Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 TEMMUZ 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 SINEMA ATİLLA DQRSAY Video, ktiltürün demokratikleşmesinde bir aşama da sayılabilir SINEMA DUNYASLNDAN HABERLER Duyduk Gördük Video ne getiriyor, ne götürüyor Bir "Yurttaş Kane"in, bir "Sunset Bulvarı"nın, bir Chaplin, Bergman, Fellini ya da Losey filminin, cebe sığacak büyüklükte bir kaset içinde tüketime açık bir kültür metaı olması, aslında büyük bir devrim değil mi? Teknolojik gelişimler, ülkemizde bir deprem gibi yaşanıyor. Her şey birden geliyor, kasırga gibi önüne geleni devirerek yerleşiyor. Onca gecikilen TV de böyle oldu, video da. Benim semtimdeki vîdeo kulübünü işletenler, bir avuç gencecik çocuk. Önceleri bana da kendi beğenilerine uygun filmler "sokuşturmaya" çalışıyorlardı: "Abi, bu cinayet filmi çok süriikleyici" veya "Hanedan'ın en son bölümleri geldi" diye... Sonra bunlarla değil, başka şeylerle ilgilendiğimi farkettiler. Ama yalnız bu kadar değil. Kendileri de gelen filmleri sürekli izledikleri için, onlann da beğenisi değişti, iyiye doğru yönlendi. Artık bana, "Abi, son Woody Allen geldi", "Sevgi Sözcükleri'nin bir kopyası geldi, ama çok iyi degil, biraz flu", "Fassbinder'in fılmlerini almak istiyonız, ne dersiniz?" türunden haberler veya sorularla geliyorlar. Bu tekil bir örnek... Ülkemizin gündelik yaşamını bir çığ gibi saran video olayının sayısız görünümlerinden biri. Tekniğiteknolojisi, siyahı beyazı, yasağımasağı derken video gelip yaşamımızın ortasına tüm "haşmetiyle" yerleşti. Olaym öyle çok cephesi, öyle çok boyutu var ki.. Nerden yanaşacaksınız? " O r t a sınıflar"ımızın "kültürel" yaşamına katkısından mı? Köy kahvesinde "erotik fflm" gösterisiyle yaşanan (ve Çetin Altan'ın yazılarını anımsatan) inanılmaz sosyolojik devrimden mı? Toplum içi ve aileiçi ilişkileri, alışkanlıklan, görenekleri değiştiren ve toplumsal olguları altüst eden etkisinden mi? Ama bu konuya eğilmek, bir kenarından başlayarak eğilmek gerekiyor. Özellikle toplumbilimcilerimiz için bu artık bir gereklilik sanırım... GandVden sonra Silas Marner tngiüz yönetmen Sir Richard A ttenborough'un ''Gandi"adlı filmindeki rolüyle Oscar kazanan Ben Kingsley, Gandi 'den sonra şimdi de ünlü Ingiliz klasiğinin kahramanı Silas Marner'ı canlandıracak. "Gandi "de oynarken pamuk dokumacılığı konusunda epey bilgi edindiğini söyleyen Ben Kingsley, bu kez de BBC'nin doksan dakikalık yeni yapımı için geleneksel dokumacılığın püf noktalarını öğrenmeye çalıştığını belirtiyor. Gıles Foster'ın yöneteceği filmde, Kingsley, Silas Marner'ın 2555 yaşlan arasmdaki dönemini canlandıracak. "Aşk Gemisi" ve fındığı Olayı, geçtiğimiz haftalarda, Iktisadı Araştırmalar Vakfı'mn Trabzon'da düzenlediği "Tıirkiye Ekonomisinde Fındığın Yeri ve Önemi" konulu sempozyumda, Sanayi ve Ticareı Bakanı Cühit Aral anlattı. Âmerika'da dev bir nakliye şirketi iflasın eşiğine gelir. Bütün çabalar, hesaplar, krediler şirketi kurtaramayacaktır. Yıüaruı nakliye flrması ya iflasmı açıklayacak ya da son çare olarak bir danışmanhk bürosuna başvuracaktır. Konu sirketin yönetim kurulunda tamşıhr ve îsviçre 'deki bir pazarlamak Danışmanlık Bürosu 'na başvurma karan alınır. Îsviçre 'deki büro oldukça ünlüdür; parlak fıkirleri, oldukça değişik görüşleriyle itibar kazanmıştır. Mesele anlatüır ve nasıl yardım edecekleri sorulur. Danışmanlık Bürosu bir uzmanım derhal A merika 'ya gönderir. Şirket hakkmda bilgi edinilir. Hazırlanan rapora göre de öneri haZirlamr. Buna göre, dev nakliye şirketi önce adım değiştirecek ve sonra büyük bir reklam kampanyasına girişecektir. Denir ki, adınızı "Muhteşem Eğlenceler Kumpanyası" gibi bir isimle değiştirin. Ve reklam kampanyanıza ana fikir olarak şöyle deyin: "Dünyanın en buyuk transatlantiklerini satın aldık. Sizin, dünyanın dort bir yanındaki gezilehnize tahsis ettik. Buyurun, kumar, içki, aşk ve her tür eğlence ... Muhteşem tatilinizi bizimle yaşayın!" Bunun karşıhğında istediği, sadece 10 bin dolardır danışmanlık bürosunun. Ama eğer şirket kurtulur ve kâra geçerse Danışmanlık Bürosu'na yüzde 10 kâr verilecektir. Dev şirket projeyi kabul eder ve kısa zamanda da kâra geçer. Öyle çok tutar ki geziler, bu konuda hazırlanan ve bizim TVde de uzun süre gösterilen "Aşk Gemisi" (Love Boat) filmi başlı basına bir gelir kaynağına dönüşür. Peki, Bakan bu olayı niye anlattı? Konuyla çok yakından ilgili gördü tabii ki. Geleneksel ihraç ürünümüz fmdığa, dünya tüketiminin yüzde 70'ini ürettiğimiz halde, dış piyasalarda badem ve benzeri urünlerin alternatif olarak satılmaya başlanmasıyla eski rağbet azaldı da ondan. Yani, artık biz fındığımızı yeni yeni pazarlarda tanıtmak ve satmak zorundayız da ondan... İşte, Sayın Bakanın anlattığı örnekten hareketle, kıssadan hisse ihracatçılanmıza. Onca teşvik, onca kolaylık boşa gitmemeli değil mi? Sayın Bakanın anlattığı olaydaki gibi yeni yeni reklam, propaganda yöntemleri geliştirilerek depolara dolan fındığımıza yeni pazarlar bulmalı... Mariel Hemingıvay ile Peter O'Toole Mariel Hemingway, "Lenny"ve "Ali That Jazz "gibifilmleriyle Amerikan "show"yaşamını ustalıkla yansıtan Bob Fosse'un "Star 80" adlı yapıtındaki Dorothy Stratten rolünde büyük başan kazanmıştı. Mariel, "Star 80"de sonradan kendisi de canına kıyan kocası tarafmdan öldürülen bir sanşını canlandınyordu. Mariel, şimdi de han Passer'in yöneteceği "Creator Yaratıcı" adlı filmde Peter O'Toole ile birlikte oynamaya haZirlanıyor. • • • 1 BÜYÜK DİKTATÛR Chaplin'in Hitler'i taşladığı bu ölmez yapttı, geçen yıllarda tüm dünya sınemalannda yeniden gösterime çıkmış, ancak Türkiye'ye gelmemiştl Şimdi bazı video şırketlennm lıstesinde bu önemli klasîği izlemek olanakh. tesinde "Diken Kuşlan" (!) diye geçiyordu. Sinemayla hiçbir ilgisi, sinema üstüne hiçbir bilgisi olmamış ve olmayan kişiler film seçiyorlar, listeler hazırlıyorlar, müşterilerine "fikir" veriyorlardı... Sinema olayı bunalım içinde dönenip durur, Türkiye'de sinemaya onca katkıda bulunmuş, birkaç kuşaktan sinemacı olan bazı şirketler ne yapacaklannı şaşırmış kıvrım kıvnm kıvranırken, denetimsiz, vergisiz video şirketleri büyük kârlara geçiyorlardı. Ortalıkta birbirinden pespaye, bayağı filmler dolaşıyor, kötü kopyalardan sinema sanatıyla hiç ilgisi olmayan ucuzluklar seyrediliyordu. Sineraz hi2iru yitirmiş gözükuyor. İlk " s o k " atlatılınca, insanlar kısa bir surede yeni, parlak, cicilibicili aygıtlarının başma oturup inanılmaz sayıda filmi inanılmayacak denli kısa bir zaman süresi içinde tüketip bitirince, işler normale dönmeye başladı. Benim çevremde bu tür sayısız örnek var, komşulanmdan, dostlanmdan... Şimdi artık daha az, çok daha az film izleniyor, filmler seçilerek alıruyor, gazetelerin video köşeleri, film eleştirileri, dergiIer izleniyor, "bir bilene sonıluyor..." Kitap okumak, dostlara gidip gelmek gibi alışkanlıklar yeniden ortaya çıkıyor. Sinemanın ise ölmediği, iyi, değişik, yenünde yeni ve çok önemli bir adım olduğu yadsınabilir mi? Artık ister iyi filmler veren bir video şirketinden, ister dışardan, ister bir TV yayınından sağlanmış olsun, bir "Yurttaş Kane"in, bir "Sunset Bulvan"nın. bir Chaplin, Bergman, Fellini veya Losey filminin, cebe sığacak büyuklukte bir kaset içinde tüketime açık bir kultur metaı haline gelmiş olması, aslında büyük bir devrim değil mi? Sinema kültürünün genelde yazılı kültüre kıyasla geri kalmış bir alan olması, sinemaya gidenlerin çokluğuna karşın gerçek sinema bilgisinin pek az yaygınlaşmış olması, aslında başka nedenlerin yanı sıra, önemli bir nedene de dayanıyordu: Kitabın tersine, bir filmin istendiği zaman izlenebilecek, incelenebilecek.tuketilebilecek bir meta olmaması; sağlanma:,ının, izlenmesinin kişinin değil, karmaşık bir gösterim mekanizmasının keyfine bağlı bulunması. Sinemaya gitmenin, film izlemenin kitap okumaya kıyasla daha az zahmet, daha az zihinsel katkı gerektiren yanına ve bu nedenle bir filmin seyircisinin (ahcısının) bir kitaba kıyasla çok daha fazla olmasına karşın, istenen filme istendiği anda erişememe zorluğu, bence sinema kültürünün (Fransa gibi birkaç ülke dışında) bir hayli güdük kalmış olmasının başlıca nedeniydi. İşte video, getirdiği olanaklar içinde artık bu boşluğu gideriyor. Kuşkusuz yavaş yavaş, "tedricen" oluyor bu gelişim... Yığınları ucuz, gösterişli, ama kof yapıtlardan koparıp sinemanın daha sağlam, önemli filmlerine çekmek kolay değil. Ama Turkiye"de bile, listelere girmeye başlayan iyi filmler, yönetmen ismiyle ilan veren video şirketleri, bu konuda yol göstercilik yapmaya başlayan basın (gazeteler, özel dergiler), gidişin kotü olmadığını gosteriyor. Ken Russel, D. H. Lawrence\ uyarlıyor Ken Russell yakında üç yıldan bu yana ilk kez kameranın arkasına geçecek. Hem de bu kez ünlü İngiliz yazar D. H. Lawrence 'ın "Gökkuşağı'' adlı romanını beyazperdeye uyarlamak üzere. Bilindiği gibi, RusselJ'm daha önceki iki projesi suya düşmüştü. Russell, "Evita"da Liza Minelli'yi, "Callas"da da Sophia Loren'i oynatmayı tasarlamış, ama yapım maliyetlerinin yüksekliği yüzünden her ikifllmden vazgeçmek zorunda kalmıştı. 4 A Yeşildirek emafına birtakım tarikatlar taraUCrS fmdan gönderilen propaganda broşurlerinin ve mektuplann sayısı artınca, Hoca Kasım Gürâni Camii imamı M. Ali Aslan çözümü, haftanm belli günlerinde 'Siyonizm ve Misyonerlik' üzerine dersler vermekte buldu... ' 'Giderek artan sayıda esnafm, ellerinde bu broşür ve mektuplarla gelerek kendisinden bilgi istediğini" söyleyen M. Ali Aslan, kendisinin de, "Diyanet îşleri Başkanlığı 'nın iki yayınından yararlanarak esnafa, bu tarikatlar ve amaçlan hakkmda bilgi verdiğini" belirtti. Aslan 'm yararlandığı kitaplar; Prof. Hikmet Tanyu'nun "YehovaŞahitleri" ve Yard. Doç. Dr. Osman Cilact 'nın "Hıristiyanlık Propagandası ve Misyoner Faaliyetleri" adlı yapıtlan.. Fotoğrafta, çevre esnafına verilecek dersin konusunun yazıldığı camii girişindeki tahta görülüyor. (Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) HAYYANLAR tsM.UL 8.RAZ ÖZEL H t N BAH6ED6 LiM Vı' DUŞÜNU" MUSUNDZ. Teknolojiden yararlanmada geoiken bir toplunıuz Teknolojik gelişimler, ülkemizde nedense bir fırtına, bir deprem gibi yaşanıyor. Toplum yapımız olsun, yönetimlerin bu tür gelişmelerle fazlaca ilgilenmeyen, onlardan çağdaşlaşma yolunda yararlanmayı bir türlü gereği gibi düşünemeyen zihniyeti olsun, bu tur gelişmelerden toplumu ırak tutuyor. Sonra her şey birden geliyor, kasırga gibi önüne geleni devirerek yerleşiyor. Onca gecikilen TV de böyle oldu, video da.. Şimdilerde renkli TV'nin şoku yaşanıyor. Bakalım, uydularla evrensel düzeyde yayınlar başladığında ve yabancı ülkelerden, kültürlerden gelen onlarca, yüzlerce yayın birden evimizin içinde "arzı endam" etmeye başlayınca ne olacak? Yöneticilerimiz hangi önlemler, hangi "yasaklar", hangi çarelerle bu "istila"ya karşı durmayı becerebilecelcler? TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 27 Temmuz. 1866 'DA BUGÜN.ATLAS OKVANUSU'NA PÖŞEA&V V£ AVRuPA İLE AMERİKA 'Yl BtRLEŞTİflEN TBL6RAP HATTf 7AAAAMIAMP/. SAMUEL MORSE'UN (CADI OLAN TELGRAF, 1B4O'LAROANSONRA ÇOKÖNEM. U BlR HABERLE$ME ARACI OLMUŞTU. 18fJ CE DÖf£M£N İLK DENIZ NATT^ FMNSA /l£ İNGlLTERE'YI BİRLJEŞTlRMİÇTİ.. BİRÇOKSONUÇSU2 6İRİŞİMPEN SONRA, A71AS OKyANUSU'MA üABLO DÖfEME İŞİ, AA/C4* ZAM4NININ DEV, SüHARLl TRAUSATZANTİĞİ İLE8AŞAR/LMIŞTI. YOLCu VE YUK 7KŞ/A4AA: /ÇlN YAP/LAM GEMlNİN J<AZANO YETBRSI2 KALINCA, KASLO ÛOŞEME İÇlUE VBRtCJUf/Şr/. O SİKALAR DORT 8İM KİLOto£TTZEUK KABLOYU 7A " TBK PENtZ TAÇITl OYÜU.. OKYANUSA DÖSENEN KABLO!. Gidiş iteri mi. geri mi? Kuşkusuz bu aşamada yeni sorular çıkıyor karşımıza... Gitgide, " i y i " ornekler seyredilmeye başlansa da, görsel/işitselin bu yeni uygulaması, görsele dayanan bu yeni bilgilenme, kültür edinme biçimi, sonuç olarak insanlara neler getirecek, onlardan neler alıp goturecek? Emre Kongar'ın işaret ettiği, "Yazılı kültür aşamasını tamamlamamış bir toplumun birden görsel kültür aşamasına geçme deneyimi", gerçekten de bazı tehlikeler içeriyor mu? McLuhan'ın iletişim araçlannın teknolojik yapısının ve olanaklarının, iletilen bildirinin özünü bile etkilediğine değgin saptamalan ve bunu ozetlemeye çalışan ünlu "mesaj, masajdır" (yani iletilen, eninde sonunda, onu iletme, onu fiziksel olarak verme biçimine donüşur) sözü, videonun yaygınlaşmasında ne sonuç \erecek? Evimizin rahathğı içinde, oturup kalkarak, arada konuşarak, sınırlı teknik olanaklarla, kuçuk bir perde ve çoğu yetersiz kopyalarla yetinerek, dünya sanatının/ku!turunün bazen temel yapıtlarını 2 saate indirgenmiş " h a p l a r " halinde alarak, gerçekten kültür denen şeyin alıcısı olabilir, ülkemizi, çağımızı, dunyamızı kavramada yeterli ilerlemeyi gosterebilir miyiz? TV, kablolu veya uydulu f V, video vs. derken bizi 4 duvar arasında oturup, ne denli "çeşitli" ve "zengin" gozükse de, sonunda belli ülkeler, sistemler, mekanızmalar tarafından hazırlanan, yonetilen, sunulan yapıtlar, >ayınIar, programlar izlemeye mahkum eden tüm bu teknolojik gelişmeler, çağımızın gereksinme duyduğu bilinçli, bilgili, sorumlu, ozgür insanı varatmada ileri bir adım mı, geriye gidiş mi? Duşünmeye, araştırmaya değmez mi? Başlangıçtaki durum Video olayına, içerdiği tüm aşırılıklarla önceleri olumlu biçimde yaklaşmak kolay değildi. Bir sinemasever olarak ilk yaklaşımımız doğrusu olumlu olmadı. Her köşede mantar gibi bir video bürosu açıhyor, eline üçbeş kuruş geçiren "videocu" oluyordu. Bu "nevzuhur" ticaret "erbabı", üstelik bazen öylesine bilgisizdi, öylesine "cahiİ" di ki. Elimize cicilibicili listeler gönderiyorlar, ama sozgelimi daha birkaç ay önce sinemalarda gösterilmiş olan "Being There" filminden "Merhaba Dünya" diye değil. "Orada Olmak" diye söz ediyorlardı. TV'de yasaklanması kıyamet koparan bir "Gazap KuşlanThorn Birds", bir firmanın lis YURTTAŞ KANE Orson Welles"m sinema dilinde devrim yapan 1941 yapımı fılmi TVde gösterilmiş ve birçok sinema merakhsı tarafından banda kaydedUerek kisisel arşivlere yerleşmişti. Bir "Yurttaş Kane'ln kisisel bir arsive katılmast, kuşkusuz videonun kültürel işlevi konusunda olumlu ve ilginç bir örnek oluşturuyor. manın asıl güzel yanı, " o r t a k " yaşanan, yığınlarla birlikte izlenen bir " t ö r e n " olması yani, sinemanm yerini almaya başlayan video ile birlikte artık geçmişte kalacak bir etkinlik gibi gözukmeye başlıyordu. Televizyonun sarsmakla birlikte tam olarak çökertemediği sinema olayı acaba teknolojinin bu yeni çocuğu tarafından ölüme yargılanacak, ortalıktan silinecek miydi? ni, çarpıcı bir film gösterildiğinde salonlann yeniden dolmaya başladığı geçen mevsimde, "Merhaba Dünya"dan "Ateş Altında"ya, "Beyaz Ölüm"den "Flashdance"e, İstanbul Sinema Günleri'nden 3 Boyutlu Film'lere, çeşitli vesilelerle kanıtlandı. 5 0 YBL ÖNCE Cumhuriyet bunları takviye kıtaatı Viyana zannetmişler ve içeri muhabirimiz girmelerine mani olmamışlardır. Gurültüyü telefonla duyan M. Dollfuss yanındaki bilairiyor müsıeşarla beraber gizlice Viyana 26 Evvelki gün öğleden evvel saat 11.00'de Başvekalet dairesinde bir Heyeti Vekile içtimaı vardı. Heyeti Vekile öğleden sonra tekrar toplanmak üzere dağıldığı sırada birkaç büyük kamyon binanm önüne gelmışlerdir. Kamyonlann içinde asker, zabit ve polis üniforması taşıyan 140150 kişi vardı. Bina dahüinde nöbet bekleyen polisler, 27 Temmuz 1934 toplanmışlardır. Telefonla hadiseden haberdar edilen Reisicumhur, Nazırlardan Şurşkeye bu hususta salahiyeti kamile vermiştir. M. Şurşke asilere 20 dakika tnüddet bırakmış, bu muddet zarfında hükumet erkanım sağ ve salım olarak salıverirlerse, Alman hududundan serbest bırakılacaklarım kendilerine bildirmiştir. Fakat bu şart ilerı sürulduğü zaman Başvekilin yalnız yaralı olduğu zannolunüyor ve öldüğü bilinmiyordu. Asiler şartı makul bularak kabul etmışler, hükümeı kuvvetleri binayı işgal etmişlerdir. Ancak o 19541984 zamaç Başvekilin katlolunduğu anlaşılmış ve bütün asiler derhal tevkif olunmuştur. NADİR NADt .Ucuz almak daıma kârlı değildır Elimizin altındaki başyapıtlar Ve şimdi yavaş yavaş her şey belli bir dengeye kavuşuyor, kavuşacak. Böylece videonun da olumlu, yararlı yanları on plana çıkmaya başlıyor. Teknolojinin bu çağdaş aşamasının, aslında kültürun çağımızda kitlelere malolması, demokratikleşmesi yö kaçmaya teşebbüs ederken, Saziler yetişmişlerdir. İçlerinden biri M. Dollfuss'e gayet yakın mesafeden üç kurşun atmıştır. Başvekü ağır yaralı olarak bir köşeye yatırılmıştır. Aynı zamanda harekete geçmiş bulunan diğer bir Hitlerci grubu da radyo merkezme ani bir baskın yapmışlır. Vaziyeti haber alan kabinenin diğer erkanı derhal Milli Müdafaa Nezaretı 'nde Kar, hem ucu2, hem 7 j sağlam olan ~fi kumaslarındadır HEREKE İlk "şok" ve normale dönüş Kuşkusuz bu olumsuz gorünüm, video olayının ilk şokuyla birlikte yaşanan kargaşanın bir tur "ilk izlenimi" idi. Bu kargaşa hâlâ yaşanmakla birlikte, bi ÇIKTI İLHAN SELÇUK MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI HESAP UZMAN MUAVÎNLİĞİ GİRİŞ SINAVI Maliye ve Gümrük Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu'nca 11 Eylül 1984 salı günü saat 9.30'da Ankara, îstanbul ve Izmir'de Hesap Uzmanhğı (vluavinliği giriş sınavı açılacaktır. Sınava katılabilmek için; a) Devlet Memurları Kanunu'nun 48'inci maddesinde yazılı niteliklere sahip olmak, b) 1.1.1984 tarihinde 35 yaşını doldurmamış bulunmak, c) Siyasal Bilgiler, Iktisat, Hukuk, lşletme, Iktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri ile bunlara denkliği Milli Eğitim Bakanlığı'nca tasdik olunan yabancı fakülte veya yüksek okullardan birini bitirmiş olmak gerekmektedir. Sınavlara giriş şartlarını ve sınav konularını göstereh broşür, yukanda isimleri geçen öğretim kurumlarından ve Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı ile Ankara, İstanbul ve Izmir Grup Başkanhklarından sağlanabilir. Isteklilerin 24.8.1984 günü akşamına kadar Maliye ve Gümruk Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı ANKARA adresine belgeleri ile birlikte yazılı olarak başvurmaiarı gerekir. Basın: 20257 İLAN ANKARA PTT ONARIM VE DONATIM FABRİKA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 Mudurluğümüz ihtiyacına binaen takrıben 25.000 Kg. Pilon direği sıcak daldırma usulu ile gaJvaniz yaptırılacaktır. 2 Bu ihaleye ait idari ve teknik şartname müdürluğumüz veznesinden 500. TL. mukabilinde temin edilebilir. 3 İhale kapalı teklif almak suretiyle yapılacaktır. 4 Ihale 22.8.1984 Çarşamba gunu saat 15.00'te mudürluğumüzde yapılacaktır. Bu ihaleye işıirak edecek firmalar. tekliflerini aynı gün saat 14.00'e kadar Personel Mudürluğumüze teslim etmelerı gerekmektedir. 5 Bu ihaleye iştirak edecek firmalar, teknik şartnamenın 5'incı maddesine gore bu iş için yeterlik almak üzere en son 17.8.1984 Cuma günü saat 17.30'a kadar, şartnamelerde ıstenen belgelerle mudurlüğumuze muracaat etmeleri şartiır. 6 Idaremiz 2886 sayılı kanuna tabı değıldır. Basın: 21436 İLAN İSTANBUL 5. İCRA MEMURLUĞUNDAN 1983/994 Mahcuz olup satılmasına karar verilen 500.000 lira kıvmetinde tahminen iki buçuk ton ağırlığmda kâğıt halinde kitapların (kilosu 20 liradan) açık arttırması 9/8/1984 gunü saat 16.30, 17, arası Kadıköy Suadıye Acun Sokak Acar Ap. No. 4 Daire 6'da yapılacakür. O gun verilecek bedel muhammen kıymetinin "o 75'ini bulmadığı takdirde 10/8/1984 günü aynı mahal ve aynı saatte ikinci satışı yapılarak en çok pey sürene ihale edileeeği, ıhale karar pulu ve tellahye alıcıya ait bulunduğu ilan olunur 2 ayda 2.Baskı Ederi: 400 lira Not: 10 kıtaptan az siparişlerde odemelı ısıenmemcsinı rica eden?. Isteme adresı Turkocağ\ Cad. 3941 Cağaloğlu Uıanbul. Basım 9313