18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER korumayı amaçlayan evrensel bir örgütün, yani Birleşmiş Milletler'in kurulmuş olmasıdır. Şu halde, insan haklan ve özgürlükleri ulusal sınırları aşarak insanlığın, tüm ulusların ortak değeri olmuştur. Çağın birçokyanlı, çok boyutlu bu olgusu önce siyasal ve yurttaşlık haklan ve özgürlükleri alanında başlamış, daha sonra ve özellikle II. Dünya Savaşı ertesinde kapsamını genişleterek ekonomik, sosyal ve ekinsel alanlara doğru uzanmıştır. Bir bütünü oluşturan çeşitli belgelerdeki insan haklan hangi konulan içermektedir? İnsan haklanmn tarihsel oluşumu içinde siyasal haklarla yurttaşlık hakları daha önce doğup gelişen kumeyi oluşturmuştur. Bilindiği üzere siyasal ve yurttaşlık hakları her şeyden önce insamn güvenüğini, bedensel ve tinsel bütünlüğünü korumayı amaçlar. Bu çerçeve içinde şu haklar söz konusu olur: 1) Yaşam hakkı, 2) Acımasızca işkenceye, insanlık dışı ve onur kırıcı cezalara ve işlemlere uğramama hakkı, 3) Yasadışı olarak tutuklanmama ve alıkonulupsürülmemedahil, kişinin özgürlük ve güvenlik hakkı, 4) Adil ve bağımsız mahkernelerde yargılanma hakkı, 5) Özel yaşama kanşılmaması hakkı, 6) Serbest haberleşme hakkı, 7) Seçme ve seçilme ve kamu işlerinin yürütülmesine kaiılma hakkı. Bu haklar zaman içinde genişleyip derinleşmektedir. Ekonomik, sosyal ve ekinsel haklar ise, özellikle II. Dünya Savaşı'ndan sonra doğarak uluslararası belgelerde yer almaya başlamış ve oralardan birçok yeni anayasaya yansımıştır. Bu haklar, önce Evrensel Bildiri'de açıklanmış, Ekonomik, Sosyal ve Ekinsel Haklar Muslararası Sözleşmesi'nde ayrıntıh olarak ele alınmış ve Avnıpa Sosyal Yasası'nda (şartında) geniş ve daha kapsamlı bir doğrultuda belirlenen ilkelere bağlanmıştır. Bu hakları da kısaca şöyle sıralayabiliriz: I) Çalışma hakkı, 2) Elverişli ve adil çalışma koşullarına ulaşma hakkı, 3) Sendika hakkı, 4) Toplu pazarhk ve grev hakkı, 5) Sosyal güvenlik hakkı, 6) Konut ve yeterli beslenme hakkı, 7) Elverişli bir yaşam düzeyine ulaşma hakkı, 8) Sağlık hakkı, 9) Eğitim hakkı. İNSAN HAKLARINDA ÖNEMLİ GELİŞMELER İnsan haklan konusunda önemli bir gelişme yeni düşüncelerin ortaya konulup benimsenmesinde görülüyor. Bu düşünceler bazı insan haklannı Temel İnsan Haklan olarak nitelemektedir. Birleşmiş Milletler'ce 1966 yılında kabul edilip 1976 yılında yürürlüğe konulan uluslararası sözleşmelerde yalnız hukuksal bağlayıcılık ve ayrıntıh düzenlemeler ile yetinilmemiştir. Bunlarla birlikte bazı insan haklanmn ihlal edilemezliği ilkesi de ilk kez bir insan hakları uluslararası belgesinde yer almıştır. Gerçekten, Yurttaşlık Haklan ve Siyasal Haklar Konusunda Uluslararası Södeşme'de (1966) deniliyor ki; " 1 Ulusun varlığını tehdit eden ve varlığı resmen ilan edilmiş olan toplumsal bir tehlikenin ortaya çıkması dururnunda, bu sözJeşmeye taraf olan devletler, ancak dnnımun gerektirdiği ölçiide olmak üzere bu sözleşmeden doğan yükümlülüklerine kısıtlamalar getirebilirler. Ancak, bu tedbirlerin devletin uluslararası hukuktan doğan öbür yükümlülükleri ile bağdaşır olması ve ırk, renk, cinsiyet, dil, din ya da toplumsal kökene dayanan bir aynmla ilgiü olmaması zorunludur. 2 Bu hüküme dayanılarak Sözleşmenin 6., 7., 8. (fıkral ve2, 11., 15., 16. ve 18. maddelerine bir kısıtlama getirilemez" (Md. 4, fıkra 1 ve 2). Sözleşmenin bu maddelerinde sözü edilen haklar şunlardır: I) Yaşam hakkı, 2) İşkenceye, zulme ve insanlık dışı küçük düşurücü uygulamalara ve cezalara çarptırılmama hakkı, 3) Köle olmama, angaryaya uğramama ve zorla çalıştınlmama hakkı, 4) Bir anlaşmadan doğan yükümlülüğü yerine getirmemekten ötürü özgürlükten yoksun bırakılmama hakkı, 5) Işlendiği anda suç sayılmayan bir fiil ya da ihmal yüzünden ceza görmeme hakkı, 6) Düşünce, duyunç ve din özgürlüğüne sahip olma hakkı, 7) Düşünceyi savunma hakkı, 8) Söz ve anlanm hakkı." Şu halde, bu hükümlerden anlaşılmaktadır ki, bazı insan haklan temel ve dokunulmaz niteliktedir. Ivedi ve olağanüstü durumlarda bile ihlalleri ve kısıtlanrnaları kabul edilmiyor. Bu tür hakların dokunulmazlıklarına uyulmadığı zaman çeşitli yollardan uyarma ve koruma düzenekleri (mekanizmalan) harekete geçirilmektedir. Başka bir deyımle İnsanlık Müdahaleleri Kuramı işlerliğe sokulmaktadır. Temel insan haklan anlayışmda, yukanda belirtilen haklarla yetinilmemektedir. Kimi uluslara rası kuruluşlar kendi çalışma ve uzmanlık alanlanndaki kimi haklara temel bir insan hakkı niteliği tanıma yofuna da girmiş bulunuyorlar. Örneğin, Uluslara rası Çalışma Örgütü, sendika hakkını bu nitelikte görmekte, onu bir bakıma yaşam hakkının bir uzantısı saymaktadır. Temel insan haklan, Birleşmiş Milletler Örgütü içinde bir araya gelen uluslararası toplumun temelini ve ortak ülküsünü oluşturmaktadır. Bu temel haklar, güniimüz dünyasında ihlal edildikleri zaman, sözleşmelerden doğan bir yükümlülükleri olmasa bile, ihlale alan olan ülke sorumlu görülmektedir. Insan HakJarı Koııusuııda Y eıti Gelişmeler PENCERE 5 HAZİRAN 1984 Temel insan hakları, Birleşmiş Milletler Örgütü içinde bir araya gelen uluslararası toplumun temelini ve ortak ülküsünü oluşturmaktadır. Bu temel haklar, güniimüz dünyasında ihlâl edildikleri zaman, sözleşmelerden doğan bir yükümlüliikleri olmasa bile ihlâle alan olan iilke sorumlu göriilmektedir. Arabeskin getirdiği soru... Büyük bir otobüs acentesıydi; bilet alırken aklıma geldi, sordum: Günde kaç otobüs kalkıyor? Belli olmaz, kimi zaman ek seferler yaparız; ortalama 5560 araba kalkar. Ülkemizde karayollan taşımacılığı (yolcu ve yük) çok yoğundur. Petrol ve otomotiv endüstrisinde dünyanın süper gücü ABD'de bile demiryolu taşımacılığı oranı Türkiye'den yüksektir. Biz ne zengin toplumuz ki demiryollarını bir yana itelemiş, var gücümüzle karayollarına sarmışız; ulaşımı akaryakıta bağlamışız!.. Otobüs geldi, yerlerimize geçtik, yola çıktık, şoför düğmeye bastı, teypı çalıştırdı. Arabesk başladı. Yol boyunca arabesk dinledik; saatler geçiyor, arabeskin inleyip ağlaması, dövünüp sızıldanması tükenmiyordu. Aşk, aşk, aşk... Acı. acı, acı... Mutsuzluk, mutşuzluk, mutsuzluk... Umutsuzluk, umutsuzluk, umutsuzluk... İnsanın yüreğini dağlayan, ciğerini parçalayan, gönlünü doğrayan, aklını zımbırdatan Hint : ten mi, Arabıstan'dan mı, Çin'i Maçin'den mi, yoksa öteki dünyadan mı geldiği belli olmayan şarkılar birbiri ardına sürüp gidiyordu; şoför bir yandan arabanın gaz pedalına, bir yandan yotcuların en duyarlı damarına basıyordu. Kimsenin yakındığı yoktu; sağda solda ellerıyle tempo tutarak arabeske katılanlar bile vardı. * Yalnız şehirlerarası yolculuklarda değil, havayollannın hizmetindeki otobüslerde bile arabesk çalınıyor. Cumhuriyet Arastırma Bölümü'nün yaptığı birincelemedefutbol hastalannın da en sevdiği müziğin arabesk olduğu ortaya çıkmıştır. Galatasaray yandaşfarı arasında her 100 kişiden 27'si, Beşiktaş kesiminde her 100 kişiden 52'si, Fenerbahçeli her 100 yandaştan 54'ü kesinlikle arabeskı tutuyor ve seviyor. Toplumun her gözeneğine sinmiştir arabesk; dağ taş arabeskle inliyor; insanımız arabeskle oturup, arabeskle kalkıyor. Arabesk nedir? Arabeskepop müziği diyebiltr miyız? Batı'da folk müziğigöreneksel halk türkülerini, ezgilerini, şarkılarını vurgular. Pop muziği kentsel çağın yoğun iletişim döneminde türemiştir. Şehir halklarının sevdiği, dinlediği güncel şarkılardan ve dans müziğinden oluşur. Ülkemizde Türk halk müziği deyince aklımıza köy kesimi geliyor; Anadolu'da her yörenin kendine göre havası vardır. Arabesk ise kentleşme, daha doğrusu gecekondulaşmayla bağıntısı olan bir müzik türüdür. Anlamı nedir? Çıkmaza sürülmüş, iki arada birderede kalmış, umutsuzluk ve acı bukağısına vurulmuş, köyünden uzakta kalmış, kentte dışlanmış, uyumsuzluklarla donanmış, çelişkilerin kıskacmda bunalmış insanın müziği midir arabesk 7 Öyle de olsa, böyle de olsa sanayileşmemiş toplumun gecekondulaşmış kentlerinin işsizlik ve gizli işsizlik dalgalannda köşeyi dönenlerin kurdukları zengin sosyete çevreleri de arabeski dinliyor. * Peki, böyle bir olguyu TRT nasıl karşılıyor? Başkentin Polis Radyosu arabesk çalıyor. Her taksi şoförü Polis Radyosu'nu dinler. Televizyona gelince arabeski dışlıyor, yok sayıyor. Arabesk yozlaşmanın bir ürünüyse, televizyonda arabeskten bin kat yoz müziklere ve yayınlara bolca yer veriliyor. Bu yayınları eleştirenlere deniyor ki: Halk böyle istiyor. Halkın beğenisi televizyonda ağır basan ölçü ise yöneticiler arabeski neden yasaklamışlar? işte yanıtlanması gereken bir soru. Prof. Dr. CAHİT TALAS Sayın Başbakan, bir süre önce düzenlemiş oldugu basın toplantısında, "Biz insan haklanmn en tabii savunucusuyuz" dedi. Bu açıklama önemli ve sevindirici bir saptama ve gelişmedir. Çünkü, günümüzde demokrasi, insan hakları ile özdeşleşmiş ve bütünleşmiştir. Bu gelişmeden yararlanarak ve tnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin Birleşmiş Milletler'ce kabulünün 35. yılı içinde bulunduğumuzu da anımsayarak, insan hakları konusunda son ytllardaki yeni düşünceler ve olgular üzerinde kısaca durmak istiyoruz. Fakat daha önce Evrensel Bildiri'nin önsözünü anımsamakta yarar olduğunu duşünüyoruz. Bu önsözde deniliyor ki: İnsanlık topluluğuntın biitiin ttyelerinde bulunan onunın, eşit ve başkasına aktarılamaz haklanniD tanınması konusunun, özgürlüğün, türenin (adalelin) ve dünya banşının anası olmasına, İnsan haklanmn lanınmamasının ve bor görültnesinin insanlık duyuncunu (vicdanını) başkaldınya yönelten yabancılıklara yol açmış bulunmasına; yılgıdan, yoksulluktan kurtulmuş insanlann içinde soz ve inanç özgürlüklerine sahip olacaklan bir dünyanın kurulması en yüksek amaçlan olarak açıklanmış olmasına, lnsanın baskıya, baskı yönerimine karşı son çöziim olarak başkaldırmak zorunda kalrnaması için, insan haklanmn bir tüze düzeniyle konınmasının asal bir zorunluk olmasına, Birleşmiş Milletler halklannın, Antlaşmada insamn ana haklanna, insan kişiliginin onur ve degerine, erkek ve kadınlann esith'ğine olan inançlannı bir kez daba acıklamış olmalanna ve toplumsaJ ileriemeyi kolaylaştırmaga, daha geniş bir özgürlük içerisinde, daha iyi yaşam koştıllan ohışturmağa karar verdiklerini bildirmiş bulunmalarına, Üye devleüerin, Birleşmiş Milleller Örgütii ile işbiıiiği yaparak, insan haklanna ve ana özgürlüklerine biitiin diinyaca gerçekten saygı gösterilmesinin sağlanmasını üstlenmiş olmalanna, Bu haklar ve özgürlüklerin berkesce özdeş biçimde anlasılmasının, yukandaki üstlenmenin yerine getirilmesi için son derecede önemli bulunmasına göre, BtRLEŞMİŞ MİLLETLER GENEL KURULU ... işbu İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'ai yayınlar. alanlarda büyük değişmeler oldu. Bu değişmelere insan haklan alanında da tanık olmaktayız. Hukuksal açıdan bağlayıcılığı olmayan, gücünü dayandığı ilkelerin değerinden, insan onuruna bağlılıktan ve benimsemiş olduğu adalet ve eşitlik kurallarında somutlaşan ahlaktan alan İnsan Haklan Evrensel Bildirisi'nden (1948) hukuksal baglayıcıhkla donatılmış sözleşmelere (1966) gelinmiştir. Bunun yanmda insan hakları olgusu genişleyerek ve derinleşerek günümüzde insan olabilme bakkıoa dönüşmüştîir. Fakat, daha da anlamlı gelişmeler düşünceler de olgunlaşmış ve insan hakları anlayışı iç hukukun boyutlarını aşarak uluslararası hukukun kuralları ile pekiştirilmiştir. Ayrıca, insan hakları konusu sosyal bilim dalları arasında önemli bir yer almış ve bir süreden beri dünya universitelerinde İnsan Haklan Hukuku adı altında yeni bir bilim dalı oluşmuştur. Çağımız, bir insan haklan çağı olma niteliğine artık ulaşmış bulunuyor. Bu oluşurnu iki nedene bağlayabiliriz: 1 İnsanlığın İNSANLIĞIN ORTAK kendi arasında gittikçe bütünleşDEĞERİ mesi, bir yerde insan haklanna Birleşmiş Milletler 1945 yılın ve özgürlüklerine getirilen kısıtda kuruldu. Aradan, nerede ise iamalann ve yapılan saldınlann kırk yıl geçti. Günümiizün dün dünyanın her yanında duyulmayası kırk yıl öncekine çok az sı, tepkilerle karşılanması. 2 Bu benziyor. Ekonomik. sosyal, si haklara ve özgürlüklere sahip çıkan, onlan geliştirip yaymayı ve yasal, düşünsel ve teknolojik HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD Adalar üzerine geçenlerde bir toplantı düzenlendi. Burgazada Lyoncu Bayanlar Derneği'nce. Konuşmacılar Adalar'ı değişik açılardan ele aldılar. Adalar'ın tarihi. istanbul'un doğa yapısındaki yeri üzerinde duruldu. Bu arada Adalar'ın Türk turizmi açısından değerlendirilmesini öneren konuşmalar da yapıldı. Konuşmacılardan Muhsin Zekâi Bayer, Adalar ve turizm konusunda yıptığı uzunca konuşmasında şu görüşü ileri sürdü: "Adalar'ın turizm gelişme potansiyeline uygun olarak yeni, konforlu ve dış turizme açılabilen turistik işletmelerle takyiye edilmesi gerekmektedir. Adalar'da ve bilhassa Büyükada'da faytonlar yerine akü ile çalışan tramvaylar çalıştırılarak turistler için fyi bir atraksiyon oluşturulmalıdır. Böylece temizlik de sağlanmış olur. Konuşmacı, Adalar ın turizmde gelişme projesi için de oneriler yaptı: İmar mevzuatına uygun bir pianlama. Turizm potansiyelini geliştirmek üzere her Adanın ziyaretçi özellikleri göz önünde tutularak turizm geliştirme planlan. Doğal çevrenin korunması, peyzaj düzenleme planlan. Adalar sorununu daha başka bir açıdan ele alan Prof. Dr. Turhan İstanbullu ise konuşmasını şöyte bağladc Kanımca Adalar'ın bugünkü sorunu ve sorunları turizme açılmak değiidir. Adına müzecilik dediğimiz olay bile temelinde birkoruma olayıdır ve disiplinli bir ziyaret gerektirir. Adaların sanat ve kültür yapılarının bu türiü korunacağı duşünülürken, doğası için de aynı şeyleri söylemek mümkündür. Ada doğası da fazla ziyaretçiden en az iskân alanı kadar etkilenmektedir. Öyle ise yapılacak şey nedir? Bence, Adalar'daki mevcut beşeri ve doğal kaynakların ciddi bir etüdü vapılmalı, korumakullanma dengesi içinde ve son derece dikkatii olarak yeni kullanımların şansı araştınlmalıdır. Sınırfı kullanım kuşkusuz ciddi koruma önlemteri getirecektir. Turizme açılma belkı, ama buyük bir dikkat ve ciddiyetle. Konuşmalarda, kışları 25.000 ve yazlan 450.000 kişi barındıran Adalar'ın turizme açılmasının doğru olmayacağı da ileri sürüldü. Adalar'ın olduğu gibi korunması savunuldu ve Capri Adası'yla, Venedik örnek verildı. Adalar'ın turistik açıdan değerlendirilmesini ileri sürenlerin yanıldığı görüşünü savunanlar, yat turizminın bile adalar doğası için zararlı olacağını, denizin mazotla kirleneceğini söylediler. Toplantıda Adalar ve Türk edebıyatı konusu da ele alındı. Konuşmacılardan Haldun Taner ve Zeyyat Selimoğlu, Adalar'da uzun süre yaşamış ünlü Türk edebıyatçılarından söz açtılar. Selimoğlu, kırk yıllık bir Heybeliadalı olarak, Hüseyin Rahmi üzerinde durdu ve bu arada Hüseyin Rahmi'nin köşkünü anlattı: "Hüseyin Rahmi'nin evini görmeğe gittim. Eve bir bekçi ailesi konmuş. Ev tamamıyla harap durumda. Gürpınar'ın odasına çıktım. Toz toprak içerisinde bir sürü ıvır zıvır eşya ile dolu. Bakımsızlıktan ötürü ölümü akla getiren bu evde daha fazla kalmak istemedim. Dışanya, çam kokulu açık havaya dar attım kendimi. Şimdi, bana sorarsanız, Gürpmafın evinden çok, iskele parkindaki bustünü gözlerimin önüne getirmeyi yeğlerim; üstadın incecik gülümseyen zeki yüzünü." Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın evinden söz açınca, biraz daha üzerinde durmak gerekiyor. Gürpınar'ın tek mirasçısı olarak köşkü İstanbul Valiliğıne 150.000 lira gibi çok düşük bir fiyatla satmış olan yeğenı Gülçin Gürpınar Tannkulu'nun eşi Aptullah Tanrıkulu şöyle yakınıyor: "Müze olması ve halka açık tutulması koşuluyla sembolik bir eder karşılığı verdiğimiz köşkte bekçi ve ailesi oturuyor. Halk ve incelemecilerden vazgeçtik, bizi bile sokmadılar. Emir böyle diye! Hatta bahçeyv de kimseyi sokmuyorlar. Biz köşkü bekçi evi ve çiftlik olsun diye vermedik." Hüseyin Rahmi Gürpınar köşkü bu durumda. Ya Burgazada'da Sait Faik Abasıyanık Müzesi? Bakımsız durumda. Anne Abasıyanık'ın bağış koşulları yerine getirilmiyor. Köşk onarımsızlıktan günden güne haraplaşıyor. Köşkten sorumlu Darüşşafaka yöneticileri ilgilenmiyorlar. Uyarılara ve yazılanlara kulaklarını tıkayıp susmayı yegliyorlar İnsanlanmızın kültür ve sanata yabancı kalışını gösteren acı örnekler. Böyle bir ortamda Adalar turizme açılsa ne olur, açılmasa ne olur? Adalar üzerine yazımı bir okur mektubundaki istekle bitirmek istiyorum. Üstün, Erhan, Elçin aileleri imzalarını taşıyan mektuba beş liralık damga pulu da yapıştınlmış. Adalar'ın Boğaziçi Genel Müdürlüğüne bağlanmasını istiyorlar. Bir örneği de Sayın Başbakana sunulmuş. Benden duyurması! OKURLARDAN Bakanlık: Aksaklığın düzeltilmesi için Nüfus İdareleri uyarıldı Gazetenizin 18.03.1984 tarihli nüshasının, "OKURLARDAN" sütununuzda "NÜFUS KÂĞlDf NEREDEN DEĞlŞTİRlLtR? başlığı altında yayınlanan yazt ilgililere inceletildi. Gelen cevabi yazıda; "Nüfusa kayıtlı olduklan yer dtştnda oturan reşit kişiler ile bunlann aileleri, bulundukları yerin nüfus idaresine başvuracaklar ve kayıtlı olduklan yerden getirtilecek nüfus kayıt örneklerine göre nüfus cüzdanlan düzenlenerek kendilerine verilir. Kişinin nüfusta kayıtlı olduğu nüfus idaresine basvurması ve kendisini tanıtıcı belgeleri ibraz etmesi halinde bu nüfus idarelerinden de cüzdanını değiştirmesine engel bir hüküm yoktur. Ancak, cüzdan değişikliği için kayıtlı olduklan nüfus kütüklerinin yenilenmiş olması gerektidir. L'ygulamada gö'rülen aksaklıkların düzeltilmesi için bir genelge ile nüfus idareleri uyanlmıştır." Denilmektedir. Açıklamamızın ilk çıkacak nüshamzda yayınlanmasını rica eder, ilginize tesekkür ederim. HA YA T İLHAN Içişieri Bakanlığı Basın ve Halkla tlişkiler Müşaviri Adalar Üzerine Eski liderlere yer verilmesin 23 tarihli bir gazetenin 11. sayfasımn 1. sütununda bir eski siyasi partinin genel başkanınm nikah şahitliği yapacağı konusunda bir yazı okudum. Kapatılmıs ve tüm faaliyetleri durdurulmuş bir siyasi partinin genel başkanınm, nikah şahitliği yapması çok önemli bir konu mu gazete için? Bir zamanlar demokrasi ve devlet gemisini kayalara bindiren bu eski liderlere önem vermek niye? Bu eski siyasilerin belUklerden silinmesini istiyoruz. Büyük gazetelerde bu siyasi bitk'mlere yer verilmesin artık. ÖNDER A YDIN İZMtR Bahçelerdeki çay fiyatları öğrencilere ağır geliyor Bizler M.Ü. İ.İ.B.F. İşletme Bölümü Bayazıt Birimi öğrencileriyiz. Sınavlanmıza hazırlanmak ve dinlenmek için Arkeoloji Müzesi çay bahçesine gidiyorduk, fakat bu yıl çay bahçesi açıhnca bir sürprizle karşılaştık, Arkeoloji Müzesi yetkilileri Sayın ÖzaVın zamlanna taş çıkartırcasına bir bardak çayı 70 TL 'ye çtkartmışlar. Çoğunlukla öğrencilerin ve turistlerin gittiği bu müze çay bahçesinde fiyat bizler için çok yüksek. ÜN/yERSİTE CENÇLİĞÎ OLARAK BİZLER, şıır öyku.. deneme... ınceleme. eleştırı . kıtap yazıları.. desen foloğraflar • Şiirleriyle: Okiay Rıfat. Fazıi Husnu Dağtarca. Metın Eloğlu, Rıfat llgaz. ^ylurathan Mungan • Öyküsüyle: Zeyyat Selımoğiu • Deneme, inceleme, eleştiri ve kitap yazılarıyla: Salâh Bırsel Fethı Nao Fusun Akatlı. Oktay AKDa! Şukran Kurdakul, Atıllâ Ozkırım ı. Doğan Hızlan. Ahmet Cenal. Aykut Tankuter Necatı Gungor. Dundar AKjnaı. Fılız Alı, Zeynep Avcı. Seima Tükel, Jak Deleon. Atillâ Dorsay. Enıs Batur. Furuzan, Ülku Demırîepe Mehmet Basutçu, Mettem Sayar, Cengız Gundoğdu, Erhan Karaesmen, Canan Beykal. Bulent Özgören, Faruk Yener Şahın Kaygun. Hıncal Uluç. Hıfzı Topuz, Gulen Zeytnbaş. Canan Usman, Ozdemır Nutku, Engın Ayça. Azız Çalıslar • Desen ve fotoğraflarıyla: Gurouz Doğan Ekşıoğlu, Vedat Gurses. Cengız Cıva, Erhan Yalvaç Ara GıJer, Ertuğrul Ateş, ismet Doğan.. A y n c a : 12 Ulusararası istanbul Festıvali'nın ek olarak • aynntılı programı V e : Lıselı ve unıversıtelı okurlarımızı ' Deneme" dalında odule çağırıyoruz HAFTA SONU TATİL EVİ Gebze'de şömineli, telefonlu ve kapanmaz deniz manzaralı şahane ev, meyve ağaçları ve çiçeklerle kaplı 1850 metrekare bahçesiyle birlikte satılıktır. Mür.: Gündiizleri: 523 77 51 Aksamları: 356 99 16 sanrjtn nobzırK tuton d e r ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle