23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER mesini istemek, böyle bir dileği suç gösterecek kadar, siyasi saçmalıktır. Almanya'nın 1914'teki sınırları manukî olmaktan başka her niteliği taşıyordu. Çünkü bu sımrlar Alman ulusunu tam olarak kapsamadığı gibi, coğrafi ve askeri zorunluluk bakımından da doğru değildi. Bunlar düşünülmüş siyasi bir hareketin sonucu değil, sonuna kadar gidilmeyen siyasal bir savaşın geçici sınırlanydı. Eşit haklara ve birçok hallerde de daha çok haklara dayanılarak, Alman tarihinin başka örnek bir yılı ele alınmalı, o zamanki koşulların yeniden canlandırılmasının dış politikada amaç olduğu ilan edilmelidir..." (3) Yukarıdaki satırlar dikkatle (hatta isterse dikkatsiz bir biçimde) gözden geçirildiği zaman Hitler'in ne yapmak istediği ve bunları nasıl yapacağı açık bir biçimde görülür. Kaldı ki Kavgam'da ele aldığı tüm hususları iktidar olduktan sonra yaşama geçirmeye çalışacaktır: Aileden eğitime dek, dış politikadan kültüre dek... Ve o günlerde bu yarı deli, yan dahinin gözle görülen ve çok kolay engellenebilir yükselişine destek olanlar; asbnda bir noktada kendi sonlannı da hazırlıyorlardı. ALMAN HALKINA RAHMET OKUTACAK NtCELERİ VAR Prof. Dr. Adnan Adıvar 1944'lerde, yani savaş sürerken "Kırk Yıldır Tamnk" başhğı altında kaleme aldığı bir dizi makalede Alman toplumunun, Nazi devletine iktidar olma olanağını veren bir dizi sosyopsişik özelliğine değiniyor (4). Bu makalelerden birinde Keyserling'e dayanarak, "Dünyada Alman milleti kadar zırüüsız, dınltısız emre itaat eden millet azdır" yargısında bulunuyor. Daha sonraki makalelerinden birinde şu satırlara yer veriyor: "(Bir dostum) bu makalelere dair görüşürken Almanlann iüm, sanat, teknikte üstünlüklerinden bahsetti. Bunlan inkâr etmediğimi söyledim; Almanlarda ruh ve fikir yok mu, dedi. Leibniz'i, Kant'ı, Goethe'yi yetiştiren bir millette ruh ve fikir yoksulluğunu nasıl iddia edebilirdim. Ancak makalelerimden birinde söylediğim gibi Almanlarda ruh ve fikir ile varlık arasında asla ahenk olmadığını ve bundan dolayı onların insanhk tarafının eksik kaldığını iddia ediyorum..." Adnan Adıvar'ın bu görüşleri zaman zaman yaygın bir kabul bulur. Almanya'da Nazilerin iktidar olmalarını ve Avrupa'yı kana bulamalarını Alman ırkının özellikleriyle açıklamak isterler. Kaba, disiplinli, insani nitelikleri az, nobran Almanlann Hitler'in onderliğinde Avrupa'yı altüst ettiğini ileri sürerler. Bence bu yargı gerçek değildir. Zira Avrupa'da kabahk, nobranlık vb. gibi olumsuz özellikler konusunda Almanlara rahmet okutacak çok toplum vardır. Almanya sorunu bir başka bağlam içinde ele alınmak zorundadır. Nazi Almanyası'nın özelliklerini kabaca sıralarsak; ırkçı, elitçi, özgürlük düşmanı, zalim, totaliter bir devlet yapısıyla karşı karşıya gelirız. Bu özellikler güçlü bir savaş potansiyeli ile birleşince ve o günlerin güçlü devletleri değişik ve anlamsız nedenlerle gelişme sürecinde etkisiz kalınca 2. Dünya Savaşı denilen cehennem yaşanmışür. Bu savaşın Avrupa cephesi 8 mayısta sona erecek, Japonya'da ise Hiroşima ve Nagazaki'nin tepesinde patlayacak olan atom bombalarına kadar dört ay daha sürecektir. Ve "Batılı" insan Almanya'ya, Japonya'ya olduğundan çok daha yumuşak bir biçimde yaklaşacaktır. Zaman zaman gündeme gelen bir soruya değinmekten kendimi alamıyorum. Acaba ABD'nin eline atom bombası 8 Mayıs 1945'ten önce geçmiş olsaydı Almanya üzerinde dener miydi? Hiç sanmıyorum. SONUÇ Avrupa Savaşının sona erişinin kırkıncı yıldönümünde insanın aklına bir başka soru geliyor. Acaba lkinci Dünya Savaşı gerçekten sona erdi mi? Almanya'dan sonra Japonya'nın da teslim olması bu savaşın bittiği anlamına gelebilir mi? Hiç sanmıyorum. Nazizm yeryüzünden kazındı mı? Kesinlikle hayır. Bunu bir başka yazımda işleyeceğim. (1) WUliam Shiren "Nazi tmparatorluğu" III. Çev. Rasih Giirun. (2) Bu sadece bu anımsama idi ve genellikle eleştirel bir biçimde yaklaşılıyordu. (3) Bu parçayı da Shirer'den alaım. (4) Adnan Adıvar; "Bügı Cumhunyetı Haberten" tstanbul 1945. 40 V ü Sonra "8 Mayıs" Avrupa Savaşı'nın sona erişinin kırkıncı yıldönümünde insanın aklına bir başka soru geliyor. Acaba tkinci Dünya Savaşı gerçekten sona erdi mi? Almanya'dan sonra Japonya'nın da teslim olması bu savaşın bittiği anlamına gelebilir mi? Hiç sanmıyorum. Nazizm yeryüzünden kazındı mı? Kesinlikle hayır. PENCERE "Zaman Tüneli" 8 MAYIS 1985 Prof. Dr. TOKTAMIŞ ATEŞ 8 Mayıs 1945 sabahı Almanya'da müttefik ordulan Başkomutanı General Eisenhover'in karargâhının bulunduğu Reims kasabasında kırmızı boyalı küçük bir okulda saatler 2.41 'i gösterirken, 1 Eylül 1939'dan beri Avrupa kıtasını kana bulayan; büyük acılara neden olan bir savaşı noktalayacak olan kayıtsızsartsız teslim beigesi imzalanıyordu (1). Belgeyi müttefikler adına General VValter Bedell Smith, Almanya adına da Amiral Friedenburg ve General Jodl imzaladılar. SSCB adına General tvan Suslaporov ve Fransa adına General François Seves de tanık olarak imzalannı koymuşlardı. Bu belge salt Avrupa'daki savaşı sona erdirmekle kalmıyor, 1933'ten 1945'e, on ikion üç yıl içinde hem tüm Avrupa'yı ve hem de kendini ateşe atan Nazi devletinin yaşamıruda noktalıyordu. Tarihte hiçbir yönetim ve rejim, böylesine kısa zamanda toplumunun temel değerlerini ve yaşam biçimini böylesine derinden değiştirememiştir. Ve yine tarihte hiçbir yönetici kadro NAZt devletinin yönetici kadrosunun insanlığa verdiği kadar zarar, üzüntü ve utanç verememiştir. Dünya üzerinde hiçbir tiran bir ırk ortadan kaldınnayı hedefleyememişken, Adolf Hitler, Yahudi ve Slav ırklannı ortadan kaldırma misyonunu açıkça dile getirmekten çekinmemiş ve bu konuda büyük çabalar sarfetmiştir. "Musa'nın fıravunu" bile bu kadar zalim, bu kadar acımasız değildi. Bundan iki yıl önce 1983'te Nasyonal Sosyalist Alman Işçi Partisj (NAZl)'nin iktidara gelmesinin 50. yıh anımsanırken (2), bundan iki yıl sonra Avrupa Savaşırun sona ermesinin ve Nazi Devletinin yıkılmasının kutlanması elbette üzerinde düşünülmesi gereken bir olgudur. YENİ HİTLERLER ELLERİNİN ALTINDA!.. NAZİ devletinin yıkılmasının 40. yıldönumünün kutlandığı böyle bir günde NAZİ devletinin kurulmasını mümkün kılan koşullann tartışılmaanın ve bunun suçlulannın aranmasının fazla bir anlamı olmadığı düşünülebilir. Fakat acaba Nazilik ölmüş müdür? Intihar ettikten sonra cesedinin yakıldığı bildirilen Hitler'in ruhu acaba nerelerde dolaşmaktadır? O günün sosyoekonomik koşulları içinde Hitler'in yükselişini kısmen destekleyen ve en azından bu yükselişe seyirci kalan Ingiltere ve Fransa gibi devletlerin misyonlarını günümüzde yüklenmiş bulunan devletler, acaba koşullar gerektirse yeni Hitlerlere göz yummazlar mı? Dahası kendileri yeni Hitlerler bularak siyaset sahnesine sürmezler mi? Hiç kuşkusuz sürerler. Belki de ellerinin altında böylelerini hazır tutmaktadırlar. Hitler yaptığı hiçbir şeyi iktidara gelene kadar saklayıp, daha sonra açıklamamıştı. Okuma yazma bilen herkesin okuyabileceği Kavgam'da şu satırlara yer veriyordu: "Nasyonal sosyalist hareket kendi nüfusumuzla toprağımız arasındaki orantısızlığı gidermeye çahşmalıdır. Toprağı bir yiyecek kaynağı olduğu kadar, kuvvet politikasının da temeli saymalıdır. Alman halkının hakkı olan topraklan elde etmek amacımıza sımsıkı yapışmalıyız... 1914'teki sınırlara dönül Gazetelerin DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) verilerine dayanarak yazdıklarına göre bu yıl 2 trilyonluk zam yapılacakmış... 1985'in ilk dört ayında yapılan zamların tutarı 700 milyar lirayı buluyor. (Bu sayı 1980 yılında yürürlüğe giren zamların toplamıdır.) Geçen yıl kişi başına zam faturası 27 bin lirayken bu yıl 40 bin lira olacakmış? Ha gayret... • 1983 yılında yapılan zamların Türkiye ulusal gelirine oranı yüzde 1,3'müş; 1985'te yüzde 7yi aşacakmış. Artık zam, verginin yerini almaya aday görünüyor. Çünkü vergiler ulusal gelirin yüzde 20'si düzeyindeyken yüzde 14'e kadar düşmüş. vergi kaçağının trilyonu aşması üzerine yönetim ne yapsın? Dayanıyor zamma... 1985 pek parlak bir yıl olacak gibi görünüyor; Özal başarı kazandı. Neden? Baksanıza piyasaya!.. Herşey var, vitrinler dopddu, yok yok... Lüks tüketim malları dışalımı (ithalatı) 450 milyar dolar oldu. İnşallah yarım milyarı aşar, bir milyara tırmanır; Fransız, İngiliz, Alman, Amerikan ne yiyor ne içiyorsa, ne giyip ne tüketiyorsa Türk de "tıpkısının aynısını" yapmalı, değil mi? Bizim yurttaşımızın onlardan ne eksiği var? • Kimi "felaket habercileri" olumsuz ve yıkıcı fikirler öne sürüyorlar. Siz onlara bakmayın!.. Herşey iyi gidiyor... Hem 12 Eylül 1980 öncesine dönmeyi mi istiyorsunuz? Eğer uslu oturmazsanız, takvim yapraklarını döküldükleri yerlerden toplar, saatlerin akrepleriyle yelkovanlarını tersine doğru çevirir, hepinizi "zaman tüneli"ne sokar, 12 Eylül 1980 öncesine gönderirler. Yoksa "zaman tüneli"ne mi girmek istiyorsunuz? Eğer tünele girmek istemiyorsanız, 1985'te 2 trilyonluk zamma şükredin!.. "Felaket habercileri"ne kulak vereceğinize çarşıya pazara çıkın; İsviçre çikolatası, Amerikan sigarası, Hollanda peyniri, Alman otomobili, İtalyan kundurası alın!.. Sizin bir Avrupalıdan neyiniz eksik? Özgürlük mü dediniz? Kim dedi onu? Hangi 'ielaket habercisi" bu sözcüğü "teteffuz"etti? Özgürlük diyeceğiniz yerde "trilyonlan telaffuz etmeye alışın", büyük sayılarla düşünmesini öğrenin; ufkunuzu genişletin; olmazsa evinizi Araplara kiraya verin!.. Eviniz mi yok? Öyleyse "konut fonu" ne güne duruyor? Hemen yeni bir ev yaptırmak için kolları sıvayın!.. • Herşey iyiye doğru gidiyor. 1984te kişi başına düşen zam 27 bin lirayken bu yıl 40 bin lira olacak... Bütün Araplar turiste dönüşüp Türkiye'ye akın edecekler; hacı leylekler gagalarında altın torbaları taşıyacaklar; her evin bacasına yuva kuracaklar... Dış borçların topiamı faizleriyle birlikte 30 milyar dolara tırmanıyorsa, bu demektir ki Türkiye'nin "dış itiban" artıyor. Dünya kredi piyasalarında saygınlık kazanıyoruz; oysa eskiden "30 sente muhtaç" değil miydik? Yoksa eskiyi mi arıyorsunuz? Kızdırmayın Başbakan özal'ı... Hepinizi "zaman tüneli"ne sokup doğru altı yıl öncesine gönderir. Bu kez yine 24 Ocak 1980'den başlarız; ha baba, de baba, zam da zam, zam da zam... Uslu oturun, sesinizi kıstn!.. EVET/HAY1R OKTAY AKBAL OGRETMEN/OGRENCI YÖNETEN MUAMMER TUNCER Görünüm ve Çözüm... "Ülkemizin ve halkımızın içinde bulunduğu durumun genel görünümü şöyle özettenebilir: Ekonomik bunalım bütün beklentilerin ötesinde, Cumhuriyet tarihinde eşi görülmedik boyutlarda genişleyerek etkinleşmektedir. Büyüme durmuştur. Sanayileşme unutulmuş, tanm neredeyse kendi doğal koşullanna terkedilmiştir. Tıcaret adına üretim dışı kazançlar özendihlmektedir. Uygulanan ekonomik modelin kaçınılmaz sonucu olan dışa bağtmlılıkise, Osmanlı dönemini anımsatacak düzeye gelmiştir. Gelir dağılımı bozulmuş, yoksullaşma katlanılmaz bir düzeye gelmiştir. Temel haklar ve özgühükler çiğnenirken, demokrasi tüm kurum ve kurallanyla işletilmezken iktidarda bulunanlar tam bir umursamazlık içindedirler. Devletin ve demokrasinin temel kurumları genel çöküntü ve çözülüşün akıntısına kapılmış, tek tek kaybolmakta ya da yozlaşmaktadır. yblsuzluklar günlük yaşamın vazgeçilmez öğesi olarak sergilenmektedir. Köşeyi dönme ve iş bitirme yaklaşımı ahlâkın öncelikli kuralı biçimine getirilmiştir. Bilim ve bilgi ayaklar altına alınmış, üniversite YÖK'ün boyunduruğunda sadece bir koşullandırma kurumu haline getirilmiştir. Eğitimın ciddiyetine olan inanç sarsılmıştır. Ilk ve orta öğretim, genç beyinleri yaratıcı, araştıncı ve irdeleyici bir yapıya kavuşturma yerine, onlara belirli çağdışı kavramlan kabul ettirme ile görevli ezberteme merkezlerine dönüştürülmüştür. Halkın sağlığını korumadan başlayan, tedaviye kadar uzanan bir sağlık politikası geçmişte kalmıştır." SODEP'in Öncelikler Bildirgesi ülkemizin ve ulusumuzun içinde yaşadığı, daha doğrusu boğulmamak için çırpındığı acı durumu bu cümtelerle özetlemiş... Her gün yeni zamlar! Her gün yeni üzücü durumlar! Her gün ordan oraya gidip gelen Bakanlann sonuçsuz, yararsız 'iş bitirme' girişimleri! Her gün ANAP liderinin bir öncekini tutmaz sözleri!.. Artık dolmuşlarda, otobüslerde, trenlerde açık açık konuşuluyor: 'Elim kopsa da Özal'a oy vermeseydim, verdirmeseydim...' Halkımız böyledir, bir iki yıl bekler, sonra başlar yakınmaya. İlk seçimde de al aşağı eder dün sevgiyle bagrına bastığını ya da basmak zorunda kaldığını... Bir gazete soruşturmasında, yeni bir seçim olsa yine ANAP : ın yüzde 40'tan çok oy alarak iktidarda kalacağını yazmışlar. SODEP 25, DYP 20'ye yakın oranda oy alacakmış... Demek iki parti karşısında yine de azınlıkta kalacak ANAP... Bu tür soruşturmalara güvenmek de pek doğru değil. Önümüzdeki sonbaharda bir genel seçim yapılsa ANAP'ın bu kadar oy toplayabileceği çok kuşkuludur. ANAP bitti, tükendi! Nerde 'ortadirek'e umutlu ufuklar açma sözleri, nerde ortadireğin bugünkü acıklı durumu! Yalnızca parababalarının partisidir ANAP. İçindeki Hareketçiler, Selâmetçiler, bir köşeye sıkışmış sözde liberaller arasında sürüp giden çekişmelerin topiamı karmakarışık bir parti... SODEP, 'öncelikli' konuları şöyle sıraJıyor: Başta Anayasa olmak üzere tüm yasal çerçevenin yeniden gözden geçirilmesi, hukuk devleti ilkesine göre yeniden düzenlenmesi gerekir; laiklik konusunda ödün verilmemeli; yaralar sanlmalı, bunun için geniş kapsamlı bir 'af çıkarılmalı; ınsan onuruna yakışmayan her türlü eziyet ve işkence olayları soruşturulmalı; yurttaş düşünce ve inanışlarından ötürü temel haklarından yoksun bırakılmamalı; 1402'nin yarattığı sorunlara çözüm aranmalı; düşünce özgürlüğünü sınırlayıcı yasalar, engeller kaldırılmalı; sendika, dernek ve meslek kuruluşlarının siyasal yaşama katılımlan sağlanmalı; partizanca davranışlar önlenmeli; siyasal yaşamdaki her kışı eleştirıye açık olmalı; 2969 sayılı yasa değiştirilmeli, ülke ekonomisi yeni bir yapıya kavuşturulmalı. Sendika, grev, toplusozleşme yasaları bütünüyle değiştirilmeli, ILO örgütünün temel ilkelerine uyulmalı, sosyal devlet ilkesi yaşama geçirilmeli... SODEP'in 'Öncelikler Bildirgesi' önemli bir belgedir. Gerçek özgürlükten yana tüm yurttaşların benimsediği, benimsemesi gerektiği gerçek demokrasi koşullarının yaratılmasını sağlayıcı bir belge... Öğretmen evinden emekli öğretmenler de yararlanmah 1970'lerde mülkiyeti özel idareye ait bir arsaya, yerel öğretmenler demeği tarafından bizlerden toplanan paralarla ve Kastamonu tl Genel Meclisi'nin karanyla bir öğretmen binası yaptınlmıştı. Binanın intifa hakkı derneğindi. Başka yerierde bu tür binalar öğretmen evi oldu. Biz de bunu beklerken bina elimizden alınarak bir ilkokula baglandı. Bu dunımda bizim cebimizden çıkan miryonlar ne olacak? Bir sorun da şu: Yeni öğretmen evleri için bir >önerge hazırlandı. Buna göre, emekli öğretmenler de bu kuruluşa geçici iiye olabiliyordu. Emekli bir öğretmen olarak ben de iiye oldum. A>rıca bir partinin yönetim kurulunda da üyeyim. Bundan altı ay kadar önce Kastamonu Milli Eğitim yetkilileri Bakanlığa bir yazı yazıp bu durumdaki emeklilerden iiyelik hakkının kaldırılmasını istemişler. Sonuçta Bakanlık, partide görev alan emekli öğrelmenlerin iiyelik hakkının düşürulmesini istemiş. Her memuriyetin emeklisi, ister partili olsun, ister olmasın, emekli olduğu kurumun tesislerinden yararlanırken, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın bu uygulaması doğru mudur? Öğretmen evinde siyaset yapmadığım sürece bu kuruluştan benim de yararlanmam hakkım değil midir? Zeynel Yurtseven Emekli öğretmenTaşköprıi Her iki konuyu da Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı'mn ilgisine aktanyoruz. Kanımızca, öğretmen evlerinden yararlanmak emekli öğretmenlerin de hakkıdır. Herhangi bir partiye kayıtlı polis emeklisi, polis örgütünün dinlenme tesislerinden nasıl yararlanabiliyorsa, emekli öğretmen de, öğretmenlere sağlanan dinlenme ve eğlenme olanaklarından yararlanmalıdır. Ozetle * Adana'dan Muhlis Soyuak şöyle yaztyor: "Bursa İnegöl Lisesi felsefe öğretmeni iken bakanlık emriyle Kozan 'a nakledildim. İnegöl LisesVnde biyoioji öğretmeni olan eşimden ve çocuklanmdan çok uzakta iki takvim yıhmı doldurduğum ve suçsuzluğum çoktan kanıtlandığı halde sorunuma çözüm getirilmedi." * tstanbul'dan Y. Akarsu'ya: Okul A ile Birliği YönetmeUğrnin 23. maddesi gereğince "yönetim kurulunun okulun açık bulunduğu tamanlarda ayda bir defa toplanması gerekiyor. Yönetim kurulu okulun açık bulunmadığı zamanlarda da toplanabilir." * tstanbuVdan K.H. 'ye: Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı 'nın 1985 yılı tayin ve nakil uygulamasma göre il ve Uçe merkezlerindeki tüm okullar sıraya tabidir. Bu duruma göre gerekli koşulları taşıyorsanız, aynca istediğiniz okulda açık varsa yer değiştirme işlenıinizin yapılma5i gerekir." MEGSB'nin açıklaması 3.4.1985 tarihli gazetenizin 2. sayfa 3. sütununda yer alan "Nöbet licreti ödenmeli" başhklı yazı incelenmiştir. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı Okul Pansiyonları Yönetmeliğinin 10'ncu maddesine göre, yatılı okullarda "Belletici" olarak görevlendirilen öğretmenler haftada en az 2 gün, 24 saat süreyle nöbet tutmak zorundadırlar. Bu öğreımenlerimizin söz konusu hizmetleri karşıhğında Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı öğretmen ve Yöneticilerinin ücretli ders saatlerine ilişkin 83/7332 sayılı karann 24'üncü maddesinin (c) fıkrası uyannca her nöbet günü için 3 saat ek ders ürceti ödenmektedir. Bilgilerinizi rica eder, saygılar sunarım. SÜREYYA TUNA Basın ve Halkla İlişkiler Muşaviri FULBRIGHT BURSLARI Yolcuknn%98iKLM'i Birinci Sınıf Olarak Degerlendiriyor." ^Demek ki Daha Yapmamız Gereken Seyler Varl Fulbrtght Eğitim Komlsyonunca 19868 7 ders yılında Blrleşlk Amerlka' da araştırma ve Oğrenlm yapmak Isteyen Türk vatandaşlarına bir mlktar burs sağlanacaktır. Burslar tıp dalları harlç her safıa İçin açıktır. Çok lyl derecede Inglllzca bllmek şarttrr. a. Doktora üstü Araştırma Bursları. Ba$vurab1lmek İçin en az 3 yıllık doktor olmak lazımdır. Başlamış ve Turkiye'de yapılablllr kısmı tamamlanmış projel«r desteklenecektlr. b. Doktora Bursları: Haten Turklye We bir doktora programma kayıtlı 29 yaşından buyuk olmayan öğrencllere verllecektlr. c. Yüksek Llsans Bursları: Lisans öğrenlml sureslnce 10 Ozerlnden en az 7.5 (4 uzerlnden 3) not ortalamasını halz 28 yaşından büyük olmayan ünlverslte mezunlarına veya üniversite son sınrf öğrsncllerlne verltecektlr. d. Humpnrev Bursları: 40 ya$ından buyük olmayan, ünlverslte mezunu, en az bes sene kamu gOrevl yapmış olan ve halen kamu görevlnde Idarecl veya planlamac olarak selahiyetll bir mevklde bulunanlara verllecektlr. Burslar ve muracaat şartları hakkında ayrıntılı bllgl asağıdakl adrese yazmak suretlyle sağlanabılir. Fulbrlght Eğitim Komlsyonu P.K.Ç. 20 Cankaya, A N K A R A TEŞEKKUR Eşim Ayşegül Türkeli'nin hastalığını zamanında teşhis ve tedavi eden Kadın Doğum Mütehassısı Jinekolog Op.Dr. EMEL GÜNAY'a teşekıcurü borç bilirim. Söleyman Türkeli Antalya .. INGILIZCE OGRETMENLERÎNE Sınırlı sayıda kalmış olan yayınlarımız sizlerin ve öğrencilerin ilgisine sunulur: 1 ActivePassive, Direct İndireck; 2 İngilizce Yardımcı Fiiller; 3 İngilizce'de yan cümlecikler; 4 English by rests; 5Ingilizce'de cümle yapılan. Yazarlar: Orhan Ercem, Mürsel Işıldar, Zafer Çağlar. Isteme adresi: Işıldar, IncirliÇamlık Sok. No: 64 Bakırköy. DUYURU Demeğimizin genel kurul toplantısı 28/5/1985 günü saat 14'te çoğunluk olmazsa 4/6/1985 Salı saat 14'te Çocuk Psk. Klinigi'nde aşagıdakı gündemi görüşmek uzere toplanacaktır. Üyelerin katılmalan rica olunur. Gundem: 1 Açılış ve divan seçirai 2 Nisap ve yönetim raporu 3 Muhasebe ve denetim raporları 4 Ibra ve dilekler 16.500 TON LİNYİT KÖMÜRÜ NAKLETTİRİLECEKTİR Antalya Pamuklu Dokuma Sanayii T.A.Ş. Genel Müdürlüğünce sartnamesi şartları dahilinde 16.500 ton linyit komuru Garp Linyitİeri lşletmesi Seyit Ömer Bölgesınden, Antalya'da fabrika sahasına naklettirilecek ve boşaltılacaktır. 1) Bu işe aıt şartname mesai saatleri içerisinde fabrikamız Ticaret Servisi'nden temin edılebilır. 2) lhale tarihi 20.5.1985 tarih, saat 14.00'e kadardır. 3) Geçici teminat 2.5OO.O0O. TL., kati teminat 5.000.000. TL'dir. 4) Fabrikamız 2886 sayılı Devlet lhale Kanunu'na tabii olmayıp, işi diiediğine verip vermemekte serbesttir. ANTALYA PAMUKLU DOKUMA SANAYtt T.A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜCÜ Basın: 15941 ILAN Yapılan son araştırmalar KLM'in ortaya koyduğu sürekli gelişmenin yolcular tarafından çok büyük bir takdirle karşılandığını göstermektedir. Deneyin, uçun, görün. UPART PROJE UYGULAMA YAPI ARAŞTIRMA TAAHHÜT TICARET ve SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ MİMARtNŞAAT MÜHENDlSİ, DESİNATÖRLER ARIYOR. TEL: 150 46 03 ILAN METNİ Ğüvenilir Havayolu lstanbul MudQn)et 145 86 07 Satif 143 16 67 Yeşilköy Yokü 573 86 35 Ankaıa 25 15 19 Rezervasyon 144 62 04 573 15 80 18 30 29 144 46 80 YeşilkOy Kargo 573 57 46 Izmır 21 4 7 57 Muhasebe 143 68 76 573 79 73 21 78 78 HOLLANO* KBAÜYET İVLİVI Etibank Küre Bakırlı Pırıı İşlelmesine Camialtı 62 no.lu ve Salıpazarı 3 no.lu gumrük anbarlarından 34 kapta 168.395 Kg. Ekskavaıor aksamınm naklive i>i ıhale edilmek suretıyle >aptınlacaktır. Bu işle ilgili şarlnameler en genç 8 Mayıs 1985 Çarşamba gunu saaı 17.00'ye kadar Elıbank Utanbul Alım Saiım Mudurluğu'nun Tepebaşı Meşruıiyel Caddesı No: 241'dekı muhaberat servisinden lemin edilebilir. Basın: 16459
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle