26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriyeC ABRAMS'DAN Sahıbı: Cumhuriyel Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Nadir Nadi, # Genel Yayın Müdürü: Hasan Cemal. Müessese Müduru: Emine Uşaklıgil, Yazı Işleri Müdüru: Okay Gönensin. # Haber Merkezi Müdürü: Yalçın Bayer. Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Acar. TAKVİM 12 Ağusıos 1984 Imsak: 4.24 Güneş: 6.03 Temsilaler: ANKARA: Valçın Dogan, IZM1R: Hikmel Çetinkaya. ADANA: Mehmet Mercan, • Servis Şefleri: İstanbul Haberleri: Reha Öz, Dış Haberler: Ergun Balcı. Ekonomi: Osman Llagay. Kultür: Aydın Emeç, Magazın: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdülkadir Yücelman, Düzeltme: Refik Durbaş. Araştırma: Şahin Alpay, İşSendika: Şiikran Ketenci. İkindi: 17.05 Akşam: 20.14 Yatsı: 21.47 Bürotar % Ankara: Ziya Gökalp Bulvarı Inkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33114147, « İzmir: Halil Ziya Bulvarı No: 65/3. Tel: 254709131230 • Adana: Çakmak Cad. No: 134 Kat 3, Tel: 1455019731 • Basan ve Yavan: Cumhuhyel Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Turk Ocaeı Cad. 39/41, Cağaloğlu. İst. PK: 246tst. Tel: 5209703 Telev 22246 Ögle: 13.14 Abrams, Türkiye gezisini Slje N*to» Jjork Sitıu*'a değerlendirdi: Türkiye yol kavşağında kiye ile ilgili eleştiriler hep 1980'den sonra olmuştur... Kuşkusuz, Türkiye insan haklan konusunda bir sürü ciddi soYanlış bilgiye dayanan, tek yanlı eleşîiriler runu olan bir ülkedir. Sıkıyöneinsan haklannı tümüyle garanti eden modern tim yönetmelikleri basın, söz, Batılı bir Türkiye'nin inşasını engellemekten sendika özgürlüklerini kısıtlamaktadır. Türk hapishanelerinin başka bir işe yaramıyor. koşullan Batı standanlarına göre kabul edilemez niteliktedir. İşNEW YORK, (Cumhuriyet) rüşlen savundu: kence görünüşte düzenli olarak "Geçen ay Türkiye'ye yaptı ABD'nin insan haklanndan uygulanmaktadır. Bu sorunlar sorumlu Dışişleri Bakan Yar ğım gezide insan haklan savunutartışılmaz, ancak temel konu, dımcısı EUiot Abrams Türkiye' cularının manevi tutkuların hebu tür insan haklan ihlallerine ye yaptığı gezi ve incelemeler ile yecanını, aydın düşüncenin ışıneyin sebep olduğu ve neyin ğı ile büieştirebilmekten nasıl ilgili olarak "New York Times" bunlan düzelteceğini saptamakgazetesine yazdığı yazıda "Tür yoksun olduklarımn tipik örneAma Türkiye'yi eleştiren Ba tır. kiye bir tsveç değil, böyle olma ğini gördüm. Yalnız Türk geneSıkıyönetim ile ilgili olarak sını da bekleyemeyiz. Yanlış bil ral ve politikacılar değil gazete tılı insan haklan savunuculannı, gilere dayanan tek yanlı eleşîiri ci ve aydınları da kendileri adı özellikle Avrupa'dakileri dinle konuştuğum Türk gazeteciler ler insan haklannı tümüyle ga na konuştuklannı iddia eden Ba yecek olursanız bunların elleri yürürlükteki kısıtlamalardan yatılı insan haklan savunuculanna ne Türkiye'nin yerini belirleyen kındılar. Ancak bunlann deranti eden modern batılı bir bir harita bile almadıkları, geç vamlı azaltıldığını ve tamamen Türkiye'nin inşasını engellemek sempati ile bakmıyorlardı... mişini öğrenmek için bir tarih ki kalkacağından emin olduklannı Modern Türkiye'yi anlamak ten başka bir işe yaramıyor. için 1923'de Cumhuriyeti kuran tabı bile açmadıkları, 1970 yılla söylediler. Türkiye'nin demokraside başaHapishaneler konusundaki ve bunun sivil laik yönetim, ba rındaki krizli dönemde çıkan bir n ya da başansızlık göstermesi türa Güneybatı Asya ve Ortado ğımsız yargı ve parlamenter de gazeteyi bile okumadıkları sanı sorumu bir yüksek düzeyde sına kapılabilırsiniz... Türk yetkilisi "Hastanelerimizi ğu'daki demokrasi ile ilgili bek mokratik hükümetten oluşan gördünüz mii?" diye yanıtladı. felsefi temellerini atan Kemal lentileri olağanüstü etkiler" deBu gnıplar, terorizm sokak Belirtmek istediği nokta, TürkiAtatiirk'ün tarihi hedefmi takdi. Elliot Abrams "İnsan bakJa dirle kavramak gerekir. Türkiye larda her Türkün insan haklan ye'nin adam başına milli geliri tslam kültürüne sahip, gerçek nı tehdit ettiğinde hiç seslerini Portekiz ya da Yunanistan'ın n savunuculannın miyoplugu" demokrasi olduğu soylenebile yükseltmemişlerdi. Batıda Tür üçte biri kadar olan azgelişmiş başlıklı yazısında özctle şu göbir ülke olmasıydı. İnsan haklan gruplarının geçmişte susup şimdi eleştiri yöneltmeleri birçok Türkün 'Bunlar işkencenjn kalkmasından çok olayı bir siyasal sorun yapma derdinde' şeklinde düşünmelerine yolaçıyor. Geçmişteki yönetimlerin aksine şimdiki hükümet işkencenin varlığını kabul etmiş ve bir düzine görevli yargılanıp mahkum olmuştur. Gezim sırasında bana görünen, ordu, askeri personelde işkenceyi kaldırmak ve askeri hapishanelerde işkenceyi durdurma konusunda kesin karar vermiş durumdadır. Daha ciddi sorun, polistir. Polis güçleri merkezi yönetimden yoksun, çok kötü eğitilmiş ve disiplinsizdir. Türkiye'nin polis güçlerinin eğitim ve öğretim düzeyini yükseltmeye yardımcı olmayı düşünsek çok iyi olurdu. Ne yazık ki yasalarımız yabancı polis güçlerini eğitmemizi yasaklıyor. Türklerin bu konuda bizim yardımımıza çekeceğimiz "Bubalann sünnet konferanslardan daha çok ihti» ı^ düğünü böyle olur". yacı var... Önceki gece Kürt Ahmet'in torunlarımn sünnet düğününe katılanlar ayrılırken aynen böyle diyorlar Türkiye bir yol kavşağında. dı. Litrelerce viski, rakı, bira ve meşrubatm aktığı yemekii, eğlenceli. sözlü sünnet düğününde, geceYollardan biri, Türkiye'nin ienin vtldızı Ferdi Tayfur çocuklann yatağma oturarak şarkı söyledi. Başkentin tamnmış simalarından mokrasiye bağlı ve yalnız TürkKürt Ahmet'in (Ahmet Turgut) büyük oğlu Özdemir Turgut'un çocuklan Semih ve Serkan'ın sünnet lerin değil Batının özgürlüğünü düğününe katılanlar arasında başkentin tamnmış isimlerinden İnci Baba ve arkadaşları ile ünlü kaba savunmayı amaçlayan uluslarla daytlardan Yusuf Koç da bulunuyordu. 3500 davetlinin katıldığı sünnet düğününde Kurt Ahmet m müttefik, Batının ayrılmaz bir parçası olarak kalması..." torunlarına 20 milyon tutannda altın, çek ve çeşitli hediyeler verildi. (Fotoğraf: RIZA EZER) cek tek ülkedir. Türkiye'de demokrasinin başan ya da başansızlık göstermesi tüm Güneybatı Asya ve Ortadoğu'daki demokrasi ile ilgili beklentileri olağanüstü etkiler".. Ordu, düzeni yeniden kurmak ve demokrasiye dönmek yolundaki sözünü tutmuştur. 1982'de referandumla yeni Anayasa kabul edilmiş, genel ve yerel seçimler yapılmıştır. Hem generaller hem de gazeteciler sıkıyönetimin kademeli olarak tüm illerden kalkacağı görüşündedirler. Bir gün köylüler bana kıspet yaptırmak için aralarında para toplamışlar. Kispeti diktirmek için Acıpayam'm Tahtalı köyüne ağabeyimle birlikte 60 kilometre yolu yürüyerek gittik. Kispetin tamamlandığı gün düğün güreşlerinde bütün rakiplerimi yenerek 12.5 lira ödül kazandım. HEDEF tKİNCİ AL TL\ KEMER Kırkpmar güreşlerifinalinde rakibi Sabri Acar 'ı yenerek üçüncü kez üst üste baspehlivanlığı kazanan ve altın kemerin sahibi olan Hüseyin Çokal, •'Milli Takıma çağırırlarsa seve seve gider elimden geldiği kadar başan için çalışırım. Kırkpmar'a iki üç yıl daha devam etmek istiyorum. Hedefim ikinci altın kemer olacaktır" diyor. Denizlili başpehlivan Çokal anlatıyor: Minder karın doyurmuyor 'tuz bin lira aylık al, 15 bin lira kira ver. Dört çocuk büyüt. Olacak iş mi bu? Yağlı güreşlerden üç beş kuruş kazanmasam aç kalınm. KADİR CAN Her yıl haziran ayının ilk haftası yapılan ancak bu yıl Ramazan nedeniyle temmuz ayına ertelenen geleneksel Kırkpmar güreşlerinde Hüseyin Çokal finalde rakibi Sabri Acar'ı göğüs çaprazı ile yenerek üçüncü kez üst üste başpehlivanhğı kazanıyor ve altın kemerin gerçek sahibi oluyurdu. Cumhuriyet tarihinde Kırkpınar Başpehlivanlığını üst üste üç kez kazanan Tekirdağu Hüseyin, Ordulu Mustafa ve Aydın Demir'den sonra Hüseyin Çokal da altın kemere ulaşıyordu. Hüseyin Çokal'ın büyük başarısı, olimpiyatlar ve transfer heyecanı nedeniyle bir iki gün içinde spor sayfalarından silindi gitti. Ancak ata sporumuza gönül veren güreşseverler onu unutmamışlardı. Onlara göre Hüseyin Çokal, fizik yapısı, gücü spor ahlâkı ve efendiliği ile yeni bir Koca Yusuf, Kurtdereli, Adalı Halil'di. Güreş tefrikaları okuyanlar Er Meydanı'nda Hüseyin Çokal'ı görünce benliklerine yerleşen pehlivan tipi ile karşılaştınp "tşte bu adam o. Kurtdereli, Adalı Halil. Koca Yusuf" demekten kendilerini alamadılar. 1979 yılında Split'te yapılan Akdeniz Oyunlan'nda şampiyon olarak adını duyuran Hüseyin Çokal, 1981 yılında başaltını kazanıp 1982'de baş güreşlerine katılma hakkını elde etti. Güreş otoriteleri ilk katıldığı yıl baş pehlivan olan Hüseyin Çokal'ın başansını büyük bir sürpriz olarak değerlendirdiler. Bir başaltı güreşçisinin, baş güreşlerine çıktığı ilk yıl başpehlivan olması 1982 yılına kadar görülmüş bir olay değildi. Hüseyin Çokal, 1982'de üç yıl üst üste başpehlivan olan ve altın kemeri alan Aydın Demir'i, başpehlivanlardan Sabri Acar'ı ve Yöriik Mehmet ile Mehmet Keçe'yi yenerek başpehlivan olurken herkes birbirine şu soruyu soruyordu: "Nereden çıktı bu adam?". Hüseyin Çokal, 1981 ve 1982 yıllanndaki başansını 1983 yılında da Mehmet Güçlü, Reşit Karabacak, Kadir Birlik ve Maginıs İbrahim'i (İbrahim Gümüş) yenerek tekrarladı. Hüseyin Çokal 623. Kırkpmar güreşlerinde de başansını devam ettirdi ve Mustafa Yıldız, Erdem Özyiğit, Mehmet Güçlü ve Sabri Acar'ı yenerek altın kemere ulaştı. dükkânında günün büyük bölümünü geçiriyor. Burada bulunmasının nedeni telefon. Hüseyin Çokal'ı arayanlar burada buluyorlar ve onunla güreş anlaşmaları yapmak için uğraşıyorlar. o, M Ikokulda kafam derslere hiç çalışmazdı. Akşam okuldan çıkınca arkadaşlarla saatlerce alt alta üst üste güreşirdik. Üstüm başım yırtıldığı için eve dönünce annem beni döverdi. rindeki güreşlere katılmaya devam ediyordum. Bir gün köylüler aralannda bana kispet yaptırmak için para toplamışlar. Pehlivan yatağı olarak bilinen Acıpayam'ın Tahtalı köyüne, ağabeyimle birlikte, 60 kilometre yolu yürüyerek gittik. Tahtalı köyünde, Mehmet Usta'ya 180 lira işçilik vererek bir kispet diktirdik. Kispetin tamamlandığı gün Tahtalı'da düğün güreşi vardı. Ben de katıldım. Bütün rakiplerimi yenip ortaya konan 12.5 lira ödülü aldım. Yine dağlardan 60 kilometre yolu yürüyüp köye döndük. Köyde bacanağım Muhammet Tutumlu ile birbirimize rakiptik. Kayınpederim de bacanağımı tutuyordu. Benden daha kemikli ve kiloluydu. O'nunla çok güreşler yaptık, büyük tecrübeler edindim. 1972 yılında Eşkere Yenicam Orman Işletmesinde yağlı güreşler oldu. Kaderim burada değişmeye başladı. Köylülerim beni bu güreşlere zorla alıp Bu aralarda bölge müdürü bana müstahdem gözüyle bakıyordu. Tabii sürtüşme başladı bunun üzerine, Hasan Güngör: "Bayram Şif'in yanına git" dedi. 1974 yılında Ankara'ya MTA'ya, Bayram Şit'in yanına gittim. Burada Faruk Koçak adında bir hoca vardı. Benim için: "Nereden buldunuz bu adamı, uyuşuk herif gece gündüz uyuyor" derdi. Sabahları antrenman saatine kadar hocalarımı minderde beklerdim, bu arada da uyurdum. Bu nedenle bana "uyuşuk" diyorlardı. Bayram Şit: "Durun. acele etmeyin bu adarnda istikbal var" diyerek beni kollardı. 1976 yılında Tofaş'a geçtim. Para ve olanak vardı. 1977 Avrupa Şampiyon Kulüpler şampiyonasına katıhp birinci olduk. Daha sonra tekrar MTA'ya döndüm ve 1978 Türkiye birincisi, 1979 Akdeniz oyunları birincisi oldum. 1982'de Türkiye birincisi olup mindere veda ettim. 1981 Yılında başal Hep güreşleri düşünürdüm Terzi dükkânında konuşmamız olanaksız. Sakin bir yerde çaylarımızı içip sohbete devam ediyoruz. "1950 yılında Denizli'nin Kale ilçesi, Kızılcaagaç köyünde doğdum" diyor Hüseyin Çokal ve yaşamını şöyle anlatıyor: "Babam çiftçiydi ve üçü erkek ikisi kız beş kardeştik. îlkokul'da kafam hiç derslere çalışmazdı hep akşamki güreşleri düşünürdüm. Akşam okuldan çıkınca 200 metre ilerde bir tepe vardı. Onu geçer geçmez başlardık güreşe. Arkadaşlarla saatlerce alt alta üst üste boğuşurduk. Annem eve dönüşümde beni bir güzel döverdi. Çünkü üstüm ba 'Baba"larm sünnetinde altın yağdı KIZLAR1MİÇİS "Ben diğer güreşçiler gibi 4050yaslarına kadar güresmem. Her seyi zamanında bırakmak isterim. En büyük hayalim iyi bir iş kurabilmek ve kızlarımm öğrenimlerini istedikleri gibi yapabilmelerini sağlamaktır." şım yırtık sökük içinde olurdu. O zamanlar makine de yok elektrik de. Kadıncağız geceyansına kadar gaz lambası ışığında benim elbiselerimi onarırdı. Annemin gece onardığı elbiseler, ertesi gün yine sökülürdü. Böylece, güreşe güreşe annemden dayak yiye yiye güç bela ilkokulu bitirdim. Okulu bitirdikten sonra davarları gütmeye başladım. Birkaç koyun, birkaç ineğimiz vardı. 1963 yılında babamı kaybettikten sonra ailenin bütün yükü, ağabeyim askerde olduğu için benim üzerime bindi. Bir yandan koyunları güdüyor, bir yandan tarlayı sürüp nohut ekiyor, tütün dikiyordum. 1213 yaşlarında iri yarı bir çocuk olduğum için amcam beni zorla köy düğünlerindeki güreşlere çıkarmaya başladı. O zaman güreşlere poturla çıkardık. Çok utangaç bir çocuktum. Güreşirken herkesin bana bakıp güldüğünü sanır, sıkılır, utanırdun. Bir gün boyu ve kilosu yarıma gelen bir adamla güreştim. Adam beni kaldırıp yere vurdu. Öylesine utandım, öylesine hiddetlendim ki kendi kendimi yiyip bitiriyordum. Bir sonraki hafta, bir başka düğünde kendisini görüp hemen yanına koştum: "Gel güreşelim" dedim, adam arkasını dönüp: "Seninle bir daha güreşir miyim, beni aptal mı sandın" dedi. Bu bana çok büyük ders oldu. Ne utangaçlığım kaldı ne de sıkılganlığım. tında Mustafa Batur'u yenerek birinci oldum ve "Baş*'a güreşme hakkını elde ettim. 1982 yılında "Baş"a çıktım. Biz güreşçiler birbirimizi tanır, ne olduğumuzu biliriz de kamuoyu, seyirci bizd tanımaz. Ben Yörük Mehmet'le Mehmet Keçe'yi yenince herkes şaşırdı, "Nereden çıktı bu adam" dediler. Aydın Demir De Sabri Acar'ı yenmem büyük sürpriz oldu. Kırkpınar'dan önce Burdur'un bir köyünde Aydın Demir'le beraber düşmüştük. Aydın benden kaçtı, kaçtı, sonunda berabere kaldık. Kırkpınar'da ise kaçamadı. 1983 yılında Karamürselliler beni çok tahrik ettiler. Kadir Birlik ile çok gergin bir hava içinde güreştik. Atmosfer çok gergindi. Seyirci küfür ediyordu. Kadir beni altına aldı, bir şakırtışukurtu koptu. Son derece sinirlenmiştim. 2. dakikada kündeyle yendim. Uzun süre yerden kalkamadı. Bu yıl ise Sabri Acar elimi ısırdı. Pasif güreştiğimiz için ihtar aldık. Bekçi kadrosu İşte Çokal'ın yaşam öyküsü. Bir gün Hasan Şahin: "Bizim Çokal bundan sonraki yaşamı hayat garantimiz yok, sen Beden için şunları söylüyor: "Milli TaTerbiyesine gir sigortalı ol" di kım'a çağınrtarsa seve seve gider yerek akıl verdi. Bunun üzerine elimden geldiği kadar çalışırım. Denizli'ye döndüm. Beden Ter Kırkpınar'a ikiüç yıl daha debiyesi Bölge Müdürlüğü antre vam etmek istiyorum. Hedefim nörü Hasan Güngör (Avrupa, ikinci altın kemer. Ancak form Dünya ve Olimpiyat sampiyonu) dummumda düşüş göriirsem hebana baktı: "Boyun iyi fiziğin men çekilirim. Ben diğer güreşiyi, senden iyi ağır siklet olur, ge çiler gibi 4050 yaşına kadar gülir misin?" dedi. Ben de "İş ve reşemem. Her şeyi zamanında rirseniz gelirim" dedim. Böyle bırakmayı isterim. En büyük hace Denizli Beden Terbiyesine gi yalim iyi bir iş kurabilmek ve rip "BekçiBakıcı" kadrosuyla kızlanmın öğrenimlerini istedik375 lira maaşla işe başladım. leri gibi yapabilmelerini saglaGenç Milli kampına katıldım. maktır." götürmüşlerdi. Soyunduk, Kara Nazmi ile Denizlili Şeref en büyük rakiplerimdi. Ikisüıi de yenip büyük ortada birinci oldum. O zamanlar her boy güreşlere 7080 kişi soyunurdu. Şimdilerde bu rakarn 1520'ye düştü. Eski Kırkpınar başpehlivanlanndan Hasan Şahin bana: "sen güreşir misin" dedi, ben de "Gölürürseniz güreşirim" dedim. Eski Başpehlivan Fethiyeli Ramazan Çatal'ın kispetini 300 liraya satm aldım. İki gün sonra Tavas'ta güreşler vardı. Ben köye döndüm. Tarlayı sürmem, nohut ekmem tütün dikmem lazımdı. Alelacele tarlayı sürdük, nohutlan serpiştirdim. Tütünden vazgeçtim, yoksa güreşlere yetişemiyecektim. Hasan Şahin'in peşinden Tavas'a geldim. Onlarla güreşlere başladım, 34 ay köy köy gezdik. 80 kilodan 95 kiloya kadar çıktım. Gönlümde başpehlivanlık yatıyordu. Minder karın doyurmuyor Kırkpınar'dan günler sonra, herkes olimpiyat heyecanmı yaşarken Denizli'de Hüseyin Çokal'la buluşup konuşuyoruz. Kırkpınar yorgunluğunu üzerinden atamadan Adapazan'nda güreşip Denizli'ye dönmüş, yeni güreş anlaşmaları yapmakla meşgul olduğunu söylüyor. Çokal "Minder kann doyurmuyor. Otuz bin lira aylık al, 15 bin lira kira ver, dört çocuk büyüt, olacak iş mi bu. Y'aglı güreşlerden üçbeş kuruş kazanmasam aç kalınm" diyor. Güreşçinin, hem de en babayiğit, başpehlivanın dramı bu: "Aç kalmak" korkusu. Korkudan da öte gerçek. 16 yıldan bu yana altın madalya peşinde koşmanın gerçeği, güreşçinin korkulu rüyası: "Aç kalmak". Hüseyin Çokal diyor ki: "Seksen kilonun üzerindeki bütün minderciler yağlı güreşe soyunmaya mecbur. Yağlı güreşe soyunmayan aç kalır". Hüseyin Çokal Denizli'deki Park OtePin altındaki pasajda yeğeninin terzi 12.5 lira ödül 1967 yılında henüz 17 yaşındayken evlendim. Köy düğünle İsmail Gulgeç J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle