Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 NtSAN 1985 HABERLER CUMHVRİYET/7 Biz, Darwîn marwin demedik 'BtR DİYALOG Gazeteci: İnsanın ne oîduğu belli değil mi? Dinçerler: Sen biliyor musun? Gazeteci: Ben biliyorum. Dinçerler: Peki söyle, insan nedir? Gazeteci: İnsan insandır, maymun değildir. Dinçerler: Aferin, tamam bak iyi biliyorsun işte. Sana 10 numara veriyorum. Spor Servisi îstanbul Fatih Belediyesi tarafından düzenlenen halk koşulannın birincisi ne Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerier de katıldı. Aşın kalabahk nedeniyle kimi yaş grubu yarışmaları yapılamazken, Bakan Dinçerler koşu öncesi gazetecilerle eşofmanlı sohbet yaptı. Gazetecilerin Darwin tartışmasıyla ilgili sorularını yanıtlayan Dinçerler, "Teoriler ispata muhtaçtır" dedi. Gazetecilerle Dinçerier'in sohbeti şöyle oldu: Bu Darwin tartısmasıyla milli egitimde yeni bir çığır mı açılıyor? DtNÇERLERBiz, Darwin marwin demedik. Biz dedik ki, Danvin'in bir tezi var. Bir de Darwin'e karşı olan tez var. Darwin diyor ki, ilk önce hücre yaratılmıştır. Ötekiler de diyorlar ki, ilk defa türler yaratılmıştır. Yani şu ağaç ağaç olarak, köpek köpek olarak, maymun maymun olarak, insan insan olarak yaratılmıştır. llmi tez öbürü de. Ikisi beraber okutulsun diyonız, başka bir şey demiyonız. Yani... DtNÇERLERKanun değil, teori. Obürii de teori, bu da teori. Teori olduğunu herkes söylüyor. Bu konuda Inglizcede, yabana dilde çıkmış bir sürü kitap gönderdik gazetelerinize. Hepinizin gazetesinde var. Abn okuyun. Ben her şeyi söyledim. Niye yeniden anlattınyorsunuz? Darwin yanlışmış, doğruymuş benim meselem değil. Biz, hür düşünceye sahip olan bir sistem içinde iki düşünceyi de okutmakta fayda göniyoruz. Bu fikirler öğrencilerin kafasında ikilik yaratmaz mı? DtNÇERLERKardeşim nasıl yaratsın? Bilimsel değil mi? Hangisi doğru? DtNÇERLERIkisi de bilimsel değil mi? tkisinden biri dogrtı olmalı? DtNÇERLERKim diyor doğru olduğunu? Sen mi diyor sun? Doğruyu, yanlışı bilim adamları seçer kardeşim. Kanun Dinçerler, halk koşusu öncesi "Daruvin sohbeti" yaptu ANKARA'dan YALÇEN DOĞAN Halk koşusu düzensizük nedeniyle ertelendi Biyoloji Koşamaddar, konuştular ders kitapları değişiyor UYGAR EREMEKTAR ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler'in başkanlığında toplanan "Darwin Konseyi"nin ardından lise biyoloji ders kitabımn değiştirilmesi amacıyla bir komisyon oluşturulduğu öğrenildi. Bakan Vehbi Dinçerler, biyoloji kitapLannda Darwin kuramı yanında, yaradıhş teorilerinin de okutulacağını açıkladı. Dinçerler, soru üzerine ders kitaplannda yer verilmesi düşünulen 'yaradılış teorisi"nin kutsal kitaplara dayanılarak değil, bilimsel dayanaklarıyla orta>a konulacağını öne sürdu. Bakan Dinçerler'in Darwin Konseyi toplantısında, Darwin raporuna yazdıgı "Darwin kuramı ilim ile dini çatıştıncı sonuçlan ima ediyor" goruşünden ayn olarak "Biz burada müspet ilimleri okutmaya çahşıyoruz" dediği ögrenildi. Toplantı ardından oluşturulan komisyonun bunun üzerine lise biyoloji kitaplarının Dinçerler'in de katıldığı bu görüşler doğrultusunda değiştirilmesi için çalışmalara başladığı ögrenildi. Dinçerler, konuya ilişkin soruları yanıtlarken, "Toplantıda yaradılış teori» okutulmasın diyen çıkmadı, okutulmamasuu bir tek siz iistü kapalı biçimde söylttyorsunuz" dedi. Fatih Belediyesi'nin 8 hafta süreyle düzenlemeyi öngördüğü "Yaş Gnıplannda Halk Koşolan"nın ilki, Vatan Caddesi'ni dolduran, yaklaşık 14 bin kişinin yarattığı karmaşa sonucu ertelendi. Vatan Caddesi'ni tümüyle trafîğe kapayarak her pazar günü çeşitli yaşlarda ve kategorilerde yanşmalar düzenlemeyi öngören organizasyonun dünkü ilk gün programında, ancak gösteriler nıteliğindeki bölümler gerçekleştirilebildi. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerier, Îstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan ve Fatih Belediye Başkaru YetIdn Gündiu'ün yani sıra çeşitli görevlerdeki il ve belediye meclisi yetkililerinin de katıldığı organizasyonda, çeşitli okullann ve yanşmacüann geçitleri, folklor gösterileri ve Yetkin Gündüz'ün koruma görevlisinin özel okulunun karate gösterileri yer aldı. Fatih Belediye Başkanlığı'na kayıtlarını yaptıran 12 bin 750 kişinin katılacağı çeşitli kategorilerdeki yanşlar ise, kalabalığın düzene sokulamaması ve protokol yanşına katdmak üzere Vatan Caddesi'ne gelen kimi artistlehn ilgiyi daha çok çekmesi sonucu meydana gelen kanşıkhk nedeniyle gelecek haftaya ertelendi. "Yaş Gruplannda Halk Koşulan"nın açıhş konuşmasını yapan Fatih Belediye Başkanı Yetkin Gündüz, özellikle Gençlik Yıh nedeniyle bu tür bir organi olmadan her fikir bir faraziyedir, teoridir. Ben, ilim adamları ne diyorsa onu anlattıracağım. Niye telaşlanıyorlar? Niye ötekisine yasak koymuşlar? Ona ne diyorsunuz? Doğruluk kanunla olur. Bir teorinin doğruluğu yanlışlığı olmaz. Teori ispata muhtactır. Okullarda bir yasak yok... DtNÇERLERNasıl konmarruş? Okullarda okutulmuyor biri... tnsanın ne olduğu kesin belli değil mi? DtNÇERLERSen biliyor musun? Ben biliyorum.. DtNÇERLERPeki söyle, insan nedir? tnsan insandır, maymun değildir. DtNÇERLERAferin, ta mam bak, iyi biliyorsun işte. Sana 10 numara veriyorum. Tamam siz (öteki gazeteciler) kaybettiniz, şimdi yarış başlıyor. Sanatçılar da sizinle biriikte koşacaklardı, yan tarafa çektiler... DtNÇERLERKim çekti? Gelsin bana, kulaklannı çekeyim keratanın... Öyle şey olur mu yahu? Hepsi beraber yürüyor kardeşim. Kültür, ilim, sanat, hepsi beraber yürüyor. inJoplucaDeğir 1990'lara dek dünya ekonomisinde bunalım yok. 1970'lerde olduğu gibi, petrol fiyatlarının artışı sonucunda tüm dünyada beliren ve zaman zaman 1930'lardaki ekonomik bunalıma benzetilen çalkantı ve daralma 1980'lerde pek beklenmiyor. Gerek Dünya Bankası'nda, gerek Uluslararası Para Fonu'nda (IMF) bir dizi araştırma yürütülüyor. Bazılannın sonuçları çoktan alınmış ve sanayileşmiş ülkeler başta gelmek üzere, kapitalist ülkelerin ya da kapitalizmi denemeye yönelmiş ülkelerin çoğunluğuna aynı mesaj ulaşmış: Rahatlayın, çünkü 1990'lara dek dünya geniş bir nefes alacak. Halen alınmakta olan geniş nefesin. belli sanayileşmiş ülkeler için geçerli olan bu rahatlamanın altında Suudi Arabistan başta gelmek üzere, çeşitli petrol ülkelerinin verdikleri söz yatıyor. Petrol ülkeleri "petrol fiyatlarını yükseltmeyeceğiz" diye söz vermişler. Petrol fiyatımn yükselmesi bir yana, sanayi ürünleri fiyatları artarken, doların fiyatı her geçen gün artarken, petrol fiyatlarında gerçek anlamda (reel olarak) bir düşme bile söz konusu. Dolayısıyla, 1970'lerde sarsılan kapitalist dünya, 1980'lerde "yeniden bir refah dönemine" giriyor.. Bu refahı yaşayan ülkelerin başında da Amerika geliyor. Amerika'nın kendisi gerçekten yeniartık "acı den tam bir "refah IMF ekonomisine" yönel reçetesinın" mişken ve bunu ye sosyal çalkantılar niden yaşarken, di yarattığını ve ğer ülkelerde durum yapısal değişiklik nedir? Özellikle getirmeyeceğini Türkiye gibi IMF'nin düşünüyor, iki dudağına kaderi tartışıyor. Amerika ni bağlamış görünen da IMF ve Dünya ülkeler 1980'lerin Bankası'nın ikınci yarısını nasıl etkinliğini artık geçirecek? fazfa bu/uyor, IMF Türkiye gibi "Sanayileşme gelişmekte olan ülyolundaki ülkeler kelere yine aynı reçeteleri sunmaya artık onlara devam edecek. Yani gitmesin, bana Türkiye'nin altı yıldır gelsinler" diyor. uyguladığı, sadece parasal önlemlere dayanan ekonomik programı önermeyi sürdürecek. IMF önerecek önermesine, ama artık kendi içindeki "Bu önerilerin ve parasal programın başansızlığına" ilişkin tartışma da IMF'nin kendi içinde ayyuka çıkmış bulunuyor. İlk kez IMF "Bu türprogramlann sosyal ve politik çalkantılar yarattığı, uygulanan ülkeleri büyük siyasal gerilimlere ittiği" yolunda görüş üretmeye geçmiş. Bu tür programların ilk kez "yapısal değişim getirmediği" sadece IMF ve Dünya Bankası'nın koridorlarında tartışılmıyor, her iki kurumun çalışmalanna ve yayımlanan makalelerine de yansımış bulunuyor. Bu tür çalışma ve tartışmalardan Türkiye'de nasibini alan ülkelerden sayılıyor. Çünkü "acı reçete" denildi mi, akla ilk gelen ülkeler arasında Türkiye sayılıyor. 1980 ekonomik programından sonra Türkiye'deki siyasal gelişmeler. dönemin çalkantıları yavaş yavaş "acı reçeteden kaynaklanan ekonomik programa" yükleniyor. IMF'de "tamam bu iş böyle" yargısı henüz kesınleşmiş değil. Ne var ki "acı reçeteler" üzerinde ciddi ciddi düşünülmeye başlanmış. Bir yanda 1990'lara dek sanayileşmiş ülkeler için herhangi bir bunalım yok, öte yanda sanayileşme yolundaki ülkelere acı reçete önermekte devam!.. İşte bu çelişki IMF'nin kendisini de rahatsız etmiş görünüyor. Çarpıcı nokta burada kendini gösteriyor. Amerika gerek IMF'nin, gerekse Dünya Bankası'nın politikalarına tam bu noktada müdahale ediyor. Gerek IMF'nin, gerekse Dünya Bankası'nın diğer ülkelerle olan ekonomik ilişkileri ve bu ilişki sırasında ortaya çıkan etkinliklerini Amerika azaltmak istiyor. Kısacası "IMF ve Dünya Bankası'nın etkinliğini" ABD artık fazla buluyor. Bunun için de Türkiye gibi ülkelerde asıl gözlenebilecek davranış değişikliği kendini gösteriyor. Amerika, "IMF'ye ve Dünya Bankası'na gidilmesin, ülkeler bana gelsin" diyor. IMF ve Dünya Bankası'nda tartışılan ekonomik programlar yerine, topluca izlenecek politika öneriterı yerine, ülkeler "tek tek bana gelsin" diyor. Ekonomik politikaları karşılıklı oturalım ve belirleyelim düşüncesini aşılamaya çalışıyor. Her iki kurumun etkinliği yerine kendi etkinliğini sağiamak istiyor Amerika. Ama bu davranışı IMF ve Dünya Bankası'na kabul ettirmeye çalışırken, halen IMF'de vazgeçilmesi için büyük tartışma açılan "istikrar politikalarında" da ısrar ediliyor. Yani Amerika şunu söylüyor: Ülkeler bana gelsin, ben IMF'nin acı reçetelerinin sürdürülmesinde ısrar edeceğim. Burada her iki kurumla Amerika arasında ciddi bir görüş ayrılığı beliriyor. IMF "Bupolitikalar sosyal çalkantı getıriyor. Yapısal değişiklik gerçekleştırmıyor" derken, Amerika bu tür özeleştirilere pek kulak asmıyor. Bazı teknik ekonomik konularda yine eleştirilere karşı pek bir yanıt bulamıyor. Örneğin faiz oranlannın gelişmekte olan ülkelerde yüksek olmasını savunan Amerika, yüksek faizle tasarrufun artmadığını görüyor, ama buna karşı yeni bir öneri getiremiyor. Çok çarpıcıdır. Yıllardır Türkiye'de de tartışılan "yüksek faiz tasarruf" bağlantısında, IMF'de yapılan bir araştırma, bu konuda Türkiye'de çok kişinin savunduğu sözleri sanki kural haline dönüştürüyor: Yüksek (aiz tasarrufu artırmıyor. Sadece bankalara kaydırıyor. Elde bulunan ve çeşitli bıçimlerde birikmiş olan tasarrufu (bilezik, arsa, kat ve benzeri) bankalara kaydırıyor. Dolayısıyla "yuksek faiz önerisinden vazgeçilmeli" yolunda yeni bir öneri geliştiriliyor. Ama buna karşı Amerika henüz bir alternatif koymuş değil. Özetle, 1990'lara dek sanayileşmiş kapitalist ülkelerin tuzu kuru. Diğerlerı ise Amerika'nın etkinliğinde boy gösterecek. izledikleri ekonomik politikalarda pek değişklik beklenmeksizin, tek tek Amerika'dan vize alacaklar. Bununla biriikte, bu tür ekonomik programlardan vazgeçilmesıne ilişkin tartışmayı da pek yabana atmamak gerek. CUMARTEStLERt BEDEN ECtTtMt Bakan Dinçerler, bu sohbetinde önce, bakanhğının girişeceği kimi yeni uygulamalar konusunda da açıklamalarda bulundu. Dinçerler'in açıklamalanna göre tüm spor tesisleri, cumartesi günleri öğrencilerin emrinde olacak. Öğrenciler, cumartesi günleri beden eğitimi öğretmenlerinin nezaretinde bu tesislerde beden eğitimi yapacaklar. Dinçerler, bu konuda şöyle konuştu: "Türkiye çapında bir uygulaDİNÇERLER Müti Eğitim ve Gençlik Spor Bakanı Vehbi Dinçerma olacak. Yan mecburi. Talim ler, tsveç radyosu muhabirinin "Bu organizasyonun amacı nedir?" Terbiye Dairesi'nden şimdi müfşeklindeki sorusunu, "Amacını görmüyor musun kardeşim," diye redat programı olarak da çıkayanıtladL Fbtoğrafta Dinçerier eşofmantyla, şeref kürsüsünde. cak. Toplu halde butun beden nun üzerine, "Gecikme yok ar eğitimi ögretmenleri, bütün şetairzasyona yöneldiklerini beürtti. kadaş. Töreni başlaUn. Bedret lerde. kasabalarda, mahallelerÎstanbul Anakent Belediye Başde hangi tesis varsa o tesise çotin geldiğinde, gelir oturur kanı Bedrettin Dalan da bir kocanım" diyen Milli Eğitim Genç cuklan alıp gidecekler. Bir kısnuşma yaparak, "Seçimlerden lik ve Spor Bakanı, Isveç Rad mı spor, bir kısmı kültür fizik önce çocuklann ve gençlerin beyosu muhabirinin, "Bu organi yapacak. Belki bu döneme yetişlediye başkanı olacagım demiszasyonun amacı nedir?" şeklin tiremeyiz. Önümüzdeki seneye tim. Hâlâ da öyle. Bugün burayetiştiririz inşallah. Şimdiki bedeki sorusunu da, "Amacını da el ele spor için toplandık" deden eğitimi dersterini gostermedi. Daha sonra şeref tribününde görmüyor musun kardeşim? lik buluyorum. Mesela diyelim 6 Herkes birbirini seviyor, sayıyor. ki yerini alan Dinçerler, saat tane 6. sınıf var. Hepsi birden çıBu mflletin yüceligi için. Bak ben 11.00'i geçmesine karsın, törenin kacaklar sabaya. Başlarında da kendimi tutamadım geldim. Sırf niçin başlamadığım sorunca, bir öğretmen. Hepsi birden yaonlara olan saygımı ifade etmek Yetkin Gündüz, Bedrettin Dapacaklar derslerini". için" diye yanıtladı. lan'ı beklediklerini söyledi. Bu Keçecüer, kongreye ögünkcda ılunhUm terk etti llımlı grubu suçlayan Keçeciler, "Eskiden kalma alışkanhklarla bir yerlere gelmek için birbirlerini suçlama hareketini tasvip etmiyorum" dedi. ANKARA, (Cumhurijet Biirosu) Başbakan Turgut Özal'ın, ABD dönüşünde zaman yitirmeksizin 72'ler olayını incelemeye başlaması, partinin önde gelen yöneticilerinden Genel Ba$kan Yardımcüan Mehmet Keçedkr, Halil Şıvgın ve Genel Sekreter Mustafa Taşar arasında bir dayanışma havası yarattı. Keçecüer. ilk kez "ıkmlüara" bir suçlama yönelterek, "Eskiden kalma ahşkanhklaria bir yerlere gelmek için birbirlerini suçlama haıvketini tasvip etmiyorum" dedi. Taşar ve Şıvgın'ın da Keçeciler'in bu sözlerine katıldıklan beürtildi. ANAP Büyük Kongresine ilişkin hazırlıklann tamamlanması için yoğun çalışma ve kulis faaliyetleri dün de sürdü. Başbakan ve ANAP Genel Başkanı özal'ın, ABD'den dönüşünün ANAP'lılann "bir işaret beklentisi" içine ginnelerine neden olduğu izlendi. Başbakan özal'ın partinin önde gelen yöneticileri ile görüşmekte acele etmemesi ve Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem'le görüşmeyi yeğlemes, beklenti havasını iyice yoğunlaştırdı. Aynca, özal'ın, Keçeciler, Şıvgın ve Taşar'la görüşüp bilgi alması yerine Kaya Erdem'den bilgi alması ağırlığını bu yöneticilerden yana koyması şeklinde yorumlaruyor. Bu davranış siyasi çevrelerde Başbakan'ın kongre için liste hazırlamak için gelişmeleri sonuna değin bekleyebileceği, kongre sonuna doğru "tercihlerini belli edebileceği" biçiminde değerlerdirildi. Taşar, dün Başbakandan haber gelirse göriişmelerinin mümkün olabileceğini söyledi. Mehmet Keçeciler, "Eskiden kalma abşkaniıkkuia bir yerlere gelmek için birbirierini suçlama hareketini tasvip etmiyorum" dedi. Bu görüşü dün ANAP Genel Merkezi'nde bir araya gelen Taşar ve Şıvgın da paylaştılar. Taşar ve Şıvgın1a,KeçeciIer'in arası yumuşuyor ANKARA'nın tasına bak ORSANLA YAŞIYORUM KİMDİR ORSAN? "Necdet, kenara çekilelim' HP Çorum Milletvekili Besim Göçer ile HP Genel Başkanı Necdet Calp "içtikleri su ayn gitmez" iki arkadaş. Dostlukları uzun yıllara ve Türkiye1 nin sınırları ötesine dayanıyor. İngiltere'de biriikte ihtisas yapmışlar. Ancak son zamanlarda "parti içi dedikodular" bu iki dost arasına bile serinlik getirmiş gibi. Nedenini Besim Göçer, arkadaşlarına şöyle anlatıyor: Geçenlerde Genel Başkana, Necdet dedim, bak parti rahatsızlıklar yaşıyor. Bu gençler zıpkın gibi oğlanlar. Bizim gibi yaşlılar bunlardan istifade etmeli, bizim gibiler biraz kenara çekilmeli.. Calp'in arkadaşı, genel başkanın bu sözlerden almdığını söylemiyor, ama şöyle devam ediyor: Valla, bazen kafam kızıyor. Gruptu, çalışmaydı, bıktım artık.. Bir gün basacağım istifayı, bağımsızlığımı ilan edip geçeceğim Ulusu'nun arkasındaki koltuklara.. Ne karı İngiliz kızlar nereye gidiyor? Siınalp: Sorunu olmayan tek parti biziz tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) MDP Genel Başkanı Turgut Sunalp, partisinin fzmir il kongresinde yapüğı konuşmada, bugün sorunlannı çözümlemiş tek partinin kendi partileri olduğunu belirterek, "Bizim esas miicadelc edecegimiz kesün belli. Sag birbiriyle ugraşıyor. DYP içinde mücadek başladı" dedi.ANAP'ı 4 katlı birbinaya benzeterek katlar arasında mücadelenin hızlandığım belirten Sunalp, SODEP ve DSP'yi "solun fraksiyonlan" olarak niteledi ve HP'nin de ikiye ayrıldığını söyledi. Divan Başkanı Manisa Milletvekili Mustafa Izci, Sunalp'i takdira ederken "Moskofa Moskof diyen, mukaddesatçıyım diyen Uderimiz" diye konuştu. Kongreye, bundan bir süre önce partısınden istifaya kalkışan tzmir Milletvekili Işılay SayguTın katılmaması dikkat çekti. Seçimler sonunda 154 oy alan Atilla Akat il başkanı olurken, Lütfü Güralp 140 oy aldı. (BEKLEYtN.TANISACAKSINIZORSANA BAY1LACAKSMIZ!) Yakında gazetenizde İSTANBUL SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDE ÇALIŞTIRILMAK ÜZERE MEMUR, DAKTİLO, SAYAÇ OKUYUCUSU TAHSİLDAR ALINACAKTIR 1 Îstanbul Su ve Kanalizasyon ldaresi Genel MUdürlUğünde açık bulunan ve î'üncü maddede belirtilen kadrolarda çahştınlmak ttzere 657 sayılı yasaya tabi personel alınacaktır. 2 Adaylarda 657 sayıh yasanın değisik 48'inci maddesinde kayıtb Genel Şartlar aranacaktır. Unvanı Memur Adedi 4 8 11 Kadro Der. Işyeri 79 10 68 ögrenim Durumu Sınav Gün ve Saati 18.4.1985 14.00 17.4.1985 14.00 18.4.1985 14.00 Ya minare,ya amerikanbar Anavatan Partısi İzmir Örgütü'nde Başbakan Turgut Özal'ın söylediği gibi partide dört eğilim değil iki eğilım var: "Mescitçiler" ile "meyhaneciler". "Meyhaneciler" sık sık kimin "hangi camide imam ol Daktilo 7 4 10 1012 6 Sayaç Okuyucusu Tahsildar 7 Îstanbul, Bcyoğlu 4 yülık Fakülte veya AkaKadıköy Bolgesi demi tstatistik Bölümü Danca ve Lise (Danca veya Gebze'de Gebze ikâmet etmek şartı aranır) Beyoğlu Bolgesi Hukuk, tktisat Fakultesi ile tktisadi ticari tlımler Akademisi veya eşiti ogrenim Kurumlan " " Ticaret Lisesi veya Lise Îstanbul, Beyoğ Orta öğrenira ve lu, Kadıköy Böl Sekreterlik Kursu mezunu gesi ve Elmalı Işyeri Îstanbul, BeyLiseüstü Sekreterlik oğlu, Asya Okulu mezunu Bolgesi 17.4.1985 14.00 16.4.1985 14.00 16.4.1985 14.00 VEFAT Çok değerli varlığımız, biricik annemizi kaybettik. Em. Hâkim Remzi Ertan'ın eşi, Dr. Yavuz Satuk'un kız kardeşi, Aynur, Sema, Seyhan'ın sevgili anneleri, 95 1013 " " Ticaret Lisesi veya Lise mezunu ve görev özelligi nedeniyle erkek olacak 15.4.1985 14.00 YDLDIZ ERT4N'ı kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Aziz naaşı Erenköy Galippaşa Camii'nde 8.4.1984 Pazartesi (bugün) ikindi namazını müteakip Karacaahmet Aile Kabristanına defnedilecektir. Allah rahmet eylesin. AİLESİ 4 Daktilo olarak muracaat edip yazılı yansma sınavına katuan adaylar bilahare tespit edilecek tanhlerde Uygulamalı Daktilo sınavına alınacak, tüm sınavlar için muracaat edenlerin sayısı fazla olduğu takdirde sınav ların bölümler halinde yapılması sağlanacak. 5 Yazılı ve Uygulamalı Yarışma Sınavlannda 100 üzerinden toplam 60 puan alan adaylar Sınav Yönetmeliği gereği aynca sözlü sınava tabi tutulacaklardır. 6 Isteklilerin en geç sınav tarihlennden bir gün önce masai bitimine kadar tdaremiz Personel Daire Başkanlıgı, Memur Personel Müdürlüğüne iş isteme dilekçesi, 2 adet fotoğraf, nttfus cüzdanı aslı ve diploma örnegi ile biriikte şahsen müracaatlan rica olunur. Basın: 13216 duğu", kimın "hangi tarikatta yer aldığı", kimin "Bayındır'a hu çekmeye gittiği" gibi konularda ilginç açıklamalarda bulunuyorlar. "Mescitçiler"in suçlamaları ise din ve ahlak konularında. Onlar da kimlerin "hangi ka İzmir'in "renkli" merkez ilçe Belediye Başkanı Süha Baykal'ın başı dertten kurtulmadı. Yüzer Otel'i genetev yapacağı haberi gazetelerde yer aldığında Anakent Belediye Başkanı Hacı Burhan özfatura'yı son derece kızdırdı. Daha sonra da belediyede caltşan bir kadının itiraflarının çok satan bir renkli gazetede manşet olması ortalığı iyice karıştırdı. Kadın günlerce gazetelerde boy gösterdi. Süha Baykal'a ve evine ait "mahrem" açıklamalarda bulundu. Baykal, "içkı içmeyen, kadın sevmeyen adam başkan olacağına, gitsin Hısar Camii'ne imam olsun" benzeri sözleriyle "ömründe bir kadeh bişan var, ne hizip, ne dediko le içki içmemiş, karısından yan gözle du.. Besim Göçer'in söyle başkasına diklerini HP'de ciddiye alanlar bakmamış" Anakent Belediye var. Ama yine de soyadı Başkanı Burhan Özfatura'yı "Göçer" de olsa partiden çe iyice sinırlendirdi. Belediye kip gitmesine, "Gürkancılığın" başkanlarından biri olaylara akibeti belli oluncaya kadar ih "erkekliğin şanı" diğeri de "ahlak ve din" açısından yaktimal verilmiyor... laşırken, aralarındaki "uçurum" da iyice derinleşti. Derken, ortaya bir de İngiliz dınlarla, nerelerde, neler yap dansçı kızlar çıktı. Bir yerel gazetede, Süha Baykal'ın matığını", kimlerin "adlarının kam şoförünün B. Efes pteli'hangi şaibelere" karıştığını, nde sahneye çıkan İngiliz hatta kimlerin "es^i komünist" olduğunu söylü dansçı kızları gece otelin önünden alıp götürdüğü yazılyorlar. dı. Bunlardan sonrasını Süha II başkant seçildiği kongre iptal edilen Şükrü Okurer de Baykal şöyle anlattı: Çağırdım şoförü. "Danskongre öncesinde bu tür espirili, bol suçlamalı konuşmala çıları bana getırmiyorsun, her ra katılıyordu. Okurer, bir ke gece otelden alıp nereye götürüyorsun?" diye bağırdım. resinde gazetecilere şöyle demişti: "Parti binasını mescide çevirmek istiyorlar. Yakmda parti binasının tepesinden bir minare yükselir. Ben seçileyim, buraya amerikan bar HALİL ŞIVGIN 'Bizi yapacağım." bir yerlere çekmek isBu sözler elbette dini büteyenler var" diyortün, ama henüz "tarikatlara muş. girecek aşamaya gelmemiş" Sanmam. Anakent Belediye Başkanı Kendisi çekilmezBurhan Özfatura'nın kulağıdir. na gitti. Özfatura da Okurer'in "şaibelerinden" söz ederek, seçilirse belediyeye sok6EÇEN yılki vergi remayacağını söyledi. kortmenimiz genetevil Kongresi "meyhanecifer sahibi Sümbül Haler"in zaferi ile kapanmıştı. nımdı, bu yılki de kuAma kutlamak nasip olmadı. marhane işleten bir "Mescitçiler" Başbakan değerli işadamı. desteğiyle öne geçtiler. O gün Desenize, Hazinebugündür "meyhaneciler" efmiz hanelere çok şey kâr dağıtmak için politikayı borçludur. .. kadeh desteğinde sürdürüyorlar. ankara balı Çekilmez... Haneler...