23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER faktör idi. TURİSTLERE ESPRİLİ ÇAGRI U/akdoğu ulkclcrinc o/cl bir ilgi duyan Sayın özal'ın, uzun vadede maksadı, tıpkı Ortadoğu ulkelerinin insanlarına olduğu gibi Uzakdnğu insanlarına da Türkiye'yi her bakımdan açmaktır. Batıya açılmada meydana gelen tıkanıklığı ve Batıdan gelen olumsuz (negatif) yaklaşımları Sayın özal bir kader olarak kabul etmiyor. Türklerin Londra'dan hoşlanmalarından daha fazla Singapur'dan hoşlanacaklarına inanıyor. Ünlü Japon bankacılarına hitap ederken "Yunan, Roma, tslam uygaı lıklarının tarihi kalıntılarını görmek için fazla dolaşmayın, bizde hepsi var, bize buyrun, bekleriz" demesi, Doğulu zengin turistleri Türkiye'ye çekmek açısından düşünülmüş esprili güzel bir davetti. Tokyo'daki Basın Kulübü'nde yaptığı konuşma ve verdiği cevaplar siyasi ağırlıklıydı. Ekonomiden söz eder gibi rahat ve herkesin anlayacağı ünlü manüğı ile başarılı olmuştur. Tokyo'da iki gezide de özal'Ia beraber oldum. Belirli bir projenin takipçisi bir işadamı olarak değil, daha ziyade gözlemler yapma olanağı bulan bir kişi sıfıtayla dolaştım. EKONOMİK ÇIKAR ÖNDE Japonya'nın takip ettiği dış politika gayet açık ve bellidir. Bazı ana prensipler dışında bu politikanın temelinde her ülke ile ekonomik menfaat ilişkisi yatar. Bu gerçek, ABD ilişkilerinde dahi böyledir. Türkiye, Japonya'nın ekonomik coğrafyası sınırları haricinde maalesef yıllarca kalmış nadir ülkelerden biridir. Japonların köprü gibi dev altyapı yatırımları dışında büyük sanayi yatırımlarına bu günkü konjonktürde pek fazla ilgi göstermeleri beklenmemelidir. Ancak, ticari ilgi ve Türkiye üzerinden özellikle Ortadoğu ülkeleri ile iş yapma geleneğini kurma, yani Türkiye'yi ekonomik üs olarak kullanma alışkanlığını kazanma beklentisi bizim açımızdan bir hayal olmamalıdır. Dünyaya açılma, dünya standartlarında iş yapma ve pazar ekonomisini yerleştirip yaşatma gayretleri içinde olan bir toplumun Japonya büyük dostudur. Siyasi istikrar Türkiye'nin bir numaralı sorunu olmaya devam edecektir. Ekonomik istikrar ve gelişme, vazgeçilmez demokratik düzenin siyasi istikrarla birlikte ana sorunudur. Ikisini birbirinden ayırmak ve katı tercihlere yönelmek zordur. Japonya, İkinci Dünya Savaşımn sonunda kurulan yeni siyasi düzen içinde hâlâ aynı parti tarafından yönetiliyor. Türkiye siyasi değişiklikleri, ekonomik darboğazları ve zikzaklarla birlikte yaşadı. Dışardan, bu faktörler dikkate almarak değeriendirildi. SONUÇ Japonya gezisinin sonunda aldığım izlenim, bu ülke ile ilişkilerimizde siyasi ve ekonomik gelişmeler kadar özal'ın Türkiye'de nerede ve ne yaptığı meselesi de istisnai derecede önemli rol oynayacaktır. Sayın özal kişisel ağırlığını en kolay koyabildiği bir dış geziyi başarıyla tamamladı. 17 HAZÎRAN 1985 Tokvo 198185 Siyasi istikrar Türkiye'nin bir numaralı sorunu olmaya devam edecektir. Ekonomik istikrar ve gelişme, vazgeçilmez demokratik düzenin siyasi istikrarla birlikte ana sorunudur. Ikisini birbirinden ayırmak ve katı tercihlere yönelmek zordur. Japonya, tkinci Dünya Savaşımn sonunda kurulan yeni siyasi düzen içinde hâlâ aynı parti tarafından yönetiliyor. Türkiye siyasi değişiklikleri, ekonomik darboğazlar ve zikzaklarla birlikte yaşadı. Dışardan, bu faktörler dikkate almarak değeriendirildi. CUMHÜRİYET^n OKURI^tRA... OKAY GÖ1SENSİN ALİ KOÇMAN İşadamı 1981 şubatında Haneda Havaalanına Başbakan Yardımcısı sıfatıyla ayak basan Sayın özal'ın Japon yetkilileri ile yapacağı görüşmelerin ağırlık noktasını, 85 milyon dolarlık vaat yardımını kullanılır hale getirmek teşkil cdiyordu. OECD çerçevesinde Türkiye'nin ekonomide istikrara kavuşması için yapılan o yılların ünlü yardım vaadi içinde Japonların payına bu rakam düşüyor ve OECD ile müzakerelerin unutulmaz pazarlıkçısı özal, şahsi prestijini de kullanarak Japonların ödemede daha fazla nazlanmamalarını ricaya gidiyordu. JAPONLARIN SEVGİSt özel sektörde çalıştığı yıllarda Japon firmalarıyla çok başarılı diyaloglar kuran Sayın özal'ı, Doğunun bu mucize ülkesinin insanları pek sevmişlerdi. Kendileri gibi düşünüp, konuşuyor, yemeklerini severek iştahla yiyor, dünyanın en rahat giysisi kimonoyu sırtından çıkarmıyor ve bir "Japon Modeli"nden söz ediyordu. 1981 şubatında özal'ın Tokyo'ya yaptığı gezinin bir özelliği de beraberinde işadamlarını yanında göturen ilk devlet adamı niteliğini kazanmasıydı. 1985 mayısıııda Başbakan sıfatıyla 140 kişilik bir heyetle birlikte Haneda Havaalam'na THY'nin tstanbul uçağı ile yeniden ayak basugında özal'ın prestiji ve ağırlığı Japon dostları nezdinde herhalde 81 şubatından daha da fazla idi. Sayın özal, bütün temasları boyunca bunu duymanın sevincini haklı olarak yaşamıştır. tkinci Boğaziçi köprüsünün Japonlar tarafından inşasının kararlaştırılması, gezinin çok olumlu geçmesinde mutlaka önemli rol oynayan bir başka e Gazeteci Eğitimi EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OKURLARDAN Ankara'nın sorunlaru.. Sıhhiye'de, daha önce minyatür havuzlu, minyatür bir de park vardı; galiba adı da Sağlık Parkı idi. Sonradan, genifletlle genişletlle, ortaya kocaman havuzlanyla, kocaman bir park konduruldu; adı da Abdi Ipekçi Parkı kondu.. Pekâlâ, halkımız bu parkı da, adı da benimsedi. Zira bizim insammız kadirşinastır; iyiyi benimser, yapılanı takdir eder... Ama her yapılanı değil, uygun olanu. O zamanlarda çocuk bahçesi yapılacak diye ayrılan ve Abdi Ipekçi Purkı'na bitişik olan dil biçiminde bir çıkmtıya alelacele Yenişehir pazarı konduruldu; ortaya çıkan çirktnliği Atatürk Bulvan'ndan geçenlerden, Abdi Ipekçi Purkı'nda dinlenenlerden gizlemek için araya bir de üstü telli bir duvar çekildi. Bu arada eski pazar yerine de; tam Kurtuluş Parkı'mn karşısına 1200 arabalık, çok katlı oto park admı verdiğiniz bir heyulâ konduruldu. Bu kondurmak tabiri de galiba bize mahsus garipliklere pek uygun düşüyor. Söz konusu, çok katlı otoparkta yanılmıyorsam tam 27 irili ufakh dükkân aylardan beri boştur. Oraya geldiğine bin pişman bir tavukçudan gayri... Yine oradan gelip geçenler, binanın alnında kocaman bir levhaya yazılmış büyük puntolarla YENİŞEHİR SEMT HALİ yazısının yanında ANKARA BELEDtYESl'ni de birlikte okurlar... Yine duyduğumuza göre belediyemiz pazar esnafını bu hal'e sokamıyormuş.. Kanunlar, kanun dinlemezlere uygulanmaz mı?.. Çocuk bahçesine pazar kurmak, semt halini aylarca boş tutmak bizleri rahatsız ediyor. Anakent Belediye Bafkanı, büyük şehrin büyük işleri arasında bir de şu küçük işleri çözümlerse, belki de büyük işleri daha kolay çözümler gibi geliyor bize.... H.AVNİ ÖZBENLt ANKARA karaborsaya düştüğüne tanık olacaklardır. Mahalle halkı çaresiz kaldı, durumu muhtar başta, diğer yetkililere de iletti. Ancak iki aydır musluklardan su yerine "tıs" sesi geliyor. Mahallemizde bir çeşme var, gece gündüz önünde kuyruk eksik değil. Su sırasına girenlerin kavgasız günü de geçmiyor. Küçük çocuklar, susuzluk sayesinde para kazanmanın yollannı buldular. Ufak bir bidon su, mahallemizde 125 llradan satılıyor. Suyun karaborsaya düştüğü bugüne kadar görülmüş müdür? İSKİ yetkililerine sesleniyoruz. Mahallemize su ne zaman verilecek? Musluklarımızdan su ne zaman akacak? İçinde bulunduğumuz yaz mevsimiyle birlikte susuzluğumuz ne zaman giderilecek? Lütfen cevap veriniz. MAHALLE SAKtNLERl süreklilik, devlet mülkiyeti ve devlet işletmeleri ilkeleri doğrultusunda yapagelmektedir. Tanm Orman ve Köyişleri Bakanlığt'na bağlı Orman Genel Müdürlüğu 'nün kuruluş yasası değiştirilerek orman yollarının inşaatı, mali kaynağı OGM döner sermaye bütçesinden sağlanmak üzere Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğu 'ne verilmiştir. OGM'nin yol inşaat makinelerinden, köy yolları inşaatında yararlanılmak düşünülüyorsa, orman yollarının bir kısmının inşaatından vazgeçmek gerekir. Çünkü her iki kuruluşun yol inşaat makineleri ancak kendi yıllık programlarını gerçekleştirebilecek sayıdadır. Ntsan 1985 sonu itibarıyla Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğu kaç kilometre orman yol ve köy yolu inşa etti? Bu sorulara verilecek gerçek yanıtlar, orman yollarının inşaatının tekrar Orman Genel Müdürlüğü'ne verilmesinin kaynak savurganlığını önleme ve köylüye hizmet yönünden zorunlu olduğunu ortaya koyacaktır. Yanltştan geri dönmek erdemdir, özellikle ülkeyl ilgilendiren konularda.. OGM kuruluş yasası çıkarken, bu yanlışın düzeltilmesi ülkemlzln kıt kaynaklarını savurgan kullanmamak, ormancılığımıza zarar vermemek ve orman köylüsüne hizmetin aksamaması yönünden yararlı olacaktır. ŞENER YOMRALIOĞLU Or. Yük. Muh. DENtZLt Borç Almamışız; Borç Ödemişiz... 193O'da Başbakan Ismet Paşa TBMM'de şöyle konuşmuş: "Borcumuz 8 milyon altın liraya inmiştir. Her yıl faiz ve anapara olarak 700 bin altın lira ödeyeceğiz." 'Usançla, Bıkkınlıkla da Olsa' başlıklı yazımda, alıntıyı okurlarıma sundum. Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin yedi yılda 105 milyon 500 bin altın liranın 100 milyonunu ödemek başarısı gösterdiğini yazdım. Osmanlı'dan devralınan borç azala azala 1950'lerin ilk yıllarında bitmiştir. Ne var ki, borcun en önemli bölümü Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı döneminde ödenmiştir. Bu tarihsel bir gerçektir. O yazımda Atatürk döneminde yabancı ülkelerden, bankalardan borç alınmadığını da anımsattım. Atatürk öldüğü zaman yabancılardan borç almayan, onlara olan borcun en önemli bölümünü ödemiş bir ülkeydik, dedim. Bu sözler nedense bazı kişilerde tepki yaratmış. Sayın Seyfettin Gürsel'den aldığım bir mektupta yazımın gerçeklerı yansıtmadığı belirtıliyor. Cumhuriyet hükümetinin, yabancılara olan borçlannı kısa sürede ödeyemediği ve ayrıca dışarıya da borçlandığı yazılıyor... Sayın Gürsel, belge olarak "Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedısi"nde çıkan kendi incelemesinl gösteriyor. Sayın Gürsel'in 'Dış Borçlar' adlı incelemesini dikkatle okudum. Osmanlı borçlarının tasfiyesinin 1954'te sonuçlandığını yazıyor. Yaklaşım burdaymış. Atatürk döneminde, daha 1930'da bu 107 milyon altın liranın hem de yedi yıl içinde 100 milyonunun ödenmiş olması önemli değil de, son taksitin 1954'te bitirilmesi daha önemli! 1938'de bu borçlardan geriye ne kalmıştı acaba? Atatürk dönemi binbir türlü sıkıntılara, yoksulluklara karşın, Osmanlı borçlarının çok büyük bölümünü dişini tırnağına takarak ödemiş, geriye kalan az bir borç ıse daha sonraki yıllarda tamamlanmış! Bay Gürsel'in bulduğu 'gerçeği yansıtmayan sav' bu! 'Nereden kaynaklandığını kestiremediğim eksik bilgiler' diyor Sayın Gürsel... Yazımda okumadı mı, 1930'da Başbakan ismet Paşa'nın bir konuşmasından kaynaklandığını? Bay Gürsel, "ayrıca hiç borç alınmadığı da doğru değildir" diyor... Yine 'Dış Borçlar' incelemesine dönelim. Bu ünlü ansiklopedi nedense, Atatürk Cumhuriyeti dönemini bilerek mi, bilmeyerek mi hafifsemek egiliminde: Ben Cumhuriyet'in Atatürk döneminde dışarıya borçlanmadık, Osmanlı'nm borcunu bile ödedik, diye yazdım ya, bunu çürütmek için ileri sürdüğü gerekçe benim dediklerimi doğruluyor... 1928'den sonra yabancı şirketleri ulusallaştırmaya başlamışız; 1933 yılına kadar Sayın Gürsel'e dayanıyorum Anadolu demiryolu, MersinTarsus demiryolu, Haydarpaşa limanı, Şark Demiryolu Bankası'nın elinde bulundurduğu tahvillerin millileştirilmesinden dolayı yabancı sermayedarlara 138 milyon lira borçlanılmış... Gürsel şöyle ekliyor: "Ancak iktisadi kriz nedeniyie bu borçlar da yeni yapılan bir anlaşmayla 84 milyon liraya indirildi", 1939 yılına kadar sürüp giden ulusallaştırma sonucunda bir borçlanma olmuş, pek çok yabancı şirket devletleştirilmiş; bu yüzden Türkiye, 1950'ye kadar bu borcu ödemek zorunda kalmış... Görüldüğü gibi, Atatürk döneminde ulusallaştırma eyleminin doğal sonucudur bu borç... Yoksa, 1950'lerde başlayıp, hızla gelişen borç almaya benzemez bu. Yabancı şirketleri ortadan kaldırıyoruz, bedeiini ödüyoruz, bu ödemeyi de uzun vadede ve TL. ile yapıyoruz... Sayın Gürsel de zaten şöyle yazıyor: "1939'da Türkiye'nin ithalatla ilgili kısa vadeli dalgalı borcu dışında birikmiş net borcu tahminen 104 milyon dolar, 134 milyon lira civarındaydı. Bu borçlar zamanında ödenerek, tasfiye edilmiştir." Sayın Gürsel'den şu ilginç bilgileri de aktarmak isterim: "Bu dönemde (yani Atatürk dönemi) Türkiye'nin hatırı sayılır bir dış borçlanmaya gittiği söylenemez... Üstelık borçlanma sistematik değildir. Bir başka deyişle sürekli bir politika haline getirilmemiştir." Oyleyse, nedir benim yazımdaki yanlışlar? Türkiye'nin yabancı ülkelere borcunun büyük, çok büyük bölümünün Atatürk döneminde ödendiği mi? Değil. Dışarıdan borç alınmadığı mı? O da değil. Yine de Sayın Seyfettin Gürsel'e, yazıma gösterdiği ilgiden ötürü teşekkür ederim. Yakın tarihimizle ilgili önemli bir konuyu bir kez daha aydınlatmak olanağı sağTadığı için... Kanarya'da su karaborsada Kanarya Mahallesi Derekuşu Sokak sakinleriyiz. İSKİ yetkililerine sesleniyoruz. tstanbuVda iki aydır su alamayan vatandaşa ne gibi önerileri olur. Evet tam iki aydır su alamayan vatandaş, gereksinimlerini nasıl karşılar. Lütfedip gelsinler mahallemlze. "Su"yun YanlışUın geri dö'nmek erdemdir Devlet, ormanlarını korumak, bozuk ormanları verimli hale dönüştürmek, verimli ormanları işletmek, erozyonu kontrol altına almakla görevlendirilmiştir. Kamu tüzel kişiliğine sahip Orman Genel Mudürluğu bu görevlerini asının genel bunalımı ve bunun çözümü tartışılmaya, kamuoyuna açılmaya baştandığından bu yana gazetecilerin eğitimi de sık sık gündeme geliyor. Gazeteci eğitimi denilince de bir yanda gazetecilik okulları ve diğer yanda mesleğe yeni girmiş genç gazetecilerin daha hızlı yetişmesini sağlamak anlaşılıyor. Gazetecilik okullarının nitelikli eleman yetiştirmede yetersiz kaldığı bugün tüm basın kuruluşlannca, hatta zaman zaman bu okulların sorumlularınca da ifade edillyor. Bugün temel ekonomi, hukuk, tarih bilgisinden yoksun bir genç insanın nitelikli gazetecilik yapmasının güçlüğü ortadadır. Artık en az bir yabancı dil de zorunludur. Temel eğitimin güçlendirilmesi bugünkü koşullarda gazetecilik okullarının hukuk, iktisat ve slyasal bilgiler fakülteleriyle sıkı bir işbirliğiyle sağlanabilir. Daha az öğrenci alacak olan gazetecilik okullarına yine başka fakültelerle işbirliği yapılarak hazırlık sınıfları konulabllir. Uygulama aşamasında da okullarla tüm basın kuruluşlannın daha sağlam bir işbirliği için öncelikle çaba okullardan gelmelidir. Gazeteci adaylarının stajı, bugün yaz aylarında 12 aylık işlevsiz bir "oturma" düzeyindedir. Bu staj sistemini daha işlevsel kılmak için okullar ve basın kuruluşları birlikte yeni çözümler bulabilirler. Yıl sonunda, tatilden çalınmış bir aylık sürede gazeteci adaylarının mesleklerine ısınmaları mümkün mü? Bu yasak savma staj yerine yıl içine dağıtılmış tutarlı bir program oluşturulamaz mı? Bu yönde çabalar hızla başlamazsa basınla okullar arasında var olan kopukluk onarılmaz bir düzeye gelebilir, bundan zarar görecek olan da hem bu okullar, hem yetişkin eleman sıkıntısı zaten çekmekte olan basın, hem de gazeteci olmak isteyen gençlerimizdir. Gazeteci eğitiminin ikinci ve en az birincisi kadar önemli ikinci yani, mesleğe başlamış genç gazetecilerin eğitimidir. Bugün bütün gellşmiş ülkelerde bu amaçla çeşitli örgütler çalışmakta, burslar dağıtılmaktadır. Batılı yaklaşım, bizdekinin tersine gazeteciliği önemli bir meslek olarak kabul ettiğinden, nasıl doktorunun, hukukçusunun, ekonomistinin iyi yetişmesine önem veriyorsa, gazetecisinin de olabildiğince iyi yetişmesini sağlayacak düzenleri kurmuş bulunmaktadır. Ülkemizde bu yönde çabayı başlatacak olan yine devlettir. Devletin ilgili organlan, basın kuruluşlarıyla işbirliği içinde genç gazetecilerin yurt içinde ve yurt dışında eğitim ve görgülerini geliştirmelerini sağlayacak düzenlemeler yapabilir; yabancı ülkelerle karşılıklı burs değiş tokuşuyla genç gazeteciler başka deneyleri görür, izler, yararlanır. Gazeteciliğin bir meslek, hem de önemli bir meslek olduğunu önce devlet kabul etmeli ve bunun gereklerini yerine getirmelldir. Gazete üretimlyle gazoz üretiminin farkının bilincinde miyiz? Geçtiğimiz günlerde bir kazancımız bir de kaybımız oldu. 1976'da TRT'de başladığı mesleği daha sonra Güneş Gazetesi ve Nokta Dergisindeki başarılarıyla sürdüren Nilay Karman Dış Haberler Servisimize katıldı. Bu arada, hareketliliğini sürdüren "Cağaloğlu piyasası"n/n son rüzgârları Umur Talu arkadaşımızı bizden uzaklaştırdı, kendlsi mesleğlni Mllliyet'te sürdürecek: En az Cumhuriyet'tekl kadar başarılı olmasını dilerlz. Türkiye pazarına güçlü biçimde girecek dünyaca ünlü fotoğraf makinesi ve fotoğraf malzemesi ürünleri için BAHATTİN ÖZDEMİR DURU'muzu yitirdik. Doştlar sağ olsun. AİLESİ PAZARLAMA BÖLÜMÜ YÖNETİCİSİ Pazarlama bolumunu kurma çalışmalarına katılacak ve yon verecek deneyimde BU, ODTU ya da benzerı bir yuksekokulun Işletme. İş Idaresı ya da Muhendıslık bolumu mezunu. Ürunü daha yakından tanımak ıçın ingıltere'de eğıtıme katılacak ve dış ılışkılerı yurutocek kadar lyi lngılı?ce bılen Fotoğraf konusuna yatkın PAZARLAMA ELEMANLARI Lıse ya da yuksckokul mezunu lyı Ingılızce bılen. Pazarlama konusunda deneyırnli Bayan ya da askerlığını yapmış bay adayların, ayrıntılı ozgeçrnışlerını bir fotoğrafla birlikte, en geç 1 Temmuz 1985'e kadar PK. 1 Beyoğluistanbul adresıne gondermelerını rıca ederız BAKIRKÖY ŞUBESfl AÇILDI 19851986 oğretim yılı öğrenci kayıtları devam etmektedir. MERKEZ: Lalell, Cençturk Caö NO 12 Tel 511 12 0 0 5 2 0 57 35 ŞUBE: Bakırkov. Incırlı Cad No 114 Tel 57169 90 Iktlsatl Itonkul D*6*rl*r M*rfc«zl BAŞBAKAN YARDIMCMt Devlet Tahvili İktisafta kâriıdır. İKTİSATS BAI\KASI Bu ılân S P K.'nun 14/6/1985 tarih ve B002966 sayılı iznl İle yayımlanmaktadır Devlet Tahvili'ni İktisat'tan almanız için tek bir neden var: kârlılık. İktisat Bankası rasyonel işletmeciliğinin ve profesyonel kadrolarının sağladığı yüksek kârını sizinle paylaşıyor. Hazine Bonosu veya hisse senedi ve tahvil gibi, Devlet Tahvili'ni de en cazip koşullarla sağlıyor. Atıl fonlarınızı verimli O İKTİSAT BAINKASI değerlendirmek için İktisat ME.NKUl Bankası Menkul Değerler DEGERLER Merkezi'ni veya İktisat Şubeleri'ni hemen arayın. MFRKE'/I Yatırım Temsilcinizle görüşün. BUyükdaf* Caddcıl 165, Euntof», ItUnbuI İktisat kârını paylaşın. Ismaıl Emen Haydar Sebuktekın Tayyar Ozturk Levent Enkı Tel 172 7000. 167 0710 IktİMİ Bankmı Merku Şub* Celal özkurkcu Tel 172 7000 IklİHt Banknı B»hç»kipı Şubaıl Faruk Turkmen Tel 522 4809 Ikllul BankMi Karaköy Şubasl Atılla Doğrusoy Tel 145 7090 Ikllut Bankatı Mecldlyaköy Şubatl Abdullah Anlar Tel 172 6980 IktİMİ Bankau Kadıköy Şutetl Necmı özgenç Tal 338 9838 ikllMI Bankası Bakırfcfty Şub**l Adnan Pelvanlar Tel 572 6032 IktİMİ Banka» Ankara ŞubMİ Ender Kırksekızoğlu Tel 33 30 71 Ikllut Bankau Izmlr Şubml Erol Ergın Tel 25 66 85 Ikllul Bankatı Buru Şubetl Galıp Yaşar Avcı Tel 26 330 Ikllul Bankau Adana Şub»tl Neval Ersan Tel 13 763 Iktlul Bankau M«rıln Şub«ıl Ender Erşen Tel 17 914 Ikllul Bankası Oazlantap Şubctl llhan Muftuoğlu Tel 24 718 Iktlul Bankau Dcnlzll Şubcıl Erkan Erkan Tel 13 010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle