19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER olsalar bile, bu denetimin etkisini en aza indirgeyen bir olgu da süregeldiğinden yargı denetiminden umulan yarar sanıldığından çok daha zayıf kalabilmektedir. Çünkü tüm sistem "Yönetimde Demokrasi" kavramının anlamı ve içeriğinden etkilenmektedir. Demokratik yönetimin ilk ve tek koşulunun seçimler olduğu ilkesi bir "mitos" haline dönüşup de, gerçekte seçilenlerin "millî irade" adına her dilediklerini yapabilmeleri sanısıyla özdeşleşince, demokrasinin "çoğunluğun ve seçilenlerin diktası"ndan pek bir farkı kalmayabilmektedir. Işte bu nedenle, seçim denilen kurumun en yaygın olduğu ve bir kısım yargıçlar da içinde olmak üzere tüm kamu görevli ve yetkililerinin seçimler yoluyla belirlendiği Amerika Birleşik Devletleri'nde bile, salt seçimler " Yönetimde Demokrasi" için yeterli sayılmamaktadırlar. Bir zamanlardan beri "küçüğü" olmaya özendiğimiz Amerika'da yönetimde demokrasinin ilk koşulu olarak, karar alma sürecine bireylerin etkin (aktif) biçimde katılabilmeleri olanağı kabul edilmektedir. Buna bağlı olan bir ikinci kurum, Yönetimden her türlü bilgi ve belgenin elde edilebilmesi olanağını sağlayan "Bilgi Edinme Ozgürlüğü Yasası" ile güvence altına alınan haktır. Ayrıca Yönetimin karar alma süreci içinde yapılan bütün kurul toplantılannın ilgilenen ve dileyen herkese açık olması kuralı da gözönunde tutulursa, bu sistem "Yönetimde Demokrasi" ya da anılan ulkedeki yasalardan birinin adı ile "Gıinışığında Y'önetim" olarak nitelenmektedir. Bu sistemde Yönetim tarafından alınan tüm kararlar tek yanlı olmayıp karşılıklı tartışmalarla ortaya çıkmakta ve bireyler salt siyasal anlamda değil, teknik olarak da kendi kendilerini yönetmektedirler. Bu sayede Yargı denetimi de etkin ve aniamlı olabilmektedir. ÜLKEMİZDE DURUM Nitekim yargı yerleri, ister genel düzenleme isterse birel nitelikte işlem ve eylem yapma olsun Yönetimin karar alma sürecine bireylerin katılamamalan ya da onlan bu olanaktan yoksun kılma durumunda yargı denetiminin çoğu kez gerçeğe ulaşmakta aşılmaz engellerle karşılaştıklan kanısındadırlar. Bireylerin, Yönetimin karar alma sürecine katılmalan ve "açık yönetim'i Birleşik Devletler Anayasasının hukukla bağlı yönetim ilkesinin en önemli kurumu olarak kabul eden yargı yerleri ve özellikle Yüksek Mahkeme "Günışığında Yönetim" ilkesinin uygulamalarını çok titizlikle incelemekte ve korumaktadır. Ülkemizde ise bireylerin hangi düzey ve aşamada olursa olsun Yönetimin karar alma sürecine demokratik yollardan ve hukuksal olarak katılabilme olanağı kesinlikle yoktur. Bu konuda Tanzimat ve o zamanların Fransa'sından esinlenen ilke, kural ve yöntemlere toz kondurulmamaktadır. Bu sürecin önceden belirlenmiş hiçbir yöntemi olmaması bir yana, izlenecek yolun yasalarla belli edildiği sayılı konularda bile, buna uyulup uyulmadığını bilebilmek için keramet sahibi olmak gerekir. Yargı yerlerini bile yanıltabilmek bakımından en etkili hukuksal konumda bulunan "İdare" karşısında bireyler gerçekten "boynu kıldan ince" ve "mazlum"durlar. Öte yandan, Yönetimin karar alırken uyması gereken kurallann önceden belirlenmesi ve bilinmesi ilkesini anlaması, istemesi ve gerçekleştirmesini özlemek değilse bile beklemek için fazla iyimser olmak gerekir. "ldare"nm bu ayrıcalığından özveride bulunması bir düştür ve onun bireyleri reddederken ya da dışlarken duyduğu hazzı başka hiçbir şekilde gidermenin mümkün olmadığı Fransız yönetimi için bile söylenmektedir. Ancak ne var ki demokratik düzenlerde "Asıl gerçekçi, tüm yaşamım bir umuda bağlayabilendir" ve bu umut ülkemiz ve hukuk düzenimiz için de "Gu^ nışığında Yönetim" dir. 10 HAZÎRAN 1985 Yargı yerlerini bile yanıltabilmek bakımından en etkili hukuksal konumda bulunan "İdare" karşısında bireyler gerçekten "boynu kıldan ince" ve "mazlum"durlar. Y önetinıde Demokrasi ya da "Günışığıııda Yonetim» CUMHURİYET'ten OKURLARA... OKAY GÖNENSİN Doç.Dr.İL HAN ÖZAY İ.Ü. Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi "Demokratik Yönetim" ile Yonetimde Demokrasi" ilk bakışta eşanlamlı terimler gibi görünse de, aslında bırbirinden farkb, fakat biri öbürünün tamamlayıcısı olan kavramlardır. Bunlardan birincisi seçim denilen bir yontemle sağlanabildiği halde, ikincisi için çok daha teknik bir sistemin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Nitekim Yasama yetkisi ile donatılmış kurullar ve yerinden yönetimin bazı karar organlarının genel seçimlerle oluşturulması "Demokratik Yönetim"in ilk ve en vazgeçilmez koşulu ise de, bu şekilde ortaya çıkan "Yönetim"in işleyişine "demokratik" denilebilmesi için, hukuksal düzeyde bireylerin hem seçme ve seçilme hakkına sahip olmaları, hem de "ldare"nin karar alma sürecine katılarak onu etkileyebilme yeteneğine yasal olarak kavuşturulmaları zorunludur. Ülkemizde değil herhangi bir yurttaşın, demokratik düzenlerde dördüncü kuvvet sayılan "Basın"ın bile Yürütme ve Yasamayı etkileme olanağının bulunmadığı bir gerçektir. Örneğin basın, ne Gökova ne de son olarak Boğaziçi Imar konularmdaki uygulama ve yasal düzenlemeleri istediği yönde etkileyebilmiştir. Bu gibi durumlarda hepimiz için son ve tek çare Yargı >olu güvencesini harekete geçirebilmektir. Bir Adım Daha B nağı sağlamıştır. O zaman için örnek alınan îtalyan Anayasasında böyle bir olanak bulunmadığı gibi, şimdi İtalyanlar bile aynı durumu yaratmak istemektedirler. Gunümuze değin en önemli konularda Cumhurbaşkanlannın sonunda bu yolu seçmeleri de bu olanağın ne denli yerinde bir düzenleme olduğunun tartışma götürmez bir kanıtını ortaya çıkarmıştır. SEÇİMLE DtKTA! Yasama etkinlikleri alanında Anayasa Mahkemesinin işlev ve katkısı bir yana, bu konuda yargı yoluna başvurabilme olanağının sınırlısayılı yetkililer ve topluluklarda olması nedeniyle, yargı yolunda bireylerin hak ve özgürlüklerinin asıl güvencesini "Idari Yargı" bütünu oluşturmaktadır. Ne var ki, 1961'den beri anayasalarımız Türkiye'yi demokratik hukuk devleti olarak niteliyor Hatırlanacağı gibi, Sayın Cumhurbaşkanı bile üst duzey yöneticilerinin yetiştirümeleri konusundaki düzenlemeyi, tüm yasal yetkileri ve olgudaki etkisine karşın önleyememiş, sonunda Anayasa Mahkemesine başvurmak zorunda kalmıştır. Bu, örneklerden sadece biridir. Çünkü 1961'den başlayarak Anayasalanmız buyuk bir ileri görüşlülükle Cumhurbaşkanına da Anayasa Mahkemesine başvurabilme ola undan 2 yıl önce temel teknolojik atılımımızı yaparak tipodan ofsete geçerken en önemli kaygımız, bunu başka adımlarla tamamlayarak daha ileri aşamalara ulaşmamızı sağlayacak programdı. Geçen hafta yeni ve önemli bir adım daha attık: İstanbul ve Ankara'daki bilgisayarlarımız cuma günü ilk "konuşmalarını" yaptılar; yani iki kentteki merkezlerimizde kurulu bilgisayarlar artık birt)irlerine doğrudan bilgi aktarması yapabiliyorlar. Bunun en basit anlamı şu: Artık bir süru iş iki kez yapılmayacak ve haberteşmemiz olağanüstv bir hız kazanacak. Bilgisayarların özel PTT hattı aracıhğıyla haberleşmesi teleksten tam 16 kat hızlı. Örneğin 5 sayfalık bir metin teleksle en hızlı 1214 dakikada aktarıhrken aynı işlemi yeni sistemimizle en çok 20 saniyede tamamlayabiliyoruz, üstelik yeniden dizilmesine gerek kalmıyor ve her aşamada metin üstünde istenildiği gibi değişiklik yapılabiliyor. yeni sistemimizi bugün salt dizgi aşamasında kullanacağız, ama bir ay sonra haber merkezimize yerleştirilecek 2 video ekranla birlikte yazı işlerinin de bilgisayarlı sisteme geçişinin ilk adımını atmış olacağız. Bu yeni adımı atmamız özel PTT hattıyla gerçekleşti. Bu hattın sağlanması ve hızla yararlanmamız için başta Genel Müdür Servet Bilgi olmak üzere tüm PTT ilgilHerinin ilgisıne teşekkur ederiz. Teknolojik gelişme durmuyor, Cumhuriyefin amacı da, tüm yapısı gereği teknolojik alanda da geri kalmamak hep ileriye bakmak ve daha nitelikli bir gazete için çağdaş dünyamn tüm olanaklanndan yararlanmak. EVET/HAYIR OKT^Y AKBAL OKURLARDAN Askerliğini yapmış olmak kurahnın işletilmemesi Bu yılın gençlik yılı olması nedeniyle yurdumuzda ve dünyada gençlere yönelik türlü çalışmalar yapdmaktadır. Bu çahşmalann içinde, sportif ve çeşitli sosyal faaliyetler ön sırayı alırken; gençlerin sorunlanna yönelik çalışmalar ve çözümler sempozyum ve toplantüarla sınırlı kalmaktadır. Gene nüfus içinde, çalışan gençlerin önemli bir pay tutmasına karşın, öğrenimlerini sürdüren öğrenci gençliğin varlığı da büyük bir toplam ohtşturmaktadır. Ülkemizin ekonomik koşullan ve devletin (sosyal devlet anlayışının anayasa da yer abnasma karşın) eğitim politikası da gözönüne alındığında, yüksek öğretimde bulunan öğrencüerin, çalışarak öğrenimlerine devarnını zorunlu kılmıştır. Kamu kurum ve kuruluşlan başta olmak üzere ciddi bir ise girebilmek için askerliğin yapümamış olması en büyük engeli teşkil etmektedir. lşte çalışarak okumak zorunda olan bizlere işe girişlerde, "askerliğini yapmış olmak" kurahnın işletilmemesi, ya da bu ayncahğın sağlanmasmı ümitle istiyomz. BtR CRUP ÖĞRENCt ADINA, MURAT CEM AKYÜREK ikamet ettiğim J. Karakolu şunu da ekliyor "İşe girmesinde hiç bir sakınca yoktur."Ama işe alınmıyorum. Neden mi fişlenmişim? Anlataymu 12 Eylül 1980 öncesi öğrenim yaptım. Yani siyasi olaylann yoğun olduğu bir dönemde. Akşehir î.t.E. Meslek Lisesi nde okudum. 1980 nisan ayında siyasi bir olay olmuş. Bunun üzerine polisler sıntftan 15 kişi kadar götürdüler. tçlerinde beni de götürdüler. Ifadelerimiz ahndu Suçsuz olduğumuz anlaşılarak serbest bırakıldık. Olan olay bu. Yani bizim suçumuz polis karakolunda ifadelerimizin alınması. AKŞEHİR'DEN ESKt BİR ÖĞRENCİ her işin ATATVRK inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda olacağı, sürekli vurgulanmaktadır. Sayın Başbakan televizyon konuşmalarının birinde: Emeklilerin ayhklan, memurlardan kesilmekte olan emekli keseneklerinden, yetmezse yatırımlardan kısılan paralarla, o da yetmezse para basılarak karşılanmaktadır buyurdular. Emekli Sandığı'ndan ayhk alan, aynı zaman da orta direği içinde bulunduğu vahim durumdan kurtarmak iddiasıyla iktidara gelen sayın Başbakan Turgut Özal böyle açıkhyor. En az 25 yıl özveriyle hizmet etmiş, bugün geçim sıkıntısıyla kıvranan dünün idarecilerine, komutanlarına ve öğretmenlerine reva görülmemeliydi bu beyan. Çok acı ve büyük bir talihsizlik. Her emekli bugün aldığmı uzun yıllann meşakkati ve emeğiyle kendi hazırlıyor. Anasmın ak sütü gibi helalinden, üstelik hak ettiğinden çok azını alarak yaşam savaşı veriyor. TOP. YR (E) BEHZAT TANIR KÜÇÜKYALIİSTANBVL S Kıyılar Herkese Açıktır, Ama... 1605 sayılı İmar Yasası: "Deniz kamuya açıktır. Hiç kimse tel örgüyle, çitle, duvarla çeviremez." 3086 sayılı yasa: "Kryılar devletin hükmü ve tasarrufu altındadır, herkese açıktır." Yürüyorum, yürüyorum, kıyılar baştan başa kapatılmış. Duvarlar. tel örgüler... Emniyet Genel Müdüriüğü'nün, İçişleri 8akanlığı'nın, Maliye'nin, Gümrükler'in, Başbakanlığın, Ormancıların, Karayollannın, Vakıflann tatil siteleri!.. Burası Ayvalık ilçesinin Sarımsaklı bucağı... Kıyı boyunca halkın denize girebileceği bir tek yer var; dört motel... Buraya gelen müşterilere ve o yöredeoturanlara açık kıyılar yalnız bunlar... Sarımsakh'da halk ancak buralardan denize yaklaşabilir. Öteki yerler 'halk' için değil, kendi mensupları için... Olmamalı mı? Devlet görevlilerinin yararlanacağı tatil siteleri yapılmamalı mı? Yapılmalı elbet. Ama bir tatil kasabasının bütün kıyılarını kapsamamak koşuluytal.. Sarımsaklı'da ise durum tam tersi, en güzel kıyılar çeşitli devlet kuruluşlarının elinde, deniz çitle, duvarla tutsak kılınmış... Düşünüyorum, ne olurdu bütün kıyılar herkese açık olsaydı, bu devlet kuruluşları yolun karşı yanında yerleşseydi. kumsal boylu boyunca uzanıp gitseydi, herkes rahatlıkla denize girebilme olanağını bulsaydı!.. Yalnız Sarımsaklı mı böyle? Büyük Çekmece'den Tekirdağ'a kadar bütün kıyı, özel resmi kuruluşlarca kapatilmış, çirkin (Arkası 11. Sayfada) Fişlenmiş Gençler 1985 gençlik yılmda hiçbir işyeri tarafından işe ahnmayan onbinlerce fişlenmiş gençler adına sayın ilgililere sesleniyorum. Ben, herhangi bir suçum ve sabıka kaydım olmamasına rağmen, hiçbir işyeri tarafından kabul edilmeyen fişlenmiş gençlerden yalnızca birisiyim. Endüstri Meslek Lisesi torna tesviye bölümünden mezunum. Askerliğimi J.M.Çvş. olarak bitirdim. Soma ELt (Ege Linyit lşletmeleri)nde çalışmak için sınavlara katıldım. Sınavları büyük puanlarla kazandım. Fakat işe başlayamadım. Yapılan güvenlik tahkikatımda fişlemem olduğu bildirildi. Fişlemem olduğunu bildiren "Bir milletin yaşlı vatandaşlanna ve emeklilerine karşı olan tutumu, o milletin yasama azminin en önemli kıstasıdır" der ATATÜRK. Bu aniamlı insancıl söz, herkesin gözüne çarpacak bir şekilde, Emekli Sandığı binası duvarına da yaulmıştır. 12 Eylül sonrası yapacağımız Dünün idarecileri bugünün emektileri u arada Başbakan Turgut Özal'ın gazetemize yönelik suçlayıcı bazı imalanna değinmek isteriz. Sayın Özal, AETnin Ankara Enformasyon Bürosu yetkilisinin hafta içinde Cumhuriyet'le birlikte diğer belli başlı gazetelerde yer alan bir demecine epeyce sinirlenmiş; yetkiliyi "terbiyesizlik, iç işlerimize karışmakla" suçlamış. AET temsilcisi demecinde "polise yetki tasarısı"n/n TürkiyeAET ilişkilerini olumsuz yönde etkileyeceğini söylüyordu. Sayın Başbakan'ın bir açıdan haklı görülebilecek tepkisi bugün gazetemizin birinci sayfasında yer alıyor. Ancak haberde de görüleceği gibi Sayın Özal'ın tepkisinin bir yanına pek anlam veremedik. Başbakan gazetemizi "dışardan medet umar, yardım arar" bir tutum içinde olmakla suçlayan bir dil kullanmıştır. Bu yargıya nasıl vardığını bilemiyoruz. AET temsilcisinin demeci Cumhuriyet dışında başka gazetelerde de yayımlanmıştır ve haberdir. Bunu yayımlamanın "dışardan medet ummak, yardım aramak'Va ilgisini kavrayamıyoruz. Ancak bir de Genel Yayın Müdürümüz Hasan Cemal'in cumartesi günü yayımlanan "Hukuk Devleti Polis Devleti" başlıklı yazısı var. Acaba bu yazıdan dolayı mı Sayın Başbakan böyle konuşmuştur. Ihtimal veremiyoruz. Hasan Cemal'in yazısının bir bölümünü yeniden Sayın Özal'ın dikkatine sunalım. Şöyle diyor Hasan Cemal: "...Türkiye'de demokrasiyi inşa etmek, onun mücadelesini vermek tabiatıyla bizim iç işimizdir, başkasının değil... Fakat madem ki Türkiye, Avrupa Konseyi'nin bir üyesidir, Avrupa Topluluğu ile bütünleşmeyi bir resmi hedef olarak benimsemiştir, o zaman demokrasinin asgari gereklerine uymayı da taahhüt etmiş demektir. Bu bakımdan, tasarının bu forumlarda demokrasi ölçütlerine vurulmasına lütfen öfkelenmeyelim..." Evet, Türkiye'de demokrasiyi inşa etmek bizim iç işimizdir, başkasının değil elbette. ve Cumhuriyet Gazetesi, demokrasi ve çağdaş uygarlık mücadelesini tam 61 yıldır dışardan medet ummadan sürdürmektedir. Bu bakımdan Sayın Başbakan yanlış yargılara ulaşmaması için Cumhuriyet ve tüm basında yer alan yorumlara ilişkin clarak danışmanları tarafından daha iyi bilgilendirilmelidir. "Okumak"fan çok "bir göz atarak" yargıya varmak yaygın bir sorun; ama en önce Sayın Başbakan'ı temelsiz yargılarda bulunmaktan kurtarmak en yakın danışmanlannın görevi. SIEMENS Yeni Digital PABX Haberleşme Sistemleri EMS 91 EMS 601 Günümüz haberleşmesinde telefonların üstlendiği yüklü görev, kuşkusuz gelecekte de sürecek... Ama günümüzde kullanılan her telefon sistemi, geleceğin koşullarına ayak uydurabilecek mi? İşte SIEMENS, tüm dünyada kabul edilen atılımcı gücü sayesinde, geleceğin teknolojisini bugünden üretti. Yeni EMS 91 telefon sisteminin birkaç özeltiği: • • • • • • • • Otomatık gerı arama Çağn transferı Otomatık çağrı tekrarı Bilgi alma Transfer Kod'lu arama Meşgul numarayı oncelikli uyarma Üç kişilik konferans Yeni EMS 601 telefon sisteminin birkaç özelliği: • Otomatik gerı arama • Çağn transferı • Otomatik çağrı tekrarı •Harıçten dahile direkt arama • Kod'lu arama • Kişısel kod'lu arama • Meşgul aboneyı oncelikli uyarma •Çoklu konferans • Çağrı yakalama • Yonlendınlmış çağn yakalama • Beklemede muzık • Direktif aboneler • Görüşme/Göruşme ücreti kaydı Dünya elinizin altında bulunsun! \ s Daha fazla bilgi için bir Siemens AG kuruluşu olan Etmaş'a danışın. Meclisi Mebusan Cad. 35 Fındıklı P.K. 1001 Karaköyİstanbul Tel: 145 20 90 Tlx: 24233 Fax: 145 20 90 f
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle