17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacıhk ve Gazetecilik Turk Anonim Şirketi adına Nadir Nadi, # Genel Yayın Muduru: Hasan Cemal, Muessese Muduru: Enıine Uşaklıgil, Yazı İşleri Muduru Oka> Gönensin, # Yazı tşleri Mudür Yardımcısı: Ahmet Konılsan, Haber Merkezi Muduru: Yalçın Baver, Sayfa Duzenı Yonetmenı: Ali Acar. Temsılciler: ANKARA: Yalçın Dogan, İZMIR: Hikmet Çelinkaya, ADANA. Mehmel Mercan. # Servıs Şeflerı: İstanbul Haberleri: Reha Öz, Dış Haberler: Ergun Balcı. Ekonomi: Osman Llagay, Kultur: Aydın Emeç, Magazin: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdülkadir Yücelman, Duzeltme: Refik Durbaş, Araştırma: Şahin Alpa>, IşSendıka: Şukrsın Kelenci. Burvlar: # \nkara: Ziya Gokalp Bulvarı İnkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33114147, 9 i z m i r : Halit Ziya Bulvarı No: 65/3, Tel: 254709131230 • Adana: Çakmak Cad. No. 134 Kat 3, Tel: 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacıhk ve Gazetecilik T.A.Ş. Turk Ocağı Cad 39/41, Cağaloğlu, tst. PK: 246İst. Tel: 5209703 Telex: 22246 TAKVtM 17 Temmuz 1984 tmsak: 3.46 Güneş: 5.39 ögle: 13.15 lkindi: 17.13 Akşam: 20.41 Yatsı: 22.25 Işyeri koşullarının düzeltihnesi için tanınan süre uzadı İşyerlerinde iş güvenliği yönünden saptanacak noksanların tamalanması için 6 aylık süre tanınırken, Çalışma Bakanlığı'mn yayınladığı yeni bir genelgeyle, altı aylık bu sürenin bir kerede değil, parçalara bölünerek birkaç kerede kullandırılması istendi. llgililer, bu uygulamamn 6 aylık sürenin en az bir misli artırılması anlamına geldiğini beliruyorlar. Istanbul Haber Servisi İş kazalan sonucu ölümler ve yaralanmalar hızla artarken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanhğı'nın işverenleri sorumluluktan kurtaracak yeni uygulamalar peşinde olduğu görülüyor. Bakan Mnstafa Kalemli'nin göreve başlamasıyla birlikte gerçekleştirilen bir uygulamayla, işyerlerinde iş güvenliği yönünden saptanacak noksanların tamamlanması için 6 aybk süre tanımrken, geçtiğimiz günlerde yayınlanan yeni bir genelge ile bu kez, bu altı aylık sürenin bir kerede değil, parçalara bolunerek birkaç kerede \erilmesi istendi. Konuyla ilgili çevreler, bu uygulamamn, noksanlann tamamlanması için verilen 6 aylık sürenin en az bir misli artınlması anlamına geldiğini belirttiler. Çalışma eski Bakanı Turan Fsener döneminde çıkartüan genelgeyle işçi sağlığı, iş güvenliği yönünden noksanlıkları bulunan işyerlerine kapatmaya kadar varan cezai yaptınmlar uygulanması öngörülüyordu. Mustafa Kalemli'nin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanhğı'na getirilme Anakent Belediyesi RamVden atılanlara yer bulacak Belediye Genel Sekreteri Atanur Oğuz, Dalan'ın da talimatıyla "ortada" kalan ailelere şimdilik Eyüp'te yer bulacağım açıkladı. tstanbul Haber Servisi Rami'den atılarak açıkta kalan 26 aileye, tstanbul Anakent Belediyesi sahip çıktı. Belediye Genel Sekreteri Atanur Oğuz, ailelere 15 gün içinde yasal bir yer gösterebilmek için gerekli çalışmaları başlattıklannı, bu süre içinde geçiri olarak barınabilecekleri yer için de Eyüp Belediye Başkanı ile hemen göriişeceğini bildirdi. Öte yandan, Istanbul Vali Muavini Ali Hasan Özer'in emriyle, söz konusu ailelerin hastalanna ücretsiz ilaç verilecek. llaçları Sağlık Mudürlüğü'nden alabilecekler. Toplam 34 gün süreyle Ramide kurdukları derme çatma barakalarda bannan ve geçtiğimiz cuma gunü de belediye araçları ile Arnavutköy kıyısında bir yol kıyısı ile Habibler Köyü'nün Pirinçler mevkiinde bir tepeye bırakılan aileler, gittikleri yerlerden de istenmemişlerdi. Bırakıldıklan yerlerden de istenmeyen aileler, İstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedreltin Dalan ile görüşmek Uzere dun de Saraçhane Parkı'na geldiler. Burada bir süre bekleştikten sonra aralarında en yaşlılan olan Şerif Abak'ı temsilci seçtiler. Abak'ı, Dalan'ın Ankara'da bulunması nedeniyle Belediye Genel Sekreteri Atanur Oğuz kabul etti. Atanur Oğuz uzmanlardan teknik konularda bilgi aldıktan ve Ankara'yı arayarak Dalan'la da görüştükten sonra açıkta kalan ailelere, kendilerine yer sağlamak için çalışacaklannı müjdeledi. Oğuz'un verdiği bilgiye göre, söz konusu ailelere tstanbul'un herhangi bir gecekondu önleme bölgesinde yer gösterilebilmesi için gerekli çalışmalara hemen başlanacak. Prosedür en hızh şekilde yürütülecek. Aileler 15 gün içinde bir arsaya yerleştirilecekler. Oğuz, ayrıca "Bu süre içinde aileler nerede bannacaklar?" sorusuna "Geçici bir yer gösterilebilmesi için hemen Eyüp Belediye Başkanı ile göruşeceğim" yanıtı verdi. Avrupa Insan Hakları Komisyonu'ndaki şikâyete "dostça çözüm" aranıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Konseyi'ne üye beş ülke Fransa, tsveç, Norveç, Danimarka ve Hollanda tarafından insan hakları ihlal edildiği gerekçesiyle Türkiye hakkında Avrupa İnsan Haklan Komisyonu'na yapılan şikâyete "dostça bir çözüm" bulunması amacıyla karşılıkh nabız yoklaması yapıldığı bildiriliyor. Strasbourg'dan Ankara'ya ulaşan bilgilere göre, bundan bir süre önce şikâyetçi beş ülke ile Türkiye arasında dostça bir çözüme hangi koşullarda gidilebileceği konusunda bazı "ön temaslar" yapıldı. Edinilen bilgiye göre, son zamanlarda özellikle şikâyetin yapdmasında başı çeken ülkelerden Fransa'nın tutumunda kısmi bir yumuşamanın gözlendiği bildiriliyor. Buna karşılık komisyonda halen tanıklann dinlenmesi aşamasında seyreden şikâyetle ilgili mekanizmalann sonuna kadar işletilmesinden vazgeçilip konunun dostça bir çözüme bağlanması konusunda şikâyetçi "Beşler" arasında tam bir görüş birliğine vanlamadı. Türkiye, geçen ilkbaharda söz konusu beş ülkenin hükümetine dostça bir çözümü müzakere etmeye hazır olduğunu diplomatik kanallardan hissettirmiş, bu arada Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu da dostça uzlaşının bu ülkelerin Türkiye'nin gösterdiği anlayışa aynı ölçüde karşılık vermelerine bağh olduğunu söylemişti. .Beşler tarafından İnsan Haklan Komisyonu'na yapılan şikâyet önümüzdeki günlerde ikinci yılını geride bırakmış olacak. Geçen süre içinde Türkiye şikâyeti reddetmiş, "Beşler" şikâyetlerinde ısrarlı olunca İnsan Haklan Komisyonu geçen kasım ayında şikâyeti "incelenebilir" bulmuştu. "Inceleme" aşamasına geçildikten sonra Avrupa İnsan Haklan Komisyonu ilk olarak insan haklan ihlalleri konusunda tanıklann dinlenmesini kararlaştırdı. Komisyon geçen mayıs ayında toplam 26 tanıktan 12'sini dinledi. Konuşan tanıklardan l'i dışındaki kalan tümünün.Türk olduklan bildirildi. Bu arada Türk hükümetinin temsilcisinin komisyonda tanıklann dınlendiği oturumda hazır bulunmadığı öğrenildi. Eğer şikâyetçi beş ülke ve Türkiye, koşullarını "müzakere edecekleri" bir dostça uzlaşı formülü üzerinde anlaşmaya vanrlarsa, şikâyetin komisyon tarafından incelenmesi kendiliğinden duracak ve nihai bir karara varılmadan şikâyet dosyası kapatılacak. "Beşler" şikâyet dosyasını haarladıklan sırada, diplomatik girişimler yoluyla başvurunun yapılmasını engellemeye çalışan ABD'nin önümüzdeki günlerde şikâyet dosyasmın komisyondan geri alınması yolundaki beklentisini söz konusu beş ülkeye ileteceği bildiriliyor. sinden sonra ilk iş olarak bu genelge yürürlükten kaldırıldı ve yeni bir genelgeyle işverenlere, süresi müfettişlerce saptanacak miktarlarda, tavanı 6 ayı aşmayacak şekilde önel verilmesi gercekleştirildi. Bu genelge, işverenler lehine bir uygulamayı yürürlüğe koyarken, bu kez bununla da yetinilmedi ve uygulamada "tereddütler bulundugu" gerekçesiyle yeni bir uygulama için açıklamalar yapıldı. Konuyla ilgili yasal düzenlemelerin tavan sınır olarak öngördüğü 6 aylık surenin, müfettişlerce bir kerede verildiğinin saptandığı belirtilen genelgede şöyle denildi: "Altı aylık süre tavanla ilgili olup daha kısa süre tanınmasını engelleyici bir hükme maddede yer verilmemiştir. Altı aylık sürenin birkaç defada kullanılabileceği düşünulmuşlür. Bu nedenle, işyerinin ve tespit edilen noksanlıklann özellikleri dikkate alınarak altı aylık sürenin bir kaç defada kullanılması cibetine gidilecektir." Konuyla ilgili çevreler, 6 aylık sürenin parçalara bölünerek uygulama yapılmasının, bürokratik işlemlerdeki ağır işleyiş dikkate alındığında, işverenlere ek süre tanırunası anlamma geldiğini belirtiyorlar. Her teftiş sonucunun işverene bildirimi, gerekli yazışmalar, üyelerinin yeniden teftiş programına alınması vb. işlemlerin verilen süreden çok daha fazla bir süreyi gerekli kıldığını belirten ilgililer, böylelikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'mn, işçi sağlığı ve iş güvenliği denetimlerini yıllardır süregelen bir anlayışla, yasal düzenlemenin öngördüğü cezai uygulamaları çeşitli bahanelerle erteleyerek sürdürüldüğünü bildiriyorlar. Bob Dylan, 60 bin Parisliye 1968'in heyecanını tattırdı Paris'teki açıkhava konserini izleyenlerin büyük çoğunluğu 1968'de yirmi yaşlarında olanlar, yani bugün 40'ına yaklaşanlardı. "Sorbonne Üniversitesi işgal altındayken Dylan dinlerdik. Toplum polislerine kaldırım taşları atanlara güç ve moral verirdi Dylan" diyorlardı. Konseri izleyen 1220 yaş arasındaki gençlerse, anne ve babalarını bu denli etkileyen şarkıcıya dudak büktüler, "Bu muymuş Dylan?" dediler. RAGIP DURAN PARİS Parc de Sceaux tıklım tıklım. Gençler de var ama orta yaşlılar galiba çoğunlukta. 1968'de yirmi yaşında olanlar bugün kırklarına yaklaştı. Fransa'da 70 kuşağı başka bir kast. Sokakta görseniz tanırsınız. Rahat, serin halleri var, blucinler ve hint kumaşı gömlekler çıkmamış. Hele bir fırsatla tanışıp konuşmaya başlarsamz bu "devrimci çocuklann" isyanlarının közünü bile hissedebilirsiniz. Gazetelerin yazdığına göre SantanaDylan konserini 60 bin kişi izledi. Bir aylık Avrupa konserleri turnesinin son durağıydı Paris. Biletler bir hafta önce tükendi ve Parc de Sceaux rasitalden 4 saat önce doldu. Çünkü haziran başı temmuz sonunda radyo, televizyon ve yazılı basın "Dylan" dedi başka bir şey demedi. rekli mutluluk'; 'Sessiz peygamber'; 'Nostaljinin dönüşü', 'Düşlerinproduktörü'... Bunlar, Bob Dylan için kullanılan tanımlamalardan sadece birkaçı. 1%2 yılında ilk plağının çıkmasından bu yana rock, country, blues, folk, popfolk, protestsong türleriyle kılıktan kılığı giren şarkıcıozan Dylan'ın müzisyenliğinden çok renkli yaşamı ve vaazları ilgi çekiyor. Ama daha da önemli yanı. dinleyici kuşaklanyla kurmayı başardığı eskimeyen ilişkiler. "Sorbonne Üniversitesi işgal altında iken, kızıl bayraklar ve Mao'nun dev porlresi süslerdi duvarlan ve amplilerden Dylan dinlerdik. Toplum polislerine kaldırım taşları atanlara güç ve moral verirdi D>lan" diye anlatıyor bir eski 68'ci. Devamı da şöyle: "Simdi evlenip iş güç sahibi olduk. Çoluk çocuğa kanştık. Bu yaz sırf Dylan'ın konserini kaçırmamak için tatile bir hafta geç gidiyoruz." 68 Bahar îsyanının genci... Aradan 18 yıl geçmiş, sahnede yine aynı adam var. Ve aynı şarkıyı söylüyor: "The Tiraes they are chaning". Dinleyenlerin bir kısmı 1980 Central Park, Simon and Garfunkel konserini anımsıyor. "Eskilerden kim kaldı yahu..." Yenileniyor nostaljiler. "Ben bu filmi daha önce görrauştiim, ama filmi mi değiştirmişler yoksa bana mı öyle geliyor anlayamadım. Bir gariplik var gibi sanki..." Çoğunluğun sorusu bu. Dylan'ın yanıtı ise anlamh: "tnsanlar benim nerede oldugumu öğrenmek istiyoriar. Çünkü kendilerinin nerede olduklannı bilmiyoriar." Uzun zamandır görmediği eski bir dostu görmenin tadını verdi Dylan 60 bin kişiye. Van Morrison ve Santana'dan sonra kürsüye, pardon, sahneye çıkan Minnesotalı ile, geçmişin tazeliği, sadelikte somutlaşıverdi. Yumuşak, kimi zaman kısık kimi 4 SAAT ÖNCE DOLDU Dylan'ın Paris konseri, bir aylık Avrupa konserleri turnesinin son durağıydı. Biletler bir hafta önceden bitti ve konserin yapıldığı park 4 saat önceden doldu. Konseri izleyenlerin büyük çoğunluğu 70 kuşağıydı ve 1968 ydlannın heyecanını bir kez daha yaşadılar. (Fotoğraf: MESUT TUFAN) zaman boğuk ama hep esnek sesiyle, akustik gitar ve ağız armonikasıyla, kulaklara değil de gönüllere, geçmişteki pembe gönüllere bir reverans çekti. 40'lık bir bayan: Gençleştim "Gençleşlim" diyordu 40'lık bir bayan çıkış kapısında. "Matmazel Catherine Louvet geldi gözümün önüne bütün giizelliğiyle" dedi bayanın yanındaki adam. 20 yıl önceki sevgilisi canlanmış gibiydi.. 1220 yaş grubu gençlerse, anne ve babalarını bu denli etkileyen şarkıcıya dudak büktüler: "Müzik çok ağır, çok fazla söz var. Bu muymuş Dylan? Allahtan Santana vardı..." Evet Woodstock ya da VVhight havası artık sadece arşivîerde. Ama yine de açık hava konserleri, hele 60 binlik konserlerin ortamı bir kaç kuşağın aynası. Elden ele geçen sigaralar tek tük... Hippi müzesinden giyinenler de farkedilecek kadar az... Dylan, 70 kuşağının hâlâ ayakta kalabilen "tatlı" filozoflarından biri... PERU'dan NUR DOLAY Peru Usulü Demokrasi Lima'nın tek tük parklanndan birinde kadınlı, erkekli, çocuklu bir kalabalık. Çadırlar kuruJmuş, her yanda pankartlar. Peru : da son zamanlarda sık sık yinelenen "açlık yürüyüşlerinden" birine katılanlar bunlar. Başkentin 500 km. ötesindeki bir kasabadan gelmişler buraya değin yüruyerek. Kadınlardan biri yolda doğum yapmış. Günlerdir Lima'da konaklayan madenciler ve aileleri başkan Belaunde Terry'den sorunlarıyla ilgilenmesini bekliyorlar. Uzun süredir grevde olduklan maden ocağı Maocu gerilla örgütü Aydınlık Yol'un saldınsına uğramış. Araç gereçler kınlıp parçalanmış.. Zaten kazanmadığı gerekçesiyte ocağı kapatmayı düşünen maden sahibi, işçileri olaylardan sorumlu tutarak kimisini gerilla ile işbirtiği suçlaması altında jandarmalara teslim etmiş, kimini de işten atmış. Gerçekte olan bitenler Peru'da dört yıldır yaşanan demokrasişiddet ikileminin sık sık rastlanan yansımalarından sadece biri. Uzun askeri rejim yıllarından sonra 1980'de liberal sağ eğilimli Demokratik Eylem Partisi ile sivil yönetımin başına geçen Belaunde Terry, ülkede demokrasiyi yerleştirme çabalarının daha başında çıkmaza saplanmış bulunuyor. Bir yandan Peru1 nun içinde bulundugu ekonomik bunalım giderek büyürken, IMF VB borç kıskacı giderek daralıyor ve 1980'den bu yana hükümete karşı savaş ilan eden Aydınlık Yol Örgütü de ülke için ağır bir sorun olmaya başlıyor. Özellikle Peru'nun güneyinde, Ayacucho gibi And Dağlannın en yoksul bölgelerinde etkin olan Maocu gerillalar eylemlerini giderek başkente de kaydırmaya başladılar. Yüksek gerilirn hatlarına yaptığı sabotajlarla Aydınlık Yol, Lima'yı sık sık ismiyle oldukça ters düşen bir karanlığa gömüyor. Çeşitli polis karakollarına düzenlenen ve genelhkle ardında birkaç ölü bırakarak sonuçlanan baskınlar ise olağanüstü güvenlik önlemlerini gerektirmiş. Karakollar, çevrelerine yığılan kum torbaları ve ardına yerleştirilmiş makineli tüfeklerle birer kale haline getirilmiş. Buralara giden sokakların başı tanklarla kapatılmış, ancak o sokaklarda oturanlann geçmesine izin veriliyor. Polis, içine hapsolduğu bu korku çemberini aşıp, yardımına gerek duyanlara bile kolay kolay ulaşamıyor. Ama sorun en çok Ayacucho yöresini etkilemekte. Belaunde'nin bu bölgede sıkıyönetim ilan ederek denetimi askerlere bırakması ise halkın iki ateş arasında kalmasına neden oldu. İnsanlar bir yandan hükümet güçlerine yardım ettikleri gerekçesiyle Maocu gerillalar tarafından ölüm cezasına çarptınlırken, diğer yandan da gerilla ile işbirliğinden suçlanarak güvenlik güçlerinin hışmına uğruyorlar. Ve her iki yandan da, kendilerini desteklemesı için halkabaskı yapılıyor. Her gün tırmanan şiddet ve ölüm korkusu karşısında pek çok kişi evlerini barklarını bırakıp göçmeye başladılarsa da, bir yere gidemeyecek durumda olan yoksul köylüler sertlik politikasının faturasını canlarıyla ödemek zorunda kalıyorlar. Son iki yıl içinde şiddetin ve bir yerde eşkiyalığa varan yasadışı eylemlerin ise çoğunlukla güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirildiğini artık resmi yetkililer bile kabul ediyorlar. "Her gün köylerde birçok insan ortadan yok oluyor' 'diye açıklıyor Ayacucho'da her türlü ölüm tehdidine karşı görevini sürdürmeye çalışan bir yargıç. "Bunlardan pek azı gerillaya katılıyortar. Diğerleri ise askerier tarafından kaçınlıyor. Neden sonra ölülerini buluyoruz kimisinin." Geçen yıl oiayları araştırmaya gelen 8 Perulu gazetecinin kimler tarafından öldürüldüğüfıâlâ kesinlikle aydınlığa kavuşturulamadıysa da. yavaş yavaş ortaya çıkan deliller hükümeti ağır bir suçlama altında bırakabılecek nitelikte. Ve bugün söz konusu bölgeye gidebilmek gerçekten yürekliliğin de ötesinde bir gözükaralığı gerektiriyor. Dağlarda yolları kesilen otobüsler, eşkiya sürülerine dönüşmüş askerier tarafından kimlik denetimi gerekçesiyle soğukta aşağı indirilerek son kuruşlarına değin soyulan, tartaklanan, dövülen yolcular... Ve giderek tüm ülkeye yayılan şiddet dalgaları. Peru'da bugün 3000 kışi var ortadan yok olanlar listesinde. Sivil rejimin üç yılda eriştiği rekor Pinochet'nin 10 yılda becerdiğinden de fazla. Ama Peru, Latin Amerika'nın sayılı demokrasileri arasında görülmeye uevam ediyor ve önümüzdeki yıl yinelenecek başkanlık seçimlerine hazırlanıyor. Bu arada bir hükümet darbesi olmazsa tabii. Son zamanlarda guçlenerek Lima Belediye Başkanlığını da MarksistLeninist bir adayla kazanan Birleşik Sol'un seçimlerdeki başarı olasılığını önceden engellemekiçin. Söylentiler şimdiden dolaşıyor ortada... "Sürekli nuıdııhık" 'Yaşlılann genç efsanesi'; 'Sü DYLAN, DYLAN'I ANLATTYOR "Siyuset, şeytanın aletidir" Eğer öbür dünyaya inamyorsamz, barış fılan bunlarm hiç önemi yok. Ama sadece bu dünyaya inamyorsamz sıkışıp kaldınız demektir. Delirirsiniz. Aya gitmek ne işe yarıyor ki.. Bence hiçbir işe yaramıyor. Bence dünyayı kadınlar yönetiyor. Kadın desteği olmadan erkek hiçbir şey yapamamıştır. PARİS (Cumhuriyet) 43 yaşında. 20'den fazla uzunçaları var. Boşanmış ve 4 çocuk babası. Servetini vergi memurundan başka kimse bilmiyor. Hatta kendisi bile sıfırlardan emin değil. Her dönemde adından söz ettirmeyi başarmış ama her dönem ayrı ayn nitelikler takmışIar adına: Musevi, goşist, Beatles'i marijuanaya ahştıran keş, Katolik, ticani, folkçu çingene, kasıntı sinemacı... Esas karargâhı Minnesota'da. Kaliforniya'da da bir kaç evi var. Yılın büyük bir bölümünü ise Karaib Adalarında teknesinde geçiriyor. İsrail'i açıkça desteklediği için bir ara siyasi polemik konusu oldu. Daha sonra Kudüs'te Ağlama Duvarı önünde yaptığı basın toplantısında desteğinin dini olduğunu söyledi. Kaliforniya'da özel bir okulda üç yıl Musevi dini üzerine eğitim gördü. Sonra da peygamberce demeçler vermeye başladı. "Bir gün birisi, bir insan gelip olağanüstü işler yapacak. İnsanlar da 'Bu kadar işi yapsa yapsa Tann yapar, demek ki bu adam Tann' diyecek. Tanrı o bakımdan dinden daha önemli. Yoksa kurtuluş yolu olduğuna inansam bir din de ben çıkarırım." Hâlâ koyu dindar. Esas olarak ölümden sonraki yaşama hazırlanıyor. Dylan, barış hareketi, esrar. insanteknoloji ve kadınlar konusundaki görüşlerini son olarak ünlü pop müzik dergisi Rolling Stones'dan Kurt Loder'e anlatMÜZİK MESLEK DEĞtL YAŞAM BİÇİ\fJ 4 çocuk babası Dylan için müzik bir meslek değil bir yaşam biçimi. 43 yaşındaki şarkıcımn 20 den fazla uzunçalan var. Servetini ise vergi memurlanndan başka kimse bilmiyor. Kendisi bile sondaki sıfırlardan pek emin değil. tı. Işte bir kaç soru, bir kaç yanıt: Kader ve katil siyaset Amerika'daki Musevi topluluğu Israil'e daha fazla yardım etmeli midir? DYLAN: Bugün cereyan eden olaylar sonsuza kadar böyle sürüp gidemez. Armagedon savaşının ne zaman ve nerede çıkacağı daha önceden bellidir. Savaş Orta Doğu'da olacak... GünJük si>aseti izliyor musunuz? Amerika'da seçim >ılında özel olarak üzerinde durduğunuz bir konu var mı? DYLAN: Bence siyaset şeytanın aletidir. Siyaset katildir. Siyaset günlük yaşama hiçbir şey katmaz. Zaten her şey rezil ve yoz... Herkes de bunu biliyor... dünyaya inamyorsamz banş fiIan bunların hiç önemi yok. Ama sadece dünyaya inamyorsamz o zaman sıkışıp kaldınız demektir. Hiçbir şansmız yok... Delirirsiniz. Çünkü işin sonunu göremeyeceksiniz. Ve bu dünyada mümkün olduğu kadar fazla kalmaya bakacaksınız, ama ne yapsanız nafile, kalamayacaksınız.. "Licence to kill" (Öldürnıe Ruhsatı) şarkısında "İnsan kendine en büyük cezayı verdi ve ilk aşamada aya gitti" diyorsunuz... DYLAN: Evet, niye böyle birşey yazdığımı bilmiyorum. Bilinmezliğe bir kapı açılmış gibi sanki. lnsanlık hep ileri gitmek derdinde değil mi ama? DYLAN: Evet ama aya değil. Hem sonra aya gitmek ne işe yarıyor ki... Bence hiçbir işe yaramıyor. Çocuklannız müzisyen mi? DYLAN: Evet, hepsi bir enstruman çalıyor. Onları sahneye çıkmaya teş\ik ediyor musunuz? DYLAN: Hayır, onları sahneye teşvik etmeyeceğim. Çünkü ben müziği, şark'LÎığı hiçbir zaman meslek olarak kabullenmedim. Müzik benim için daha çok bir yaşam biçimi. Bu nedenle kimseye showbiz'e atılmayı salıkvermem. Benim bu showbiz dünyasında görüp yaşadıklarım öyle pek cici şeyler değil... En iyi dostlannız müzisyenler mi? DYLAN: En iyi dostlanm mı? Bir dakika, önce bir iyi dost bulayım da... Yaşamınızda esrara çok düşkiin oldugunuz dönemler oldu mu? DYLAN: Hiçbir zaman hiçbir şeye çok fazla takılmadım.. Uzunçalar kayıtlan ve turneler dışında zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? DYLAN: Hiçbir şey yapmamaktan mutluyum. Ibrahim Tatlıses silahla tehditten yargılanıyor İSTANBUL, (THA) Türkücü tbrahim Tatlıses'in Yenikapı Çakıl Gazinosu'nda Bahri Kızılay'ı silahla'tehdit ettiği iddiasıyla yargılanmasma başlandı. tstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dün yapılan duruşmada savcılıktaki ifadesinde Tatlıses'in kendisini " S e n i öldüreceğim" diyerek, elinde bulunan tabancayla tehdit ettiğini iddia eden Bahri Kızılay, olay gecesi çok içkili olduğunu, bu nedenle hiçbir şey hatırlamadığını belinti. Sorgusu yapılan sanık Tatlıses de, suçlamaları reddederek, "Ben böyle bir suçlamayla nasıl karşı karşıya kaldım, şaşıyorum. Olay gecesi ben Çakıl Gazinosu'nda, programa çıkmak için hazırlanryordura. Tam sahneye çıkacağım sırada bir takım gürültüler olduğunu işittim. Baktım ki, Bahri Kızılay'ın da içinde bulundugu birkaç kişi ağız kavgası yapıyor. Ben de ayıp oluyor, yapmayın diyerek yatıştırma\a çalıştım. Benim olayla ilgim bundan ibarettir" dedi. Mahkeme heyeti, daha sonra eksik belgelerin tamamlanması için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne arıyorsunuz sokakta? Feminist fikirleriniz var mı? DYLAN: Bence dunyayı kadınlar yönetiyor. Kadının desteği olmadan erkek hiçbir şey yapamamıştır. Son uzunçalannız 'Infidds'de (Sadık olmayanlar) 'Sweetheart like you' (Senin gibi hoşgönüllü) şarkısında 'Senin gibi bir kadın evde oturup sevimli biriyle uğraşmahdır' di\orsunuz... DYLAN: Aslında tam öyle demek istemiyordum. Sokakta güzel bir kadın gördüğümde içimden 'Yaa kızım sen ne arıyorsun sokakta, senin buna ihtiyacın yok' diyesim geliyor. Ama binlerce kadın her gün işine gitmek için sokağa çıkıyor... DYLAN: Benim sözünü ettiğim kadınlar o tip kadınlar değil. Margaret Thatcher'e seslenmiyorum. Bu ara âşık mısınız? DYLAN: Ben her zaman âşığım! Yeniden olenecek misiniz? DYLAN: Evet, boşanma olayına inanmıyorum ama evlilik kurumuna güçlu inancım var. Üniversite sınav sonuçları ağııstosun ilk haftasında belli olacak ANKARA (Cumhuriyet Bü rosu) Üniversite ikinci basamak sınav sonuçlannın ağustos ayının ilk haftası sonunda belli olması bekleniyor. ÖSYM Başkanı Prof. Altan Günalp, Cumhuriyet muhabirinin sorusu üzerine, üniversite ikinci basamak sınav sonuçlannın değerlendirme işlemlerinin hızla ilerlemekte olduğunu söyledi. Günalp, sınav sonuçlannın beklenenden de erken belli olabileceğini kaydederek, "sonuçların 56 ağustosta yani ağustos ayının ilk haftası sonunda belli olacağını tahmin ediyonız" dedi. Neymiş barış? Hâlâ barışa inanıyor musunuz? DYLAN: Hiç bir zaman barış olmayacak. Peki birisi samimi olarak banştan yana olsa yine de barış uğnına mucadele ctmcve değmez mi? DYLAN: Hem banşa hem de dünyevi olunamaz. Eğer öteki
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle