Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ce bir tanesı kuşkusuz; ancak aydın insanın görevi bu "çağdışıhİcl a n " en aza indirgemek veya indirgenmesine yardımcı olmaktır. İlgi ve çalışma alanımız olan cüzzam hastalığında ise gerek ülkemizde gerekse obur ülkelerde hep tersi yapılmakta ve "cüzzam" ya da "lepra" sözcüğü " k o r k u " , "korkunçluk", "ürküntu'", "itilme", "uzaklaştırılma'", " d a m g a l a n m a " , "dışlama" gibi ifadelerle eşanlamda veya onları vurgulamak için gelişigüzel ve sorumsuzca kullanılmaktadır. "İnsanlarondan cuzzamlıdan kaçar gibi kaçıyorlardı", "Sizlere cüzzamlılar mangası diyeceğim", "Insanlığın belası yeni bir cüzzam: AIDS", "Bana neden cuzzamh tnuamelesi ediyorsunuz?" gibi ifadeleri gun geçmiyor ki bir yerde duymayalım ve yine gün geçmiyor ki bir tarihi filimde (son aylarda Marko Polo'da) cüzzam korkunç ve salgın bir hastalıkmış gibi gösterilip izleyicilerin korku duygulan kamçılanmasın.. Diyebiliriz ki çoğu kez "seks" ne denli yanlış şekilde insanları uyarmakta, heyecanlandırmada kullanılıyorsa "cüzzam" da korkutma ve ürkutmede bir malzeme halini almış durumda ve bu çıkmaz durum ne >azık ki bütün çabalara karşın surup gidiyor. Televizyondaki filmi izlerken en abartılmış şekliyle "cüzz a m l ı " imajının işlendiğini goren veya gazetenin manşeünde " bir cuzzamh gibi ulkeden ukeye kaçıyordu." yazısını okuyan bir hasta acaba neler hisseder, nasıl bir iç çatışmasına girer ve çevresine nasıl bir guvensizlikle bakar? Hele ertesi gun koy kahvesindeki veya iş yerindeki arkadaşlarının imah sözlerini, bakışlannı nasıl hazmeder? Ailesinde hasta var diye veya iyileşmiş bir hasta olduğu için okula alınmayan çocuklarımızın olduğunu biliyor musunuz? Hasta olduğu meydana çıktığında çahşanlann hemen hepsinin bambaşka bahaneler yaratılarak işyerlerinden atıldığını \e bu nedenle de yaşamım alınteriyle kazanmaya çabalayan bütün tedavideki hastaların korkular, kâbuslar içinde hayatlarını surdürdüklerinden haberiniz var mı? Pek çok koyde hastaların evlerinin köy dışında bir yerde bulunduğunu ve çeşmeleden su alırken zorluklarla karşılaştıklarını gözlediniz mi? Belli bir mesle|i ve konumu olan tedavi gormuş hastalanmızın çevrelerince tanınırlarsa intihar etmeyi düşünebildiklerini ve omurleri boyunca bu korkuyu taşıdıklannı biliyor musunuz? Bu acıklı ornekleri dilediğimiz kadar çoğakabiliriz ama yarayı deşmekten öteye ne anlamı olabilir... KOLAYCA TEDAVİ EDİLEBİLİYOR Bugün artık cüzzam hastalığı kolayca ve başarıyla tedavi edilebiliyor. Hastalık veren, grip, zatturree veya mantar hastalığından farksız bir hale çoktan gelmiş durumda. Bulaşıcılık tehlikesi hemen hemen hiç yok ve tedavi başlar başlamaz tamamen kayboluyor. Hasta kişinin yaşam biçimini değiştirmesine, evinden, okulundan, işinden ayrılmasına, hele atılmasına hiç gerek yok. Hastanın çevresinin kendisinden kaçması, uzak durması, çocuğunun veya kendisinin okula alınmaması, çeşmeden su alırken kovalanması ise yanlışhkların en büyuğü kanımızca. Butün bunların aksine insanhk görevimiz hasta olan her kimse ona daha anlayışlı, daha şefkatli olmak ve yardımına koşmaktır. Onlar yerine kendimizin, kendi değil lâkin adı korkunç olan bu hastalığa yakalanmış olabileceğimizi bir kere olsun düşünürsek davranış ve tepkilerimizi daha kolay duzeltebiliriz sanırım. Cüzzam hastalığını yok etmek amacıyla çahşanlann karşısına en başta bu "geri kalmışlık", "çağdışılık" örneği korkular, düşünce ve davramşlar çıkmakta ve hekimle hasta arasma girerek olayı medikal boyutlardan aşırarak sosyal bir yara haline sokmaktadır. SONLÇ Yazanyla, çizeriyle filimcisiyle, seslendiricisi, sansürü, romancısıyla, işvereni, yöneticisiyle, öğretmeni, din adamıyla butun insanlarırmz hiç olmazsa yılda bir kez, içinde bulunduğumuz şu "cüzzam haftası"nda konuyu düşünüp davranışlarım çağdaşlaştırabilseler.. Artık insanların " k o r k u " ve " ü r k ü n t ü " gibi duygulan simgelemek için cüzzamdan başka bir sozcuk bulmaları gerekmektedir. Çevremize ve çağımızın acımasız olaylarına baktığımızda bu duygulan çağrıştıracak cüzzamdan çok çok güçlü sözcukler bulunabileceği açıktır. 21 OCAK 1985 Çağdışı Bir Ilaslalık: Cüzzam Korkunç, ürkünç bir hastalık diye bilinen "cüzzam" bugün artık kolayca ve başarıyla tedavi edilebiliyor. Bulaşıalık tehlikesi hemen hemen hiç yok ve tedavi başlar başlamaz tamamen kayboluyor. Hasta kişinin yaşam biçimini değiştirmesine, evinden, işinden, okulundan ayrılmasına gerek yok. CUMHüRİYET'ten OKURLARA... OKAY GÖ?\E.\$L\ Zamanla Yarış Prof. TÜRKAN SAYLAN "Çağdışı" sözcüğü pek çok anlam içermektedir, İçinde yanlış yorumlama, geri kalmışlık, eskilik, eskilerde kalmışlık, safsata gibi olumsuz özelliklerin tümünu taşıyan bir anlamı, anlatımı vardır. "Çağdışı" sözcüğü ile nitelenen bir olay çağdaş yöntemlerle, uygar çabalarla kolayca üstesinden gelinemeyecek bir sorun izlenimini vermektedir. "Cüzzam" hastalığı da ne yazık ki zamanımızda "çağdışı" sözcüğü ile açıklanabilecek bir anlam kazanmıştır. Bu alanda çaba gösteren çalışmacıların ortak kanısı şöyledir: Cüzzam hastalığı bir gttn yeryiızünden kalkacaktır, oysa bu sözcügün çağnştırdığı olumsuz önyargıların yok edilmesi hiç kola> olmayaeaktır. GERt KALMIŞ ÜLKELERDE GÖRÜLÜYOR Yeryüzünun birçok ülkesinden silinmiş olan bu hastalık yüzyılımızda geri kalmış ve uygarlık trenini belki de ebediyen kaçırmış ya da gelişmekte olan, henüz elinde uygarlaşma fırsatı bulunan ülkelerin sorunu olarak varhğını korumaktadır. Afrika ve Güney Asya ulkelerinde hastalık en önde gelen sağlık sorunudur. Güney Amerika'nın gelişme çabasındaki ulkelerinde de cüzzamın önemli bir yeri vardır. Hindistan'da bugun beş milyon kadar hastanın bulunduğunu ve bu sayının orta buyüklükte bir Avrupa ülkesinin nüfusuna eşit olabilecçğini düşünürsek sorunun geri kalmışlıkla bağlantısı açıkça ortaya çıkacaktır. 1984'ün şubatında Yeni Delhi'de toplanan XII. Uluslararası Cüzzam (Lepra) Kongresi'nin açılışında bu nedenle İndri Gandi'nin yaptığı konuşma alışılagelmişin dışında medikososyal içerikli bir cüzzam dersi şeklinde olmuştur. Ülkesinin binbir sorununu üstlenmiş bir yöneticinin konuya böylesine egemen oluşu, dinleyicileri hem şaşırtmış hem de düşundürmüştu. Yine yoksulluk ve açlığın kol gezdiği Afrika ülkelerinin bir çoğunda bir insana cüzzam teşhisi konulduğunda, kişinin sevindiğini, çünkü bir meslek sayılan dilenciliği yapma olanağının doğduğunu söylersek pek çoğumuz şaşıracaktır sanırım. Oysa gelişmiş bir ülkede, cüzzam, herhangi bir hastalık olarak nitelenir ve hasta olanlar da en çağdaş bilgilerîe tedavi edilir. Kısa surede iyileşen hastanın da medikal veya sosyal bir sorunu kalmaz. 1974'te îngiltere'deki Tropikal Hastalıklar hastanesinde bu konuda çalışma yaparken, ayak tabanında bir nasır gelişen ve cüzzam tedavisi gören bir genç öğretmen için doktoru, ayak bakım merkezlerinden birine şu notu yazıyordu: "Size yolladığım hastam cüzzam tedavisi görmekıedir, ayaklarının çok iyi bakıma ihtiyacı vardır, gereken ozeni göstermenizi rica ederim." Ve sonra da bir mühendis olan kocasını çağırıp karısının sağlık durumunu, çocuk sahibi olmalarında sakınca olmadığını v.b. tartışabiliyordu. Her konuda "çağdışı" ile "çağdaşlık" arasındaki uzun yolu katetmemiz kolay değildir. Cüzzam ise bu konulardan sade N evv York'takı Kıbrıs zirvesi yine hareketli günler yaşamamıza yol açtı. Bir yanda Nevv York'ta gelişmeleri ızleyen arkadaşımız Cengiz Çandar, diğer yanda gazetemizin mutfağmda çalışan arkadaşlarımız hiçbir ayrıntıyı kaçırmamak, en ufak bir yanlış yapmamak için çok sıcak günler, daha doğrusu geceler yaşadılar. Çünkü Nevv York ile aramızdaki 7 saatlik fark, çahşmanın en önemli bölümünün gece yansından sonra yapılmasını gerektiriyordu. Bu durumda en büyük sorun daha erken saatlerdeki baskılarımız için son dakika gelişmelerini aktarabilecek hızda yaşamak, olasılıklara, gelişmelere en uygun ve bayatlamayacak başlıkları bulmaktı.. Gazetemizin mutfağının gündüz yaptığı hazırlığı devralan gece ekipleri gerek İstanbul'da yazı işlerinde, gerekse Ankara, izmir ve Adana matbaalarındaki gece sorumlusu arkadaşlarımız en son gelişmeleri yetiştirebilmek için epey ter döktüler.. Bir yanda mesleğin cilveleri, diğer yanda bilinen olanaksızlıklar yüzünden bu yoğun koşuşturma içinde kimi hatalar ve gecikmelerden yine de kurtulamadık. Bazı bölgelerde sırf gazete yetişebılsin diye eksik ya da sonradan doğrulayamadığımız bir haberle gazeteyi bastık, bazı bölgelerde ise sırf daha doğru ve gelişmiş haber gitsin diye baskının gecikmesıne yol açtık. Tüm eksik ve yanlışlanmız için okurlanmızdan özür dileriz. O EVET/HAYIR OKTflY AKBAL OKURLARDAN Gökova'ya santraldan vazgeçilmeli kur anketimize gösterilen ilgi de geçer günlerin en sevindirici yanlanndan biriydi. Her gün çuvallarla gelen anket yanıtları, ayrımı yapan arkadaşlanmızı zaman zaman bunalttı. Anketin değerlendirmesine ay sonunda geçeceğiz, çünkü yanıtiar hâlâ aynı yoğunlukta gelip duruyor. Bu arada çok sayıda okurumuz da anket yanıtına ekledikleri mektuplarda Hginç öneriler ve eleştiriler getiriyorlar. dolgun ücretli iş bulmalarının ycıki veriliyorsa arkasından dışında belirli yerlerde 10 Tümü daha doyurucu, daha nitelikli Cumhuriyet sırnnt burada aramak sorumlulukda verilecek yıllık uzun süreli çalışma amaçlayan bu eleştiri ve önerilerin bize olan katkı ve gerekmez mi? Dahası var demektir. Yapamıyorsa, hatalı zorunluluğu yok. Mali desteğinin önemıni yinelemeye gerek yok. Bunları bu kıymetli maliyecilerimizin ise cezası neyse uygulanır. müşavirlikte niye var? Bu köşenin boyutları içinde sunmaya çalışacağız. Ancak bu tümünü serbest mali müşavir Mükelleften vergiyi kadar özellik arz ediyorsa kırk arada kısaca ilanlar konusuna değınmek istiyoruz. Kimi yaparsak en azından 5 yıl toplayamayan maliyeciler yıldır neden işportacılara Bu konu üzerinde yapılan okurlarımız ilanların çok olduğu günleri örnek göstererek, onlan kim denetleyecek devlet serbest mali müşavir olunca yaptınlır? Hangi doktor, tartışmalar, kamuoyunda "ilansız gazete" istiyorlar. Bu olanaksız. Dünyada "Günlerdir adına? Tasanyı hazırlayan mı bu işi halledecekler? Şayet mühendis, avukat, hâkim, derin yankılar uyandırmıştır. yalnızca devlet parasıyla çıkarılan resmi ya da yarı resmi Kapalıydı hava sayın komisyon üyelerine bu güçleri varsa herbiri dişçide 10 yıl çalışma Dünyadaki uygulamalara ait saygıyla arz olunur. Bir oh çektik gazeteler bu lükse sahipler. "İlan almayın, gazete hakkmda görevlerini devlette çeşitli sakıncalarm göz önünde zorunluluğu aranıyor? Al Güneş açınca" fiyatına zam yapın" diyen okurlarımız da var, ama kaç yapmadıklan için soruşturma diplomayı, öğren zabit Mustafa AKSOY sergilenmesi ile guçlenen genel Şapkası başında çıkar Kordon'a. Bir boy gider Konak iskeleaçmak gerekmez mi? İş bitirir okurumuz her gün gazete almak için 100 lira ayırabilir? kaübinden dosyalamayı çık Günpınar köyti muhalefete rağmen, hükümet şine. Sonra do'ner aynı yoldan. Bir duyartığı taşıyarak içinden. maliyecilerimizin özel sektörde hâkimin karşısına. Müşavire UNYE/ORDU katında ve özellikle eski İzmir'e bir dost, bir sevgili gibi bakarak... Ne zaman İzmir'e gelEnerji Bakanı 'nca santralın sem Kordon'da biraz dolaşırsam onu bulacağımı bilirim. Ama yapımı üzerinde ısrar "Bilgisayar kullanmayı biliyorsunuz hava aydınlık olmalı, güneş çıkmalı, genç kadınlar, kızlar fısıltıh Commodore'un gerçek ve çağdaş edilmiş ve uygulamadan gülüşlerle sağdan soldan geçip gitmeti... herhalde" diyecekkr ona, bismillah dönülmeyeceği olanaklanyla, Yfenı kitabmı görünce bütün bunları anımsadım. 'Birisi', 'Kaaçıklanmıştır. ilk işini aramaya başladığmda. bilgisayan zevkle oğrenmeye başlasın. 1 ranlıkta Bir Ağaç', 'Gerçek Düş', 'Evren Türküsü , 'Ağaçlar UyaAncak Gökova'ya termik Başarüı olmaya, okulundan başlasın. nınca', 'Eksilen Gökyüzü', şimdi de 'Güneş Açınca1... 66 yıllık "üniversite", "en az iki yabancı dil", santral yapımından derhal bir yaşam. Bunun en azından 46 yılı şiire adanmış, verilmiş, ve kati olarak "tecrübe", "askerlik" sorar gibi... Commodore, Yönetim Kurulu Başkanı'nı ödenmiş... Evet, şiire bir yaşam ödenir, daha doğrusu sanavazgeçilmelidir. şimdiden kutlar. Başanlar diler. ta... Sanat, sana ne verir? diye soranlara açık bir yanıt vereBu gerçeğe kendini ve kendinden çok Küçük çapta bir kamuoyu mem! Bunu sanatçının kendisi bilir. Mademki tüm yaşamını yayoklaması bile bunu teyit sevdigi küçük varbklannı şimdiden zına, sanata verebiliyor; yoksulluk, acı, türlu çile çekebiliyor, edecektir.Umarız ki bugüne hazırlayan annebabalara siz de katüın; demek ki önemli, yaşamsal bir güç veren bir uğraştır sanat... kadar sanki başka yoldan ona bir Comraodore Ev Bilgisayan alın: Yaşama sevinci çağdaş şiirimizin 194050 arasındaki başlıtemini mümkün değilmiş gibi ca konulanndan biriydi. Garipçilerin başlattıklan bu anlık duenerji uğruna ve sırf orada ELEKTOOMK SMMtf VE TICAHETA^ Süahhane Çad. 59 Raüi Apt. Daire.3 kömur yataklan var diye ne yiımsamalar, yeryüzünde var olmanın tadını kısa dizelerle verTeşvikiye İstanbul Tel: 147 06 9 1 1 4 7 01 70 altmla, ne mucevherle ne de meler uzun süre bütün kuşak şairierini etkiledi. Genç yasta ölen başka bir değerle ifade Rüştü Onur "B&n kendi halimde yaşanm Şapkamın altında" Adtm soyadım Yaşım.... edilemeyen eşsiz bir yurt diyordu. Bir mutluluk anı yaşamak etkinliği uzun zaman sürparçasını çirkin bacalara. Okulum ya da Meskğim dü. Nahit Ulvi Akgün de bu temanın şairi olarak tanındı. 'Bir Commodorela Neler Yafnitr > öldürücü tozlara ve kirletici Adresim şey var aramızda' derken yaşama sevincinin aşka dönüşmesisulara feda etme flkrini ni anlattı. Bafkan Okul mufrecUumı pektfttnr; savunan çevreler, bu "Hep sıkılacak değilsin ya Bırakırsm kendini bir an Karışır gırif testknne bazıriantr. muztk ı<e Commodore sabibryim inatlarından artık dönmüş ve yabana du ögrenebihr, satranç ıi> gidersin doğaya Güneş aşar deniz aşar başından • Hiç duyulböylece gerçek yurtseverlik zeka oyuntan ı>e dtğer bnen oyunlan madık bir türküdür bu Ağaçlardan sulardan gelen Al başını Aldığtm kurııluş ı<e yücjynayabıltr. bilgtsayar prvgramlamayı örneği vermiş ohunlar. Son git mavilere doğru Baksana gökyüzü gülüyor kendiliğinden" Cgrenmeye andaki haberlere göre Commodore almak istiyorıım, bilgi göndertn diye baktı, kente, doğaya, denize, sevdiğinin yüzüne, kendi içisantralın Gökova yerine nin derinliğine... Muğla'mn Kemer bölgesine "Şair Dostlanm" kitabımda şöyle yazmışım: "Şimdi o geçkurulması düşünülmektedir. miş yıllardaki hayatımızm akışını düşünüyorum Sık sık ratlaşırdık. Bir sokak köşesinde, tramvayda, tünelde, yokuş başında b'ır Ancak Yatağan Santrah'mn çevreye yaptığı tahribat göz denbire karşıma çıkıverirdi. Her rastlayışımda bana yeni şiirini önünde bulundurulursa, bir sır verircesine kulağıma ağır ağır fısı/dayacağ/nı bilirdim. Siorman ve tarım arazilerinin Sa Ifmtzk eıiruzle ıgı& besap nema önlerinde, genç kızlar topiuluğu içinde, meyhaneierde, serptaniamabtuçe vb çahşmalan, dışındaki bir yer seçiminin gilerde, her yerde onunla karşılaşabilirdim. Yakın bir insanıydı muztk beste çabfmalan ynpabSmmiz, isabeti ortaya çıkmaktadır. Istanbul'un. Her zaman aşk içinde. Her zaman bir arama. bir yabana dumtzi gelistirebtbrsmiz, 1SMET S. DAMCACI tat iu bnç btiardo poker satranç ıto kımıldanma içinde". GA YRETTEPE/ buyuk oyunlan, dmlendtna ayunlar 1950 yılında yazmıştım bu yazıyı.. Otuz beş yıl mı geçmiş? İSTANBUL ovfmna, pragramiama İnanılır gibi değil! Yaşayana göre zaman nedir ki! Yaşam bir CğrenebOmma çağlar betiği değil midir? Nahit Ulvi'nin yazdığı gibi: "Biryaprak açbm çağlar betiğinden Baktım sömürü yazılı buyruk yazılı Bir yaprak açtım çağlar betiğinden Baktım yıldırma yazılı kulluk yazılı Bir yaprak daha açtım çağlar betiğinden Baktım aydınHalk dilinde sonuçlanması lanmalar ak kâğıtlara yazılı • Bir yaprak daha açtım çağlar betiolanaksız işlerde "çıkmaz ğinden • Baktım bütün direnişler anıtlara yazılı". ayınson çarşambası" diye İzmir yaşar şiirlerinde Akgün'ün. Bu yeni kitapta da sevdibir öz deyiş vardır. Mali ğim bir şiir: İzmir Görünümleri'... Gözümüzün önüne seriyor müşavirlik tasarısı da buna Izmir'i, insanları, tüm hayasıyla... "Kuşlar bir kalkar bir konar benzediğinden 36 yıldır hâlâ Ben diyeyim yüz siz deyin bin Bir ctvılb bir cıvıltı • Kuş açmış yoldadır ve bu çarşamba ağaçlar Gazi Heykeli'nde dost güvercinler • Neleri anımsatmaz bir türlü gelmeyecektir. lar ki • Bir havalanmasınlar topluca Patladı sanırsın kestanefiÇarşambanm geldiğini şekleri". Şiirlerinde görünmez kimi şairler. Saklıdırlar bir yervarsaysak yine avukatlığın lerde. Oysa Nahit Ulvi dizelerin içinde, orta yerindedir: "Urnan tekeünden kurtulamayacağı kahvesinde mektup yazardım Yazar bozar kızardım Kimi zaanlaşümaktadır. idari man iğne deliğine sığardım Kimi zaman eser eser yağardım." mercilerde mali müşavir söz Belirli bir olgunluk yaşına ulaşan şairlerın tüm yapıtları bir sahibi de yargı mercilerinde arada yayımlanmalı. Nahit Ulvi'nin bütün şiirlerı kalınca bir kiniye değil? Yargı, konuda tap doldurur. Adam ve Can Yayınevleri ünlü şairlerimizin '8üihtisas sahibi olmadığmdan tün Şiirleri'ni yayımlıyor. İyi de yapiyor. Nahit Ulvi'yi anımsatbilirkişiye havale edecek, bilirkişi incelemesini ise mak isterim yayımcılarımıza... avukat yargı önünde "Şair Dostlanm"da 1950 yılında yazdığım şu satırları şimdi okuyacak. Böyle dolanmadan de yani 35 yıl sonra yazabilirdim gibi geliyor: yargı önünde mali müşavir "Isterdim ki, şimdi sokağa çıksam, kalabalığa kanşsam, yüaçıklasa konu erken rüsem, yürüsem, en dalgın, en bezgin bir anımda, kalkık şapsonuçlamr. Sonuçlanır ama kası, kolalı gömleği, ütülü elbisesiyle, o, herşeye rağmen hayasonuçlanmasını isteyen kim... tından memnun, sadece yaşamaktan, şiir yazıp genç kızları düşünmekten gelen bir mutlulukla dopdolu bir insan haliyle karşıDiğer bir husus; mali ma dikiliverse, dost elini uzatıp merhaba bile demeden, sevdimüşavirliğin yeminlisi, ğim şiirlerinden birini, eski aşkları, o sıcak günleri, unutulmuş yeminsizi de maliyecilerin, mevsimleri hatırlatırcasına, okusa, okusa..." vergi daireleri personelinin 143.000.TL Commodore 64 Bılgısayar tekelinde kimsenin mesleğine 595.000.TL SX 64 Portaüi Bılgısayar ve ihtisasına bir diyeceğimiz yok. Yok da madem ki 21.000.TL Datasette maliyeciler bu kadar becerikli 160.000.TL 1541 Dısket Surucu idiler maliyenin hali pür Şükran Kurdakul melaline ne demeli'... 180.000.TL 802 Bılgıyazar İzmir'de Kordon Boyu... Işgarantisi. 1985'ten itibaren. Teleteknik f t commod Mali müşavirlik tasarısı COMMODORE BILGIŞAYARDA COMPUTER SHOP FİYATLARI KÜLTUR LİSESİ (KÜLTÜR KOLEJİ) MEZUNLARl AŞAĞIDAKİ YA DA BİLDİRİNİZ ADRESLERİNİZİ VE TELEFONLARINIZI LÜTFEN ADRESE TELEFONLA YAZILI OLARAK ÖZEL ÖKSELERİN YÖRESİNDE 19821984 Şürleri bütün kitabevlerinde Görülüyor ki, mali müşavirlik hariç tüm mesleklerde diploma ve kısa süreli tatbikatın (Hâkim ve avukatlarda bir yıllık staj) İzlem Yayınevi Dağıtım, (İstanbul), Say, Özgür, Cemmay, Yetkin (Ankara) Dadaş, (İzmir) Yurttaş ANAOKULU MALZEMESİ 4. masa, 10. Ranza,30. Sandalye. Mür. Nesrin Hanım Tel: 526 61 10:11 • Ha/ıne bonolannu, tahvilleriniz alınır. 161 49 66 SATILIK 1520 Plotter 99.000.TL 190.000.TL 1701 Renıdı Mcnıtcr 8.250.TL loystıck Itekı) 12.000.TL Paddle Megabyte Dıske' Surucu 8296 D İş Bıigısayan 2x1 1.100.000.TL Yeşıl Monıtor dahı! Ister Turkıye İş Bar.kctsı TaKSinı Sbesı 4649 Nok. htsc.ba :..».vaie g.kdrtn ısier ComputerShopa geiın Saîın aldığınız her şey ucretsız ve derhal adresınıre tes'anı edılecektjr 6.f re/e'eJn.iı Yrtkıl, S" r Stıjf rnioı ITIZO UJI nuıu\ Inonu CJJ Vu Taksım /xani.u/ n Tvt ÖZEL KULTUR LİSESİ LONDRA ASFALTIŞIHINEVLER/ISTANDUL TEL: 575 13 04 575 15 G7 AORES