25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28MAYIS 1985 HABERLER CUMHURÎYET/7 Heath Ayazh Mengenecioğlu'nun Soruşturma Komisyonu'nda verdiği ifade: DIYDIK/GÖRDİJK ziyaret etti YALÇIN PEKŞEIV Haber Merkezi Garanti Bankası'nın konuğu olarak Türkiye'ye gelen lngiltere eski Başbakanı Edward Heath, dün lstanbul'un tarihı ve turıstik yerlerini gezdi. Temaslarına Istanbul Valisi Nevzat Ayaz'ı ziyaret ederek başlayan Heath, Ayaz'a tstanbul'daki kalabahğın köyden kente göç sonucu mu oluştuğunu sordu. Anakent Belediyesi Başkan Yardımcısı Hikmet Bozanoğlu ile sohbet ederken, "Eskiden genç ve dinamik politikacüan beğenirdim. Şimdi ise yaşh, aklı selim sahibi politikacılan tutnyonım" diyen Heath, ziyaretlerinden sonra Sultanahmet Camii ve Ayasofya Müzesi'ni gezdi. Her iki yapıyı da çok beğenen Heath, Sultanahmet'in mavi çinileri ile Ayasofya'nın da halen müze olarak kullanılması konusunda sorular sordu. Topkapı Sarayı'nı gezdikten sonra Sheraton Oteli'ne ait yatla boğaz gezisine çıkan Heath, öğleden sonra da Atatürk Kültür Merkezi'ne giderek 3 haziranda yöneteceği Istanbul Filarmoni Or kestrası ile prova yaptı. Belediyeye araç satan ve bımu ihracat sayan firma hangisi? ANKARA. (ANKA)Bağmısız MilletvekileriTürkân Ankan ile Murat Sökmenoğlu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem'den Suudi Arabistan'a ihraç edilen canlı hayvanlara, Suriye ve Irak'ın geçiş izni vermemesi karşısında alınan önlemleri, aynca Istanbul Anakent ve ilçe belediyelerine ihraç sayılması koşuluyla toplu taşım aracı satışı yapan Fırmaların adlarını sordular. Hatay Bağımsız Milletvekili Sökmenoğlu, TBMM Başkanlığı'na verdiği yazılı soru önergesinde, Irak ve Suriye'nin, Türkiye'nin Suudi Arabistan'a yaptığı canlı hayvan ihracatının kendi topraklarından geçmesini durdurması karşısında, hükümetin tutumunun ne olacağını ve ihracatın engellenmesi yanında hayvanlann telef olmaması için önlem alınıp alınmadığını sordu. Edirne Bağımsız Milletvekili Türkân Arıkan da, Istanbul Anakent ve ilçe belediyelerine 12 ocak 30 nisan tarihleri arasında ihraç koşuluyla taşıt satan firmalara ödenen faiz farkı iadelerini, araç bedellerini, aynca gümrük muafiyetleri, döviz tahsisi yapılıp yapılmadığının açıklanmasını istedi. Arıkan'dan, Erdem'e soru önergesi: \abaneilara Mülk Yasası 11 haziranda Anayasa Mahkenıesrnde görüşülecek ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, Halkcı Parti'nin, "Yabancılann Türkiye'de mülk ediamelerine ilişkin yasanıo iptali için" yaptığı başvuruyu, 11 haziranda görüşecek. Söz konusu başvuruyla ilgili incelemeleri yapan raportörün, geçen hafta iki noktada başvuruyu haklı bulduğu ve iptalini istedifti öfcrenildi. 1934 sayılı Tapu Yasası'yla, 1924 tarihli Köy Yasası'nın bazı hükümlerini iptal eden ve Türkiye'de Bakanlar Kurulu'nun kararıyla, uygun görülen yerlerde yabancılann mülk edinmelerine olanak tanıyan yasanın Anayasa Mahkemesi'nce iptali durumunda, özellikle Boğaz'da arazi ve mülk edinmek isteyen Araplara satış yapıiamayacak. Anayasa Mahkemesi raportorü, yasanın iptaline ilişkin görüşlerini, "Mülk edimnenin mütekabiliyet esasına dayandırümayışına" ve Bakanlar Kurulu karanyla yabancılara muıic edınme hakkının tamnmasının, "Yasama yetkisinin devredilmeziigine aykın olusuna" bağladı. KADİR DEMİR: Rüşvet menfaat karşıBETÜL UNCULAR hğında verilir. Menfaat beklemediğinize göANKARA Uğur Mengenecioğlu, çeliş re, bakan para isteyince niye istiyorsunuz dikilerle dolu ifadesi sırasında ANAP'a kuru ye sormadınız mı? MENGENECİOĞLU: Diger gemilerin luşunda bir milyon lira yardım yaptıklarını söyledi. Mengenecioğlu, önceleri partiye yar yükleri muntazam verilmiyordu. Daha fazdım yapıp yapmadığı sorulannı "hayır la sefer yapmamız, taşımamız mümkundü. yapmadık" biçiminde yanıtladı. Ancak da 7 tane yabancı gemi tutuldu 1984'te. Bu daha sonra, savalık ifadesi kendisine anımsa ha riyade DİTAŞ ve TÜPRAŞ'tan kaynaktıldığında "partiler kurulurken kendilerine lanıyor. Ama Sayın Bakan hadiseye müdabaşvuranlara 1 milyon liraya kadar mali yar hale edip, bunlan bir sekle sokabilirdi. İşin dımlar yapüklanm" açıkladı. Uğur Menge çözüm noktası buydu. Onun için sık sık ranecioğlu komisyona verdiği ifadede şunları hatsız etmişizdir. söyledi: KADİR DEMİR: îfadenizde parayı fiilen verdiğinizi söylüyorsunuz. UM tarafından SABAHATTÎN ERYURT: Böyle bir yardım yapmışsanız size ait şirketinizde bir ka havale edilen meblağın UM hesabına sizin adınıza tevdi edildiğini UM tarafından size yıt sizde bir makbuz var mı? ödeme yapılmadığını söylediniz. Buna göre, MENGENECİOĞLU: Böyle bir yardım 30 milyonun kayden ve hukuken halen UM yapmadık. S A G E S E N : Geçmiş yıllarda, 1980 yüın holding hesabında olduğunu mu söylüdan bu tarafa gemi alımı teşviki esnasında yorsunuz? MENGENECİOĞLU: Hayır. Benim heDPT'yi konseye şikayette bulundunuz mu, sabım, benim UM holding de alacağım var. böyle bir sürtüşmeye girdiniz mi? Şirketten cari hesap alacağım var. KADİR DEMİR: Olamaz ki o. MENGENECİOĞLU: Niçin efendim. Ben bugün şirkete gotüriip de 50 milyon verPartiler kurulurken bize sem alacaklı mı olunım, borçlu mu? Alacaklı olurum. Bir cari hesaptır. UM parayı Anbaşvuran kara'ya transfer ediyor, bankaya gönderipartilere biz 1 yor. Ve UM holdingin borcuna yazılıyor. HAYRETTİN ELMAS: Parayı vermeyın milyon liraya demedi mi Adnan Kahveci size? kadar limit MENGENECİOĞLU: Bu paranın veriliçinde mcli memesi icap ettiğini Kahveci çok söyledi. yardım yaptık. Ancak, sonradan paranın miktannı da, verileceğini de birlikte kararlaştırdık. HAYRETTİN ELMAS: Daha üst seviyeBu paranın verilmemesi icap lerde hiçbir görüşmeniz olmadı mı? ettiğini Kahveci çok söyledi. MENGENECİOĞLU: Hiç kimseye hiçbir Ancak sonradan paranın selamla gitmeyiz. Bu kadar kısıtlı temaslan olan bir müessese hangi bakana gidecek? Semiktarını da, verileceğini de lamla gitmiş olsaydık, herhalde rüşveti verbirlikte kararlaştırdık. meyi tercih ederdik. SAKALLIOĞLU: "Bayram değü, seyran MENGENECİOĞLU: llk defa vatan ge değil eniştem beni niye öptü" derler. Şimdi misini alıyoruz. Peşin parayla. O sıralarda ortada hiçbir şey yokken neden bu parayı sizbiiyük zoıiuklaria karşdaştık. Türkiye'de et den istemiş olsun... nebi gemi tutma tutkusu vardı. O tutkunun MENGENECİOĞLU: Büyük Selçuklu'bugtin de kalktığına kani değilim. Nedendir nun alınışında bakanla yapmış olduğumuz bilemem? O zamanlar bu skıntılanmızı, Işık göhişmede, bakan" Ben sana bu gemiyi alBiren pasaya duyurduk. Gene şirketimizde dınrım ve 2,53,, gibi laflar etti. Fakat buki rahmetli oldu, sınıf arkadaşıydı, onun va nu takip eden görüşmede bu hadise oluyor. sıtasıyla duyurduk. Bu geminin yükü uzerinde bazı problemler KAZOKOGLU: Savalıkta verdiğiniz ifa oldu. Bunun arkasından sayın bakandan dede aynı olmayan bir durum var daha ön yüzde 2,5 olarak istenen paranın ismi takıce sorulup da. Metinden okuyorum. "An lıyor. Miktann yüzde 2,5'u olarak. Aşağı yukan 50 milyon lira eder. Ancak konuşma sıcak konuşma başlarken parti kurulurken bir vatandaşlık görevi olarak partiye yapmış ol rasında bu 2,5'u yalnız büyük Selçuklu'da değil, bizim bütün gemüerimizde de kalabiduğumuz makbuz karşılığı yardımdan başka" diye devam ediyor. Yani bir mak leceği kanaatı bende uyandı. buz karşılığı bir yardım yapılmış. Böyle bir YÜZDE 2,5 VER DİYOR, AMA olay olmuş mudur? SAKALLIOĞLU: Bakan, zorluklarınızı gideririm şeklinde bir sözde bulundu mu? MENGENECİOĞLU: Hepsi doğnıdur MENGENECtOĞLU: Şimdi bir pazarlık efendim. Partiler kurulurken bize başvuran yapmrvoruz, yüzde 2,5 bana vereceksin ama partilere biz 1 milyon liraya kadar limit içinde mali yardımlar yaptık. Fakat direkt ben ben senin şu işini halledeceğim demiyor. Oryapmamış olabilirim. Kayıtlanmızı, deftertada zorluklar var, bu zorluklan halledecelerimizi taranz. Ben seyahatte olabilirim, arğinden bahsediyor. Sıkmolanmızdan bahsetkadaşlanm yapmış olabilir. tiğimiz zaman "şunlar şunlar yapıyorlar... KAZOKOGLU: Sayın Eryurt sordu. Böy Artık bardağı taşırdılar. Bunlan değiştile birşey olmadığını söylediniz. Ben bunu receğim" diyor. açıkhğa kavuşturmak için söylemiştim. SAKALLIOĞLU: Kahveci size Başbakan'a ilettim, Başbakan şöyle teyple tespit MENGENECİOĞLU.: Müsaade edin ben edin, yahut kati delil getirin gibi sözler size araştırayım. Size arzedeyim. söyledi mi. Onun için mi bu yola tevessül SABAHATTİN ERYURT: Biraz evvel kesin olarak yok dediniz, vermedim dediniz. edildi? Bu fıkir doğrudan doğruya KahveBöyle bir yardım yapmadım dediniz... ci'nin fikri miydi? MENGENECİOĞLU: Bant fikri doğruMENGENECtOĞLU: Efendim, ben vermedim. Çünkü şirketteld bütün ödemeleri dan Kahveci'ye ait. Mecburen kabul ettim. ben yapmıyorum şahsen. Ama benim hissiyatım, bütün bu konuşma Parayı Ozdağlar'a vermeyi Kahveci ile kararlaştırdık Türkiye nasıl "Hindi" oldu? DÜNYA Turizm V^zariarı Birliği üyesi Ercüment Melih özbay, "Türkiye" adının İngilizce'de neden 'Turkeyhindi" olarak kullanıldığını açıklayan bir yazı yazdı. Özbay ülkemizin adının İngilizcede önceleri "Turkie" olarak yazıldığını, bu kullanımın sığır çobanları tarafından hindiye çevrildiöini ileri sürerek, Turkey' kullanımtna karşı ÇH kıyor ve hükümeti bu uğurda mücadeleye çağırıyor. "Turkie"nin nasıl "Turkey" olduğunu da şöyle açıklıyor: BİR BtEME Mi SORMAJJ? Kızıltoprak'tan Kadıköy yönüne giderken biri sağı, biri solu biri de ileriyi gösteren mecburi yön levhalanna bakarak kararsızlık içinde kalan surüculerin konuyu "bir bilene" götürecekleri, bu suretle Doğru Yolu bulacakları sanılıyor. (Fotafnf: MERT AÜ BAŞAMR) lann Sayın Başbakan'a duyurulduğu kanaatindeyim. BAŞKAN ENER: Gemi alımlanyla ilgili Etibank'tan hiç kredi aldınız mı? MENGENECİOĞLU: 20 milyar dvannda üç gemi için kredi aldım. SEÇKİN FDIAT: Rüşvet olayının gerçek anlamda ortaya çıkmasında bir suçüstü gerekmez mi? MENGENECtOĞLU: Suçüstü, bep gazetelerde okudum. Hukuk tahsilim yok. Kusura bakmayın, teyp suçüstü müdür, değil midir. Ben bunu bilmiyorum. "ÎFADENİZDE ÇELİŞKİ VAR" BAŞKAN ENER: Teybi olay günü Kahveci'den aldığınızı, kullanıp tekrar kendisine iade ettiğinizi söylediniz. Bandın devamını dinledikten sonra da (Şimdi hatırladım. Bir hafta önce bantı aldığımda yine bakana gitraiştim, beni içerdeki bir odaya aldı. Orada da açık bırakmıştım) diye savalık ifadeniz var. Îfadenizde celişki var. MENGENECİOĞLU: Adnan beyle bir hafta önce göriiştük. Yani teybi ve bantı aldığımızı burada bahsetmemiştim. Bakana tekrar bir hafta evvel teybi aldığımda, gittiğimde beni arka odaya aldılar. Orada bir saatten fazla bekledik. Yalnız başıma odada iken teybi çalıştırdım, durdurmadım. Eğer aynı bantsa orada bakanın konuşması da olması lazım o bantta. Teyp bende kalmıştı. Şimdi iyi hatırhyorum. Aym 26'sında geldiğimde ve Adnan beye uğradığımda bana bantı değiştirdiğini söyledi. Hadise budur. Teyp bir hafta uzerimde kaldı. BAŞKAN ENER: Burada oyun oynamıyoruz. Burada bir devlet bakanının hakkında yaptığmız muhbirlik görevi nedeniyle bir soruşturma yapıyoruz. Başka türlü ifade veriyorsunuz, şimdi de başka türlü.Bunu komisyon olarak anlamamız mümkün değil. MENGENECİOĞLU: Ben bantın değiştigi kanısındayım. Yani o bantın kullanılmadığı kanısındaydım. SAĞESEN: Bunların hangisi doğnı? MENGENECtOĞLU: Bandı ve teybi 1 hafta evvel aldım. İsmail beye gittim. Bandı doldurdum. Ondan sonra tekrar Başbakanlığa döndüm. Bandı Adnan bey dinledi. Bantta birşey olmadığını gördü ve "bandı ve teybi bırak" dedi. Bu bandın nasıl kayıt yaptığını anlattı bunu aldım. Ondan sonra bu bandın degiştirilmesi için, bandın tazelenmesi için tnakinenin kontrolü için tekrar ben bandı Adnan beye verdim. SAĞESEN: Bantı kazara verdiniz bize. Siz de bunu itiraf ediyorsunuz. Bu kazanın altında yatan nedir? Bu kaza niye oldu? MENGENECtOĞLU: Bu kazanın altında yatan hiçbir şey yok. Benim bildiğim bir tek şey var. Bu bantın değistirildiğidir. Eğer değiştirilmeseydi diğer konuşmalan silerdim. Bu kadar miihim bir hadisede buyuk bir gaf yapılmazdı. HAYRETTİN ELMAS: Adnan Kahveci şu bantın size 1 hafta önceden verildiğini dahi kabul etmiyor. Buna ne dersiniz? MENGENECİOĞLU: Bir hafta önce gönişme yaptık. Bandı ben bir hafta taşıdım. HAYRETrtN ELMAS: Siz bandı bir hafta önce aldığınızı ve o bantla önce bakanın odasında prova yaptığınızı, daha sonra kendi şirketiniz merkezinde prova yaptığınızı söyİUyorsunuz. Bant açık olduğu zaman bakanla ilgili konuşmalarından hiç kayıt yok mu şimdi dinlediğiniz bant uzerinde. MENGENECİOĞLU: Bilemiyonım. Resmi yalan 1402 sayılı yasaya göre görevden alınmış profesörlerimızden Hüseyin Hatemi bir ay kadar önce Eskişehir'deki Anadolu Üniversitesi'nden, rektör yardımcısı İnal Cem Aşkun'un imzasını taşıyan bir mektup aldı. Bu mektupla üniversitede 13 mayıs tarihleri arasında medeni kanun hakkında bir sempozyum düzenlendiği belirtiliyor, Prof. Hatemi'ye katılmak isteyip istemediği soruluyordu. Durumunun bilindiğini sanan ve inanan Hatemi bu seminere katılacağını bildirdi. Yanıtını gönderdikten sonra Eskişehirden üç kez telefonla aranan profesöre 30 Nisan 1985 akşamı Eskişehir garında beklendiği belirtildi. Bu konuşmadan üç gün sonra ev adresıne gönderilen bir mektupta ise sempozyumun ilerdeki bir tarihe ertelendiği yine rektör yardımcısı inan Cem Aşkun tarafından resmen bildirildi.. Aradan epey zaman geçti. Prof. Hüseyin Hatemi sempozyumun gerçekten ertelendiğini sanırken, olayın tam belirtilen tarihte 13 mayıs tarihleri arasında yapıldığını öğrendi.. Rektör yardımcısının gönderdiği resmi yalanı.. Pardon resmi yazıyı yeniden inceleyen Hatemi, bir ceyap göndermeden edemedi. İnal Cem Aşkun'a gönderilen mektubu birlikte okuyalım: "Sempozyumun geriye bıraktırıldığına ilişkin talimatı veren yazınızı alınca resmi bir yazıyla yalan söyleneceğine ihtimal veremediğimden buna inandım. Daha sonra bir geri bıraktırmanın söz konusu olmadığını ve ilan edilen tarihte sempozyumun yapıldığını öğrendim. Yalana başvurmaksızın "1402'lilerden olmanız dolayısıyla katılmanızı sonradan uygun görmedik" deseydiniz durumu anlayacak ve anlayışla karşı layacaictım. Öyle yapmadığınız için eseflerımi bildirmeye bile gerek görmüyorum.." "Amerika Birleşik Devletleri Harvvard Üniversitesi kitaplh ğında bulunan bir doğa bilimieri kitabında mısır brtkisinin ilk vatanı "TurkieTürkiye olarak belirtilmiş ve bu Asya kökenli bitkinin adına "turkie corne" denilmiştir. Fakat okuma yazma bilmeyen sığır çobanları, ve kümes bakıcıları, mısır bitkisini sadece hindi yemi sanarak, önceleri dogru yazılıp doğru söylenmiş Turkie adını Turkey'e dönüştürmüşlerdir. Yani geleneksel gölge oyunumuzdaki Karagözün deyimiyle sürçi lisan etmişlerdir." TOP AMMET'İİ RİCASI Izmt te "Top Ahmet" diye tanınan 125 cm. boyundaki Ahmet Toptaş, yukarıdaki fotoğrafı göndererek bir rıcada bulunuyor Diyor ki' "Evlenirken eşımle birlikte dans ederken fotoğraflarımı çektiler, ama neler yazdılar Boyumuz zaten küçük. Onlar da 2530 santim daha kısalttılar. Benim boyum tamamı tamamına 125 santimdir. Yani onların yazdığı gibi 95 veya 100 santim değil. Eşimin boyu da 147 santimdir. Siz ne olur doğrusunu yazın." Ahmet Toptaş'ın ricasını iaramadık. Bitmeyen Heyecanlar Kıyasıya Mücadeleler Amansız Rakipler Yepyeni Rekorlar Çıksın Ortaya Hünerler Haydi Atariciler Start Verildi. Fırlayın! Şimdi Atari Keşan'da ÇETiN HOTEL'de Atari Türkiye'de... ANKARA'nın tasına bak Hangi gençlik? NAMI diğer "komando Ayvaz" eski Milli Eğitim Bakanlığı Genel Müdürleri'nden Ayvaz Gökdemir "Karınca Kooperatif Postası"na gençlik yılı nedeniyle yazdığı bir yazıda siyasi partilerde gençlik kolları kurulmasına bir süre sonra izin verilmesini istiyor. Gökdemir, yazının bir yerinde de şöyle diyor: "... Gençlere yapılacak en hayırlı telkin (şimdi birşey değilsin, ama herşey olabilirsin) telkinidir. Gücüm yetse, her gencin kafasına ve kalbine bunu kazımak isterdim. TRT televizyonundaki gençlik görüntülerinden tiksiniyorum ve bunu Türk gençliği için sinsi ve müthiş bir suikast sayıyorum. Gençlik der demez, ekran aman Allah bombardıman şiddetinde bir gürültü ile doluyor ve saralı mı, sarhoş YARIN: inönBnÖM kaberi y«ktn. Tiner Paşaya arzetlim. 27 Mayısçılar yıldönümleriııi kendi aralarmda kutladdar Urfah kaptan ŞEHIRLERARASI otobüslerde yolculann eğlenmesi için şirketler ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.. Yollar kadar uzun arabesk kasetleri, ormanlar dağlar kadar renkli video filmleri.. "Klasik" ikramlar haline geldi. Şimdi bazı şirketler "esprili kaptan şoförü " kullanıyorlar. Urfa, Ankara, İstanbul seferi yapan bir otobüste kaptanın şu anonsuna kulak verelim: "Urfa Cesur Turizm yolculan, arabamız Gavur Dağı'ndan aşağıya doğru kayar gibi iniyor.. Lütfen cesur olalım, Allahımıza, frenlerimize güvenelım.. Ölsekneçıkarşirketimiz bin yaşasın.. Cenaze, levazım masrafları şirketimizdendir.. Muavin, oğlum, ölenlerin bavullarını topla." Yolculardan biri "şirketin ikramı" olan çayı içmek üzere verilen molada kaptana "Ölümün şakası olmaz" falan diyecek oldu. Lafını bitirmeden kaptanın terslemesi ile karşılaştı: "Zaten bu insan milletine, hele de yolcu ise iyilik falan yaramaz.. Muavin oğlum, çay paralarını topla..' Gürsoytrak, Karavelioğlu ile HP milletvekilleri Güler ve MANAMA, (ANKA) Irak, Iranh 30 savaş esirini serbest bı Atakh'mn da bulunduğu 27 Mayısçılar önce Atatürk, raktığını açıkladı. Savaş esirleri İnönü ve Gürsel'in kabirlerini ziyaret ettiler. Salim özel bir uçakla Türkiye'ye gön Başoi'un evine de gittikten sonra bugün hayatta olmayan derildi. arkadaşlarmı mezarları başında andılar. Uluslararası Kızıl Haç DerneANKARA, (Cumhuriyet BüMayısçılar, dün öğle saatlerinde ği ile Irak Kızıl Haç"ı tarafından Anıtkabir'de buluşarak önce yürütülen işlemlere Ankara'da rosu) 27 Mayıs 1960 devrimiAtatürk'ün, daha sonra İsmet nin 25. yıldönümü nedeniyle 27 Türk Kıalay Derneği aracdık etti tnönü ile Cemal Gürsel'in kabirve Esenboğa Havaalanı'nda esir Mayıs devrimine katılan emekli lerin Iran'a teslim edilmesi ger subaylarla, 27 Mayıs Milli Dev lerini ziyaret ettiler, çiçek koyup saygı duruşunda bulundular. rim Derneği yöneticileri, Ataçekleştirildi. 27 Mayısçıların dünkü progSerbest bırakılan esirlerin, sa türk, tnönü ve Cemal Gürsel ile ramına katılan Muzaffer Yurdakat ya da yaralı oldukları belir bugün hayatta olmayan arkadaşlarmı kabirleri başında andıkuler, Türkiye'nin Atatürk'ün tildi. Irak, böylece savaşın lar. Yassıada Mahkemesi Başka işaret ettiği çağdaş uygarhk hebaşladığı 1980 yüından bu yana nı Salim Başol'u evinde ziyaret defınden geriye götürülmeye çaikinci kez tranlı esirleri serbest ederek bir süre anılarını tazelelışıldığını, 1960devriminingetirbırakıyor. Irak'tan son olarak diği Atatürk'ün ülkeyi gençlik ile 1983 yılında 190 savaş esiri bıra diler. Türk ordusuna emanet ettiğini, kılmıştı. Aralarında MBK üyelerinden oysa geçen zaman içinde bu heSuphi Karaman, Muzaffer YurIranlı esirler, Güney Irak'taki deften sapılarak gençlik ile ordudakuler, Suphi Gürsoytrak, KâAlAnbar kampından dört Kızıl nun karşı karşıya getirildiğini ve Haç görevlisinin yardımı ile Bo mil Karavelioğlu ile HP milleteing 737 tipi özel bir uçağa alı vekillerinden Vecihi Atakh ve H. birbirlerine düşman edildiklerini söyledi. H. Avni Güler ise, Avni Güler'in de bulunduğu 27 narak Ankara'ya getirildiler. Irak, 30 Iranlı'yı EsenboğaYla iade etti 27 Mayısçılardan Suphi Karaman Cemal Gürsel'in mezanna çiçek koyarken. Aralarmda MBK üyelerinden Karaman, Yurdakuler, "Yakında TV'de 2 anarşik ola> çıktı diye ilan edip, Gürsel'in mezannı başka yere kaJduvlar" dedi. 27 Mayısçılar, daha sonra toplu olarak Yassıada Mahkemesi Başkanı Salim Başol'u evinde ziyaret ettiler. Ziyaret sırasında Salim Başol, anılarını anlattı. Başol, "Bugün kimseye giivenimiz kalmadı" diyerek şöyle devam etti: "27 Mayıs öncesini dün gibi haürüyorum. Halk askere büyük sevgi gösterisi yapıyor (bizi bu hukumetten kurtann) diye ellerine sarılıyordu. Mecliste tahkikat komisyonlan oluşturulmuş. Vatan cepheleri kurulmuş. Gazeteler büyük baskı altına alınmışü. O dönem birçok gazetenin boş siyah çerçevelerie çıktıgını biliyoruz. 27 Mayıs sabahı devrim radyodan duyulunca halk sokaklarda sevgi gösterileri yap maya, evlerine bayraklar asma>a başlamışb. Aradan geçen bunca yüa rağmen halkın 27 Mayıs sevgisi hiç azalmadı. Devrirai yapanlar bugün halkın içinde, sevgi ve saygı görerek başlan dik dolaşabiliyorlar. Bunu hiç kimse görmedi, göremez de.." Suphi Gürsoytrak ise anılarını ve 27 Mayıs'ı anlatırken konuşmasım şöyle sürdürdü: "Aradan bunca yıl geçti. Halkın sevgisi azalmadı. Bugüne kadar en ufak kötü bir hareketle karşılaşmadık. 27 Mayıs'ı yapanlar halkmdan kopmamış, onlaria içiçe olmuştur. O günden bugüne aradan geçen bunca yıla rağmen, ne polisler, ne de askerler larafından. halkımızdan konınmaya gerek duymadık. Bu diğer askeri darbelerden 27 Mayıs'ı ve 27 Mayıs'ı yapanlan ayıran önemli bir farktır." TBMM'nin kuruluş yıldönümünde Celal Bayar'ın TBMM'ye gelmesini protesto eden emekli Albay HP Istanbul Milletvekili H. Avni Güler de bu protesto olayı nedeniyle çok sayıda kutlama yazısı aldığını, bunun dışında imzasız hakaret mektubu gönderildiğini de anlatınca, Salim Başol, "Celal Bayar'ın bu kadar yıl yaşamasına neden soğukkanlılığı. Bu kadar soğukkanlı kimseyi görmedim. Yassıada'da görevli komutan anlatmıştı. Diger tutuklu DP'liler uyuyamaz, huzursuz halde sigara üstüne sigara içerken o, elbiselerini bile çıkarma> a gerek duymadan uzerine battaniyeyi çekip borul horul uyurdu. İdam kararı açıklanırken de aynı durumdaydı" diye bir anısını nakletti. MBK üyelerinden Suphi Gürsoytrak Başoi'un soğukkanlı sözlerine karşı çıkarak, "Soğukkanlı değil kansız. Dünyanın yarısı yanıyor descniz, omuzunu silkip öbıir tarafa geçerim der. Onun sorumsuzluğu ülkeyi bu hale getirmiştir" dedi. mu olduğu belirsiz bir güruh evlerimizin içine doluveriyor. Saç baş karışık, cinsiyet belirsiz, sonu gelmez sallantılar, titremeler.. Bu kimin gençliği? Türkiye'nin neresinde bunlar ve kaç kişi?" Bu sorulan yönelttiğine göre acaba Gökdemir, hangi gençlik için siyasi partilerin gençlik kolu kurma izni istiyor? Sunalp ve basın MDP Genel Başkanı Turgut Sunalp'in basın toplantısı yaklaşık iki saat sürmüş, 12 sayfalık yazılı metni okuduktan sonra, basın mensuplarının yaklaşık 20 sorusunu yanıtlayan Sunalp kan ter içinde kalmıştı. Sorular arasında Sunaip'in suçladığı "casus ajan ve uşak" MDP'lilerin kim olduğundan kime hizmet ettiğine, cumhurbaşkanı ile neler konuştuğuna, ANAP hükümetten düşerse kendilerinin nasıl bir hükümet formülü düşündüklerine kadar ardı ardına yağan sorular sırasında Sunalp, bir ara bir gazetenin muhabirine seslendi: "Kardeşim sen niye bugün o kadar uzaklarda kaldın?" Muhabir "Bugün ayrı düştük paşam. Siz bir uçta ben bir uçta" deyince Sunalp yanıtı yapıştırdı: "Demek ki sen solcusun" Sunalp'in hemen yanıbaşında basın toplantısına katılan genç gazeteci ise itiraz etti: Bu mantıkla ben de sağcı mı oldum şimdi? Yerimi değiştireyim o zaman. Ani fren korkusu ANAP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Akarcalı'ya doktoru 15 gün yasak koydu. Akarcalı, yasağa titiziikle uyarak Ankara dışına çıkmıyor ve şehir içinde de arabaya çok az binmeye çalışıyor. Bel fıtığı başlangıcı olması nedeniyle beline korse takılan Akarcalı sürekli dik durmaya çalışıyor. Akarcalı'nın arabaya binerken en büyük korkusu da, ani fren yapılması. Doktoru ani fren halinde belinin tedavisinin güçleşeceğıni söyledi. Aslında bu durum Akarcalı'nın ANAP'a uyum sağlayamadığını göstermiyor mu? Ne de olsa "hızlı" olmakla övünen Özal hükümeti ani frenden korkmazken, Akarcalı'nın korkması bunun somut örneği değil mi? ANAP genel merkezindeki sekreterleri hergün defalarca uğraştıran bir konu ANAP yöneticilerinin mi yoksa bürokratların mı telefona bağlanması.. ANAP yöneticilerini bir müsteşar ya da genel müdüre bağlarken hemen hep aynı tartışmalar oluyor: Ben önce müsteşar beyi alayım şekerim... ANAP'ın sekreterleri Ama genel başkan yardımcısı. Hep biz alıyoruz zaten. Aynı zamanda milletvekili, sonuçta çoğunlukla ANAP yöneticilerınin sekreterleri kazanıyor ve öncelikle bürokratlar telefona bağlanıp bekletiliyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle