18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 13.11.1984'te yürürlüğe konulmuştur. KİMLER ÜYE OLABİLİR? Hukuksal değerlendirmelerde öz, anlam, amaç ve erek gözetilir. Açıkhk varken başka nedene dayanılamaz. Bu durumlarda yasalann gerekçeleri bile bağlayıcı olamaz. Hele tutanaklara geçen yasama organı üyelerinin sözlerinin kişisel değerlendirmeden ötede dayanak sayılması büyük yanhşlıktır. Bilgi yanlışlannı düzeltmeyi bir yana bırakarak, yanlış anlamayı ve anlaşılmayı önlemek için anayasanın 146 ve kuruluş yasasının 2. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi'ne, 40 yaşını bitirmiş, 65 yaşını doldurmamış olmak koşuluyla, yükseköğrenim görmüş, kamu hizmetlerinde en az 15 yıl eylemli çalışmış ya da yükseköğretim kurumlarında en az 15 yıl öğretim üyeliği yapmış YOK üyesi bulunmayan hukuk, iktisat, siyasal bilimler dallarındaki öğretim üyeleri, müstesarlar, müsteşar yardımcıları, general ve amiraller, büyükelçiler, valiler ve avukatlar üye olabilirler. Yasama oraanına eş düzey eş değer bir kuruluş olduğundan, dünyadaki yedi örneği de bunu gösterdiğinden, anayasamız, Anayasa Mahkemesi'ni bir kariyer yeri olarak görmemiş, üyelerinin çoğunluğunu yüksek mahkeme başkan ve üyelerinin oluşturmasını isteyerek kurailarını belirlemiştir. Bu durumda öbür yüksek mahkemelerin tüm başkan ve üyeleri Anayasa Mahkemesi'nin üye adayıdırlar. Üye plabilmeleri: a) Kendi mahkemeleri genel kurullarının üye tam sayılarının sall çoğunluğunun oyuyla bir boş üyelik için göstereceği üç aday arasına girmelerine, b) Cumhurbaşkanı'nca, kendisine sunulan liste içinden seçilmelerine baS'ıdır. Ust düzey ybneticilerinden ve avukatlardan üye olacaklan Cumhurbaşkanı doğrudan seçer. Yüce Divan çalışmalannda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Anayasa Mahkemesi'nin savcısıdır. Durum, özellikleriyle açıklanınca, kimi ayrılıklann doğallığı anlaşılacaktır. Anayasa Mahkemesi, 1982 Anayasası'na değin Danıştay üyelerini de seçiyordu. Şimdilerde Yargıtay ve Danıştay üyelerini, başında Adalet Bakanı'nın bulunduğu yedi kişilik Yargıtay ve Danıştay üyelerinden oluşan bir kurul seçmektedir. Yüksek mahkemelerden Anayasa Mahkemesi'ne gelinebilmektedir, ama Anayasa Mahkemesi'nden yüksek mahkemelere gidiknemektedir. Yüksek mahkeme üyelerinden oluşan Uyuşmazlık Mahkemesi'nin başkanlığını bir Anayasa Mahkemesi üyesi yapmaktadır. 1961 Anayasası'na göre çıkarılan 44 no.'Iu Anayasa Mahkemesi Kuruluş Yasası'nın öngördüğü haklan, daha sonra çıkarılan 45 no.'lu Yüksek Hâkimler Kurulu Yasası geçmemiş, aradaki fark korunmuştu. Anayasa Mahkemesi asıl ve yedek üyeleri ayhklarım 2000 TL.'lik kadrodan alırken, Yargıtay Başkan ve Başsavcısı 2000 TL. 'lik, Daire Başkanları 1750 TL'lik, üyeler de 1500TL.'lik kadrodan ayhk almaktaydılar. Aylığın yüzde 6O'ı tutarındaki ödenek Anayasa Mahkemesi üyeleri için 1620 TL. iken, 7168 no.'lu yasaya bağlı ek cetvelle Yargıtay Başkan ve üyeleri yalnızca 800 TL. ödenek alıyorlardı. Özelliği benimseyen zamanın Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkanlan, Anayasa Mahkemesi'ne üye olarak gelmişlerdir. Bu ayrıhğa hiçbir yargı organı ve üyesi karşı çıkmamıştır. Akçalı ayrıük, üstünlük değildir. Özellik gereğidir. Günümüzde, resmi düzeyde daha aşağıda olan birçok kuruluş, yüksek mahkeme başkan ve üyelerinden fazla aylık ödemektedir. SONUÇ Özelliğe uygun düzenlemeler yapılmalıdır. Anayasa Mahkemesi'ne üye olarak gelmeye ilişkin kurallan değiştirecek, etkisiz kılacak düzenlemeler gelecek için sakıncalar yaratır. Yargılayacağı kişiler anayasada belli olan, bunlar içinde yüksek mahkeme başkan ve üyeleri de bulunan Anayasa Mahkemesi'nin tüm işlevleri gözetildiğinde, geçmiş kararları anımsandığında ulusal yaşamın, öbür yüksek mahkemelerin de güvencesi olduğu yadsınamaz. Kararlan davada taraf olanları değil, herkesi kapsamına alır. Saygınlığı için destek olmalı, seçkin üyelerin gelmesi, daha uzun süre kendilerinden yararlanılması için herkes, üzerine düşeni özenle yerine getirmelidir. Güçlenen yjurgı organına duyulan güven artar, sonsuzlaşır. Bu da ulusun gücüdür, ulusun güvencesidir. Ulusal istencin oluşturduğu yasama orgamnı anayasal sınırlar içinde tutarak ulusal egemenliğin sağlıklı biçimde kullanılmasma katılan, demokrasinin yozlaşmasını önleyen, Cumhuriyeti tüm nitelikleriyle gerçek kılmak çabasından hiçbir zaman aynlmayan Anayasa Mahkemesi, hukuk devleti niteliğinin en belirgin simgesidir. Batı Almanya Anayasa Mahkemesi'nin geni$ yetkileri gözetilerek, Anayasa Mahkememiz öncekinden de güçlü duruma getirilmeli, tüm yüksek mahkemelerin saygıdeğer başkan ve üyelerinin üye olmalan çekiciliği kazandırılarak onlann katkısıyla daha başanlı olması sağlanmalıdır. 20 AĞUSTOS 1984 Anayasa MahkemesFnin Özelliği Ulusal istencin oluşturduğu yasama orgamnı anayasal sınırlar içinde tutarak egemenliğin sağlık/ı biçimde kullanılmasma katılan Anayasa Mahkemesi, hukuk devleti niteliğinin en belirgin simgesi, rejimin güvencesidir. Demokrasının, anayasanın "hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, yargıç güvencesi, hukukun üstünlüğü" ilkelerinin, temel hak ve özgürlüklerin tartışıldığı, nice düzenlemelerin yapıldığı nice durumların yaşandığı sıraJarda katkıda bulunmayan, susmayı yeğleyen kimi yazarlarla, kimi yüksek yargı organı ilgililerinin, 241 sayılı KHK nedeniyle akçalı konulan içeren demeç ve yazıları, daha doyurucu, daha hızlı, daha az giderli (masraflı) adalet özleyen halkımızca ibretle izlenmiş, yargı organları arasında ve içinde parasal çekişme, sürtüşme, anlaşmazhk görünümü veren tutumları düş kınklığı yaratmıştır. Hukukumuzun ve yargının sorunlan çözüm beklerken, yargıçlann kamuoyu önünde yadırganacak tartışmalara girmesi gerçekleri değil, uygun bulduklannı yansıtmalan, ilgisiz örneklere dayanıp olguları saptırmaları, hangi amaçla yapılırsa yapılsın, üzücü ve düşündürücüdür. OluşumTardan sorumlu tutulabilecekleri, düzenlemenin kendi kuruluşları içinde sergilediği aykırüıklan bırakıp özelliği bulunan bağımsız organları yanlış tanıtacak, kuşku uyandıracak, böylece ulusumuzun güvenini sarsacak girişirn ve çabalann değerlendirileceğini umarak, yargıdan beklenenleri verip veremediğimizi düşünmemizi önererek, rejimin güvencesi olan OKURLARA... OKAY GÖNENSİN Sayıların Gösterdiği YEKTA GUNGOR ÖZDEN Anayasa Mahkemesi Üyesi Anayasa Mahkemesi'nin özelliğini belirtmeyi uygun ve yararlı buluyorum. Adaleti ülkenin temeli kılmada büyük sorumluluk yüklenen, hukukumuzun çağdaş düzeyi geçmesi için önemli çabalarda bulunan, rejim bunalımlannı önleyerek demokratik anayasal düzeni güçlendiren Anayasa Mahkemesi'nin devlet yapısı içinde yer alması 1%1 Anayasası ile gerçekleşmişti. 1982 Anayasası, onu, 1961 Anayasası'ndaki özel yerinden alarak yüksek mahkemelerin 1. sırasına getirdi. Kammızca bu konum, "yüksek mahkeme" yapısının kanıtı sayılamaz. Işlevine daha uygun bir ad bulunamadığından olacak, önceki adı korunmuştur. Genelde anayasaya uygunluk denetimi yapmakta, özelde ve ancak Yüce Divan çalışmalarında yargı organı niteliğini almaktadır. Siyasal partilerin kapatılma davalarına da dosya üzerinden baktığından gerçek işlevinin yasama orgarunın kimi işlemlerinin anayasaya uygunluğunu denetlemek olduğu doğrulanmaktadir. Ülkemizde parlamento olduğundan Anayasa Mahkemesi vardır. Varlık nedeni, yasama organıdır. Oysa, öbür yüksek mahkemeler, Osmanlı döneminde de vardı. Cumhuriyet döneminde de görevlerini giderek artan başarıyla sürdüreceklerdir. Kuruluslar, birbirleriyle karşılaştırılarak değil (böyle bir şey çok anlamsız ve gereksizdir), kurulma nedenlerine, yapılarına, taşıdıkları özelliklere, işlevlerine göre değerlendirilir ve bu yöntemle kurallan düzenlenir. Anayasa Mahkemesi, yasama organının kararlannı, anayasa değişikliklerini, yasalan anayasaya uygunlukları yönünden denetlediği için ancak yasama organıyla karşılaştırılabilir. Hepsi saygın, kendine özgü ve alt mahkemeleri bulunan yüksek mahkemelerle Anayasa Mahkemesi'ni ayıran ve özellik getiren çizgi budur. Denetleyenle denetlenen birlikte ele alınarak kurallar saptanır. Anayasa Mahkemesi'nin kararlan kesindir. Anayasa Mahkemesi olayları değil, kurallan denetler. Kararları yasama, yürütme ve yargı organlanyla, yönetim makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar (Anayasa mad. 153/son). Etki alanı tüm ülkedir. Altında yerel mahkemeler yoktur. Özelliği, öbür yüksek mahkemelerin üstünde olduğu anlamına da gelmez. Her kuruluş ve organ, kendine özgü düzenlemeye bağhdır. Anayasanın 149/3. maddesi de, Anayasa Mahkemesi'nin kuruluşu ve yargılama yönteminin yasayla, çalışma ilkeleri ve üyeleri arasındaki iş bölümünün de kendi yapacağı iç tüzükle düıenleneceğini öngörmüştür. Buna dayanılarak 2949 no.'Iu özel yasası B T asındaki genel kriz durumu artık basın dışında da tartışılmaktadır. Geçtiğimiz temmuz ayının satış rakamları genel okuyucu kaybına 120 bin daha eklendiğini göstermektedir. Temmuz ayında, satışında artış görülen tek gazete Hürriyet'tir. Dağıtım şirketlerinin verilerinden aktardığımız sayılar, gerçekte gazetelerin tek tek hesaplamalanyla birkaç bin daha yukarı ya da aşağı olabilmektedir. Dokuz gazetemizin temmuz satışlan, genel satış içindeki piyasa payları ve bir önceki aya göre satış kayıp ya da kazançları şöyledir: Cumhuriyet 88.792 1.076 3.9 39.612 6.7 Tercüman 152.855 23.726 6.7 Milliyet 153.068 9.980 7.3 Günaydın 167.197 9.126 4.0 Bulvar 92.711 7.816 29.3 Tan 671.010 34.742 5.2 Posta 119.618 24.813 6.9 Güneş 158.910 + 32.808 30.0 Hürriyet 687.671 'am bir yıl öncesine, yani Temmuz 1983 satışlarına kıyaslandığı zaman gazetelerin toplam satış kayıpları 750 bin dolayındadır, üstelik geçen temmuzda Posta 'nın henüz yayına başlamadığı göz önüne alınırsa diğer 8 büyük gazetenin toplam kaybı 850 bin kabul edilebilir. 8 gazetenin satış ve piyasa oranlannı Temmuz 1983 ve Temmuz 1984 için yan yana koymamız da anlamlı bir eğilimi göstermektedir: Temmuz 83 Temmuz 84 Piyasa Piyasa Satış Satış payı % payı % 77.010 257.921 183.278 326.038 250.332 870.851 354.515 708.564 2.5 8.5 6.1 10.8 8.3 28.7 11.7 23.4 88.792 152.855 153.068 167.197 92.711 671.010 158.910 687.671 3.9 6.7 6.7 7.3 4.0 29.3 6.9 30.0 Cumhuriyet Tercüman Milliyet Günaydın Bulvar Tan Güneş Hürriyet OKTAY AKBAL EVET/HAYIR Dengesizlik İçinde... Yurdun dört bir yanından büyük kentlere akın akın gelirler. Sırtlarında yorganları, ellerinde iplerie sarılı çantaları. Bir hemşerileri vardır kentin bir yanında. Ararlar, sokak sokak gezerier. Otobüsler, otomobıller onları korkutur, kalabalıkların hızı ürkütür. Ellerinde adres yazılı bir kâğıt, ona buna göstererek yürürler yürürler. Uzak bir köşesinde kentin, o adresi ya bulurlar, ya bulamazlar. Akşam olur, bir köşeye kıvrılırlar, bir köprü artıdır, bir yapı yıkıntısıdır. Sabah yeniden başlarlar aramaya, bir kişi, bir yer, bir iş, bir ekmektir bulmak istedikleri... Yapılan onlar yükseltirler, çalışırken bir türkü tuttururlar çoğu kez. Acıklı uzun havalar. Urfa'dan, Mardin'den, Kars'tan, Dtyarbakır'dan, Orta Anadolu'dan... Bütün özlemleri yaşar o türkü. İçlerinde sesleri güzel olanlar çoktur. Uzaktan duyarsınız gelip geçerken. Alsınlar, yetiştirsinler, sonra plağa okutsunlar, miliet şaşıp kalsın! Bozulmamış bir yöre insanı, o yörenin içten kopup gelen sesidir bu. Binlerce, onbinlerce, yüzbinlercedir onlar. içlerinden pek azı yırtıp aşar önündekı geçılmez engelleri. Tanrı mı yardım eder, yazgı mı, yoksa rastlantı mı? Bir de bakarsınız o duvarcı. o hamal, o yan aç yan tok yaşam savaşı veren kişi, büyümüş büyümüş ulaşılmaz biri olmuş!.. Ibo'nun yaşam serüvenini okudunuz gazetemizde. Arkadaşımız Yalçın Pekşen, bizlere sundu bir yapı işçisinin en dipten en yukarı yere nasıl tırmandığını; onun iç evrenini, dış yaşantısını, ilkelliğini, acınacak yanlan ile verdi... "Cumhuriyet" okurları içinde hoşlanmayanlaroldu. Mektuplarla, telefonlarla "Değer mi, böyle kişilerte ilgili uzun mu uzun yazılar, övgüye kaçan yaşam öyküleri yayınlamak" diye sordular. Oysa yararsız mıydı Pekşen'in Ajda ile, İbo ile, onlar gibi toplumun odak noktası haline gelivermiş birtakım "sanatçı"larla konuşmalar yapması, ikjinç sorularla onlann içlerinde saklı kalmış yönleri, duyguları açığa çıkartması? Oeğildi elbet. Belki yazı dizisi biraz uzundu.bir tek yazı böyle bir kişinin tüm evrenini, içindekileri, dışındakileri anlamaya, yansıtmaya yeterdi. Yine de Pekşenİbo konuşması bir çeşit belgesel değer taşıyor... Derken İbo'nun dayak atma olayı çıktı ortaya. Bir süre birlikte yaşadığı hem de çocuğunun annesi olan bir genç kadını kıskanmış, almış arabaya, Kityos'a götürmüş, saatlerce dövmüş de dövmüş. Gazetelerde resimlerıni gördük kadının. Ağzı yüzü şişmiş durumda. Övünerek de açıkladı Bay İbo, "Ben onu hep döverim, ama niye şimdi yakımyor?" diye... Erkek hep döver, kadın dayak yer! Turk erkeği böyledir! Kadını alır, baştan çıkarır, çocuk yapar, eve kapatır, nikâh bile yapmaz, yardım bile etmez, ama o kadın karşı koyunca dayak yiyecektir! Töre böyledir, erkeklik böyledir!.. Gazetelerimizde bu tür yazılara, yorumlara tanık olduk. Mahkeme de Bay İbo'yu akladı, daha doğrusu suçlu görmedi, kanıt yok sayıldı. O genç kadının allak bullak olmuş yüzü gerçek dışı bir düş gibiymiş sanki!.. Bir başka resim: Bay İbo bir gecelik gözaltından sonra mahkemece serbest bırakılıyor, o gece gazinoya gidip şarkılarını döktürüyor. Ne var ki ünlü türkücü gelemeyecek diye gazino yan yarrya boş. Bir çift oturuyor ön masada. İbo onlann yanında türküsünü söyierken, masadaki genç adam yumruğunu havaya kaldırıp sıkıyor, "Yaşa, var ol, erkekliğini gösterdin" der gibi; masadaki genç kadın da erkekliğini genç bir kadını döve1 rek kanıtlamış türkücüye baygın baygın bakmakta!.. Zaten İbo nun dayak olayı konusundaki açıklamalar da ibretle okunmaya değerdi. Kadınlar bile suçlu görmüyor ibo'yu, suç varsa yoksa kadındadır hep!.. Yurttaşlar Yasası'nın benimsenmesinden, bu toplumda uygulanmasından bu yana yanm yüzyıldan çok zaman geçti. Hani kadın erkek eşitliği vardı, hani suç cezasız kalmazdı? Pekşen'in konuşmasında bütün bunların nedenleri var. Körbilgisizlik, görgüsüzlük, birdenbire paraya, pula, üne kavuşmak, hele hele ilkel beğenilerin tutsağı olan yığınlann gözbebeği haline gelmek kişiyi "ben neymişim, ne olmuşum" havasına sokuyor. "Cumhuriyet" gibi bir gazetede bile günlerce yaşam öyküsü yayınlanan bir toplumsal gerçeği, bir olayı saptamak, açığa çıkarmak için bile olsa bir kişinin kendini her şeyin, herkesin üstünde görmeye başlamasında şaşacak bir şey yoktur. Hep geliyorlar yurdun orasından burasından. Kent alanlarında, köprü başlarında, iskelelerde beKleşiyorlar. bir iş, bir ekmek, bir yaşam, bir geçim kaynağı kendilerine verecek olanları... O insan pazarlarından birdenbire sıynlan, ta doruğa tırmanan biri dengesizliklere düşmesin de ne yapsın? Keyfini ıcın S 2.171.414 3.028.509 asındaki okuyucu azalmasının nedenlerinden biri olarak da tüm gazetelerin geçtiğimiz mayıs ayında (Tan, Posta ve Bulvar dışında) 50 liraya çıkması gösterilmektedir. Zamdan önceki ay olan nisan satışlarıyla bugünkü durumu kıyaslamak bir açıdan zammın etkilerini görmemizi sağlayabilir: A «an 84 Msana göre Temmuz 84 kayıp ya da kazancı Piyasa Piyasa payı % Satış payı % T Satış 93.552 Cumhuriyet 3.2 + 0.7 4.760 Tercüman 214.188 7.5 61.333 0.8 190.294 Milliyet 6.6 37.226 + 0.1 219.854 Günaydın 7.7 52.657 0.4 110.229 Bulvar 3.8 17.518 + 0.2 678.190 Tan 23.6 7.180 + 5.7 Posta 446.491 15.5 326.873 10.3 Güneş 224.475 0.9 7.8 66.285 Hürriyet 697.364 24.3 9.693 + 5.7 an ve Posta gazeteleri bu arada zam yapmamışlar ve 20 liraya satmaya devam etmektedirler. Bulvar ise halen 30 liradır. Yukardaki kıyaslamaya Ege'nin önemli gazetesi Yeni Asır, dağıtım bölgesinin kısıtlılığı nedeniyle ., dahil edilmemiştir; Yeni Asır da geçen temmuzda 78.071 ortalama net satış sağlarken, 1984 Temmuzunda 71.435lik bir satışa ulaşmıştır. yankılar yaratıyor! PARTİLER: HP'nin 24 saati Engin AYDIN: "HP bugun siyasî hayatın gerçeğidir" A.Güven GÜRKAN: "Türkiye'de her şey magazinleştiriliyor" ANAP'ta neler oluyor? DSP'Iİ Cahit ÜLKU: "inancımızdan ödun vermek niyetinde değiliz" ÖZEL BÖLÜM: Zuhrevi hastalıklarda "Kırmızı Alarm" Genelev kadını FATOŞ: "Biz bu işi zevk için yapmıyoruz" Homoseksüel S.ERSOY: "Yatacağım erkeği kendim seçerim" BASINDAN HABERLER: Goodyear Halkla ilişkiler Müdiresi Nikjün GÜRESİN BİR KONUK: Türkan ŞORAYCihan ÜNAL çifti "Dileğimiz, basınla iyi niyetli bir diyalog kurmak" 1 SPOR: Los Angeles Olimpiyatlan: Propaganda mı, spor mu? ' CİNSEL HAYAT: Erkekler farklı mıdır? Haftalık Haber Dergisi İLAN GÖZLÜ TARIM İŞLETMESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 I^!etmemi7 istihsali lahminen 22.500 kg. yapa^ı 9 pani halinde açık artırma suretiyle 23 Ağustos 1984 Perşembe günu >aaı U.OO'de Konya'nın Sarayönü ilçesine 28 km. mesafedeki I^leımermz Idare binasında yapılacaktır. 2 Ihaler.in geçici teminat tutarı 480.Û00. TL.dir (Partilere aiı geçıci teminaılar şartnamede görulebilir.) 3 Şartname; Tarım Işletmeleri Genel Mudürlüğü Pazarlama \e Satınaltna Daire Başkanhğında Konya. Ankara, Eskişehir, kayieri Teknik Ziraat Müdurlüklerinde. Sarayönü, Kadınham. Cihanbcyli llçe Ziraal Mühendisliklerinde ve Işletmemizde görulebilir. A Idaremiz 2886 Sayılı Kanuna labi değildir. Komivyon ihalcyi yapıp yapmamakta serbestlir. Basın: 21987 ^ ^ IBiivısıııı GAZETESİ İSTANBUL Bayram günlerl yurdumuzun her yerlnde oku1 yablleceğlniz gazete ISTANBUL BAYRAM GAZETESİ dlr. llân vererek yüksek tlrajmdart yarartanablleceğlnlz yegâne gazete, ofset baskılı İSTANBUL BAYRAM CAZETESldlr. Adres: Cazeteciler Cemiyeti CağaloğluİSTANBUL Tel: 522 12 22522 54 08526 80 46 Virginia, Burleyve Türktipitütünün en iyi karışımı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle