17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 AĞUSTOS 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 SANAT "Genç" bir şairden değişik tatlar, usta işi şiirler Tanıdık Dünya / Melih Cevdet Anday / Adam Yaymcüık / 94 sayfa irin izini sürerek değişik bir taREFİK DURBAŞ dın, çarpıcı ve yeni bir duyarlı"Tanıdık Dünya," günümüzün usta şairlerinden Melih Cevdet Anday'ın son dönem ürünlerini kapsıyor. Değiştirmeler, Karacaoğlan'ın Bir Şiiri Üzerine Çeşitlemeler ve Su Akar Çaglamadan ara başhğıyla üç bölümden oluşan kitapta 27 şiir yer alıyor. Abidin Dino da kitaba 22 desen yapmış. Hemen her şiire neredeyse bir desen. Yeditepe'nin 1960 öncesi şiir kitaplanm anımsamanın sırası değil mi şimdi? Melih Cevdet Anday, yıllar yıh "her sözcüğünü, her kavramını aklın, mantığın ince süzgecinden geçiren şair" oiarak tanımlanagelmiş. "Tanıdık Dünya"da ise bu "ince süzgec'Mn hemen yanı başında duygunun, duygusalhğın yer aldığı gözlemleniyor. ğın şiirini yazmış. Kimi yerde Karacaoğlan'ın dizelerini aynen kullanmış: "Maraş'tan ötesi uzak bir yoldur / Bu gece Göksun'da yatalım atım" (5. şiir); "Atun sende küheylanlık varsa" (8. şiir). Ama önemli olan bu değil. Melih Cevdet birçok dizeyi de yeniden yorumlayıp, yeniden yazmıştır. Aksu'yun köpriisünü geçerim konuşkan bir an ile (Aksu'yun köprüsün geçtikten geri), "Kısmetimiz varsa bu gece Maraş'ta yatanz" (Bu gece Maraş'ta yatalım atım), "Oğle namazını Göksun'da kılanz, sisle biriikte" (Öğle namazını Göksun'da kıldır) gibi... Şürlerin dip suyunda yatan ise aynlıktır. Gençliğinin kannı ocağa serprniştir. Yaşlanmış bir yağmur gibi kararmıştır. Uzaklara yağan kar gibidir bılmediğı yılları. Ve kanatsız uçan sabahın ardından yola çıkmıştır atıyla... Karacaoğlan da seherde yola çıkmamış mıydı atıyla "gece yar koynunda yatmak için?.." Melib Cevdet, Karacaoğlan'ın hemen tüm sözcüklerini kullaruyor. Ama Karacaoğlan şiiri yazmıyor. Karacaoğlan'dan çok halk şiiri geleneğini günümüz açısından yeniden özümseyip yorumluyor, yeni biçim arayışlanna yöneliyor. Üçüncü bölümdeki altı şiirde küçük fırça darbeleriyle görüntüler çizilmiş. "Güneş çiçeği kokluyordu, gün martı ile uçuyordu " gibi. Varlıkla anlam, düşle gerçek bir arada. Ölüm, bu şiirlerde de dip sularda: "Boşiuğu çamla doğrultan ölüm." "Tanıdık Dünya", Melih Cevdet Anday'ın şiir çizgisinde önemli bir nokta. Söylemek istediğiyle, söyleyiş biçimiyle değişik tatlar alınacak usta işi şiirler. Hem de "genç" bir şairden üstelik... Duyduk Gördük Eğitim fakültelerindeki kıymı üzerine Otuz yühk yazar, öğretmen Afet Ilgaz, gecenlerde bize yolladığı mektubunda Fatih Eğitim Fakültesi'ndeki kıyımla ilgili olarak "Duyduk Gordük" köşemizde yer alan yazımızın doğruluğuna değindikten sonra şöyle diyor: "Ancak, çok yakınmızdaki Atatürk Eğitim Fakültesi'ndeki kıyımdan haberiniz olmadığını sanıyorum. Burada da aynı facia bir süre önce oynandı. Ikiyulık Eğitim Enstitüsü mezunu olduklan gerekçesiyie yirmi kadar arkadaşımız, ' 'düpedüz'' sürüldüler tstanbul'un en ücra ortaokuUanna. Bunlardan biri de benim. Otuz yıllık yazar ve öğretmenim. Bu okulda altı ytldır öğrenci yetiştiriyonım. Burasını biz fakülteye en demokrat ve çağdaş görüşlere dayalı öğretim veren bir okul olarak teslim ettik. Şimdi ortaokuüara sürülen arkadaslanmızın yerine Yabancı Diller Bölümü 'nde geçen yıl aynı okuldan mezun öğrenciler ders yapmakta ve bu çocuklar bile hocalannın yerine ders vermekten utandıklarını söylemektedirler. Üstelik fakültenin son sınıflannda bile, bu çocuklar hatta en zor derslere (semantik gibi) girmekte ve öğrencilerin yardımıyla ancak ders yapabilmektedirler. Üstelik benim özel olarak dört yıllık bir fakülle tahsilim var, Felsefe ve klasik filolojl okudum. Ama tahsil yülanna, bu derece yüzeysel bir niteliğe çok önem veren rektörlük, benim dil vefelsefe tahsilimi denkleştirmekten ya da bunu herhangi bir biçimde değerlendirmekten kaçındı. Ben birkaç ay sonra emekli olacağım, bir şey değil benim için. Ama bu okulda kalarak sevdiklert bir ortamda çalışmaktan mutluluk duyan öteki genç arkadaşlann actsını Rektör Orhan Oğuz nasıl unutur ve unutturur, bilmiyorum. Çünkü bu uygulamanın doğrudan doğruya Orhan Oğuz'dan kaynaklandtğım, rektörün yıl içinde ağzmdan çıkan kimi konuşmalar kamtlamıştır. Geçen yıl yurt çapındaki eğitim fakülteuri kıyımmda fazla sesi çıkan bizleri cezalandırmanın başka bir yolu herhalde bulunamadı. Çok yasal gibi görünen, kitabına uygun sanılan bir cezalandırma bu, ama Yükseköğretim Kurulu 'nun 15 Haziran 1983 tarihli ve 83.39.385 sayılı karanndaki 2809 sayıü kanunun geçici 3. maddesinin b ve c bentlerine göre kesinkes bizim lehimize olduğunu da unutmamalıdırlar." Köfteciye giderim be ynhu! Savaş Büke'nin eşi Umut Hanım, pek çok kisi gibi gazetelerin pazar eklerinde yayımlanan testlerle yakından ilgilidir. Hem bu testlerin sorularını yanıtlar, hem de eşi yanulasm ister. Savaş Büke ise bu tür testlerin hiç ama hiçbir işe yaramadığı inancmdadır. Bu nedenle de sorulan önemsemez, ciddiye almaksızın baştan savma yanıtlar. Gecenlerde yine bir test söz konusuydu ve Umut Hanım, bir yandan kalemle kendi yamtlannı gazetede işaretlerken bir yandan kocasmı soru yağmuruna tutuyordu: Bir dostunuz, daha önceden betirlenmiş bir yemek davetini ertelemek zorunda kaldığım telefonla bildirse ne yaparsınız? a Kızar, telefonu suratma kapatınm. b Ayıp ettiğini söylerim. c Yeniden saptanacak bir tarihe göre davranacağımı bildiririm. Kauplaşmış seçenekler içinde kalmayı zaten hiç sevmeyen Savaş Büke, yanıtmı da bu üçlü kalıbm dışında seçti: Köfteciye giderim be yahu! Bir nıuthı dünya özleıııin m Platon'dan bu yana evrimi Doç. Dr. Nail Bezel / Yeryüzü Cennetleri Kurmak / Say Kitap Pazarlama / 235 sayfa. Doç. Dr. Nail Bezel / Yeryüzü Cennetlerinin Sonu / Say Kitap Pazarlama / 247 sayfa. AKŞtT GÖKTÜRK "Utopyalan göstermeyen bir dünya haritası eksiktir" demiş Oscar Wilde. Özlenen düş ülkeyi, gerçek dünyamızın, gerçek insan yaşamının kaçınılmaz bir parçası saymış böylece. Yazınsal anlatıyı, tarihin olgulanyla, coğrafyanın gerçek kentleri, ülkeleriyle eşit önemde görmüş. Gerçekten de, gündelik yaşamm acıları, haksızhkları, çirkinlikleri karşısında, insanoğlunun zorbalarca yasaklanamayacak tek direnişi, dirlik düzenlik, günlük güneşlik mutlu bir dünyayı düşünmesi, özlemesidir. Bu özlemi kafasında, yüreğinde özenle, inançla, umutla büyütmesidir. Utopya diye tanımlanagelmiş yazın türü, işte bu noktada çıkar ortaya. Zaman ya da uzay sınırı tanımadan özgürce betimler düşsel cennetleri. Geçmişi yorumlayan, şimdiyle hesaplaşan, geleceği önceleyen bir düşgücüdür utopya yazarınınki. Bu bakımdan, hiçbir zaman, geTçek insankk durumundan soyut değıldir. Kimi utopyacı, çağında gözlemlediği bozukluklardan, çirkinliklerden, toplum düzenini sorumlu tutar. Bu durumda, bozuk düzenin yerini tutabilecek bir düşsel dünya seçeneği sunar bize. Kimi utopyacı da, bozuk düzeni insan doğasındaki bir sapkınlığa bağlar, bu sapkınlığı silecek, böylece insan soyunu yetkinleştİTecek bir düzen seçeneği sunar. Birinci konumu benimsemiş yazarlar çoğunlukla düşsel yeryüzü cennetleri çizerler. lkinci konumda dile getirilen düzen ise, çoğunlukla ters utopyalar, karşı utopyalardır. başlı yapıtlardan, Platon'un "Devlet"inden, Thomas More'un "Utopia"sından, T. Campanella'nın "Güneş Ülkesi'nden, F. Bacon'ın "Yeni Atlantis"inden, J. Swift'in "GuBiver'in Gezileri"nden, E. Bellamy'nin "Geçmişe Bakış"'ından. VVUliam Morris'in "Düş Dünyasından Haberler'inden H. G. VVells'in "Çagdaş Bir Utopya"sından, B. F. Skinner'ın "VValden tki"sinden seçme bölümler içeriyor. Her bölümün başında, ilgili yapıt ile yazarının, utopya geleneği içindeki yerini belirten kısa sunuşları var Nail Bezel'in. Bir mutlu dünya özleminin Platon'dan beri geçirdiği evrim, Utopyacı düşgücünün başlangıçta hümanist, sonra Hıristiyan ülkülerden, Rönesansta bilimden, on dokuzuncu yüzyılda tektıolojiden kaynaklanışı, Platon'un kent devletinin H. G. VVells'de uluslararası yönetilen bir dünya devleti boyutlarına varması, gerek seçilen metinler, gerekse sunulan açıklamalarla ilgiyle izleniyor. si, insarun bireysel yaraücılığının yok edilmesi başlıca konudur. Guzel utopyalarda birey düzene gönüllü kaührken, bu çirkin utopyalarda surekli katılmaya zorlanır, ezilir, sindirilir. Ancak, insan yaratıcılığı ile saygınhğı, kendi savunmasını da içinde taşır. Söz gelişi, "Fahrenheit 451"de özgür seçimlerle kendi bozuk düzenini yaratmış bir toplumda, yakılan kitapları kurtarmak için, her biri bir kitabı ezberlemiş sürgün aydınlar, bozuk düzenin çöküşüyle, surüldükleri ormandan çıkar, sonunda ülkenin gerçek kurtuluşu olurlar. Platon Jonathan Swift H. G. Wells Kendi ıçıgını bulan "Tanıdık Dünya"yı şöyle özetleyebilir miyiz: "Yaprak sabahın ucunda / Toprağa inen an / Bunca değişme, sayısızlık / Bunca ölüm ağacı." Ama özellikle şu sözcüklerin altını mutlaka çizerek: Değişme, sayısıziık, ölüm. "Belki hiçbir şey değişmedi, / Düş de, gerçek de" dese de bir şiirinde Melih Cevdet Anday, sürekli değişimden, değiştirmeden yana. Bu yüzden kitabın ilk bolümünün adı "Değiştirmeler" değil mi? "Tartıya kalmaz sözcükleriyle" değişik ve yeni imgeler kurar, "soluk güllerden güneş yagmuru ağırbaşlı göğün alünda" çarpıcı görüntüler çizer. Sahipsiz kent sessizliğindir. Uyuyan kırlangıç gibi uyanır öğle. Rüzgâr yaşlıdır, gök ağırbaşlı. Yağmurun kum saatidir sabnnı büyüleyen. Karanlığı eliyle yoklar ve bulur ışığını. Bu imge dizisi "biçim" olarak da değişik bir düzen içinde sunulur. İlk bölümdeki şürler 6 üçlükten ve bir son dizeden oluşmuştur. Birinci uçlükteki dizeler daha sonraki dizelerde zaman zaman yinelenir. Bu bölümün ilginç bir şiiri de " 7 " numaralı şiirdir. Şiir dize dizedir ama dizeler birbirine eklenmiştir. Biri bitmeden öteki başlamadadır. Soluk almadan okunur. Sayısızlık, özellikle de ölüm Melih Cevdet şiirinin ana temalanndan. Bunlara ses ve sessizlik de eklenebilir mi? Belki bu yüzden "Sayüan bilmem, nesneyi de" diye not düşülmüştür bir şiire. Sivillik laçkahk mıdır? Yerel yönetimler sivil yöneticilere devredildi ya, özellikle büyük kentlerde başıboşluk hemen kendini gösterdi. Başıboşluk, böylesi durumlarda en çok nerelerde görülür dersiniz? İşte size iki taze örnek: Günlerden 20 ağustos pazartesi. Saat akşamüstünün beş buçuk, altısı. Galata köprüsü üzerinde yirmişer metre arakklarla satış yapıhyor. Geçiş engelleniyor, kimsenin aldırdığı yok. Aynı saatlerde, bu kez Eminönü meydanmdaki üst geçitlerde ve merdivenlerinde önüne gelen bir şey satıyor. Hele merdiven dibinde biri var ki, kadınlı erkekli turistlerin şaşkın bakışlan arasında uluorta kadın külotu tezg&hlıyor. Dolmuş şoförlerinin aslan kesilmesine ise diyecek yok. Onlar da kendi tarifelerini uygulayıp karşı çıkanlara gözdağı veriyorlar: "Ne olacak yani? Seneye taksimetre açtıracak, bugün verdiğinizin iki katım vermek zonında kalacaksınız." Anlaşılan bir tek ülkemizde sivillik laçkahk olarak kabul ediliyor. Dogu'da neden utopya yok? Nail Bezel, bu iki derleraede, bölümlerini cevirerek aktardığı yapıtlann kendi dillerindeki özgün başlıklarını, Türkcede daha önce yayımlanmış tam çevirilerini ansaydı, çabası okurlar için daha da yararlı olurdu. Üstelik, Beıel'in kendi çevirilerini yaparken yer yer bu eski çevirüerden yararlanmış olduğu da seziliyor. Bir de Bezel'in ara sıra kullandığı "insan koşulu" deyimi pek anlasümıyor. tngilizce'deki "human condition"ın bir çevirisi mi? Pek çeviri kokuyor o zaman. "Yeryüzü Cennetleri Kurmak" ile "Yeryüzü Cennetlerinin Sonu" ilgiyle, ders alınarak okunması gereken derlemeler. Ancak, güzel utopyalarm sonunda ister istemez Htudey'in "Ada"sını arıyor insan, on dokuzuncu yüzyü sonu çirkin utopyaları arasında da Samuel Butler'in "Erewhon"unu. Özellikle Huxley'in bu son güzel düşü, sunulan utopya geleneğini ilginç bir boyutuyla da tanıtabilirdi. Utopya geleneğiyle ilgili derli toplu bir bilgiyi Türkçede ilk kez sunan bu iki kitabı okurken canabcı bir sorunun eşiğinde buluyor kendini insan: ölüm sonrası bir cennet düşüncesinin en büyük umut olduğu Doğu toplumlannda, cenneti yeryüzüne indirmeye yönelik bir utopyacı düşünce geleneği niçin oluşmamıştır? HAYYANLAR ÎSMAJL GÜLGEÇ NSANUAR1N EN ÜNLÜ Hi^MALI Bireyin sindirilişi "Yeryüzü Cennetlerinin Sonn" ise karşı utopyalardan, Owen Gregory'nin "Meccania", Eugene Zamiatin'in " B u " , E. M. Forster'ın "Makinanın Sonu", A. Huxley'in "Yeni Dünya", George Orwell'in "1984", Kurt Vonnegut'ın "Kendi Çalar Piyano", Ray Bradbury'nin "Fahrenheit 451", Antbonv Burgess'in "Mekanik Portakal" adlı yapıtlarından seçme bölümleri, gene açıklamalarla aynı düzende sunuyor. Bu yapıtlarda insan doğasının, tepeden inme toplum yasalarına zorla uydurulmak için eğilip bükülmesi, birey etkinliğinin işkenceye varan derecede sıkı denetim altına alınması, Zamiatin'in yapıtının başlığında da yansıdığı üzere bireyin silinınesiyle ben'in biz'leşme cı KALPIM AN1VVMIV0RUM Izaklara yağıyor kar tkinci bölüm Karacaoğlan'ın bir şiiri üzerine çeşitlemeler. "Kalk gidelim atım, harap haneden / Kısmetimiz versin Mevlam yaradan / Egrikol'a varam, yedirem atım / Egrikol'da yatalım atım" dörtlüğüyle başlayan şiirini almış Karacaoğlan'ın, bu şi KEV1 KIME DUM DUMA BEHÎÇ AK ....im de ıy M ^ oynldım. Bu aralaf paroya Ğa \ ıhtıyacım var. y Mutlu dünya özleminin evrimi Nail Beıel'in hazuiadığı Yeryüzü Cennetleri Kurmak başlıklı derletne, Platon'dan gunümüze, mutlu ülke düşlerini anlatan belli Yayın Raporu NEŞET GUNAL'DAN 28 DESEN/ Yay Yaymcüık Çağdas Türk Resmi'nin ustalanndan Neşet Günal, çok az sergi açtığı, gösterişi ve ünü sevmediği için adından hak ettiği kadar söz edilmeyen bir sanatçıdır. 1923 yüında doğan, Güzel Sanatlar Akedemisi'ni birincilikle bitiren, iki kez gittiği Paris'te fresk, vitray ve halı dokuma tekni|i üzerine çahşan, uzun yıllar öğretim üyeliği yaptığı ve Resim Fakültesi Dekanlığrna da getirildiği Istanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nden 1983'te emekliliğini isteyen Günal, bugüne kadar, yurt içinde ve dışında katıldığı karma sergilerden başka yalnızca dört kişisel sergi açnuştır. İlki 1954 tarihli olan bu sergiler Günal'm resim serüveninin tanığıdır. Ancak Yay Yayıncılık'ın kısa süre önce çıkardığı "Neşet Günal/28 Desen" bu sanatçımızın tanıtılmasına yeni bir boyut getirmektedir. Beral Madra'nın giriş yazısı, Günal'ın yaşamöyküsü ve kaynakça ile birlikte sunulan, özenle basılmış bu 28 desen Neşet Günal'ı daha geniş çevrelere tanıtacak niteliktedir. ALMA MATER Yazan: Ali H. Neyri / 159 sayfa / Karacan Vayınlan Ali Neyzi, daha önce yayımladığı anı kitabı "Hüseyin Paşa Çıkmazı No. 4 " ile adını edebiyatseverlere ammsatmış ve ilgi görmüştü. Neyzi'nin ikinci kitabı yine "romansı anılar" olarak nitelenebilir. Yazar bu kitabında ortaokul ve lise yıllarmı geçirdiği Robert College'in o kendine özgü havasmı, Amerikalı öğretmenierini, arkadaşlannı anlatıyor. Bizde benzerlerine az rastlanan, ama son yıllarda sayılan da, gördükleri ilgi de artmaya başlayan bir türiin kitabı. ÇAĞDAŞ PtYANO EĞİTİMt Yazan: Leyla Pamir / Beyaz Köşk (Müzik Sarayı) Yayınlan, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu / 223 sayfa Daha önce "tnci'nin Müzik Kitabı" (1977) ve "Müzikte Yaratıcının Gücü" (1981) adlı kitapları yayımlanan Leyla Pamir'in üçüncü kitabı "Çağdaş Piyano Eğitimi" adını taşıyor. Leyla Pamir, Istanbul Üniversitesi'nde sanat tanhi, Münih ve Viyana Ünrversitelerinde müzikoloji öğrenimi gördü. İstanbul'da Ferdi Statzer ve Madame Vasko'yla piyano çalıştı. Paul Badura Skoda'nın Hamburg'daki piyano kursundan sertifika aldı. Heidelberg Devlet Konservatuvan'nm yüksek bölümünden, Profesör Schery'nin piyano ustahk sınıfından ve piyano pedagojisinden mezun oldu. Yirmi yıldır öğrenci yetiştiren Pamir, Heidelberg Konservatuvarf nda piyano öğretmenliği, Amerikan Koleji'nde müzik öğretmenliği deyaptı. YAŞAMIM VE PSİKANALİZ Yazan: Sigmund Freud / Türkçesi: Atilla Tokatlı / 64 sayfa / Dttşun Yayınevi Psikanalizin babası diye nitelenen Sigmund Freud, "Yaşamırn ve Psikanaliz" adlı yeni yayımlanan kitabının nasıl oluştuğunu açıklarken şöyle diyor: "1909'da VVorchester'deki Clark Üniversitesi'nde verdiğim beş konferansta, psikanalizin gelişiminin ve özünün bir ilk açıklamasını sunmuştum. Son zamanlarda da Amerika'da yaymlanan bir kitaba, benzer içerikü bir makale yazma tutkusundan kendimi sıyıramadım. Nedeni basitti: Psikanalizin önemini, ona özel bir bölum ayırmakla ilk defa bu kitap tanımış oluyordu. İkisi arasında "Psikanalitik Hareketin Tarihine Katkı" başlıklı bir yazı yer ahyor". "Freud"ü tanıma yolunda atıiacak ilk adıma yararlı bir kitap. CUMHURIYET KİTAP KULUBU'NDEN HABERLER TARIHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN BİR HOLLYV/OOD EFSANESİ 1326'DA BUGUN, ÜNUt' AMEGİKAU &INEMA OYUNCUSU RUDOLPH VAL£NTIHO, MİOE KAUAMASMDAM 31 YAŞIMDA ÖLDÜ. £££Sİ2 StNEMA DEVRİNİN 8AŞARIU *LÂT/M AŞIK" TİPİyDl. 'TALyAN ASILLI AKTÖR, 1913'TE AMERıKA'YA 6ÖÇMEN OLAHAK GİrMlÇ, ÖNCELERİ BAUÇtVANLIK yAPMffrl. B/R SüfZE SOhJRA 5/NEMA YAÇAM/A/A S4ÇL/yAAJ VALEUTINO, KÜÇÜK ROLLEJSOE DANSÖfZLÜK ETTİ. BAŞfiOL OYNAD/Ğt HER FILMİ BÜYÜK yANKILAK. UYANOIRDL SON FİLM/NİH GALAS/fJA GİTTİĞI NEW YORK KENTİUDE ANİDEM FEHALAŞAN VALENTlNO KURTARtLAMADt. ÖLÜMÜNÜN OUYULMASl ÜZERİUE.HAYRANLARIHPAN İHTİUAg EPSAJLEZ OLMUÇTU/. 23 Ağustos İzmir FuarVnda Kitap Şenliği görkemli başladı 53. İzmir Entemasyonal Fuarında yer alan Cumhuriyet Kitap Kulübü pavyonu kalabahk bir izleyici topluluğu ile açıldı. Okurlanna sürekliyeni hizmetler sunmayı görev edinen Cumhuriyet Kitap Kulübü'nce İzmir Fuannda düzenlenen Kitap Şenliği'nin görkemli açtlışında imıa günü ile yer alan Üğur Mumcu, Oktay Akbal ve Muzaffer îzgü, okurlarla, üyelerle söyleşi yapttlar, kitaplanm imzaladılar. Kitap Şenliği'iıde Fuar süresince üyelere yüzde 25 indirimle yapılan satışların yanı sıra, üye kayıtlan da sürdürülüyor. Bitindiği gibi, üyelere kimlik kartı, 640 sayfalık geniş kitap kataloğu ve özel hazırlanmış muhafaza kartonu, posta çekleri ile sipariş fişleri hemen teslim ediliyor. Üyetiğin başlangıç tarihi olarak da başvurunun yapıldığt gün dikkate alınıyor. İzmir Fuan'nın Spor Sergi Salonu arkasmdaki bölümde yer alan Cumhuriyet Kitap Kulübü pavyonunda lSOOyazann 4000*i aş kın kitabı sergilenip satışa sunuluyor. Bunlar arastndan 30 gün sürecek olan imza günlerinde 72 yazar yer aiıyor. Yazarlann satışta bulunan tüm kitaplanmn ayn bir bölüm halinde sergilendiği Kitap Kulübü pavyonunda özel olarak hazırlanan ışikh tanıtma programlan, izleykilerin yararlanmasına sunuhıyor. Öte yandan yayınevlerini tanıtıcı broşürlerin stand girmnde dağıtılmasınm yanı sıra, İzmir Radyosu'nda yapılan imza günleri duyurulan ve kent içinde bez ve merkezi yerlerde duvar aflşleri de yer ahyor. İmza günleri İzmir Fuan Kitap Şenliği çerçevesinde düzenlenen söyleşi ve imza günleri sürüyor. Fuar süresince yazarlann saat 18.0023.00 arası her gün kitaplanm imzaladıklan soyUşi günlerinde yapılan bazı değisiklikler şöyle: 3 eylül pazartesi günü Can Yucel ve Yalçın Ulukaya'mn yanı sıra aynca Onat Kutlar ve Inci Aral. 9 eylülde Hilmi Yavuz, 11 eylülde Cengiz Bektaş aynca yer alacak.Gülten Akm isesağlık nedeni ile imza gününe katılamayacak. GECEDE SÖYLENEN TÜRKÜLER AYEN EN ÇOK SATAN ÇOCUK KİTAPLARI 26 TEMMUZ23 AĞUSTOS Sıra: Kod: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 097.279 097.294 097.280 002.163 021.135 097.282 074.009 126.032 021.104 029.001 Kitabın adı: Yandım Ali Yumurtadan Çıkan Öğretmen Sakarca Şimdiki Çocuklar Harika Sah Mat Topal Arkadas Öküz Başkan Küçumen Ren de Çocuktum Filistin'de Bir Çocuk Yazarı: Muzaffer tzgü Fakir Baykurt Aziz Sesin R.Danielson Fakir Baykurt Aziz Sesin Haslet Soyöz Aziz !\'esin A.Dilipak Fakir Baykurt Bedrettin Aykın Şiirleri/64 sayfa/Varlık Yayınlan 1984 Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü'nün Mçuncü ortağı da Bedrettin Aykın. 1936'da Tokat'ta doğan Aykın, ilk şiirini 1962 yıhnda yayımlamış. "Gecede Söylenen Türküler" adlı kitabında ozanın 32 şiiri var. Bunlardan biri olan "Yanlış Yağmur" şu dörtlukle son buluyor: Korkulann acüann üzerine/Yalnız yürümekten yoruldum artık/Yeter dağılsın bulutlar göğümüzden/Çalmadan kapımızı sonsuz ayrılık." 50 YIL ONCE Cumhuriyet Merasım mektep dahilinde ve Harbiye tanzim edilen bir programa göre yapılacaktır. Burada mektebinin bütun davetiılere yerier 100 cü ayrıtmıştır. Merasim yennde mülkî ve askeri rüesa, yıldönümü mütekait zabitan, garnizon 100 senedenberi memlekeümize on binlerce zabit, büyuk kumandan yetiştirmiş olan kıymetli Harbiye mektebimizin 100 üncü yılı 30 ağustos perşembe günü muazzam merasımle kutlulanacaktır. Mektepte şimdiden büyük hazırhklar yapılmakta, mektep önünde bir tribün inşa edilmektedir. 23 Ağustos 1934 başlanacak, bunu Büyuk Erkânıharp reisliğinin nutku, Harbiye mektebi tarihçesi ve ant içme, Harp Akademisı muallimlerinden birile sınıf mektepleri, Harbiye askerî liseler, Deniz Harp mektebi ve lisesi, İhtiyat Zabit mektebi ve mütekait zabttler namına irat edilecek nuıuklar ve Cevat Paşanın nutku takip edecektir. Bundan sonra Harbiye marşı çalınacak, geçit resmi yapılacak, mektep gezilecek ve davetlıler büfede izaz olunacaktır. 19341984 zabitanı, Harp Akademisı zabitam, sınıf mektepler, zabiı ve talebeleri, zabit vekilleri, ihtiyat zabiti, Deniz Lisesı ve Deniz Harp mektebi, Kuleli Maltepe Liseleri, Askerî Tıbbiye, Harbiye mektebi zabitan ve talebelerile sivil ve davetlıler bu programa göre yer alacaklurdır. Merasime Istiklâl marsile Hamtnefendiler! Sıhhi vegizlituvaletınizıçin F E M İ L bağlarını kulianınız. Gayet temiz. yumuşak ve idarelidir. Her buyuk mağazada bulutuır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle