27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 ŞUBA T 1985 EKONOMİ, CUMHURİYET/9 EKONOMDE DIYALOG NAZİF KOCA YUSUFPA ŞA OĞL U 1936'da doğdu. Sen Mişel Lisesi'ni bitirdikten sonra t.Ü. tktisat Fakültesi'nden mezun oldu. Maliye Müfettişi olarak kantu hizmetine girdi ve Maliye Bakanlığı 'nın merkez ve yurt dışı teşkilatında çeşitli görevler üstlendikten sonra müsteşar yardımcısı oldu. 1980 haziramnda Hazıne ve MİİT Genel Sekreterliği görevine terfi eden Kocayusufpaşaoğlu 1982 şubatında bu görevden ahnarak bakanlık müşavirliğine geririldi ve bu olaydan bir süre sonra istifa ederek memuriyetten ayrıldı. Daha sonra bir bankanm tdare Meclisi'nde murahhas aza olarak görev yaptı ve halen DYP'de Genel Baskan Yardımcılığı görevinde bulunuyor. Nazif Kocayusufpaşaoğlu (solda) Osman Ulagay ın sorulanm yanıtladı y Geçen hafta yümda elektrik kısıntılan vardı, çimento üretimi düşüktü, enerji üretimi düşüktü. 1983 sonu ve 1984'te devreye giren santrallarla bu sıkıntılar kısmen atlatıldı ve yeni yatırımlar yapılıp yeni kapasiteler ilave edilmediği halde kapasite kullanımı arttığı için bazı alanlarda üretim artışlan oldu. Bu bir açıdan takdire şayandır ama sebebi bu hukümetin politikası değildir, bu hükümetten çok önce yapılan yatırımların devreye girmesidir. Bizim iddiamıza göre bugün eksik olan, yarının istihdamı için hayati önemi haiz olan yeni üretim kapasitelerinin bugünden planlanarak inşaasına başlanmış olması, yeni yatınmlann devreye sokulmuş olması. Biz özal hükümetinin bu meseleye gereken önemi vermediğini ve bu konuda gerekli gayreti göstermediğini görmekteyiz. Bu koşullar altında büyüme hızı tahmininiz nedir, 1985 için? KOCAYUSUFPAŞAOĞLU Ben 1984 yılı için yapılan yüzde 5.7'lik büyüme hızı tahmininin gerçekçi görünmediğini ve gözden geçirilmesi gerektiğini bir basın toplantısında söylemiştim. Nitekim uluslararası kuruluşlar da yüzde 5'in altında bir büyüme hızının daha gerçekçi göründüğünü ifade etmişlerdir. Ben 1985 yılında da gene yüzde 5'in altında bir büyüme hızımn ortaya çıkacağını tahmin ediyorum. Dolar, bir haftada 13 lira aldı Dolar, dünya döviz piyasalannda her gün ve hatta her dakika yeni rekoıiar kırar oldu. Dolann geçen hafta da tüm paralar karşısında "inanılmaz" olarak nitelenen değerlere çıktığı gözlendi. Dolar, Fransız Frangı, Italyan Lireti ve Ingiliz Sterlini karşısında tarihinin, Alman Markı ve Hoilanda Florini karşısında son 13 yılın, lsvicre Frangı karşısında da son 7 yılın en yüksek düzeyine çıktı ve geçen haftayı şu değerlerden kapadı: 3.39 Alman Markı, 2.85 tsviçre Frangı, 10.35 Fransız Frangı, 3.84 Hoüanda Florini ve 263 Japon Yeni Ingiliz Sterlini de yeni bir gerileme göstererek 1.07 dolara kadar indi. Dolann tırmanışı ozellikle ABD Başkanı Ronald Reagan'ın "Dolara müdahak etmeyi düşiinmüyoruz" biçimindeki açıklamasından sonra daha da hızlandı. Uzmanlar, dolann yükselişinin ekonomik etkenlerin yanı sıra psikolojik nedenlerden de kaynaklandığına dikkati çekiyorlar. Spekülatörlerin dolann daha da değer kazanacağı varsayımıyla dolar alımını hızlandırdıklanna işaret ediliyor. Bununla birlikte bu gelişme giderek daha fazla çevreyi tedirgin etmeye başladı. Spekülatör mantığının tersine çevrilmesiyle birlikte dolann hızla düşme eğilimi içine girebileceğini belirten uzmanlar, bunun tüm dengeleri sarsacağından endişe ediyorlar. Nitekim lngiltere Başbakanı Margaret Thatcher "Dolar ani bir düşüşe geçerse kötii olur" dedi. Dünya piyasalannda dolar egemenliği Türk Lirası'nı da yaralıyor. Dolar, ortalama 2 Ura olarak geçen hafta toplam 13 lira yükseldi. Hafta başında döviz alış kuru 464.10 lira olan dolar, cumartesi günü 477.35 liraya çıktı. Dolann döviz satış kuru da 487 liraya dayandı. Bu arada, bankalarda ve karaborsada dolann 490 lirayı da aştığı dikkati çekti. Özal hükümeti ekonomiyi siyasetten ayırdığı ve kendisini, ekonomiyi düzeltmekle görevli bir taşeron olarak kabul ettiği için başarılı olamıyor, ekonomik istikrârı da sağlayamıyor. Şimdi konuya bir bütunlük içinde baktığımızda temel hedeflerinden biri "istikrar" olan bu ekonomik program bunu saglama açısından ne ölçüde başarılı sizce? KOCAYUSUFPAŞAOĞLU Sayın Ulagay, bu sonınuza cevap vermek için önce ANAP iktidarı ile bizim devlet anlayışımız arasındaki farkı ortaya koymak istiyorum. Bu fark o kadar büyük ki, gökteki yıldızlarla bostan kuyusunun dibi kadar büyük bir fark. Biz devleti siyasi bir organizasyon olarak kabul ediyoruz, gorüyoruz ve öyle olması icap eder. ANAP iktidan ise devleti ekonomik bir organizasyon olarak görüyor. Olay buradan başlıyor, uygulanan politikaların muvaffak olmaması bundan kaynaklanıyor. Demokratik rejimde milletin serbest ve hür iradesiyle gene serbest ve hur olarak kurulmuş partilerin seçimi sonucu iktidara gelen siyasi parti kendisini seçen seçmene daima bir sorumlulukla bağlıdır. Bu sorumluluk onu milletin yaranna hizmet yapmaya adeta zorlar. Türkiye geçmişte en yüksek kalkınma hızlarına böyle dönemlerde erişmiştir. Bundan sonra da ancak böyle bir devlet anlayışının geçerli olduğuu dönemlerde yüksek kalkınma hızlarına erişebileceğini söylemek kehanet değildir. Bugünkü hükümet ise meseleyi siyasi olarak görmediği ve kendisini ekonomiyi düzeltmekle görevlendirilmiş bir taşaron olarak kabul ettiği için ekonomiyle ilgili yapmayı düşündüğu faaliyetler birtakıııı çarpık siyasi sonuçların ortaya çıkmasına da sebep olmaktadır... Burada şöyle oir çelişkiyi de yaşıyor muyuz son yıllarda: Ekonomi için iyi oldugu söylenen şeyler toplum için iyi sonuçlar vermeyebeliyor sanki... KOCAYUSUFPAŞAOĞLU Işte bu, siyaseti bir bütun olarak kabul etmeyip ekonomiyi ayrı bir teşkilatmış gibi yönetmeye kalkmanın ortaya çıkardığı sonuçtur. Ekonomiyi dengeye getirir gibi göninen uygulamalar toplumda yeni dengesizlikler yaratır mı sorusu dikkate alınmadan yapılan uygulamalar istenen neticeyi vermemektedir. Bunun en açık misali geçen yıldır. Bu yıl da aynı şey olacaktır. Doğru ve topluma yararlı bir ekonomi poütikasının uygulanması i&e öncelikle bu devlet anlayışının değişmesine bağlıdır... Hangi yönde değişmesine Sa>ın Kocayusufpaşaoğlu? KOCAYUSUFPAŞAOĞLU Bir kere millet iradesinden daha üstün bir irade olmadığının herkes tarafından kabul edilip sindirilmesi lazımdır. Bu şekildeki bir organizma yalnız ekonomiyi değil, dış siyaseti, savunmayı, asayişi, sosyal politika ve ekonomiyi bir arada ve koordineli bir şekilde yürütmekten sorumlu bir hükümetle uygulanabilir. Ekonomiden kim sorumluysa bütun diğer siyasetlerden de o sorumlu olmalıdır. Devlet bir bütündür, bu butün içinde bir iş aynmı düşünülemez. Insanın hür olarak yaşadığı bir toplumda kalkınmanın tek yolu da bu devlet anlayışıdır. Burada şunu da ek Siyasal liberalizm olmadan lıalk yaranna ekonomi politikası olm Sayın Kocayusufpaşaoğlu; sizinle geçen yılın başlannda yaptığımız bir konuşmada siz hükümetin ekonomi politikasını eleştirirken, "Yüksek faiz, zam ve devalüasyon uçlüsu şerefesiz bir minareye benzer. Hep tırmanıhr ama şerefede durup ezan okuma imkânı yoktur. Butün bunlar ortadirekten yeni fedakârlıklar talep edildiğini gösterraektedir. Esasen ÖzaJ demek faiz demektir, zam demektir, devalüasyon demektir. Böyle bir politika hiçbir ülkeye hayır getirmemiştir, bize de getirmeyecektir" demiş ve enflasyonda hedeflerin tuturulamayacagını söylemiştiniz. Şimdi, bugün nasıl degerlendiriyorsunuz, öncelikle enflasyon cephesindeki durumu? K O C A Y U S U F P A Ş A O G L U Sayın Ulagay, bütün dünyada cemiyette istikrârı sağlamanın yolu enflasyonu kontrola almaktan geçer. Nitekim Sayın Özal da hükümeti kurmadan evvel, hatta seçime girmeden evvel enflasyonu iki yıl içinde yıizde 10'lara düşürmenin hayati bir öneme haiz olduğunu ifade etmiş, aksi halde ne anarşiyle ne de ekonomiyle ilgili uygulamalarda başarı kazanılmayacağını açıkça belirtmişti. Buna muvazi olarak da 1984 yılı için enflasyon hedefini 1983 yılındaki yiizde 30.6'dan 1984'de yuzde 25'e indirmeyi amaçlamıştı. Ben, sizin de sorunuzda değindiğiniz gibi, hükümetin izlemeyi düşündüğü politikalarla bu hedefin tutturulamayacağını 1984 yılının ocak ayında yaptığımız konuşmada belirtmiştim. 1984 yılı sonuçları benim haklı olduğumu büyük bir netlikle ortaya koymuştur. Bundan memleket adına üzüntü duymakla birlikte uygulanan ekonomi politikasının çıkmazını ve çarpıkuğını zamanında belirtmiş olmanın huzurunu da duymaktayım... Bu sonuçtan yola çıkarak 1985 yılına nasıl bakıyorsunuz, enflasyon açısından? KOCAYUSUFPAŞAOĞLU Yuzde 52 olarak gerçekleşen 1984 yılı enflasyonundan sonra, hukümetin uygulamalarında bir değişiklik yapmadığını görüyoruz. Enflasyonla mücadelede yeni politikalar getirilmiş değil. Bu bakımdan aynı şekilde 1985 yılının da hedeflenen yüzde 25'in çok üzerinde bir enflasyonla kapanacağını görmekteyim. Zaten hukümetin bir oakam, daha bir hafta evvel yüzde 25 hedefin aşılacağı yolunda beyanda bulunarak hukümetin bu konudaki samimiyeti konusunda yeni tereddütler uyandırmıştır. Siz enflasyonun nedenleri konnsuna nasıl yaklaşıyor sunuz? KOCAYUSUFPAŞAOĞLU Bir kere emisyon artışına bakmak lazım. 1984 yılında sıkı para politikası dendi, buna karşıhk yıl içinde 265 milyarhk bir emisyon artışı oldu. Bunun enflasyon üzerindeki elkileri 1985 yılının ilk aylarında da kendini gösterecektir. Karakteri icabı fiyatları yukarı doğru itici bir vergi olan Katma Değer caret dengesi, ibracat çok önemlidir" diyor, dış ticaret açığımız bir yıl öncesine göre büyüyor. Bunlar Özalizmin aldatmacalarının tipik örnekleridir. Tüketim malları ithalatı Türk ekonomisine hiç bir şey kazandırmamıştır. Aynca Türk milli savunmasına hiç bir katkıda bulunmamıştır. Sigara olup içilmiştir, çorap olup giyilmiştir, oyuncak olup, oynanıp atılmıştır. Türkiye bu lüksü taşıyabilecek kadar zengin bir ülke değildir. Tüketim malı ithalatına fazladan harcanan bu 300400 milyon doların ülke yararına kullanılacağı pek çok alternatif alan vardır... Dış ticaret alınında bu yıl nasıl bir gelişme bekliyor sunuz? KOCAYUSUFPAŞAOĞLU Evvela ihracattan başlayalım. Gayri Saifi Milli Hasılamızda madenler ve sanayi kesimlerinin top Ulagay sordıı, Kocayusufpaşaoğlu ynnıtlcuh: Altııı 298 dolara kadar düştü Altın fiyatlan haftanın ilk günü yükseldikten sonra düşmeye başladı. DUnya borsalannda altın yeniden 300 dolann altına indi. Altın fiyatlan haftayı iyi açtı. Londra borsasında pazartesi günü 304.5 dolara çıkan bir ons (31.5 gram) altın daha sonra hafif hafıf gerileyerek 302 dolar civannda tutundu. Ancak cuma günü aniden borsalann sarsıldığı ve altının 4 dolar birden kaybettiği gözlendi. Böylece aJün yeniden 300 dolann altına indi ve 298 dolardan işlem gördü. Dünyadaki bu eğilim, Kapalıçarşı'da da etkisini gösterdi. Pazartesi günü 3050030600 liradan işlem gören Cumhuriyet altını önce 200 lira değer kaybetti ancak son gün 50 lira yükselerek 3030030450 liradan alınıp saüldı. Külçe altın fiyatlan da önce 30 lira geriledi, ancak daha sonra 15 lira arttı. Böylece hafta başında 46104625 lira olan bir gram külçe altın cuma günü 46004610 lira oldu. Özal hükümeti, enflasyonu yüzde 25'e indirecegim dedi, yüzde 52 oldu. Dış ticaret açığını kapatacağım dedi, artırdı. Bunlar Özalizmin aldatmacalarının tipik örnekleridir. KİM NE DEDİ? Turgnt Özal (Başbakan) IMF'yle bir yıllık süre için yeni bir stand by anlaşması imzalanacak ve bir miktar kredi alınacak. Bu kredi tutan henüz belli olmadı. önümüzde iki ayn yol vardı. Biz yeni bir anlaşma yapmayı tercih ettik. Cahit Aral (Sanayi ve Ticaret Bakanı) Ziraat Bankası'na devredilen 3 bankayla ilgili sorunlar ciddi olarak ele alınmalıdır. Geçen sene bu konuda şekli adunlar atılmış ama hiçbir maddi neticesi alınmamıştır. Arthur Day (Ingiliz thracatçılar Enstilüsü Başkanı) Teşvik ler oldugu sürece hayali ihracatınız devam eder. Hukümetin ihracat geriler endişesiyle hayali ihracatın sorumlulannı cezalandırmaktan kaçınması çok yanlış bir tutumdur. Ahmet Kartcebe Alptemoçin (Maliye ve Giimrük Bakanı) Faturalı yaşam nedeniyle asgari ücretlinin vergi dışı bırakılmasına gerek yok. Asgari ücretli net ücreti kadar fatura getirebilirse eline 20 bin 665 lira yani vergisiz maaşından 300 lira kadar az bir farkı olan ücret geçecektir. Emisyonu tutamayan, KDVyi getiren, bütçe açıklannı kapatamayan, KÎT zamlarından vazgeçemeyen ve Türk^ Lirası'nın degerini sürekli düşüren Özal hükümeti için 1985'te yüzde 50 enflasyon bile başarı olacaktır. Vergisi'nin etkileri de bu yıl boyunca enflasyonist bir tazyik unsuru olacaktır. Üçüncü olarak bütçe açıklarından bahsetmem lazım. Bütçe açıklan 1984 yılında enflasyon üzerindeki etkisini göstermiş olup bu olumsuz etkinin bir bölümü de bütçe emanetleri yoluyla 1985 yılına yansıyacaktır. 1985 bütçesi ise daha hazırlanma safhasında ekonomik olarak 1 trilyon liralık bir açıkla kabul edilmiş bulunmaktadır. Buna ilaveten dış borçlar nedeniyle ek ödenek almak zorunluğunun bu yıl da gündeme gelmesi muhtemeldir. Dolayısıyla 1985 bütçe uygulamasanın enflasyonist etkileri olması kaçınılmaz görunmektedir. Aynca KlT yatınmlarını finanse etmek için, gene özalizmin karakteristiği olarak KlT'lerin urettikleri mal ve hizmetlere zam yapılmaya devam edilecektir. Ihracatı teşvik adı aliında düşuk değerlendirilmiş bir Türk Lirası politikası da sürdürüleceğine göre enflasyonun 1985 sonunda da yüzde 25'lerde değil, geçen yılki gibi yüzde 50'lerde gerçekleşmesi bile bu hükümet için başarı sayılmalıdır. Ama unutmamak gerekir ki iki yıl arka arkaya yüzde 50 civannda enflasyona hiç bir hükümet dayanamaz. Enflasyonun aşağı çekilebilmesinde en önemli faktörierden biri de galiba bu konudaki beklentilerin kınlması, kamuoyunun ve iş ileminin enflasyonun aşagı çekileceğine inanması. Bu açıdan nasıl dejgerlendirivorsunuz durumu? KOCAYUSUFPAŞAOĞLU Enflasyonda, değindiğiniz psikolojik faktörler çok önemlidir. 1985 yıh için en iyimser tahminler bile yüzde 35 civannda bir enflasyon beklentisi göstermektedir. Unutmamak gerekir ki bütün ekonomik birimler en az yüzde 35 enflasyon beklerken enflasyonu yüzde 25'e indirmenin imkânı yoktur. Bütün hesaplar buna göre yapıldıktan, fiyat politikaları buna göre belirlendikten sonra uygulama da bu yönde olacaktır. Demek ki hukümetin enflasyonu kontrol altına almaktaki azmi kamuoyunca ciddi olarak değerlendirilmemektedir. Bu da hükümet için çok büyük bir handikaptır. Hiçbir cumhuriyet hükümeti bir yıl içinde güvenilirliğini bu kadar kaybetmemiştir... lamı 2324 milyar dolar civannda. Bunun takriben üçte biri blzim ihracatımız için kati bir sınır teşkil edebilir. Yani 78 milyar dolarlık bir sınır adeta tabii bir sınır haline gelmiştir. Bu sırunn ötesinde uretimi artırmadan ihracatı artırmak bence çok güçtür. Bu bakımdan ben 1985 yılı için yüzde 10'luk bir artışla ihracatın 7.77.8 milyar civannda gerçekleşebileceğini tahmin ediyorum. Ithalata gelince: Bir süre sonra ödeme sıkıntılan çıkacağı için ithalatı aynı tempoyla amırma imkânı olmayacağmı, ithalatın da bu nedenle tabii bir sınır içine hapsolacağını düşünüyorum. Bu sınır da geçen yıl varılan 10.7 milyar dolar, 11 milyar dolar rakamıcivannda olabilir. Bu şartlar altında, bizim 3 ila 3.5 milyar dolann üzerinde bir dış ticaret açığını finanse etmemize imkân yoktur. Burada şunu da belirteyim ki biz ihracatı kur politikasıyla, içeride halka çeşitli maliyetler yükleyen politikalarla ne kadar teşvik edersek edelim demin sözünü ettiğim tabii sınırı aşmamız son derece güçtür... Efendim ibracat konusuyla ilgili olarak iiretim artışı konusuna degindiniz. Geçen yıl hukümetin iddiası önemli iiretim artışlan oldugu yolunda. Kanıt olarak da elektrik üretimi, çimenlo üretimi gösteriliyor. Sizce iiretim ve yatınm cephesinde dunım nasıl? KOCAYUSUFPAŞAOĞLU Şimdi burada bir yıl evvelki rakamlarla yapılan mukayeseler bazen yanıltıcı sonuçlar veriyor. 1983 Serbest ekonomi üstüne faşist rejimler de türeyebilir. Ama liberal, serbest bir siyasal organizma kendi altında, kendi uzantısı olarak liberal bir ekonomiyi de yaratır. leyeyim ki ekonomiyi bu bütünden ayırıp onun kendi dengelerini kuracağım ve bunu yaparken de liberal ekonomi uygulayarak demokratik rejimi gerçekleştireceğim savım müdafaa etmek de mümkün değildir. Zira serbest ekonomi üstüne faşist rejimler de türeyebilir. Ama liberal serbest bir siyasal organizma kendi altında, kendi uzantısı olarak liberal bir ekonomiyi yaratır. Burada tavuk yumurta ilişkisi bellidir. Ekonomik liberalizm her zaman siyasal liberalizme götürmez. Siyasal Iıberalizmin gerçekieşmediği bir yerde ekonominin halk yararına bir uygulamaya sokulabilmesi fevkâlade güçtür. Halkın murakabesi olmadan halk yararına ve toplumu birleştirici ekonomi politikası da olmaz. \abancı sermayeden bahşiş NELER OLDU? ABD fark giderici vergi koymuyor ABD'nin Türk tekstil üriinlerine fark giderici gümrük vergisi uygulamayacağı açıklandı. Bu konudaki açıklama ABD'li yetkililerle görüşmelerde bulunan Hazine ve Dış Ticaret Müsteşan Ekrem Pakdemirli tarafından yapıldı. Pakdemirli'nin açıklamasına göre, ABD yetkilileri ile salı gününden beri sürdürulen görüşmelerde, Türkiye'nin anlaşmalı ülke statüsünü kazanmasını sağlayacak ükeler üzerinde anlaşmaya varıldı. Nihai belgenin yarın Washington'da imzalanması bekleniyor. ANKARA PAZARLARI kalite...halka hizmet... Yeni yılın ilk ayında yabancı sermaye girişi izni 10 milyon dolar gibi oldukça "cüzi" bir düzeyde kaldı. ANKARA, (ANKA) Yılın ilk ayına ilişkin veriler, yabancı sermayenin bu yıl da isteksiz olduğunu gösteriyor. DPT, Yabancı Sermaye Başkanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, ocak ayında sadece 10 milyon dolarlık yabancı sermaye giriş izni verildi. Böylece, ocak ayı sonu itibariyle Turkiye'ye getirilmesine izin verilen yabancı sermaye miktarı 1 milyar 214 milyon dolara yükseldi. 1985 yılında "propangandaya ağırhk verilerek, OffShore ticaret ve hizmet faaliyetlerine işlerlik kazandıracak mevzuat değişiklerini yaparak, yüksek finansman ve ileri teknoloji gerektiren kritik projelerin yabana sermaye ortaklığına açılmalarına çalışılarak, körfez ülkelerinin yatınm yapmalarını teşvik ederek ve serbest bölgeler oluşturarak" yabana sermaye girişinin hızlandırılması amaçlanıyor. Ancak, bugüne kadar yabancı sermayeyi teşvik edecek bu araçların hiçbirine yeterince eğilinmediği gözleniyor. Türkiye'nin yabancı yatınmcılar için halen riskli ülkeler arasında bulunması ve düşürülmeyen enflasyon yabancı sermayenin isteksiz davranmasına yolaçıyor. Turkiye'ye girmesine izin verilen yabancı sermaye tutarı 1979 yılından bu yana şöyle gelişti (milyon dolar): 1979 228 1980 97 1981 338 1982 167 1983 103 1984 217 Mehnıet Yazar, müteahhitliğe başlıyor Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkam Mehmet Yazar, inşaat sana>inde müteahhit olarak çalışmayı seçti. Mehmet Yazar'a ait SANTA Sanayi ve Tarım Ürunleri Dış Ticaret Anonim Şirketi'nin ticaret unvanı, SANTA İnşaat Sanayii ve Ticaret şeklinde değiştirilirken, çalışma alanma yol, köprü, toplu konut yapımı yanında inşaat etüt ve projelerinin gerçekleştirilmesi de eklendi. SANTA şirketinin ticaret unvanı değiştirilirken, sermayesi 50 milyon liradan 200 milyon liraya çıkarıldı. (ANKA) Türkiye tabii ihracat sınırı olan 78 milyar dolara çeşitli zorlamalarla yaklaşmıştır. Halen 2324 milyar dolar olan sanayi üretiminin üçte birini ihraç edebilen bu sınırı aşabilmesi için yeni yatırımlara girişmesi şarttır. Ithalat ise ergeç başlayacak olan ö'deme güçlükleri nedeniyle 11 milyar dolar civannda bir tabii sınırda kalacaktır. Şimdi, efendim geçen yıl sonunda hükümet enflasyon konusundaki faedeflerinin çok uzağına düşerken geçen yıl birinci önceliğin enflasyonla mücadeleye degil, dış ticaret dengesini iyileştirmeye verildiği kimilerince so^lendi, siz son rakamlann ışığmda dış ticaretteki gelişmeyi nasıl degerlendiriyorsunuz? KOCAYUSUFPAŞAOĞLU Elimizdeki son geçici rakamlara göre ihracat geçen yıl 7 milyar doları biraz geçmiş. Benim geçen yıl yaptığım tahmine uygun bir sonuç. Ithalatta ise beklenmeyen bir sıçrama olmuş 10.7 milyar doları asmış. Ben tüketim malları ithalatına getırılen serbestinin giderek artanbir şekilde yıl sonuna doğru etkisini hissettıreceğıni ifade etmiştim. Sanıyorum tüketim mallan ithalatında bu tahminime uygun olarak büyük bir sıçrama var. Bütün bunların sonucunda ne olmuş, ortaya 1983 yıiı dış ticaret açığından daha büyük bir açık çıkmış, dış ticaret açığı 3.6 milyar doları bulmuş. Işte hukümetin ciddiyeti burada da görülüyor: "Enflasyon en ciddi meseledir, bir yıl içinde yüzde 25'e indirecegim" diyor, yüzde 52'ye yükseltiyor "Ödemeler dengesi ve ozellikle dış ti URETICIDEN AR ACISIZ OLARAK KALİTELİ MALLAR ALINACAKTIR Yıllardır sayın halkımıza kalite ve en iyi hizmet vermek prensibini uygulayan kuruluşumuzun süpermarketlerinde, gereğinde kârsız olarak tüketiciye satılmak üzere üreticiden kaliteli mallar satın abnacaktır. ilgili gerçek üreticilerin ön görüşme yapmak üzere şirket merkezimize örnek ürünleriyle şahsen müracaat etmeleri veya telefonla bilgi vermeleri rica olunur. Müracaatlar ÜRETİCİ rumuzu ile yapılacaktır. MÜRACAAT: BankaiarOkcumusaCad.No. 39/51 Karaköy.İstanbul Tel.1447460.8Hat Elektrik süpürgesi standardı değişti Sanayi ve Ticaret BakanlığYnca elektrik süpürgeleri standardında değişiklik yapıldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın Resmi Gazete'de yayımlanan ilgili tebliğine göre, elektrik süpurgesinin kordon uzunluğu, temizleme başlığımn ön kenarı ile fış yüzü arasındaki en büyük uzaklık 6 metre olarak belirlendi. Daha önce her süpürge için en az 6 metre bükülebilir kordon olması gerekiyordu. Tebliğ uyannca. standart kapsamma giren malı üreten ve satanlann tebliğin yayım tarihinden itibaren 15 gün sonra bu hükümlere zorunlu olarak uymaları gerekiyor. Esnafa sicil kaydı zorunluğu Esnaf ve küçük sanatların sicile kayıtları zorunlu kılındı. Esnaf ve küçük sanatkârlar yasasında değişiklik yapan yasaya göre, sicil kaydı bulunmayan esnaf ve küçük sanatkârlar, mesleki faaliyette bulunamayacaklar. Yasa, sicile kayıtlı olan ve ilanı gereken hususların, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın gözetimi altında Ankara'da konfederasyon tarafından çıkanlacak "Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Sidl Gazetesi"nde yayımlanmasını da zorunlu kılıyor. (ANKA) Mali Müşavirliğe YÖK Komisyonu Serbest Muhasebecilik, Serbest Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Yasa Tasarısı'nın ilk 7 maddesi Adalet Komisyonu'nda değiştirilerek kabul edildi. Komisyonun kabul ettiği yeni metin aynen yasalastığı takdirde, "Serbest Mali Müşavirlik Sınavı Komisyonu" maliye ve vergi dallarında görevli 5 profesörden oluşacak. Komisyon uyesi profesörler YÖK tarafından hukuk, siyasal bilgiler ve iktisat fakulteleri, ve iktisadi ve ticari bilimler ile işletme fakültelerinin maliye ve vergi profesörleri arasından seçilecek. Var yılında zeytinyagı ithali Cumhuriyet tarihinde ilk kez iç tüketim için zeytinyagı ithal edilmesi kararlaştırıldı. Zeytin üretiminde bu yıl " v a r " yılı olmasına rağmen devletin ilaçlamadan çekilmesi ve yanlış fiyat politikası nedeniyle rekoltede yüzde 30'lara varan duşüş oldu. Bunun sonucunda stoklama ve fiyat artışı gundeme şeldi. Ankoro pozorlorı bir DEMİRÖREN şirketler grubu kuruluşudur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle