25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tSMET BERKAN sonlanydı... Haber bomba gibi patlamış ve hiçbirimiz inanmamıştık: Cumhuriyet ofsete geçiyordu!.. Günler ve aylar boyu ne zaman 35 Cumhuriyet çahşanı bir araya gelse aynı şeyi konuştu, tartıştı. "Bu gazete ofsete geçerse ne olur?" Kimi "Masraflıdır, batanz" diyordu. Kimi, avantajlarını sryıp döküyordu. Kimileri de inanmıyordu: "Bunlar söylenti. Cumhuriyet ofsete geçmez." Bugun Compugraphic ile dizgi yapan servisimizin şefi olan Basri (Yılmaz) Usta da inanmayanlardan: "Cumhuriyet'in ofsete geçecegini ilk kez 1981 yılı ortalannda oğrendim" diyor Basri Usta. "Ve hiçbir tepkim olmadı. Çünkü bütün arkadaşlanm gibi ben de 60 yıllık Cumhuriyet'in ofsete gececegine inanmadım." Bu böyle surdu gitti, günler, aylar boyu... Sanınm ilk kez tlhan Selçuk'un bir yazısıyla bizler Cumhuriyet'in ofsete geçecegine kesin olarak inandık. llhan Selçuk bu yaasında Cumhuriyet'in yazılarımn okunmamasından oturü okurların gözlerinin bozulduğundan söz ediyor, yakında yazılann rahatlıkla okunabileceği bir dizgi ve baskı sistemine geçileceğini haber veriyordu. O zaman inanmak zorunda kaldık. Yine de şüpheliydik,"Galiba geçiliyor" diyorduk, ihtiyatla. Günun birınde, dizgideki operatörlerin 10 parmak daktilo öğrenmek üzere bir özel kursa gitmeye başlayacakları duyuldu. Bugün yalnız gazeteye girecek haber, makale, röportaj ve dizi yazılan değil, gazetenin yan yayınlarını, hatta dışandan alınan işleri bile dızen, yetiştiren dizgi servisinin HIDIR USTA ANLATTYORL Sahıbı Cuoıhuri>el Matbaacılık ve Ga/eıecılık Turk Anonım Şırketı adına Nadir N»di. # Ocnel Yayın Muduru Hasan Cemal. Muesse* Muduru Lmıne Uşaklıgil, Yazı Işlen Muduru' Oka> Gooensin. • Haber Merkc/ı Ma duru Yalçın Ba>tr, Sayfa Duzetıı Yonelmenı Ali Acar, 0 Temsılaler ANKARA YalçınDogan.lZMIR Hikmel Ç«linkaya, ADANA Mehmct Mercan. Senıs Şeflerr Isıanbul Haberlerı Reha Oz, Dı$ Haberler hrgıın Bakı. Ekonomr Osman l'lagay, Kulıur 4ydın Kmeç, Magazın Yalçın Pek^en. Spor Danışmanı Abdulkadir Yucdman, Duzelıme Refik Durboş. Ara$nrma Şahin Alpa), 1^Sendıka Şukran Kelenct, 4 koordınator Ahmel Korulsan, # Malı Işİer Krol Lrkul, llan Ziya tı^cne. Halkla llıjkılcr (iulderan Koşar, Idare HuseyinOurer, hleıme Sadun Sonmez. Basan ve Yayarv Cumhuriyd Maibaacılık ve Gazetecılık T A Ş Turk Ocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu Isıanbul. Pk 246lstanbul. Tel 526 IO00(9hat), Telex 2 2 2 4 6 » Burolar Ankara: Zı>aGokalp Bulvan InkılapSokak No 19/4Tel 33 11 4147, Telex 42344 • İzmir Halu Zıya Bulvan No 64/3, Tel 25 47 09H 12 30Telex: 52359 • Adana: Çakmak Cad No 134 Kaı 3, Tel 1455019731 Telex 62155 Kurşundan bîlgî 1981 şefi Basri Usta, "Bizim, gazetenin ofsete geçecegine inanmayışımu, daktilo kurslanna gonderilene kadar sürdii. Ne zaman bize 'sizler artık daktilo kursuna gideceksiniz' dediler, o zaman inandım ki, ofsete gercekten geçiliyor" diyor. "Bizi iş olsun, yeni bir şey oğrenelim diye kursa gonderecek değillerdi ya..." Operatörler, ilk büyük çelişkilerini bu kurslar sırasında yaşadılar. Basri Usta, kurslara gittiği sırada 20 yıllık dizgi operatörüydu. Çocuk yaşlarda başlamıştı linotipte yazı dizmeye. Linotipçilik, insanın makineyle tam anlamıyla bütünleşmesini, ona tabi olmasını gerektiriyordu. Zamanlama çok TAKVİM 7 MAYIS 1985 Irasak: 4.06 Guneş 5.49 Öğle: 13.05 İkjndi: 16 58 Akşam: 20.13 Yatsr 21.47 Cumhuriyet'in tipodan ofsete geçişinin kısa öyküsü ci yavaş hareket ederse iş gecikiyor, hızlı hareket ederse makine kanşıyordu. Tam kıvamında, zamanında hareket etmek şarttı. Basri Usta, o zamanlar da "usta"ydı. Işini en iyi yapanlardan biriydi. Öfke... Haz... Coşku... Ya beceremezse? Bunca yıllık sanat, bir günde terkedilecekti. Yeni klavyesine alışması zor olmuş muydu? Linotipin hiçbir klavyeye uymayan, garip bir düzeni vardı. "Zannettiğimiz kadar zor olmadı" diye anlatıyor o gunleri Basri Usta. "Linotipte en çok üç dört parmakla çauşabiliyorduk. Ama daktiloda 10 parmakla çalışmayı öğrendik." İşin kendisini yapıp yapamamamn dışında bir de moral guçlükleri vardı. Basri Usta anlatıyor: "Önceleri bu işi becerip beceremeyeceğimi kestiremiyordum. Daha doğrusu çok kuşkuluydum. Ama madem ki böyle bir olanak verilmişti, en iyisini yapmaya çalışacaktık. Kuşkumu yenmeye çalışıyordıun." Kurslar, ya sabah işe gelmezden önce, ya da akşam saatlerinde yapılıyordu. Kursiyerler, boş kaldıklannda yazı işleri salonuna koşuyorlardı, bulduklan boş daktilonun başına geçiyor, antrenman yapıyorlardı. İnsanlar, orta yaşı geçtikten sonra heyecanlanmışlardı. Bu heyecan, "becerememe" korkusundan kaynaklanıyordu kuşkusuz. "Ben bu işi beceremezsem işsiz kalınm, diye diişundün mü?" sorusuna Basri Usta şu karşılığı veriyor: "Beceremezsem işten çıkarılacağımı duşiinüyordum. Ama kursa gidiyorduk ve becerip becerememek kendi elimizdeydi. Ben elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyordum. Daktiloyu her gecen gun biraz daha ilerletiyordum. Dolayısıyla sevincim her gecen gün biraz daha artıyordu. Demek ki beceriyonım diye duşündum." NILGUN CERRAHOGLU Cumhuriyet, bir teknolojiyi bırakıyor, ötekine geçiyordu. Ya eski teknolojinin insanları ne olacaktı? Neler duydular o insanlar, hangi tedirginlikleri yaşadılar? Yeni teknolojiye nasıl uyum sağladılar? önemliydi. Bir satırı dolduracak kadar yazı içın tuşlara basılıyor "magaza"dan her harfın tersten oyuk kalıbının bulunduğu "matris" denilen pirinç parçacıklar düşüyor, bir yerde birikiyordu. Satır tamamlanınca bir kol yardımıyla bu gönderiliyor, erimiş kurşun oyukların içine doluyor, bir bütun satır oluyordu. Bütün bu işlem yapılırken dizgici ikinci satınn harflerini dizmekle meşgul oluyordu. Ikinci satır gönderildiğinde birinci satınn işinin tam olarak bitmiş olması gerekiyordu. Dizgi Carmen ile klasik Ispanyol kadını arasında benzeriik yok DÜN Cumhuriyet, 18 Haziran 1983'e kadar yu3 kandaki fotoğrafta görülen dizgi makinelerini, liMADRtD Flamenkodan notipleri kuüandı. Fotoğrafta linotipte bir çahşma sonra sözü Blanca'nın yasamöyanu Önde Tabip Usta (Tabip Derinbay) ve arkaküsüne getiriyorum. Blanca del da Fiko (Fikret Çakır). Reyc'in bir zamanlar en buyük rüyası Madrid'de sahneye çıkabilmekmiş. Flamenko dansının bu kıvrak sanatçısı söyleşimizin bu bölümunde yaşamöyküsüyle ilgili soruları şöyle yanıtladı: Biraz da senden soz edelim, Blanca. Ne zaman dans etmeye başladın? BLANCA Annemin karnında. Sanatçının sanatıyla doğduğunu düşunürüm hep, olsa olsa sonradan geliştirebilir sanatını... Flamenkoda bir "yıldız" olabilmek için çok zorluk çektin mi? BLANCA Evet buraya varabilmek için çok güçlük çektim, çok erken başladım bu mücadeleye. Ailemin mali durumu benim herhangi bir dans okuluna gitmeme olanak verecek gibi değildi. Çok dardı olanaklarımız. Fakat bu belki de benim için bir avantaj oldu sonradan. Böyiece BUGÜN Cumhuriyet'in yazılan bugün yukandaki fotoğrafta görülen Compugraphic'lerde di 66 züiyor. Dizgi servisimizden bir çahşma anu Basri Usta, ayakta. İşin nasıl yürüdüğünü denettiyor. mek için sık sık çalıştığım lokale gelmeye başladı. Bu arada, şimdi Madrid'de çalıştığım kulubün, "Corral de la Moreria''nın sahibı Manuel del Rey'e benden söz etmış. Aynca Manuel del Rey'i dansımı izlemesi için de getirmiş bir gece. Gösterimden çok memnun kalan del Rey, yaşımın kuçukluğu nedeniyle yanaşmamış beni angaje etmeye. Bense, artık yavaş yavaş sabnmı tuketmeye başlıyordum. Nihayet 14 yaşıma basınca, Madrid'in yolunu tuttum ve başka bir yerde iş buldum. Benim Madrid'e geldiğimi öğrenen "Corral de la Moreria" nın sahibi del Rey, derhal kendi kulübünde çalışmam için parlak bir teklifle geldi o zaman. Ben de kabul ettim. Ardından da evlenme teklifini kabul edip. "Blanca del Rey" oldun galiba? BLANCA Öyle oldu, derken çocuklanmız oldu ve ben dansı bıraktım. Dansı bıraktığım dönemı pek iyi geçirdiğimi söyleyemeyeceğim. Giderek sağlı Etemanlarunın başarıh olaeağına inanıyordum Lıdır Usta, yani Hıdır Ercan. Cumhuriyet'in ofsete geçtiği dönemde murettiphanenin şefi, "sermiirettip"ti. Cumhuriyet'e 1961 yıhnın kasım ayında, çırak olarak gelmişti. 1978'e kadar murettiplik yapmış, bu tarihten sonra da sermürettip olmuştu. 22 yıldan bu yana yaptığı işi, murettiplik, gunun birinde rafa kaldınlıyordu. Hıdır Usta o günleri anlatırken kendi adına değil, servisinde çalışan kişiler adına büyük bir tedirgınlik yaşadığını söylüyor. Bu tedirginlik, "becerememe" tedirginliği. Hıdır Usta anlatıyor: "Ofsete geçileceğini ilk kez 1981 yılı ortalannda duydum. BİR ZAMANLAR HIDIR USTA Cumhuriyet'e 1961 yüı sonun Böyle bir istek vardı, ancak ne da "çırak" olarak giren Hıdır Usta, mürettiphanede 22yıhnı geçir zaman geçileceği bilinmiyordu. dikten sonra "pikajcı" oldu. Yukanda bir hatıra fotoğrafu Ikisi Sonra ofsete geçileceği 1982 >ılı bugün aramızda olmayan ustalar ve en sağda Hıdır Usta. sonlannda kesinleşti. Beni çağırıp. elemanlarımın kurs gorme>e başlayacağını, ona gore tedbir almamı söylediler. Once operatör arkadaslar 10 parmak daktilo kursuna gonderilmeye başlanacaklardı. Sonra gazetenin kapalı olduğu sırada, yani şubal 1983'te murettipler de Gunaydın gazetesine giderek pikaj kursu gorduler. O donemde, herkeste teker teker var olan tedirginlik bende herkesin loplamı kadar vardı. Çünkü o insanlar benim sorumlulugumdaydı ve hepsinin başaraıasını istiyordum. Yapabilecekler miydi, yapamayacaklar mıydı? Ben, hepsinin yapabileBUGÜN HIDIR USTA Cumhuriyet teknoloji değişikliğini yaşa ceğine inanıyordum. Operatördıktan sonra Hıdır usta, "sermürettip'Tikten iZpikajmontajn şefli lerin işi belki biraz zordu, ama murettiplerinkı nispeten kolavdı. ğine geldi. Hıdır Usta (sağda en önde) bir çahşma anında. Evde tepki Basri Usta, evde ailesinin bu konuda ne tepki gösterdiği ile ilgili sorulara yanıt vennekten çekiniyor. "Tabii konuşuldu, onlar tepki gosterdiler 'olur mu hıç oyle şey' dediler. Beni anlıyorlardı, işsiz kalmamdan korkuyorlardı" diyor. Derken yeni dizgi makineleri, Compugraphicler Cumhuriyet'e geldi ve şu andaki yerine kuruldu. Ekranh, tertemiz makinelerdi bunlar. Ses bile çıkartmıyorlardı. Yanüş bir şey yaptınız mı sizi bir sinyalle uyanyorlardı. Insanlann en büyük çelişkisi o zaman başladı. tki dizgi sisteminin arasında 20 metre ya vardı, ya yoktu. ^ımdi mekanik kollar, kurşun satırlar yerlerini büyukçe bir koli kadar olan fotodizgi makinesine, disketlere, ekranlara, Ingilizce komutlara bırakıyordu. Basri Usta, "Dk kez bir bilgisayan bu kadar yakından görüyordum, ona dokunabiliyordum" diyor. "Yazı dizmeye programlanmış bu bilgisayaıia ilk tanıştığımda, bize veri(Arkası 11. Sayfada) H. TİPODA SON GÜN TELAŞI 'YEÜTUI bambaşka A arih 18 Haziran 1983. Cumhuriyet'in mıiretttphanesinde linotiplerm kolları son kez inip kalkıyor, murettipler son kez sayfa çatıyor, kurşunlar son kez sıvı halde, çıraklar son kez yazı taşıyor... Operatörler ve murettipler son kez birbirlerıne kurşun satırlar atarak şakalaşıyorlar. Hıdır Usta yazılan son kez ayırıyor, operatörlere dağıııyor. İşin yoğun olduğu saatlerın dışında pek kalabalık olmayan mürettiphane o gün dolup dolup boşalıyor. İşi olan, olmayan herkes orda. Alışılmış gazete çtkarma telaşının dışında başka bir telaş yaşanıyor. Herkes, saklamak üzere bir anı almak istıyor. Fotoğraflar çekiliyor, her operatör makinesinde kendine bir şeyler diziyor, anı almak isteyenler ısimlerini kurşundan dökturüyor, son provalar saklanıyor... bir Cumhuriyef Mzgiden çıkan son yan Murettlpbaae 18/6/1963 Bizet'nin düşünde yarattığı Carmen ile geleneksel îspanyol kadını arasında hiçbir benzerlik yoktur. îspanyol kadını ev kadınıdır, çocuklarının anasıdır. Yemek pişirir, örgü örer, ayağını kırar evde oturur99 ğım bozuluyordu. Sonra nasıl tekrar sahneye döndiin? BLANCA Dediğım gibi, sağlığım giderek bozuluyordu ve en sonunda doktorum eski sağlığıma kavuşabılmem için tek çarenin gene dansa donmem olduğunu soyleyınce akan sular durdu. Bu konuda pek istekli görunmeyen kocam da, sahneye dönuşumu kabul etmek zorunda kaldı. BÎR TEKINOLOJİDEN ÖTEKİNE Kurşun satırlar gitti, bilgisayur geldi olarak kurşunla çalışıyorlardı. Makinenin "pota" adı verilen yuvasında erimiş kurşun bulunuyor, operatorün dizdiği her satır bu kurşunun özel bir yuvada soğumasıyla kurşundan satırlar oluşuyordu. Kurşun satınn oluşumunda "matris" adı verilen harf kalıplan kullanılıyordu. Bugün kullamlan teknolojide umhuriyet, 1983 yılı Clinotıp adıdiziliyordu.haziranına kadar verilen mekanik dizgi makineleriyle Linotipler, esas ise dizgi işlemı tamamen bilgisayarlar yardımıyla yapdıyor. Yazı dizmeye programlanmış bir bilgisayar olan Compugraphic'te dizgici önce önündeki metni makineye yazıyor. tkinci aşamada bu metin manyetik disklere kaydediliyor. Son olarak ise "çıkış makinesi" adı verilen ve büyukçe bir koli kadar olan fotodizgi aygıtı, dijital sinyallerin kâğıda alışageldiğimiz yazı karakterleri şeklinde geçmesini sağlıyor. Aynı anda murettiphanenin 2030 metre uzağında başka tür bir telaş var. Gazete, yanı 20 haziran tarihii "yedek" gazete ofset olarak hazırlanıyor. Murettiphanenin günduz işi bitıyor. Ama insanlar bir türlü dışarı çıkamıyorlar. Hıdır Usta hâlâ yerinde oturuyor. Sohbetler yapıhyor, ilerisi konuşuluyor, ama bir turlu mürettiphane terkedilemiyor. Gececiler geliyor, gece çalışması başlıyor. Olağan değışiklikler yapılıyor... Gececiler, linotiplerin tuşlanna son kez basıyorlar. Murettipler, safyalarda son kez değişiklik yapıyorlar. Ve iş bitiyor.. Birazdan kapı kapanacak ve bir dahaki açıMadrid dü$ü lışında makınelerin sokülmesi için açılacak. Ope Madrid'e nasıl geldin? ratör Adnan Yavaş geçiyor makinesinin başına ve LİNOTİPTE SON DİZGİ Linotipte son gün. başlıyor dizmeye: "Dizgiden çıkan son yazı/'Mü Gece dizgicilerinden Adnan Yavaş, gazetenin işi BLANCA Madrid'de sahrettiphane/18.6.1983" Ve Adnan Usta bitirıyor: bittikten sonra, makinesini kapatmazdan once son neye çıkmak hayatımın en bu"Çünkü yannın teknolojisi bizi daha güçlü kıla yazıyı diziyor: "Şu andaki hislerinv Bizden evvel yuk düşu ıdi. Fakat yaşım çok cak, yann daha başka bir Cumhuriyet 'le çıkaca çalışan ustalanmızm, şeflerimizin seslerini duyar ufak olduğundan beklemekten ğız... Sevinçliyiz... Muthıyuz... Yannlar için.' Ope gibi oluyorum. Üzüntülii değtüm, sevmçtiyim." Yabaşka çarem de yoktu. Ancak ratör Adnan Yavaş". Bu yazı, kurşun satırlar ha zının üzerinde tarih var "Dizgiden çıkan son ya Cordobalı tanınmış bir ressam, linde duruyor. Son günun son yazısı olarak. Ve zt/Mürettiphane/18.6.1983. Bu yazı bugün Ginez Livana, benim dansıma yazıyı dizen Adnan Usta da bugün ofset dizgi ya Müessese Müdürümüz Emine Usakugılln odasm hayran oldu bir gün. Beni görpan servısimizin gece sorumlusu. da duruyor. Babanuan. ben kuçuk ?aşlarda ıken eve getlrdı£l «Cumhunyet» gazetasını her satınnı aıkkaüe o<tu^Aba ben pek bir sey anlam«2dım Daha sonralan yaşım ilerledıkçe babama her sefennde so^duğumca bana Cumhunyet Gazetesı'nln Atatürkun gazstes; o'dujunu anlattı Ve bu gazetenin çok degerü oldugunu sjyledı Aradan zaman geçınce kendıml Babıali Pıyasasıda buloum Babam o zamanlar Dunya Gazetesı'nde çaycıtık yapardı Ben de cmıa çaylannı taşımaya başlamıştım Bedıı Faık, Faiıh Rıfkı Be> lerı o zamanlar tanımıştım (Yaşım 12) Boyle bir ortam ıçınde gençbk yıllanoa aulmış olduro Babamı artık SIHKİI daha İyi antıyordum. Uten eve ddndugujn zaman babaır.ın ılerleyen yası artık bızım canunız gıbı sevdigımız evım.zm tek gazetesı olan Cumhıriyetı artık gozlen lyt görmedıgı ıçıa pek iyi seçemej. beni yanına çagırarak gazcteyi tane tane okuttururdu. Annem ise ilerîemiş yajina regmen gözluklennl takar Igrl bugrü. çıkmamış yazılan okumak ıç n bir hayli çaba sartedsrdı Arada sırada cğlum bu harflen nıye ıyı basznıyorsunuz. gözum artık iyi seçemiyor derdı. Velbasü evimızde "Cumhurıyetsiz> günümüz geçmezdL tşte bızım Cumhunyet ı tanım^mız aılece olmuştur Onun içındır ki Cumhunyet e geldığım yıllar hıç yabancılık çetanem}. sankl yıllarca burada çalışmı? gibi hiseettım kendımi Şu andaki hıslerim. bizden evvel oelısan ustalanmızm, ceflerünızin seslerini ku]«}clanında duyar gıbı oluyorum. Üzüntulu degılim. Bevtnçiiyim. Çunkü yannın teknoloiisi bıa daha güçlu küacak yann daha bambaşka. bir Cumhurıyetle çıkacagız Herkes anlayacak •Cumhuriyet>m gucunu. teknoloıısini Ama Herkes anlayacak SevinçUytz .. Mutluyuz... Yanıuar İçin' . Operatör Adnan YAVAŞ kendime has bir dans stili geliştirdim, kendi ekolümu yaratmış oldum. Peki nasıl başladın dansa? BLANCA Çocukluğumda, Cordoba'nın uzun, güneşli öğleden sonralannda herkes gibi ben de evin kapısımn önunde otururdum. Sonra birden birileri tempo tutmaya başlardı, bazen de şarkı söylemeye... Ben de oracıkta hemen dans ederdim. Seyirci bulmam da güç olmazdı hiç. Derken beni bayTamlarda, vaftizlerde yapılan toplantılarda dans etmem için özellikle aramaya ve çağırmaya başladılar. Cordoba'da yavaş yavaş tanınır olmuştum. Eskiden Cordoba'da flamenko gösterilerinin yapıldığı bir kulüp yoktu. İlk kez böyle bir kulüp açıldığında, ben 12 yaşındaydım. "El Zoco" idi adı. Hemen orada sahneye çıkmaya başladım. Flamenko ve $al Senin sahnede Uginç bir koregrafin var Blanca. Elindeki şal ile yaptığın flamenko gösterisinde boğa gureşçisini, hatta bazı bazı boğayı da betimliyorsun. Flamenkoya bir başka kultiirel simgeyi, "boğa güreşini" de sokuyorsun. Oldukça değişik bir yaklaşım değil mi bu flamenkoya? BLANCA Yerinde bir gözlem bu. önce de belirtmiştim, 'ben dansımda doğduğum toprakları, Cordoba'yı dile getirmek istiyorum' diye. Bir boğa güreşi arenasında yaşamını yitiren unlu boğa göreşçısı "Manolete"siz bir Cordoba düşunülemezdi benim için. Dansımın, dikkatini çeken boğa gureşi ile ilintili bölumü işte "Manolete" (Arkası 11. Sayfada) Yunus Nadi Armağam'85 finalistleri OFSETE GEÇİŞ TAKVİMİ Almanya'da ofsete geçiş: "Ofset dizgiye olum" Uç aşamah değişiklik K^umhuriyet, ofsete üç aşamah olarak geçti. Birinci aşamada gazetenin tipo âtarak hazırianması surdürüldü, ancak baskı Yeni Asır Cazetesi'nin Istanbul'daki tesislerinde yapüdı Bu ilk ofset basılmış Cumhuriyet'in tarihi 29 Mayıs 1983. Ikıncı aşamada gazete tamamen ofset hazırlanmaya başlandu Cumhuriyet'in ofset tesislerinde hazırlamp yine Yeni Asır'da basılan bu ilk gazetenin uzenndeki tarih ise 20 Haziran 1983. Geçişin son aşaması Cumhuriyet'in baskı tesislerini kurmasıyla tamamlandı. Amerika'dan ithal edilen baskı makineleri Cumhuriyet'e 1983 yazında kurulmaya başlandu Yıl sonunda ise Cumhuriyet kendi ofset hazırladığı gazeteyı yine kendi tesıslennde basmaya başladı. Böyiece Cumhuriyet'in uç aşamalı ofsete geçişi tamamlandı. Federal Almanya'nın önde gelen gazetelerinden Frankfurter Rundschau bu yılın mart ayında ofsete Batı Almanya'da geçen en son günluk gazete olmuştur. Uzun yıllar tipo yayımlanan gazetenin ofsete geçişi sırasında çahşanlar büyük tepki gosterdiler. Murettiphaneye asılan "ofset dizgiye öliım" yazısımn altında görülen Günter Lehmann, 25 yıldır gazetenin dizgi servisinde çahşıyordu. Küçük fotoğrafta, Lehmann yeni dizgi makinesinin başında.Uyum sağlamış gibi... DEMOKRATIK OZET !...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle