27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahsbî: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazeıecilik Turk Aııonim Şirkeıi aüına Nadir Nadı, 0 Geııel Yayın Vtuduru Hasan Cemal. Muesse^e Muduru: Kmine L'şaklıgil. Ya7i Işkri Muduru: Okav Ciöneasin. 9 Haber Merkczi Mu düru: Yalçın Bayer. Sayfa Duzeni Yöneımenı: Ali Acar. 9 Temsikiter ANKARA: Vakın lİoğan.lZMİR: Hikmel Çetinkata. ADANA: Mrtunel M n a n . TAKVİM 13 Temrauz 1985 İmsak: 3.41 Güneş: 5.36 Servıs Şejleri: Istanbul Haberlen: Keha Öz, Dış Haberler: Ergun Bakı. Ekonomi: Osnuın l>laga>. Kulıur: Avdın Kmeı,. Magazin: Yalcın Pekşen, Spur Danışmanı: Abdülkadir Yııcelman, Du/clımc: Rtfik Durinş, Araşlırma: Şahin AJpay. IşSendıka: Şakna kelenci, # Koordinaıör: Ahmrl Konılsan, #Mali İşler: Krol Erkııl, İlan: Ziya Efgene. Halkla llişkiler: dulderen Koşar, İdare: Hüseyin (iurer. İjleırne: Sadun Sönmrz. ve Yayan: Cumhnriyd Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Türk Ocağj Cad. 39/41 Cağaloglu İstanbul. PK: 246İsıanbul. Tel: 526 1000(9 hat), Telex: 22246 • Burolar: Aakara: Ziya Gökalp BuUarı Inkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33 11 4147, Telex: 42344 • İunir Halil Ziya Bulvarı No: 64/3, Tel: 25 47 0913 12 30 Teiex: 52359 • Adana: Çakmak Cad. No: 134 Kat 3, Tel: 1455019731 Telex: 62155. Öğle: 13.14 İkindi: 17.13 Akşam: 20.40 Yatsı: 22.29 Çeltik üretîcisi Meriç kıyısında su yolu gözltiyor Bulgaristan barajlanndan Meriç'e su basılması konusunda gelecek olumlu bir yanıt, tümünün gülmeyen yüzlerini güldürecek. Yenikarpuzlu'da susuzluk yüzünden sonu öldürme ve yaralamalarla biten olaylar olmuş. Hayvanları için de şarbon salgını tehlikesi söz konusu. ERHAN AKYILDIZ İPSALA, (Yenikarpuzlu) Aşağı İpsala Ovası'ndaki 60 bin dekarlık alanda çeltik üretimi yapan Yenikarpuzlu kasabası sakinlerinin ağızlannı bıçak açmıyor. Butün umutları olan çeltikin "kavnılma" tehlikesiyle karşı karşıya oluşuna mı yansınlar, yoksa susuzluktan hayvanlarında sarbon hastalığı başgöstermesine mi üzülsünler, bilemez durumdalar. Susuzluğun yol açtığı, sonu öldürme ve yaralamalarla biten olaylar da işin cabası... Kasabalının gözleri Edirne'de, kulakları Bulgaristan'da. Gelecek olumlu bir yanıt gülmeyen yüzlerini güldürecek tümünün... Yenikarpuzlularla kasabanın ortasındaki kahvede konuşuyoruz. Hepsinin derdi aynı. Çeltik ve susuzluk.. Devlet Su îşleriVıin sorunlarına eğilmediklerinden yakınıyorlar.. SIRTI KALINLAR Yaşlı bir kasabalı, bu konuda şöyle konuşuyor: "Paşalı rnevkii, Edirne Vakıflar Bölge Mudürlüğü'nün malıdır. Burayı yıllığı dekar başına 10 bin lira ile 25 bin lira arasında ihaleyle kiraya verirler. thaleyi kazananlar da hep sırtı kalınlar olur. İhale 23 bin dönümlük büyük parseller için yapıldığından teminatı da büyüktür. Bizim gibi çulsuzlar yanına bile yaklasamaz ihalenin. 36 bin dekariık bu araziyi genellikle pirinç fabrikatörleri kapatırlar... Hiçbiri Karpuzlu'dan degildir. İbrahim Ege, Hasan Şentürk, Mehmet Çalışkan, Mustafa Sınmaz, Kâmil Çınar, Cemil Çınar, Hüseyin Kayalı, Aydın Yüce, tsmail Kale ve Mehmel Erk ve birkaç kişi daha çeltik eker P a ş a h d a . Çogunun çeltik fabrikası vardır. Bu kişiler kendi ürettikleri çeltigi işledikleri gibi, bizim ürettigimiz celtiği de kilosu 100150 lira arasında kapatırlar. " SÖYLENTİLER Yaşlı kasabalı anlattıkça, öteki Karpuzlular da başlanyla onaylıyorlar söylediklerini. Sonra Kemal Kutlubaş giriyor konuşmaya. Kutlubaş da o yörenin çeltik üreticilerinden biri... " A b i " diyor "çeltik balık gibidir. Sudan çıktı mı ölür.. Bizim çeltiğimiz de susuz. Agzımm açtık Bulgarfarın vereceği suyu bekliyoruz." Kasabalıyı en çok üzen konu kendi ürünleri de aynı tehlikeyle karşı karşıya olmasına karşın, Edirne Valiliğinin, İpsala Kaymakamhğının, bakanlıklarla yaptığı konuyla ilgili yazışmalarda yalnızca Paşalı mevkiindeki fabrikatörlerin ektiği ürünün tehlikede olduğunun belirtilmesi. "Onlar guçlü, seslerini duyuruyoriar, Yenikarpuzlu'da yalnız 36 bin dekarlık Paşalı yöresi degil, çeltik ekili 60 bin dekar kavnılma tehlikesiyle karşı karşıya..." diyor lar. ŞARBON TEŞHİSt • Susuzluk Yenikarpuzlu'yu salt çeltik açısından etkilememiş. Suyun çekilmesi sonucu oluşan bataklıklardan su içen hayvanlarından bazılarına " ş a r b o n " teşhisi konulmuş.. "Hayvanlanmızı karantinaya aldılar, hayvan giriş çıkışı da kesimi de yasak bize" diyorlar. Yenikarpuzlu'da, susuzluğun yol açtığı tatsız olaylar da yaşanmış. Rarnazan bayramının son günü, su yüzünden Kafalı ailesiyle Kavuncu ailesi arasında silahlı çatışma çıkmış. Çatışmada Ali Konukçu ölmüş, Ismail Konukçu ile Kavunculardan biri yaralanmış. O olaydan bir süre önce de Paşaköylü Boz ailesi ile tpsalalı Devci Hikmet arasında bıçaklar çekilmiş. Sonuç iki yaralı. ÖZAL'IN HABERİ YOK Başbakan Turgut Özal, dün Istanbul'da gazetecilerin sorusu üzerine "Bulgaristan'dan su istenme meselesini ben de detayıyla bilmiyorum. Ben de gazetelerden okudum" dedi. İpsala yöresindeki Çeltik üreticileri, Özalın bugün ve yarın Edirne Tekirdağ bölgesine yapacağı gezide su sorununu kendisine aktaracaklar. "Çeltik balık gibidir, sudan çıktı mı ölür" 12 Eylül Öncesi HALUK BAYÜLKEN ANLATIYOR CÜNEYT ARCAYÜREK S Nisan 1980. Cumhurbaşkanı ve eşi beraberce köşkün kapısına doğru ilerliyorlardı. Kapıda bir manga asker "Ti" borusu çalıyordu. Orduevinde Korutürk'ü, Genelkurmay Başkanı Evren ve eşi, İkinci Başkan Orgeneral Saltık ve eşi karşıladı. BİR ZAMANLAR GÖLMÜŞ Mertç nehrinden motorlarla su basılan bu bülge, bir zamanlar gölmüş. Şimdi yalnızca incecik akan bir dere ve yumuşak topraklar var alabildiğine. KohL, Türkiye'de şarkh hah tüccarı gibi davrandı ULYA ÜÇER BONN F. Almanya Başbakanı Helmut Kobl'un Türkiye ziyareti muhalefet partilerince eleştirildi. Sosyal Demokratlar ve Yeşiller yaptıklan açıklamalarda Kohl'u, "sonınlan çözmek yerine ertelemekle" suçladılar. Aynca, demokrasi ve insan hakları konularında Alman kamuoyunun duyarlılığıru Apkara'daki görüşmelerde dile getirmemesini eleştirdüer. SPD meclis grubu oaşkan yardımcısı Horst Ehmke Bonn'da yaptığı açıklamada, Kohl'un her zamanki gibi Türkiye gezisinde de dış politikadaki beceriksizliğini gösterdiğini ileri sürdü. Serbest dolaşım gibi iki ülke arasında büyük önem taşıyan bir pürüzün yeniden ertelenmesini eleştiren Ehmke, bu önemli geziye Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genscher'in katılmayışını da hayretle karşıladıklarını bildirdi. Ehmke, F. Almanya Ba$bakanının Türkiye'deki görüşmeleri sırasında insan hakları ve demokrasiye dönüş konulannda önemli gelişmeler kaydedildiğini açıkladığını hatırlattı ve "Kuşku olmasın başbakana bu iyimser yonımun nereden kaynaklandıgını Federal Pariamentoda anlatma fırsatı verecegiz" dedi. Yeşiller ise Kohl'u Türkiye'de "Şarklı bir halı tüccarı" gibi davranmakla suçladılar. Yeşillerin yazılı açıklamasında, serbest dolaşınun çözümünün Türk halkının sırtına yüklendiği ileri sürüldü ve Türkiye'ye serbest dolaşımdan vazgeçmesi karşıhğı vaat edilen ek askeri yardımlara pariamentoda karşı oy verecekleri belirtildi. Yeşiller açıklamalannda Kohl'un "Türkiye'nin dostu ve yanında olduğunu" belirttiğini, ancak bu gezisi sırasında sergilediği tutumla Türk halkını karşısına aldığı ileri sürüldü. Muhalefet partilerinin açıklamalannda Başbakan Kohl'un Ankara'ya varışında dağıtılan serbest dolaşıma ilişkin basın açıklaması da "büyük bir diplomatik gaf" olarak nitelendiriliyor. F. Almanya'da muhalefet, Başbakanı eleştiriyor: ÇALIŞMA ARKADAŞLARIİLE Korutürk, Çankaya Köşkü'nde beraber çalıştığı arkadaşlarla birlikte: GenelSekreter Haluk Bayülken, Yaver Hava Binbaşı Oral, Yaver Deniz Binbaşı Çanga, Cumhurbaşkanı Doktoru Prof. Dr. Oral Ptktaş, Başyaver Çetin Ersan. Korutürk, Demirel ve Ecevit'le 7 yd boynnca uyum içinde çahştı 7 Sözünü ettiğimiz dönemlerde Köşk'te kararnamelerin onaylanıp onaylanmadığı konusu, günlerce merakla kovalarur, kimi zaman tartışmalara yol açardı. "Biz, karamameler konusunda saptadığıımz bao prensipleri uyguladık, bu bakımdan çok sıkıntı çektim diyemem" dedi Haluk Bayülken. Bayülken aıamaların partizanca olup olmadığının, kişinin görev yapabilecek ehliyet ve yeterliğe sahip bulunup bulunmadığımn aslında Başbakanhkta incelenmesi gerektiğini söylüyor, "Bn konular Cumhurbaşkanlığına havale edilirse siz hele bir düşiinün" diyordu. Bir başka görüş, "her gonderilen kararnamenin Kö>k'le onaylanmasını" istiyordu. Kimi zaman bir atama yapUıyor, 20 gün sonra değiştiriliyordu. Bu tür atamalar daha çok hükümet değişiktiklerinde göze çarpıyordu. Bayülken, "Her gelen kararnamenin hemen onaylanmasıyla Çanka>a Köşkü birçeşit 'stampa' baline gelmeyecek miydi?" diyordu. Oysa Köşk, Genel Sekreterliğin uygulamayı istediği bir ilkeyi benimsemişti: "Kişilerin özellikleri, önerilen görevin özelligi. hükümet programıyla bu kişinin ilgisinin derecesi. " "Benim göreve başladığımdan sonra geçen üç yıllık sürede iki liderden biri ya başbakandı, ya da muhalefet lideriydi. iki liderle fevkalade rahaı bir iIişVisi vardi. îkisinden de yaşlıydı, ama sevecen, rahat bir kişiliği vardı. Gıyaplannda herhangi bir söz geçtiği zaman hiçbir gün tek kelime olumsuz anlamda bir sözüne ya da bir tenkidine rastlamadım. İki partinin işbırligi konusunda açık mesajlarında eleştirisel görüşleri elbette vardı. Ama insani bakımdan hiçbir eleştirisine rastlamadım. Her ikisiyle de rahat çalıştığına tanık oldum. Her iki liderın de Cumhurbaşkanımn fikirlerine değer verdiklerini, hürmet beslediklerini gördüm." Bayülken, liderlerle ilışkilerı anımsadıktan sonra Konıtürk'ün ınsanal yaklaşımlarıyla ilgili örnekler veriyordu. Örneğin, ses sanatçısı Sadi Hoşses, gözünden rahatsızlanmıştı. Genel Sekreterine Hoşses'e bir telefonla bir isıeği olup olmadığını sormasını rica ediyor, "Türk musikisinin sevilen ve sayılan Hoşses'iyle yakından" ilgileniyordu. Vatandaşlardan sıkıntıya düştüğünü yazıyla bildırenlerle Koruıürk'Un ona\n olmaksızın Köşk, derhal ilgilenir, Bayülken, vali ya da kaymakama durumun izlenip bildirilmesini söylerdi. ".. Bir kezindc" dedi Bayülken gülerek. "Refikam hanımefendi, tstanbul'da babadan kalma iki hbseli bir küçük ahşap evie ilgili dairelerden müracaadna tularcu cevaplar almış, her vatandaş gibi islida yazmış Cumhurbaşkanlıgı makamına. Mektubun altına 'Ilgilisi esim oldugundan sorumluluğu bana ait olmak üzere muameleye koymuyorum' diye yazdım. Cumhurbaşkanımız bunu duymuşlar, kahkahalaria gülüyordu. Sayın Konılürk'ün ara sıra rahalsızlıgından söz ediyonız, peki Sayın Genel Sekreler sizin hiç mi rahaOızlığıtuz yoktu, divebttirsiniz. Benim tansiyonlan hiç sorma. Feiakel. Doktoriar perhiz verdi, durmadan dola; diyorlar, nereye nasıl dolaşacaksın? Ama iradeyle perhize uyduk ve mnm gibi eridik. Sayın Korulürk bana 'Biraz ileri gitmiyor musunuz?' diye soruyor. Bir ögk yemeğinde biraz haşlama sebzc yiyeceğim, baktım garson çocuklar guliiyor. Sayin Korulürk, kabak tatbsı göndermiş hir tabak, 'Genel Sekreter biraz kuvvıt kazansın' demiş. İnsani taraflan böylesine güçlüyVe, bu yasayı Anayasa Mahkemesine gör ' di." Bu da son karan olsa gerek. Sonunda gün geliyor, 6 Nisan 1980'de görevi bitecek Korutürk 'ün, aynhs anı Çankaya Köşkü 'nden? "Uyarı mektubundan sonra gelişmeleri, Ocak Şubat aylarında izliyorduk. Bazı yasalar çıkıyor, ama ordu yeterli bulmuyordu bunları. Ordu çok daha geniş değişiklikler yapılması gereğine inanmıştı. Basta meclisier ve hükümet olmak üzere, bütün anayasa! kuruluşları ziyaret ediyor, TSK'ye gidip veda ediyordu. Köşk'teki çalışma arkadaşlanna 3 Nisan 1980'de bir çay verip çok vefalı sözler söylüyordu. "Vedi yıl hizmet verdim, iyi kotü, hastalıklı, sağhklı günler geçirdik. Bu süre içinde Sayın Bayülken'e. Bayramoglu'na, Çoker'e, Öztrak'a. Başyavere, Baransei'e. bıitün diger yavarlere ve meraurlara tesekkür ediyorum.' Herkesin tam tarafsızlıkla kendısini rahat ettırecek biçimde çalışuğını övguyle söyiüyordu. Notlarıma bakıyorum: Son günlerdi. İki defter rutin kararname imzaladılar. Ayrılışmdan bir süre önce siyasi yönlü kararname imzalamayı durdurdular. Çok sevdikleri Gazeteciler Cemiyeti'ne gidemeyeceklerini, bir fotoğraf armağan edeceklerini bildirdiler. Birlikte çalıştığı kımselere yazılan takdirnameleri imzaladılar. Bana 'Ne güzel, hepsinde hissiyatımı aynen aksettirmissiniz' dediler. Benımle ilgili takdirname yazısını görmeyince "neden vazmadınız' diye sordular. 'Oysa beni öyte mutlu ettiniz. öyle rahat ettirdiniz ki, bunlan devlet, hariciye bilmeli' diye konuştular 'Takdirieriniz kalbimde, o yeterli' dedim. 'Anlaşüdı. bu benim işim, en büyük borcum, onu da kısmelse Orduevi'nden yazanm' buvurdular. Bayülken'in istatistiklere meraklı olan yanı agır bastı: "En önemli atamalar, baremin 1. vc 4. derecede olan kişileriyle ilgili kararnamelerdir. Bakın ne islalistikler yapmışız: 31 Mart 1975'len 26 Haziran 1977'ye kadar dörtlü koalisyon olan Demirel hükümelince bu şekilde 4.379 alama yapılmış. Cumhurbaşkanlıgınca onaylanmış. Demirel'in 21 Temmuz 1977'den 5 Ocak 1978'e kadarki uçlu koalisyonunda 1212 atama yapılmış. 5 Ocak 1978den 22 Kasım 1979'a kıdarki Ecevil hükümetince 3.701 alama. Bu rakamlann içinde profesör, savcı ve askeri savcı, hâkjm atamalan yok, onlann ayn yasalan var. Bu rakamlar gözde fazla büyülulmemelidir. Çünku bırçogunun zalen normal terfi zamanlan gelmi^lir. labii bir de uçlu imzalı kararlar var. Meseia bazen yedeksubay nasbına imza atarsınu, 3,759 Vişi.." Kararname trafîğifaıla olduğu zamanlar? Demirel hükümetinin 3 Haziran 1977 13 Haziran 1977 istifa tarihi döneınınde on günü almışız incelemeye. Bu donemde hükümet takdirine ba|lı atama yok. Rutin atama, sözlesmeli personel % kişi. Diğer konulara ait kararlar 16. Allahaısmarladık Yedi yıllık görevi bitiyor, raharlamıs mıydı? Bu görevi sağlıkla, vicdani müsterih olarak tamamlamış olmaktan çok mutluydular. Açık Deniz Yat Iknşlan başladı vetleri'ni Cüçlendirme Vakfı'nın düzenlediği Açık Deniz Yat Yarışı, dün Heybeliada önlerinde yapılan top atışı ile başladı. Saat 11.00'de start alan 21 yat, 115millik biryolculuktan sonra bu akşam üzeri Gelibolu limanına girecekler, yarışın ikinci etabı 190 mil sürüyor. Yatlar 17 temmuz akşamına kadar Kuşadası limanmda olmak zorundalar. Bunu 18 temmuz günü KuşadasıBodrumKuşadası arasında düzenlenecek 145 millik Çakabey yarışı tzleyecek bu yanşta dereceye giren yaüara çeşitli kupa ve plaketler verilecek. Heybeliada 'da dün başlayan 305 millik yarışa katılanlar arasında bulunan Vanessa adlı yat ilginç bayraklan ile tüm dikkatleri üzerine çekti. (Foıoğraf: Cumhuriyet) Atama furyası Bir hükümet gelir gelmez iş başına, işleyiş nasıl oluyor? 14 Temmuz 1977'den 5 Aralık 1977'ye kadarki döneme bakalım. Terfi, tavin, nakil hemen imzalananlar 37, takdiri gerekenler 1, mevzuata aykırı olduğu için onaylanmayanlar 3, işlem safhasında 3, diğer konularda hemen imzalananlar yüzde 98,5. 12 Kasım 1979'dan 12 Aralık 1979'a kadar birinci ayda bütun tayinlerde neler yapılmış? lOmüsteşar, müsteşar yardımcısı, 44 genel müdür, 2 genel müdür yardımcısı, 117 vali, lOOemniyet mensubu, diğer önemli atamalar 140 kişi. Birinci ayda 424 atama yapılmış. İkinci ayda 638. Üçüncü ayda 536. Bu Sayın Demirel'ir. son hükümetir.deki ilk üç ay atamalan. Sayın Ecevit zamanında 5.1.197812.11.1979 arasında birinci ayda 8 müsteşar, 12 müsteşar yardımcısı, 15 genel müdür, 6 genel mudür yardımcısı, toplam 93 kişi. İkinci ayda müsteşar yok. Yardımcısı 2, genel müdür 20, yardımcısı 11, 98 vali, toplam 284 atama yapılmış. Üçüncü ayda müsteşar 5, yardımcısı 8, genel müdür 32, yardımcısı 38, vali 3, toplam 497 atama. Her iki hükümetin bu tayinlerini alırsanız, toplam olarak birbirine yakın. Birisi başta hızlı gidiyor, öteki basta yavas, sonra hızlanıyor atamalarda. Meseia Talu hükümeti, 9 ay 11 günde 985 atama yapmış. Ecevit'in MSP ile olan koalisyon hükumetinde 1061 atama. Bunlar birer misal. Istatistikler o derece teferruatlı idi ki, böylece Köşk'ün panilere eşit mesafede olduğunu kanıtladık.. f?arlamenterlere tanınacak ayncalıklarla ilgili yasayı onaylamadan önce şunlan söylüyordu: "Şimdi bu yasayı Anayasa Mahkemesi'ne göndersem, yedi yıl hizmet etti, giderayak ufak tefek ayrıcahklara taktı diyecekler. Peki, yasayı imzaîayayım. Ne var ki, tereddütlerimin yazılmasmdan sonra imzalamak istiyorum. Gereğinde yasal yolları yine deneyeceğim. dü işle. Bir de dokıoru Prof. Pektaş'ın mulal muayenelerinde anlatlığı fıkralara pck gulermi...." Saat 17.00'ye doğru. 6 Nisan 1980 günü, Cumhurbaşkanı ve refıkalan Emel Hanımefendi yukardaki salonda beraberdiler. Aşağı indiler. Köşk'ün giriş kapısında bir manga asker 'ti' bo rusu çekiyordu. Cumhurbaşkanı t'orsu indirilip as~ ker selam resmini ifa ediyordu. Siviller bir yanda^ askerler bir yanda dizilmişti. 4 kuvvete mensup bir tabur asker selam marşı çalıyor, Sayın Korulürk, 'Allahaısmarladık arkadaşlar' diyor ve arabasına binip uzaklaşıyordu. Orduevinegeldik. Sayın Korutürk'ü Sayın Genelkurmay Başkanı Evren veeşi, ikinci başkan OrJ general Sayın Haydar Sallık ve eşi karşıladılar.Odasına çıktık. Bir süre sonra Cumhurbaşkanına \ekalet edecek olan Senato Başkanı Sayın İh' san Sabri Çağlayangil'le eşi geldiler. ' Sonra herkes ayrıldı. ; Bu acada beni mutlu eden olay, Sayın Korutürk'ün 1974'te verdiği bir emrin yerine getirilmesi oldu. Ankara'daki Türkocağı binası öyle bırakılmış, bakanı yoktu. Sayın Korutürk, Ankara'ya gelen yabancılara da Türk sanatını gösterebümek için buranın bir Devlet Heykel ve Resim Müzesi olmasını istemiş, yasa da çıkmıştı. Ne var ki, 1974'ten beri bu yerine getirilmemişti, 1977'den sonra, Güzel Sanatlar Genel Müdürü değerli insan Mehmel Özer'in günlerce sıcakta soğukta çalışmalan ile bu bitmişti. 1974'ten beri yapılamamış. 2 Nisan 1980 günü Sayın Cumhurbaşkanı bu müzeyi açıyorlardı. Bana gonderilen davetiyenin arkasına 'ÇoV kiır 1974 ağuslosunda başlayıp arada pek çoı un serdirilen Türkocağı binasını şanına layık şekilde resiore ettirip 1 Nisan günu bitirip, 2 Nisanda açılması abdi acize nasip oldu' diye yazmışlar. Ama devlet durmuyodu. 6 Nisanda bir görev bitiyor, ötekisi başlıyordu. Sayın Çağlayangil, 7 Nisan 1980 günü görevine başlayacaktı. Aradık, bize: 'Hiç zahmet elmeyin, evim yakın, ben lıpış tıpış gelirim Kösk'e' diyordu. Biz, 'Olmaz, artık Cumhurbaşkanı makamındasınu, tıpış tıpış gelemezsiniz' dedik ve ertesi günu 7 Nisan 1980 günü, Başyaver Ersarı forslu otomobille gidip Sayın İhsan Sabri Çağlayaagil'i evinden alıp Köşk'e getirdi." Parlamenterlere ayrıcalık Kimi yasalan geri çevirmişti, titizlendiği kimi konular da olabilirdi. Örneğin, milletvekilleri ile senatörlere yasama görevinden aynldıktan sonra tanınacak ayncalıklarla ilgili bir yasayı Anayasa Mahkemesi'ne göndermiş, oldukça eleşıiri almıştı. Katsayıya bağiı asgarî ücret reddedildî ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlışınca düzenlenen ve bakanhk, T1SK ile üniversite temsilcilerinin katıldığı komisyon, asgari ücretin komisyon tarafından değil, katsayıya bağlanarak her yıl arttırılmasına ilişkin önerisini reddetti. Komisyon adına dün bir basın toplantısı düzenleyen Prof. Kemal Oğuzman, komisyonun asgari ucretin tespiti konusunda bakanhkça getirüen öncrinin kabul edilmediğini belirterek, sendikalar ile toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt yasasında yapılması düşünülen öneriler konusunda aldıkları kararları açıkladı. Oğuzman'ın açıklamalarına göre, komisyon genellikle bakanhğın hazırladığı taslakta yer alan önerileri aynen kabul etti. Ancak bakanlığın, işkolları sayısının 28'den 25'e düşürülmesine ilişkin önerisi, komisyonca benimsenmedi. Sendikalarına üye olan işçilerin belirlenmesi için işverenlerin bilgisayardan yararlanmalan önerisi kabul edildi. SODEP: Teşmü olayı sendika düşmanhğukr SODEP Genel Başkan Yardımcısı Saraç: "Başbakan Özal'ın sendikalara yönelik imha modeli adım adım uygulanmaktadır." ANKARA, {Cumhuriyet Börosu) SODEP Genel Başkan Yardımcısı Muzaffer Saraç, "EreğU Demir Çelik tşlettneteri'nde Otomobü h, Sefldikasi'oiB açık olan sözkşme hakkı çigm?nerek, uygulamaya koaaa teşmil kanmunK», bir sendika düşmanlığı ve çaüşma yaşammda yanlı davranma örnegjdir" dedi. Muzaffer Saraç dün .düzenlediği basın toplanusında, Erdemir'deki teşmil kârarnamesinin gündeme getirdiği en önemli konunun işçilerin bundan böyle sendika aidatlarını checkof f sistemiyle ödeyeceği olduğunu kaydederek, "Aynca sözleşmeye taraf bir sendika olmadığı, daka doğru bir deyişle yok sayıldığı için işyerinde işçilerin haklannı gözetecek, çalışma koşuHannt irdele\ecek, gereğinde hak uyuşroazliğı çıkarabilecek sendika temsikileri de bulundurulamayacaktır" dedi. Erdemir'de sendikasız bir düzen kurulduğunu ifade eden Saraç, şunlan söyledi: "Bu uygulama gelecekte birçok sendikanın başına gelebikcek bir olaydır. Erdemir'deki bu uygulamayı daha ilginç gösterebilmek için işçilere verilen zam ileri sürüluyor. Dünyanın en düşük ücreliyle çabşan demir çeiik işçikri Erdemir'dedir." Çalışma vc Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın Çalışma Meclisi'ne sunraak istediği konularm büeşiıni ve içeriğînin sendi. kalara kuşatma hareketinin uzantısı olduğunu, toplu sözleşmelerle işçilere enflasyonun altmda zam verildiğini de belirten Saraç,"Başbakan Özal'ın 1979 yılında Aydınlar Ocağı'ndaki bildirisinde sunduğu sendikalara yönelik imha etme modeli adım adım uygulanmaktadır" dedi. Dinçerler'e ters düşen nıüfettişlerin if adeleri alındı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerier'in kıtap yazma seferberliği toplantısında "kendisine karşı çıküklan" gerekçesiyle açığa aldığı iki müfettişin ifadeleri dün alındı. İfadeleri dün alınan Müşavir Müfettiş Kemal Onur ile Başmüfettiş Ayla Akbal, sağlanan bilgilere göre, "bakana karşı gelerek toplantının ahengini bozm a k " , "basma demeç venne" ve "zamanında ifade vermcmekle" suçlanıyorlar. Ancak, Soruşturma Kurulu'nun "zamaoında ifade vermemekle" suçladığı iki müfettişi, ifadelerini almak için neden bir haftadan bu yana beklettiği anl^ılamadı. "Evet. lenkitler oldu. Ama Sayın Koraıürk, göreve atandığmdan beri çıkan yasalan inceliyor, kimilerini yeniden görüşülmek uzere meclislere geri gönderiyordu. Ama ilgi çekicı olan, Anayasa Mahkemesine gönderdiği yasaların bu mahkemece Cumhurbaşkanımn öne sürdüğugerekçelerin kabul edilmesidir, bu gerekçelerle iptal edilmişıir o yasalar. Sözünü ettiğiniz yasayla ilgili görüşleri meclislerde yeniden görüşülüyor, bazı değişiklikler onaya geliyordu. Yasa üzerinde yeniden çalışıyorduk. Sayın Korutürk'e şunlan belirtmeye çalışıyorduk: •Parlamenleriere tanınan bu ayncalıklar fazla bir şey değii. Diğer meslek erbabına da hizmetlerinden sonra bazı ayncalıklar tanınıyor'. Bu konuyla ilgili örnekler veriyorduk. Korutürk; 'Basında seref kartı alabilmek için şu kadar yıl çalısmıs. hizmet vermis olmak olmak gerek' diyordu. Liderlerle rahat ilişkideydi Biz, gene açıklamalar yaparak yasayı onaylamasına çalışmamıza karşılık şöyle diyordu: Arıık bir dönemin sonuna geliyoruz sa'Şimdi bu yasayı Anayasa Mahkemesine gönmnm. Sayın Korutürk 'ün çeşitli yanlanm dersem, yedi yıl hizmet elıi. gidenıyak ufak tefek anlattımz, siyasal olaylar içindeki tutumuayncahklara taktı diyecekler. Kendisi nasılsa Senu, uyarı mektubuyla ilgili girişimJerinin naio'ya gidiyor, anayasa gereği, arabası var, bizKösk açısından perde gerisini. Üç ytlük bir leri unutuverdi diye konusacaklar. Peki, yasa>i imdönemin Köşk gözüyle öyküsü bu. Sayın zalayayım. Ne var ki, bu lereddütlerimin yazılmaKorutürk 'ün insancıi yaklasımlannda olum sını isliyorum, böyle imzalamak isliyorum, gerelu davranışları hep gözetilmişti. Dilerseniz ğinde yasal yollan gene deneyeceğim. Anayasa Korutürk 'ün kimi ilginç yanlanyla ÇankaMahkemesine başvuru süresi dolmadan bana haya 'dart görevini tamamlayarak aynlısına ge ber veriniz lütfen.' çelim ve.. 12 Eylül öncesinin bir başka döAnayasa Mahkemesine bu yasayla ilgili başvunemine, İnsan Sabri Çağtayangifin Cumhur ru süresinin dolduğunu hatırlamk. başkanı y'ekili olarak görev yaptığı sürenin Dedi ki: 'Çok duşundum. Ama gönlümle ilkeayrıntüarına girelim. Korutürk 'ün yedi yıl ler arasındaki mücadelede yine ilkeler agır bastı. lık hizmet döneminde en çok görüştüğü iki YaJnız bir tesellim var. Bu konuyu olumlu ya da insan, Demirel ile Ecevit hakkmdaki düşün olumsuz, adalet, yargı bir solusyona bağlasın diceleri neydi, böyle başlayaum? yorum." SCHECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle