15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER PARASAL CEZALAR: Usulsüzlük, kusur, ağır kusur ve kaçakçılık olarak dörde aynlır. Bilindiği gibi usulsüzlük cezası "vergi kaybı" aranmaksızın kesilir ve şekle aykın davramşları önleme amacını taşır. öbür parasal cezalar ise, "vergi kaybı"na bağlanmıştır. Kusur vergi kaybırun yansı, ağır kusur "vergi kaybı"nın bir misli, kaçakçıhk ise "vergi kaybı"nın üç misü tutanndadır. HÜRRÎYETİ BAĞLAY1CI CEZALAR: ayn olarak, yasada belirlenen hallerde, 1 aydan 3 yıla kadar hapis cezasını, ticaret ve meslekten men cezasını ve bunlann duyrulmasını içerir. Ne var ki bu cezalara, mali idareler tarafından değü, bağımsız mahkemelerce hükmolunur. Demek oluyor ki, Vergi Usul Kanunu'nda tespit edilen cezalara bir yenisi, "manevi ceza" diyebileceğimiz "teşhir" eklenmiş bulunmaktadır. Hem de hiçbir aynm gözetilmeksizin. Ister "vergi kaybı" kusur cezalı, ister ağır kusur cezalı, ister kaçakçılık cezalı olsun. Bu konuda iki örnek vermek yararlı olacaktır. ÖRNEK 1: Mükellef çeltik fabrikası sahibidir. Hazırladığı pirinçleri çuvallı satmaktadır. Mali idare çuvallann yüzde 50 oranında amortismana tabi olduğundan bahisle hepsinin gider yazılmasını kabul etmemiş, matrah farkına kacakçılık cezasını uygulamıştır. Uyuşmazlık kesinleştiğinde vergi farkı ve üç misli cezadan başka "teşhir" de uygulanacaktır. Oysa anlaşmazlığın kaynağı yorum farklılığıdır. ÖRNEK 2: Mükellef, veraset beyannamesini vermiştir. Rayiç değerlerdeki fark nedeni ile cezalı vergi salınmış ve kesinleşmiştir. Vergi ash ve ceza alınmakla kalınmayacak, "teşhir" de yapılacaktır. Oysa uyuşmazhk "rayiç" değer gibi ilkeye bağlanması mUmkün olmayan bir ölçekten doğmuştur. Kuşlcusuz bu örnekleri çoğaltmak kabildir. Amacımız örnekleri çoğaltmak değil, suç ile ceza arasındaki dengenin korunmadığını vurgulamaktır. Zira çağdaş raaliye anlayışı, "Vergi kanunlannın gereği kadar şiddet, mUmkUn olduğu kadar kolayhk" getirmesidir şeklinde özetlenir. ANAYASAYA AYKIRILDCLAR Bütçe ve Plan Komisyonu'nda ifade ettiğimiz gibi, "teşhir" edilme önlemi anayasaya aykırıdır. 1 Anayasanın 17. maddesinin 3 numaralı bendi, İnsan Haklan Evrensel Beyannamesi'nin 5. maddesinde öngörülen hükmü içermektedir. Gerçekten anayasa metninde "kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz" denilmektedir. 2 Getirilen hükümde "teşhir" yetkisi Maliye ve Gumrük Bakanhğı'na verildiği gibi "usul ve esasların" tespiti de Bakanlığa bırakılmıştır. Oysa anayasanın 37. maddesinde açıkça, "Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin ancak kanunla konulacağı" yazıhdır. Görülüyor ki, teşhir unsurlarının tespiti yetkisinin Maliye Bakanlığına bırakılması, anayasa ilkelerine aykındır. 3 Bilindiği gibi Vergi Usul Yasası'nın uygulanmadığı vergiIer de vardır. Örneğin Gümrük ve Tekel İdareleri tarafından tahsil edilen vergiler bunlar arasındadır. Demek oluyor ki, gümrük kacakçısına teşhir yok; gümrükteki Katma Değer Vergisi'ni kaçırana teşhir yok; yorum farklılığı nedeniyle cezaya maruz kalan Damga vergisi mükellefine "teşhir" var. Bu ayrıcalık yine anayasada öngörülen "kanun önünde" eşitlik ilkesine aykın değil midir? Hele bir dizi başlasın, görelim. (1) Vergi cezalannın hukuki mahiyeti: 1. Hakkı Ülkumen, Iktisad ve Maliye Mecmaası, cilt 3. sayı 2, >ıl 1956. TV'de Yeni Bir Dizi: İtfükellefler Geçidi Getirilen hükümde "teşhir" yetkisi Maliye ve Gümrük Bakanhğı'na verildiği gibi "usul ve esasların" tespiti de Bakanlığa bırakılmıştır. Oysa anayasanm 37. maddesinde açıkça, "Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin ancak kanunla konulacağı" yazıhdır. Görülüyor ki, teşhir unsurlarının tespiti yetkisinin Maliye Bakanlığına bırakılması, anayasa ı ilkelerine aykırıdır. PENCERE Ak ile Kara... 23 EKÎM 1985 ÎİVURAL ARIKAN İzmir Milletvekili Vergi kutusu 17 Ekim 1985 günü Bütçe ve Plan Komisyonu'nda açıldı. Kutudan ilk çıkan ördem, herhangi bir nedenle vergi kaybı yaratanlar, vergi ve kesilen cezası kesinleşen mükellef ile vergi so *" rumlusunun basın ve TRT yo•' • ' luyla kamuoyuna teşhir edileceğidir. Kimilerince alkışlanan bu önlemde, bir yandan insan onur ve haysiyetine karşı saygasızlık, öte ; yandan vergi ceza hukukunun r göz ardı edilmesi gizlidir, saklıp' dır. recmedilmesi (taşlanarak öldüriilmesi), çağdaş anlayışın dışındadır. Bu nedenledir ki, Türkiye'nin imzalayarak katıldığı İnsan Haklan Evrensel Beyannamesi'nin 5. maddesi açıkça, "Hİç kimse, haysiyet kına cezalara ve maameleiere Ubi tatulamız" bükmünü getirir. VERGİ CEZALARININ NTTELİGİ NEDİR7 Türk Vergi Hukuku'nda cezalann sadece mükelleflerin vergi kanunlanna riayet etmelerini sağlamak amacı ile getirildiği kabul olunmaktadır (1). Nitekim Vergi Usul Kanunu'nda vergi cezalanmn "vergi kanunlan hükümlerine aykın hareket edenler, bu kitapta yazılı vergi cezalan ile cezâlandınlır" şeklinde tanımlanması da vergi ceza hükümlerinin bu amaç ile getirildiğini göstermektedir. Şu kısa açıklamadan anlaşılmaktadır ki, vergi cezalannın, ceza kanurüannda belirlenen öbür cezalardan bir farkı yoktur. VERGİ CEZALARI NELERDİR? Vergi Usul Kanunu'nda vergi cezalan parasal ve özgıirlüğü bağlayıa cezalar olmak üzere iki ana grupta toplanmıştır. İnsan haysiyet ve onuronun, insanjn sosyal haklanndan önce geldiği inancına varümadıkca bu kabil ilkel önlemlerin gündeme İNSAN O.NUR VE gelmesi, getirilmesi kaçınılHAYSİYETİNE AYKIRILIK mazdır. Suç işleyenlerin elleri ya da Vergi cezalannın vergi ve reayaklarına zincir vurularak ser sim mahiyetinde olmadığı, tazgilendikleri dönemler, insanlık minat karakterinde bulunmadı. tarihinde çok gerilerde kalmıştır. ğı kuramda (doktrinde) kabul edilmektedir. Aynca, vergi cezaHırsızlık yapanların ellerinin lannın sahsiliğine bakılarak. kesilmesi, zina suçu işleyenlerin EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OKURLARDAN Kim ilgileniyor? Türkiye'nin üçüncü büyük şehri olan İzmir ilinin oldukça güncel bir sonınu ilgililerin gözünden kaçıyor. Çöziimünün hiç de o kadar güç oldu&unu sanmıyorum. Sorun trafîk sıkışıkhğu Özellikle mesai saati başında, sonunda karşılaşılan bu sorun özellikle tüm semtlere otobüslerin kalktığı Konak'ta cereyan ediyor. 22.5 milyonluk fehirde otobüslerin traflğe çtkif yerine bir üst geçit yapılamıyor mu? Şartlarm yapıma uygun olmadığını kabul edelim. Özellikle bu bölgede (Konak'ta) belli saatte trafiğin daha da düzenli akışıru sağlamak için kontrolün arttınlması gerekmektedir. Dikkat edilmesi gereken ikinci nokta sadece trafîk akışımn olduğu bölge değil aynı zamanda otobüs çıkıs tcrminalinin kontrolü de buna dahildir. BİROL KABAN IZMlR Arkadaşımız Yalçın Pekşen "DuydukGördük" köşesinde Zerrin Arbaş'la konuşmuş. Zerrin Arbaş, 20 yıkJan beri Amerika'da yaşayan "film oyuncumuz." Orada bir Kızılderili ile evlenmiş; kocasını anlatıyor: " Aktördü, filmlerde, televizyonda oynadı. Önce esmer adam, 'Heavy' (sert adam) rollerine çıkardı. Kötü adam, Mafia babası tipinde oynamış, Amerika'da o zamanlar şöyle bir şey vardı: İyi adamlar sarışın, kötü adamlar esmer olurdu. Kocam da 'heavy' rolleri oynuyordu." (Cumhuriyet, 19 Ekim 1985) • Ünlü "Angelitos Negros" ezgisini Amerikalı kör şarkıcı Jose Feliciano çok güzel söyler: "Beyaz ressam hep beyaz çiziyorsun Tannnın hiç kara meleği yok mudur?" Hıristiyanlığın yüzyıllar boyu ürettjği dinse) "tasvir"\eröe melekler hep beyaz, zebaniler hep kapkaradır. ABD'ye gittiğimde Salt Lake City'de Mormonlarla tanışmıştım. Mormon Kilisesi bütün insanları bu yeni dine çağırıyordu; ama derisi siyah olanları değil. Neden? " Zencifer belki Mormon olabiliıier; kilise kesiminde yükselemezler. Çünkü kutsal kitapta yazıldıgına göre Kabil, kardeşi HabH'i öldürdüğü zaman Tann'nın lanetine uğramıştır. TanrıKabil'in rengini siyaha çevirmiştir. Kara derıliler bu laneti tenlerinde taşıyoriar." * Afrika'da hayyanlara kök söktüren, zencilere diz çöktüren Tarzan beyaz değil mi? Şu katılmamış bir İngiliz lordudur Tarzan: Lort Greystok!.. Mavi kanlı beyaz derili insanın siyahlara üstünlüğü her Tarzan filminde vurgulanır. Bizim TV'de birkaç ay önce gösterilen "İyi, Kötü, Çirkin'' filminin müziği aylarca çocukların dilinden düşmedi. Film, İtalyanların "spagetti" türünden bir kovboy serüveniydi. Pek ünlü Cleant Eastvvood, başrolde "iyı"yi oynuyordu; attığını vuruyor, çirkinleri ve kötülerı madara ediyordu. "Kötü" ile "çirkin" esmerdiler; ikisi de birer Hollyvvood 'heavy'siydi. (ArkosıU. Sayfoda) İrtica Savunucuları! "Heron yılda bir demokrasinin canına işte bu laflaria krymış1 lardır. 'İrtica' komünizmin gizlıce çahşması için hazırlanan sun'i karanlıktır", "1985 ekiminde durup dururkBn başlatılan o her boyk dan, iftiralı, şerbetli irtica yayınları..", "Kimdir bu irtica tellalları? .1 Ne menem iştir yaptıklan? Milletin dinine, vicdanına, Müslümanca tutumlarına böyle saldınrken ilhamı ve cesareti nerden alıyortar", "Müslümanlan bir avuç kumda boğmaya çaltşan bu devrim Voikancı'lan yine nereden türediler..." Bu sözler, yıllardır Atatürk'e ve devrimlerine en ağır sataş< maları yapan, Atatürk'e Atatürk adını bile çok gören bir adai mın!.. Ne zaman gericilik şahlansa, ne zaman Atatürk devrimlerinden ödünler verılse, ne zaman Türkıye'yı ilerici atılımların~ dan geriye döndürme çabaları hızlansa, bu tür kişileri ön safta görürüz. Yıllardır Atatürk'e, gerçek Atatürkçülere karşı verdiği savaşı gözler önünde sürdürür, bizler de buna demokrasi gereği dıye katlanırız. Ama o ve onun gibiler adalet karşısında yargıianan kişileri bile, o kişiier yanıt vsremez, kendilerini savunamaz durumdayken en ağır biçimde suçlarlar O zaman bizler de bu adamların maskelerini indirmek zorunda kalırız. Bu gibileri Kastamonu'da Sayın Evren yanıtladı. Şu soruları yöneltti gericilere, gericilikten yana olanlara: 'Bugüne kadar, yani Atatürk Cumhunyet döneminden bugüne kadar, gelmiş '\ geçmiş bu kadar idareler sizin dininize karışmış mıdır? Kime "' sen camiye gidiyorsun, namaz kılıyorsun demiştir." Evren, ca. milerde verilen vaazlara da değinmiş, bunların yaptıklan propagandalardan örnekler vermiş, Cumhurbaşkanı'nın imamlık yapmadığı bir ülkede cuma namazı kılınmaz söylentilerine de 'Bak, yediği halta bak' diyeöfkesini belirtmiştir. Kuran'ın Türkçe okutulmasını isteyen, "O zaman göreceksiniz ki bu gibi bazı ""hocaların söyiedikleri doğru değildir" diyen Cumhurbaşkanı1 nın gericilik ve irtica konusuna bu denfi önem vermesi boşuna mıdır? Atatürk düşmanı kişilerin yaymaya çalıştıkları gibi 'irtica tellallığı' mıdır gericilik tehlikesini görüp, önlem alınması' nı istemek?.. Yurdun dört bir yanından gelen haberler, İstanbul'un orta ye>' rindeki Fatih semtindeki baskılar (vitrindeki kadın mankenleo'rin bile başlarının örtülmesi, bu semtte içkili yerlerin kapatıl"' ması, camilerde verilen vaazlar vb), Milli Eğitim'de ikı yıldır sürdürülen geriletici tutumlar, bütün bunlar ortadayken, Devlet Başkanı bile Kastamonu'da halkla konuşmasında bu konuyu en açık biçimde vurgularken, Türkiye'deki gerici akımları görmezlikten gelmek. gelmeye çabalamak o gericiligin hizmetinde olmak değilse nedir? "Üçüncü bir tehlike teokratik düzen arayıcılarıdır Bunun içinde irtica da vardır" diyen Cumhurbaşkanı'nın bu sözlerine de bakalım ne gibi kulplar takacak gericilik yanlıları? * Bir başkası da, adalet önünde yargıianan ilerici aydınlara, yazarlara, bilim adamlanna, sendika liderlerine sürekli sataşan, en ağır suçlamalarda bulunmaktan çekinmeyen, bu yüzden zaman zaman adalet önünde hesap vermeye de çağnlan bir başka kişi de, geçen gün bir kez daha bana sataşmış... Şeriat Devletine Doğru' başlıklı yazılarımdan birinde eski Başbak a n Yardımcısı Zeyyat Baykara'nın, Başbakanlığa 30 Kasırn r %1982'de gönderdiği bir yazıdan bir iki alıntı yapmıştım. Bu ya"zısında Baykara, Diyanet Vakirnın bazı işleri üzerinde durmakta ve bu konularda soruşturma açılmasını öneımektedır. Nitekim böyle bir soruşturma da açılmıştır. Şimdi bu kişi, bu konudaki yazımda adı geçtiği için Adalet Bakanhğı'na beni 'jurnal' ediyor. Bir davada "tesiredicı, hatta o davanın seyrini değiştirici bir yayın' yapmışım! Oysa benim yazımda ne davadan söz ediliyor, ne de adı geçen kişinın böyle bir dava açtığı söyleniyor. Oysa bu kişi, beni ihbar' eden yazısında davanın bakıldığı mahkemeleri tek tek saymaktadır! Davayı etkilemek budur ancak!. Yıllardır bu kişilerle uğraşırız. Sırası gelince aslan kesilirler, sırası gelince bir yana büzülürler. Uzmanı olmadığı bir alanda ortaya atılıp kendine çıkar sağlamaya çalışacak, biz de belgelere dayanarak bunu belirteceğiz, sonra da kalkıp her zamanki gibi adaleti etkilemeye kalkışacak, üstelik de bizi htç aklımıza gelmeyen bir işi yapmakla suçlayıp, ihbarcılık alışkanlığını sürdürecek!... 'Şeriat Devletine Doğru mu?' yazımda, daha önceki yazılarımda Türkiye'nin içine sürüklenmek istendiği durumları belirttim. Doğru yazdığım, doğruları belirttiğim, Sayın Evren'in konuşmalarıyla da ortaya çıktı. Huzursuzlukları buradan geliyor, istedikleri olmadı, Türk toplumunun yönünü geriye doğru çevirememenin, hiçbir zaman da çeviremeyeceklerini anlamanın sıkmtısı.. Etibank 5O vıldır sizlerle ETİBANK güçlü kuruluş, güçlü bankacılık Sermayesi: 150 milyar ÜRGÜPGOREMEIHLARA Zetve Peri Bacaları.YeraltıŞehirteri.Eğlence CUMHÜRİYET BAYRAMINnA. 3828 EKİM Özel Otobüs Tam Pansivon 33.000.Barbaros Bulvan 35 Beşiktaş 161107416182261612281 Kadıköy: 3361660 ur ATtLLA ŞOFÖR OKULU Türkiye'de tek. Eğitim ve öğretimde tek. Uzman bayan kadrosuyla tek. Disiplin ve ciddiyetiyje tek. Ücrette çok ucuzluğuyla tek. Eğitmen olarak emekli subay veya öğretmen aranmaktadır. Fındıkzade/lst. 523 79 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle