19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLER 8 OCAK 1985 Kaillt t e y p (Baştarafi 1. Sayfada) gili olarak eezai takibi miistelzim rıişvet iddiasından dolayı T.C. Anayasası'nın 83 ve lOO'iincü raaddeleri hükiimleri dairesinde gereğini TBMM'ce takdir ve tayin istemini kapsayan sözii edilen Cumhuriyet Savcılığı'nın yazısı Adalel Bakanlığı'nın yazısına bağlanarak Başbakanlığa tevdi olunmuştur. 6.1.1985 giinü Başbakanlık da Adalet Bakanlığımızdan almış oiduğu yazı, teyp bandını ve deşifre edilmiş metni aynı gün TBMM Başkanlığı'na intikal ettirmiş ve anayasanın 83 ve 100'ıincü maddeleri uyarınca gereğinin yapılmasını istemişti." Adalet Bakanı Necat Eldem, daha sonra konuya ilişkin gazetecilerin sorularını şöyle yanıtladı: Tejı> bandlan suç için yeterli kanıt olabiliyor mu? ELDEM Onun takdiri ilgili mahkemeye aittir. Riışvet olarak alındığı söylenen para miktan ne kadardır? ELDEM Açıklayamam, konu TBMM'ye ve yargıya intikal ettiği için şu arada daha fazla bir açıklama yapmayı uygun bulmuyoruz. Özdağlar'ın bu konuda bir savunma yapması istendi mi? ELDEM Olamaz, çünkü dokunulmazlığı var. Bandı siz dinlediniz mi? ELDEM Yetkili kişi değilim, dinleyemem. Delil olarak yalnızca teyp bandı mı var? ELDEM Bant var, iddia var, o kadar. Sayın Başbakan bu bandı dinledi mi? ELDEM Bilmiyorum. Bu bant bir telefon dinlemesinden alınmış bir ses mi? ELDEM Ortada bir bant var. Bu tiir ihbarlar devam ederse istifalar sürecek mi? ELDEM lstifanın istenmesi, istifayı isteyecek durum ve makamda olan zatın takdirine bağlı husustur. Daha kesin deliller var o zaman... ELDEM Bilemem. Bu deliller Başbakanlığa daha üst bir yerden gönderilmiş olabilir mi? ELDEM Araştırmadım. Araştırmama da gerek yok. Ben nihayet Başbakanın gönderdiği hususlarla bağlıyım, onları inceledim. Öyle bir şey de yok. Böyle bir olayda firma sahiplerinin de lutuklanması söz konusu olabilir mi? Rüşvet veren de suçlu olabilir mi? ELDEM Siz nihaî yargıya dayanması gereken sualler soruyorsunuz. Yorumlar yapılmasını istiyorsunuz ki, bu mümkün değil. Biz bir ön inceleme yaptırdık diyorum, detaylanna inmek yasalara göre uygun değil. Sizin sualleriniz hep detay. Bandın Adnan Kahveci'ye verildiğini söylediniz. Aynı bant Cumhurbaşkam'na da verilmiş mi? ELDEM Onu verene sorun. Eldem'in açıklamasından sonra gazetecilerin çeşitli sorulannı yanıtlayan Devlet Bakanı ve hükUmet sözcüsü Mesut Yılmaz, Başbakan özal'ın iddiayı ciddi bulduğunu ifade ettiğini yineleyerek, "tddianın doğnı olup olmadtğını tespit gerek. Meclis'te kunılacak soruşturma komisyonu gerekse mahkemenin görevi. Sayın Başbakan sadece iddiayı ciddi bulduğunu söyledi. lddianın ciddi bulunması üzerine bakan da görevinden istifa etmiştir. Bize göre asıl iyi değerlendirilmesi gereken hükümetin tutumudur" dedi. Özdağlar'ın aklanması halinde yeniden görevine iade edilip edilmeyeceğine ilişkin soruyu da yanıtlayan Yılmaz, "Sayın Başbakanın takdirine bağlı. Ben bir şey söyleyemem" karşılığıru verdi. özdağlar'ın milletvekilliğinden istifasının istenmediğini de kaydeden Mesut Yılmaz, "Başbakana elindeki bu delilleri adli mercilere vermesi için herhangi bir zorlamada bulunuldu mu" biçimindeki soruyu "Hayır öyle bir şey kesinlikle söz konusu değil" biçiminde yanıtladı. Bakanlar Kurulu'na girerken oldukça sıkmtıh görünen Özal, Bakanlar Kurulu çıkışında gazetecilere gülerek yanıtlar verdi. Özal'a sorulan sorular ve yanıtlar şöyle: Özdağlar'a verildiği iddia edilen riişvet ne kadar? ÖZAL Bandda var. Meclis'te açıldığı zaman, komisyonda görüşülecektir. Benim açıkla• mam mümkün değil. Teyp bandı Meclis'te okunaçak mı? ÖZAL Bu konuyu ben açıklamam biliyorsunuz. Bakan lık açıklamasını da Adalet Bakanı yaptı. Sizin bu konuyu adli mercilere iletmeniz için herhangi bir telkinde bulunuldu mu? ÖZAL Hayır. Zaten hadise bana geldi. Bu mesele herhangi bir yerden gelmedi. Bana geldi. Deliller mi doğrudan doğruya size geldi? ÖZAL Ben bandı iki üç kez dinledim, kontrol ettim. Bazı kontroller yapıldı ondan sonra da karar verdik. Sayın Cumhurbaşkam'na arz ettim. Cumhurbaşkanı'nın size bir sözii oldu mu? ÖZAL Hayır, o konuda bilgi veremem. Petrol taşımacılığını düzenleyen DIT4Ş'ın Genel Müdürü: "Bizi hep şikayet ederler" Türkiye'ye yapılan petrol taşımacılığını devlet adına düzenleyen ve şirketlere "taşımacılık" görevi veren DÎTAŞ'ın Genel Müdürü Turgay Beltan, "İsmail Özdağlar, bize hiçbir zaman bu şirketlere para ödeyin veya ödemeyin gibi bir talimat vermemiştir" dedi. Haber Merkezi Türkiye'ye yapılan petrol taşımacılığını devlet adına organize eden ve gerek UM Şirketi gerekse Cerrahoğlu Şirketi'ne "taşımacılık" görevi veren DİTAŞ Şirketi'nin genel müdürü emekli Amiral Turgay Beltan, "Müstafi Bakan tsmail Özdaglar, bize hiçbir zaman bu şirketlere para ödeyin veya ödemeyin gibi bir talimat vermemiştir. Devlet Bakanı'nın ödemelerimizde hiçbir etkisi olamaz. Biz Tüpraş'ın onayı ile ödemelerimizi yapanz" dedi. Turgay Beltan, DlTAŞ (Deniz İşletmeciliği ve Tankerciliği AŞ) hakkında yoğunlaşan iddiaların hepsine teker teker yanıt verdiği görüşmemizde şu sözleri özenle vurguladı: "Bizim için her zaman pek çok şikâyetler yapmıştır. Bakanlara, Başbakana, Cumhurbaşkanına kadar şikâyetler gider, dosyalanmızı koltuğumuzun altına alır, gider teker teker şikâyetlerin hesabını veririz. Her zaman için hesap ventıeye hazınz. Şimdi yine tahkikat açılmış. Bizi çağıracaklar mı bilmiyonız. Çağınriarsa gider hesabımızı veririz" dedi. UM Denizcilik Şirketi'nin sahibi Uğur Mengeneciogln'nun, "Türkiye'nin ham petroliinii Hristo'ya, Apostol'a taşıtacaksın, bu olmaz" şeklindeki sözlerini hatırlatıp bu konudaki görüşünü sorduğumuzda, şöyle yanıt veriyor Genel Müdür: "Hristo'ya taşıtmak olmaz. Doğrudur. Bu görüşe biz de kahlıyoruz. 12 ayda 90 kez yapılan taşıma için 7 kez yabancı bayraklı gemi tuttuk. Yani yüzde 10 bile değüdir bu taşımanın payı. Bunun da nedenleri elimizdedir. O anda o yükü kaldıracak Türk bayraklı gemi olmadığı için taşıtmışızdır. Bunun hesabını her zaman vermeye hazınm. Nitekim 9 aylık faaliyet raporumuz içinde sadece hukümete değil, Türk Donanma Vakfı'na da bunlann hepsini içeren Ublolar gönderdik." Armatörlerin şikâyetleri konusunda biraz da yazılmamak kaydıyla emekli amiral şöyle konuşuyor: "Devlet nasıl devletliğini biliyorsa armatör de armatörlüğünü bilsin. Armatör kendine iş çıkartmak istiyor ve devleti idare etmeye çalışıyor." "Size rüşvet teklif eden oldu mu?" sorusuna önce bir kahkaha atarak, "Verseler de biz de köşeyi dönsek" diye şaka ile karşılık veren Turgay Beltan, daha sonra "ciddi" olarak şunları söylüyor: "Bir kişiye rüşvet teklif edilebilmesi için önce o kişinin miisait bir goninumunün olmaa lazımdır. Buraya armatörter her zaman gelir görüşür, konuşur, çekişiriz. Ama asla ne onlardan böyle bir öneri gelmiştir, ne böyle bir şey bahis konusudur. Sonra soranm size; ben eğer rüşvet alsam, bu rüşveti kendi başıma alabilir miyim? Elbette genel müdür yardımcım Ue paylaşacağım. O da yetmez, işletme mudürünü ortak edeceğim, o da yetmez, Tüpraş ile Enerji Bakanlığı ile daha pek çok kişi Ue böluşecegim. Bu kadar bölüşmeli, bu kadar çok kişili rüşvet alı•abilir mi?" ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MDP son gelişmelerden sonra hükümet hakkında gensoru önergesi verecek. MDP Genel Başkanı Turgut Sunalp, "Rüşvet ve irtikâbın kol gezdiğini söylemiştik. Soylemeye devam ediyoruz. Bu yolsuzluk iddiasını Sayın Başbakan dün öğrenmiş değUdir" dedi. MDP Grup Baskanvekili Sabri Keskin ise bugün yapılacak olan grup toplantısından sonra hükümet hakkındaki gensoru önergesini Meclis Başkanlıgı'na vereceklerini belirterek, hükümet içindeki son gelişmeleri "büyük bir skandal" olarak niteledi. MDP grubunun vereceği gensoru önergesi hakkında konuşan MDP Genel Başkanı Turgut Sunalp, "Bu konuda büyük çalışmalar var. Meseienin sonuna kadar gidUecektir" dedi. Sunalp şöyle konuştu: "Şimdi, önerge üzerinde çaüşmalar yapılıyor. Başbakan Özal'ın dediği bu olay tarihimizde ilk kez olmamıştır. Biz hukümete ters düşen bir tavır içinde olacağız. Her alanda rüşvetin ve irtikâbın kol gezdiğini soylemiştik. Soylemeye de devam ediyoruz. Bu yolsuzluk iddiasını Sayın Başbakan dün öğrenmiş değUdir." MDP hükümet için gensoru verecek POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Bir Köy Romanı Kipriynnu 7 yeni bakan atadı LEFKOŞE, (Cumhuriyet) Kıbrıs Rum yonetimi lideri Spiros Kipriyanu, hukümetinde geniş çaplı değişiklik yaparak, kabinesindeki 6 bakanı görevden aldı, yerlerine 7 yeni bakan atadı.. Böylece bakan sayısı ll'den 12'ye yükseldi. Yeni kabinede Dışişleri Bakanı Yakovu yerini korurken, îçişleri ve Savunma Bakanhklan birbirinden aynlarak iki yeni bakan atandı. Aynca Maliye, Eğitim, Ticaret, Çalışma ve Tarım Bakanları da değişti. Aynca hükümet sözcülüğunü bundan böyle Eğitim Bakanı Andreas Hristofidis yurütecek. KEStNLtKLE YOK Rüşvet iddialanndan sonra oldukça bitkin gorülen ismail Özdağlar, dün gazetecilere "İki gündur hafızamı yokluyorum. Kesinlikle böyle bir şey yok " dedi. Özdağlar: UM'dan rüşvet alma dîye (Baştarafi 1. Sayfada) fasafiso. Hepsinde güçlüyüm. Hele bu UM Denizciliğin petrol nakliyaünda.. Hele o konuyu bir açsınlar bakalım..." şeklinde konuştuğu belirtildi. özdağlar'lar sabahtan gazetecileri Dikmen'deki evlerinde kabul etmediler. Eşi Zahide Özdağlar, "Bu tuzağın ne oiduğu açığa çıkmadan eşim konuşmayacak" dedi. Özdağlar dün ancak saat 16.00 sıralannda gazetecileri yorgun ve bitkin bir halde kabul ederek görüştü: "Daha önce dediğim gibi sarih olarak yolsuzluk iddiasının ne olduğunu büemiyonım. Kimse açık açık şunu yaptın, bunu yaptın demiyor ki, ben de hayır yapmadım veya yaptım diyeyim. Birçok iddia var. Ama resmen Uetilen bir şey yok. tki gündur hafızamı yokluyorum. Acaba (şu iş mevzuata uygun değil ama, siz bunu şöyle yapın) demişmiyim diye. Size temin ederim kesinlikle böyle bir şey dahi yok. Hayatımda yalnız Bakan olarak değil, pek çok resmi ve sivil görevim oldu. Bir tek yolsuzluk yapmam söz konusu olmadığı gibi bu konudaki hassasiyetimle tanınan bir kişiyim." UM Denizcilik şirketinin iddialarına ne diyorsunuz? ÖZDAGLAR UM'a ne olmuş genelde bir şey bilmiyorum ki, bir şey söyleyeyim. UM şirketinden telefonla rüşvet istediğiniz söyleniyor. Telefonla konuşmuş muydunuz? ÖZDAĞLAR UM, sorunları olan bir nakliyat şirketiydı. Pek çok kere telefonla ve yüz yüze görüştük. Ama kesinlikle, tekrar ediyorum, kesinlikle rüşvet isteme hadisesi diye bir şey olmadı. Soruşturma onergesinin gerekçesini nasıl yorumluyorsunuz? ÖZDAĞLAR Siz nasıl yorumluyorsanız, ben de öyle yorumluyorum. Ama eğer bir yolsuzluk olsaydı görevden direkt alınırdım. Ben bunu anlamadım." Eski Bakan, "Kötü niyetli bir insan olsaydım, gemi nakliyat işinin 1985'ten itibaren otomatik bir ihale sistemine bağlanacağını açiklamazdım." dedi, " Başbakan 'ın kendisinden şikâyetçi olup olmadığını bilmediğini" söyledi. Gazatecileri evde karşılayan Izmir'de özel bir şirkette görevli kardeşi Şerif Özdağlar da, "Bu korkunç bir iddia. Böyle biıyük bir suçlama karşısında insan ya delirir, ya da intihar eder." diye konuştu. Özdağlar'ın evinin önunün günboyu bir sivil polis ekibi tarafından gözetim altında tutulduğu gözlendi. Kimseye (Baştarafi 1. Sayfada) bakanlığa, Devlet Bakanlıgı'na, Tüprasve Ditaş'a çektiği teleks metnini açıklamadı. 31 Aralık 1984 günü UM Denizcilik'ten 33/34.014665 sayılı mesajla geçilen teleks metninde, firmanın petrol taşımacılığıyla ilgili bir dizi "şUcâyetleri" yer alıyor. Mesajda, Harg Adası yakınlarında geçen yıl Iran uçaklarının saldırısına uğrayan "Büyuk Hun" tankerinin savaş riski ücreti ile diğer tankerlerin navlun ücretlerinin büyük bir bölümünün ödenmediği, yıl sonu itibanyla büyük bir ödeme sıkıntısına duşüruldüğü ve bunun da "kasıtlı yapıldığı" belirtiliyor. Ve "1 Ocak 1985 günü Derince'ye gelecek (geldi) ham petrol yüklü Büyük Timur tankeri kaptanına yükün ikinci bir ımre kadar boşaltılmaması emrinin verildiği" yazılıyor. Uğur Mengenecioğlu, Ditaş'ın kendilerine 100 milyon liranın üzerinde borçları bulunduğunu, bunu ödemedikleri takdirde Büyük Timur'un getirdiği petrolü boşaltmayacağının teleksle Ankara'ya iletilmesinden sonra kendilerine "ödeme yapılacağının" bildirildiğini söyledi. Mengenecioğlu, "Parayı bugün (7 ocak) ödeyeceklerini söylediler ve Büyük Timur da bunun üzerine yükünü boşalttı. Şimdi bekliyoruz, veririerse paramızı alacağız" dedi. Türkiye'de son yıllarda "tanker kralı" olarak adlandınlan Uğur Mengenecioğlu, rüşvet olayıyla ilgili olarak, "Bizim de bildiğimiz basında çıkan haberler, bunun dışında başka bir şey yok" dedi. 50 milyon liralık rüşvet istendiği yolundaki haberler konusunda ne diyeceği sorulan Mengenecioğlu "Böyle bir olay yok" yanıtını verdi. "Büyük Selçuklu ocak ayının ilk haftasında Derince'den Harg Adası'na gitmek üzere yola çıkacaktı, hareket etti mi?" sorusuna Mengenecioğlu şu yanıtıverdi: "Mart ayına yük verdiler, daha önce vermediler. Bu sebepten tanker bekliyor." Mengenecioğlu, soruşturmayla ilgili olarak "Resmi makamlar ifade almak istedikleri zaman muhakkak ki, ifade vereceğim. Vazifemizdir, vatandaşlık görevimizdir" dedi. tRAN PETROLÜ Türkiye yıllık ihtiyacı olan 14 milyon ton ham petrolün büyük bölümünü İran'dan alıyor ve kiralanan tankerlerle taşıtıyor. Bu ham petrolü 4 yerli firmanın yanı sıra yabancı firmaların tankerleri taşıyor. UM Denizciük 14 milyon ton ham petrolün 8 milyon tonluk bölümünü taşıyor. UM Denizcilik'in taşıdığı bu 8 milyon ton ham petrolün ton / mil hesabına göre ithal edilen petrolün yüzde 80' lik bölümü oiduğu belirtiliyor. UM Denizcilik geçtiğimiz yüin sonunda bir Norveç fırmasından, Norveç ve Finlandiya kredisi ile dünyanın genişlikte birinci, büyüklükte ise 17'nci sırasında olan "Büyük Selçuklu" tankerini 11 milyon dolara satın aldı. İlk seferini yaptığı sırada Çanakkale Boğazı'ndan geçerken trafığin durmasma sebep olan dev tanker ikinci seferinin hazırlığı içinde. UM Denizcilik'in filosu şu tankerlerden oluşuyor: Büyük Selçuklu 423 bin ton Zafer 240 bin ton Murat 115 bin ton Burak 132 bin ton Büyük Hun 153 bin ton 153 bin ton 6. Göktürk 153 bin ton 7. Avar 153 bin ton 8. Büyük Timur Yılın (Baştarafi 1. Sayfada) gun surecek görüşmelerinin bırinci ve ikinci bölümlerini dün yaptılar. George Shultz dün sabah yerel saatle 9.30'da Cenevre'deki Sovyet misyonu binasına giderek, Andrei Gromiko ile görüştü. tki Dışişleri Bakanı dün öğleden sonra 15.30'da ise bu kez ABD misyonu binasında buluşarak göruştüler. George Shultz'la Andrei Gromiko bugün de bir göruşme yapacaklar. tki Dışişleri Bakanı da görüşmeler konusunda basına aynntıh bir açıklama yapmayarak sadece "iyi niyetle bir anlaşma ortamı bulmaya çalıştıklarını" söylediler. ABD Dışişleri Bakanı George Shultz, dün sabah yapılan görüşmeden çıkarken "Görüşme çok yararlı oldu. Birbirimize karsılıklı tutumlarımızı açıkladık. Göriiş alışverişinde bulunduk." dedi. So\7etler Birliği Dışişleri Bakanı Andrei Gromiko da "İyi niyetle kendi göriişlerimizi açıkhyoruz, karşı tarafın göriişlerini dinliyoraz" demekle yetindi. Öğleden sonraki gorüşmeden gazetecilerin elde ettiği iki sonuçtan biri, iki bakanın 10 dakika boyunca çektirdiği fotoğraflar, diğeri toplantıda nasıl not tutulduğuna ilişkin espriler oldu. Görüşmelerle aynı stralarda Beyaz Saray sözcüsü Larry Speakes, ABD Başkanı Ronald Reagan'ın yarın akşam yanm saatlik bir basın toplantısı düzenleyeceğini açıkladı. Toplantının ağırlığını Shultz Gromiko gorüşmesinin oluşturması bekleniyor. Yoğun güvenlik önlemleri arasında yapılan görüşmeler sırasında Cenevre'de sıcaklık, son yıllar için rekor sayılacak bir şekilde sıfınn altında 15 dereceye inmişti. Gözlemciler ShultzGromıko görüşmelerine büyük önem veriyorlar. İki Dışişleri Bakanı'nın anlaşabilmeleri silahsızlanma görüşmelerinin yolunu açacağı gibi, ABD ile Sovyetler'in başka konularda da işbirliği yapmalannı kolaylaştırabilecek. Ancak Cenevre görüşmeleri konusunda aşın iyimserliğin yersiz oiduğu ve iki süper güç arasındaki diyalogda çabuk sonuç alınmasının beklenmemesi gerektiği belirtiliyor. Nitekim ABD ile Sovyetler, diyalog kurmayı kabul ettikleri halde silahsızlanma konusunda tutumlarını değiştirmiş değiller. Örneğin Sovyetler, görüşmelere "yıldızlar savaşı" diye adlandınlası füzesavar projesinin de dahil edilmesini istiyor. Öte yandan Paris muhabirimiz Sabetay Varol'un bildirdiğine göre, dün Cenevre'de başlayan ShultzGromiko görüşmesi Paris'te büyuk bir dikkat ve belli bir endişe ile izleniyor. Fransa'da hükümet çevreleri ve strateji uzmanları ShultzGromiko görüşmesi açıhrken, iki büyük nükleer güç arasındaki silahlanma yanşının Avrupa kıtasını nükleer şemsiyeden yoksun bırakması sonucunu doğurmasından endişe ettiklerini tekrarhyorlar. İddia: Rüşveti veren (Baştarafi 1. Sayfada) TCK'nın 212, 228 ve 240. madBaşkanlıgı'na verilen ve Özdağ delerini ihlal ettiği ileri sürülülar hakkında Meclis soruşturma yor. Bu maddeler 3 yıl Ue 10 yıl sı açılmasını öngören önergenin arasında ağır hapis cezalannı, aynca memuriyetten sürekli gerekçesi aynen şöyle: "Manisa mUletvekili ve Dev men'i öngörüyor. 40 ANAP'h tarafından Özlet eski Bakanı tsmail Özdağlar hakkında Başbakanlıkça Adalet dağlar hakkında verilen Meclis Bakanlıgı'na suç duyurusunda soruşturması onergesinin gerekçesinden, önergeye imza atan bir bulunulmuştur. Bu suç duyurusunda muhbir, çok üyenin habersiz oiduğu orUM Deniz Nakliyat firması sa taya çıktı. Önergenin verilmesinhibi Uğur Mengenecioğlu'dur. den sonra önceki akşam grup Suç iddiası, bakanın sağladığı yöneticilerinin de katüdığı bir şahsi menfaat karşılığı, bakan toplantıda önergenin gerekçesi lık görevini kötttye kullanmak hazırlandı. Ancak, önergeye ımsuretiyle adı geçen firmanın ge za atan üyelerin çoğunluğu gemilerine akaryakıt nakliyesi sağ rekçenin Meclis Başkanlıgı'na verildiğini basın mensuplanndan lanmasıdır. Aynca, bakanın görevini ya öğrendiler. Ban üyeler, gerekçepan bazı bürokratlan bu işlere yi okumadıklarım belirterek, engel olacağı gerekçesi Ue göre> "Bu nedenle gerekçe bizi baglamaz" dediler. den almayı duşündüğü de iddia Gerekçede yer alan, "Özdağedilmektedir. Yukanda arz edilen hususlar, lar'ın bazı bürokratlan görevden almayı dusündüğünün iddia bakanın görevde bulunduğu sıedildiği" ifadesinin ne anlama rada nüfuzunu kötiiye kullanageldiği yolundaki sorulara karrak şahsi menfaat sağladığı ve devleti zarara uğrattığı ve bu haşılık, ANAP Grup Başkanvekireketinin Tiirk Ceza Kanunu'İi Ercüment konukman, "dünun ilgili maddeleri kapsamına şünceler zapta geçmişse, ses bangirdiğini göstermektedir. dı na alınmışsa bu da bir iddia konusu olur" dedi. Bu sebeple durumun açıklığa kavuşturulması ve bakanın soGerekçenin hazırlanmasında rumluluğunun tespiti için Anabulunduğu belirtilen diğer yasa'nın 100. maddesi uyarınca ANAP Grup Baskanvekili PerDevlet eski Bakanı ismail Öztev Aşçıoğlu da aynı sorumuza. dağlar hakkında Meclis soruş"Bu ifadenin ne anlama geleceturması açılmasına mütedair ği konusunda bir şey diyemem" olan bu önergemizin işleme kodedi. Konukman ise, önceki genulmasını arz ve teklif ederiz." ce 4 saat süren bir görüşme soMeclis soruşturması önergenunda gerekçenin hazırlandığını sinde İsmail Özdağlar'ın açıkladı. Adalet Bakam Necat Eldem, Özdağlar hakkında ön incelemenin tamamlandığını söyledi. Adalet Bakanı Eldem, Bakanlığının, "kaza mercü gibi" davranmayacağını, bu nedenle de "dosyayı Ankara Savcılıgı'na tevdi ettiklerini" anlattı. Ankara Savcılığı'nın yaptığı ön çalışmada, "Muhatabın milletvekili ve bakan olmasından dolayı" bir işlem yapılamayacağını bildirdiğini ve durumu kendilerine ilettiklerini kaydeden Adalet Bakanı, "Ankara Savcılığı Anayasanın dokunulmazlığın kaldınlması ile ilgili 83 ve Meclis soruşturması ile ilgili lOO'üncü maddeleri gereğince işlem yapılmasını Sanık Gece evime girdi istedi" dedi. karıma saldırdı. Adalet Bakanı Necat Eldem, kendilerinin de yapılan bu çahşYere duştu, ellerini bağladım. mayı. "Anayasanın söz konusu Ölmemişti konuşuyordu da. 'Semaddeleri uyarınca ve gereği ni karakola götureceğim' dedim. TBMM'ce tayin ve takdir edil Bana 'seni çıkınca da bulurum' mek üzere" önceki gün Başbadedi. Bir anda beynim döndü. Ve baltayla tekrar vurmaya baş kanlığa ilettiklerini söyledi. Ozdağlar'la ilgili soruşturma ladım. Ölmuş... Sonra da alıp önergesi TBMM'nin bugunku odaya kaldırdım." toplantısında okunacak. ÖnergeNecmettin Ham, cesedi cu nin okunmasından sonra Danışmartesi gününden beri saklama ma Kurulu yarın toplanarak, sogerekçesi olarak ise, "Çok has ruşturma onergesinin ongörüştalandım. O nedenle gidemedim mesinin hangi tarihte yapılması karakola. Dün (pazartesi) ev sa gerektiğini saptayacak. Görüşhibim gelmişti. Çay filan içtik, meler tamamlandıktan sonra 15 sonra kendisine boyle böyle de kişiden oluşan Soruşturma Kodim. Şaşırdı, kalk karakola gi misyonu kurulacak. Anayasa delim dedi ve buraya geldik işte" uyannca soruşturma onergesinin dedi. 6 Şubat 1985 gününe kadar Olayla îlgili soruşturmaya de TBMM'de gorüşülmesi gerekiyor. vam edilKor. Feridun Ankara'yı tanırdım, öğretmendi, bir yandan da Ahmet Kutsi Tecer'in yönetimindeki parti dergisi Ulkü'de çalışırdı. Tanıştığırnızda soyadının neden Ankara olduğunu sormuştum. Ankara ilçelerinden birinde doğmuş, onun için koymuş. Böyle soyadı alan partili çoktu: Örneğin Kemal Isparta gibi... Feridun Ankara, çok güzel öyküler de yazardı, unutuldu gitti. Bir gün Ebubekir Hazım Tepeyran'a postadan bir paket çikıyor; içinde kısaltılmış, sadeleştirilmiş Küçük Paşa var. Tepeyran, kısaltılmış, sadeleştirilmiş yazıları okuyor, begenmiyor. Gerisini torunu Oktay Akbal'dan öğrenelim: "Büyükbabam pek beğenmedi. Ben de, 'Biz bu işi yapsak daha iyi olmaz mı, yer yer de Ankara'nınkinden (Feridun) yararlanırız.' dedim. Bu görüşü benimsedi. O yıllarda Niğde Milletvekili idi. Arada birAnkara'ya Meclise gidip geliyordu. 'Ben söylerim sen daktiloda yazarsın' dedi. Ne var ki eski Remington yazı makinesi acaip bir şeydi. Kırk yıl önce Londra'dan getirtmiş, Bağdat Valisi iken. 'İyi bir makinedir' diyordu. 'Şimdi küçük yazı makineleri var. Bir tane alsak' dedim. Bana yüz lira verdi, Babıâli'ye indiğim gün sanınm 90 Hraya bir Hermes Baby aldım. Yıl 1944 olmalı. Ki bu makine gazetedeki masarnda duruyor, hâlâ işime yarar." Kitap bitiyor, bastırması kalıyor. Bastırmak istiyorlar, onun da başından türlü serüvenler geçiyor. Yarım yamalak basıldığı da oluyor. En sonunda sadeleştirilmiş metin (de) yayınlarından 'Küçük Paşa' olarak çıktı. Küçük Paşa, edebiyat tarihimize mal olmustur. Öğrenciliğimde ilk köy romanları arasında edebiyat dersiennde adı geçerdi. Eski yazı basımı oiduğu için ne elimize geçti okuyabıldik, ne de bir yerde görebildik. Küçük Paşa'yı duyar giderdik. Oktay Akbal'ın Paşa Dedesi olduğunu da biliyorduk. Açtım ilk yaprağını, 'Anadolu'da bir köy...' diye başlıyor. Anadolu'da bir köy ama, Anadolu'da kırk bini aşkın köy var günümüzde, hangisi? Bu köyde 'hükümet müstebittir" yani halka baskı yapar, vergi alır, asker alır, böyle zamanlarda böyle bir köy olduğunu anımsar. O dönemde edebiyatın merkezi olan istanbul'da yazarlar t^jye çıkmadıkları, Anadolu'yu bilmedikleri için, böyle bir köyden de haberleri yoktur. Romah öyle bir dönem gelir ki çok ügi çeker. Nitekim ülkemizin önemli edebiyat adamları romana büyük değer verirler. Yazıldığı çağda da el atılması zor konulardandır. Mustafa Nihat Özön üstadımız, "Köylülerin hayatını âdet ve duygulannı yakından bilen kimse kudretiyle dar ve neşesiz bir hayatı, edebtyatımızda benzeri az bulunan bir müşahade ve tahlil ile tasvir etmiştir." dıyor Cevdet Kudret hocamız ise ayrı bir açıdan değerlendiriyor: "Küçük Paşa, edebiyatımızda Kara Bibik1 ten sonra köye yönelen ikinci eserdır. Orta Anadolu'nun Belki Niğde'nin yoksul köylerinden birinin yaşama koşulları bir ana oğulun başından geçenlerin çevresinde verilmiştir. Gerek çevrenin ve olaylann anlatılışı, gerek kişilerin ruh hallerinin çözümlenmesi bakımından, eserde yer yer gerçekten başanlı noktalar vardı." Silindir Şapka Giyen Köylü adli romanın yazarı, eleştirmen Sadri Ertem ise övgüler düzer: "Küçük Paşa, devrinin güzel üslubu ile yazılmış bir kitaptır. Üslubu devrine ait kaldığı halde bugün kendinden bahsettirecek kudrettedir. Muhtevanın kudreti kendisini derhal konu ile duyuruyor (...) Anadolu'nun, köyün, devletın, jantarmanın, tahsildarın, kesin biçimde köy evinin detayları, köy mantığının çerçevesi, kadın ruh haleti olağanüstü denecek reel bir biçimde verilmiştir. Realitenin bu erişilmez büyüklüğu, tazeliği, orijinalliği senelerin üstünden akıp gitmiş olmasına rağmen eseri ayakta tutmaktadır." Ya her şeyi kolay kolay beğenmeyen edebiyat tarihçisi İsmail Habip Sevük ise "İlk kez Anadolu köylülerini kendi şiveleri ile bu romanda konuşur görüyoruz." diyor. Gerçi sonradan gelecek olan köy romancılan bu şiveyi de şıveden gelen gerçekleri de çok işleyeceklerdir. Bu romanı 'realist edebiyatın tipik bir örneğidir' diye övenler arasında genç kuşağın eleştirmeni Fahir Onger de vardır. Ben edebiyat tarihinın bir parçası değil, bir roman diye okudum. Demek o dönemde roman böyle de yazılıyormuş, beğenenleri çıktı. ÇALIŞANLARIN SORULAR1/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Ek gösterge uygıılamasından önce" SORU: Ben, İstanbul Belediyesi'nde depo müdürü olarak 1. derecenin 4. kademesinden maaş almakta iken 1977 yılında emekli oldum. Hizmet sürem 36 yıl 7 aydır. Ek gösterge uygulamasından once aylığımı kunışu kuruşuna hesaplayabiliyordum. Ancak Resmi Gazete'yi izleme olanağından yoksun olduğum için yeni çıkan yasaları da yeterince öğrenemiyorum. Bu yuzden 1985 ocak ayından itibarer uygulanacak aylık hesaplamasında emekli ek göstergelerinin durumuna göre ne olacağını bilemiyorum. Ek göstergelerin emeklilere de uygulanmasına ilişkin yasayı bilemediğim için uygulamnanın da nasıl yapılacağını merak ediyorum. Halen 54.823 TL. aylık emekli maaşı alıyorum. Bu miklar içindeki ek göstergenin 105 olduğunu saptamış bulunuyorum. Bu konuda açıklamanızı beklemekteyim. O.Y.İSTANBUL YANIT: Konuya ilişkin Emekli Sanlığı Genel Müdurluğü'nün 3.10.1983 gün ve 113 sayılı dış genelgesinde şöyle denilmektedir. "Bu defa 23.9.1983 tarihli ve 2898 sayılı bu kanunlar, hem ek göstergelerin emeklilik keseneğine tabi tutulması hakkında ilk defa bir kanuni düzenleme yapılmış olmakta, hem de sadece 1 'inci derecenin 4'üncü kademesinde olanlara değil, her derecenin bütün kademelerinde olanların kendilerine Personel Kanunlarına (657, 926, 1765), Özel Ek Gösterge Kanunlarına (2183, 2595, 2771 gibi) veya bu kanunlann verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulu'nca çıkarılan kararnamelere göre belirlenmiş bulunan ek gösterge rakamlarının, kazanılmış hak ayhklanna esas alınan ve personel kanunlannda tespit edilmiş derece ve kademe gösterge rakamlarına eklenmek suretiyle bulunacak rakamın, o yıl için tespit edilen memur aylığına ait katsayıyla çarpımından bulunan tutar üzerinden emekli keseneği kesilecek ve kurum karşılıkları da bu tutara göre karşılanacaktır. 1.1.1984 tarihinden itibaren yürurlüğe girecek bu değişiklikle, tüm derece ve kademelerden emekli olanlarla, ölenlerin emekli dul ve yetim aylıkları ek göstergeleri de esas ahnarak bağlanacak ve 1101 sayılı Kanunun ek 2'nci maddesi hükmü gereğince, bu tarihten önceki tüm emekli, dul ve yetimler de bu hükümlerden sandığımızca aylıkları yukseltümek suretiyle yararlanabileceklerdir." Genelge, 1985 yılı için yapılacak uygulamaya da açıklık getirmiştir. "1.1.1985 tarihinden itibaren emekli, dul ve yetim aylıklarının bağlanmasına iştirakçilerin derece ve kademelerindeki Devlet Memurlan Kanunu'ndaki göstergeleri (varsa ek göstergeleri de aynen eklemek suretiyle) esas tutulacaktır." 1984 yılında devlet memurlarına uygulanan 150 ek gösterge emekli ayhklanna 105 olarak yansımaktadır. 241 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile 150 ek gösterge 1985 yılı için 225'e yükseltilmiştir. 1985'te ise ek göstergeler emekli ayhklanna aynen yansıyacağına göre, 46 katsayı ile 36 yıl 7 aylık emekli aylığınızın ocak 1985'te sosyal yardım zammı ile 73.484 TL olacağı görüşundeyiz. (1.400 gösterge + 225 ek gösterge 1985 = 1.625 toplam gösterge 1985 1.625 toplam gösterge x 46 katsayı = 74.750 emekli aylığına esas 74.750 x % 81 =60.548 TL (36 hizmet yılı için) 74.75Ox^o 1 x 7/12 = 436 TL (7 ay hizmet için) 12.500 TL sosyal yardım zammı 73.484 TL toplam emekli aylığı Ornektepe'de cinayet Baltayla öldürüp, üç gün sakladı İstanbul Haber Servisi Örnektepe, Talatpaşa Mahallesi Aslangazi Caddesi üzerinde bulunan 43 numaralı evde oturan Necmettin Ham (30) adli inşaat işçisi, cumartesi gecesi evlerine gizlice girerek kansı Melek Ham (25)'a saldırmak istediğini öne sürdüğü Yahya Çelik (32)'i baltayla öldürüp üç gün aynı evde sakladıktan sonra dün gece polise giderek teslim oldu. Cinayet olayı, Necmettin Ham'ın ev sahibi Kamil Ercan"ın misafir olarak gelmesiyle ortaya çıktı. Ali (5) ve Sinan (2) isimli iki çocuk babası sanık Necmettin Ham, olayı şöyle anlattı: "Cumartesi gecesi uyuyorduk. Bizim ev gecekondu oiduğu için tuvalet camı da yere yakındır. Gece yansı bir ara çocuklan tuvalete götürmek için kanm kalkarak tuvalete çocuklaria birlikte gitti. Biraz sonra içeriden gurültüler gelmeye başladı. Baltayı kaptığım gibi tuvalete koştum. Bir adam karıma saldırmıştı. Baltayla birkaç kez vurdum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle