Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 KÜLTÜR YAŞAM 14 AĞUSTOS 1984 TELEVIZYON 19.29 Açılış ve Program 19.30 Pakistan Programda, Pakistan 'm tarihi, turistik ve dogal değerlerinden söz ediliyor. Ayrıca, ülkenin ekonomisi ve sosyal yaşamı da anlatılıyor. OZETLE Gazeteci, yazar Suat Taşer'in ünlü romanı "Fosforlu Cevriye", geçtiğimîz tiyatro sezonunda "Kadınaklar" adlı oyunuyla üç ödül birden alan Tuncer Cücenoğlu tarafından oyunlaştırıldı. Oyunun bir olasılıkla Gülriz SururiEngin Cezzar Topluluğu tarafından oynanacağını belirten Cücenoğlu, "Fosforlu Cevriye"nin 2 bölüm ve 8 epizoddan oluştuğunu betirtivor. (THA) "Fosforlu Cevriye" TV'de Sinema MAHMUT T. ONGÖREN TRT^NIN IÇINDEN 19.55 20.30 21.00 21.10 21.20 Sam Haberler Kava Durumu Uykudan Önce II. Kıbns Banş Harekâtı Özel Programı Tunca Toskay niçin istifa etsin? Sefalet "Sefiller"\e sırıttı Vicîor Hugo'nun ünlü yapıtındar derlenen TV dizisi akıl almaz bir ustalıkla sondan başlatıldı. Hata 15 dakika sonra sezildi. izleyicı 16 dakika bekletıldi, arkasından "elde olmayan nedenler"e dayanılarak özür dılendı. Toskay niçın istifa etsın! Diziyı o seçmemışti, akıl almaz yanlışlığı o yapmamıştı, yayındakı beklemelerden o sorumlu değıldi. "Sefiller"in sefalete düştüğü günlerdeki Kıbrıs belgeselinde çeşıtli ünlü ve önemli adlar kamuoyundan saklanmıştı Toskay nıçin istifa etsın' Gecen yıllarda da aynı yola başvurulduğunda, o dönemlerın TRT Genel Mudurleri istifa etmemışlerdi. Kimse de onları bu davranışlarından otürü istifaya cağırmamıştı. Yine geçmişteki dönemlerde "filmi yaktırdım" dıyebilen TRT Genel Müdürü de istifaya zorlanmamıştı. Toskay'ın sucu ne? Hükumetın "lcraatın İçinden"\n\ yayımlıyor dıye mı Toskay istifa etsın? Yasa bu yayının yapılmasını gerektirıyor. "Şahin Tepesi'run damdan düşer gibi bıtmesinden ve aylardan beri bu dızıyı ızleyenlerin sonunda kimın kimı vurduğunu anlayamamasından öturü mu Toskay istifa etmelidir? Dizıyi o yapmadı ki.. Renkliye doğru dürüst geçılememesınden de o sorumlu olamaz. TRT'deki binbır aksaklıktan da... Arızalara gelince, 1971 yılında ve özellikle 1972'de Ankara ve Istanbul'da TV yayın aygıtlarının sık sık yayınlarda kesıntılere yol açtığı gunlerde kimse o dönemdeki TRT Genel Müdürlerının ıstıfasını ıstememişti. Şimdı tum sorumluluğu Toskay'a yüklemeye niçin gerek görülüyor? Yine 19711974 arasındaki dönemde özellikle TRT Televizyonu'nda yayımlanan tek yanlı açıkoturumları da mı unuttunuz? Sağ görüşlü yazarlar bile bu yanlılığa karşı çıkmış ve dönemin TRT Genel Müdurü'nü ağır bir dılle eleştırmışlerdı. Şımdi aynı eski TRT Genel Müdüru, Toskay döneminde yayımlanan "Sanayileşmenin Neresindeyiz?" adlı açıkoturumda, "Karşıt görüşlere de yer verilmeliydi. Arıza nedeniyle de ben olsam bu durumu duşunür istifa ederdim" gibi bir açıklama yapabılmektedır. Acaba aynı teknik ve yayım yetersizliklenyle kendi döneminde karşılaşıldığında bu eski TRT Genel Müdürü niçın kurumdan ayrılmamıştı da, bugün Toskay'ın istifasmı istiyor? Hayır, Toskay'ın hiç suçu yok. TRT'yı bugune o getirmedi. Ama bugünden daha ilerıye de o göturmeyecek "Aksaklıklar kısa surede duzelecektır" diyen bir Genel Mudür, nasıl TRT'yi daha ilerı götürebilir? "Elimizdeki olanaklarla daha iyisini yapamayız" diyen bir Genel Müdür, elındekı olanakların ayırdında değil demektır. Ama Toskay'dan istifa etmesı yine de beklenemez, beklenmemelidır. Çünkü Toskay'ın arkasında hukümet vardır ve bu hükumetın de Toskay'a "ç,jveni tamdır." Eğer Toskay önce bu hükumetın oylarıyla TRT Genel Müdurü'nü seçecek Radyo ve Televızyon Yüksek Kuruluna secılmeseydı ve arkasından da bu Yüksek Kurul tarafından hukümetin adamı olarak TRT Genel Müdürlüğü'ne atanmasaydı, günümüzdeki yetersızlıklerden ötürü istifa etmesi kendısinden istenebılir ve boyle bir Genel Mudür de en dürüst ve doğru yolu seçerek görevınden kendı ısteğı ile ayrılırdı. Artık bugün istifa etmesi gereken Toskay değil, onu hükümetin etkısıyle TRT Genel Müdürlüğü'ne atayan Radyo ve TV Yüksek Kurulu'nun Sayın Başkanı ve üyelerıdir. Artık takke düştü ve kel bir kez daha sırıttı. Buna yol açan da bu kuruldan başkası değil.. Kurulun üyeleri ve başkanı ise yasal yoldan ve doğru ve dürüst bıçimde atandılar. Şimdi aynı doğruluk ve dürustlük çizgisıni izleyerek hatalarını ancak istifa yoluyla duzeltme fırsatı var ellerinde. Eğer onlar istifa etme yürekliliğini gösterebilırlerse, sıra Toskay'ın istifasmı istemeye de gelebilir Şimdilik, her alanda ve konuda gördüğümüz gibi, bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler.. Programda, 10. Yıl Kıbrıs Banş Harekâtı Kutlama Törenleri yer alıyor. 21.50 TV'de Sinema: Gelin (Ayrınnlı bilgi yandaki sutunlarda) Adana'da yaz tiyatro kursu 23.20 Haberler 23.30 Kapanış İZLEYİCİ GÖZÜYLE Olimpiyatlar ve TRT Romanya dışmda sosyalist ülkelerin katılmadığı Los Angeles Olimpiyatları'nda Türk sporcularımn yine sapır sapır dökülmeleri fbirkaç istisna dışmda) gözardı ediliyor TV'de. Gözyaşı döken, abuk sabuk konuşan spikerler önemsiz galibiyetleri nedense büyük başan gibi sunma çabasmdalar. Hele güreşlerdeki durumumuz! Yunanistan 'm grekoromende bir gümüş ve bir bronz madalya dışmda bir güreşçisini daha ilk alttya soktuğunu düşünürsek nerelere vardığımızı daha iyi anlarız. Yine komşumuz Yunanistan 'm halterde, atıcılıkta, yelkende bizden daha iyi olduğunu, hele Kıbrıs Rum kesimi sporcularımn özellikle atıcılıkta bizden daha ilerde bulunduklarını bilmekte yarar var. Evet, oiimpiyat oyunlarında ille de dereceye girmek değil, sportmence yanşmak her şeyden önce gelir. Ancak, başan sayılmayacak olayları büyütmek de çok ayıptır. Her konuda devamlı "ayıp eden" TRT'nin bu konuda da eksik kalması beklenemezdi. Ancak spor basınımızm da ondan aşağı kalmadığını vurgulamakta yarar var. ŞAHtN KA YGILI / Istanbul Adana Belediyesi Tiyatro Müdürlüğu tarafından açılan Yaz Okulu Tiyatro Kursu ilgigördü. Daha önce yapılan elemeler sonunda 8 V kız, 6 'sı erkek 14 kişinin kursa kabul edildiğini belirten Belediye Tiyatrosu Mudürü Ercan Kont, bu yıl dördüncüsu açılan kursun her gün sekiz saat süreyle verildiğini açıkladı. Devlet Tiyatrosu oyuncularından Emre Alpago'nun yönettiği kursta başarılı olan gençler Adana Belediye Tivatrosu 'na alınacak. (THA) YFTE\EKL1O YUNCULAR ' 'Gelın ' in en büyük kozıı başrollerini paylaşarı yeıenekli oyuncuları. İsveçli yıldız Lıv L'llmann'la Gene Hackmun filmi baştan sona surükiuyorlar. Isveçü gözüyle Gazetedeki bir ilana karşılık veren Zandy, ilanı veren kadınla tanışır ve evlenir. Farklı yapıda ve değişik çevrelerin insanlan olduklarından anlaşamazlar. Ancak bu arada ikizleri dünyaya gelir. Çocuklarının hatırı için ozveride bulunarak bir arada yaşamaya karar verirler. 1931 doğumlu İsveçli yönetmen Jan Troll ülkesinde yaptığı birkaç Fılmden sonra Hollyvvood'un ilgisini çekti, orada da bir dizi film yaptı. Bizde gösterilme ıvestern türunün ana temalannı bu kez bir yabancı gözuyle yenileyen filmler bunlar. Bu filmde yine İsveçli ünlu oyuncu Liv Ullmann başrolde. Bir aralar İngmar Bergman'ın da karısuve gözde oyuncusu olan Ullmann, 70'lerde Hollywood'da yeni bir Greta Garbo olarak lanse edilmeye çalışılmış, ancak o denli ün kazanamamıştı. Yetenekli bir oyuncu olan Ullmann, bir başka usta oyuncu Gene Hackman'la birlikte filmi götürüyor. TV'de izlediğimiz "Alice artık Burada Oturmuyor" filmiyle Oscar alan Eileen Heckart da "Gelin"in bir başka kozu. Rahatlıkla izlenebilecek, ilginç yanları olan bir film. Globe Tiyatrosu diriliyor ABD'li tiyatro yönetmeni ve aktör Sam Wanamaker, 1613 yıünda yanan tngiltere 'nin en eski tiyatrolarmdan Globe'u yeniden eski şekliyle yaptırma çabasında. Shakespeare'in tiyatrosu olarak bilinen Globe 'un yerine, dünyaca ünlü mimarlann yardımıyla bir Inıernatıonal Globe Shakespeare Company Center kurrnaya karar veren ve on hazırlıklan tamamlayan Wanamaker, yeni binada Shakespeare çağının kosuHanmn korunmasına özen gösterecek. Yani ısıtma olmayacak, aydmlanma mumla gerçekleştirüecek, kadın rolleri delikanlılar tarafından oynanacak. Ayrıca daha değişken bir repertuvara yer verecek ikinci bir salon kurmayı amaçlayan Wanamaker, Ingiliz dilinde oynanacak uluslararasi bir topluluk kurmayı da amaçlıyor. 1988 yılında tamamlanacak olan yapınun bedeli 18 milyon dolar (yaklaşık 7 milyar Türk Lirası). Gelin (Zandy's Bride) / Yönetmen: Jan Troll / Oyuncular: Gene Hackman, Liv Ullmann, Ei/een Heckart, Hary Dean, Stanton Joe Santos / 1974 yapımı / 115 dk. yen bu filmleri bir rastlantı sonucu TV'mizde sırasıyla izledik. Geçen yıllarda "Göçmenler" (The Emigrants) ve "Yeni Ülke" (The New Land) oynatılmıştı. Şimdi ise bunların uçuncüsu olan " G e l i n " gösleriliyor. Troll'un uç fılminde de ortak temalar var. ABD'ye gelip yerleşen, özellikle Isveç kökenli goçmenlerin toprak sahibi olmaları, ülkeye alışmaları, bu "yeni kıta" ile uyum sağlamaları anlatılıyor. Bir anlamda western RADYO TRTI 05.00 Açılış, program ve kısa haberler 05.05 Ezgi kervanı. 05.30 Şarkılar ve oyun havalan. 06.00 Koye haberler. 06.10 Böleesel yayın. 06.30 Günaydın. 07.30 Haberİer. 07.40 Günün içinden 10.00 Arkası yarın. 10.20 Rekiamlar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Türküler geçidı. 11.25 Çeşitli sololar. 11.45 Şarkılar. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Rekiamlar. 12.10 öğle üzeri. 12.55 Rekiamlar ve radyo programlan. 13.00 Haberler. 13.15 Saz eserlen. 13.30 Bölgesel yayın ve rekiamlar. 14.45 Hukuk ve sorunlanmız 15.00 Kısa haberler. 15.05 ögleden sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Şarkılar. 16.25 Hafıf müzik. 16.40 Türküler ve oyun havalan. 17.00 Kisa haberler. 17.05 Köyumuz köylümüz. 17.25 Bölgesel yayın ve rekiamlar. 16.00 Çocuk bahçesı. 18.15 Haftanın çocuk şarkısı. 11.20 Erkekler fasb. 18.50 Hafîf müzik ve rekiamlar. 19.00 Haberler ve olaylann içinden. 20.00 Beraber ve solo şarkılar. 20.30 Türküler. 20.45 Türk çe sözlü hafıf muzık. 21.00 Kısa haberler. 21.05 Konulann içinden. 21.35 Türk müziği dinleyici istekleri. 22.00 Scvilen eserler. 22.30 Solistlerden seçmeler. 23.00 Haberler. 23.15 Gecenin içinden. 00.55 Günun haberlerinden özetler. 01.00 Program ve kapanış. 01.0505.00 Gece yayını. 07.00 Açılış ve program. 07.02 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler 07.40 Türküler ve oyun havalan 08.00 Sabah için muzik. 09.00 Solistler geçidi. 09.30 Sabah konseri. 10.00 Şarkılar. 10.20 Türküler. 10.40 Nobel. 11.00 Küçük koro. 11.30 Türküler. 11.45 Nihat Sami Banarlı'mn ölumu özel programı. 12.00 Yurttan sesler kadınlar topluluğu. 12.30 Beraber ve solo şarkılar. 13.00 Haberler. 13.15 Hafıf müzik.13.30 Türkü ler geçidi. 14.00 Şarkılar. 14.15 Hafıf müzik. 14.30 Yabancı dil öğrenelim. 15.30 Barok müzik. 16.00 Halk müziği dünyamız. 16.20 Arkası yann. 16.40 Şarkılar. 17.00 Saz eserleri. 17.10 Türkçe sözlü hafıf müzik. 17.30 Çağdaş Türk sanat müziği. 18.00 Yuntan sesler. 18.30 Din ve ahlak. 19.00 Haberler ve olayların içinden. 20.00 Dunden bugüne tango 20.30 Yabancı dil öğrenelım. 21.30 Küçük konser. 22.00 Soüstlerden birer şarkı. 22.30 Bir roman / Bir yazardan hikâyeler. 22.45 Türkçe sözlü hafıf müzik, 23.00 Haberler. 23.15 Solistler geçidi. 23.40 Hafıf müzik. 23.55 Çağlar boyu oda muziği. 00.55 Program ve kapanış. 07.00 Açılış ve program. 07.02 Gune başlarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00 Türkçe haberler. 09.03 Mick Fleetwood söylüyor. 09.30 Barok müzik. 10.00 Caz müziği. 10.30 Her hafla sizlerle. 11.00 ögleye doğru. 12.00 Haberler 12.12 Diskoteğimizden. 13.00 Konser saati. 14.30 Caz müziği. 15.00 Müzikli dakikalar. 16.00 Günun konseri. 17.00 Haberler. 17.12 Sızler içın. 18.00 Pop dunyasından. 19.00 Haberler. 19.12 Muzik dunyasından. 20.00 Melodiler geçidi. 20.30 Caz dunyasından. 21.00 Salı konseri. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin getirdikleri. 23.00 Dört mevsimden. 24.00 Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış. Koleksiyon sergüeri EŞREF ÜREN Bu sıralarda açılan sergilerde kayda değer bir şey yok. Yalnız iki koleksiyon dikkati çekiyor. Bunİar, Beymen Bedesten'de açılan Sayın Ertan Meslçi'nin \e Antik Galeri'de açılan Sayın Voral Ankan'ın koleksiyon sergileıidir. Koleksiyonculann topladıkları eserleri haremlerirıin hariminde saklayıp bizim selamlığımıza çıkarmalan şayanı şukran bir davranıştır. Koleksi\onlar ressamların doğumundan bugune kadar geçırdıkleri etapları yansıtırlar bize. Onlar adeta birer mini muzedir. Önce Sayın Meslçi'nin koleksiyonundan söz elmek istiyorum. Burada görduğünı eserler buyuk bir itina ile seçilmiş, toplanmış \e temiz •îaklanmışiır. Sergiyi gezdiğim zaman, sanatçıları tanıtan örneklerin özellikle dikkat çekicı oldujunu fark euim. Rahmetli Orhan Peker ve azız Turan Erol'urt eserleri hâlâ aklımdadır. Arkasından hemen sıralananlar Avni Arbas, Selim Turan. Bedri Rahmi. Kikret Mualla, Cihat Burak. Burhan L>gur, Hüsejin Vüce ve diğerleridir. Bu yazımın merkezi, aynı itinayı ve temizliği gostermemekle beraber, Sayın Vural Ankan'ın koleksiyonunun onemini özetleyecek. Sergiyi dikkatli bir jekilde gezdim. Burada "hocalarımla" karşılaşmak beni mutlu etti. Önce Meddah Muazzez Be>'ı, ortaoyunlarının ressamını gordüm. Arkasından Aslanvan Efendi, ki zannederim Ruştiye Mektebı'nde hocamdı. Bir ara devam ettiğim Galatasaray'da ise Şevket Dağ hocamızdı. Çallı İbrahim malum. Ve Sanayii Nefıse'de galerı hocam Hikmet Onat'tı. Hepsinı minnetle selamladım sergide... Resımlere bakarken hiçbir ozlu ressamı, doğrusu ısimlerıni sormadan tanıyamadım. Hikmet Onat Hoca mustesna. Sergide gelişiguzel seçilmiş resimler de vardı. Nurullah Berk'in, Zeki Kocamemi'nin adeta doğuşlarını gördum. Çallı hocamızın karakterini taşıyan bir tablosunu göremedım. Sadece guzel bir portresi vardı, kuçuk. Ona da Kevhaman Duran diyebilirdik... Burada, ne yalan sovleyeyim. labloların çocukluklarını gorduk, içtenlikledunlerini yaşadık, bugunlerini değil. Bugünku zevkime vurduğum vakit, Halil Paşa'nın Tablosu ile İbrahim Safi'nin kuçuk bir kar peyzajını anmadan yapamayacağım. Gazetede okuduğum Hollandalı ressamın eserini goremediğim için aradım, nerede olduğunu sordum. Temizlenmeye verdik, demesinler mi? Beynimden vuruldum. Hele Avusturyalı bir ressamın bü>uk bir kompozisyonunun da temizleneceğini oğrenince nevrim busbutun döndu. Bunu yazarken, iki canına okunan eseri tanıdığınıı soyleyebilirim. Iftira ediyorum sananlara karşı mısal de verebilirim. Bu işi ben, âdeta memleketimizde tedavisi kabul olmayan hastalara benzetivorum. Hangi doktor bilmediği bir derdin devasını vermeye çalışır? Yetenekli onancılar yetişinceye dek, eserlen ya bilenlere gonderelım veva mütehassısları getirtelim. Gelecek kuşaklara bırakacağımız eserlerin sağlığı bakımından. Yoksa son pişmanlık para etmez kanısındayım. Bu koleksiyonun daha zengin eserlerle arkasının geleceğini oğrenmekle sevinçlivim. TRT III "Milli Samylar" konııhı sempozyum kasımda ynpılacak Küllür S«rvisi TBMM Başkanlık Divanı, 1984 yılı kasım ayı içinde "Milli Saraylar" konulu bir sempozyum düzenlenmesine karar verdi. ilk toplan" tısıru 30.7.1984 gunü Dolmabahçe Sarayı'nda yapan "S*mpoz>um Düzenleme Kurulu" şu üyelerden oluşuyor: Başkan Halil İbrahim Karal (TBMM Başkan Vekili), Başkan Vekili Murat Sökmenoğlu (TBMM Başkanlık Divanı uyesi ve Hatay Millet Vekili), Avni Akyol (Yıldız Vakfı Başkanvekili), Kemal Gökçe (Kültür ve Turızm Bakanlığı Musteşarı), Prof. Muhteşenı Gira> (Mimar Sinan Üniversitesi Rektoru), Prof. Abdullah Kuran (Boğaziçi Üniversitesi oğretim üyesi), Prof. Metin Sözen (İTÜ oğretim üyesi.) Düzenleme Kurulu, bundan sonraki işlemlerin bir Yürutme Komitesi tarafından sürdürülmesine de karar verdi. Komite, Prof. Metin Sözen başkanhğında Dr. Sinan Genim, Lemi Merey, Tevfık Pulten ve Prof. Ümit Serdaroglu'ndan oluşuyor. Sempozyumun amacı olarak da, "Milli saravlann tarihsel gelişiminin araştınlması, tanıtımı, bugiinkü durumlannın belirlenmesi, yeni düşunceler ışığında sarayların değerlendirilmesi, teknik ve teşkilat açısından nasü donatılacağı, gelecekteki durumlannın hukuksal ve parasal yönden araştınlması" belirlendi. Basınla yakın ilişkiler kurmayı amaçlayan Düzenleme Kurulu, 21 ağustos günü bir basın toplantısı düzenlemeyi, aynı günun akşamı da Dolmabahçe Sarayı'nda bir kokteyl vermeyi kararlaştırdı. TRT II BULMACA Hacı Bektaş Veli Hacı Bektaş Veli'yianma törenleri 16 ağustosta S'evşehir'de baslayacak. Her yıl yapılan anma törenlerine, geçen yıüara oranla bu yıl dahafazla yerli ve yabancı ziyaretçinin gelmesi bekleniyor. Nerede doğduğu tam olarak bilinemeyen Hacı Bektaş Veli, Horasan'dan Sıvas'a gelmiş, oradan da Amasya 'ya geçmişti. Bir süre Kayseri ve Kırşehir'de yaşayan Hacı Bektaş Veli daha sonra Sulucakarahöyük'« (bugtin Hacı Bektaş) yerlesti. Hacı Bektaş Veli'nin olduğu sanılan birçok yapıttan en ö'nemUleri, ' 'Makalat" adlı Farsça kitabı. Hacı Bektaş Veli'yi anma törenleri 18 ağustosta sona erecek. (THA) BIR VARMS BIR YOKMUŞ Horozlu kent Phokai yn da Foça 2 Yazı: HİKMET ÇETİNKAYA Fotograflar: KADİR CAN dünyadır Siren Kayaları'nın bulunduğu yer. Rüzgârların yaradılışından bugune dek aşındırdığı mağnır granitler, peri bacaları gibi biraı mahzun, biraz dik, oyle sessiz dururlar. Eski Foça'da kıyı boyunca birkaç balıkçı kahvesı vardır. Eski Foçalılar, zanaatı sevmezler. Ne berber vardır Foça'da, ne kunduracı. Binlerce yıluk bir geleneğin uzantısında balıkçıhk yaparlar. Ne spekülasyonu bilirler, ne de enflasyonu. Kendine ozgü, eski taşlann Akdeniz beyazhğında, dingin bir yaşam sürerler. Kapılan daima açıktır. Hâlâ güleryüzlu, hoşgörülü, eliaçıktırlar. Deniz kıyısında akşamlan parakatlarını onarırken, bir yandan da etek bahklarla akşam nevalelerini düzerler. Akşamlan bir başkadır Eski Foça'nın. Güneş hiçbir sahilde boylesine opemez akşamlan denizi. Kuçuk kıyı boyunca eski evler, beyazla kırmızı arası yanar söner. Eğer giderek kirliliği artan deniz kurtarılamazsa, bu sakin belde taş yığınına dönuştürulurse, korkanz Phokai'nin belki 2500 yıldır korunan doğallığından, yalınlığından, güleryüzlü dost insanlarından geriye bir şey kalmayacaktır. Şimdi gelelim felsefenin babalarından Herakleitos'a: Efesoslular bir gun, onemli bir konuda akıl danışmak için koca bilge Herakleitos'u aramışlar. Onu sokak arasında çocuklarla aşık oynarken bulmuş ve şaşırmışiar. Bunun uzerine, Herakleitos şöyle çıkışmış onlara: Ne şaşırıyorsunuz şaşkınlar? Sizin gibi kotu yonetici olmaktansa, çocuklarla oyun oynamak yeğdir. Binlerce yıllık kultur, ta o vıllarda bilimin ve sanatın beşiği olan bu uygar kentlerde yeşermiş, boy vermiş. Guneş saati de buralarda icat edilmiş. Şimdi gordüklerimiz belki uygarlığın salt ayak ızleri. SOLDAN SAĞA 1/ Eski kültür ve sanat amtlarmı yakıp yıkma düşünce ve davranışı. 2/ Artvin'in bir ilçesi. 3/ Eski Mısır'da bir tann... Yazı... Berkelyumun simgesi. 4/ Takımlar grubu, kume... Sergen. 5/ Fazıl Hiisniı Daglarca'nın bir yapıtı... Başkasımn yönetimi altında bulunan kimse, halk. 6/ Metal parlatmaya yarar aygıt. 7/ Güzelliği ile ünlü Amerikalı bir sinema yıldızının küçük adı... Su... Bir renk. 8/ Deniz fılinin dişlerinden yapılan tespih... Yakın arkadaşlan tarafından SUlin'e verilen ad. 9/ Bir kuş. YL'KARIDAN AŞAĞIYA 1/ Gemilerde iskeleden çıkarken tutulan halat. 2/ Renk renk parlak tüyleri olan, iri gövdeli bir papağan... Tedavide kullamlmak üzere içine belirli miktarda ilaç katılan etkisiz madde. 3/ Neodimin simgesi... Zambia'nın başkenti. 4/ Olağanüstü yeteneği olan kimse... Haris. 5/ Bir sözcuğun harflerinı değiştırerek elde edilen yeni sözcük (kitap kâtip, patik, takip gibi). 6/ tsrail ile Ürdün arasındaki göl... llgi. 7/ Bir alanın sınırlan aıasında bulunan yer... Deniz tarafından örtülen, derin ve parçalanmış koylar meydana getiren gömülmüş vadi... Ilkel bir silah. 8/ Erkekler için kullanılan bir sözcük... Kalın ve kaba kumaş. 9/ Omuzdan yan bele kadar inen pelerini olan palto. Phokaı'ye (Foça) doğru uzanırken Ziya Paşa'nın dizelerini mırıldanıyoruz: Gökte yıldız arar nice turfa muneccim/Gaflet ile görmez kuyuyu rehgüzerinde. Asltnda bu, ilkçağda Atina'nın kıskandığı Miletoslu Thales'e yakıştırdığı suçlamadır. Sözde Thales bir gece, yıldızlara baka baka giderken, onundeki kuyuya duşmuş. İşte Balıkçı buna kızar, haykırır: Bre adamlar, Thales yıldızÇekotlovakya'da her yıl düzen ları boylesine akıl gözüyle incelenen Uluslararası Fotoforum lemeseydi, astroloji, astronomi Fotoğraf Yarışması 'nda beş olmayacak, hâlâ biz ayı Artemis, Türk fotoğraf sanatçısıntn on iki guneşi de Apollon sanacaktık. yapıtı sergilenmeye değer bulunHerakleitos'u yazımızın sonudu. Cengiz Akduman 'm beş, İbna bırakarak, horozlu kent Phorahim Akyurek'in bir, İsa Çekai'nin (Foça) yollarında dolalik'in iki, İlyas Göçmen'in bir, şalım isterseniz. Muzaffer Sütluoğîu 'nun bir yaPhokai, İzmir'in kuzeyindeki pıtı sergilenirken, yine Sutluoğ tek Ionia kentidir. Aslında o yölu 'nun bir yapıtı da sergi albü re Aiolis'dir. (Eolya). Kuzeyi de münde yer aldı. Mysia. Foça köyü, insanın denizde kayığı ilk yuzdürdüğü yerdir. Balıkçı ya göre, orada insan yuzmeyi, denize epeyce açılmaDış Dünyaya kapalı kalmakla yı da göze alabilmiştir. Çunkü ünlü Arnavutluk, ilk kez Batıh hemen karşıda birbiri ardına diTV'lerin ülkede düzenli olarak zilmiş adalar, adacıklar vardır. film çekmelerine izin veriyor. Bu Onlar insana el eder, "Gel, gel" yöndeki anlaşmalarm ilki A vus der gibidır. İnsan yüreklenır onturya ile imzalandı. Radyo ve ları görunce. Deniz, urkünçluğuTV konularmı içeren bu iki yıl nü yitirir. Vallahi bilmem Foça süreli anlaşma uyarınca, Ama mı adını foktan almış, yoksa vutluk ve anlaşma yapacağı ul adını mı foka vermiş? Foça Korkeler arasında program alışverişî fezi'ndeki adalar arasında foka de öngörülüyor. benzeyenler de bulunur elbet. Fotoforıım Yarışması Karajan Berlin Filarmoni anlaşmazlıgında yeni bir boyut Arnaııttluk TV'si tYO.\Y4 KE,\Tİ Phokai ya da Foça, tarihin zenginliklerle doldurduğu bir İyonya kenti. Şimdiyse bu zenginliklerin belki yalnızca ayak izlerini görebifiyoruzŞimdi, "Bir yandan Ziya Paşa'nın iki dizesini mırıldanıp diğer yandan da Thales'i anlaltıktan sonra neden Foça'nın simgesini anlattınız bize?" diye sorabilirsiniz. Nereden esınlenerek yapıldığını pek anlavamadık, ama bir çeşmenin uzerine fok balığı oturtmuşlar. Fok balığı mı, yoksa bir köpek ya da kedi yavrusu mu diye duşundük önce. Çunkü uzaktan bakıhnca, bu iki hayvancığa benziyordu bu madenden heykel. Hele bir kalıntının uzerine konulmuş horoz heykeli gerçekten bir ilkellığin urunuydu. Çağdaş Fransa sımge olarak horozu seçerken, bu Iyon kentınin ilk çağlarda bir motifi olan horoz böyle mi olmalıydı? İşte bunun için Ziya Paşa'nın dizelerini ve Thales'i aktardık. Bu iki insanla ilgili andıklarımızın tersine, meğer Foça'dan yerdeki koyulara bakarken, kafalarını yıldızlara çarpanlar geçmiş. Neyse, biz ilkellikleri bırakıp, yeniden ilkçağın İyonya kenti Phokai'ye dönelim. Bugun eski Foça'nın tarihle kaynaşan en güzel zenginliklerinden biri de Siren Kayalan'dır. Hâlâ binlerce yıl oncesinden seslenir gibidirler. Fırtınalı gunlerde urperirsiniz ıshğından. Erynniler, bu kayalardan, Okianus kızlannın çığlıkları ile çağırırmış yolunu yitirmiş denizcileri. Ve sonra kayalara çarpan gemilerin parçalanışını kahkahalarla izlerlermiş. Şimdi de rengârenk bir KGB Ödüliı Sinıge. fokla horoz VIDEOTH£QJE ESENTEPE DE AÇILDI Dedeman Ticaret Merkezi, 52 15, Yıldız Posta Cad., Esentepe Ünlü Sovyet Haber Alma ÖrgüFokla birlikte horoz da Foça'tu KGB, Sovyetler Birliğrnde nın simgesiydi. Oralılar kentleçevrilen en iyi casusluk filmleriy rinin duşman eline düşeceğini le yazılan en iyi casusluk roma anlayınca gemilere binip denize nına her yıl ödül verecek. Odü açıldılar. Kimi Fransa'nın güney le hak kazanmanm ön kosulu kıyılarına varıp orada Marsilya "Sovyet loprakianmn ve ülku kentini kurdu. Kurdukları yeni sitnun korunması ıçın verilen kente, eski kentlerinın, asıl yurtsoylu savaşta payı bulunan adlannın simgesi olan horozu gösız savaşçtlann etkmliğını ve yı türduler. O gün bugun Fransa'ğittiğini yansıtmak." nın simgesidir horoz. SCRECEK Kültür Servisi Şef Herbert von Karajan ile 30 yıllık can yoldaşı Berlin Filarmoni Orkestrası arasında baş gösteren anlaşmazlık yeni boyutlara ulaştı. Ay sonu için ongörulen ve Karajan tarafından iptal ettirilen Salzburg ve Lucerne konserlerini orkestra, bir başka şef yönetiminde ve Berlin'de vermeyi kararlaştırdı. Bu konserlerin ilk ikisi, 25 ve 26 ağustos gunleri Paris Orkestrası Muzik Direktorü olan şef Daniel Barenboim yonetiminde gerçekleşecek. Programda, Beethoven'in "Üçüncü" ve "Altıncı" senfonileri ver alıyor. 29 ve 30 ağustos gunleri gerçekleştirilecek olan obür iki konserin programında ise, Mozart'ın "Jupiter Senfonisi"vle Çaykovski'nın "Beşinci Senfonisi" var. Bu konserleri de Lorin Maazel yonetecek. Şefle Berlin Flarmoni orkestrası anlaşmazlığının her geçen gun bıraz daha buyudüğü Berlin muzik çevrelerinde belirtiliyor. Özellikle de Karajan'ın, ağırlığı Viyana Füarmonı Orkestrası'na kaydırması sertçe eleştirilmesine yol açıyor.