15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
lumhuriyet rar: Davacı ailenin 5 yaşındaki ıklarımn yol orîasında oynamalanna izin neleri, denetim, gözetim ve eğitim görevini olarak yerine getirmediklerinin delilidir. minat miktarı, felakeü önlenir hale getirecek likte de olmalıdır. JKARA (Cumhuriyet Büı 5 yaşındaki çocuğa çart ölümüne neden olan süıün, çocuğun anne ve babaödenmtei istenen manevi inat miktarı Yargıtay'ca ek bulundu. Yargıtay Dörü Dairesi, manevi tazminat nedilirken borçlar yasasınkoşullann aranması gereki kararlaştırdı. )1 üzerinde oyun oynadığı ve ina bakmadan karşıye geçistediği sırada kamyonun ması sonucu ölen 5 yaşında>cuğun annesine 200 bin lilabasına 180 bin lira maneızminat hükmeden Hukuk ıkemesi'nin karannı Yargıbozdu. Yargıtay karannda e denildi: Manevi uzminat bir ceza oJlıgı gibi, kusurlu olana yalhakuknn ihlalinden dolayı ılan bir kölülük de degildir. ine olarak, zarara nğrayanbir huzur duygusu dogurı, ruhi ızdtrabının dindirilmesini kısmen de olsa para ilc karşüamak amacı vardır. Ancak, takdir edikcek miktar feJaketi özlenir haie getirecek niteUkte de olmamalıdır. Davacılann 5 yaşındaki çocuklannın yol ortasiDda oynamalanna izin vermeleri, denetim, gozetim ve eğitim görevini tam olarak yerine getirmediklerinin, bu konuda buyük bir özensizliklerinin bnhındagunun deülidir ve ba dunun onlann kusaru olarak niteiendirilmelidir. Mahkemece kunülar gözöniinde tutulmadan bn miktarda manevi tazminata nükmedilmesi BSUI ve yasaya aykın balunmaktadır. O halde daha flgili bir manevi tazminat hükmedilmek iizere karar boznlmalıdır." TAKILAR Yargıtay bir diğer kararda da düğünde geline verilen takıların bağış olduğuna ve damadın ailesi tarafından geri alınamayacağına karar verdi. Yargıtay Dördüncü Hukuk Sahıbı: CumhuriyH Malbaacılık ve Gazeıecılik Türk Anonim Şirketi adına Nadir Nadi, • Genel Yaytn Muduru: HasanOmal, Muessese Muduru: tmiıw Işaklıgil, Yazı l>lerı Muduru Oka> Gonensin, • Haber Merkezı Muduru: talçın Bayer, Sajfa Duzenı Yonetmenı: Ali At»r, • Temsılcıler: ANKARA: Vaiçm DoğanJZMIR Hikmri Çdinkan. ADANA: Mebmrt Mcrcan. Servis Şeflerb (stanbul Hab«rlerı: Reba Oz, Dış Haberler: Ergun Balcı. Ekonomı: Osman Ulagay, Kullur: Aydın Kmeç, Magazin: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdulkadir Yuceimaa, Du/elırnc Rrfik Durtaş. Ara>lırmd: Şahin Alpay. IşSendika: Şukran krtenci, 0 koordınaıor: Ahmel Korulsjn, # Malı Isler hrol Erkul, llan ZfoaKrgene, Halkla Ilı>kıter: Gulderen Koşar. Idare: Huseyin Gurer. Iş'etme: SadunSnnmo. Basun ve Yayan: Cumhuriyrt Matbaacılık vc Gazeıecılik T.A.Ş. Turk Ocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu Istanbul, PK: 246isıanbul, Tel: 526 IOOO(9hat), Telex: 22246 • Burolar: Ankırı: Zıya Gokalp Bulvarı Inkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33 11 4147, Telex 42344 • İanir: Halu Zıya Bulvatı No 64/3, Tel: 25 47 0913 12 30Telex: 52359 • Adına: Çafcmak Cad. No. 134 Kaı 3. Tel: 1455019731 Telex: 62155. TAKVtM 11 Şubat 1985 Imsak: 5.31 Güneş: 6.57 ögle: 12.23 lkindi: 15.12 Akşam: 17.39 Yatsı: 18.59 argıtay, kazada ezileıı yaşmdaki çocuğıın ilesini kiLsvırhı buldu NECDET DYOR? 2 lkiidar partisi de içlerinde olmak üzere partilerin tümü henüz oluşum içindeler. Örgütleri tam kurulmuş sayılmaz. Halkla yeterli bir etkileşim içine girebilmiş değiller. Yöneîici kadroların yeterince deneyim kazandıkları söylenemez. Üyeleri arasında yakın ilişkiler, sıkı dayanışma kurulamamıştır. Bugün uygulanan politika, gerçekte iktidar partisinin değil, iktidar partisinin yönetiminde bulunan teknokratların politikasıdır. îktidar partisine oy vermiş olan seçmenin bu politikayı tutup tutmadığı belli değildir. kan Taşçıoğlu tarif etti: Oba, çadırdan biraz daha vük. 34 kişinin bir arada kalacağı barınaktır. indigı gıbi çadır bezden yapılır, oba daha dayanıklıdır. KARA (ANKA) Kültür Turizjn Bakanı Mükerrem ıcıoğlu 1985 yıhnda yapıla"sosyal turizm" çauşmalaia "hiçbir kâr gayesi güdalden," 80100 bin sabit gelirli memura tatil yapma olanağı atıiacağını bildirdi. faşcıoğlu, sabit gelirlilerin ve murlann çadır turizminin yaıra "oba turizmi" de yapaJannı belirterek oba turizmini 'le tanımladı: Oba, çadırdan biraz daha biik, 34 kişinin kalabilecegi büklukteki bannaklardır. Bilin[i gibi çadır bezden yapdmaklır. Oba isc bezden daha dauklı plasük kanşunı maddeden yapüıyor. Çadırdao daha knDanışitdır ve içerisinde kala<*aklann ihtiyaçlannı daha iyi karşdayacak nitdikte olacakür." Taşçıoğlu, ilk etapta Anıalya'nın Alanya ilçesinde Ebelik mevkinde 2 bin "obahk" bir kamping açılacağını ve yaz turizm mevsimi süresince 4 dönem olarak yararlanmaya sunulacağını anlattı htadireğe hem çadır em oba turizmi Dairesi, "Evtenme sırasmda davalılar tarafından davacı gelinlerine verilen takıfauin bagış niteliğinde" olduğunu, "Davacının evlenirken kendisine geleneklere göre, hediye vermek yükiimlülügünde olan davahlann biçinuel beyanlaruun gerçek irade olarak kabul edilmesinin dogruluk ve güven kurallanna uygun bir davranış" olduğunu kararlaştırdı. Bu güvenin hukukça korunmaya yeter nitelıkte olduğu belirtilen kararda, "Bu nedenk dava konusu takılann ona ait oldugn ve davalılar tarafından haksız olarak elkonuldugo kabul edilmelidir" denildi. Eşinin ölümü nedeniyle kendisine ait altın ve diğer eşyalara kayınpederi ve kayınvalidesi olan davahlann haksız el koydukları için 190 bin liralık zararının tazminini isteyen davacı, mahkemece davasmın reddi üzerine davayı temyiz etti. Konuyu inceleycn Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi şu sonuca vardı: "Bngön özeUikle büyttk kentlerde giderek terkedilmekk beraber, dugünde altın ziynet eşyası (takı) hediye edilmesi, takılması yerleşmiş bir gdenek oterak devam etmektedir. O halde, evlenme sırasında davalılar tarafından davacı geünlerine verilen takılann, bagış aiteiiginde oldugnnun kabnlnon gcrektlrmekiedir. Çünkii davacımız evlenirken kendisine geteneklere göre hediye vermek yukiimlülügunde otaa davalüann ekli beyanlaruı gerçek irade olarak kabnl etmesi, dofrnlnk ve güven kurallanna uygun bir davranışür. Getenek ve davaiılar ile davacdar arasındakl Ulşki davacıda, takdann kendisine dügiın sırasında hediye (bağış) olarak verilmiş olduğa yolunda bir güven yaratmıştır. Işte davacıda yarablan bu güven, hukukça koranmaya değer niteliktedir. Bu nedenle dava konusu taküan takılann ona ait olduğu ve davalılar tarafından haksız olarak el konuldugu kabul edilmelidir." Ufukta erhen seçim yok Haber Merkezi 12 Eylül'den sonra siyaset yaşamında "yan yasaklı" Necdet Uğur Cumhuriyet Haber Merkezi'nin sonılannı yanıtladı. Dün yayımladığımız birinci bölümde: "Seçmenler hâlâ bağlantısızdıriar. Zaman içinde >avaş yavaş iki büyük partide toplanacaklardır" diyen Necdet Uğur panilerin kimliklerini secmenlerin belirleyeceğini vurguladı. Deneyimli politikacı Necdet Uğur'un sorularımıza verdiği yanıtlann ikinci bölumünü yayımlıyoruz. Politikacılık belâlı bir iş gibi göriiniiyor ama bir giren bir daha çıkmıyor. Sizce politikacılıgı çekici yapan nedir? UĞUR Politika insanın kendisini kanıtlamasına; birikirnini, yeteneğini değerlendirmesine olanak verir; tekdüze yaşamına hareket gelirir, onu anlamlı kılar. Gerçek politika bir parti içinde yapılır. Partililik sevinç ve acıların birlikte yasandığı, ömür boyu süren bir arkadaşlıktır. Bu arkadaşlıkta gençler yaşlılarla, yaşlılar gençlerle dostluk kurabilirler; kentliköylü, doğulubatılı, Sünni Alevi, az okumuş çok okumuş, kadınerkek ayrımı yapılmaz; herkes eşittir. Sürekli yarışma ortamı içinde yaşanır. Kendine guvenenin önunde yollar açıktır. Başa geçirilenler çoğunluk öyle istediği için ve istediği surece başta kalırlar. Kazanılan ya da yitirilen seçimierin öyküleri, parti içi yarışmanın acı ya da tatlı anıları, parti uğruna sabahlanan gecelerin yorgunluğu, halka yaşama direncı vermenın sıcaklığı ve bunda payı olmanın bilinci onları birleştirir, birbirlerine bağlar. Siyasal partiler yalnız halkın ülke yonetimine ağırbğını koymasının değil, aynı zamanda, ülke bütunluğunü sağlamanın, insanlarımızı bir potada kaynaştırmanın da aracıdır. Butun bunlar, bir uğraşı çekici kılmak için yeterli değil midir? dıklan kural dışı yöntemler, kimi zaman da bürokrasiyle ilişkilerinde gösterdikleri taşkınlıklardır. Parti içi yanşmalarda kural dışına çıkılmıyorsa, yenilmek yenmek kadar doğal karşılanır. Kurai dışına çıkılıyorsa, parti içinde gittikçe artan bir gerilim başlar. Çirkin politikaa üreten ortam oluşuyor demektir. Bu çıkmazdan ancak, parti genel merkezleri her turlü kura! dışı yöntemin kullanılmasını önledıkleri zaman çıkılır. Bu çıkmaza giren partiler, vaktinde önlem alamaziarsa ağır fatura öderler. Politikacıları çirkin gosteren ikinci neden burokrasiye karşı davranışlarındaki taşkınlıktır. Bunda oturmamışlığın, "ne oldum delisi" olmanın da eıkisi vardır, ama gerçek neden halkın sorunları karşısında politikacının da, bürokratın da çaresiz kalmalarıdır. Halk, elinden geldiğince kendi sorununu kendi çözmeye çalışır. Ancak gucünün yetmediği yerde politikaaya başvurur. halkı bezgin ve küskün yapan bu aşın merkezciliktir. Ülkenin her yerinde sorunlarını tanıyan, çözüm yollannı bilen, gerekirse elbirliğiyle ek kaynaklar sağlayabilecek bunca yetişmiş insanımız vardır. Onlara kendi yörelerındekı işlerin gorülmesinde hiçbir yetki ve sorumluluk vermeyiz. Elli milyonun tüm işlerini merkeze havale edip çözümlerini oradaki memurlardan bekleriz. Akıl almaz bir iyimserlikle merkezin tüm işlerin hakkından geleceğine inanmışızdır. Oysa bu çıkmaz sürdükçe politikaa yıpranmaktan, bürokrat ezilmekten, ülke bunalıma sürüklenmekten kurtulamayacaktır. Seçenek gorunu Kamuoyunda bir süredir seçenek tartışması yapılıyor. İktidar partisi uyguladığı politikanın bir seçeneği olmadığını ileri surüyor. Onlara gore hangi parti iktidara gelirse gelsin eninde sonunda bu amaçla, nasıl yapılacaktır? Seçenek bu soruların yanıtlarındadır. Her parti bu sorulara temsil ettiği, politikasında ağır basan seçmen kesiminin eğilimlerine göre ayrı yanıt verecektir. Seçeneksizlik, demokrasilerin işlemediği toplumlarda söz konusu olabilir. Ekonomik bir politikanın seçeneğinin olmaması demokrasinin özune aykırıdır. Demokrasilerde partileri oluşturan seçmenlerin kendisi seçenektir. Bugün uygulanan politika, gerçekte iktidar partisinin değil, iktidar partisinin yönetiminde bulunan teknokratların politikasıdır. İktidar partisine oy vermiş olan seçmenin bu politikayı tutup tutmadığı henüz belli değildir. Şimdilik belli olan, onlann tedirginlik ve kuşku karışımı duygular içinde olup bitenleri yakından izlemekte olduklarıdır. Erken seçim sorunu Gerek iktîdar gerek muhalefet çevrelerinde zaman zaman erken seçim riizgâriarı esiyor. Siz erken seçim olasılığı görüyor musunuz? Erken seçim siyasal yaşamımızı nasıl etkiler? UGUR Ufukta erken seçim olasılığı gorünmuyor. Ama olaylar öylesine gelişir ki erken seçim kaçınılmaz bir çözüm olarak gundeme gelebilir. Erken seçimin yaran vardır. seçmen eğilimlerinin son genel seçimlerden daha normal koşullar içinde, daha bilinçli olarak yansıması sağlıklı bir gelişmedır. Yalnız erken seçimin de bir zamanı var gibi geiiyor. İktidar partisi de içlerinde olmak Uzere partilerin tümü henüz oluşum içindeler. Örgütleri tam kurulmuş sayılmaz. Halkla yeterli bir etkileşim içine girebilmiş değiller. Yonetici kadroların yeterince deneyim kazandıkları söylenemez. Üyeleri arasında yakın ilişkiler, sıkı dayanışma kurulamamıştır. Erken seçimin kendisi değil, soylentisi bile adaylık konusunu gündeme getirir. Yeni partiler yasası, pani içi adaylık seçimlerinin partiye yazılı uyeler arasında yapılmasını ongörmuştür. Böylece dar kadrolu delegeler arasında yapılan bir ön seçimin sakıncalannı gidermek istemiştir. Bu sistemin işlemesi partilerin örgütlerini tamamlamasına, halkla yakın ilişkiler kurulması sonucu olarak yeter sayıda uye yazılmasına bağhdır. Oysa partilerde uye yazımı yavaş gitmektedir, bilinen nedenlerle uye yazımında tutukluk vardır. Bugunkü durumda bir erken seçim uye yazımını büsbütun dondurur. Daha once yazılmış olan az sayıdaki üyeleri delege gibi kullanmak eğilimini guçlendirir. Partiyi desteklemeye hazır olduklan halde, şu ya da bu nedenle, akla gelrneyen nice değerli yandaş büsbütun yitirilmiş olur. Delege seçimindeki benzer sorunlar çıkar, genel merkezler karışır, partiler seçmenin beğjnisini kazanacak, parlamentoda yararlı olacak aday kadrolan oluşturmakta çok zorlanırlar. Halkla partiler arasında henuz tam dağılmamış olan ilgisizlik sisi daha yoğunlaşır. Öyle gorünuyor ki erken seçimin en erken zamanı, siyasal partilerimizin iç sorunlannı çozum tarihidir. Seçeneksizlik, demokrasilerin işlemediği toplumlarda söz konusu olabilir. Ekonomik bir politikanın seçeneğinin olmaması, demokrasinin özüne aykırıdır. Demokrasilerde partileri oluşturan seçmenin kendisi seçenektir. Politikacı da yardımcı olmak ister. Yerel yönetimler buyük ölçüde devre dışıdır, yararlanılamaz. Bürokrasinin taşra örgütlerine gitse sonuç alamaz. Onlar yetkisizlikten ya da sorumluluk korkusundan her sorunu merkeze havale ederler. Merkeze başvurmaktan başka çare yoktur. Merkezdekiler ise binlerce değişik içerikli dosyanın altında ezilmişlerdir. Dosyalan doğru dürust incelemek için vakiı leri yoktur. Vakit bulup incelemek isteseler, işin içinegiremezler. Dosyanın geldiği yerin özelliklerini bilmezler, o sorunu yaşamamışiardır, takdir haklarını kullanmaya yetkileri elvermez. Dosya bir köşede kalır. P o l i t i k a c ı 8ikii;tırınoa Politikacı gelip de sıkıştırmaya başlayınca dosyaya bir göz atılarak, eksiği gediği bulunup geldiği yere geri gönderilir. Biçimsel de olsa bir eksik bulunamazsa özetlenip bir üst bürokrata sunulur. Üst bürokratın toplantıları, gezileri vardır. Dosyayı incelemek için bir türlü vakit ayıramaz. Ama o da sıkıştınlırsa yeni bir takdim yazısıyla dosyayı daha uste sunar. Bir süre sonra dosya ilk çıktığı yere, şu ya da bu nedenle geri döner. Böylece surekli olarak Kafka'lık bir kısır döngu yaşanır durur. Gerçekte politikacıyı huysuz ve çirkin, bürokrat» çaresiz ve ezik, hakkını arayan politikayı uygulamak zorundadır. Bu konuda ne düşunü^orsunuz? UGUR İktidar partisinin bu konuyu propaganda amacıyla gundemde tuttuğunu sanıyorum. "İzlenen politikanın seçeneği yoksa, o politikanın sahibi olan partinin de seçeneği yoklur. Aslı varken taklitlerinden sakınınız" demek istiyorlar. Yalnız bizde değil, oteki ülkelerde de, bir süredir, ekonomik bunalım ve yapısal değişim sancıları yaşamvor. Zamanında yapısal değişiklik yaparak yeni teknolojinin gereklerine ayak uyduran bir iki ülke, gelişmişler de içinde olmak uzere. tüm ötekı ülkeleri geride bırakarak sıçrama yapmak uzereler. Çağımızın bu hızh temposuna uyabilmek için oteki ülkeler de bir yandan kemer sıkma politikası uygularken, ote yandan da ekonomikrinde, toplumlarının örgutlenme biçiminde, eğitimlerinde, altyapılannda köklü yapısal değişim gerçekîeştirmeye çalışıyorlar. Bunun için de tum sorunları kapsayan bir toplumsal proje oluşturuyoriar. Tartışma, kemer sıkma ve yapısal değişim politikalarının uygulanıp uygulanmamasmda değildir. Tartışma, kemer sıkma ve yapısal değişim politikalarının birlikte uygulanıp uygulanmamasında ve u>gulanış biçimindedir. Kemer sıkma politikası kimlere, nasıl uygulanacaktır? Yapısal değişıklikler hangi alanlarda, hangi Tutarsızhk Fırsatçıkk ve politika kamuoyunun politika ve politikacıya bakışı biraz değişik değil mi? "Politika yapmak" deyimi içtenliklen yoksun olmak anlamında kullanılıyor. "Partili" deyince birbiriyle didişen, fırsatlan kendi çıkarlan için kullanmaktan çekinmeyen kişiler akla geiiyor. UGUR Başka kesimlerde olduğu kadar politikada da tutarsız, fırsatçı kişiler vardır. Yalnız bunların ömürleri politikada, öbur kesimlerde olduğundan çok daha kısadır. Bu tür kişilerin politika sahnesinde maskeleri düşüp de gerçek yuzleri ortaya çıktığında, kamuoyunda öfkeyle karışık sert bir tepki oluşur. Bunun nedeni bellidir: Politikacı, kendi ellerimizle seçerek yaşamımız üzerinde etkili kararlar alacak yere getirdiğimiz kişidir. Kızgınlığımızda biraz da onlann sorumluluğunu taşımamızm payı vardır. ANKARA (ANKA) Devlet :miryolları 1985'in ilk ayında personelini takdirname ile lüllendirdi. ANKA muhabirinin demirtlları yetkililerinden edindiği lgiye göre, ödüllendirilen perınelin büyük çoğunluğunu muhtemel bir çarpışmayı önksn personelle , kaçan ıgonlan" durdurarak kazalan nleven personel oluştunıyor. u arada, bulduğu parayı görevlere teslim eden bir kondüktör e kendısine 500 lira sanarak 5 in lira para veren ve ilzerini alıadan giden Avusturyab bir ai:yi bulurak paralarının üzerini eri ödeyen gişe memuru da ulunuyor. lendryoUarı imlere dül verir? Çirkin politikacılığın nedenleri Bir de "çirkin politikacı" deyimi var. UĞUR Evet, "çirkin politikacılık" olduğu gibi "çirken polilikacı" da vardır. Politikacıları çirkin yapan, onlann kimi zaman parti içi yanşmalarda kullan BtTTİ Milyoıılarea Japon kadınının çizgili düş dünyası Dış Haberler Servisi "Esu bir kuaför olan Yoko, memur Cazuo'yla isteyerek evlenir. An:ak iinlii bir "rock star"ı olan •ski sevgilisi bir yıl kaldıgı New rork'tan donünce Yoko'ya tekar kur yapmaya başlar. Önce >na yüz vermeyen Yoko, adam ıaslalık numarası yapınca dayaıamajıp hastaneye koşar. Solunda, Yoko, aşkı uğruna kocaiinı terkeder". "Genç ve giizel bir memure olan Sumiko kendisinitaayalkırıklığma uğratan bir aşk macerasından sonra bir daha hiçbir erkekle Uişki kurmamaya yerain eder. Ancak, çalıştığı şirketin yakışıklı yoneücilerinden Mr. Yamaguchi ile tanışınca kararlılığı duygularınm kabarmasını engelleyemez. Sevgililer Sumiko'nun evinde çılgınca sevişirler. Fakat, bu mutluluk ancak birkaç hafta sürecektir. Mr. Yamaguchi bıkmıştır. Bir otel odasında geçen ihtiraslı bir "son gece"den sonra birbirlerine veda ederler. Sumiko içini çeker: "Dün gece yatakta duydugum çok garip bir duyguydu. Gözyaşı yok. Pişmanlık ya da aşk da yok. Yalnızca kendimden geçtim. Evet... evet... evet..." * ES ÇOK KAZANAN KADIN Japonya'nm en çok kazanan kadınlarından çizer Machiko Satonaka (soida) ve 500 bin tirajlı "Be in Love" adh dergide yer alan çizgi romanmdan iki kare (üstte). da ulusal bir saplantı durumuna geldi. Öyle ki, 1983'te basılan 4.7 milyaı kitap ve derginin dörtte birinden fazlasmı çizgi romaruar oluşturuyor. Yaklaşık 30 milyon Japon (toplam nüfusun dörtte biri) çizgi romanları düzenli olarak izliyor. Ancak, Japon çizgi romanları Batıdaki benzerlerinin aksine çocuklara yönelik değil; Japonya'da gazete tezgâhlannı kaplayan 165 yayının yaklaşık dörtte üçü yetişkinler için. Daha doğrusu yetişkin erkekler için. Japon kadınlan özellikk bu düş dünyasımn dışmda bırakılarak, kocalanmn ya da sevgililerinin erkeklere yönelik dergitmini va da aenc kız romanlanlardı. Artık koşullar değişiyor. ralar, aşk üçgenleri ve diğer yasa dışı tutkular. "For Lady" dergisinden Yamamato'ya göre "dergileri birbirinden ayirmak olanaksu." Çizgj fotoromanlar, ahlak konusunda hiçbir sınır tanımıyor. 15 yıl önce, öpüşme sahneleri bile bu tip yayımlar için fazla açık sayılırdı. Bugün, kürtaj, zina, homoseksüellik ve aile içi sapık ilişkiler sık sık kullanılan temalar. Kadınlar ve erkekler sürekli çıplak ve cinsel ilişki durumunda gösteriliyor. Şîddet ve kahramanlık vurgulayan erkek çizgi romanlarımn aksine, kadın çizgi romanları insan ilişkileri konusunda sonsuz fanteziler ve Japonya'da 1983'te basılan 4.7 rnilyar kitap ve derginin dörtte birinden fazlasmı çizgi romanlar oluştunıyor. Yaklaşık 30 milyon Japon çizgi romanları düzenli olarak izliyor. Feminist Teruko Yoshitake; "Japon kadınlan can sıkıcı erkeklerden bıktılar. Düş dünyasına kaçamak yapmak ihtiyaa duyuyorlar. Kitap okuyamayacak kadar yorgunlar, televizyon ise çok sıkıcı. Çizgi romanlar en akıllıca seçim" ne kurulu. Moda önemli bir unsur olduğu için karakterlerin giysileri ve saç biçimleri en ince aynntısına kadar işleniyor. Batılı insan tipi daha çok tutulduğundan çizgi kadın ve erkeklerin yuvarlak gözleri, ince uzun burunları ve san saçları var. Kadınlar gerçeklerden bıktı Çizgi roman dergileri, kadınlara Japon toplumunun bunaltıa geleneklerinden uzak bir düş dünyasına ucuz (bir dergi yaklaşık İ dolar) bir yolculuk olanağı sağlıyor. Japon toplumunda, kadın II. Dunya Savaşı'ndan beri küçtimsenemeyecek bir yer edinmesine rağtnen, erkek ege cünün üçte birinden fazlası kadın olduğu halde, bir kadına verilen maaş erkeğe verilenin yarısından biraz fazla Evlilik hâlâ kadının esas görevi olarak kabul ediliyor; ev işleri ve çocuk bakımının bütün sorumluluğu kadının üzerinde. "Kadınlar can sıkıcı gerçeklerden bıktılar" diyor feminist "Teruko Yoshitake ve sözlerini şöyle sürdürüyor: "Düş dünyasına kaçamak yapma ihtiyacı duyuyorlar. Kitap okuyamayacak kadar yorgunlar, televizyon ise çok sıkıcı. Çizgi romanlar en akülıca seçim." Türk firmakır rekabet için fiynt kırınca Cezarir pazarı kaçtı ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Nohut ve salça ihracatı için Cezayir'le anlaşma imzalayan, ancak daha sonra anlaşmanın koşullarını yerine getiremeyen iki Türk firmasıyla ilgili olarak Cezayir "anlaşma koşullanna uyulmasında" ısrar ederek, Türk heyetinin "ricasım" geri çevirdi. Türk fîrmalarınm Cezayir pazanna girmek amaayla kendi içlerinde "fiyat kırma" yoluyla rekabet etmelerinin çeşiüi sonuçlar yarattığı saptandı. Sağlanan bilgilere göre, bundan bir süre önce iki büyük Türk fırması Cezayir'e nohut ve salca satmak amacıyla girişimde bulundu. İki fırmanın yanı sıra başka Türk firmalan da Cezayir'e nohut ve salça için farkh fiyat verdiler. Ancak, Türkiye'de çok iyi tanınan iki fırma, diğer Türk firmalanyla rekabet edebilmek amacıyla büyük ölçüde fiyat kırdı. Çok düşük fiyat verdikleri için nohut ve salça ithalatını Cezayir bu iki fırma yoluyla gerçekleştirme karannı verdi. Aradan bir süre geçtikten sonra, Cezayir ile iki firma arasında imzalanan anlaşma gereğince, ihracatın zamanı geldiğinde, her iki Türk fırması "önceden \erdikleri fîvattan" nohut vesaiçayı ihraç edemeyeceklerini gördüler. Bu nedenle de Cezayir'e başvurarak "fiyatı yükseltmek istedîklerini" belirttiler. Buna Cezayir Hükümeti karşı çıkarak "anlaşmada yer alan fiyattan ve yine anlaşmada yer alan zamanda mallar Cezayir'e gelmezse, anlaşmanın kurallannı uygulayacaklarım" bildirdiler. Anlaşmadaki ilkelere göre, koşullar yerine getirümediği takdirde, taraflann karşılıklı olarak 3 milyon dolar tutannda tazminat açma hakkı doğuyor. Cezayir "zamanında ve istenilen fiyattan mal getirmedikleri" gerekçesiyle firmalann bu tazminat ı Ödemelerini istedi. Firmalar da konuyu Cezayir gezisi sırasında Cezayir Ue ekonomik işlerden sorumlu Devlet Bakanı Kazım Oksay'a iletti. Oksay Cezayir'de bulunduğu sırada olayı Cezayir yetkililerine açarak "firmalann bir seferlik affedilmesini" istedi Ancak, Cezayir anlaşmada yazılı kurallardan "vazgeçmeyecegini" belirterek "ya firmalann nohut Ue salçayı anlaşmadaki fiyat iizerinden hemen getirmelerini ya da tazminatlannı ödemelerini" istedi. Sağlanan bilgilere göre, Cezayir her iki firmaya "anlaşma kurallannı yerine getirmek için" çok kısa bir süre tanıdı. 3 bin kadın çizer Japonya'mn 3000 profesyonel kadın çizerinin çoğu çizgi fotoromanlarda calışıyor. Bu çizerler Japon kadınlan için toplumdaki yerleTİ açısmdan güçlü örnekler oluşturuyor. "Çizgi romanlanmda sürekli kadınlann yaşamdaki amacımn evlilik olmadığını vurgulayonım" diyor Japonya'mn en çok kazanan kadınlanndan çizer Machiko Satonaka. Satonaka'nm yılhk geliri yaklaşık 400.000 dolar. Çizgi fotoromanlar gittikçe daha çok seviliyor. Çizer T«uka'ya göre, "Çizgi fotoromanlar güniimüz Japonyası'nda bir zamanlar rock müziginin Batıda olduğu kadar etkili." Tutkunlarının da belirttikleri gibi, bu yeni tip çizgi romanlar milyonlarca Japon kadınının düşlerini ellerinde tutabilecekleri bir fanteh»line aetirivor. Ortak tutku: Aşk Kadınlar için yazılmış ilk çizgi fotoroman "Be in Love" (tirajı 500.000) ortaya çıktıktan sonra, 11 kadın çizgi fotoromanı daha gazete tezgâhlannda boy gösterdi. Bu yayımlann toplam aylık tirajı yaklaşık 3 milyon. En çok satan ayhk dergi "You" (tirajı 900.000) 1980'de Uk çıktığından beri, okuyucu sayısını her yıl % 7080 oranında artünyor. Çizgi fotoromanlann okuyuculan genellikle 20 yaşlanndaki memurlaı, öğrenciler ve ev kadınlan. Hepsinin ortak tutkusu aşk; ne kadar ateşli olursa o kadar iyi. Dergilerde işlenen konu ülusal saplantı Böyle "başdöndüriicü" masallar, Japon basınında patlak veren yeni bir furyanın malzemesi: Kadınlar için çizgi fotoramanlar. Time dergisinin haberiT rVinT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle