16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER zırlayan sanat kurullan vardır. Bizde klasik Türk yazınının ve çağdaş Türk yazarlaruıın yapıtlan Türkçe ve Bulgarca olarak yayımlanmaktadır.' * Evet, o haftalık gazete ile aylık derginin çıktıkları doğru, ama sayfalannın çoğu Bulgarca metinlerle dolu. Günlük Türkçe gazete yok. İki buçuk milyon Türke otuz bin gazete dergi! Bu sayı, yeterli mi? Adlan anılan kentlerdeki Türk tiyatrolan vaktiyle yalnız Türkçe oyunlar sergilerken, bugün tümüyle Bulgarca oyunlar gösteriyor. 1950'lerde Türk yazarlarının yapıtlan Sofya'da Türkçe olarak da basılabiliyordu, ama bugün hayır! Türkçe okuyup yazmak tümüyle yasaklanmıştır. Okuliarda öğretmenlerle öğrenciler kendi aralarında bile Türkçe konuşamazlar. Kasabalarda "Türkçe konuşmak yasaktır!" diye yazılı levhalar gördüm. Yeni doğan çocuklarına Bulgarca adlar koymalan konusunda anababalara baskı yapılmaktadır. Büyüklerin de adlannı değiştirmeleri istenilmekte, kabul etmeyenler karakollarda sürünmekte, sürgünlere gönderilmektedir. Bizce, Jivkov'un en önemli itirafı şudur: "Müslüman Bulgarlara (Pomaklara) gelince, sayıları az olan (bizce 250.000), özellikle Rodoplar bölgesinde yaşayan bu halktan müminler de aynı biçimde serbestçe ve eşit haklara sahip olarak İslam dininin buyruklarını yerine getirirler, camileri ve imamları, müezzinleri vardır. Etnik köken bakımından bu halk halis Bulgardır, ama Osmanlı Türk boyunduruğu döneminde zorla İslam yapılmıştır. Bizim zamammızda halkın bu bölümü tümüyle gönüllü olarak, kendi istekleriyle yeniden Bulgarca adlar aimakta, bu iş onların din ve mezhebini asla elkilememektedir." ZAMANINDA PROTESTO ETMELİYDİK Demek oluyor ki, Jivkov, Müslüman Pomaklara Bulgar demekte, onlann Osmanlı Türklerince zorla tslamlaştırılmış olduklannı savunmakta, bu yüzden şimdi gönül nzasıyla (!) Bulgarca adlar aldıklanru söylemektedir. Dört yıl önce söylenen bu sözleri, acaba Dışişleri Bakanlığımız zamanında protesto etti mi? Etmediyse, olayların bugün bizi bu noktaya getirmesine neden şaşmalı? Jivkov'un sözleri tngiliz yazarını memnun etmiş olabilir, ama bizi tatmin etmiş olmaktan çok uzaktır. Şimdi adı anılan Uluslararası Af örgütü, Bulgar hükümetine yeniden başvurarak Türk azınlığa yapılan baskılarla ilgili tarafsız, geniş kapsamh bir soruşturma açılmasını istemiştir. örgüt, bu raporun hazırlanma biçimi ile sonuçlarının dünya kamuoyuna açıklanmasını da rica etmiştir. "Adını andığınız örgüte verilen bilgilere gelince, bunların nereden sağlandıklarını bilmiyorum" diyen Jivkov'un böyle bir soruşturma açtırıp sonuç raporunu dünyaya acıklayacağına inanabilir miyiz? Robert Maxvell, son sorusuna geçer: "Türkiye'ye göç neden durduruldu?" Jivkov'un yanıtı çok Uginçtir: "Bulgaristan Türklerinin Türkiye'ye göç etmesini gözönüne alıyorsunuz, sanınm. Parçalanmış ailelerin birleştirilmesi ve başkaca insancıl nedenlerle 1968 yılında bölümsel bir göç için bir Türk Bulgar antlaşması yapılmıştı. Bu antlaşmanın uygulanması sonucunda, 10 yılda Bulgaristan Türklerinden önemli sayıdaki kişi, Türkiye'deki yakınlannın yanına gitti. Bunlardan, antlaşmaya uygun olarak göç hakları bulunan 10 bini aşkın kişi, Bulgaristan'da kalmayı yeğledi. 1978 yılında iki ülkenin anlaşmasına göre, antlaşma eylemi durduruldu, öyle ki bu antlaşma artık amacına ulaşmıştır. Böylece, göç işinin "durdurulduğundan" söz etmek, en azından doğru degildir..." SONUÇ Işte, Todor Jivkov'un gerçek yüzü budur! Sonuç olarak diyebiliriz ki, Müslüman Bulgaristan Türklerini HıristiyanJaştınp Bulgarlaştırma eylemini, her şeye karşın, durdurmayacak, ortaçağ yöntemleriyle başlattığı "haçlı seferi"ni sürdürecek, Türklerin anayurda göç etmesine izin vermeyecektir. Belki, gelen son haberlere göre, tslami adlannı geri vermeye başladığı Çingeneleri sayıları pek çok olan bu goçebe halktan kurtulmak için Türkiye'ye gönderecektir! Bunu bilelim. 20 NtSAN 1985 Boyunduruk Altında Mivkov, Müslüman Pomaklara Bulgar demekte, onların Osmanlı Türklerince zorla tslamlaştırılmış olduklarım savunmakta, bu yüzden şimdi gönül nzasıyla (!) Bulgarca adlar aldıklarını söylemektedir. Dört yıl önce söylenen bu sözleri, acaba Dışişleri Bakanlığımız zamanında protesto etti mi? Etmediyse, olayların bugün bizi bu noktaya getirmesine neden şaşmalı? Jivkov'un sözleri Ingiliz yazarını memnun etmiş olabilir, ama bizi tatmin etmiş olmaktan çok uzaktır. PENCERE Görülmüştür... Trenle yolculukta gece bastırdı mı, insanın uykusu gelir; lokomotifin çuiçufu ninni yerine geçer; vagon besik gibi salanır; gözler kapanır. Dalar gidersin. Sonra birden uyanırsın. Tren durmuştur. Ne makinenin gürültüsü duyulur, ne de vagon sallanır. Bir sessizlik. Ardında insan sesleri. Konuşmalar. Neredeyiz? Pencereyi açıp dışarı sarkar, istasyonun hüzünlü loşluğunda bir sağa bir sola bakarak bulunduğun yeri saptayacak bir işaret ararsın. Gecenin soğuğu temiz havayla birlikte cığerle. rine dolar, uykun dağılır. • Yaşamın gürültüsünde, patırtısında, dağdağasında yol alırken insan zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor; takvim yapraklarınt unutuyor; sonra bir sabah uyandığmda bakıyor. Aaaa nisanın 20'siL. ! Ne anlam taşır nisanın 20'si? Hiç... Ama sabahın serinliğinde pencereyi açıp dışarıya baktığında baharın geldiğini görürsün. Ağaçlar çiçeklenmiştjr. Şaşıp kalırsın doğadan bunca uzak kaldığına. Sonra her bir ağacın değişik olduğunu ayrımsarsın. Adları neydi? diye düşünürsün. Yanarsın cahilliğine!.. Hiçbirini tanımadan, guzelliklerine vurulursun. Evrensel çeşitliliğin gizemi, benliğinde dallanıp budaklanır, yüreginde yansımalar yapar; kişiliğin, çevrendeki ağaçları bütün ayrıntılarıyla yansıtan duru bir suyun aynasına dönüşür. * Yaşamın lokomotifi, adını sanını bilmediğin bir istasyonda durmuştur. Uzaktan uzağa konuşmalar, sesler: Neredeyim? Nisanın 20'sinde. Nisanın 21'i ne demek? İlkbahar demek.. Sonra? Çiçek açmış erik ağacı demek.. Şonra? Üzerinde "görülmüştür" damgası bulunan açık bir zarfın içindeki mektup demek... İçine çekersm ilkyazın kokusunu; göğe bakarsın bulutlar beyaz mı diye... Üzerinde "görülmüştür"damgası bulunan zarfı evirirsin, çevirirsin; sorarsın kendi kendine: Bu zarfları neden kapatmazlar? Dilini ıslatır, açık zarfın zamklı kenarına sürmeye başlarsın. Ekşimtırak, buruk, garip bir tat dolaşır damağında. Sonra açarsın mektubu. Okursun. • Ne yazıyor? ok şey ya da hiçbir şey... üşünursün, gönlün kabarır; istersin ki çevrendeki ağaçlann tümünü kucaklayasın; dayanasın görüşme yerine, baharı tümüyle içeri sokasın; dallarıyla, budaklanyia, çiçekleriyte, yapraklanyla. Doğayı mapusaneye sığdırabildiğinde, hem sen baharın tadını alacaksın hem bahar ılkbaharlığının bilincine erişecek. Adını bilmediğin ağaçlara bakarsın; acaba onlar isterler mi mapusaneyi? İsterler. Düğünlere, nişanlara, cenazelere çiçek gonderilir; kimi zaman sevdiğine çiçek sunar insan; ama mapusaneye çiçek yetmez ki... İlkbahar gereklidir mapusaneye; hem üzerinde "görülmüştür" damgasinı taşımadan. TÜRKER ACAROĞLU Emekli Derleme Müdürü Bulgaristan'da yüzyıllardan beri yaşayan iki buçuk milyona yakın Türk'ün ulusal dinsel niteliklerinden yoksun kalmasını amaçlayan Bulgar eritme politikası, yeni başlamış değüdır. Bu politika "93 savaşı" denilen 187778 Türk savaşmdan sonra Berlin antlaşmasıyla bağımsız bir Bulgar Prensliği kurulmasıyla başlar, gittikçe yoğunlaşan baskı, zulüm ve işkence yöntemleriyle bugüne gelir. Ancak, bir kaç aydır, Türklerin IslamTürk adlannı değiştirip Hıristiyan Bulgar adları almalan için zorlamalar, almak istemeyenleri sürgüne göndermeler, tüfek, süngü ve tanklarla öldurmeler dayanılmaz bir hal almıştır. Bulgarlar, birkaç yıl önceden, Cumhurbaşkanı Todor Jivkov'un agzıyla bunun işaretlerini vermişti, ama biz anlamakta geciktik. Nitckim, Pergamon Pre&s adlı IngilizAmerikan Yayınevi ortaklığının Başkanı Robert Maxvell'in Jivkov'la yaptığı görüşmeler, Kasım 1981'de Ingiltere'de bir kitap biçiminde yayımlanmıştı. "Dünyayı Yönetenler" dizisinde basılan kitabın başlığı: "Yeni Bulgaristan'ın kunıcusu ve devlet adamı Todor Jivkov" idi. tesinin 24 Ocak 1982 günlü, LVI/24 numarah sayısında olduğu gibi yayımlandı. Maxvell'in yönelttiği ilk soru: "Uluslararası Af örgütü'nün Aralık 1980'de yayımlanan bir raporunda, Bulgaristan'daki Müslüman azınhğın kötü durumundan söz ediliyor. Bunlar, kültürel haklarmın ellerinden alınmasını, örneğin Türkçe eğitim ve öğretim yapan okullann kapatılmasını protesto ediyorlardı. Müslüman azınlıkla ilgili şimdiki politika nedir?" Jivkov'un buna yanıtı şöyle: "Sosyalist devrim, din ve mezhep sorununu, çeşitli ilkelerle ortaya koymuştur. Anayasamıza göre, bunlar devletten aynlmıştır... Bulgaristan Türkleri ve az sayıdaki Pomaklar (Jivkov bunlara "Müslüman Bulgarlar" diyor!) yani bizde Islamlığa inananlar Hıristiyanhktan sonrabüyüklük yönünden ikinci dini oluştururlar. Bunlar, Cumhuriyetin tüm öteki yurttaşlanna eşit ve kendi dinlerine inanmakta özgürdüTİer. Ülkede 1.300'ü aşkın cami, 8 bölge müftülüğü, 1 başmüftülük, 570 bölge imarru vard»r. Her yıl devlet başmüftülük bütçesine yardım olarak ödenek ayiTir, onu destekler. Bundan başka mimari ve tarihsel önemi olan cami, mezarhk vb. gibi Osmanlı döneminden kalma anıtların korunması ve onanmına devlet özen gösterir. Şeriat hukukuna tümüyle uygun olan bu din, bugün de kendi emlâkine sahip olup bunları yönetmekte, gelirleri dinsel amaçlara harcanmaktadır. Camiler her zaman açıktır, müminlerce serbestçe ziyaret edilmektedir." Sayın Jivkov böyle söylüyor, ama gerçek durum hiç de öyle değildir. Bulgaristan'daki Müslüman Türk halkının bugünkü durumu ile Jivkov'un yanıtları arasında pek büyük bir çelişki olduğunu, kamtlar ve tanıklar ispatlamaktadır: Sofya'daki başmüftü ile taşradaki müftüler tümüyle güvenlik kuvvetlerinin yönetimi ve denetimi altında çalışır. Camiye gidebilenler, köylülerle çiftçilerdir. Kentlerdeki Türk memur ve öğretmenler camiye giderlerse görevlerinden alınacaklannı bilirler. Benim görebildiğim Sofya, Filibe, Razgrad, Şumnu, Kızanlık, Rusçuk vb. kentlerdeki camiler "onanm var" diye iskeleye aünmış, kilit altında tutuluyordu; bu durum uzun yıllardan beri sürüp gidiyor. Kentlerde Müslüman mezarlıklan kaldınlmış, cenazeler Hıristiyan maşatlığına gömülmektedir. Türk vakıf emlâkine devlet el koymuştur. Jivkov, yanıtını sürdürüyor: "Bulgaristan'da Türkçe Bulgarca olarak 20.000 sayı basılan bir "Yeni Işık" gazetesi yayımlandığı gibi, gene Türkçe Bulgarca çıkan ve 10.000 tirajı olan bir "Yeni Hayat" dergisi de vardır. Bulgar radyosu her gün 4 saat Türkçe yayın yapar. Şumnu, Kırcali, Razgrad kentlerindeki devlet tiyatrolannda özel "Türkçe programlar", danslar vb. ha TÜRKÇE OKUYUP YAZMAK TÜMÜYLE YASAK Sayın Jivkov'un yanıtını okumayı sürdürelim: "Bulgaristan Türklerinin çocuklarmın eğitim ve öğretimi anayasaca güvence altına alınmıştır. Ülke için tek olan eğitim öğretim plan ve izlencelerine göre, Milli Eğitim yasasına uygun olarak gerçekleştirilmektedir. Zorunlu eğitime bağlı 716 yaşları arasındaki çocukların hepsi bunlara göre eğitim öğretim görürler. 8. sınıfı bitirenlerin her türlü genel, özel ve mesleki teknik orta dereceli okuliarda eğitim öğrenimini sürdürmek, bundan sonra da yüksek okullara devam hakları bulunmaktadır. Bu, onlara uzmanlığa hazırlık için eşit olanaklar sağlamakta, öteki gençlerle onları aynı esasa bağlamaktadır. Onun için, Türk ana babalann kendi isteklerine göre, 197273 ders yılmdan beri Türk dili 1. sınıftan 9. sımfa dek seçmeli (isteğe bağlı) olarak okutulmaktadır. Bulgaristan Türklerinin çocukları, bizdeki bütün çocuklar gibi, parasız ders kitabı, yardımcı kitap alırlar. Ayrıca yan yatılı okullar, pansiyonlar, yurtlar, ders çalışma odalarmdan da yararlanırlar." Oysa, Bulgaristan'da artık GERÇEĞE AYKIRI YAYIMLAR Bu görüşmeler sırasında tngiliz yazarın Jivkov'a Bulgaristan Türkleri konusunda yönelttiği sorularla yanıtları, Sofya'da çıkan "Rabotniçesko Delo" gaze OK'Eff AKBAL EVET/HAYIR "Türfcü Söylerken Yaşadım" "Turku söylemek benim için bir ask halidir. En güzel aşklarımı türkü söylerken yaşadım. Ne onlar beni aldattı, ne de ben onları. Türkü söyledikçe yeşeriyor, çiçekleniyorum." Ruhi Su, kendisinden böyle söz eder. Türkü söylerken çiçeklenmek... Kimileri Devlet Sanatçısı olur, kimisi de halkın sanatçısı... Ruhi Su, halkın sanatçısıdır. Hem, yalnız bugünün halkının değil, gelecekteki yarınların sanatçısı... "Beni halk an/amaz demek, en az/ndan boş bir kendini beğeniştir. Insan kendini beğenmede bile yalnız kalmamalı." Tam, Ruhi Su için yazmaya baslamıstım, birden Uğur Mumcu'nun yazısı ile karşılaştım. O konuda diyeceklerimin hepsini yazmış... Mumcu ile yarış edilemıyor, hep ön alıyor, biz daha düşünürken, yazmaya başlarken, bir de bakıyoruz Mumcu yazmış, yayımlamış bile!.. Bir de şu var, o baş sayfada günü gününe yazıyor. Bizim ikinci sayfanın yazıları en erken bir gun, hatta iki gün önce yazılıyor... Ruhi Su'nun rahatsız olduğunu bitiyordum. Pasaport alamadığını da duyuyordum. Ama nedenini bilmiyordum. Hem nedeni de yok ki! Ruhi Su büyük bir sanatçımız. "Benim Kâbem insandır, I Benim Kâbem sevidir. I Benim Kâbem emektir, I Benim Kâbem dünyadır" diyen bir ermiş kişi... Böyleleri çağımızda öyle az ki! Dünya nimetlerine boş vermiş, yalnız halkını, sanatını düşünmüş, tüm yaşamını bu uğurda harcamış bir kişi, Ruhi Su... Tanınmış Alman yazarları bir çağn gönderdiler: Dediler ki, buyük sanatçı Ruhi Su Almanya'ya gelsin, gerekli tedaviden geçsin, bütün giderleri biz karşılarız... Ama yanrt yok! Yabancılar, bir sanatçımıza ilgi gösteriyorlar, ama biz susuyoruz, yanıt bile vermiyoruz! Ruhi Su'ya pasaport vermediğimiz gibi!.. Dostum Mumcu, bu konuda geçen gün açık açık yazdı, yi1 nelemek istemiyorum. Herkese pasaport veriliyor, ama Batı da ödül kazanmtş sanatçılara, yazarlara verilmiyor... Neden? Ruhi Su'ya pasaport verilmemesi neden? Ne yapmış Su? Halkını sevmekten başka?.. Sanatı sevmekten başka?.. Bu mu suç? Evet, en büyük suç sevmektir, sevme nedir bilmeyenierin, bu sevgiyi tadmayanlann gözünde!.. Atilla özkırımlı sormuş bir gün: "Bütünleşmek dediniz. Siz, türküleri hep birbiri ardından, sanki birbihni bütünlercesine oluşturuyorsunuz. Zorunlu bir şey mi bu?" Ruhi Su'nun yanrtr. "İster bir büyük ozanı olsun, ister toplumu etkileyen bir büyük olayı, hep kendi türkülehyle bir bütünlük içinde duyurmayı uygun buluyorum. Türkülerin yan yana geimesiyle bir bütünlük içinde duyurmayı uygun buluyorum. Türkülerin yan yana gelmesiyle hem anlatım güç kazanır, hem de konu daha iyi anlaşılabilir." Ruhi Su, klasik müzik öğretiminden geçmiş, opera şarkıcısı olmuş. Bununla yetinmemiş, halkın sanatçısı olmak istemiş. Halkının derdini, sevincini anlatmak, yalnız bugüne değil, yarına da seslenmek... Şiirler de yazmış bu yolda: "Annem beni yeüştirdi / Halkı uyandır dedi/Halk olmadan bir şey otmaz/Haikı uyandır dedi / Bu kavga halkın kavgası I Halkı uyandır dedi / Ybfrsu/ halkı, emekçiyi I Kaldır, uyandır dedi I Uyandır ki uymasın o/Hainin iğvasına/Sahip olsun hem kendineIHem kendi davasına..." Ruhi Su'nun uzunçalarlarını bir bir dinledim bütün bir öğle sonrasında... İçime işledi o güçlü ses, o etkili sesleniş. Sözcügün degerini vermek bu kadarolur. Duymakbu kadarolur!.. Ruhi Su, Anday'ın yazdığı gibi Türküsüz insanlara türkü sunan' bir 'ses devrimcisi...' Gerçek bir devrimci; halktan yana, güzellikten yana, insanlıktan yana bir devrimci... Bugünler geçip gidecek, ama bir gün gelecek, Ruhi Su'lar saygıyla, sevgiyle anılacak şimdikinden kat kat daha güçlü, daha içten ve derinden... Ruhi Su'nun bir an önce sağlığına kavuşması, yurt içinde ve yurt dışında gereken ilgiyi, sevgiyi görmesi, bu büyük sanat adamının, bu yüce halk adamının daha yıllarca sesiyie, sazıyla, sözüyle aramızda yaşaması dileğiyte... ")fattığımız yerde güller bitecek I Gün ışıyıp gelir, sabret, bu bizim / \atbğmız yerde güller bitecek" diye seslenen Ruhi Su'ya selam olsun... Oğlumuz ŞAHMERAN'ın doğumu bizi mutluluğa boğdu. Dostlarla paylaşırız. GültenMehmet TAKA TURK DEMİR DÖKÜM FABRIKALARI A.Ş.'DEN SAYIN ORTAKLARINA DUYURU Şirketimizin 10.4.1985 tarihinde yapılan Genel Kurul Toplantısında, tüm tertiplere dahil hissc senetlerinin beher 1.000 TL.'sına net 135 TL. kâr payı dağıülması kararlaştınlraıştır. Kâr paylannın dağıtümasına 1984 yılı kuponlan karşılığmda 25 Nisan 1985 gününden itibaren Au'beyköy Yolu Üzeri, No: 178, Silahtarağa adresindeki şirket merkezinde başlanacaktır. Zaman kaybını önlemck için ibraz edilecek kuponların önceden tertip, kupür ve seri nuroaralarına göre gruplandınlmalannı rica ederız. Durum, Sayın Ortaklarımi2w bilgilerine sunulur. g SODA İMALATÇILARININ DİKKATİNE Odamıza kayıtlı 5897 sicil nolu Soda Sanayii A.Ş. ürettiği kalsine hafıf soda, kalsine ağır soda ve rafıne sodyum bikarbonat için "tek imalatçı belgesi" talep etmektedir. Aynı mamulü üretenler mevcut olduğu takdirde, menfaatlerini korumak bakımından bağlı olduklan oda kanalı ile en geç 10 gün içinde odamıza müracaatları rica olunur. ACI BİR ÖLUM Kırklareli halkından değerli varhğımız, canımız, her şeyimiz, sevgili babamız, ROMAT1ZMA TIP MERKEZİ Doç. Dr. Fikret TÜZÜN hastalannı kabule başlamıştır. Adres: Teşvikiye Caddesi No: 103/6 Teşvikiye, Tlf: 147 11 08 ŞEVKET KÖSE'yi 17 Nisan 1985 günü kaybettik. Acımız büyüktür. Tüm dostlara duyurulur. EŞİ VE ÇOCUKLARI MERSİN TtCARET VE SANAYI ODASI ŞEBNEM TEMİR ile ÇAY fSLETMELERİ GENEL MUDÜRLÜĞÜNDEN RİZE 1 Kunıluşumuz ihtiyacı aşağıda görülen makinder teklif alma usulü ile satın alınacakur. S.No: Malzemenin cinsi Miktan: 1 Tam otomatik sabit honlama makinesı 1 Adet 2 Rovelver torna tezgâhı 1 " 3 Eksantrik res 100 tonluk 1 4 Hidrolik pres 40 tonluk 1 " 5 Redresörlü kaynak makinesi 1 " 2 Bu işe ait şartnameler, a) Çay tşletmeleri Genel Müdürlüğü, Satınalma Müdürlüğü/Rize. b) Çay Paketleme Fabrikası Müdürlüğü, Amavutköy/Kuruçeşme/JSTANBUL c) Bolge Stok ve Satış Müdürlüğü Maliye ve Gümrük Bakanlığı yanı kat 7 Opera/ANKARA adreslerinden ücretsiz temin edilebilir. 3 Ihaleye katılmak isteyen firmalann jartname esaslan dahilinde hazırlayacakJan teklif mektuplannı en geç 8.5.1985 günü mesai saati sonuna kadar Çay tşletmeleri Genel Müdürlüğü Satınalma MudürlüğüRİZE adresinde bulunacak şekilde iadeli taahhütlU olarak göndermeleri, veya belirtilen gün ve saate kadar elden vermeleri gerekmektedir. 4 Postada meydana gelen gecikmeler ve telgrafla yapılacak müracaatlar kabul edilmez. 5 Genel Müdürlüğümüz 2886 sayılı Devlet thale Kanunu'na tabi olmayıp, ihaleyi yapıp yapmamakta, kısmen veya dilediğme yapmakta tamamen serbesttir. Basın: 14517 SCHWEPPES ÇUKUROVA GIDA SANAYİ ve TİCARET A.Ş. 5. Tertip tahvülerin 1985 yüı faizleri 22.4.1985 tarihinden itibaren ödenecektir. Şirketimiz tarafından 22.4.1980 tarihinde ihraç edilen 5. tertip tahvülerin 1985 yılı faizJerinin ödenmesine 22.4.1985 tarihinde ba$lanacaklır. Faiz ödemeleri 5 nolu kuponlar karşılığında Pamukbank TAŞ'nin Istanbul Merkez Şubesi Ankara Merkez Şubesi lzmir Merkez Şubesi Adana Merkez Şubesinde yapüacaktır. Faizler Gelir Vergisi Kanunu'na göre gerçek kişilere Gelir Vergisi Stopayı yapüarak ödenecektir. Gelir Vergisi Kanunu'na göre 19 Mayıs 1985 akşamına kadar adı geçen banka şubelerine yazılı müracaatta bulunan kurumlardan vergi stopajı yapümayacaktır. ltfaya uğrayan tahviUerin sıra nolan aşağıdaki gjbidir. 100.000 x 45: 4.500.000.000340003500036000370003900040^00410004200043000440004500046000470004800049000500005100052000530005400055000560005700058000590006000061 000620006400065000660006700068000690007000071000720007300074000750007600077000790008000081 50.000x45: 2.250.000.0O033«)0340O035O0036O0037O0038OO039O00410O042OO043000450004600047 000480004900051 0005 2O0O53OOO54OOO5 5000560005700058000590006000061000620006300064000650006600067000680006900071000720007300074000750007700078000790008000081 00082 25.000x30: 750.000.000230002400025000270002800029000300003100032000330003400035000360003700039000400004100042000430004400045000460004700048000490005000051 000520005300054 10.000x27: 270.000.000220002300024000250002600028000290003000031000320003300034000350003600037000380003900040000410004200043000440004500046000470004800049 5.000x30: 150.000.0002400025 000260002700028000290003000031 000320003 3O0O34O()0350003600037OO0380(»39OOO4r>O0041O0042O004400045000460004700048000490005000051 000520005300054 1.000x60: 60.000.000410004200043000440004500046000470004800049000500005 20005 3 000540005 5O0056O0059OOO600O061 00062000630006400065 000660006700068000690007000071 0007200073000740007500076000780007900080000810008300085000860008 70O08800089O009O00O91 000920009300094000950009700098000990010000102001030010400105001060010700108 AYDIN URAL Evlendiler. 19 Nisan 1985 Beşiktaş 1984 yüı gayrisafi geüri 21.233.833 lira 95 kuruş olan birinci sınıf Malatya ikinci Noterligi münhaldir. 1512 sayüı Noterlik Kanunu'nun 22 ve müteakip maddeleri gereJince birinci sınıf noterlerden veya ikinci sınıf noterlerden, bu noterliğe atanmaya istekli olanlann ilan tarihinden itibaren bir ay içinde Bakanlıgımıza veya bulunduklan yer cumhuriyet savcılıklanna başvurmaları gerekmektedir. Posta ile doğrudan doğruya bakanlığa gönderilmiş olan dilekçeler, başvurma süresi içinde Bakanlığa gelmediği takdirde, atama işleminde nazara alınmaz. tlan olunur. Basın: 15411 ADALET BAKANLIĞI'NDAN MÜNHAL NOTERLİK İSTANBUL 12. İCRA MEMURLUĞU'NDAN tlânen Tebligat 1984/12121 Alacaklı: Muharrem Kireççi vekili Avukat Şerif Besen Karaköy Mumhane caddesi Deniz Han No: 25 Istanbul Borçlu: 1 Galeri Barış Küçükyalı Bağdat Cad. No: 127 Istanbul 2 Sanpa (Nevruz Süroer) Dogancüar Yokuşu Halk Cad. No: 2113 Üskudar. Borç miktan: 675.064.00 lira alacağın masraf, faiz ve ücreti vekâlet ile tahsili için 15/6/1982 vadeli 150.000,1/7/1982 vadeli 50.000, 10/7/1982 vadeU 100.000, 10/7/1982 vadeli 100.000, 1/8/1982 vadeli 150.000 TL. emre muharrer senetlerle kambiyo senedine müstenit ödeme emri adresinize tebliğe gönderilmişse de bilâ tebliğ kanununa iade edılmiş, yapılau zabıta tahkikatıyla da adresiniz saklı kaldıgından Tebligat Kanunu'na göre ödeme emrinin gazete ile ilanen tebligine karar verilmiştir. Yukanda yazılı borç ve masraflan işbu ödeme emrinin ilanı tarihinden itibaren 30 gün içinde odemenız, takibin dayanagı senet kambiyo senedi niteliğine haiz değilse 25 gün içinde mereie şikayet etmeniz, takip dayanagı senet altındaki imza size ait değilse yine bu 25 gün içinde aynca ve açıkça bir dilekçe ile icra dairesine büdirmeniz, aksi takdirde icra takibindeki kambiyo senedi altındaki imzanın sizden sadır sayılacağı, imzaıuzı haksız yere inkâr ederseniz 100 liradan 5000 liraya kadar para cezası ile mahkum edileceginiz, borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya imhal edildiği veya alacağın zaman asınuna uğradığı hakkında bir itirazımz varsa, bunu sebepler ile birlikte 25 gün içinde tetkik merciine bir dilekçe ile bildirerek itirazınızın kabulüne dair bir karar getirmediğiniz takdirde cebri icraya devam olunacagı itiraz ediunediği ve borç ödenmediğı takdirde 30 gün içÜKİe 74. madde gereğince maJ beyanında bulunmanu, buInnrr^a7^ni7 hapisle tazyik olunacağuıız ihtar ve ilan olunur. 5/3/1985 Basın: 4903 Davacı tsraail Süt tarafından aavalılar Abdülhalim Hamit Anabolu mirasçılan Naziktar Anabolu, Sami Koray, Ülviye Sarter, Melahat Atayoğlu, Selma Ogen, lzzet Çelebi ve Fayiha Çelebi ile Karasu Mal Müdürlüğü aleyhine açılan tespite itiraz davasımn mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda; davanın reddi ile Karasu ilçesi, Paralı köyü, Köyiçi mevkiinde bulunan 760 m' yüzölçümündeki 179 parsel numaralı ta$mmazm 530/760 payuun maliye hazinesi adına, 230/760 payuun Refık oğlu ölü Abdülhalim Hamit Anabolu adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Adresleri tespit edilemeyen davalı Abdülhalim Hamit Anabolu mirasçılan Naziktar Anabolu, Sami Koray, Ülviye Serter, Melahat Atayoğlu, Selma Ogen, lzzet Çelebi ve Fayiha Çelebi'ye 14.2.1985 tarih ve 1983/3 esas1985/2 karar sayılı karar, ilanen tebliğ olunur. Basın: 15301 KARAŞU TAPULAMA HAKIMLİĞİ'NDEN tSTAIVBUL PTT BÖLGE BAŞMÜDÜRLÜĞÜ'NDEN SÖZLEŞMELt GÖZ HASTALIKLARI UZMANI ALINACAKTIR. Başmüdürlüğümüz Sirkeci Poliklinigi'nde kanuni tatil güıüeri hanç her gün 14.0017.00 saatleri arasında çalıştırümak üzere sözleşmeli olarak 1 adet göz hastahkları uznıanı alınacaklır. tlgilenenlerin, bilgi için büyük postanedeki Sağlık Sosyal tşler Müdürlüğü'ne şahsen veya 328 02 32 numaralı telefona başvurmaları ilan OIUDUT. ŞİŞLİ 3. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1985/16 Hastalığı sebebiyle hacri istenen Abidei Hürriyet Caddesi 162/5 Gül Apt. Şisli adresinde ikamet eden mahcure Nazime Hadımlı'ya hastalığı sebebiyle hacredilerek aynı edreste ikamet eden kızı Bilge Hadımlıoğlu 1985/16 esas ve 12/4/1985 tarihli kararla vasi tayin edilmiştir. Keyfiyet ilan olunur. 12/4/1985 Basın: 4881 İLAN Telefon ve adres değişikliği Adresim ve telefonum aşağıdaki şekilde değişmiştir. Sümer Sok. Merkez tşhan No: 2/16 Tel: 29 98 62 Kızılay Ankara Av. Vedat Ahsen Coşar Basın: 15187
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle