Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 TEMMUZ 1984 BEN BELLA ANLA1TYOR CENGİZ ÇANDAR POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL tyi biidiğim bir şey varsa, o da devrimdir İslam dünyasında mevcut hükümetlerîn hepsini silip süpürmek lazım 3 CENEVRE Ben BeBa, kendisini iktidardan indiren askeri darbeyi ve Üçüncü Dünya'da gerçekleşen tüm askeri darbeleri birbiriyle ilintili görüyor. Ona göre, söz konusu askeri darbeler zinciri, kapitalist sistemin temelini sarsmak isteyenleri tasfiye etme harekâtıydı. Bu noktada, bir kuşağın simge isimlerinden olan muhatabımızla kapitalist sistem hakkındaki değerlendirmelerine, oradan demokrasi ve rejim anla>işına ve değişira ihtiyacına gcçiyoruz. Değişim gündeme gelince de, Ben Bella'nın "iyi bildiğini" ve tüm yaşamı boyunca "çok içli dışlı" olduğunu söylediği devrim konusuna, devrim ihracı gibi kavramlara giriyoruz. Ben Bella, "Eğer kapitalist sistemin kendi kurallan içinde oynarsak, bizim için gelecck yoktur" dediğine göre kendisine şu somyu yönelterek söyleşimizi sürUklevebiliriz: Peki ne yapmak gerekiyor? BEN BELLA Bu sistemden bir vücut hareketiyle çıkmak mümkün değildir. Bu, zamana bağlı bir mesele; ama buradan çıkmaya karar vermek lazun. Bu sistem bir hapishanedir. öylesine bir hapisliktir ki, burada bizim için gelecek yoktur. Bizim için derken neyi kastediyorsunuz? BEN BELLA Üçüncü Dünya'yı. Hatta Batı'yı. Dünyamızı yöneten Batı'dır ve bu dünya patlamak üzeredir. Iflas eşiğine gelen ülkelerin sayısı 40'a çıktı. Bunu ben söylemiyomm, Mc Namara yani Dünya Bankası söylüyor. Bugün 40 ülke, yarın 100 ülke olacak. Her yıl 50 milyon kişi açhktan ölüyor. Bu yıl, bu sayı 55 milyona çıkacak. 17 milyonu çocuk olmak uzere. Her yıl 20 milyon kilometrekare orman kaybediyoruz. Her yıl 2 kilometrelik çölleşme meydana geliyor. Her yıl çöl 2 kilometre büyüyor. Cezayir'de, Sahel'de, Mali'de 19821983 yıllannda 170 kilometre sahra oldu. Bu verdiklerim resmi rakamlardır. Sahel ölmek üzeredir. Yaşam Bir Oyun... Savaş yıllarıydı, karartma vardı. Bir ölüm karanlığına bürünmüş Beyoğlu'nda insanlar gene yerler, içerler, eğlenecek bir yer bulurlardı. Kör bir mavi ışık şurda, burda belirir, geceyi dolduranlara yolunu gösterirdi. İşte böyle bir gece, Balıkpazarıi na girerken, sağda bir işkembeci dükkânında ilk kez İlhami Bekir'e rasladım. Yanımızdaki masada oturuyor, garsona, gelene gidene durmadan huysuzlanıyordu. Ne istiyordu bu ihtiyar, biz bilmediğimiz gibi kendi de bilmiyordu. Sürekli dır dır dır söylenip duruyordj. Bereket müşterilerden de, garsonlardan da ona aldtran yoktu. Bir başına konuşuyordu. Yanımdaki arkadaş, onu göstererek, "Tantyor musun?" diye sordu. "Tanımıyorum" dedım. "Şa/r ilhami Bekir, Nazım Hikmefin arkadaşıdır" dedi. İlhami Bekir adını çok duymuş, şiirlerini şurda burda görmüştüm. Ama kendisini tanımıyordum. Ne yalan söyliyeyim, bu haliyle tanımak da istemiyordum. Tantşsak bile, nerde aklında kalacak, unutur giderdi. Birden belleğimde, 'Taşlı Tartadaki Ev' adlı romanı şimşeK gibi çaktı. 1938 yıllannda Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu'nun yayınladığı 'Yeni Adam' dergisinde büyük ilanlar yapılarak bu roman tefrika edilmişti. Sonradan da kitap olarak yayınlanmıştı. İlhami Bekir'in şiirleri ise o yıllarda Nazım çizgisinde, Nazım'ı aşamayan doğrultuda örneklerdi. Nail V., Kamuran Bozkır, İdris Ahmet, daha başkaları vardı. Ama bir gecekondu yöresini anlatan "Taşlı Tarladaki Ev" oldukça ilgı çeken bir yeniliği getiriyordu. Uzun yıllar llhami Bekir'i görmedim. İstanbul'a yerleştikten sonra, 71'de bir kısa süre Akşam gazetesinde ilkin takma adla, sonra da adımla yazılar yazıyordum. Hemen hemen haftada bir karalanmış şiirlerle bezenmiş imzasız mektuplar alıyordum. Zamanla tiryakisi olduğum bu mektuplann kimden geldiğini bilmiyordum. Günlerden bir gun çalıştığım odanın kapısı açıldı, yaşlıca bir kişi içeri girdi. "Ben ilhami Bekifim." dedi. "Buyur üstef" dedim, yer gösterdim. Yıllarca önce gördüğüm deli dolu adamın yerini ak saçlı bir ihtiyar almtştı. Üstü başı özenli değildi. Elinde gazeteler, kitaplar vardı. Kibar, ince, hoşgörülü bir davranış içinde otururken, "Rahatsız etmiyorum ya?" dedi. "Estağfurullah, buyurun efendim. Çok memnun oldum." Biraz hoşbeşten sonra, "Sana", dedi. "Herhafta birmektup yazıyorum. Bir satınnı bUe köşende yaymlamadtn... Sitem etmeye gekJim." "Arnan efendim bağışlayın, o mektuplann slzden geldiğini bilmiyordum. Yayınlanması ise aklıma bile gelmedi. Bilsem..." Çekmecenin gözünden çıkanp mektupları gösterdim. Çok sevinmişti. "Demek yırtıp atmadmu?" "Neden yırtayım, çok değerli şeyler." "Delikanlı seni çok sevdim. Yazriann daha ilk çıkışmda dikkatimi çekti. Bu oğlanda bir iş var dedim. Kim olduğunu bilmiyordum. Merakla izledim ılkın. Sonra imzanla yazınca yanılmadığımı anladım. Seni başka yazjlarından ve şiiherinden tanıyordum. Sen imzasız yazdığm için, ben de imzasız mektuplar gönderiyoraum. sonra sen kimliğini açıkladın, ben açıklamayı geciktlrdim. Sonra da, mektupta açıklayacağıma kendim geldim." Boylece ben üstadı ikinci kez tanımış oluyordum. 12 Mart'ın sıkıntılı günleri de geçti. Ben Akşam gazetesinden ayrıldım, Günaydın'a girdim. Ustatla Babıâli'de karşılaşır selarnlaşırdık. Cemal Süreya'nın zaman zaman şairleri, yazarları, sanatçıları derleme, toplama, biraraya getirme merakları tutar. Gene böylesı tutkulannın kabardığı bir günde, "Biz her hafta cuma günü Kadıköy'de filan lokantada toplanıyoruz, gelsene" dedi. Söylediği hafta gidemedimse de, cumalardan birinde gittim. ilhami Bekir, adını bildiğim, bilemediğim kimi şairier, kimi tanınmışlar vardı. Biraz alaylı, ala ya heyli de başı usta llhami Bekir çekiyordu. Sanat el kitapları sözlerinin kısaltılmışı SEK diye bir dergi çıkarıyordu. SEK'in çevresinde bir senato oluşturuluyor, bunun senatörleri, halefleri, müritleri oluyordu. Değ'ışmez başkanlık da ilhami Bekir'de idi. Toplantıda yeniliyor, içiliyor, dalğa geçilıyor, bazan da şiirier okunuyordu. İlhami Bekir'i bir süre de bu toplantılarda gördüm. Bütün dalga geçme niyetlerine karşın ilhami Bekir'in şiirlerini anlayanlar ciddiye alıyortardı. Bunun gençlerden gelmesi de, ne yalan söyliyeyim, hem hoşuma gidiyor, hem de bir geleneğin yolunun açık olduğu gözleniyordu. Bu yıllarda İlhami Bekir, yaşından umulmayacak genç bir şair olarak ortaya çıktı. Süreyya Berfe'nin, Behzat'ın Ay'ın, daha başka arkadaşların yazıları bunun kanıtıdır. Çok yazmış, çok çizmiş, çok da yaşamış olan üstat, bir gün Süreyya Berfe'ye şöyle diyor: "Ben şimdiye kadar hep söyierim, hiçbir vakit meşhur olmak için çalışmadım. Boyumca tavanlara kadar yazı yazdım. Hiçbirisinde adım, imzam yoktur. Çeşitli imzalarla yazdım. Benim adımı Amerika değil, şu karşıdaki okul öğretmeni bilmez." Bir dörtlüğü var, şöyle: "Ne bağlar bahçeler ver, Ne kısrak isterim, ne koyun, Canımı a/ma ranrım yeter, Göreyim, nasıl bitecek oyun." ••••MMHHnMHHHPN^BHHHHnHHHflHHH^^İ Benim hâlâ İran îslam Devrimi'ne büyük saygıtn var. Ancak uygulanan bazı yöntemleri benimsemiyorum. Bir devrim, cerrahi bir müdahaledir. Ama gerçek bir devrim, kan akıtılmasında mümkün olduğu ölçüde tasarruflu davranan bir devrimdir. Sorunları biz yarattık. Çünkü sınırları yarattık. Bayraklar diktik. Milli marşlar yazdık. Bunlar bizim tanrılarımız haline geldi. Ben bir Türk'le dış politikada, kültürel alanlarda neden ayrı bir konumda olayım? MFevrimle çok içli dışlı oldum. Devrimde kullanılan yöntemlerin, bir devrimin doğru yolda yürümesi için uygun yöntemler olmadığını hemen görürüm. SINIRLAR CEREKLt Mİ? Ben Bella, "Benim kasabam Fas sımrında. Aynı dili, aynı aksanla konuşuruz. Coğrafi engelyoktur. Yol dümdüzdür. Bu sınırm ne anlamı var?" diyor. Aynı Ben Bella, 1963 yılında Cezayir ile Fas arasında bir sınır anlaşmazhğı üzerine çıkan savasta sorumluluk yüklenmişti. Fotoğrafta Mali başkenti Bamako'da imzalanan banş antlaşmasmda Kral Hasan ile el sıkısırken görülüyor. En solda arabulucu Etiyopya lmparatoru Haile Selasiye, en sağda Ben Bella'nın büyük dostu, dönemin Mali Cumhurbaşkanı Modibo Keita. yanayım. Bu Montesquieu'nün sözüdür. En iyi hükümet en az hükmeden hükümettir. Örneğin tsviçre'de olduğu gibi bir sistemden tam bir ademi merkeziyetçilikten ve (herkesin söz hakkı bulunduğu) danışma mekanizmasınm sürekli işlediği bir yönetim biçiminden yanayım. Üçüncü Dünya'nın bugünkü durumuna baktığımızda böyle bir şeyin gerçekleşmesi mümkün gözüküvor mu? BEN BELLA Kesinlikle hayır! Benim özlediğim biçimde tek bir hükümet yok. Bütün hepsini silip süpürmek lazım. Ama benim hâlâ tslam Devrimi'ne büyuk saygım var. yüklemek bir anlam ifade etmez. Evet, yabancı unsur her zaman vardır. Şeytan her zaman vardır. Şeytana yardımcı olmamak bize düşer. Azınlık meselesi hayati bir meseledir. Bunun çözümünün nerede yattığını biliyoruz. Demokrasi kavramıyla yakından ilintilidir. Ulkelerimizde çoğulcu bir sistem yaratmak gereklı. Çeşitlilik unsurunu barındıran bir sistem kurulmalı. Yahudiler, Hıristiyanlar, hatta inanmayanlar biliyorsunuz 1984'te artıİc bunlara da var olma hakkı tanıamalı hepsinin özgürce yaşayabilmesi lazım. ^ Bu noktada lslam'ı yorumlarsak, ki lslam'ı yorumlamak gerekir, hayat değişiyor. İslam hiçbir zaman hayati cendere içine sokmaya çalışmamıştır. Yeni eskiyi kovuyor. tslam'ın ruhuna uygun olarak, yeniyi tasa/vur edebilmeliyiz. İslam dünyasının ber yanında mı? BEN BELLA Yaşayabilmemiz için bu eğilimin varlığı ve güçlenmesi gerekli. Şu andaher ülkenin devlet başkanı, aslında bir aşiret reisi. Cücelere emir veren bir cüce. Bizim ulkelerimizde mi? BEN BELLA tslam dünyasında. Bütün Arap ve Müslüman ülkelerinde. Peki İran da mı bu tanıma giriyor? BEN BELLA tran da. Sadece İran olarak kaldığı sürece. Bunlan kötüleyici anlamda söylemiyorum. îran Devrimi olağan üstü bir şey yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir. Eğer tran Devrimi tran'da kalsa, Fas'a, Cezayir'e gelmese, tran'ın dışına çıkmasa, bizi birleştiren siyasi bir sistem kurmayı başaramazsak, bir ekonomi yaratamazsak sadece bir ekonomi değil, tüm çeşitlilikleriyle tek bir kültür, fakat esas olarak bir kültür, aynı zamanda ortak bir dış politika, uyumlu ve tek bir kalkınma planı yaratamazsak pigmeler dünyasında kalacağız. Peki İran Devrimi nasıl İran dışına çıkabilir? Körfez Savaşı nedeniyle bloke edilraedi mi? BEN BELLA Tam üstüne bastınız. Yalnız dikkat, bloke ettiler. Saddam saldırdı. Saldırgan olan O'dur. Kral Fahd ile görüş irarTa bakış İran Devrimi'nden mi söz ediyorsunuz? BEN BELLA Evet, îran'dan. Kültürel bir boyut getirdiği için. Ancak uygulanan bazı yöntemleri benimsemiyorum. örneğin Bahailerin tasfiye edilmesi. Fazla kan akıtılmasını onaylamıyorum. Bir devrim cerrahi bir müdahaledir. Ama gerçek bir devrim, kan akıtümasında mümkün olduğu ölçüde tasarruflu davranan bir devrimdir. Bütün sorunlan bir hamlede çözmeye çalışmak gerekmez. Cezayir devriminde de bu sorunla karşılaştık. Buradan azınlık sonınuna kardeşlerime ararruzda bu konuda tartışmalar olduğu için söyluyorum, Rusların düştüğü hataya düşmeyin diyorum. Rusya, dev rimi sınırlannın dışına çıkartmasını bilemedi. Marx'ın ölçulerine göre, tarihsel işçi sınıfı değil, Çin'de ve Cezayir'de köylüler yaptı. Rusya'da da ö>le. Devrimin başarısını saglayan, Petrogradda ilk sovyeti kuran, ayaklanan askerierdi ve genellikle köylüyduler. BEN BELLA Evet Rusya'da da. Önce köylüler toprakları işgal etmekle devrimi başlattılar. Sonra Lenin işçileri harekete geçirerek olaylan hızlandırdı ve Kerenski'yi uzaklaştırdı. Ben gençliğimde Marksizmi iyi inceledim. Lenin'in de anılarında değindiği gibi, Rusya'da da devrimi köylüleı başlattı. Bunlan Kahire'deyken mi okudunuz? M£.örfez savaşında İran ile beraberim. Barıştan yana değilim. Hazırladıkları barış, İran Devrimi'ni öldürmeyi amaçlıyor. Sınırlanndan çıkmayan bir devrim, ölü bir devrimdir. tşte Batı. Bütün bu sistemi yöneten o. Batı'nın kendisi fazla yiyor. Batı'da kanser var, hippiİer var. Şimdi uyuştunıcu maddeler var. Şiddet var. Hasta bir toplum var. Bütün sistem çürüyor. Biz ise kelimenin tam anlamıyla açhktan ölüyoruz. Gelecekte daha da çok öleceğiz, çünkü öldükçe daha çok çocuk yapacağız. Buna çözüm yok. Sınırlar kalkmalı Sorunları biz yarattık. Çünkü sınırları yarattık. Bayraklar diktik. MilÜ marşlar yazdık. Bunlar bizim tannlanmız haline geldi. Benimle bir Türk arasında ne fark var? Söyler misiniz lütfen? Ben bir Türk'le, dış politikada, kültürel alanlarda neden ayn bir konumda olayım? Ancak, yerel yönetimler olmalıdır ki, her halkın yaratıcılığı ortaya çıkabilsin. Ama esas noktalarda, federal, konfederal çerçeveler içinde bir Partiler ve demokrasi Ama siz Batı'nın çogukn siyasi astemini Üçüncü Dünya'nın her yanına yayılmış, tek parti yönetimindeki totaliter sistemlere yeğliyor, onn yüceltiyorsunuz. BEN BELLA Bırakın tek partiyi, bir Müslüman ülkede hiçbir partinin bulunmasma taraftar değilim. Ancak bu, uzun vadeli bir hedefür. Başlangıç için çok partililiğj tercih ederim. Fakat uzun vadede hiç parti olmamalı. Ben özyönetim (autogestion) yanlısıyım ve evet çoğulculuk yanlısryım. Bırakın tek partiyi, bir Müslüman ülkede hiçbir partinin bulunmasına taraftar değilim. Ben özyönetim yanlısıyım. Batı tarzında mı? BEN BELLA Belli bir süre için. Ama özünde ben partiye karşıyım. Ben özyönetim, şura yönetimi yanlısıyım. Ama sadece siyasi şura değil; toplumsal ve kültürel şuralar da olmalıdır. Gevşek yönetimlerden yanayım. Yönetici unsur devlet olmamalı. Ben E>evlet Başkanlığı yaptım, devletin ne olduğunu çok iyi bilirim. Devlet kötü bir işletmecidir. Devlet meselesini Kaddafı biçiminde mi yonımlujorsunuz? : Halk komiteleri deneyi yani? BEN BELLA Bununla çok yakından ilgileniyorum. Biraz özyönetime yaklaşıyor. Herhalde uygulamada hatalar var. Kötü uygulanan çok güzel bir fikir hiçbir sonuç vermez. Ancak ben kitleler yönetiminden yanayım. Hatta köy düzeyinde bile, köyün kendi kendisini yönetmesinden yanayım. Kentin kendi kendisini, mahallelerin kendi kendisini yönetmesinden yanayım. Ben mümkün mertebe az hükmeden bir hükumetten KAPİTALİZME KARŞIBİRLİK Ben Bella, "Kapıtalızm bizim için bir hapishanedir" diyor. O, "hapishaneden" kurtulmak için umutlannı 29 Haziran 1965*te Cezayir'de toplanacak AsyaAfrika zirvesine bağlamışü. Ben Bella, bu amaçla Üçüncü Dünya liderlerinin işbirliğini ve tümfelsefl ayrılıklanna rağmen Çin Bafbakam Çu En Lay'ın da katkısım gerekli görüyordu. Fotoğrafta, iki lider Çu En Lay'ın bir Cezayir ziyaretinde. geçebiliriz. Biliyorsunuz İslam tarihinden biçbir zaman pogramlar, temerküz karapları, engizisyon gibi ayıplar bulunmuyor... BEN BELLA Asla olmadı. Hiçbir zaman olmadı. Islamdan başka, azmhklara haklarını tanıyan dini veya felsefi Batıhların iddia ettiğinin aksinebir rejim tarihte mevcut olmadı. tslam, diğer herhangi bir dine veya diğer herhangi bir rejime oranla, azmhklara haklannı vermesini bildi. Bunun delili: Her 10.\raptan biri Hıristiyandır. İslam dünyasında çok sayıda azınlık mevcuttur. Ancak bölgemizde yani Ortadoğu'da bütün azınlıklar süper devletler ve vabancı güçler tarafından kullanılabiliyor... BEN BELLA Ben meseleyi öyle görmüyorum. Yabancı şeytan her zaman var olmuştur. Ama şeytana yemek pişirmesi için ateşi sunan biziz. tslam her zaman azınlık sorunlarına çözüm bulmayı başarmıştır. Azınlıklar her zaman kendi kişiliklerini korumak isterler. Kendilerini b?skı altında hissettiklerinde şeytandan medet umabilirler. Bunu anlamak lazım. Şeytana koşulları hazırlamamak lazım. İşin günahını hep yabancılara leşmeliyiz. Bayraklar ve marşlar ve ordular yok olmah. (Federal ya da konfederal çerçeveler içinde birleşilseydi) bayraklar, marşlar, ordular kalmazdı. Bilhassa Cezayir ile Fas ve Tunus arasında sınır olması için hiçbir neden yok. Benim köyümle Fas arasında 60 kilometre mesafe var. Arada coğrafi hiçbir engel yok. Yol dümdüzdür. Aynı dili konuşuyoruz, aksanımız bile aynı. Ben Fas'ta, 50 kilometre ötemizdeki Oujda'nın aksanıyla Arapça konuşurum. Oranın insanlarıyla birlikte eğleniriz. Karşılıkh sürekli ilişki bulunur. Şimdi bu sınınn ne anlamı var? Geçilmemesi, aşılmaması gereken bu engel nedir? Sömürgeciliğin bir kalıntısı... BEN BELLA Evet kalıntı. Bir hastahk kahntısı. Tehlikeli bir hastahk kahntısından başka bir şey değil. Ulkelerimizde mi yani? BEN BELLA Evet ulkelerimizde. Peki İslam dünyasında bu durumu aşma yönünde güçlü bir egilitn görüyor musunuz? BEN BELLA Görüyorum. Çok guclü bir eğilim. Ozellikle gençler arasında. Genç kuşaklarda. tükten sonra ki o da Amerıkalılann sevgili dostudur Devrim'i söndürmek için bir mihver kurmak istediler. Peki siz Körfez'de barıştan yana degit misiniz? BEN BELLA Hayır değilim. Ama doğrusu, bu savaş istediğim anlamını taşımaz. Ama hazırladıkları barış tran Devrimi'ni öldürmeyi amaçlıyor. Kendi sınırlanndan çıkmayan bir devrim ölü bir devrimdir. Orada, bizlere düşmanlar tarafından, petrol tarafından, petrodolar tarafından bir savaş empoze edildi. Amerikalılar, şimdi de Fransızlar ve şimdi de Ruslar tarafından. Hepsi, Islam'a karşı buyük bir ittifak kurdular. Bana inanın ki, böyle. Ancak, İran İslam Devrimi'ne ilişkin bazı rezervlerim var. Irak halkını, kendi iradesini ifade etmesi için serbest bırakması, ona siyasi bir sistem empoze etmemesi gerektiği kanısındayım. Fakat, bu çatışmada İran'la beraberim. Daha önce bütün söylediklerime (rezervlerime) rağmen, İran'la beraberim. Çünkü adalet tran'ın yanında, diğerlerinin değil. DEVRİM İHRACI Devrimin sınırlar dışına çıkması meselesine gelince: tranlı şim içinde bulunduğu kanısındayım. Ama şimdi bize gelinip "Vtlayeti Fakih'M* kabul edin demeyi daha sonraya bırakmak gerekiyor. Kendisine şahsi olarak büyük saygı duyduğum İmam Humeyni'ye "Kabul mü, değil mi" sorusunu gelip bize sormamaları lazım. İmam Humeyni'ye büyuk saygım var ve kendisi olağanustü şeyler yapmıştır. Ama bu sorular şimdi sorulmamaü. Müslumanlara güvenmek lazım. Şimdiden bir tslami vizyon empoze etmemek lazım. Bütün mesele bu. Fakat sanıyorum ki, herhangi bir anda, bir islami devrim gündeme gelebilir. FİLİSTİN DAVASI Ortadoğu'da ve tüm Arap dünyasında devrim atmosferi Filistin davası çevresinde oluşmuştu. Şimdi Filistin mucadelesi çok talihsiz bir döneme girdi. Filistin halkı çok elverişsiz şartlar altında. Davanın nasıl izlenecegi BEN BELLA Hayır, hapis çok belirsiz gözüküyor. Siz duteyken. Gençliğimde. Her zaman rumu nasıl göriiyorsunuz? okudum. Marksizmi çok iyi biBEN BELLA Bu anlamda lirim. tranlı arkadaşlanmıza de çok şeyin değiştiğini sanmıyodim ki: Rusların işlediği hatayı rum. Çünkü Filistin sorunu hâişlemeyin. Onlar devrimi sınırla lâ mevcut. İsrail var olmaya derının dışına taşırmasını bileme vam ediyor. Batı mevcut. Ve kendiler. Sonunda bu işi Kızıl Ordu di şartlannı empoze etmeye, saile İkinci Dünya Savaşı'nda yap dece tsrail'in çevresindeki ülketılar. Kızıl Ordu, Sofya'da Jivkov lerle sımrlı, değil daha büyük, lan, Prag'da Novotnileri, Var büyük bir Camp David empoze şova'da başkalannı hükümete etmeye çalışıyorlar. Onlann istekendisi yerleştirdi. Bu, bir kura ğine göre. bütün Arap dünyası mın kökünden sarsılmasıdır. normalleşmelidir. (Ehlileşmelidir) Arap dünyası ve herkes. O halde, sorun hâlâ ortada. ifMarksizmi çok iyi Ben "' ilistin Devrimi'ne güveniyorum. Filistin halkına ve bilirim. tranlı kuvvetlere arkadaşlanmıza dedim onun için savaşanmutlaka bir güveniyorum. Ama deki, Rusların işlediği ğişiklik olmalıdır. Yöntemleri dehatayı işlemeyin. ğiştirmek lazım. Yönetimi mi değiştirmek? Onlar devrimi BEN BELLA Değişikliği sınırlannın dışına gerçekleştirmek gerek. Yöntemtaşırmasını leri değiştirmek gerekir. Belki bilemediler. kadroları da. Beyrut Savaşı sırasısında bunu yazdım ve tüm Arap ve Müslüman dünyadaki MMuslar, Kızıl Ordu yönetici ekiplerde derin bir değiile İkinci Dünya şikliğe gidilmesi çağrısmda buSavaşı'nda sistemlerini İundum. Filistinliler de dahil mi? yaydılar. Bu, bir BEN BELLA Evet onlar kuramın kökünden da. Ben şu taraf ya da bu taraf sarsılmasıdır. Her şey yanlısı değilim. Abu Musa'yı ya alt üst oldu. Ozellikle da karşısında olanlan destekliyor Polonya'da. İşçi sınıfı değilim. Sadece bir değişiklikten çünkü devrimin ilk kez sahneye çıkıyor yanayım,iyi biliyorum. tyi ne olduğunu bildive Marksizme karşı ğim bir şey varsa, o da devrimolarak. dir. Devrimle çok içli dışlı oldum. Devrimde kullanılan yöntemlerin, bir devrimin doğru yolda yürümesi için uygun yöntemBakın şimdi: Her şey altüst ol ler olmadığını hemen görurüm. du. Ozellikle Polonya'da. Tarihî Filistin Devrimi de bu ihtiyaç sınıf (işçi sınıfı) ilk defa sahneye içindedir. Çünkü Filistin, bölgeçıkıyor ve Marksizme karşı ola de (meydana getirilmesi zorunlu) rak. Resmi Marksizme karşı. Sen değişiklikte temel bir rol oynadikalar onlara (Resmi Marksist mahdır. Belki de bu rolü oynayöneticiiere) karşı. İlk defa ola madığı için tehlikeli tıkanıklıklarak tarihsel sınıf bir şey yapıyor, ra ve sorunlara uğradı. o da Marksizme karşı. İranlı arkadaşlanmızın aynı Devrim nasd şeyi yapmaması lazım. Ordula yozlaşır ve Batı'nın gerıyla gelip, geldikleri yerde bir çersiz bilimi hükümet kurdurma yolunu tutmamahlar. Bir hükümet orada, • Vetayeti Fakih, tran'daki tsbir hükümet burada olmamalı. lami rejimin yoneticilerinin yoHalk kendi devrimini yapmalı rumuna şö're, İslam ulusunun veya yapma durumunda kalma(ümmet) islami bilgisi, kişiliği ve lı. Sistemini seçmeli. O yapılan nitelikleri tartışmasız kabul gödevrime uygun sistemi seçmeli ve recek bir kişinin önderliğine taondan sonra gelip tran'daki îs bi olmasını öngören hükümdur. lam Devrimi ile ittifaklar yaratBu hüküm tran İslam Cumhurimalıdır. Sistemi empoze etme yeıi A nayasası 'nda da yer almışmek gerekir. tır. Velayeti Fakih makammı buDEVRİM HANGİ ÜLKEDE gün İmam Humeyni işgal etmekYAKIN tedir. Böyle bir gelişmeye, yani devrime hangi Arap ülkesi nispeVelayeti Fakih'in sö'zcük anlaten daha vakın göziikUyor? mtna gelince, Fakih, bilindiği giBEN BELLA Irak yakın bi Fıkıh (İslam hukuku) sözcüğünden kaynaklandığma göre gözüküyor. Fakat Lübnan bir hukukçu anlamına geliyor. Andevrim halinde. Devrim yaşıyor. cak, Fıkıh bilgini anlamında kulLübnan bizim şanımızdır. Lübnan ve Lübnan halkı bizim onu lanılıyor. Velayeti Fakih ise iimrumuzdur. Orada sürekli bir dev rneün Fakih'in velayeti, bir başka deyimle gözetimi altında burim var. Ancak tüm bölgenin de İslami yönde niteliksel bir deği lundurulmasını ifade ediyor. ILAN PTT GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1. Teşekkulümüz ihtiyacı için mektup taşımada kullanılmak uzere Polietilen (YDPE)den 1600 adet koyu gri ve 400 adet portakal renginde toplam 2000 adet mektup taşıma kutusu kapağı ile 8500 adet küçuk, 1500 adet buyük tip olmak uzere toplam 10.000 adet mektup taşıma kutusu depo teslim şartlı olarak kapalı yazılı teklif almak suretivle yaptınlacaktır. 2. Bu işe ait şartname Ankara'da Genel Müdürlük Malzeme Dairesi Başkanhğından, Istanbul'da PTT Bölge Başmüdıirluğü Malzeme Servisinden TL. 2250. bedelle temin edilebilir. 3. İhaleye iştirak edecek fırmaların 31/7/1984 günü saat 17.30'a kadar ıdari şartnamenin (2a) maddesinde kayıilı belgelerle Genel Mudurlüğumüz Teknik Işler Dairesi Başkanlığına muracaatları ile uygun görülduğu takdirde ihaleye iştirak edebilmeleri için verilecek yeterlik belgesini 8/8/1984 günu saat 17.30'a kadar Malzeme Dairesi Başkanhğından almalan gereklidir. 4. Teklifler en geç 9'8/1984 gunu saat 10.00'a kadar Genel Müdürlüğümüz Malzeme Dairesi Başkanlığına verilmiş olacaktır. Basın 20306 SATIŞ ÎLÂNI İSTANBUL DEFTERDARLIĞINDAN Adeı Cinsi Değeri 2 140 27 28 147 16 53 nolu telefon 300.000.1 Minibüs 1.000.000.Beyoğlu Vergi Dairesine olan vergi borcundan dolayı Monka Cad. No: 39 mahalde tahtı hacze ahnan ve yukanda cins ve evsafı gösterilen menkul malların 24/7/1984 gıin ve saat 11.00'de mezkur mahalde 6183 sayılı amme alacaklannın tahsili usulü hakkındaki kanun hükumlerinin açık arttırma ve peşin para ile satılacağı, ancak verilen bedel tahmin edilen kıymetin V»75'inden aşağı olduğu veya hiç alıcı bulunmadığı takdirde 2.nci satışın 31/2/1984 günü saat 11.00'da aynı mahalde yapılacağı ve fazla mâlumat almak isteyenlerin Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürluğüne muracaatları ilân olunur. Basın: 20314 Sayı: 1983/183 esas Davacı vekili larafından, davalı Dudu Sevdar aleyhine mahkeme, mize açılan boşanma davasında mahkememizce Burhanettın Sevdar ile Dudu Sevdar'ın boşanmalarına, davalı kusurlu olduğundan 1 yıl evlenme yasağı konulmasına, çocuklan Sema ile Mehtap'ın velayetlerinin davacı babaya verilmesine, aynı mahalde oturduklan halde her ayın ilk pazar günu, başka yerde oturduklan takdirde her yılın temmuz ayının ilk yarısı içerisinde her halde dini ve milli bayramlann 2. gunu yanında alıkoymaya 14.6.1984 tarihinde davalının gıyabında karar verildiğinden bu kararı ılanı ricasıyla müzekkeredir 97.1984 BaMn 8898 T.C. BAKIRKÖY ASLİYE YEDİNCİ HUKUK HÂKİMLİĞİ