15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 EKİM 1985 MDP, iktidara yükleniyor HABERLER CUMHUR/YET/r Hüsnü Doğan hakkındaki gensoru önergesi TBMMde HP ve SODEP il başkanlarımn birleşme hakkındaki görüşleri Haber Merkezi Halkçı Parti ile Sosyal Demokrasi Partisî'nin (SODEP) birleşmeierine çeyrek kaldı. İki partinin genel başkanları, birleşme protokclünü imzaladılar bile. Önümüzdeki ayın başında her iki partinin olağanüstü kurultayları birer gün arayla toplanacak ve birleşme "resmen" gerçekleşmiş olacak. Ondan sonra ise her iki partinin örgütlerinin il düzeyinde kaynaşmasma, yani "bütünleşme" sürecine girmesine stra gelecek. Bütün bu gelişmeler sürerken, Halkçı Parti içinde iki grup millet sekilinin genel merkez yönetimine muhalefete geçmesi, birleşmeyi "bazı açılardan" sakıncalt bulması büyük çalkalanmalara neden oldu. Cumhuriyet muhabirleri, iller düzeyinde, asıl birleşmeyi gerçekteştirecek olan parti örgütü yöneticilerinin görüşlerini aldılar. Bugünden başlayarak partilerin il başkanlarımn görüşlerini yayımlıyoruz; Başkanı) Küçük kurultay öncesi olumsuz etkisinin olabileceğini ileri sürenler bulunmasına rağmen il örgütümüz, genellikle birleşmeyi olumlu karşılamıştır. HP il örgütü ile temaslarımız devam etmektedir. Istenilen seviyede bir uyum ve kaynaşma henüz yoksa da bunu sağlayabileceğimizi umuyoruz. DlYmiK/GÖRDİK YALÇIH PEKSEH ANKARA, (Cumhuriyet Bürosn) MDP, Özal iktidarına karşı tam atağa kalktı. Tanm, Orman ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Doğan hakkında hazırlanan gensoru önergesi, dün TBMM Başkanlığı'na verildi. MDP'nin önümüzdeki günlerde ihaleler, ithalat ve ihracat rejimi, petrol alımı ve taşımacılığı konularında Meclis araştırmaları için de çahşmalaryaptığı bildirildi. Söylemezoğlu, Dinçerler'in Milli Eğitim Bakanlığı dönemindeki uygulamalannı da Meclis gündemine getireceklerini sözlerine ekledi. Hüsnü Doğan hakkındaki gensoru önergesinin, basılıp dağıtılmasından sonra 10 gün içinde Meclis gundemine ahnıp alınmayacağı görüşülecek. MDP'liler, bakanlan soru önergesiyle de sıkıştınyor. Aydın Milletvekili Ertugrul Gökgün, Tanm Bakanı'ndan, ithal tohum için hangi fırmaya ne kadar komisyon ödendiğinin açıklanmasını istedi. KAYSERİ Zeki Orhan (SODEP) Birleşme zaten bizlerin baştan beri istedtğimiz bir şeydi. Sonucu çok olumlu karşıladık. tl düzeyindekı ilişkilerimiz son derece olumlu ve gelişme safhasında. DSP'nin fazla bir varlık gösteremeyeceğini ve sosyal demokratlann birleşip gelişmesini önleyemeyeceğini sanıyorum. DSP'ye gitmek isteyenleri, kendilerinin şahsi çıkar kavgası olarak görüyoruz. Sayın Gürkan'ın temposuna ayak uyduramıyor ve kendilerini dışta kalmış görüyorlar. Sosyal demokratlar gelecekte bunlann hesabım kendilerinden soracaktır. Onlar ayrılmasa da, zaten biz kendilerini, "çürük elma" gibi belirleyip atacağız. Hasan Durmuş (HP) Birleşme tabamn istediği bir sonuçtu. SODEP yöneticileri ile çok samimi ve içten ilişkiler içindeyiz, Önümüzdeki günlerde birlikte hazırlayacağımız programla çalışmalarımıza başlayacağız. tlçelerimizde olumlu gelişmeler görüyoruz. DSP için şu anda bir şey söylemek istemiyorum. Gerek parti içi, gerekse vatandaşlardan duyduğumuz kadarıyla DSP sosyal demokratlann birleşmesine ihanet ediyor. Şeyhmuz Bahçeci: Birleşmeye muhalif değilim DftARBAKIR, (Cumhuriyet) Rahşan Eeevit'le görüşen milletvekilleri arasmda bulunan HP Diyarbakır Milletvekili Seyhmuz Bahçeci, dün yaptığı açıklamada, 'Tarti degiştirmeyi siyasi bir ahlaksıztık sayannı" dedi. Şeyhmuz Bahçeci Cumhuriyet muhabirine şu acıklamayı yaptı: "Kendi adıma konuşuyorurn; DSP'nin kuruluşumın ne aşamada oldugunu ogrenmek için konuştum. Sosyal demokratlann (ek çatı aitanda birleşmesi düşiincesindeyim. Belki birkaç kez daha görüşecegim. Bizler, Sa>ın Giirkan ve Sayın tnönü'nün halkımmn istedigi ikiidar olma arayışında olduklannı hesap ederek kurulma aşamasında olan DSP'nin dışımızda kalmasını istenıedik. Tek amacımu bu idi, parti degiştirmeyi siyasi bir ahlaksızlık sayarun." ratlann asıl hedefı olan 1988 iktidarı yönünden olumlu karşılamaktayınu Bu birleşmeyi kentimizde de çekişmesiz halletmek için girişimlerimiz sürmektedir. Birleşmedekı 7/7 oranı önemli değildir. DSP, SODEP HP birleşmesinin dışında mütalaa edilmemelidir. Er veya geç DSP'nin de bu çatı altinda yer alacağına inanmaktayım. O nedenle gidiş önem ifade etmemektedir. Nadiv Gürsen (SODEP) Sosyal demokratlann bir arada tek bir yumruk olarak mücadele vermesi, örgütümüzün ve sosyal demokrasiye gö'nül veren partilerin, yani hepimizin özlemi ile Genel Merkez seviyesinde başlatılan birleşmeyi saygı ile karşılıyoruz. lan, bizlere ihanet olarak değerlendirivorum. KÜTAHYA Hakkı Eser (SODEP) Bunun kararını çoktan verdik. Bu birleşme tabandan geldi. Birleşme konusunda Kütahya örgütü olarak hiçbir sorunumuz ve sıkıntımız olmayacağı düşüncesindeyiz. HPTuerle Kutahya'da önceden de iyi ilişkilerimiz vardı. Halil Gümüş (HP) Kesinlikle birleşmeye karşı değiliz. Mevcut kurulu veya kurulabilecek sosyal demokrat partiler neden birleşmesinler. Zira görülen üç parti arasmda önemli bir görüş ayrüığı yok kLBiz HP Kütahya örgütü olarak bu aşamaya çoktan geçtik. Sayın Ecevit'e sonsuz saygımız var. Sosyal demokmtlann iktidara gereksinmesi olduğu bir zamanda sosyal demokratlan böleceğine inanmıyoruz. Bir şeyyaparsa, birleşmeye mutlaka katkıda bulunacaktır. SAKARYA Selçuk Gedikli (SODEP) Tüm sosyal demokratlann bir çatı altinda toplanmalan arzusu içindeyim. tki örgüt olarak görüşmelerimizsurüyor. İlk görüşmemizde HP İl Başkanı arkadaşımızın örgüt başkanlığmdan /<?ragat etmesi yolunda görüşmeler yapıldı. En iyi örgütü oluşturma çalışması içındeyiz. DSP'nin kurulmasım saygıyla karşılarım. Ancak gerek kuruluş gerekçesi, gerekse izlenen yolun SODEP: tenfarklı olmadığını da görmekteyiz. Dursun Başer (HP) Birleşmeyi onayltyoruz Kurulacak olan yeni parti başkanlığmdan feragat ediyorum. Birleşme ve bütünleşme için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. SODEP HP ve DSP amaçlan aym olduğu için yeni bir oluşuma gerek yoktu. tnşallah bu partinin de durumu iyi olur. CÛNEYT ARKIN Geçmişteki hatalan için "filmde aktör tek başına etkıli olamaz. "Rejisörü, prodüktörü. senaristi var" diyor. (Fotoğraflar: MEHMET AKİF) Jön olayı yanlış bir şeydi Cüneyt Bey, sizin bir lakabınız vardı.. "Bir Numaralı Adam" diye... Yine var herhalde değil mi? Şimdi Yalçın Bey, sinemada iyi bir film çıkıyor. Halka yakın bir otay gelişiyor. Orada adamı benimsiyor seyirci. Bir dönemde içinde Malkoçoğlu'nu benimsemişti. O dönem içinde "Malkoçoğlu" dedi. Cemil'ler çıktı. "Cemil" dedi, Köroğlu çıktı. "Köroğlu" dedi. "Bir Numaralı Adam" çıktı.. Onu da dedi.. Evet bu bir film adıydı ama, bize galiba "sinemanın bir numaralı adamı" anlamına öyle diyorlardı. Şimdi herkes Türkiye'de " B i r numarayım" diyor. Gerçek bir numara kim sizce?.. Valla şimdi sinema olarak aldığımız zaman herkes bir numara.. Daha iyisi var. Daha eskisi var.. Herkesin bir işlevi var. Numaralamak bana şey gelmiyor.. Peki Cüneyt Bey, sinemamızda oyuncu olarak en önemli kişi malum.. Jönprömiye dediğimiz başroldeki yakışıklı kişi oluyor. Nedir bu işin ölçusü? Nasıl bir kişidir Jönprömiye? Şimdi bizim aslında seyirciye verdiğimiz jön olayı çok yanlış bir şeydi. Yani günahsız, hiç hataşı olmayan, saçı devamlı briyantinli, kesin olarak makyajlı, dümdüz bir adam.. Yaşamayan.. Acı çektigi zaman bile çok abartık. Yani yaşamayan bir tipti.. İŞİN KOLAYI Herhalde seyirci bunu istiyordu ki siz de bunu yapıyordunuz.. Valla ben seyircinin ne istediğini bilsem, sinemada ilk önce onu yapacağım.. Ama klasik şablonlar var.. Bazı şeyler biliniyor ki uzun yıllar geçerlı oldu. Aslında her şey Batıdan kopya.. Jön olayında da, f'ımlerin konusu olarak da bizim insanımız, bizim tavrımız değil. Yani Türk sineması hiçbir zaman kendi sineması, ulusat sinema diye çıkmamış.. Nedeni ne bunun? işin kolayına kaçılmış.. Siz sonra bu olayı biraz hareketli filmlere çevirdiniz. Kavgalı gürültülü filmler... Bundan amacınız neydi? Türkler kavgayı sever diye mi? dokuz perende atan.. dövüşen.. sevişen bir adamım. Bunlara da çalıştım.. Sevişmeye de mi? Yok ona değil.. Ama perende atabilirim. Medrano Sirki'yle çalıştım. Barfiks yaptım, uzun atlama, yer hareketlerinde çalıştım. Trambolin çalıştım. Sonra at olayını billrim.. Bayağı çalıştım. Karate çıktı, karate çalıştım. Türk sinemasmm "bir numamlı adamı" Cüneyt Arkın: SAMSUN Kâmil Anü (HP) Birleşmeyifevkalade uygun gördük. Çünkü temelde birleşme yanlısıvız. SODEP'le yönetim kurulunu böiüşerek çahşmalara başladık. Birleşmede zorluk çekmiyoruz. tl Başkanı henüz ortada yok, ancak SODEP'e verilebilir. Bu konuda benim ve partimizin itirazı yok. DSP'ye gidecekler ayıp ediyorlar ve ihanet ediyorlar. Cenuü Altay (SODEP) Birleşmeyi çok iyi karşıladık. Çok iyi oldu, onayladık. İl başkanlığı için birformül aradık, en çok oy sağlayanın olmasmı kararlaştırdık. HP'den DSP'ye kayacak SflRT Edip Şendur (SODEP) Birleşmeyi çok iyi karşıladık. îyi öir sonuç almacağına inamyorum. Birleşmede geç bile kalınmıştır. Birleşmeyi biz örgüt olarak onaylıyoruz. Dirsek teması halindeyiz. Demokratik usullere uygun olarak kendi aramızda anlaşacağız. Niyazi Yüdız (HP Saymanı) İyi karşıladık. Daha henüz SODEP'le temasımız olmadı. Birleşmeye karşı değiliz. Henüz DSP kuntlmadığt için göriiş vermem sakıncalı. DtYARBAKlR Mehmet Kahraman (HP) // örgütü olarak parti içi demokratik mücadelemiz sosyal demokratlann birleşme ve bütünleşmesi amacına yönetik olduğundan birleşmeyi sosyal demokrat iktidar için tarihi bir görev kabul ediyoruz. Hüseyin Tayfun (SODEP tl 2. SİVAS Bekir Kuzu (HP) SODEPHP birleşmesini sosyal demok Partiden ayrthp kurucu otmayu anayasanın 84. maddesi engeldir ANKARA, (UBA) Anayasanın 84. maddesine ilişkin tartışmalar değişik boyutlara taşarak büyüyor. 84. maddenin, partilerinden aynlarak kuruluş hazırlıklan sürdürülen Demokratik Sol Partiye kurucu olmak isteyen HP milletvekfllerini de smırladığı Öne sürüldü. Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Ahmet Boyacıoğlu bu maddenin partisinden istifa eden milletvekilinin bir başka partiye kurucu olmasım da engellediğmi bildirdi. Ahmet Boyacıoğlu konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi: "84. madde konusu yılan hikâyesine döndu. Herkes her şeyi dedi. Gün geçmiyor ki bu konuda değişik görüsler Ueri süriilsün. Partisinden istifa eden bir milletvekilinin başka bir siyasi partiye girmesine engel olan Anayasa maddesi benim kanıma göre milletvekilinin partisinden istifa ederek başka bir partiye kurucu olmasım da engeller. Ben maddeyi böyle yorumluyonım. Çünkü Anayasa, yonetmelik degil ki kelimeler uzerinde tartışılsın. Anayasanın üzerinde ktırulu oldugu, içinde taşıdığı bir temel göruşü, bir gayesi vardır. Maddeler bu görttse, bu gayeye göre yorumlanıp uygulanır. Bu temel gayeye göre bence partisinden istifa ederek başka bir parti kurucusu olan milletvekilinin uyeliğinin dıişmesine de TBMM Genel Kurulu karar verebilir." Maddeye gore milletvekilliğinin düşmesine karar verecek merciin TBMM Genel Kurulu olduğunu hatırlatan Boyacıoğlu maddeye ilişkin yapılacak bir uygulama sonucu Anayasa Mahkemesi'ne dava açılırsa bu konuda Anayasa Mahkemesi'nin açıklık getirebileceğini bildirdi. Boyacıoğlu Anayasa'nın 84'üncü maddesinin askıya almması konusunda ise, "Anayasa maddesinin askıya alınması hususunda dunyada ve Tiirkiye'de bugüne kadar tek bir uygulama olmadı. Olamaz da, Başbakan teknik bir insan. Muhendis. Sanıyorum anlatmak isiedigini iyi ifade edemedi" diye konuştu. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Boyacıoğlu: KARS Naci Tarhan (HP) Birleşme konusunda HP ıçmdeki bazı milletvekillerinin basmda çıkan demeçleri doğal sayılmalı. Çünkü bu milletvekilleri, kendi yapısal görüşlerinden kaynaklanan bir şeyi ifade ediyorlar. Demokrat olmayan bu kişiler, HP'nin içinde bir urdur. Bunlann bu şekilde HP ile SODEP'in birleşmelerine çomak sokmaları doğal. Ekrem Alp (SODEP Yönetim Kurulu üyesi) SODEP ile HP'nin birleşmesinde iki genel başkanın söylediği gibi büyük sorunlar ortaya çıkacağını biliyorduk, bu nedenle hazırlıklıydık. Biz demokrat olmayan milletvekillerinin sayısım da biliyoruz. Bunlann birleşmeye hiçbir şekide zararları olamayacaktır. Katsayıya tepkiler ANKARA, (ANKA) 1986 mali yüı bütçesi ile memur ücretlerinde yapılacak artış, rakam oyunu ile yüksek gösterümeye çâlışıldı. Maliye ve Gümrük Bakanı Ahmet Kurtçebe Alptemoçin, düzenlediği basın toplantısında en düşük ücretli memur maaşının katsayı, yan ödenek katsayısı ve yakacak yardımında yapılan artışla 1986 yıhnın ilk yarısı • ve ikinci yansmda toplam ytlzde 31.2 oramnda yükseltileceğini açıklarken, gerçek artışın yüzde 25.1 düzeyinde olacağı hesaplandı. ' Alptemoçin, ocak ayındaki ücret artışının yüzde 16.6 düzeyinde gerçekleşeceğini, bu artışla oluşacak ücretin de temmuz ayında yüzde 14.6 oramnda artırılacağını açıkladıktan sonra, iki oranı toplayarak 1986 yüı ücret artışının toplam yüzde 31.2 olacağını savundu. Ancak, en düşük ücretli memurun maaşında yıllık olarak meydana gelecek artışın oranı 1986 yılı için öngörülen enflasyonun sadece binde 1 üzerinde yüzde 25.1 olarak hesaplandı. örneğin aylık maaşı 100 bin lira olan bir memur, temmuz 1986'ya kadar ayhk 116 bin 600 liradan olmak üzere toplam 699 bin 600 üra maaş alacak. Temmuz ayında ücret 116 bin 600 liranın yüzde 14.6 artmasıyla 133 bin 624 liraya yükselecek ve bu rakam üzerinden ikinci altı aydaki gelir 801 bin 700 lira olacak. Bu memurun eline ilk altı ayda 699 bin 600, ikinci altı ayda da 801 bin 700 lira olmak üzere yıhn bütününde 1.5 milyon lira geçecek ve ayhk gelir ortalaması, aralık 1985'teki 100 bin liralık maaşına göre yüzde 15.1 artarak 125 bin 108 liraya yükselecek. SODEP'LN TEPÖSİ SODEP MKYK üyesi Tevfik Çavdar, konuyla ilgili olarak yaptığı acıklamada, "Öıal'ın cömert gibi gözüken bu karan, memurların >e katsayıyı kullanan diger ücretli kesimin 1986'da enflasyonu yakalayamayacaklannı göstermektedir. Ücretliler bu cömertliğin nereye uzandığını daha şubat ayından itibaren satınalma guçlerinin duzeyiyle ögreneceklerdir ' dedi. MDP Genel Sekreteri Necati Karaa. katsayı ile memurun cebine bir şey girmeyeceğini savunurken, HP Genel Sekreteri Muhteşem Vasıf Yiicel de, "Bu acıklamayı ciddi bulmuyoruz. Katsayı konusunda Meclise getirecekleri sayıya kadar güvenme>eceğiz, geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yılda katsayı artışı ile memurlara verilen artış, enflasyon tarafından yutulup gidecek" diye konuştu. Gerçek zam oranı%25.1 TİP VE SİNEMA Sizin bir de doktorluk olayınız var.. Doktorluk yapmayı hiç düşünmediniz mi? Sanmıyorum.. Ara verdik, bundan sonra bu işe dönmek.. Çok zor. Şunu soracağım. Siz doktorsunuz.. Fakat bazı filmlerinızde kör rolü oynadınız. Ve bu filmlerde tip bilimi açısından inanılmaz olaylar oluyordu. Örneğin kör adamken siz, yere düşüyordunuz ve gözünüz açılıveriyordu.. Halbuki siz bir doktor olarak bunun imkânsız olduğunu biliyordunuz. Nasıl kabul edip oynadınız böyle rollerı... Şimdi dediğim gibi, filmdeki aktör tek başına etkili olamaz. Rejisörü var, prodüktörü var. Senaristi var.. Ama siz artık onlan etkileyebilecek kadar önemli bir oyuncuydunuz.. Ama bir yere kadar.. Sadece tip açısından değil, mesela mahkeme sahnelerinde de hukuksal açıdan bir sürü yanlışlık yapılır. Mesela Amerikan mahkemeleri gibıdir bizde mahkemeler. Halbuki sistem tamamen ayrı.. Ama bunları kimseye anlatamazsınız.. Ancak kendi filmlerinizde ne yaparsanız.. NASIL KÖR OLUNUR? Peki Cüneyt Bey, kör rolü oynamak zor mudur? E.. zordur tabii.. Hem gözünüz açık olacak.. Hem kör gibi davranacaksınız... Nasıl başarıyordunuz bunu?.. İnceleyerek tabii.. Nerede? Kimi inceliyordunuz?.. Bir kör arkadaşım vardı.. Onun hareketlerine baktım.. Mesela şişeden bardağa içki koyacak. Böyle şişeyi bardağa değdirir, ondan sonra döker. Sigara yakacak, ısıyı duyması lazım.. Elinin yanması lazım.. Bunları epey inceledim... Kaç film çevirdiniz siz? Sanıyorum üç yüz.. Çok fazla değil mi.. İnanılmaz.. Türkiye'de söyleyebiliyorsun da, dışarda sordukfarı zaman ben indirim yapardım.. On beş, yirmi veya otuz, kırk derdim. Inanmaz bir yabancı çünkü.. MALİ DURUM Bu üç yüz film ne getirdi size para olarak? Bir evim var, bir yaztığım var.. Arabam var.. Biraz param var.. Bir dükkân aldım, babamlara bir ev almıştım. O var.. Allah daha fazlasını versin diyeceğim ama epey vermış zaten.. Aslında garip Dir olay var.. Bu kadar süre içinde bir insan bu kadar çalışsa ve herhangi bir işte bu kadar başarıya ulaşsa herhalde daha çok kazanırdı.. Eğer işin daha aslına bakarsanız bu kadar uğraşmadan da daha fazlasını kazanan var.. Onu bilemiyorum.. Ama bizde para kazanma şöyledir; siz belli bir ay içinde belli bir para alırsınız. Ben onu bazen hiç alamam. Bazen kısa bir süre içinde çok para alırım.. Anlıyorum... Hayranlarınız erkekler midir, kadınlar mı? (Cüneyt Arkın sözün burasında eşinin bulunduğu yöne doğru baktı) Şimdi şöyle bir şey var.. Sinema olayında ben ayağı yere basmayan bir jön değildim. Her tür film çektim. Romantik filmlerimi çektiğimde genç kız otanlar şimdi anne olmuş.. Beni bir abi gibi görüyorlar.. Yaşlı kadıniarı görüyorum "oğlum" diyor.. Her filmim bir sınıfa hitap ediyor.. Başka başka yönlerden.. ELAZIĞ Turgut Bektaşoğlu (HP) Birleşmeyi olumlu karşılıyoruz. SODEP ile uyum içerisindeyiz. Bütünleşmeye hiç bir zaman karşı olmadık. DSP kurulmuş bir parti olmadığı için bu konuda konuşmak istemiyorum. Hüseyin Haki Kişioğlu (SODEP) Çok olumlu karşıladık. Zira bu, haikın isteğiydL Bu istek temelden geldi ve birleşme gerçekleşiyor. HP ile uyum içindeyiz. Çok iyi kaynaştık. Temelden gelen arzulara yönetimlerin ve başkanların karşı çıkamayacakları bir çağda yaşıyoruz, DSP'den HP'lilere: ŞimdiUk diyalog CANAN YAZGANGtL ANKARA DSP Kuruluş Hazırlıklan Bürosu'ndan, Rahşan Ecevit'in, kendisiyle göruşmeye gelen HP'Ulerin DSP'ye geçme konusundaki ısrarlı tutumlarına rağmen herhangi bir söz vermediği, ancak diyalog kapılarını açık tuttuğu bildirildi. Ecevit'in, kendisine "Arük bu işi bitirelim" diyen HP'lilere sadece durumu yeniden değerlendirmelerini ve acele davTanmamalanm önerdiği öğrenildi. Rahşan Ecevit, bazı milletvekilleri ile yaptığı son görüşme ve gelişmelerle birh'kte partinin kuruluş tarihini önümüzdeki hafta içinde düzenleyeceği bir basın toplantısı ile açıklayacagını söyledi. Rahşan Ecevit, HP'li milletvekillerine kuruculuk konusunda söz vermediğini ifade ederek, "Ben her şeyi onlara bıraktım. Onlarm karar vermesini bekliyorum. Aceleci tutumlar vanlışlara yol açıyor, bu nedenle sadece acele etmeyin dedim" biçiminde konuştu. HP'den DSP'ye katılacaklar konusunda herhangi bir acıklamada bulunmak istemediğini belirten Ecevit, partinin kuruluş tarihi, kurucu sayısı ile birlikte son gelişmelerin de önümüzdeki hafta içinde kamuoyuna açıklanacağını bildirdi. Ecevit, Cumhuriyet muhabirinin sorusu uzerine, kendisi ile görüşen HP'lilerle yeniden bir görüşme için tarih saptanmadığmı, ancak HP'lilerden istek gelmesi halinde yeniden görüşülebileceğini de söyledi. DSP'NİN TUTUMU DSP kuruluş bürosu yetkililerinden edinilen bilgilere göre, örgutlenme biçimi, program ve ilkeleri ile "yeni bir model dunımundaki" DSP, HP ve SODEP ile partiler olarak birleşmeye karşı çıkıyor. Ancak DSP'nin bu iki partiden gelecek tek tek başvurularda kişilere, "demokratik sol ilkeleri benimsemiş" olma koşuluyla kapılarını açık tutacağı gözleniyor. HP örgütü ile tabanını, SODEP'e oranla kendilerine daha yakın bulan DSP'nin, özellikle HP'den kurucu üye alma konusundaki endişeleri ise şöyle sıralanıyor: • HPSODEP birleşmesini engelleyici ve solu parçalayıcı bir izienim yaratıjmaması: DSP yetlilileri, HP'nin Meclis grubundan DSP'ye sağlanacak desteğin, sosyal demokratlann MecHsteki muhalefetini olumsuz yönde etkileyeceği düşüncesiyle, solu bölen ve parçalayan bir görüntü yaraülmamasına özen gösteriliyor. • HP'nin Meclisteki yapısında DSP'ye geçişlerie birlikte meydana gelebilecek siyasi gelismeler: ANAP'ın anayasanın 84. maddesinde değişiklik isteklerini gündeme getirdiği bir dönemde, HP'den istifa ederek DSP'ye kurucu olacakların milletvekilliğinin düşürübnesi olasıhğı karşısmda erken seçimin gündeme gelmesi de DSP yöneticilerinin üzerinde durduğu bir problem olarak ortaya konuluyor. • HP gnıbandaki karışıkhjclar: DSP, kuruluşuna karşı çıktığı ve antidemokratik olarak nitelediği HP grubunu bir bütün olarak "demokratik sol Ukelere uygun" bir yapı olarak nitelemiyor. HP içinde DSP'ye katüacak milletveküleri ile parti yöneticilerinin, yeni bir model iddiasındaki DSP'nin yapısına zarar vereceği düşüncesiyle, demokratik sola katılacakların titiz bir incelemeden geçirilmesi gereği üzerinde duruluyor. "Tabandan tavana" örgütlenme ilkesi içinde kurucuların çoğunun işçi ve köylülerden esnaftan oluşturulduğu bildirüen DSP'ye iki yıla yakın kuruluş çahşmalan sırasında hiç katılmamış politikacıların alınması ve ön plana çıkanlmasınm parti yapısına ters düşeceği endişesi taşınıyor. DSP sempatizanı olarak tanınan HP milletvekilleri Nuri Korkmaz, Şeyhmuz Bahçeci, Fikret Ertan, Soleyman Koyuncugil ile bagımsız Turgut Sözer'in bu hafta sonuna kadar kendi aralarında toplanarak DSP'ye geçip geçmeme konusunu yeniden değerlendirecekleri bildirildi. "DSP yolcusu HP'liler", daha sonra Rahşan Ecevit'le yeniden bir araya geierek, partilerinden istifa edecekler. StRECEK Şair ve (Baştarafı 1. Sayfada) Şair ve ressam Metin Eloglu, 11 Mart 1927'de İstanbul'da doğdu. Askerlik dönüşü yaşamını fırçası ve kalemiyle kazanmaya başlayan Eloğlu' nun ilk şiiri "Sabah Şarkısı" Mehmet Metin imzasıyla 1943 yılında İzmir'de Kovan dergisinde yayımlandı. İlk öyküsü ve başka şiirleri yine bu adla aynı yıl Serveti FünunUyanış dergisinde de çıktı. Daha sonra Varlık, Izmir'de çıkan Fikirler, Yeditepe ve Seçilmiş Hikâyeler dergilerinde Metin Eloğlu adıyla şiirlerini yayımlamaya başlayan sanatçı, Yeditepe'de resim eleşıirileri, Güney dergisinde de takma adla kitap tanıtma yazılan yazdı, sanatçılarla konuşmalar yaptı. 1951'de çıkan ilk kitabı "Düdüklü Tencere" ile kişiliğini kabul ettirdi. Bunu "Sultan Palamut" ve "Horozdan Korkan Oğlan" adlı kitaplan izledi. İlk yapıtları Garip Şiirinin evrimi gibi görulse de sonraları İkinci Yeni içinde yer aldı. Ama temelde kurulu düzene karşı çıkıp, yeni bir dünya kurma özlemi içinde toplumcu öze yöneldi. "Türkiye'nin Adresi", "A>şe Mayşe", "Yumuşak G", "Rüzgâr Ekmek", "Hep" ve "Ay Parçası" daha sonraları çıkan kitaplarıydı. Son şiirlerini "Önce Kadınlar" başlığı altinda topladı. Bunun yani sıra, 30'a yakın öykü yazdı, bir ara bunları "Gurbette Her Akşam" başlığı altinda toplanıayı düşünüyordu. Bu tasarımını gerçekleştiremedi. 1971'de yayımladığı "Dizin" kitabıyla Türk Dil Kurumu Şiir Odülünü aldı. Bu oöneminden sonra sözcüklere aşırı düşkün yeni bir şiir dili kurma çabasını en uç noktalara göturerek şiirınde soyutlamalara girişti. Her şeye Batıdan kopya. Jön o/ayında da, filmlerin konusu olarak da bizim insanımız, bizim tavrımız değil. Yani Türk sineması hiçbir zaman kendi sineması diye çıkmamış. Çünkü işin kolayına kaçılmış. Evet kavga etmesini bilen.. O çok önemli bir oiaydı.. Yani hakkını istemesini bilmek çok önemli bir oiaydı.. Mesela Malkoçoğlu.. Içki içer, atını sever, duygusu vardır. Fedakârlığı vardır. Astında bu yakaladığımız tip Türk insanında, Türk erkeginde olan özellikler. Bana pek öyle gelmiyor.. Hem namuslu, hem dürüst, hem yüreklı, hem kızlarla arası iyi.. Pek yaşayan bir tip gibi değil.. Yaşayan bir örnek verebilir misiniz? Bir tane vereyim.. Memed Kemal.. Bizim Memed KemaJ mi? Evet sizin yazarınız.. Pek Malkoçoğlu'na benzemez ama.. Aaa.. Çok sever o işi. Sohbeti var. Kavga eder yerinde. İpki sever.. Kadıniarı da sever.. Oyle mi? İçki, sohbet ve kadın sevgisi tamam, ama ben Memed Ağabeyin pek öyle yumruk yumruğa kavga edeceğini sanmam.. Veya kılıçla... Yani ömek dedinizde.. Aslında o yaşayandan çok, olması gerekeni biraz.. Bir özlemdir. Kadını sevelim, çelebi olaiım, hayata hoşgörüyle bakalım.. Yerinde kavga edelim.. Tabii bu işticaretin kurallarından kaynaklanıyor. Birfilmin hiç değilse zarar etmemesi gerekiyor. Bakıyorlar ki, Cüneyt Arkın kavga ederse film iş yapacak.. Sonra o kadar abartık hale geldi ki Cüneyt Arkın bir yumrukta on iki kişiyi devirir hale geldi. Komik bir hale geldi, kahraman komikleşti.. Askeri durum (Baştarafı 1. Sayfada) bakanlar, Genelkurmay Başkam Orgeneral Necdet Ürug, kuvvet komutanları bulundular. Genelkurmay Genel Sekreterliği, saat 16.50'de başlayan brifmgle ilgili olarak 16.50'de şu acıklamayı yaptı: "Cumhurbaşkanı Sayın Kenan Evren'in, 1986 yüı bütce haznüklan dolayısı>la. Silahlı Kuvvetler'in modernizasyonu ve reorganizasvonu çalışmalanndan bugüne kadar gerçekleştirilmiş olanlaria, 1986 ve müteakip >ıllarda yapılacaklar hakkında bilgi verilmesi ve aynca askeri durum degerlendirilmesinin yapılması direktiflerine istinaden, Genelkurmay Başkanlığı'nca 11 Ekim 198S günü saat 14.00'te Genelkurma) Karafgâhı'nda bir brifing düzenlenmiştir. Brifinge, Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı ve diğer ilgili bakanlar, kuvvet komutanları, Genelkurmay 2'nci Başkanı, Jandarma Genel Komutanı ve ilgili müsteşarlar katılmışlardır." Brifing, saat 16.35'te sona erdi. Cumhurbaşkanınm da katıldığı Genelkurmay Başkanlığındaki geniş toplantıyla ilgili olarak yapılan açıklamadan sonra bir yetkili, Cumhuriyet'e şunlan söyledi: "Gerçekleştirilen Remo toplantıda program ve reorganizasyon sorunlan butun boyutlan ile anlatıldı. Bu program ve organizasyonlann neresinde olduğumuz üzerinde bilgi verildi, saptamalar yapıldı. Milli savunmaya 1986 y ılında bütçe ödeneği yeterii göruldu. Ne var ki, dışalımlar için önemli sıkıntı, dövizden kaynaklanmıyor, nakit ve ödenek sıkıntısından ileri geliyor. Savunmayı Ugilendiren bütün bu konular bugunku (dünkü) toplantıda ayrıntıları ile ele alındı. Dış sorunlar ve Türkiye'yi Ugilendiren öteki konular, mesela ABD ile ikili anlaşma konusu bu toplantıda ele alınmadı." Yani size "abi" veya "oğul" gözüyle bakmayan kadın yok mu diyorsunuz? Var tabii.. Ama önemsemem.. Bazen benim sevmediğim durumlar da gelişiyor... Yanında kadının erkek var.. Bizde de erkeklerin hali malum.. Peki Cüneyt Bey bu konuyu pek sevmiyorsunuz anlaşılan.. Şunu soracağım; yeni jönler çıkıyor.. Çıkmıyor.. Çıkmıyor mu? Çıkmıyor.. Bizim dönemimizde her sene ÇOCUKLAR KORKUYOR üç dört tane jön gelirdi.. Bakın şimdi sayalım.. on beş tane jön vardık bizim dönemimizde, Mübalağa yani.. şimdi yok.. Kesin.. Malkoçoğlu, Mamçakoğlu oldu.. Neden çıkmıyor? Peki Cüneyt Bey gerçekten insan döve Ben de anlamıyorum.. Çünkü Türk sinebilir misiniz? Var mı böyle bir tarafınız. Sizden ması inandırıcılığını yrtirdi.. Öyle abartık, öyle korkuyordur birçok kişi.. Korkuyor tabii. Özellikle çocuklar korku aktlsız Işler yaptık ki.. Şimdi genç kız da çıkyor. Öyle görüyortar beni.. TaDii o ben ola mıyor. Adam da çıkmıyor. Son olarak Cüneyt Bey, memnun musumam.. Ama öyle isteniyor. Rejisörü var, prodüktörü var, onlann isteğine uymak zorunda bir nuz halinizden? aktör.. Başkasını denemediğim için.. Bir kıyas Ama galiba sizin de bir tarafınız var.. Me lama yapamıyorum. Buna razıyız artık.. O halde devam edeceksiniz.. sela okuyoruz.. Dublör kullanmadan perende. Başka bir iş yapamam ki.. Tabii devam atmalar, düşmeler, kalkmalar.. Judo, karate.. Samim Lütfü'nin dediği gibi ben havada edeceğim..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle