18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HAZİRAS 1984 * * • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/U Irak'ın Tehlikeli Oyunu. (Baştarafı 1. Sayfada) Ancak şu aşamada üzerinde durmak istediğimiz bir nokta var. Irak'ın güçlü adamı Saddam Hüseyin, Başbakan Turgut Özal'a abluka altındaki böJgeye gıren tankerlerin milliyetlerlni saptamanın imkânsız olduğunu söylemiştir. Bu yüzden, İran'ın Harg adasından petrol doldurmaya gelen Türk tankerlerinin de saldırıya hedef olabileceğini ima etmıştir Bu açıklama ne ölçüde inandırıcıdır?.. Bu sorunun karşılığı üzerinde özenle durulması gerekmektedir. istanbulda dün yapılan bir açıklama, Bağdat'ın bu yaklaşımına ters düşmektedir. Saldırıya uğrayan tankerin sahibi olan şirkete göre Irak tarafı, tankerin Türk bandıralı olduğunu bile bile bu saldırıyı gerçekleştirmiştir. Açıklamada şöyle deniliyor. "Büyük Hun tankerinin Harg adasına gidişi Türk makamlarının bılgisi dahilinde olduğu gibi, tankerin bandırasını ve durumunu Irak tarafı da bilmekteydi. Çünkü Harg adasına gidecek tankerier Hürmüz Boğazı'nın üstündeki İran adası Sım'da beklerler. Harg'dan İngilizce olarak yapılan açık telsiz daveti ile yola çıkarlar. Bu açık (elsiz konuşmalarını Irak tarafı da dinlemekte ve Sırn'dan Harg'a doğru seyreden gemilerin durumunu, bandırasını, rotasını, hareket ve varış saatini bilmektedirler. Irak, daha önce konvoy halinde giden gemilere yaptığı saldınlarda gemilerin milliyetlerini ayırt edemeyeceği gerekçesinı göstermiş ti. Oysa Büyük Hun'a yapılan saldırı önceden biterek tertiplenmiştir. Çünkü Türk tankeri, Sırrı adasından Harg adasına doğru tek başına hareket etmişti." Bu açıklamaya göre, "Tankerlerin milliyetIerini saptamak olanaksızdır" şeklinde Irak yaklaşımı havada kalmakladır... Irak ne yapmak istiyor? Körfez'de Harg adası ve çevresini tek taraflı olarak "savaş alanı" ilan etmiş olan Irak, iran'a ekonomik abluka uygulama çabası içindedir. Saddam Hüseyin'in Özal'a söylediğıne göre, bu ablukayta İran'ı dize getırmek mümkün olabilecektir. Bir vandan Tahran'ın petrol gelirleri azalacak, öte /andan İran'a dönük uluslararası baskılar yoğunlaşacaktır. Irak, Türkiye'nin de Tahran nezdinde baskı yapan ülkeler safına katılmasını bekliyor olabilir. Üç gemicimizin ölümüyle sonuçlanan saldırı, belki de bu nedenle düzenlenmiştir. iran'ın Harg adasından petrol doldurmaya gelen Türk tankerlerinin de saldırı çemberi dışında kalamayacağını göstermekle Irak, Türkiye'yi de İran'a baskı yapmaya yöneltebileceğini düşünmüş olabilir... Bilemiyoruz... Ancak, Bağdat'ta böyle bir düşünce varsa, bu yaklasımın istedikleri sonucu getirebiteceği kanısında kesinlikle değiliz... Temennimiz, gerek Bağdat'ta, gerekse Tahran'da sağduyu ve itidalin egemen olması ve sadece bölgeyi değil, tüm dünyayı ateşe atabilecek bir tırmanmanın bir an önce durdurulmasıdır. UGUR MUMCU (Baştarafı I. Sayfada) GOZLEM 1 derni ile modorn olmayanını ayırt etmek güç değil mıdir? "Sıkma baş" biçimi "modern" olmayacak ve gericilik sayılacak, bu amaçla "modem şekilde" başa sarılan tülbent, kendi deyişleri ile "Atatürk inkılaplanna" uygun düşecek... Kimi kandırıyorlar dersiniz? Türban, aslında bir erkek başlığıdır. Prenslerin ve Hint rahiplerinin başlanna sardıkları türban, Osmanlı sultanları ve vezirlerince de kullanılırdı. Fakat bunların "modem bir şek'Me" kullanılıp kuUanılmadığı konusunda henüz bir ipucu ele geçirmiş değiliz. Bu ülkelerde erkekler tarafından kullanılan türban, zamanla Batı'da kadtn modast olmuş ve Paris modaevlerinde işlemeli ve türlü desenli türbanlar satışa çıkmıştır. Doğramacı, harhalde türbanın modernini Paris'te görmüş olacaktır. Danıştay 8. Dairesi 20.12.1983 gün ve 1983/2788 sayılı kararında, "Aydın, uygar ve cumhuriyetçi gençler yetiştirmekle görevli eğitim kurumlarının bazı kurallarının öğrencilere uygulanması doğaldır. Bu kurallar herkesçe bilinen ve benimsenen cumhuriyetin temel kurallarıdır. Bu kurallan öğretmek ve benimsetmekle görevli eğitim kurumlarının bunlardan ödün vermesi düşünülemez. Bu nedenle yükseköğrenim görmek üzere okula geldikleri sırada dahi başörtülerini çıkarmamakta direnecek ölçüde laik devlet ilkelerine karşı bir tutum içindebulunan..."gibi sözcüklerle başörtü 'le yükseköğrenım kurumlarına gelmeyı Atatürk ilkelerine aykırı bulmuştur. Ancak bunun bir önemi yoktur. Çünkü Doğramacı, kurumlar üstü bir kişiliğe sahiptir. Eğer Doğramacı, "modem şekilde türban kullanılmasını" salık veriyorsa, bu, gerıciliğe verilmiş bir odün sayılmaz. Peki, erkek öğrencilerin başlan kel mi? Onlar da, "Biz de modern şekilde tes kullanmak istiyoruz" derlerse Doğramacı, bu sorunu nasıl çözümleyecektir? "Modem şekilde fes" nasıl olur? Orneğin püskülü olmaz, üstüne üç hilal gibi işlemeler yapılır, eski yazı ile maşallah yazılır, lesin bir köşesine YÖK damgası vurulur. Ne bileİim işte, bir şeyler yapılır. Yükseköğrenim kurumlannda genç kızlarımız, başlanna Doğramacı'nın deyişi ile "modem bir şekilde türban" takarlar, ancak erkek öğrenciler, "Biz de fes ısteriz" diye bir dilekçe verirlerse, ne olacaktır? Suç mu olacaktır? Yok, hiç sanmıyoruz... Sanmıyoruz, çünkü anayasa düzeninde bir kısım yurttaşlar için hak olan, bir başka kesim için suç sayılmaz. Atatürk, 1925 yılında, "Medeni ve beynelmilel kıyafet bizim için çok cevherli, milliyemiz için laik kıyafettir" dedikten sonra, kadınlarm yüzlerıni, gözlerinı kapatmalanna, "Onlar yüzlerini cihana göstersinler. Ve gözleriyle cihant dikkatte görebilsinler. Bunda korkulacak bir şey yoktur" sözcükleri ile karşı çıkmamış mıydı? (Atatürk'ün Söylev ve Demeçlere, s. 210) YÖK'ün son modem türbarı" kararından sonra, 19 Mayıs törenlerine genç kızlarımız, ayaklannda uzun paçalı pantolon ve başlan türbanlı olarak çıkacaklardır. Hiç "Hayır, olmaz" demeyin, bu gidişle gençlerimiz de başlanna fes geçireceklerdir. Gidiş, o gidiştir... Bütün bunlardan sonra. bizler de başımıza bırer "Kuvayı Milli'ye kalpağı" geçirip, "Ne oluyor?" diye YÖK'e başvursak mı dersiniz? Gertciliğe verilen ödünün sonunun nereye varacağını daha önce görmüş ve bu olaylardan ders alınacağını sanmıştık. Yanılmışız... Günümüzün "inkılap" anlayışı, ne yazık ki, Atatürk ün "devrim" anlayışına pek uymuyor. Uyan Gazi Kemal, uyan... Körfez'de endişe doruğa ulaştı (Baştarafı 1. Sayfada) kelerindeki diplomaıık çevrelere göre daha önce, Tahran 'ı BM Cuvenlik Konseyi'ne şikâyet eden Korfez ulkeleri bu kez Bağdat 'ın bir Türk gemisine vönetik bombalama eylemınden fazlasıyla etkilendi. Başıa Kuveyt ve Bahreyn olmak uzere, Irak 'ın tek taraflı savaş alanı ilan ettiği bölgeyeyakın olan ulkeier Körfez'in giderek "kanşması"ndan kuşku duyuyorlar. Körfez ülkelerinin BM Güvenlik Konseyi'ne gitmesine İran'ın bir Suudi Arabistan tankehni bombalaması neden olmuştu. Birleşik Arap Emirlikleri'nde de "tehlikeli gidiş" olarak değerlendirilen önceki günkü saldı•ı gazetelerin birinci sayfalarında rr.anşet haber olarak yer aldı. BAE gazeteleri, Harg Adası açıklarında bombalanan Türk tankerine ilişkin haberleri İstanbul kaynaklı olarak verirken kendi ülkelerinin limanlannda herhangi bir tehlikeli durum olmadığını, BAE karasularında güvenliğin tam olduğunu da duyurdular. Gazeteler ayrıca, Irak 'ın boınbaladığı "hedef'in milliyetini vermemekie birlikte bir Liberya tankerinden sonra Türk tankerine yonelik yaptığı saldırıyı resmen üstlenmesine dikkati çektiler. Irak, önceki günkü saldırısını daha önce olduğu gibi yine "hedef'in milliyetini vermeden açıkladı. Irak'ıa yayınlanan gazeteler, haberi askeri sözcünun açıklamasında olduğu gibi "deniz hedef "lerinin bombalandığı şeklinde verdiler ve bir Türk tankerinin isabet aldığmdan söz etmediler. Gazeteler Harg Adası açıklanndaki saldmdan başka Irak Deniz ve Hava Kuvvetleri'nin öncekigün ayrıca Kormusa girişinde, Körfez'in kuzeydoğusunda bir konvoya da hitcum ettiğini bildirdiler. Gazetelerde yer alan haberlere göre konvoydaki 6 "hedef' isabeı aldı ve büyük bir patlamanm ardından duman görüldü. Konvoydaki gemilerin deniz ve hava saldırısmdan kaçmalan sırasında iki "hedef" de mayınlı bölgeye girerek isabet aldı. Gazeteler, bu ikinci saldırı sırasında isabet alan toplam 8 "hedef'in milliyeti hakkmda da bilgi vermedıler. Irak 'ın iktidardaki Arap Baas Partisi 'nin yayın organı "El Tavra" gazetesi, İran'ın barış ginşiminde bulunmadtğı sürece Harg Adası üzerindeki ablukanın süreceğini bildirdi. "El Tavra"nın yazısında şöyle dendi; "Tahranlt yöneticüer teh akcîğerleri olan Harg aracılığı ile nefes alamayıp ölünceye kadar, Iraklılar Harg üzerindeki ablukayı sıkUaştırmayı sürdüreceklerdir." Irak hükümetinin yayın organı durumundaki "El Cumhuriya" gazetesi de, tranla işyapan ülkeleri savaş bölgesinden uzak durmaya çağırdı ve aksi durumda sonuçlarına katlanmalan konusunda uyardı. Öte yandan, Süper Etendard jetleri tarafından fırlatılan "Exocet" füzeleri ile bombalanan "Büyük Hun" tankerinin yanı sıra, önceki gün Irak askeri sözcüsünun açıklamasında yer alan "iki deniz hedefl"nden öteki geminin durumu açıklığa kavuşmadı. Bu arada, Cezayir Devlet Başkanı Şadli Bencedid, İranIrak savaşında arabuluculuk yapmak için yeni bir girişim başlattı. Bencedid, bu aınaçIa iki ülkeye de yiiksek düzeyde temsilciler gönderdi. tran'm Ankara Buyükelçisi Muhammet Gencidost, Irak'ın Türk tankerine yönelik saldınsı ile ilgili olarak, "Irak, gemilerin hangi ülkeye ait olduğunu bilmediğini öne sürerek yalan söylüyor," dedi. A!\'KA muhabirinin sorularını yamüayan Gencidost, Irak haber alma serv'ıslerinin Körfez'de hangi gemilerin bulunduğu kor.usunda bilgisi olduğunu ve saldırdıklan geminin Türk bandtralı olduğunu bildiklerini söyledi. Fındıkh'daki heykeller parçalandı yok edilmesi tartışılırken, htanbul'da da Mimar Sinan Üniversitesi Heykel Böiümü öğrencilerinin hazırlayıp, Fındtklı Parkı'nda açtıklan, "Açık Hava Heykel Sergisi"ndeki heykeller parçalandı. Toprağa demir çubuklarla bağlı olan heykellerin nasıl ve neden parçalandığı kesin olarak öğrenilemedi. Akademi öğrencileri, heykellerin kınlmasında bir kasıt olduğunu sanmadıklarını belirterek "Günümüzde heykelleri kıracak insanların olabileceğini de düşünemeyiz" dediler. (Fotoğraf: YALÇIıS ÇAKIR) !^ Halefoğlu: Kıbrıs ABD ile ilişkimizi Baştarafı I. Sayfada mu da hiç yardım edici nitelikte degildir." Yunan lobisinin, Reagan yönetiminin tüm çabalarına karşılık güçlü durumda olduğunu vurgulayan Halefoğlu, Senato Dışilişkiler Komitesi'nin, yardımı Kıbrıs sorununa bağlaması, Temsilciler Meclisi'nin ise bu koşulu çıkararak, yardım miktarını azaltması konusunda, "Her iki durumu da tercih edilebilir bulmuyoruz. Gerek Senato, gerekse Temsilciler Meclisi Komiteleri'nin aldığı karar cezalandıncı nitelikte davramşlardır" dedi. LAİKLİKTEN DÖNÜŞ YOK "Tiirkiye'de Arap aleminin baskısı sonucu aşırı dinci akımların etkin olması ve aşın tslamcılığın Titrkiye için büyüyen bir tehlike haline gelip gelmedigi" yolundaki soruva Halefoğlu, "Laiklik ilkesi 60 yıldır Türkiye'nin yaşam biçirai olmuştur. Böyle bir tehlike söz konusu degildir" dedi. Türkiye'nin temel olarak Batılı bir ülke olduğunu vurgulayan Halefoğlu, İslam ulkeleri ile sürdürülen ilişkilerin de "tamamlayıcı nitelik" taşıdığını söyledi. HALEFOĞLU CUELLAR İLE GÖRÜŞTÜ Bir süreden beri ABD'de bulunan Dışişleri Bakanı Vahit Hakfoglu, BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar ile görüştü. Dışişleri Bakanlığı sözcülüğünden yapılan açıklamaya göre, Halefoğlu ve de Cuellar görüşmesı sırasında Kıbrıs sorunu ve Onadoğu'daki çeşitli konula.ra değinildi. Halefoğlu, Genel Sekretere Güvenlik Konseyi'nin Kıbrıs'la ilgili olarak aldığı son kararın sorunun çözümüne yardımcı olmadığını belirtti. Halefoğlu geçen cumartesi akşamı Washington'da TürkAmerikan Dernekleri Kurulu, ertesi gün de New York'ta Türk Dernekleri yöneticileriyle görüştü. Halefoğlu bu toplantılarda, genel seçimlerden bu yana Turkiye'de ortaya çıkan gelişmeleri, alınan ekonomik önlemleri, yerel seçimleri ve sonuçlarım anlattı. Dışişleri Bakanı ayrıca, temsilcilere Türk dış politikasının ana hatları, hükümetin sorunlara yaklaşım biçimi konulannda bilgi verdi ve •\\merika'daki Tiirkler'in faaliyetleri memleketimizde takdirle karşılanmaktadır, bu faaliyetlerin devamını bekliyonız" dedi. Baştarafı 1. Sayfada tebliğler Bakanlar Kurulu Kararnamesi olarak yeniden yazılarak Resmi Gazete'de peyderpey yayınlanacak. 12 aralık tarihinde yayınlanan bir Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile 1567 sayılı Türk Parasım Koruma Yasası uyarınca yapılacak tüm düzenlemeler, yeni kurulan Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'na bırakılmıştı. Bir dava nedeniyle konuyu ele alan Yargıtay 7'nci Ceza Dairesi ise 1930 yıunda çıkanlan bir yasa ile yetkilerin Bakanlar Kurulu'na bırakıldığım, dolayısiyle herhangi bir birime devredilemeyeceği kararına varmıştı. Yüksek Mahkeme söz konusu yasanın kaldınlmadığı sürece bu yetkilerin ancak Bakanlar Kuruİu'nca kullanılabileceği hükmüne de varmıştı. \ PakdemirK'mn Umut halkm Baştarafı 1. Sayfada tepki yoğunluğu belki heniiz yok halkımızda, ama bu bilinç gelişiyor" diye konuşuyor eski çevre musteşarı. Erim'in Turkiye'de çevre korunması konusundaki sınırlı iyimserliğinin ikinci kaynağı, 1983 ağustosunda kabul edilmiş olan "Çevre Kamınu". Bu kanunun etkin biçimde uygulanabilmesi için gerekli olan yönetmeliklerin bir an önce çıkanlması ve gerekli standartlann saptanması için sürdürülen çalışmalann mutlaka sonuçlandırılması gerektiğini belirten Refet Erim, bu kanuna tam anlamıyla sahip çıkılması halinde çevreyi koruma konusunda önemli aşama yapılabüeceğine inaruyor. Çevre korunmasını sağlamak için çeşitli standartlar getirecek olan bu yasal düzenlemeye göre, Orneğin bir sınai işletmenin çevreyi kirletme açısından hangi koşullara uymak zorunda olduğu açıkça belirtilecek ve bu standartlara uymayanlar hakkında işlem yapılabilecek. Ozellikle bu kanundan önce kurulmuş olan işletmelere yeni koşullaTa uyum sağlamalan için bir süre tanmacağını belirten Erim, bu geçiş dönemi sonunda eski "kötü alışkanlıklarını" sürdüren işletmeler için yeni yasal düzenlemenin anlamlı yaptırımlar getirdiğini kaydederek şöyle diyor: "Bazı kimseler yasa hükümlerine uymamak için yan yollar arayabilirler tabii, ama bulabilirier mi bilmiyorum. Bu kanun, sözünü ettiğim yönetmelikler de çıktıktan sonra, bu yönetmeliklerde belirlenen standartlara uymayan işletmeler konusunda hem cezai, hem de hukuksal birtakım ciddi yaptınmlar getiriyor. İdari makamlara bu standartlara uymayan firmalar hakkında önce ihtar verme, sonra olayın önemine göre bir tesisi kısmen ya da lamamen faaliyetten alıkoyma yetkisini veriyor. Ayrıca para cezalan da bugüne kadar alışılagelmiş para cezalanna göre oldukca ağır." "Çevre Kanunu"nun istenen sonuçları verebilmesi için konuyla ilgili bütün güçlerin seferber edilmesi gerektiğini vurgulayan Erim, "Çevre Müsteşarlıgı"mn Başbakanlık bunyesindeki konumunun korunmasına da büvük önem veriyor. Her türlü elekirik, badana ve boya işleri yapılır Tel: 5 25 51 99 TURYAĞ dan TESEKKÜR Yeni Tesislerimizin Açılış Törenlerini Onurlandıran Otobüs, duran kamyona çarptı: 8 ölü, 19 yarah Haber Merkezi Bolu'nun Gerede ilçesi yakınlarında dün sabaha karşı yolcu otobüsünün, yol kenarında duran kamyona çarpması sonucu 8 kişi öldü, yaralanan 19 kişiden durumları ağır olan 5 kişi Ajıkara'ya, 2 kişi de Düzce'ye nakledilerek tedavi altına alındılar. Kaza, Gerede'den Karabük yönüne gitmekte olan Mehmet Arpaa yönetiraindeki 34 UL 095 plakalı otobüsün Çayören köyu yakınlarında, yol kenarına park edilmiş 14 AL 699 plakalı kamyona şiddetle çarpması sonucu meydana geldi. ÖLENLER Yolcuların uykuda olduğu bir sırada meydana gelen trafik kazasında, Hüseyin Gül, Rıza Gürkay, Mehmet Altın, Osman Güven, Aydın Bozkurt ile kimlikleri henüz belirlenemeyen bir kadın ile iki çocuk hayatlarını yitirdiler. Yaralılardan 12 kişi Gerede Devlet Hastanesi'nde, durumları ağır olan 5 kişi Ankara, 2 kişi de Düzce'de tedavi altına alındılar. Sayın İ.KAYA ERDEM'e Bayındırlık ve İskan Bakanı Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Kazanı patlayan işyerinin ruhsatı yvk tstanbul Haber Servisi Süleymaniye'deki Güven Iş Hanı'nda önceki gün meydana gelen patlamada 4 kişinin ölümü 23 kişinin yaralanmasına neden olan buhar kazanının bulunduğu kuru temizleyici atelyesinin ruhsatımn olmadığı anlaşüdı. Süleymaniye Kot Taş Yıkama ve Boyama fabrikasuun ortaklarından Nihat Dirice'nin savcılıkta ifadesi alındı. Dirice ifadesinde "Cumartesi giinü çıkarken, kazanın suyunu boşaltmıştım. Fazla ısındığında dereceye göre sıcak suyun üzerine soğuk su ilave ediyoruz. Çocuklann demirleri eritecek kadar ısıtıp ısıtmadıklarını bilmiyorum. Belediyenin yetkili memuıian geldiğinde ruhsatımız yok, taşınacağız demiştim" dedi. Bu arada yarahlardan Murat Dirice, Esat Keklik ve Metin Tuncer'in durumlannın ciddiyetini koruduğu bildirildi. Tedavi altına alınan Abdülcelil Yılmaz, Hacı CeJep, Murat Çdik (7), tzzet Altun ile Ramazan Altıntaş'ın durumları iyiye giderken yaralılardan Aziz Gökyıldırım, Mahmut Çelik ve Şerafettin Aşçı dün taburcu edildiler. • Vatan Mimarlık ve Mühendislik Yüksekokulu'ndan 13.11.1983 tarih ve 35 sayılı Yonetim Kurulu kararı ile verilen çıkış belgemi yitirdim, hükumsüzdür. ZEKİ ÖZVER • Ha\alımanı Güvenlik Konıutanhğı'ndan aldığım 0275 nolu giriş kartımı kaybettim. Hükum Gelecek kuşaklara temiz (Baştarafı I. Sayfada) çeşitli etkinlikler izlenecek. "Haliç'in Kurtarılmasına Yardım Sempozyumu" bugün İstanbul Ticaret Odası toplantı salonunda yapılacak. Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu'nca düzenlenen sempoz>"umu, İTO Meclis Başkanı Kemal Yarar yönetecek. Sempozyumun açılışmda Vali Nevzat Ayaz ve Belediye Başkanı Bedrettin Dalan konuşacaklar. Sempozyum, İstanbul Valiliği, belediyeler, Ugili kuruluşlar ve çevre sakinlerinin işbirliğini sağlamayı amaçlıyor. Sempozyumun sonunda Büyük İstanbul Nazım Plan Bürosu Başkanı Kutlu Güzelsu bir değerlendirmede bulunacak. VALİ AYAZ:TEMİZ İSTANBUL İÇİN 20 YIL GEREK İstanbul Valisi Nevzat Ayaz, "Tertemiz bir İstanbul için 20 yıl gerektiğini" bildirdi. Vali Ayaz, Dünya Çevre Günü nedeniyle düzenlediği basın toplantısında bu sürenin maddi olanaklann arttınlmasıyla lOyıla indirilebileceğini belirtti. 1 .C. Marmara ve Boğazları Belediyeler Birliği tarafından, çevre kirliliğinin uoğa ve insan üzerindeki doğrudan etkileri şu şekilde vurgulanıyor: Hava kirliligi: Konut ve sana'. kuruluşlarının bacalarından, taşıtların egzozlarından çıkan kimyasal maddeler havaya kanş«rak doğrudan solunum sistemini etkiliyor. Bronşları tahriş ederek kronik bronşit, aşırı nefei darlığı, hatta akciğer kanserine yol açıyor. Kirlilik atmosferdeki ozon tabakasını da bozuyor, çeşitli cilt hastalıkları (kanser de dahil) ortaya çıkabiliyor. Havaya karışan kurşun, vücutta birikerek kronik zehirlenmelere neden oluyor. Su kiıiiliği: Balık ve diğer canlıların ölmesi, dayanıkh türlerin dışındaki canh türlerinin nesillerinin tükenmesi, sonuçta balık üretiminin düşmesi. Bunun yanında, kurşun, arsenik, tarım ilaçları gibi kimyasal maddelerle yüklü bahkların yenmesiyle insanların da zehirlenmesi. Mikrobik kirlilik ile, tifo, dizanteri, çocuk felci gibi salgın hastalıkların yoğunlaşması. Alerjik cilt hastalıkları. Deniz kirliligi sonucu, iç ve dış turizm olanaklarının daralması. Haliç ve İzmit Körfezi'nin tamamen ölmesinin yanı sıra, bugün Marmara Denizi'nin bazı kesimlerinde kirlilik oldukça tehlikeli boyutta. îstanbul kıyv ları, Gemlik ve Bandırma Körfezleri, kirlilik sınırlarının çok üstünde. İzmir Körfezi de, kirlilik kervanının başını çeken ve "biten deniz" parçalan arasında. Toprak kirliligi: Yanlış tarım tekniği, bilinçsiz ilaçlama, kaliteli topraklann sanayiye açılması, toprak kirliliğini yoğunlaştırıyor. Ormanların yok edilmesinin neden olduğu erozyon, getirdiği zararlann dışında, doğrudan deniz kirliligi nedeni. Topraktaki kirlilik, yağmur sulan ile denizlere, hatta kuHanma suyu yataklanna kadar uzanarak sonunda yine insanı yakalıyor. Yanı sıra, çiğ yenen bitkiler de topraktaki kirliligi doğrudan insana aktarıyor. Gurültü: Büyük kentlerde ve işyerlerinde doğrudan insan sağlığını tehdit eden boyutlarda. Sayın İ.SAFA GİRAY'a Ulaştırma Bakanı Sayın VEYSEL ATASOY'a Sayın Milletvekillerimize, İzmir Valisi Sayın M. Vecdi Gönül'e, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Dr, Burhan Özfatura'ya, Ege Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Sermet Akgün'e, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Ömer Yiğitbaşı'na, Karşıyaka Kaymakamı Sayın Sedat Kars'a, Merkez İlçe Belediye Başkanı Sayın Süha Baykal'a, Karşıyaka Belediye Başkanı Sayın Nevzat Çobanoğlu'na,ve diğer çevre ilçelerin Belediye Başkanlarına, Oda ve Borsalarımtza, Üniversite ve Araştırma Kurumlarımızın değerli temsilcilerine, değerli ortaklarımıza, sanayici arkadaşlarımıza, kardeş kuruluşlara, basın mensuplarına, resmi ve özet kesimden açılışa katılan ve bu mutlu günümüzde telgraf, telefon, mektup ve çiçekleriyle bizleri hattrlayan tüm dost ve müşterilerimize içtenlikle teşekkürlerimizi sunarız. Yönetim Kurulu Başkanı Rona Yırealı Murahhas Üye ve Genel Müdür i.şevkl Flgen Turyag Türkiye, Yağ ve Mamulatı A.Ş., İZMİR TASER CEYLAN • Dcui/ Kuvvetleri Komutanlıüı'nduu aldığım kimlik kartım kaybolmuştur Hükumsüzdür. MlSb KÖSE
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle