16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ve açıklama amacına yöneliktir; bunun dışında Tann'nın varlığını reddetmek ya da kamtlamak gibi bir amaçlan yoktur ve olamaz da. Dinsel konular pozitif bilimlerin alanı dışındadırlar ve bilimin yöntemleri ile araştmlamazlar. Din ve bilim toplum için değerli iki ayn kurumdur. Bu kurumlan karşı karşıya getinnemek için büyıik bir özen gösterilmesi gerekir. Evrim kuramına karşı görüşlerin de okullarda olnıtulmasını savunan yaratıhş bilimi taraftarlan ise bilimsellikten tamamen uzak bir tutumla evrim kuramının yanlış olduğunu iddia ederek bilimsel açıklamaların yerine kendi dinsel inançlanmn kabul edilmesüıi istemektedirler. Yaratüışı Araştırma Derneği'nin ilkeleri arasında İsa'nın Tann, y aratıcı ve insanlığın tek kurtancısı olduğuna iman etmiş olmak en önemli yeri tutar (4). Bu inancın doğrulugunu smamada ise ne flzik, ne kimya, ne de biyolojik bilimler yetkilidirler. Çünkü bu konu bilimsel yöntemin alaru dışındadır. Kaldı ki, lslam dinine göre tsa'yı Tann düzeyine yükselten böyİe bir inanışa katıİmak mümkün değildir. Peki nedir bu "evrime karşı görüşler? " Bu görüşler, Yaratılışı Araştırma Enstitüsü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gish'in "Fosiller ve Evrim" adıyla Türkçe'ye çevrilen kitabında savunulmaktadır (5). En ufak bir bilimsellik kaygısı taşımayan bu kitapta bilimsel gerçeklerin kasıtlı olarak çarpıtılmasmdan başka, Incil'deki yaratılış öyküsü "Yaratılış Modeli Teorisi" olarak evrime bir secenek gibi sunulmaktadır. "Yaratılış Modeli Teorisi" tamlamasında "teori" sözcüğü, sadece yaratılış öyküsünü evrim kuramına karşı okullara sokmak için dUşünUlmüş bir kurnazlıktır. Arkansas duruşmasında da belirlendiği gibi dinsel bir inanış bilimsel bir kuram (teori) olamaz. Prof. Gish'in bu kitabı evrimin bir kanun değil, sadece bir kuram olduğunu, dolayısıyla da okullarımızda evrime karşı görüşlerin de okutulması gerektiğini savunan tezin ana kaynağını oluşturmaktadır. Evet evrim fizik, kimya, biyoloji ve yerbilimlerinin verilerine dayanan geniş kapsamh bir kuramdır. Bir kuram ise; doğa olaylan arasındaki ilişkileri formüle eden bir kanunlar sistemidir. örneğin Newton'un mekanik kuramı yerçekimi kanununu da içeren bir kanunlar sistemidir. Fosiller ve Evrim kitabında Prof. Gish, evrimcilerin eserlerinden, söylenenlerin anlamını çarpıtacak biçimde alıntılar yapmakta, evrim konusunda cahşan bilim adamlannı Tann tanımaz ilan ederek karalamakta, böylece evrime karşı aleyhte bir kamuoyu yaratmaya çalışmaktadır. Bilimadamlan günümüzde evrimin olup olmadığını değil, evrimin oluş mekanizmalannı tartışmaktadırlar. Prof. Gish, evrimciler arasındaki bilimsel tartışmaları çarpıtarak evrim kuramının yanlışlığını kamtlamak için kullanmaktadır. Bilim kendi kendini duzeltici bir niteliğe sahiptir ve bilimadamlan arasında bazen çok şiddetli olabilen tartışmalar, özeleştiriler bilimin sağlıklı yanını gösterir. Evet, fosil kayıtlannda eksiklikler vardır. Belki de yeryüzündeki canhlann geçmişini fosillere dayanarak yeniden tam olarak kurmak hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Fakat evrim kuramı yeryüzündeki canlı türlerinin sadece geçmişini değil, geleceğini de ilgilendirir. Bu alandaki ilerlemeler insanla birlikte öbür canlı türlerinin gelecekteki evrimini, denetim olanağı verecektir. Evrim konusundaki gelismeleri reddederek kendi geleceğimiz konusunda söz sahibi olamazsak, geleceğimizin denetimini bu konuda ilerlemiş olanlara bırakrruş olmaz mıyız? SOMJÇ Yaratılış bilimcileri yeryüzünün yaşı hakkmda fızik, kimya ve yerbinmlerinin verilerine dayanan belirlemeleri reddederek, yeryuzünün geçmişindeki jeolojik olaylan tncil'de yer alan Nuh Tufanına bağlamaktadırlar Yerbilimcileri ise yakın geçmişte olmuş ve tüm yeryüzunü etkilemiş bir tufana ait herhangi bir kanıt bulamamışlardır. Milyonlarca yüda oluşmuş, yer katmanlanna belirli bir düzen içinde yayılmış fosilleri, birkaç bin yıl önce olduğu öne sünilen bir tufanın sonucu saymak bilimsellikten tamamen uzaktır. Yaratılış Bilimi adı verilen bu sözde bilim, şimdi de evrime karşı görüşler kisvesiyle tıpkı ABD'de olduğu gibi okullanmıza girme çabasındadır. Geçmişte din elden gidiyor teraneleriyle bilime, her türlü ilerlemeye set çeken zihniyeti çok iyi değerlendiren büyük Atatürk, işte bu nedenle laiklik ilkesini Cumhuriyetimizin temel direklerinden biri yapmış ve en gerçek yol göstericinin bilim olduğunu söylemiştir. (1) Beck, S.D. 1982. Natural Science and Creatıonist Thcology. Bioscience 32.738 Moody, P.A. 1%4. Introductıon to Evolulion Harper and Row. (2) Creaüonısm ın Schools; The decısion ın McLean versus the Arkansas Board of Educatıon. 1982. Science 213.934. (3) Bezırgan, N.A. 1974. Tbe Islamk World. Tbe Comparatıve Receptıon of Dmmnism. T F Obck, Editor Unıversity of T « a s Press. (4) Where is the Science in Creation Science? 1982. Science 213.142 (5), Gish, D.T. 1984. Fosiller ve Evrim. Cihan Yayınlan 24 NÎSAN 1985 Evrim Kuranu ve Yaratılışçılık Yaratılış Bilimi adı verilen sözde bilim, şimdi de evrime karşı görüşler kisvesiyle tıpkı ABD'de olduğu gibi okullarımıza girme çabasındadır. Geçmişte din elden gidiyor teraneleriyle bilime, her türlü ilerlemeye set çeken zihniyeti çok iyi değerlendiren büyük Atatürk, işte bu nedenle laiklik ilkesini Cumhuriyetimizin temel direklerinden biri yapmış ve en gerçek yol göstericinin bilim olduğunu söylemiştir. Kuşatma?.. Atatürk'ün Milli Eğitim Bakanlarından Cemal Hüsnü Taray'dan dinlemiştim. Gazi: Çocuk, dermiş, komşuiannla sorun yaratmayacaksın. Eğer sorun oluşursa üzerine gidip hemen çözeceksın. Sorunlar çoğatdıkça işm gunden güne zortaşır, kuşaülırsın. • Devlet yönetimi kolay iş değildir. Hele Türkiye'nin coğrafyasında sorunları önceden görmek ve kavrayıp çözmek için bınbir hesabın yapılması gerekiyor. Adım atmadan önce yetkin kadrolarla tartışmak ve özenle düşünmek birinci koşuldur. Sıradan yurttaş bile TV'yi izledikçe, dış ve ıç radyoları dinledikçe, gazetelere göz attıkça kaygılanmaya başladı. Dışardan devlet yonetmek heyesinden doğan mahalle kahvesi şişinmesi değildir bu; çağının insanı olmak bilincinden doğan dürtüdür. iran ve Irak gibi iki sınırdaşı sıcak savaşın kanlı bulamacına dolanmış toplumda kim olan bitenlere uzak durabilir? Olaylara kuşbakışıyla göz atan bir kimsenin varacağı ilk gözlem şudur: Atatürk bize tum dünyayla ve komşulanyla sorunları çözülmüş bir devlet bırakmıştı. Maşallah büyük başarı gösterdik; herşeyi arapsaçına çevirdik; gırtlağımıza dek sorunlara battık. Bu beceriyi gösterenleri kutlamalı!.. • Arkadaşımız Sedat Ergin'in 22 Nisan 1985 günlü Cumhuriyet'te çıkan Ankara kaynaklı haberine bakılırsa "Helsinki Scnuc Belgesi"ne bağlı 35 ülkenin Ottawa toplantısına, biz, Buh garistan'daki soydaşlanmızın sorunlannı götürecekmişiz. Sofya ise Türkiye'deki Kürtlerin durumlannı gündeme sokmakla bizi tehdit ediyormuş. Sofya ile sorunlarımız gün geçtikçe büyüyor. Denebilir ki: Sorumlu Bulgaristan'dır. Doğru bir görüş bu... Ne var ki Sofya köseye sıkışmış olmamızdan yararlanıyor. Çünkü uzun bir süreden beri dünyanın en uzak köşelennde bile dışlanmak için elımizden geleni yapmakla kalmıyoruz; iç düşman yaratmak yolunda da hızımız kesilmedi. Oysa içine düştüğümüz sıkışık durumda önce iç çelişkileri yumuşatıp uzlastırarak bütünleşmek, ulusal pekişme gerçekleştikten sonra dışa dönmek gerekmez mi? En yakın ve akılcı yol budur da neden kimse üzerinde durmaz? Durumumuz öylesine garip ki bırakınız Bukjaristan'ı bir yana, "en güvenitir dostumuz, büyük müttefikimiz" Amerika'yla başımız derttedir. ABD Kongresi Türkiye'yi hırpalayıp silkelemek için hazııiıklarını sürdürüyor; sözde Ermeni soykırımına ilişkin girişimleryürütülüyor. Amerika, ancak hasım bir devtet için kullanılacak. Silah ambargosunu Türkiye'ye üç yıl uygv ladı; aynı yıllarda (19751978) 20 milyar dolartık borcun altına girdik. Şimdi bunun ceremesini çekiyoruz. •k ABD'nin bile Türkiye'ye karşı tutumu böyleyken, Sovyetler Birliği'nden söz açmak gereksiz olur. Bizim diplomasi mantığımız beton kalıba dökülmüştür; TürkSovyet çıkarlarının birleştiği Ege gibi alanlarda bile Ankara'nın manevra olanakları sıfırdır. Sovyetler Birliği ebedi düşmanımızdır. Ya Avrupa Konseyi? Ya AET Pariamentosu? Her ıkısiyle deolabildığince çahşmalıyız. Fransa ile aramız buz gibidir. Başbakan özal, Federal Almanya'ya iki kez gitmiştir; ama resmi çağrılı olarak değil. Bu dıslama, onurumuzu kırmıyor mu? İskandinav ülkeleri, insan haklan alanında başımıza savcı kesilmişler. Suriye, Türkiye'ye yönelik terör ve anarşinin üretildiği ülkedir. Kaddafi, son (Arkoa 11. Sayfada) Doç. Dr. AYKUT KENCE ODTÜ Biyoloji Bölümü Insan, yeryilzündeki canlı türleri ile ortak bir biyolojik geçmişi mi paylaşmaktadır? Biyoloji, fîzik, kimya ve yerbilimlcrinden elde edilen kanıtlara göre evet! Ne var ki bu yanıt, yaratılışın kutsal kitaplardaki öyküsüyle çelişir görünümdedir. Bu nedenledir ki, canlı türlerinin oluşumunu bilimsel olarak açıklayan evrim kuramına, kutsal İcitaplan harfi harfine yorumsuz kabul eden bazı aşın dinci çevrelerce sürekli olarak karşı çıkılmıştır. AKILCI YAKLAŞIMLA... Dünyanın evrenin merkezi olmadığı, sadece güneşüı çevresinde dolanan küçük bir gezegen olduğu görüşü de ilk kez ortaya atıldığında kutsal kitapların anlatımıyla çeliştiği için büyük bir direnişle karşılasmıştı. Günümuzde Copemicus, Kepler ve Galileo'nun güneş sistemi konusundaki buluşlan artık tartışma konusu değildir; din ve bilim bu konuda uzlaşmış, dinsel inaruşlar akıJcı bir yaklaşımla bilimsel gerçeklerle bağdaştınlmışlardır. Aynı akılcı yaklaşım evrim kuramı ile dinsel inançlan bağdaştırabilir mi? Batıda Hıristiyan inancına bağL birçok bilim adamı evrimi, Tann'nın canlı türlerinin oluşumunu doğa yasalan ile sağladığı yorumu ile kabul etmekte, dinsel inançlanm daha da güçlendiren bir olgu olarak değerlendirmektedirler (1, 2). lslam dininin akılcı bir din olduğu düşuncesinden hareket eden bazı lslam düşünürleri de evrim ile lslam dini arasında bir çelişki olmadığını, evrim düşüncesinin Kuran'da yer aldığım savunmuşlardır (3). Bununla birlikte Jncil'i harfî harfine tartışılmaz bir Tann kelâmı olarak kabul eden aşın dinci (Fundamentalist) Hıristiyan gruplar evrime karşı bağnazca savaşlannı halen sürdürmektedirler. Evrim karşıü kampanyada merkezleri ABD'de bulunan Yaraülışı Araştırma Enstitflsü (Institute for Creation Research) ve Yaratılışı Araştırma Derneği (Creation Research Society) adlı iki örgüt başı çekmektedirler. Fundamentalist gruplar daha 1920'lerde ABD'nin bazı eyaletlerinde Danvin'in evrim kuranunın öğretilmesini yasaklatmayı başarmışlardı. Biyoloji öğretmeni John Scopes 1925 yılında bu yüzden yargılanmıştı. Evrimin öğretilmesini yasaklayan yasalar ilk kez 1968 yılında Arkansas'tan başlamak üzere yurürlükte olduklan tüm eyaletlerde ABD Anayasası'mn laiklik ilkesine aykın bulunarak iptal edildiler. Bunun üzerine evrim karşıtlan, okullarda dinsel görüşlere de evrim kuramı ile eşit zaman verilmesi için başvuruda bulundular. Fakat anayasanın laiklik Ukesi buna da engel oldu. O zaman dinsel inanışlar, Yaratılış Bilimi (Creation Science) olarak takdim edildi ve bu sözde bilimin, evrimle birlikte öğretilmesi için yeni bir kampanya açıldı. Bunun sonucunda Arkansas eyaleti 1981 yılında okullarda evrim kuramı ve evrim kuramına karşı göriişleri içeren yaratılış bilimine eşit zaman ayrîlmasım yasalaştırdı. Amerikan Insan Haklan Birliği (American Civil Liberties Union) buna derhal karşı çıktı ve bu yasanın anayasaya aykın olduğu ve öğretmenin akademik özgürlüğünü tasıtladığı gerekçeleri ile dava açü. lkinci Scopes davası olarak da anılan bu davada söz konusu yasa anayasanın laiklik ilkesine aykın bulundu. Mahkeme karanna göre evrime karşı görüşleri savunan ve dinsel bir inancı temsil eden yaratışçüık bir bilim değildi ve fen bilimleri öğretiminde evrim kuramına karşı bilimsel bir secenek sayılamazdı (2). BtLtMtN YÖNTEMLERtYLE PİNSEL KONULAR... Evrimi araştıran bilim adamlarırun çabalan, doğayı anlama EVET/HAYIR OKTff AKBAL OGRETMEN/OGI^ENa YÖNETEN MUAMMER TUNCER Ozetle Gereksüune fazlası öğretmenler * Dogu Anadolu'da ve Orta Anadolu'nun çeşitii yorelerinde yjrmi yıl kadar görev yaptıktan sonra çocuk okutma ozur gnıbnndan tstanbul'a atanmamı istedim. Geçen oğretim >ılında yer dejiştinne işiemim yapıklı. OkulumuD semtinde ev kiraladım. Bir ögretim yılı boyuoca sonınum olmadı. Şimdi İstanbul lisekrinde görev yapan ogretmefller, ihtiyaç fazUhgı nedeniyie ögretmen eksikligi olan okullara atanıyorlar. Bu atamalarda ögretmenlerin kıdemleri, nerelerde görev ytptıklan göı öniİBe ahnnuyor. Başka okulda görevleodlrme işlemiae, olnüa «ı soa gelen ögretmenden basiamyor. Bn uygubunanın böyle yapüması yasal bir zorunluk mudur? H.İ.tstanbnl * Gereksinme fazlası öğretmenlerin, öğretmen açığı bulunan okullarda görevlendirilmeleri kacınılmaz bir uygulamadır. AncaJc böyle bir görevlendirmeye okula en son gelen öğretmenden başlanması, elbette adil bir işlem olamaz. Bunun için yasal bir zorunluk da yoktur. Kanımızca bu tür atamalarda öğretmenin özlük durumu göz önüne aünmalıdır. * lzmir'den atama bekleyen bir grup öğretmen, neredeyse bir yıldan beri atama beklediklertni bettrterek şöyle yazıyoHar: "Yetkililer, binlerce öğretmen açığı olduğunu, atamalann en geç şubat J98S'te tamamlanacağım söylediler. Şimdi hâtâ ipeunserilmektedir. Saym Bakarun sonınumuza eğilmesini bekliyoruz." * İstanbul 'dan bir grup öğretmen, şöyle yauyor: "Dsğişik nedenlerle uyan, kınama, maaş kesimı, kısa ve uzun süreli durdurma cezalan almış olan öğretmenleriz. Bu cezalanmızın kaldınlması çalışma şevkimizi arttıracaktır." 23 Nisaıfın 65. Yılında... "Egemenliğine doğrudan doğruya sahıp olmasının değerini pek iyi anlayan ve pek iyi biten ulus, bu kutsal egemenlığine karşı başgösterecek her tehlikeyi yok edecektir" Atatürk böyle der. Ulusal egemenlik nedir? Bir ulusun, kendini, kendi elleriyIe, kendi yararı için yönetebilmesı... Tam bağımsızlık ükesine sıkı sıkıya bağlı olmak. Kışilerin, toplulukların yonetımı ele geçirmelerıne karşı çıkmak. Demokratık yöntemle yöneticılerini seçmek, ıstediği zaman bu yöneticılerı yıne aynı yöntemle değiştırebılmek... Atatürk, Meclıse 'Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur' diyerek bu yöntemı ölümsüzleştirmiştir. Bir 23 Nisan Bayramı daha yaşıyoruz. 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılmasının 65. yılı. O günkü Meclisten bir tek in(Arkası II. Sayfada) MEGSB'nin açıklaması 20.3.1985 tarihli gazetenizin 2. sayfa, 4. sütununda yer alan "öğretmenlerin Kadro Sorunu" başlıklı yazı incelenmiştir. Uzman ve usta öğreticiler ile ilgili yönetmelik hazırlama çalışmalan devam etmekte olup, bu yönetmelik çıktığında halk eğitim kurslannda ücretli olarak çalısanJann kadrolu olarak atamalannın yapüması sağlanacaktır. Bilgilerinizi rica eder, saygılar sunanm. Söreyya TUNA Bmsın ve Halkla tlişkiter Müşaviri Adıünlü bir terzi, seçkin bir giyimevi. Ister, üstad bir terzinin ellerinde biçimlensin, ister, seçkin hazır giyimevlerinin özel köşelennde sergilensin, kimlik taşır bazı giysiler. Adları ve soyadlan vardır. Giyimiyle kişiligini yansıtanların "kişilikli" giysileridir onlar. Adlarını terzilerinden ya da giyimevlerinden almışlardır, soyadlarını kumaşlarından... Altınyıldız'dan. Soyadı "kayıtsız, şartsız"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle