16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
U NÎSAN 1985 • * * * MARBELLA'dan Bastarafı 1. Sayfada) 3ir tepenin üstündeki görkemlı yapı yöredeki Araplann varhğının en somut simgesi: tspanya'da 5 yüzyüdan bu yana inşa edilen ilk cami bu. tmar müsaadesi olmayan bir tepenin ustünde yapılan cami için Kral Fahd beİediye reisinden, kente 2 milyon dolarhk bir kaynak sağlamak karşılığında izin almış bulunuIT. Fahd'ın dolarlan ile Marjella Belediyesi dar gelirlüer için sosyal meskenler yapünnayı seçiyor. Petrodolarlann "Mekke"si haline gelen Marbella'da, turizm sektöründeki Arap yatınmlahnın 600 milyon dolar civannda olduğu tahmin ediliyor ve Marbella'da adam başına düşen tasarruf hesabı Ispanya'nn tüm yörelerinin üstünde miktarlara ulaşıyor. Bol asalet unvarth, fakat çoğu meteliksiz olan Avrupa aristokrasisi biraz hasetle kanşık, Araplann harcadığı miktarlardan ve para harcayış şekillerinden dehşetle söz ediyor. Gerçekten de Londra ve Paris gibi merkezlerden, çok göze battıkları, biraz da istenmedikleri izlenimine kapılarak, kısmen çekinen Arap Marbella'da ve genel olarak lspanya'da diledikleri gibi yaşıyorlar. 800 yıl boyunca Araplar istilası altında yaşanuş İspanyoliarla Araplar kendilerini belli bir "kültür yakınlığı" içinde hissediyorlar. Bir Ispanyol aristokratının deyımiyle Araplarla Ispanyollar birbirlerini "anhyoriar"... Tabü Ispanyollann ekonomik çıkarlan bu anlayışa "yardım ediyor." Araplann Ispanya'ya bıraktığı dövizin önerrîli bir kısmı, Ispanyollann petrol faturasını ödemeye gidiyor. Suudi Arabistan Krah ile canciğer arkadaş olan tspanya Krah'nın hatırına, Ispanya, Suudi Arabistan'dan petrolü özel indirimli bir fiyattan alıyor ve petrol ithalatının yüzde 95'ini Suudi Arabistan ve Kuveyt'ten yapıyor. 1975'te ilk kez îspanya'da sermayesinin büyük bir kısmı Araplara ait olan bir banka (Banco Arabe Espanol ya da kısaca Aresbank) kuruluyor. Aynı şartlar diğer yabancı bankalara, ancak 3 yıl sonra tanınıyor. Araplann bıraktığı dolarlara pek itiraz etmeyen, fakat şeyh ve emirlerin yaşam biçimini "çok zorlanmış bir hoşgörü" ile karşüayan îspanyollar, gene de fırsat bulurlarsa kapalı kapılar ardında yapılan Arap partilerine gitmekten hiç kaçınmıyorlar. Bu partilerin içinde adından en çok söz edilen Adnan Kaşücçı'nm verdiği davetler oluyor. Ozellikle Kasıkçı'ıun 140 metre uzunluğundaki yatında verdiği davetierin ayrıntılannın basına fazla yansımamasma gayret gösteriliyor ve bu davetlere birkaç milyon peseta karşıhğında Prenses Caroline'in eski kocası Junot gibi, Prenses Gunilla von Bismarck gibi "ismi bol, imkânlan dar" meşhurlann getirilmesi de sağlanıyor. Arap milyarderlerin yatlan arasında en ünlüsü, şüphesiz 46 yaşındaki Yusnf FJ Keredji adında bir Suudilininki. Marbella'da 15 milyon dolara yaptırdığı, tenis kortlu, bir helikopter ve atış alanı ile birlikte içinde hayvanat bançesi olan bir malikhaneye de sahip olan El Keredji'nin yatında televizyon sistemi ile Cenevre'deki bir kliniğe bagh olan bir ameliyathane bile var. Söz konusu yatın mutfağında ise, El Keredji'nin misafırlerini gerektiği gibi ağırlayabilmek için 4 Fransız, 2 Arap, 2 Italyan ve 2 de Çinli asçı istihdam ediliyor. HABERLERİN DEVAMI NEW YORK'tan (Baştarafı 1. Sayfada) un taşımn toprağının altm olmadığının en açık göstergesi, kent nüfusundaki azalma zaten. Ama New York'un toprağında taşında altın olmasa da gökleri geçenlerde milyonlarca dolar üretiverdi. New York Belediyesi bir süre önce bayağı modern ve pahalı bir casus uçuşu yaptırmıştı. Keşif uçağı görevini tamamladığında birtakım gizli tesis fotoğraflarıyla dönmedi. Tam 18 bin adet yüzme havuzunun varlığını saptayan fotoğraflar getirdi. Resmen hiçbiri belediyeye kayıtlı olmayan, kaçak yapıldığı anlaşüan bu yüzme havuzlannın ortalama kullandığı su miktan hesaplandı ve ortaya ev sahiplerine gönderilmek uzere tam 3 milyon dolarhk su faturası çıkanldı. 18 bin yüzme havuzunun faturalan kentin çeşitli bölgelerine aşağı yukan benzer oranlarda dağıhrken Manhattan'a düşen fatura yalnızca bir tane. Gökdelenlerle kaplı Manhattan adasında uçağm görebildiği yüzme havuzu bir adeti geçmemiş. Manhattan gökdelenlerinin teras katlannda gerçekten yüzme havuzlannın sayısınm belirli ve bunlann da ruhsath olduğu, ancak zengin kişilerin yüzme havuzlannı daire içlerine yaptumayı tercih ettikleri belirtiliyor. "Yasa) dözenlemelere göre matfak ve banyo dışında kuilanılan su için New Yorklular ayn para ödemek zorundadır" diyor bir belediye yetkilisi. "Havuz nöthiş su çeker, berfaalde bu yüzme havuzlannın sahipleri kullandıklan suyun parasını onlardan istememizde ne kadar haklı oldugumuzu kabul ederler" Aynı yetkili açıklamasını şöyle sürdürüyor: "Sonra kabul edilmeU ki, bayagı acımalı davranıyoruz bu kaçak yüzme havuziarı konusunda. Öyle içinde Japon balığı yüzen bahçe havuzlanaa fatura kesmedik." New York'un yalnız göklerinde para sakh olduğunu vurgularken bir gerçeği itiraf etmek gerek. New York'un, üstünde olmasa da toprağmın altında para var. Kentin altını köstebek yuvası gibi ören metro şebekesi, işe gidiş geliş saatlerinde müyonlann saldınsına uğruyor. lnsanlar turnikelere atüklan metro jetonlanru satın almak için gişe önlerinde uzun kuyruklar meydana getiriyor. Bu saatlerde birtakım adamlar "boşuna kuyrukta bcklemeyin, 1 dolara taazır jeton var" diye bağınyor. ölü saatlerde jeton stok eden açıkgözler bunlar. Jetonun resmi fıyatı 90 cent. Jeton başına toprak altında 10 cent havadan kazanduıyor New York... CUMHURTYET/13 STOCKHOLM'den (Baştarafı 1 ^Sayfada) nın tam anlamıyla baslamamtş olması nedeniyle daha çok sosyal demokratlarla muhafazakârlar arasmda dış politika, savunma gibi konularda küçük "atışma"larla devam etmekte. Parti liderlerinin kullandığı dilde belli bir yumuşama söz konusu. Devlet sektörune bağlı memurlann geçen yılki ücretlerini yetersiz bularak toplu sözleşmenin yenilenmesi istemiyle 2 mayıstan itibaren greve gideceklerini açıklaması bile bahann getirdiği hoşgörü ortamını bozamadı. Bu durumdan en çok kaygılanması gereken Maliye Bakanı Fddt bile sessizliğini konıyor (Oysa yüzde S'i aşan her Ucret artışı, Feldt'e göre enflasyonu arttıracak, ekonomiyi iflas ettirecekti. Şimdi söz konusu olan durum da bu). Siyasi ortama yerleşen "bu da geçer yahu" zihniyeti, şehirdeki yasarru benzer biçimlerde etkiliyor. Bahar döneminin sinema seyircisinde hoşgörünün de ötesinde umut, sevgi özlemi görülmekte, "Âşık Olmak" fılmi, ozellikle bu yüzden, mevsimin gözdeleri arasında. Sıradan iki evli insanın, banliyo treninde gidip gelirken tanışmalarını, arkadashklannı, aşklannı, boğuntulu aile üişkilerini ince, zarif çizgilerle anlatan bu öykü, "farklı" fılmleriyle tanınan Amerikah yönetmen Ulu Grosbard'm usta çalışması ve Robert de Niro ile Meryl Streep'in "tüyler urpertid" oyunlan ile sıradan bir film olmaktan cıkıyor. ~""Kmbak çekirdegi" türünden Amerikan macera fümleri dışında, bahar döneminin seyirci toplayan "afıriıklı" fümleri arasında, "Amadeus", Terry GflHam'uı büimkurgu türünden uşlaması "BrazB", David Lean'ın Forster'den uyarladığı "Hindistan'a Bir Geçit" ve Wenders'ın klasik olma yolundaki öyküsü "ParisTexas" var. Jim Jannush'un "Cennetten de Garip" ve Godfrey Reggio'nun "Kooyaanisgatsi" adh filmleri ise daha çok genç seyircileri topluyor. Tartışma getiren fdmler arasmda "Askerin Öyküsü" ile "Ölüm Tarlalan" bulunmakta. Uluslararası nitelikli bir fılm festivalinden yoksun olan Stockhohn'de yeni, değişik bir fılm görmek isteyen sinemasever, bu açıdan pek sıkıntı çekmiyor. Bazı özel dernekler hazırladıklan dizileri kendi salonlannda sunarken, Sinematek de işlevini hemen her ay zengin bir repertuarla sürdürüyor. Halk "Halk Sineroaa" Derneği, şu anda Taviani kardeşler ve Win Wenders gösterileriyle meşgul. Sinematek'te ise Doğu Alman sinemasının yeni örnekleri ile Truffaut'nun, Nicholas Roeg'in ve Robert de Niro'nun fümleri izlenmekte. PARİS'ten (Baştarafı 1. Sayfada) rında her zaman hüsnü kabul gönnede yardımcı olmadığına hayıflanırlar. Geçen akşam bazı Lübnanlı arkadaşlarla sohbet ederken, ashnda şikâyetlerimizin versiz olduğuna kanaat getırdik. Ortadoğu ülkesi, ozellikle Lübnan çıkışlı bir kişiye, yaşı cinsiyeti, mezhep veya meşrebi neye benzerse benzesin bindiği uçağı kacırmaya hazrrlanan olası bir hava korsanı gözüyle bakılıyor artık. Homeyni'nin, Kaddafi'nin, en azından Hafız Esad'ın beslediği potansiyel bir terörist... En azından altın veya uyuşturucu kaçakçısı... Son istatistiklere göre, tüm Batıh ulkelerde terör onbeş yılda üç bin can almış. Bu rakama iki değişik biçimde yaklaşılabilir. Bir bakış açısı, terorizmin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Batı demokrasilerinde istikran bozmaya yönelik bir harp yöntemi olduğu. Başkalanna göre ise, nükleer dengenin yarattığı koruyucu semsiye altında kırk yıldur savaş yüzü görmeyen Avrupa'nm huzur ve demokrasi için ödediği bedel... Bardağın yan boş ya da yan dolu olması gibi bir şey. Gene de "savunma ve savaş" son günlerde bir anda Fransa'da gunün konusu oluverdi. ABD Başkanı Ronald Reacan'ın "Yüdızlar Savaşı" olarak adlandınlan "stratejik savunma girişimi" projesi önümüzdeki onbeş yirmi yılda, şimdiye kadar güvendikleri bağımsız nükleer vunıcu gücün etkisini sıfıra indireceği endişesine Fransızlan sevketmeye yetti. Teknoloji yanşmda bir daha yetişememek üzere kopma korkusu da cabası. Alman Başbakanı Kohl'un desteklediği bildirilen ve Mitterrand tarafmdan geçen hafta AET üyesi ortaklara önerilen "Eoroka" adh teknolojik işbirliği projesi bu korku ve endişelerden kaynaklaruyor. Euroka, Yunanca "boldum" anlamına geliyor. İlk hecesi Europa'yı arumsatüğmdan, Arşimed'in hamamda yercekimi yasasını bulduktan sonra attığı sevinç çığbğı projeye ad olarak seçilrniş. Bu proje, üstu azıcık örtülu biçimde Avrupa Topluluğu üyelerinin yudızlar savaşına ABD'den bağımsız katılması önerisinden başka bir şey değil. Öneri önümüzdeki aylarda ilke olarak karara bağlanabilecek. Bu işler kurgubilim olmaktan çıktı. Unlü şarkıcı ve aktör Yves Montand'ın büyük gürültüyle TV'de sunuculuğunu yaptığı "Savaşla Yüzyuze" adh program ve kopardığı fırtma, bağunsız "Yıldızlar Savaşı" Avrupa'sının ciddi cıddi gündeme geldiğini gösteriyor. LONDRA'dan (Baştaraft 1. Sayfada) fi bulgusuyla ortaya çıkan olayı, "Dailj Mirror" gazetesi yayımladı ve böylece prensesin babası Baron Günther von Reibniu'in, Hitler'in SS birliklerınde binbaşı olarak görev yapmış olduğunu bilmeyen kalmadı. Baronun savaş suçu işleyip işlemediği her ne kadar kesin olarak saptanamadıysa da, bir patırtı gürültü koptu ki, Ingiltere'de yankısı taa Avustralyalara, Amerikalara kadar gitti. Gerçi baron öleli iki yıl olmuştu, ama gene de ortalık fena kanştı. Aslında incir çekirdeğini doldunnayacak önemdeki olaya tngilizlerin neden bu kadar ilgi gösterdiklerini araştırmak gerekU. Her şeyden önce kraliyet ailesi, Ingilizlerin gerçekten övündükleri ve saygı duyduklan bir kurum. Prenses Michael olayınrn, tkinci Dünya Savaşı'nm sona ermesinin 40. yıldönUmlerine rastlaması ilginç. Aynca prensesin Katolik olduğunu da hatırlatalım. Bir de prens, Michael ile evlenmeden önce 1978 yılında boşanmış. lngütere'de 18. yuzyılda yapılan bir yasa uyannca kraliyet ailesinden olanlar ve tahta aday durumundakilerin Anglikan Kilisesi dışında e\lenmeleri yasak. Kral 8. Edward ki onun da Nazilerle ilgisi olduğu söylenir bu geleneksel yasa nedeniyle Amerikalı bir kadınla evlendiği için tahttan feragat etmişü. Prensesin babası Nazı baron, savaştan sonra kendisini Katolik Kilisesi'ne adarruş. Şimdi öyle bir durum ki... Hem Nazi kızı, hem Katolik, hem de bir kez boşanmış (!) "Eee artık bu kadan da olmaz" dedi çoğu Ingiüz. Prenses ne yapsın? Babasının ceremesini çekmeye mahkum ediliyor. STRASBOURG'dan (Baştarafı 1. Sayfada) ni vurgulamak, kuşkusuz Strasbourg için bir yaklasım yöntçmi olabilir. Ama bu yöntem, "Strasbourg ve yöresinde Fransız AJman ceItişmesiııin nedenlerine giriş" gibi ciddi bir başlığı taşıyacak bir doktora tezi için daha uygun olacağından, seyyah gözüyle de şehir anlatılabilir. Seyyah gözüyle Strasbourg'a bakrnak ise, Gotik Katedralin kubbesinden, Losey'in fümi "Bay KWa" de romantik bir Alan şürini çağnştıran " ü l e " ırına&ının üzerindeki köprülerden, beyaz şaraba yatınlmış etli kapuskalardan, ya da 16 nisandaki flüt konserinde RaveTin ezgilerinden söz etmeyi gerektirir. Tarihçi ya da seyyah olmayan gazeteci ise Strasbourg'u başka görür. Onun Strasbourg'u istasyonparlamentootel coğrafı üçgeniyle sınırhdır. Gazeteci, her ne kadar, bir haftalık oturumlar boyuncu parlamento bannda servis yapan ve bu yıl sanat tarihi fakultesini bitirecek olan Caroline'nin endamına tarafsız bir seyirci gibi bakamazsa da, Caroline'nin endamından başka Strasbourg'da şunlan görür: Biri: Her ay, dört yüz küsur milletvekili Avmpa Parlamentosu'nun calışmalannı onurlandırmak için kente teşrif etmektedir. Parlamenterlerin yanı sıra, diplomat, memur, sekreter, tercüman, gazeteci, mabeyinciden oluşan bir ordu da Strasbourg'u pazartesiden cumartesiye kadar mekân tutar. Iki: Ordunun teşrifatçıhğmı üstlenen Strasbourg şehri, açıkçasv, konuklannı kanklamaktadır. Fiyatlann her ay astronomik bir biçimde arttığını saygın parlamenterlerin kalın cüzdanlan pek farketmiyorsa da, kaz ciğeri ezmesiyle ulu Strasbourgluların kaz yolmayı sevdikleri anlaşılmaktadır. Uç: Strasbourg, Avrupa Parlamentosu otunımlan sırasında Sodom ve Gomore'ye kur yapmaktadır. Sanşm sekreterlerin saygın parlamenterlere oturumlann sıkıcüığıru unutturabilmek için "Birleşik ve kardeş Avrupa" uğruna canla başla seferber olduklan artık ayyuka çıkmıştır. Hatta, "Les Nouvelles d'Alsace" gazetesi, dünyanın en eski mesleğini icrayı sanat eyleyenlerin ayda bir hafta Strasbourg'a sökün etmelerinden yakınmaktadır. Hatta ve hatta, Avrupa'nın beşiği eski Yunan uygarlığına ne kadar bağlı olduklannı kanıtlamakta kararlı bir kısım saygın parlamenterin loş otel odalannda, tüysüz Arap oğlanlanna Aristo, Sofokles ve Sokrat felsefesi öğrettikleri çok yaygın bir sekilde rivayet olunmaktadır. Dört: Strasbourg'u Doğu'dan Ren rüzgârları yıkar, Batı'dan Fransa yelleri eser. Strasbourg bir Avrupa şehridir. Strabourg Avnıpalı bir şehirdir. Strasbourg Avrupa'nın izdüşümüdür. lurkiye tş Bankası AŞ'den*. Sayın Ortaklarımıza Apel Ödeme Duyurusu Bankamız sermayesinin 40 miryon liradan 30 milyar liraya yukseltilmesi sırasında artırılan sermayenin nakten ödenmek suretryle karşılanacak 29 milyar liralık bölümuyle ilgili olarak sermaye taahhudunde bulunan ortaklanmtzın bu laahhütlerinin % 25'ini teşkil eden dördüncü apellerini KALİTEYİ SEÇENLER, UNIROYAL İ SECTİ. 13. Uluslararası Kalite Odülü'nü, 1984'ün başarılı lastik üreticisi * : Uniroyal Endüstri Türk AŞ kazandı. Ülkesine kaliteli ürünler kazandırmak, UniroyaFin kıvancıdır. XIII TROFEO INTERNAaONAL A LA CALIDAD Uluslararası Kalite Ödülü, her yü, Trade Leaders Qub tarafından verilmektedir. Merkezi Madrid'te bulunan Trade Leaders Club, ülkeler arasındaki ticari ve ınsani üışküeri gehştirmek amacryla, sektörterinde uluslararası düzeyde başan gosteıe» kuruluşîan ödöBendınvor. 30 Nisan 1985 Salı mesai bitimine kadar yatırmalan gerekmektedir. Ortaklanmız söz konusu apel ödemelerini: Bütün şubelerimiz ve İstanbul Menkul Krymetler Müdürlüğümüzde yapabileceklerdir. Apel ödemeleri hisse senedi muvakkat ilmuhaberleri üzerine işleneceğinden ortaklarımızın ödeme sırasında ilmuhaberlerini muhakkak surette ibraz etmeleri; halen muvakkat ilmuhaberlerini almamış olan ortaklanmızın ise birinci, ikinci ve üçiıncü apel odeme makbuzlan ve kimlik belgeleri ile birlikte muvakkat ilmuhaberlerini almak uzere şubelerimize başvurmaları gerekmektedir. Saygılanmızla, TÜRKİYE İŞ BANKASI AŞ \ EBİM ELEKTRONİK BİLGİ İŞLEM SAN. VE TİC. A.Ş. Personal Computer YazıMakinesi OFİS OTOMASYONUNUZ İçin IBM PERSONAL COMPUTER HER TÜRLÜ UYGULAMA PROpRAMI IBM SELECTRIC III YAZI MAKİNESI SATIŞLARIMIZ YENİ FİYATLARIMIZLA DEVAM ETMEKTEDİR. İSTANBUL: Ataturk Bulvarı No 162 Kat 3 AKSARAY/ISTANBUL TEL 526 47 60528 64 44528 50 40 İZMİR : Mustafabey Cad No 1/1 K 3 D 1112 TEL 21 93 6821 93 6921 96 98 ANKARA : Neyzen Tevfık Sok 4/7 MALTEPE TEL 29 53 9330 22 66 UNIROYAL Uniroyal Endüstri Türk AŞ I bimgrup
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle