Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Sahibi: Cumburiyet Malbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonira Şirkett adına Nadir Nadi, # Genel Yayın Muduru: Hasan Cemal, Müessese Müdüru: Eminc Uşaklıgil, Yazı İşleri Muduru: Okay Gönenan, # Yazı İşleri Müdür Yardımcısı: Ahmet Kondsan, Haber Merkezi Müdürıı: Yalçin Boyer, Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Acar. Temsikiler. ANKARA: Yalçın Dogan, IZMİR: Hikmel Çrtinkaya, ADANA: Mehmel Mercan, 9 Ser\is Şefleri: lstanbul Haberleri: Keha Öı, Dış Haberler: Ergun Balcı. Ekonomi: Osman l!lagsıy. Kültür: Aydın tmcç, Magazin: Valçın Pekşen. Spor Danışnıanı: Abdülkadir Vucelman, Düzelıme: Refik Durbaş, Araşiırma: Şahin Alpav İşSendıka: Şiikran Ketenci. Büro/ar: • Ankara: Ziya Gökalp Bulvarı Inkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33088185, • İzmir: Halil Ziya Bulvarı No: 65/3, Tel: 254709131230 • Adana: Aıatürk Caddesi, T.H.K. İşhanı Kat: 2/13, Tel: 1455019731 • Basan ve Yavan: Cumhuriyel Vlatbaacılık ve Gazelecilik T.A.Ş. Türk Ocağı Cad. 39/41, Cağaloğiu, İst. PK: 246İst. Tel: 5209703 Telex: 22246 1 \k\ l l'llv.lk Oülc: Ikıııdr. P •Us 1.HM :: •« Denktaş: Serbest bölge^ vatanı satmak değîldir Türkiye'den enflasyon "ithali"nin önlenmesi için "Lira"mn üzerine KKTC damgası vurulmasmın istendiği öğrenildi. Haber Merkezi Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin, "serbest bölge" haline getirilmesi konusundaki tartışmalar yoğunlaştı. KKTC Cumhurbaşkam Rauf Denktaş, Kuzey Kıbns'ın serbest bölge haline getirilmesine karşı çıkanlan dün yanıtlayarak, "Bunu vatanı satmak diye yorumlamak doğnı değildir" dedi. Bu tartışmanın yanı sıra Türkiye'deki enflasyonun KKTC'ye de yansımasımn önlenmesi amacıyla Ada'da kullanılan Türk parasının üzerine KKTC mührü konularak " k o n t r o l " edilmesi önerisinin işlerliğe kavuşturulması istendi. Başbakan Turgut Özal'ın geçtiğimiz cuma günü gazetemize yaptığı açıklamada gündeme gelen KKTC'nin serbest bölge haline getirilmesi konusu, önceki gün KKTC Kurucu Meclisi'nde sert eleştirilere yol açmıştı. Cumhuriyetçj Türk Partisi Genel Başkanı Özker Özgiir yaptığı konuşmada, "Eğer serbest bölge haline dönüştiirülürse Kuzey Kıbrıs tiim diinya tekellerinin sömürgesine dönttşecektir" demişti. Rauf Denktaş'ın Ankara'ya yaptığı resmi ziyarette ele a'ınan konular çerçevesinde ekonomik durumu görüşmek üzere KKTC'den bir heyetin Ankara'ya geleceği öğrenildi. Ekonomi ve Maliye Bakanı Salih Coşar başkanlığındaki heyetin Ankara'dan davet beklediğini belirten KKTC yetkili çevreleri bu görüşmelerde. ""Türkiye'den KKTC'ye enflasyon ithali"nin önlenmesi konulannın da ele alınacağından söz ettiler. Ekonomi ve Maliye Bakanlığı'na yakın çevreler. KKTC Merkez Bankası'nın para basmasının sÖ7 konusu olmadığını, ancak Ada'da kullan laıı 1 urk parasının " k o n l r o l " edilebilmesi için bankno'.ların üzerine özel bir "KKTC mühni" vurulmasından yana olunduğunıı belirttiler. İlgili çe\ reler, böylece piyasadaki paranın Merkez Bankası tarafından kontrol edilebileceğini, bildirdiler. Kıbrıs muhabirimiz İzzel Rıza Yalın'ın bildirdiâınc göre, KKTC Cumhurbaskanı Raut Denkta^, serbest bölge konusunda muhalefetin sert eleştirileri üzerine, "Bunu vatanı satmak. vatanı somurlmek anlamında yorumlayıp, devlet ekonomisi kurtulmuyor diye kötiilemek doğru bir şey degildir" dedi. Serbest bölge konusunda olumlu ve olumsuz söylenecek çok sözleri olduğunu belirten Denktaş, bunun halk önünde tartışılmasından yana olduğunu da açıkladı ve şöyle dedi: "Serbest bölgeyi savunanlar şudurlar, budurlar diye derhal somutlandırılıp sanki kötü bir şey düşünüyorlarnıış idenimi varatılırsa. halk gerçekleri bilmez olur. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, serbest bölge konusunun güncelleşmesinden sonra ilk kez Başbakan lurgut Özal'dan da söz ederek, "Sayın Özal'ın konu ile ilgili görüşlerinden istifade etmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu. ÖZAL: KARAR TAVSİYE NİTELİGtNDE Başbakan Turgut Özal, "KKTC'nin serbest bölgeye dönüştürülmesi kararı, tavsiye niteliğinde bir karsrdır" dedi. TBMM'de gazetecüerin sorulannı cevaplandıran Özal, konunun KKTC ve Türk makamları arasında ayrıntılı olarak göıüşülmesi için henüz bir tarih tespit edilmediğini de belirtti. KOVA KOVA DOMATES Kovalarla tarlaya gidiliyor. Kovalar birazdan domatesle dolacak. Denetimsiz alışveriş üreticinin pahalıya sattığı ürünle başlayıp, komisvoncuya, aracıya gerekli kârları sağladıktan sonra tüketicinin aklını başından alan fîyatlara ulaşacak. (Fotoğraf: KADİR CAN) Üretim planı yapılmazsa sebze ve meyve ithal listesine girer PAHAIJUĞIN KAYNAKLARI Belediyelerin üretim merkezlerinde denetimleri yok. Fırsatçılar fatura oyunları ile fiyalları ayarlıyorlar. Bol para ile piyasaya giren Arap tüccarlar fiyatların yükselmesine neden oluyor. Devletin ilgili kuruluşlarının başıbozukluğu yüzünden üretici, komisyoncuya ekonomik yönden bağımlı. Devletin denetimi olmadığından üretici ürünü pahalıya satıyor, aracı tüccarlar iyi kâr yapıyor, tüketici ise pahalıya aiıyor. H İ K M E T ÇETİNKAYA ADANA/HATAY Yaş sebze ve meyve fiyatlarındaki başdöndürücü dalgalanma üreticiden tükeıiciye dek sorunlar bir zincir halinde uzayıp giderken, şu ana dek devletin hiçbir önlem almadığını gördük oniki gün süreü gezimiz boyunca. Fethiye'den başlayıp Akdeniz'i bir baştan bir başa dolaştığımız üretim bölgelerinde, devletin ilgili kuruluşlarının kayıtsızlığına, boşvermişliğine tanık olduk. Belediyelerin denetimindeki belediye sebze hallerinin hangi amaçlarla kurulduğunu, komisyoncular üzerinde ne denli denetimi olduğunu. malını satan üreticileri kollayıp kollamadıâını izledik. Saptamalarımız özetle şuydu: • Belediyelerin üretim merkezlerinde denetimleri yok. Yasal boşluklardan yararlanan fırsalçılar yaş sebze ve meyve fiyatlannı fatura oyunlanyla diledikleri fiyat düzeyine çıkarabiliyorlar. • Kış aylannda Antalya yöresine, yaz aylannda ise Çukurovn'ya giren Arap tüccarlar domates, biber, şeftali, kiraz, kayısı gibi iirünleri büyük fiyatlar vererek topluyorlar. Bu da fiyatlann yükselmesine neden oluyor. Sınır ticareti ise bunlara onemli bir etken olarak ekleniyor. • Devletin yapacağı kollamayı, iireticiye komisyoncu yani aracı tüccar yapıyor. Lretici bu kişilere ekonomik olarak bağımlı. Bu yüzden dövize dayalı bu tanm dalında "ipler" komisyonculann elinde.. Üretici zonınlu olarak bu kişilere malını veriyor. • Üretici ilk kez bu başıbozukluktan kârlı çıkıp urünunü pahalıya satarken, yıllardır olduğu gibi aracı tüccarlar yine kazançlanna kazanç katıyorlar. Tüketici de ağırlaşan enflasyon koşulları altında sebzeyi yüksek fiyatlarla satın alabiliyor. Antakya Belediye Başkanı Mahmut Alpagut kendi yetkilerini kullanarak Antakya yöresinde toplanan sebze ve meyveleri belediye sebze haline sokmak için çok direndi ama bunda başarılı olamadı. Sebze ve meyvenin Amik Ovası'nda üretim merkezi olan Antakya yöresinde tüketici özellikle domatesi hâlâ 250 liraya aiıyor. Belediye Başkanı Alpagut, bağlantıh mal yüklü kamyonlar dışındaki diğer araçların hal'egirmesini zorunlu kıldı. Mal etiketlerinde fatura tarihlerinin olmasını istedi. Hem iç tüketime, hem de Ortadoğu'ya giden sebze ve meyve yüklü araçları denetlemeye çalıştı. Ama alıcılar direndiler hâttâ İçişleri Bakanlığı'na Belediye Başkanını sikâyet ettiler. Bundan da çıkan sonuç şuydu: • Onlemlerin bireysel olarak alınması sonınlan çözümlemez. Devletin bu konuya el atması gereklidir. Bu da önce yasal düzenlemeler getirilerek olur. Adana Ciftçıler Birliği Başkanı İzzettin Özgiray yaş sebze ve meyve sorununu dile getirirken önce "kaçak tohum" olayına değindi ve "bu iş eroin getirmekten daha zordur" dedi. 34 yıldan beri tohum mücadelesi yaptığını belirten Özgiray kendisinin yurda çok sayıda kaçak buğday, pamuk ve sebze tohumu getirdiğini vurgulayarak şöyle konuştu: Ben yıllardır hep kaçak tohum geçirdim. Devletin tarım kuruluşlan "tohum denemesi" diyorlar ama ortaya hiçbirşey çtkaramıyorlar. Beni bu yüzden polise yakalattılar. Mahkemeye verdiler. Hep siyasal iktidarlarda eş, dost olurdu. Bu yüzden hiçbir ceza almadım. Benim araacım kaçakçılık yapmak değil. Batı ülkelerinde gelişmiş tohumu ülkemde ekmek ve fazla ürün almak. Ben tohumu ilk olarak Suriye'den soktum. BASIBOZLKLUK Bu yıl yaş sebze ve meyvede fiyat yükselmeleri neden? Efendim, bizde önce bir tarım politikası yok. Türkiye'nin tanm planı olmadığından yıllardır bir başıbozukluk var. Başbakan Turgut Özal, narenciye ihracatçılarıyla Ankara'da yaptığı toplantıda geçen gün bu konuda benim fikrimi sordu. Ben fikrimi açıkladım. Tohum sorununun çözumlenmesini, seracılığın özendirilmesini, ihracatın bu sistemle sürmesini istedim. "Üreticiyi kollayalım, destekleyelim" dedim. "Ziraat Bankası asli göre vine dönsün, sanayicilere değil tanma hizmet versin" diye oneri getirdim. Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Sami Doğan ise " T a n m kesimi ülkemiz ekonornisinin içinde bulunduğu en önemli sektördür" diyerek şunları söyledi: Ama ne yazık ki ülkemizde hukuksal düzeyde bir tanm politikasının oluşturulması gerçekleşmemiştir. Ziraat mühendisleri olarak ulusal tanm politikasının üç temel unsura oturtulmasını savunuyonız. Bunlardan biri toprak reformu, diğeri, tarımsal üretim planlaması, üçüncüsü ise kırsal alandaki üreticilerin Batılı anlamda demokratik halk kooperatiflerinde örgütlenmeleridir. FIYATI TÜCCAR BELİRLİYOR Yaş sebze ve meyvedeki fiyat d,âlgalanmalarının kaynağı nedir sizce? Bizim ülkemizde tarımsal işletmeler aile işletmeciliği niteliğindedir. Ürettiği ürünü kendisi ve kooperatifi aracılıgıyla pazarlayamamaktadır. Bu yüzden dörtbeş el değiştirir ürün. Aracı ve tüccarlar sebze ve meyve piyasasını kendilerinin istedikleri fiyatlarla belirlerler. Bu durumda da tüketiciler yaş sebze ve meyveyi pahalı yerler. Ülke tarımına Tanm Bakanlığı'nca görev yürüten Ziraat Mühendisleri, tarımsal üretimde yönlendirme aşamasında ne denli etkili? 1960 yılında çıkanlan 7462 sayılı yasamız var. Bunun pratikte uygulanması için bir yetki tüzüğünün çıkarılması gerekiyor. 24 yıldır çıkmadı. Bir veteriner hekim köye gitti kuduz gördü. Hemen o köyü karantinaya alır. Ama Ziraat mühendisi serada ya da larlada bir hastalık gördü mü hiçbir şey yapamaz. Evet, yaş sebze ve meyve olayında karmaşa sürerken yazımızı şöyle noktalamak istiyoruz: Eğer Türkiye'de dövize dayalı yaş sebze ve meyve tanmında bir planlama yapılmazsa biriki yıl içinde biz bu ürünleri ne yiyebilir, ne de ihraç edebiliriz. Peynirden tereyağından sonra belki de yaş sebze ve meyve ithal ederiz. ıurk işçılerı geri primine yüz vermedi ANKARA, (ANKA) Federal Almanya'nın başta Türkler olmak üzere ülkede bulunan yabancı işçilerin sayısını azaltmak amacıyla uygulamaya koyduğu geri dönüş teşvikleri bu hafta sona eriyor. ANKA muhabirinin Federal Almanya yetkililerinden edindiği bilgiye göre, aynı amaçla geçen ekim ayında yürürlüğe konulan iki ayrı uygulamadan yararlanmak için başvuran işçi sayısı 70 binin altında kaldı. Öıe yandan, gerek Türkiye, gerekse Federal Almanya'da tartışmalara yol açan söz konusu teşviklerden yararlanmak üzere başvuruda bulunanlardan çoğunun Türk işçisi olduğu belirlendi. Buna karşın, Türk işçilerinin, özellikle 10 bin 500 marklık prim uygulamasına beklenenden az ilgi gösterdikleri belirtiliyor. Federal Alman hükümetince yürürlüğe konulan bu uygulamalardan ilki çalıştığı firmansn kapanması halinde ailesiyle birlikte ülkesine kesin dönüş yapmayı kabul eden işçiye 10 bin 500 marklık prim verilmesini öngörüyor. 30 bin kadar ışçinin yararlanabileceği tahmin edilen bu uygulaına ile ilgili olarak şimdiye kadar yapılan başvuruların 11 bin düzeyinde olduğu, bunların yüzde 90'ının ise, Türk işçilerince yapıldığı belirtilivor. tSVEÇLİ VE TÜRK ÇOCUKLAR BtR ARADA İsveç Türk İşçi Oernekleri Federasyonu ile Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığının ortak çahşmaları ile bu yıl Türkiye'ye İsveç'teki Türk işçi ailelerinin çocukları ile tsveçli çocuklardan oluşan 80 kişilik grup geldi. Fotoğrâfta İsveçli ve Türk çocuklann bir bölümü görülüyor. PARIS'ten MEHMET ALTAN Türkiye'yle tanıştılar SİNA KOLOĞLL Konya'nın Kulu kazasından Isveç'e gideli yıllar olmuş. Kimi ilk defa, kimi iki ya da üçüncü kez duydukları ama bilmedikleri, ait oldukları ama yaşamadıkları bu yerlere geldiler. İsveç'teki Türk Işci Dernekleri Federasyonu ile Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanhğı'nın ortak çalışması ile geçen yıldan başlayarak burada yaşayan Türk çocuklarının Türkiye'ye getirilmesine başlandı. Bu yıl 80 çocuk geldi İsveçli arkadaşlarıyla birlikte. Gelenlerin büyük çogunluğu Konya'nın Kulu kazasından. Kaldıkları oteli olduğu gibi kaplamışlardı. Lobi, bar, odalar hep çocuk dolu. tlk bakışta kimin tsveçli kimin Türk olduğu pek belli olmuyor. Yapıları, hareketleri ile yeşerdikleri toplumun alışkanlıklarının kişiliklerini etkilediği belli. Giyimleri, özellikle konuşmalan farklı. Bir yanda Orta Anadolu şivesi, diğer yanda tsveççe karma bir Türkçe yapısı meydana getirmiş. Tîmur Çelik (13) sarı saçh mavi gözlü "Tfirk mii acaba" diye Osman öğretmene sorduğumuzda Timur biraz kızarak " U b i i " dedi. • "Siz gazetecisiniz. Şimdi ben şu trabzandan aşağı atlayacağım sen de benim fotoğrafırnı çekeceksin." Güldük. Timur, İstanbullu. Yeniköy'de oturuyor. Her gelişinde daha farklı bir Yeniköy bulduğunu belirtiyor. Kafilenin başında bulunan Osman öğretmen iki haftadır 80 çocukla uğraşmanın yorgunluğu ile kısaca geziyi anlattı. Önce Çanakkale'ye gitmişler. Burada 11 gün kalmışlar. Çok memnun olduklarını belirtiyor Osman öğretmen. Çanakkale valisinin gelmesi ve beraber yemek yemeleri çok duygulandırmış kendilerini. Sonra İstanbul'a gelmişler. Kendilerine Atatürk Öğrenci Yurdu'nda yer ayırtılmış. Bir odada beş kişi. Osman öğretmen bu konuda fazla konusmak istemiyordu: "Herhalde hazırlıksızdılar"... Erdal Güven, Kululu. İlk defa geliyor. Oldukça heyecanlıydı. Çünkü annesinden, babasından duyduğu resimlerini gördüğü kendi yaşıtları ile tanışacaktı. Meryem Kılıç (12) daha önce doğduğu yeri görmüştü. Nasıl, anlaşıyor musun arkadaşlannla? Eveı. Meryem evet diyordu. Ama "evet" derken gözlerini yukarı kaldınp yüzünü biraz buruşturmuştu. Hülya (12)'nın da ikinci gelişi. En çok camüeri ve müzeieri beğenmiş. Ümmühan (ll)'ın dikkatini en çok mağazalar çekmiş. Giyim mağazalarını çok beğendiğini söyledi. İsveç'teki arkadaşları ile arasının iyi olduğunu söyledi. Ama yine de Türk akranlarını "tercih ettiğini" vurguladı. İsveçli çocukları Türk arkadaşları ile birlikte otelin içinde koşuşurken birini yakaladık. Jirauni Delgren (11) hayatında ilk defa Türkiye'ye geldiğini söyiedi. Bu gelişten fazla bir şey anlamadığı belli oluyordu. " H e r şey çok degişik, farklı" bütün yapabildiği yorum buydu. Benimle konuşsanıza Peki konuşalım. Nasıl buldun gezdiğin gördüğün yerleri? Bazı şeyler çok farklı. Ama nasıl anlatayım bilemiyorum ki. Dilek Pektaş (11) dilinin döndüğünce gerçeği anlatmak istiyordu. İstanbul'daki Çanakkale'deki ya da Kulu'daki yaşıtları ile İsveç'ten gelenler arasındaki farkı söylemek istiyordu. Mitterrand'ın Moskova gezisi ardından François Mitteırand'm iktidara geldikten ancak üç yıl sonra, ilk defa olarak Sovyetler Birfiği'ne resmi bir ziyarette bulunması geniş yankılar uyandırdı. Halbuki, bir önceki Fransa Cumhurbaşkanı Giscard d'Estaing Sovyetler Birliği ile çok daha yakın ilişkiler içindeydi. Bu nedenle cfGaulle'cü gelenegi izleyen Fransız sağının, Amerika'ya izafi olarak daha az bağımlı hareket ettiğini gören Moskova, 1981 yılındaki başkaniık seçimlerinde, Sosyalist Mitterrand'a karşı liberal Giscard d'Estaing'\ desteklemişti. Şimdi Fransa'da, bütün basın Mitterrand'm Sovyetler Birliği'ne gerçekleştirdiği geziyi tartışıyor. Bir süre önceki resmi açıklamalara göre, Fransa Cumhurbaşkanı, Sovyet Askerteri Afganistan'dan çekilmedikçe, Sovyetler'i ziyaret etmeyecekti. MittBrrand'm kısa bir süre önceki resmi açıklamayı unutarak Sovyetler'e gitmesinin birçok nedenleri var Bunlardan birincisi, her şeye rağmen d'Gaulle geleneğine bağlı bir Cumhurbaşkanı olmak isteyen Mitterrand, en azından, görüntü olarak, Moskova ile de ilişki içinde olduğunu göstermek isteyerek çok fazla ABD yanlısı politikasını dengelemeyi amaçlıyor. Ayrıca Fransa, eski temkinini bir yana bırakarak, Amerika peşinde, bir takım eylemli dış maceralara girişti. Bir süperin yanında bu kadar fazla yer almış olmak, Fransa'ya, kamuoyuna yansıyan ve yansımayan zorluklara neden oldu. Fransız Cumhurbaşkanı, bu ziyareti ile bu zorlukları sınırlamayı amaçlıyor. Mitterrand'm gezisinin bir diğer nedeni ise, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin, Fransa'nın aleyhine işlemesi. Sovyetler, Fransa'nın NATO ve ABD yanlısı tutumlarına cevap olarak, bu ülkeden yaptıkları alımlan sınıriıyorlar. Örneğin, Sovyetler'in Fransa'dan yaptığı ithalat 1.3 milyar franka düştü. Ayrıca, iki ülke arasındaki dış ödemeler dengesi de Fransa aleyhine açık veriyor. Sovyetler'den alınan gaz nedeniyle, 1983'te 45 milyar frank olan açığın önümüzdeki yıl daha da büyüyeceği tahmin ediliyor. Yukardaki amaçlarla gerçekleştirilen gezinin görünen sonuçları pekdoyurucu değil. Sovyetler'in, Fransız nükleergücünün de, Amerikan gücüyle beraber sayılma isteği ile Pershing2'lerin Avrupa'ya yerleştirilmesine Fransa'nın karşı çıkma isteği M'rtterrand taraf ından bir kez daha geri çevrildi. Buna karşılık, yıldızlar savaşı olarak adlandırılan, uzayın silahlandırılmasına en az beş yıl ara verilmesinde, iki ülke belirli bir görüş birliğine vardılar. Bunun dışında Fransa Cumhurbaşkanı'nın, bütün protokol kurallarını bir yana bırakarak, kendisinden daha önce rica edilmiş olmasına karşın, Polonya, Afganistan, Kamboçya yanında Saharcv'dan bahsetmesi, hiç şüphesiz, Fransız kamuoyuna dönük bir propagandaydı. Sosyalist Partiye oy veren bir kısım seçmenin, özgüriükler konusundaki endişeleri nedeniyle, Avrupa seçimlerinde sağa oy vermeleri M/fterrand'ı telaşlandırdı. Yoksa Batı ile sosyalist blok arasındaki insan hakları konusundaki belirgin farklılıkların, Mitterrand'm protokol kurallarına ters düşmesiyle değişmeyeceği açıktı. Ayrıca, Sovyetler Birliği de, bir takım kimselerin işsiz kalmasını, "insan haklanna" aykırı buluyordu. Oysa Fransa'da 2 milyon üç yüz bin işsiz var. Mitterrand'm Sovyet gezisindeki resmi sonuçların zaytflığına, bir takım protokol skandallara rağmen, iki ülke arasındaki ilişkilerin nasıl etkileneceğini şimdiden öngörmek zor. Fransa1 nın ve Sosyalist Partisi'nin yapısı gereği, Sovyetler Birliği ile bugüne nazaran çok farklı ilişkilere gidilmeyeceği aşikâr. Ancak. iki devlet başkanının başbaşa bir saat konuşmasının sonucu, bazı değişimlerin olup olmayacağını ise zaman gösterecek. YUNUS NADI ARMAGANI '84 FINALISTLERI Kutılnıa ııu