24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
:UMHURÎYET/8 HABERLERİN DEVAMI 9 AĞUSTOS 1984 Banco Filipino Kurtarıldı Ama... (Baştatafı I. Sayfada) POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL günü, Banco Filipino, kapılarmı müşterilerinin suratına kapatmak zorunda kaldı: Talepleri karşılayacak nakit para suyunu çekmişti artık... Haber bir anda yayıldr. Banco Filipino ödemelerini durdurmuştu... Ne yapacaktı?... Ve piyasada panik havası esmeye başladr. Kriz, öteki bankalara da her an bulaşabilirdi; mevduat sahiplerindeki tedirginlikten belli oluyordu bu... Her ne pahasına olursa olsun Banco Filipino kurtarılrnalı ve müşteri taleplerini karşılamak üzere kapılannı açmalıydı yeniden... Tehlikede olan yalnızca Banco Filipino değil, bütün bankacılık sistemi idi ve sisteme dönük güven oluşturulmalıydı bir an önce... Merkez Bankası Başkanı kıvranıyordu: Banco Filipino kurtarılamazsa, ülkenin tüm mali sistemi çökebilir, ekonomi allak bullak olurdu... Ama devlet banknot matbaasını çalıştırıp Banco Filipino'yu kurtarmaya yönelse, bu kez IMF'nin dayattığı "kemer sıkma" polıtikasından sapılacak, tüm umudun bağlanmış olduğu dış krediler suya düşecekti kesinlikle... Ne yapacağını bilemiyordu. Ülke daha geçen ekim ayında dış borçlarını ödeyemeyeceğini resmen açıklamıştı. Bunun üzerine 650 milyon dolarlık bir destek kredisinı öngören müzakerelere IMF ile geçılmişti. Görüşmeler sürerken, IMF'nin klasik reçetelerine uyulmaya başlanmıştı bile Sıkı para politikası gittikçe cıddıleşiyordu. Yabancı ticari bankalar ve Dünya Bankası, kredi açmakiçin IMF'nin "yesilışığı'nt bekliyorlardı... Merkez Bankası Başkanı ne yapacaktı?.. Para musluklarını gevşetip, Banco Filipino'nun 165 milyon dolarlık mevduat karşılığının sağlanacağım ilan edebilır ve bunun bir bolümünü derhal nakit olarak banka kasalarma transfer edebilirdı. Böytece, panik havası dağılmaya başlar, bankacılık sistemıne güven yeniden tesis edilebilirdi... Bu yolu seçtiği zaman da başına geleceği biliyordu: IMF ile anlaşma suya düşecek, sanayınm şiddetle gereksindiğı hammaddeler için de beklemekte olduğu dış kredilerbeürsiz bir tarihe ertelenecek, para muslukları gevşediği içın de entlasyon yifle,, b^skaldıracaktı... ^~ Merkez Bankası Başkanı tam bir yol aynmında idi... Ülkede özellikle bankacılar bastırıyordu Banco Filipino nun kurtarılmasının fınans sısteminin yazgısı açısından yaşamsal nitelik taşıdığını yıneleyip duruyorlardı yüksek sesle... Ve sonunda tercihini yaptı Merkez Bankası Başkanı: Banco Filipino kurtarılacaktı... Aynı gün karar açıklanıyor ve Banco Filipino'ya derhal 55 milyon dolarlık nakit transfer ediliyor ve banka kapılannı açıp müşterilerine ödemelerini yapmaya koyuluyordtı yine... Ne var ki, IMF heyeti de aynı gün müzakereleri kesıyor. bavulları toplayıp ülkenin başkentınden aynlıyordu... Merkez Bankası Başkanı bankacılık kesıminde paniği önlenrcişti, ama IMF'nin desteğini yitirmiştı; çünkü para arzı IMF'nin öngördüğü sınırları çoktan aşmıştı... Dış kaynak sorunu ciddiyetini koruyordu... * Bir senaryo yazıyor değıliz. Olay, eskı deyişle, ayniyle vakı... Ülke, Filıpinler. Kararı alan Merkez Bankası Başkanının adı, Jose B. Fernandez. Haberi ise, 3 ağustos tarihli The Wall Street Journal gazetesinin birincı sayfasında yayınlandı, özeti de Cumhuriyet'in dünkü Ekonomi sayfasında... • Ne kadar benziyor değil mi?.. Filipinler'de bugünlerde yaşanana, biz Türkiye'de 1982 ve 1983'tetanık olmuştuk... Turgut Özal ile Adnan Başer Kafaoğlu hâlâ birbirlerini o tarıhlerdeki "kurtarma operasyonlan" yüzünden yemeye devam etmiyorlar mı?.. Ne diyelim?.. IMF ile ılişkilerin yine güncellik kazandtğı şu günlerde temenni edelim de Başbakan Özal, Filipinler'dekine benzer tatsız tercihlerle karşı karşıya kalmasın... Vakit Öldürme. Emeklı yaşı işçilerde 55, memurlarda 65 olarak belirtendikten sonra aynlanlar gittikçe çoğaldı. Yaşrtlanmdan emekli olanlara raslıyorum, ilk sordukları soru; "Yahu, vaW/ni nasıl geçiriyorsun?" oluyor. Genç sayılacak yaşta emekliye aynlanlar kendilerini büyük bir boşluğun içine düşmüş sanıyorlar. Başkaca bir işleri yoksa, evden kahveye, kahveden eve koşuşup duruyorlar. Oysa resim, sanat, yazı, elişi, spor gibi uğraşlan, kitap okumagibi merakları yoksa, gerçekten vakıt öldürememekten ötürü oldukça sıkıntılı bir duruma düşüyorlar. Bizim gibi yazı, çizi ile uğraşantar için vakıt öldürme, vakti nasıl geçireceğim diye düşünme gibi şeyler yoktur. Her gün kalktığımızda yetiştiremediğimiz bir işin peşinden koşar dururuz. Ünlü Sovyet düşünürü Lunaçarski, Kültür Komiserliği'nden ayrılıp Madrid'e elçi olarak giderken yolu Parıs'e de düşüyor. Birkaç gün Paris'te kalıyor. Fransız izlenimcılerinden en büyüğü sayılan Renoir'ın sergisine gidiyor. 'Mutluluğun resmini yapan adam' dediği Renoir'ı iyice kocalmış buluyor. Nasıl kocalmasın ki, yaş yetmişe değin uzanmıştır. Elleri korkunç bir romatizmanın acısına tutulmuştur. Eller her gün bozularak kancaya dönmüş, kuş pençesi gibi olmuştur. Buna karşın her gün sehpasının önüne oturur, sağ eiini sol eliyle yönetecek biçim• de tutar, resim yapmaya çalışır. Soranlara yanrtı şudur. "ybo, fıay/r, bir günü bile boş geçirmemeli..." Üstadı ziyaret eden bir hayranı onun durma dinlenme bilmeden resim yapması karşısında sormuş: "Kendinizi neden bunca zorluyorsunuz?" "Ama bundan daha büyük bir zevk yok ki!.." Ardından başını kaldırıp eklemiş, "Hem sonra, bir bakıma bir görev yapıyorum, fena mı?" Soru soranı ınceden inceye süzdükten sonra, "Bir adamın zevkleri, ya da görevleri yoksa yaşamasmın anlamı da yoktur." Lunaçarski, işte burada Renoir için, "Mutluluğun resmini yapıyordu" diyor. Mutluluğun resmini yapan kişı mutlu da olur. Büyük şair de, Abidin Dino'yu resim yaparken gördüğünde, uzun uzun dizelerin ardından bir dizeyle, "Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?" diye sormuyor muydu? Abidin mutluluğun resmini yaptı mı, yapamadı mı bilmiyoruz? Ama resimleri ile mutlu olmanın yolunu hepimize gösterdi Madem vakit darlığından ve ressamlardan sözü açtık, ressam üstadın serüvenleri ile sürdürelim. Renoir. Parıs sokaklarında bir yandan yürürken. bir yandan da kendi kendine söylenmektedir. Ne söylediğini ancak kendisi duyabilıyor, kimseyle ilgilenmiyor: "O güzelim kedi yavrusu yüzünün çevresinde sen ışık parıltılarını nasıl da dans ettirdim." Bu sırada yanmdan şişman bir kadın geçmektedir. Kadının dizine boya kutusuyla çok kötü bir biçimde çarpmıştır. Kadıncağız acıyla bağırır: "Ressamlar hep böyle kaçık olurlar zaten." Şişman kadın bağırmakta haklıdır. Üstat da haklıdır, kendinden başka hiçbir şeyi görmüyor. Aklı, fikri yaptığı ve yapacağı resimierdedir. Emekli olma, yaşamdan ve yaşamadan elini eteğini çekme degildir. Emekli olma da yeni yaşama başlama olmalıdır, Bizde oldukça değerlı bürokratlar yetışmıştır. Denılebılır kı, bir zamanlar her şeye karşın devleti siyasetçiler değil, bürokratlar yönetmiştir. Ancak bürokratlarımızın bir kusuru vardır. Her şeyi en yetkin ve olgun biçimde yaparlar da, emekliye ayrıldıktan sonra yaptıklanm ve yaşadıklarını yazmazlar. Oysa bir yazmaya soyunsalar, bu devletin anhası, minhası bütün açıkltğı ile ortaya çıkar. Daha sonra gelenler de, bunları okuduklarında, yanılgıya düşmezler, denenmişı yeniden denemezler. Bir yabancı, Osmanlıdan bu yana bizdeki bürokrasiyı gördükten sonra çok beğenmiş, "Bir eksiğiniz var, bu yaptıklarmıZ) yazmtyorsunuz" demiş. Çok da doğru söylemiş hani!.. Kapıkule'ye bol mtifettiş gönderildi (Baştarafı 1. Sayfada) lan ile meydana çıkması için ne gerekiyorsa o yapılacak" diye konuştu. öte yandan edinilen bilgilere göre Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü Kapıkule Gümrük Muhafaza Bölge Arairi Mehmet Hanlı ve olaya adı kanşan gümrük muhafaza görevlilerinden bazılarının görevlerinden alınmalan ile ilgili isteklerin 1983 yılmda bakanhk makamma gönderildiği öğrenildi. Söz konusu yazılarda Haluk Aydm ile Mehmet Hanlı'nın görevleri sırasında bazı usulsüzlük ve yolsuzluklar yaptıklarıntn tespit edildiğini makama duyurulmuştu. Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü'nün Ulusu hükümetinin Gümrük ve Tekel Bakanı Cafer Tayyar Sadıklar'a gönderdiği 9.11.1983 tarih, Per. Id. Is. Şb. Md. (83) 10361/14055 sayılı yazıda Mehmet Hanlı'nın görevden alınması istenmişti. Yine Kapıkule Gümrük Muhafaza Başmüdürü Haluk Aydın'ın yasalara uymayan davranışlan ile ilgili olarak 20.12.1983 tarih ve Prs. Id. ts. Şb. (83) 4351 /14915 sayıh yazı ile durum özal hükümetinin güvenoyu almasından dört gün önce bakanlık kauna ıletilmişti. Gümrük ve Muhafaza Genel Müdürlüğü'nün bakanhk makamına gönderdiği söz konusu yazılarda, Kapıkule gUmrük kapısına yapılan atama ve yer değişürmelerle ilgili olarak bazı uyarı ve hatırlatmalarda bulunulmuş ve usulüne uygun ve gerekçeli olarak yapılan bazı yer değiştirmelerin daha üst makamlar devreye sokularak durdurulduğu belirtilmişti. Haluk Aydm ile ilgili olarak bakanhk makamına gönderilen dört sayfalık yazıda, başmüdürün bir süre önce geçirdiği trafık kazasından sonra, "çok asabi davranışlar" içinde bulunduğu, Mehmet Hanh'nın kaçakçılık istihbaratında çalıştınlmasının yerinde olmadığı görüşüne yer verilmişti. I98S YAZ MODASI TANITILDI Vakko kuruluşlarının düzenlediği 1985yaz modasının (anıtıldığı defilede motifler Türk ve İslam eserlerinden almmıştı ama modadan anlayanlara göre Japon modası hâkimdi. (Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) hafaza Başmudüru, 15 milyon TL 204.980 DM, 4.400 Irak Dinan), Mustafa tnanç (Muhafaza Memuru, 5.5 milyon TL), Muharrem Kurtkal (Gümrük Muhafaza Bölge Amiri, 2.010 DM, 1.500 ABD Doları, 2 milyon TL), Mehmet Hanlı (Kaçak İstihbarat Bölge Amiri, 2 milyon 950 bin TL), Ata Mengü (Gümrük Muhafaza Memuru, 3.310 Irak Dinan, 10 milyon TL), Tahir Arslan (Kaçak İstihbarat Müdür Yardımcısı, 30.000 DM, 3500 Irak Dinan, 610 ABD Dolan, 11 milyon 680 bin TL). 14'E YÜKSELDt tlgilüer, Selami Mağden Kapıkule'deki para operasyo (Gümrük Muhafaza Bölge Aminu ile ilgili olarak sanık sayısı ri), İhsan Ktfıç (Kaçak îstihba14'e yükseldi. llk olarak gözal rat Müdürü), Altan Kocagöz tına alınan 14 kişiden 6'sının sor (Gümrük Muhafaza Merkez guları yapıldı ve gumrüklü saha Müdürü), Emin San (Muhafaza da elkonulan kaçak paralann Memuru). AK Ahmet Kısa (Mugaspedilen 9"? milyon lirası orta hafaza Memuru), Tuncay Aslan ya çıktı. Üzerlerinde ve evlerin (Muhafaza Memuru) sorgulande 97 milyon TL bulunanlar şun nın yapılacağını, iki kişinin dalar: Haluk Aydm (Gümrük Mu ha arandığım bildirdiler. 'Anadolu Mavisi" müzede sunuldu Magazin Servisi Vakko kuruluşlarının düzenlediği "Anadolu Mavisi" adlı moda gösterisi eski Türk sanatı ile yeni modayı içiçe sundu. Sultanahmet'teki Türklslâm Eserleri Müzesi'nin ilk kez bir moda gösterisine sahne olmasının nedeni, giysilerde kullanılan motiflerin eski Anadolu sanat yapıtlanndan alınmış olmasıydı. Gerçekten Türktslam sanat eserlerinde kullanılan işleme ve süslerin 1985 yaz ayları için hazırlanan birçok giyside kullanıldığı görüldü. Defıleye ünlü işadamları, modaalar, sanatcılar, gazeteciler ve Vakko'nun hatırlı müşterileri cağnlmıştı. Gösteri, müzenin üst bahçesinde kurulan bir podyumda yapılacaktı. O yüzden bahçeye yemek masalan yerleştirilmişti. Fakat çagnhlar için bu masalaraulaşmak pek kolay olmadı. Çünkü kurulan düzene göre masalara ulaşmak için önce müzenin içinde bir tur atmak gerekiyordu. Bir an önce masalara ulaşmak isteyen çağnlılar belki de dünyanın en hızlı müze gezisini gerçekleştirdiler. Bu arada bazı hanımların geçtiğimiz >il boyunca açık kalan Anadolu uygarhklan sergisini göremedikleri için hayıflandıkları ve örneğin şöyle konuştuklan duyuldu: "Dünyanın bir ucundan yabancılar gelip gördüler de biz gelemedik. Bu defile iyi oldu. Hiç olmazsa müzeyi de görmüş olduk". Defile günün anlamına uygun şekilde kanun taksimi ve neyflüt sesleri ile başladı. Fakat biraz sonra hava değişti. Yerli mankenlerimiz Fransız koregrafın talimatı uyannca diskoklasik müzik karışımı bir hava içinde gösterilerini tamamladılar. 1985 YAZ MODASI 1985 yaz modasının tanıtıldığı defilede motifler Türk ve Islam eserlerinden alınmıştı ama modadan anlayanlara göre gösteriye Japon modası hakimdi. Geçen yıl olduğu gibi yine siyahbeyaz renklerin egemen olduğu giysilerde zaman zaman "Anadolu Mavisi''de göründü ve alkış topladı. Sunulan giysilere bakılırsa 1985 yazında Karadeniz folklor ekibinin giysileri bile moda olacaktı. Fakat asıl ağırlık, kimono tarzı gece elbiseleri ile kenzo stili pantolonlardaydı. Bunlardan çıkan sonuç 1985 yazında sokaklanmızda "hafifçe Japonlaşmış İslam kadını" tipinin görüleceği idi. Memura yeni dtizen (Baştarafı 1. Sayfada) nun taşraya gönderümesinde bakanhk yetkili olacak. Bakanlıkların taşra örgütlerinden tnerkeze atama, bakanlığın önerisi ve Bakanlar Kurulu kararı ile gerçekleştirilebilecek. Yetkililer, halen dolu olan 1 milyon 162 bin kadrodan 427 bininin Ankara'da merkezde görev yaptığmı, merkezde yığılmalann önlenmesi için bu düzenlemeye gerek duyulduğunu bildirdiler. öte yandan taşra örgütlenmelerine atamalarda valilerin yetkileri de arttırıldı. Kararnameye göre, valiler kendi illerinde bakanlıklann ihtiyaç duydukları belli derecenin altındaki kadroların atamalarını yapabilecekler. Kararname ıle aynca, unvan standardizasyonuna gidildi. Yaklaşık 8 bin yakm olan unvan sayısı binin altına düşürüldü. Unvanı farklı olmasına karşılık, bakanlıklarda aynı işi yapan memurlar ve görevliler, tek bir unvan altında toplandılar. Yasa gücündeki kararname ile bakanlıkların merkez ve taşra örgütlenmelerinde yeni düzenlemelere gidilmesi nedeniyle yaklaşık 1500 üst düzey bürokratın "iskemlesinden olacağı" saptandı. 18 Haziran 1984 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren bakanukların kuruluş, görev ve esaslannı yeniden belirleyen kararname nedeniyle, 1500'e yakın ust düzey bürokratın da, yeni kararnameyle yeni görev yerleri beürlenecek. KİT'lerin 7 kişilik yönetim kurulu üyeliklerinin sayısının 5'e indirilmesi nedeniyle 38 KÎT'in 76 yonetim kurulu üyesi dışarıda kalacak. Öte yanda en büyuk değişikliğin yapıldığı Tanm, Orman ve Köyişleri Bakanlığı'nda yaklaşık 750, Bavındırlık ve İskân Bakanlığı'nda 300, Milli Eğitim Bakanlığı'nda 100, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nda yaklaşık 120 yönetici ve üst düzey bürokrat makamından ayrılacak. Kararname, Cumhurbaşkanı'nca incelenmesinden sonra yürürlüğe girecek. Bakanlar Kurulu'nun dün 4 saat 15 dakika süren toplantısmdan sonra bir acıklama yapan Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Mesut Yılmaz, kadro kararnamesine son şeklinin verildiğini bildirdi. Y\lmaz Bakanlar Kurulu'nda hükumet kurulurken yapılan yapı değişikliğine ilişkin kanun hükmünde kararnamenin tüm kadrolann 8 ay içerisinde saptanmasını zorunlu kıldığını ve bu sürenin de bu hafta sonunda dolduğunu hatırlatarak şöyle dedi: "Çok yoğun bir şekilde surdürülen kadro çahşmalan tamamlanmış ve Bakanlar Kurulu'nda son şekli verilmiştir. KİT'ler hariç, bütün kamu kuruluşlarının kadroları tespit edilmiştir. Bundan böyle yeni kadro artışları ancak kanun değişikliği yoluyla miimkün olacaktır. Tavuklarm zanınu: Yumurta 30 lira (Baştarafı I. Sayfada) ta alıp bunu Irak'a satacagı haberi yumurta fiyaılannı arttırmak isteyenlerin uydurdugu bir haber olsa gerek. Ne yazık ki, basın fiyat arttırmak için fırsat kollayanlara zaman zaman alet oluyor. O kadar ki, bakıyorsunuz 'yumurta alınacak' diye küçük bir ilan verilmiş. Anyorsunuz öyle bir telefon yok." Kemal Çilingiroglu da geçen yaza göre yumurta fiyatlannın daha yüksek olduğunu, bunun da bir ölçüde Irak'a yapılan ihracatla ilgiii olduğunu anlattı. Çilingiroğuı, Türkiye'den yumurta ihracatı yapan Hür Holding'in üst düzey bir yetkilisi, Irak'ın geçen yaz yumurta alımlarını kestiğini, bu yaz ise ara vermeden yumurta satın aldığını söylerken, bir noktaya daha dikkati çekiyor. O da "genel fiyat seviyesh" "Etin fiyata artıyorsa yumurtanm fiyatı da bundan etkilenir. 16 yumurta 1 kilo eder. Bu durumda 1 kilo yumurtanın kilosu, yaklaşık 300 lira demektir ki, yine etten ucuzdur. Dikkat edecek olursanız, bugün yumurta kıüıgı da söz konusu degildir. Evet, yumurtanın fiyatı artmaktadır, ama arayan da yumurta bulmaktadır." "Böyle giderse yumurtanın tanesi 40 liraya çıkar. İhracatçılar için de dışarıya yuraurta sattnanın cazibesi azalabilir" diyenler de var. Yükselen fiyatlara karşı "Romanya gibi bazı ulkelerden daha ucuza yumurta alıp bunu Ortadoğu'da pazarlamak da mümkündür" formülünden de söz ediliyor. Ancak görüştüğumüz bütün yumurta ihracatçısı fırnıaiar, bu yöntemin kolay olmadığını söylediler. "Irak'la ticaretimiz özel bazı anlaşmalar dolayısıyla da kendine özgü bir kredi sistemiyle yttrümektedir. Romanya'dan yumurta almaya kalksak, buna hemen serbest dövizle ödeme yapmamız gerekecekür ki, bu da kolay aşılabilir bir engel degildir." "Yumurta ileri surülduğü gibi 40 liraya tırmanırsa ne olur?" Çukurova Dış Ticaret Genel Müdürü Emin Karagülle şöyle diyor: "Yumurta fiyatları artarsa, bu ilk etapta bizim gibi daha önce alıcıya belli fiyat vermiş ihracatçılann zaranna olur. Ama uzun vadede tavuk yetiştirmek isteyenlerin sayısı artar, dolayısıyla da yumurta üretimi artar. Daha başka piyasalar bulunursa, yumurta iiretiminden »aglanan gelir de artar, ticaret de artar. Bir yerde piyasa, dengesine oturur.. Yeter ki, üretimi ve ihracatı giderek daha üst bir düzey de dengeye getirebilelim." ÜRETİCİ, TOPTANCI Bu arada iç piyasaya dönük olarak yumurta ticareti yapan Fırmaların da son fiyat artışlannı genellikle "ihracat" nedenine bağladıkları görüldü. "\jretki ve tüccar adına kotnisyonculuk yaptıklanm" belirten Ramiz Atılgan. "fiyatlann yükselmesinde ihracatın büyük etkisi olduğunu" söyleyerek, "Biz ufak malları 15, iri mallan ise 2025 TL arasında satarız, toptancılara mal veririz, satışsonra yumurta 26 TL'dan satılıyor. Eminönü şubesinden bir yetkili, "thracat böyle sürdükçe fıyatlar biraz zor düşer. Bizim satışlarımızda değişme yok. ÇUnkü 30 liradan satmıyoruz" dedi. Belediye Tanzim Satış Mağazalarının Eminönu şubesinde ise iki gündür "fiyat üstünde fırmalarla anlasamadıklanndan" yumurta bulunmadığı oğrenildi. Yaptıklan piyasa araştırmasmm ardından "bir firmayla anlaştıklannı ve yumurtayı 23 iL'den alıp 24 TL'den satacaklannı" belirten bir yetkili, "genel ohırak ihracatın, son olarak da riyor. Smuriç, Eyüp Can'ın ABD'li boksor ile yapacağı maç için şunlan söylüyor: "Güney Koreli karşısında gösterdiği taktik ve gayreti gösterebilirse, alön madalyaya uzanır." HEM BOKSÖR, HEM GARSON 1964 yüında Konya'nın Pmarbaşı köyünde doğan Eyüp Can, 1975 yılından beri Danimarka'da yaşıyor. tlkokulu Danimarka'da bitiren Can, boksun yanı sıra garsonluk da yapıyor. Kopenhag'taki Sheraton Oteli'nde calışan Eyüp Can, şunlan söylüyor: "tkisini bir arada yürütmek hiç de zor değil. tstedigiro zaman izüı alıp antrenmana gidiyorum. Otelin müdürü Timur Bey, çok anlayış gösteriyor. Otel bana aynca ücretsiz nefis kahvaltı ve ögle yemegi veriyor. Anlayacağımz bcr tuıtü konfora sahîbim." Danimarka'da 10 yıldan fazla kalmak istemediğini belirten Eyüp Can, Türkiye'ye dönmeden önce oto tamirciliği diploması almak istiyor. Eyüp Can'ın amaa, Türkiye'de bir lokanta, bir de tamirci dükkânı açmak. Genç boksör neden iki iş yeri açmak Dd ülke birden sevindi (Baştarafı 1. Sayfada) istediğini şöyle açıklıyor: "Biz kalabahk aileyiz. Tek işle karnımızı doyuramayıı. Hem, aile fertkrinin caltşması için işyeri lazım." Ünlü olduktan sonra Danimarkalı sanşmlann etrafmı çevirdiğini söyleyen Eyüp Can, "Onlardan kurtulmak için epey ter döktüm. Kendimi bir kaptırsaydım işim bitmişti" diyor. GOZLEM UGUR ML'MCU (Baştarafı 1. Sayfada) na geienler, burada da senedini zamanında odemeyen işadamlarınm başına gelir. Unuttunuz mu? Bankerlik olayında da öyle olmamış mıydı? Büyük bankerler, İstanbul kabadayıları ile işbirligi yapıp, bu kabadayılar eliyle "ner türlü bankacılık işi" yapmamışlar mıydı?.. Piyasaya sorun, yanıt şöyle olacak: Para yok, senet çok.. Şimdiden uyaralım: Bu 'Kıymetli evrak hukuku" serbest piyasa ekonomisinin başını yakında yine belaya sokacak." "Hür teşebbüs" kıymetli evrak zinciri ile çok yakında nefeş alamaz duruma girecek.. İşin bankalar ve işadamlart cephesinde de tam bir bozgun yaşanıyor. Eloğlu, yıllar önce siyasal ilişkilerini kullanarak. bankalardan kamyon yükü ile para kaldırmış. Banka da "ödeme güçlüğü içine" düşünce dayanmış bizim türedi işadamının kapısına: Öde kardeşım... 3 milyarhk borç, zamanla beş milyar, on milyar olmuş. Nasıl ödesin bizim eloğlu?. Ödeyemez. Bu kez banka sıkı bir istihbarata girişir. Eloğlunun taşınmazlan kımlerın uzerine yapıtmış? Çoğu çocuklannm . Bu taşınmaz mallara ıpotek konmaz, banka arar ve ipotek konacak arsaları bulur. Koyar ipoteğini.. Eloğlu köşeye sıkışmıştır. Düşünür: Birileri çıksa da şu özel bankayı devletleştirse, ben de siyasal ilişkilerimi seferber ederek şu borçları erteletsem, ipoteği de kaldırsam.. Piyasada para yok, bankada para yok, pekı Hazine'de var mı? Hazine'nin durcmu da pek parJak değil.. Ne yapsın Hazine? Enflasyonun, altın madalya alan olimpiyat atleti gibi başını alıp gittiğı günlerde para basamaz, bu yüzden "Haz/ne bonotan" çıkarıp, bırkaç ay rahat nefes almayı dener. Sonra ne olacak? Sonrası, Âllah kerim!.. Ekonomik koşullann karabasan gibi bastırdığı günlerde, nasıl olsa. kamuoyunu ilgilendirecek birkaç konu bulunur. Bira gibi, Arapça dersleri gibi, başörtü gibi, seçmen yaşı gibi, Halkçı Parti SODEP birleşmesi gibi... Peki sonra? Daha sonra? Gözlerinin içine baka baka bu model çoktan iflas etmiştir. Model, ekonomik altyapısı ve siyasal üstyapısı ile tam bir bunalımın içındedir. Banker faciası bir göstergeydı, olay yeterince algılaramadı, protestolu senetier de bir başka göstergedir. Kimse de bu olay üzerinde bugün yeterince durmuyor. Yarın, muhalefet odakları arasına küçuk ışletmecı ve esnaf da katılırsa kımse sakın şaşmasın. Başkalarına hiç gerek yok. Düzen kendi karşıtlarını kendisi üretiyor. Iş bitiricı kadronun bu alandaki uretim gücü emin olun hiç tartışılmaz.. Bu konuda maşallahlan var... Tam bir yıl önce (Baştarafı I. Sayfada) Ödenekler Alt Komitesinin kabul ettiği tasarıda, KongTe'nin Kıbns konusunda Türkiye'ye baskı yapması öngörülmekte, yine Senato ödenekler Komitesi'nin kabul ettiği tasanrun bir maddesi de, Magosa'nın Maraş kesimine, Kıbnslı Rumlann yerleşmesine müsaade edilinceye kadar Türkiye'ye 215 milyon dolar tutanndaki hibe şeklindeki askeri yardımın askıya alınmasını öngörüyor. ABD Dışişleri Bakanhğı Müsteşarı William Schneider, 540 milyon dolarlık askeri yardımın, Türkiye'nin "F16" projesini finanse etmesine yetmeyeceğini söyledi. ABD askeri Nükleer santral yapacak (Baştarafı 1. Sayfada) me işlemlerinin tamamlanmasından sonra sonuçlandınldığını söyledi. Altyapısı hazır olan Akkuyu1'in yapımının hangi fırmaya ihale edildiğini açıklamayan Büyükbaş, "Sonucu muhtemden yann açıklayacağun" şeklinde konuştu. Akkuyu nükleeT santraHân için açılan ihaleye katılan Federal Alman KWU ve Kanadalı AECL firmaları daha önce bakanlığa teklif vermişler, bakanhk da verilen teklifleri tekrük açıdan incelemesi için Türkiyc Elektrik Kurumu'na, kredilendirme açısından incelemesi için de Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarhğına göndermişti. ALMAN FİRMASININ TEKLİFİ larımız pek azalmadı" dedi. "Son bir hafta içinde yumurtaya 1.52 TL zam yaptıklanm ve orta boy yumurtayı halen 23 liradan sattıklanm" belirten toptancı Musa Seven, "Bizde yaz aylarında ürelim biraz düşer, mal ucu ucuna yeter. Ama inracatla biriikte yumurta iç piyasada azalınca fiyatlar artar" dedi. Seven'e göre satışlarında azalma olmamasınm nedeni "Yumurtanın zorunlu gıda maddesi olarak halen en ucuz mal olması. İki yumurtayla yarım margarin iki kisi doyurur" diyor. Yumurtanın tek fiyata satıldığı Migros'ta ise 1 TL zamdan • Sigorta kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. CEMtL YÜKLÜ. Federal Almanya'nın kısa adı KWV olan Kraft Werke Union Firması, ihale öncesi her ikisi de yakıt olarak zenginleştiIrak'a gönderilen yumurtanın rilmiş uranyum kullanan basınçh kaynar su reaktörü (PWR) piyasada malı azalttığını ve piya tipinde olmak üzere biri 600 MW'hk, diğeri de 990 MW'lık sanın allak bullak olduğunu" iki teklif vermiş. Yapılan inceleme sonucunda 990 MW'lık söyledi. olanı ihaleye katılması kabul edilmişti. "Yumurtanın toptan çiftlik KWU, fiyatı 1 milyar 400 milyon dolar dolayında olan tekalış fiyatının 23 lira olduğunu, 23.5 liradan toptancıya sattıkla lifinin dış kredi gereği olan 700 milyon doları da Federal Aln m " belirten Sinangil Tavuk man Hermes garantısinde kredi olarak getırmeyi önermişti. Çiftliğj sahibi Süreyya Sinangil Firma verdiği teklifte, aynca türbinjeneratörleri de ABD veise. "ihracat, iç piyasada malı ya îsviçre fırmalarmdan sağlayacağmı bildirmişü. azalttığından fiyatlar yükseldi. Başka bir etken olduğunu san KANADAU "AECL" FİRMASININ TEKLİFİ mıyorum" dedi. Piyasadaki fiKanadalı AECL firması, yakıt olarak doğal uranyum kulyatları yine de aşırı bulan Sinangil, "fiyat artışlarının kendi sa lanan basınçh ağır su reaktörü (PHWR) teknolojisini önerUşlannı azaltmayıp tersine arttır mişti. Yalnızca 635 MW*lık nükleer santral öneren Kanada dığını, toptancılann bir zam da firması, türbin jeneratörleri de İsviçreü BBCflrmasından sağha gelir diyerek fazla mal aldık lamayı teklif etmişti. lanm" söyledi. • Nüfus hüviyetimi, sigorta kar dolar civarında teklif verdiği, bunun 980 milyon dolarının dış tımı kaybettim. Hükümsüzdür. kredi olduğu ve 800 milyon dolarhk kredi taahhüdü bulunÇELEBİ K1R duğu bildirilmişti. AECL'nin ihaleye yakıt dahil toplam 1 milyar 200 milyon
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle