22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ülkelerin solukiarına kurtuluş umudunu oksijen olarak getiren Mehmetçikle sırt sırta savaşan bu toplar, "uygarhğın (!)" son ürünü olan nükleer silahlann yanında özgunlüğünü ve saygınhğını her zaman sürdürecektir. Yeryuzünün beş kıtasından devşirilerek en güçlü silahlarla donatılan, üstelik şarap fıçılannı bile yanlarında taşıyan saldırganlar; bileklerini silah yapıp, yüreklerini kurşun olarak sıkan askerlerimizden, tarihin en büyük şamarını yemişlerdir. Öyle bir şamar ki; acısını hâlâ duydukları, zaman zaman düşman ca tutumlarından anlaşılıyor. (Seneca'nın deyişiyle; haklı sayılmaya değer bir nedene dayanmaksızın bir savaşa katılanlar, davranışlanndaki haksızlık oranında cezayı hak ederler.) Bir avuç eriyle düşman gemilerine karşı boğazı cansiperane savunan Yahya Çavuş'u dıişününüz bir kez... Onun tuttuğu mevziden kıyıya çıkamayacağını anlayan düşman, bir başka bölgeden çıkarak, bu yiğitleri kalleşçe arkadan vurmuştur. Ne acıdır ki anılan erbaşımızın mezarı, eceliyle ölen ve Karacaahmet Mezarhğı'nda yatmakta olan hali vakti yerinde bir vatandaşımızın mezarı kadar bile görkemli yaptlmamıştır. Yahya Çavuşumuzun mezarının böylesine mütevazi oluşu; onun onurlu ve yürekli anısını hiçbir zaman unutturmayacaktır. Yeri, göğü ve denizi ateş cehennemine çeviren mermi yağmurunun altında Mecidiye Tabyasındaki personelin şehit düşmesi üzerine, 276 kiloluk bir mermiyi omuzlannda terazileyip topun basamaklanna tırmanan Seyit Onbaşı'yı düşününüz bir kez... Efsaneleri bile öyküleştiren bu erbaşımızın isabetli atışı sonunda Ingilizlerin " O c e a n " zırhlısı, boğazın serin sularına gömülüp gitmiştir. Gerek Lozan Antlaşması ve gerekse bu antlaşmaya ek olarak yapılan Boğazlar Rejimi ile ilgili sözleşme, boğazlann iki yakası ile Doğu EgeAdaianaı askerden arındırıhnış (demilitarize) bölge olarak belirlemiştir. Buna karşın Yunanistan, NATO'yu zorlayarak Limni Adasını güçlü bir Us haline getirme çabasındadır. Yunanistan'ın bu tutumu, Ege kıyılanmızın tehdidinin yanı sıra, boğazın "geçilmezlik" sanına gösterilen bir tepkidir. NATO'nun bu iç tehdide karşı "kesin" bir stratejik konsept geliştirmesi zorunludur. Aksi halde, 12 mil avantürünün de etkisiyle örgütün her geçen gün artan bir erozyona uğraması olasıdır. Adalar, lojistik destek ve kuvvet tasarrufu sağlayarak deniz harekâtının geometrik bünyesini oluşturmaktadır. Jeopolotik biliminin; doğa ile politika arasında bir nedensonuç köprüsü kurduğunun bilincinde olan ülkemizin, güvenlik politikasında hiçbir devlete ve örgüte ödün vermesi düşünülemez. ÖNERİLER, DİLEKLER Çanakkale utkularının ve şehitlerimizin anılannın daha canlı bir biçimde yaşatılması için, yeni girişimler gereklidir. Bu utkulann anısına; uluslararası düzeyde maraton, kır koşusu, futbol, güreş, basketbol vb. sportif yarışmalar organize edilebilir. Bu yanşmalara; özellikle lngiltere, Fransa, Avustralya, Yeni Zelanda, Hindistan ve Senegal'in davet edilmesi, organizasyona apayn bir espri ve banşçıl hava getirecektir. Ulusların bilinçlerine; ahn yazılarının vine kendileri tarafından yazılması (selfdetermination) öğretisini yerleştirerek, dünya atlasının bağımsızlık boyutlarını büyuten bu görkemli utkular için, sanat ve edebiyatın çeşitli dallarında da uluslararası duzeyde yarışmalar düzenlenebilir. Nusret mayın gemisi kaptanı YUzbaşı Hakkı, Üstegmen Hasan, Teğmen Mevsuf, Yahya Çavuş, Seyit Onbaşı gibi kahramanların heykelleri yapılarak Çanakkale'nin uygun yörelerine dikilebilir ve adları ülke çapında olmak üzere okullara, alanlara, statlara, cadde ve sokaklara verilebilir. Ulusumuzun haklı bir övünç ve kıvanç kaynağı olan bu zaferlerle yaratıcıları ahşılmış söylevlerin yalınlığımn ötesinde "yaşatılarak" anılmalıdır. Çanakkale muharebelerinde kullanılan görkemli toplardan biri, birkaç yıl önce mevziinden çıkartılarak, kentin limanının önüne taşınmıştır. Muharebe alanlarını gezenler (özellikle yabancılar) bu topu dövüştüğü yerde görselerdi, 70 yıl öncesinin özgürluk atışlarını sanırım daha yakından duyarlardı. Bu topun yerine limana barışı simgeleyen bir anıtın dikilmesi, daha olumlu bir davranış olurdu kanımca. Atatürk'ün çağına vurduğu " ö z g ü r l u k ve Bağımsızlık" damgasına soylu kanlannı ıstampa yapan kutlu şehitler! Bedenleriniz toprakta parıltı içinde yatsın; tinleriniz yedi renkli gökkuşağı ile lrem bahçelerine erişsin. Emperyalist emellere geçit vermeyen Çanakkale Boğazı'ndan; dostluğa, barışa ve sevgiye yol alan yabancı ulusların gemilerini, ölümsüz Atatürk'ün "Yurtta barış, evrende barış" sözleriyle uğurluyorum. 18 MART 1985 Çanakkale'de Hfayınlanan Emperyaliznı İngiltere'nin ısrarı üzerine, anlaşık devletler Çanakkale Boğazı'nı geçip Rusya ile doğrudan ilişki kurmak için, 70 yıl önce bugün saldırıya geçtiler. Kahramanca savunmamız karşısında, emperyalizmin zırhlıları, arkası arkasına batırılarak eşsiz bir utku (zafer) kazanıldı. Perişan halde geri çekilmeyi başarabilenler ise "Çanakkale Geçilmez"in ne demek olduğunu anladılar. CAN POLAT YÜCEL Emekli Binbaşı Birinci Dünya Savaşında, Ingiliz Bahriye Nazın Churchil'in önerisi ve İngiltere'nin ısran üzerine, anlaşık devletlerce hazırlanan Çanakkale Boğazı'nı geçme planınm amacı, Rusya ile doğrudan ilişki kurarak onlara silah ve malzerae yardımı yapabilmekti. (Böylece savaşa katılmak istemeyen Balkan ülkeleri de anlaşık devletlerin yanında yer almaya zorlanacaktı.) 70 YIL ÖNCE... Planı gerçekleştirmek üzere 16 gemiden oluşturulan tngiliz ve Fransız kuvvetlerinin Çanakkale Boğaa'ndan Marmara'ya geçiş tarihi, 70 yıl öncenin bugünü olan 18 Mart 1915 olarak saptandı. Harekâtı kolaylaştırmak için önce orta savunma tabyalanmız bombardıman edildi ve dış hatlara komando birlikleri çıkanldı. Bu arada boğazdaki mayın tarama ve temizleme işi de süratle tamamlandı. Ama ne var ki; 78 mart gecesi Yüzbaşı Hakkı komutasındaki Nusret mayın gemisi, büyük bir yüreklilikle ve sezdirmeden karanlık limana yeniden mayın döşedi. Anlaşık devletlerin savaş gemileri, 18 Mart 1915 günü boğaza girerek tabyalanmızı ateşe tuttular. Gerek iNusret mayın gemisi ucunda şavkıyan utkulann hangi ile doşenen mayınların gerekse koşullarda kazanıldığmı, yineletopçu atışlarımızın etkisi ile düş nemeyecek bir tarih dersi olarak man, birçok gemi kaybederek çağlar boyunca okuyacaklardır. geri çekilmek zorunda kaldı. özgürluk ezgileri ile okyanus18 Mart 1915 günü yapılan bu lara akıp giden sulardan, gökyüdeniz harekâtı ve daha sonraki zünün enginliğine mavi selamlar kara muharebeleri sonunda ya götüren "Mehmetçik Anıtı" boratılan "Çanakkale Geçilmez" ğazın girişinde yükselen simgesloganı, dünya savaş literatürü sel bir yapıttır. ne altm harflerle perçinlenmiştir. Yiğitlik başaklannın harmanBugün Gelibolu Yarımadasının landığı Çanakkale kenti, taşıyla, neresini eşeleseniz, bu muhare toprağıyla, bütunüyle bir anıttır. belerde kullanılan gereçlere rast "Mehmetçik Anıtı"nın arkasınlayabilirsiniz. Damarlanndaki da, İngiliz ve Fransızlar tarafınnabız atışlan hâlâ toprakta du dan da birer anıt dikilmiştir. yulan 252.300 yiğit, toprak ol Anılan devletler tarafından dikimuş avuçlannda birer bağ mer len bu anıtlar, emperyalizmin milerini ve süngülerini bugün ge " t u t s a k " taşlarından yapılmışne aynı coşkuyla sımsıkı tutmak tır. Üstelik Fransızlar, ölülerinin tadır. Bederderini vatanlanna bi mezar taşlanna "Morts Pour La rer kanş toprak olarak katan bu P a t r i e " yani, Türkçesiyle şehitlerin muharebe alanındaki "Fransa İçin Öldüler" sözlerini yaşantılarını böylesine yansıtan taşıyan plaketleri tutuşturuverbir başka utkuya (zafere), tarihte mişler! Kimin vatanı için ölmüş bugüne dek rastlanmamıştır. o askerler? öbür ülkelerin de "masraflı" mezarlannın toprakULUSUMUZUN lanmızda çiçeklerle donatılması, ÎNSANCIL YAPISI ulusumuzun engin insancıl yapıDünya uluslan, yurdumuza sının en somut örneğidir. düşürülmek istenen kara gölgenin, Nusret mayın gemisiyle naÇanakkale Boğazı'nın yamaçsıl havaya uçurulduğunu ve da larında duran ve bu muharebeha sonra başlayan kara muhare lerde kullanılan toplar, bugün belerinde Mustafa Kemal'in cep birer "asarı atika" olarak dehanesiz askerlerinin süngülerinin ğerlendirilebilir. Ancak, tutsak OKURLARA... OKAY GÖNESSİN Üç Aşağı Beş Yukarı S OK'Eff AKBAL EVET/HAYIR "Kitapçı mı Dediniz?" OKURLARDAN YoL, sıu elektrik, kanal ve telefonu olmayan mahalle Türkiye'nin en büyük ve en modem kenti olan İstanbul'da yol, su, elektrik, kanal ve telefonu olmayan bir mahallenin bulunduğunu biliyor muydunuz? Bizler gibi sizlerin bilmesi neyi değiştirecek. Bilmesi gereken ilgili kişi ve kurum İstanbul Belediyesi ve başkanıdır. "Gecekondu semtlerine hizmet vaadiyle" gelen ANAP'h tstanbul Belediyesi Başkanı Sayın Bedrettin Dalan ve arkadaşlanna soruyoruz, "Suyu, eiektriği, yolu, kanalizasyonu, telefonu olmayan bir mahallenin Istanbul'da var olduğunu biliyor muydunuz? BiÛniyorsa, seçim öncesi "Gecekondu semtlerine hizmet vaatleri" nerede? "Nerede bu dağbaşı yer" esprüerine konu olacak yerleşim alanı şurası: Ümraniye'ye 8 kilometre uzakhkta İnküap Mahallesi Hekimbası mevkünde yeni kurulmuş bir mahalledir. önemli sorunlannı 9 madde halinde şöyle sıralayabilirim: 1 Mahalleye otobüs olmadığından, 8 kilometre uzakhktaki Ümraniye 'ye işçiler sabah ve akşam yürüyerek gitmek zorunda kahyorlar. 2 Mahallenin yansına elektrik verilirken, yansı henüz direk dikilmediğinden karanhktadır. 3 5u olmadığından, halk kendi açtığı kuyulardan gereksinimini karşılamaktadır. Bu durum ise her an yaygm bir salgın hastahğtna yol açabilir. 4 Kanalizasyon olmadığından, her evin bahçesindeki lağım çukuru, sinek ve mikrop üretim alanı durumundadır. 5 Telefon olmadığmdan, bir hastahk veya diğer acil durumlarda yetkililere haber ulastırmak için yakın çağ yöntemi olan yaya haberci kuUanma durumunda kalıyoruz. 6 Mahallenin ortasmda bulunan yan yıkılmıs köşk, her an yıkılarak, içinde ve etrafında oynayan 510 çocuğa mezar olabüir. 7 Mahallemizin muhtan olmadığından, bir ikametgâh senedi için, Ümraniye'ye kadar gitmek zorundayız. 8 Sağhk kuruhtsu olmadığından, hastalanmızı küometrelerce uzağa tasımak zorundayız. 9 Köstebek tarlası durumundaki yollarda yapılan ulaşımı ise ilgililerin yorumuna bırakıyorum. MAHALLELİ YURTTAŞ Gençlik Yıh 'nda gençlere ilim ve teknolojik alanlardaki ilerleme ve buluşlarla ilgili haberler vererek gençlerin ilgisini bu alana yöneltmek ve teknolojik alanda bizden önde olan devletlerle aynı seviyeye gelmemizi sağlamamız gerekir. Bu yılm Gençlik Yıh olması dolayısıyla, bu vatanın geleceğinin yeni nesiüerin elinde olduğunu TRT ve sayın yetkililere hatırlatıp, gençliğin sorunlarına daha iyi bir yaklaşım bekliyoruz. HÜSAMETTİN YILDIZ MECİDİYEKÖ Y/İSTANBUL Günümüzde, okullar dışında pek çok eğitim aracı vardır. Bunlardan en önemlisi de televizyondur. TRT'de bazı programları izlediğimizde, ya toplumumuzu gereği kadar tanımadıklan, ya da seyirciyi hafife aldıklan izlenimi veriyorlar. Orneğin pazar günleri yayınlanmakta olan "Pazar Stüdyosu" programında, "Eşinizi tanıyor musunuz?" adlı bölüm yayınlamyordu. Programda beyler dışan alınırken, Izmir Marşı ve Mehter Marşı çaldınldu Doğrusu yakışik aldıramadım. Bu marşlan her gün dinlesek onur duyar, hoşlamnz. Ancak yerinde ve zamamnda olursa. Bu marşlar üç kişinin stüdyo dışına ahnmasında çalmacak kadar basit değillerdir. İlle de marş gerekiyorsa, program yapımcıları stüdyo marşı bestelesin ve çalsınlar. ALAEDDtN ANKARA DURMUŞ Geçen gün "Cumhuriyet Kitap Kulübü"nün sergisinde genç bir okur sordu: "Aldığımız, okuduğumuz bir kitabın yasak olup olmadığını nerden bileceğiz?" Bu tür sorular sık sık soruluyor. Yazıyla, sözle... Kilap okumak bir yüreklilik işi sayılmaya başlandı! Yıllardır sürdürulen kitap düşmanlığımn doğal sonucu!.. Evler aranır, kitap bulundu mu tamamdır, suçlu yakalanmıştır. Arayanın bilgi derecesine kalmış bir iş... TV ekranlarında bile sık sık Victor Hugo'nun, Honore de Balzac'ın romanlarını "yasak kitaplar" arasında göstermiyorlar mı? 0 yasak denilen kitaplann çogu ne sıkıyönetimin ne de savcılıkların yasak listelerinde yok oysa... Ama kitap bu, kimilerinin gözünde en tehlıkelı suç aracı! Bursa'nın bir köyünden bir mektup almıştım yıllar önce... Okur soruyordu: "Bizım köyde halk eğitimi bir küçuk kitaplık kurdu. Ben de okumaya meraklıyım. Ama biz şimdi bu kitapları okursak, o kitaplarda da zararlı düşünceler varsa, bizi bu kitaplar zehirlerse ne olur halimiz?" Tek kitap okumak, tek kitaba bağlanmak insanı bağnaz kılar. Önemli olan tek kitaba bağlanmamaktır. Karşılıklı düşünce ve görüşleri çarpıştırarak kendince bir sonuca varmaktır. Çelik Gülersoy'un "Cumhurryet"te çıkan "Kitapçı mı Dediniz?" başlıklı güzel yazısını okurken bunlan anımsadım. Gülersoy, bir kitap tutkunudur, özellikle eski kitapları toplar; çok zengin bir kitaplık kurmuştur. Bir "İstanbul Kitaplığı" kurmak... Dünyanın ünlü yazarlarının İstanbul üstüne yazdıkları kitapları yayımlamaya başlamışîır. Ne var ki bu çabası yarıda kaldı. Nedeni de, bu yararlı yapıtlar gereken ilgiyi görmedi. Yine de bu güzel girişimi sürdürmesini dilemek isterim. Geçmiş yıllarda, benim çocukluğumda, ılkgençlik günlerimde, Yüksekkaldırım'da, Tünel'de eski kitaplar satan küçük dükkânlar vardı. Yaşlı madamlar, baylar o tozlu köşelerinde kitap okuyarak alıcı beklerlerdi. Yeni çıkan kitaplar oldukça pahalıydı o zamanlarda da. Biz de okunmuş eski kitapları alırdık. Bir kez şair Özdemir Asaf'la böyle bir dükkândan otuz kırk kadar Fransızca romanı satın aldığımızı anımsıyorum. ille de almak koşulu da yoktu, girerdiniz, raflardaki, masa üstlerindeki eski kitapları kanştırtrdımz. Bambaşka bir dünyada yaşargıbi olurdunuz. Kimi zaman paranız yetişmese de kitapçı bay ya da bayan o kadanyla yetinırdi. Güzel günlerdi onlar! Bakın, Haşet bile değişti. Bir zamanlar Fransa'da çıkan en yeni kitaplar günü gününe getirilirdi. Şimdi satılanlar çoğunlukla bol sürüm yapabilecek cep kitapları... Gülersoy da çamurlu bir gün yollara düşmüş, eski kitapçıları aramış. Hiçbirjni bulamamış.Burda bir kitapçı vardı? diye sorduğunda da "Kitapçı mı dediniz?" yanıtmı almış. Kitapçı? Tarih öncesi yaratığı gibi bir şey. Kitapçılar ortadan kalkıyor. Kitap horlanıyor. Yazar bir çeşıt toplum düşmanı sayılıyor. Bir Kül(Arkası 8. Sayfada) asının sorunian geçen yıl iyice ağırlaşırken önce içte tartışılmaya başlandı, daha sonra okurlara açıldı, önümüzdeki günlerde daha da geniş kitleler önünde ele alınacak. Şimdi baharla birlikte yeni bir döneme girerken herşey eskısi gibidir ve en temel konularda ileri dönük önemli bir adım atılabilmiş değildir. 1 Olağanüstü artan tüm maliyetlerle birlikte tüm basın sektorüne bir de KDV yükü gelmiştir: zamanı ve oranı bilinmeyen ama hep eli kulağında olduğu söylenen kâğıt zammı da Demokles'in kılıcı gibi sadece basının değil tüm kültür yaşamımızın tepesinde sallanıp durmaktadır. 2 Çıktığı günlerde her kesimden geniş eleştirilere hedef olan yeni basın yasasında, dillerden düşmeyen "basın özgürlüğünü" sağlama ve gelıştirme yönünde hiçbir değişiklik umudu görülmemektedir. 3 Gazetelerin, özellikle ülkemiz koşullarında eğitici ışlevlerinin kazandığı önem gözönünde tutularak daha çok insana ulaşmaları, daha çok okunmalan için devlet katından destek ummaya bile kimsenin takatı kalmamıştır. 4 Engelleyici tüm koşullar içinde gazeteler için daha çok okura ulaşmanın en önemli aracı hâlâ lotarya ya da kupon karşılığı armağan ya da çeşitli malların pazarlamasıdır. 5 Güçlükler atlatılamayınca, basın dışı sermayenin bu kesime yerleşmesi rahatça gerçekleşmiştir. 6 Gazetecilik oku.'ları henüz basına iyi yetişmiş gazeteci adayı sağlayamamakta, basın kuruluşlan da gençlerin yetiştirilmesinı ya önemsememekte ya da kaynak ayıramamaktadır. 7 Ve siyasiler hâlâ her türlü başansızlığın kaynağını basında bulmaya devam etmekte, basını toptan suçlamaktan çekinmemektedir. Çok sorunlu 1984 yılında da basının genel görünümü aşağı yukarı böyleydi, bugün de pek değişmiş değil. 1984 yılında gazeteler bir önceki yıla göre toplam 220 bin okuyucu kaybettiler. Tüm gazetelerin 1984 yılındaki ortalama net satışlan ve 1983'e göre artışeksilişleri şöyle oldu: 50 liralık gazeteler Cumhuriyet 93.984 + 11.732 Milliyet 190.368 23.221 Tercüman 184.665 • 60.196 Güneş 190.726 • 102.332 Hürriyet 699.205 22.406 Yeni Asır 81.676 6.480 30 liralık gazeteler Günaydm 212.353 101.535 Bulvar 114.353 113.940 20 liralık gazeteler Tan 709.249 + 13.982 Posta 185.423 Gene tanzitn satış mağazaları Bizler Etiler Basın Sitesi'nde oturuyoruz. Çoğumuz emekli ve yaşlı kisileriz. Belediyenin tanzim satış mağazalarınt yavaş yavas kapatmasından ve bunlardan bazılarında sebze meyve satışının kaldırtlmasından ötürü çok sıkınrı çekiyoruz. Bunun bir örneğini semtimizdeki tanzim satış mağazasında üç dört aydır sebze meyvenin getirilmemesinde görüyoruz. Yaşlı olduğumuzdan Levent veya Beşiktaş'a kadar inmemiz güç, gitsek bile elimizde taşımamız zor. Belediyenin tanzim satış mağazalannda tüm gıda maddelerinin satılmasını bekliyoruz. M. A YDIN / ETİLER Geçen yıl sonundan itibaren geniş kampanyalar ve atılımlar yapan Milliyet şu anda 310 binin, Bulvar da 270 binin üstünde satışlara ulaşmışlardır. Bu artışlar ve 24 Saat'in yayın yaşamına katılmasıyla şu anda tüm gazetelerin toplam günlük satışı 2 milyon 860 bin dolayındadır; bu miktar da 1983 yılının ortalaması kadardır. * Bu yıl karikatür dalına ayrılan Yunus Nadi Armağanı Yarışması için yapıtların son gönderilme tarihi 1 nisandır. Daha önce birkaç kez yayımladığımız yarışma koşullarına ilişkin olarak bilgi isteyen okurlanmız telefonla da başvurabilirler. Böyle mi Gençlik Yıh? 1985 yılının Gençlik Yüı olması dolayısıyla, Atatürk'ün "Gençler gelecek sizin istikbalinizde" sözünü TRT ve yetkililere hatırlatmak gerekir. Gençlik Yıh dolayısıyla TRT'de gençliğe hitap eden programlar konmuş, bu programlann gençliği ne yönde eğittiğini iyi biliyorlar. Atatürk bizlerden böyle mi gençlik yetiştirmemizi istedi? TRT yetkilileri gençlik programı diye yabancı kaynaklı müzik ve break dance gösterileri gibi programlarla gençleri gençlik yılında Batı gençliğihin sorumsuz yasantısına özendirmekle, bu gençlikten gelecek te bir şey bekleyemez sanınm. Kimsenin hakkı yoktur. Devletimizi ileri bir seviyeye ulastırmak istiyorsak, TRT ÜNtVERSlTE A D A Y L A R I ^ 24.3.1985'te Türkiye çapında uygulayacağımız, BÎLGİSAYAR ile değerlendirilecek II. DENEME SINAVI kayıtları aşağıdaki il merkezlerinde devam etmektedir. BETAŞ Ankara Adana Çanakkale Olyarbakır Izmlr KarsAğrı Kastamonu Kızıltepe Maiatya Trabzon Bilgi Test Merkezl Tel: 30 64 56 O GÜN YAYINDAĞITIM Anadolu Dersanesl Tel: 215 74 O GUn Temsllclliğl Tel: 51 89 O Gün Temsllclllğl Tel: 156 85 Uysal Yayınları (O Gün Dağıtım) Tel: 25 78 78 O Gün Temsllclllğl Tel: 47 46 Nlljen Dersanesl Tel: 13 00 O Gün Temsllclllğl Tel: 18 54 O Gun Temsllclllğl Tel: 157 09 O Gun Temsllclllöl Tel: 14 384'den Bakırköy'de bir durak Bizler Bakırköy Bahçelievler Basın Sitesi sakinleri olarak, Bakırköy Belediyt Baskanı Sayın Xaci Ekşi'den büyük bir ricada bulunuyoruz. Sitemizin çevresi geçen yıl asfaltlanmış, ancak en mühim yer olan otobüs durağı bırakılmıştır. Buradan değil otobüslerin geçmesi, yayalar bile canbazltk yapmadan geçememektedirler. Her ne hikmetse geçen ay tratuvarlar da sökülüp öylece bırakılmıştır. Ben bir vatandaş olarak, oradan geçen ve hepsi milli servet olan araçları görünce üzülüyorum. Ve buna çare bulunacağmı ümit ediyorum. VECDİ TOYGAR ŞENER BAHÇELİEVLER/İST. TVdeki bir programa eleştiri tnsanoğlunu uygarlaştıran, toplumlan yücelten en büyük etken, eğitim ve öğretimdir. Eğitim ana kucağında başlayıp, okullarda eğitimle bütünleşerek insan yaşammın sonuna dek sürer ve insana kişiliğini kazandınr. GENEL ORGANİZASYON O GÜN YAYINDAĞITIM Onur tşhanı 6. Kat No. 147 KızüayANK. Harlboro Dünyanın en çok satılan sigarası. <t79 HU ICRA PL U? TEOBffl UVAMNCA StGARA SAfiUÛA ZARAflUMR M 100'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle