20 haıiran Dönem 2 lemmuî Donem 18 temmuz Donem 3 ağustos Dönem (Kurban Bayramı) 19 oğuılos 29 16 1 17 2 haziran temmuz ağustos ağustos eylul 10 gün 15 gun 15 gün 15 gün 15 gün »• • MAKAMŞOFORÜ• ALINACAKHR Florya'ya yakın oturan, makam şoförlüğü yapmış, ortayaşh, efendi kılıklı şoför alınacaktır. Müracaat: Cağaloğlu Sultanmektebi Sok. 2325 H RtZ.VI Sl'VAH HtR c:i \ U Kt.Sl.\ HAREKET İU (İI'UÎ VIDEOTTieQUE Ulouüs lam Pansi\un !) (",«.e ATIF YILMAZ Adak (1979) Talihli Amele (1981) Delikan (1982) Dağınık Yatak (1985) T.C. KONYA BtRİNÇİ ŞULH CEZA HÂKİMLİĞİ HÜKÜM ÖZETİ Karar: 984/608 SAN1K: Mehmet Akkuj, Mustafa oğlu, 1940 D.lu Emine'den olma, Konya'nın Ihlice köyünde nüfusa kayıtlı olup, halen Konya'nın Aksinne Mahallesi Susam Sokak No: 15'de oturur. Sucuk imalatçısı. HÜKÜM: T.C.K'nun 396'ncı maddesi gereğince 3 ay hapis ve (5000) lira ağır para cezasıyla mahkumiyetine, 647 sayılı kanunun 4/1'nci maddesi gereğince hapis cezasının 27.000 lira ağır para cezasına çevrilmesine ve diğer para cezasıyla ictima olunarak, neıiceten 32.0OO lira ağır para cezası, T.C.K'nm 402/12'nci maddeleri gereğince 3 ay rneslek ve sanatının tatiline aynca 1 ay süre ile işyerinin kapalılmasına ve hüküm özetinin kapatılan işyerinin görünür bir yerine yapışiınlmasına karar verildi. Basın: 20918 TATİL KÖYÜ 75.000 Esas: 984/273 . v ALANYA , j I ALAADDÎN v ^ O T E L 46ooo 46.ooo J SEKETUR 55.000 Merkez ve tüm bayilerde POLİSİYE FİLMLER HAFTASI ÖLÜM KUMARI SON SANfT CİNAYET ZİNCİRİ GECtLERİİ A0AMI PazartesidM İSTEYEN TAKSİTLE TATİL YAPABİLİR BAjVOPO AKAY MO WQ:7 JE.ItUiG BAKAHIKUC ANKARA / Dr. MASUME ÇÖL Dahiliye Mütehassısı Adres: YeşilkL.y, Polat Valı D: 6 Tlf.: 5~3 91 06 YURT D1ŞI DKİNEYİMLİ ÖĞRETMENDEN, INGİLİZCE DERSLERİ. * DATÇA BODRLHV1 VtLLALAKI IrillOTI Tcl: 526 10 0ü / 475'den AYSL.N. M0DA SINEMASI'NDA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle