18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER nıştay'ca verilen 20 Aralık 1983 gün ve 142/2788 sayılı kararla da doğrulanmış bulunmaktadır. Karann gerekçesinde şöyle denilmektedir: "Yelerli eğilim görmemiş bazı kızlanmız, hiçbir özel düşünceleri olmaksızın, içinde yaşadıklan çevrenin gelenek ve göreneklerinin etkisi altında başlannı örtmektedirler. Aneak, bu konuda kendi çevrelirinin baskısına veya gelenek ve göreneklerine boyun eğmeyecek olçiide eğitim gören bazı kız ve kadınlanmızın sırf laik Cumhuriyet ilkelerine karşı çıkarak, dine dayalı bir devlet düzenini benimsediklerini belirtmek amacıyla başlannı örttükleri bilinmektedir. Bu kişiler için başörtüsü, mastın bir alışkanlık olmaktan çıkarak, kadın özgürlüğüne ve cumburiyetimizin temel ilkelerine karşı bir dünya görüşünün simgesi haline geimektedir... Aydın, uygar ve Cumhuriyetçi gençler yetiştirmekle görevli eğitim kurumlarının, bazı kurallan öğrencilere uygulaması doğaldır. Bu kurallar herkesce bilinen ve benimsenen Cumhuriyet'in lemel kurallarıdır. Bu kurallan ögretmek ve benimsetmekle görevli eğitim kurumlannın, bunlardan ödün vermesi düşüniilemez." Bu karardan da anlaşılacağı üzere, 82 düzenlemesinde, Anayasa ve hukuka aykın bir yön bulunmadığı halde, YÖK'ün 83 mayısında, ondan niçin döndüğünü anlamak olanaksızdır. Yukarıda da belirtildiği gibi ilkelerde ve yasalarda bir değişiklik olmamış, sadece arada yapılan seçimlerde belli bir eğilim ağırlık kazanmıştır. Kararın değiştirilmesinde de bu etkenin ağır bastığı ister istemez akla geimektedir. Ama biz böyle bir olasılığı düşünmek dahi istemiyoruz. DİNSEL YONDEN... Şimdi bir de işin dinsel yönüne bakaiım: Ashnda laik bir devlet düzeninde buna gerek bulunmamakla beraber, sırf dinine içtenükle bağlı yurttaşlarımızın aydınlanması açısından, başörtüsü ve tesettür (örtünme) konusunda Kuranı Kerim hükumlerini anımsatmakta yarar vardır: Kuranı Kerim'in 24. (Nur) suresinin 31. ayetiyle, 33. (Ahzap) suresinin 59. ayeti örtünme ile ilgili bulunmaktadır. Nur suresinin 31. ayetinin anlamı şöyledir: "Inanan kadınlar, gözlerini kötü şeylerden sakınsınlar, iffetlerini korusunlar. Iş sırasında görülenler dışında süslerini (veya süs yerlerini) göstermesinler. Başörtülerini yakalarına kadar örtsünler." Bu ayet, ayrıca kadınlann süs yerlerini kocalarından başka, babalarının, kayın babalannın, öz ve üvey oğullannın, erkek kardeşlerinin veya onların ogullannın, kızkardeş oğullannın, hatta kölelerinin ve çok ihtiyarlamış erkeklerin görmelerinde sakmca olmadığı anlamını taşımaktadır. Ahzap suresinin 59. ayetinde ise; "Ey Peygamber, eşlerine, kızlanna ve inananlann eşlerine söyle ki, ihtiyaç için dışan çıktıklarında örtülerini örtsünler. Böylesi onların tanınmaları ve incitilmemeleri için daha iyidir" denilmektedir. tbadetle ilgili olarak da, Kuranın 7. (Araf) suresinin 30. ayeti de secde yerinde, yani namazda elbiselerin giyilmesinden sözetmekte ise de bunun derecesini açıklatnamaktadır. Bütün bu ayetleri dikkate alan din bilginleri icma yolu ile namazda "avret yerlerinin" kapalı olması görüşünü benimsemişlerdir. Buna göre namazda erkeklerin göbekle dizkapağı arasını örtmeleri, kadınlann da el, yüz ve ayaklardan başka yerlerini örtmeleri zorunlu sayılmaktadır. El ve ayaklan örtme sının da tartışmalıdır. Kuranı Kerim tarihiyle uğraşanlar, bu ayetlerin iniş nedenini açıkfarken, tslamın başlangıcında Kâbe tavafının çıplak olarak yapıldığını, evlerin içinde hela bulunmadığı için, Hz. Peygamberin eşlerinin dahi defi hacet için sokağa çıktıklannı ve bundan da bazı nahoş durumların doğduğunu; bu nedenle de Hz. ömer'in bazı uyanlarda bulunduğunu belirtmektedirler. Mekke, Medine ve civarının kışın dahi genellikle sıcak olduğu, 17. yüzyıl yapısı olan Versay sarayında bile hela bulunmadığı dikkate alınırsa, 1400 küsur yıl önce, Kabe'nin çıplak olarak tavaf edilmesini; defi hacet için sokağa çıkılmasını fazla yadsımamak gerekir. Esas konumuza dönerek düşünelim: Namazda bile kadınların örtünme sınırı ve derecesi Kuranda aynntılarıyla ve kesinlikle açıklanmamış ve bu husus ancak icma yolu ile saptanmışken, namaz dışındaki örtünme kurallarınm ibadetle ilgili olduğu ve kesin sınırlamalara bağlandığı söylenebilir mi? Kanımızca, erkek ve kadın örtünmeleriyle ilgili kurallar, toplumun gelenek ve görenekleriyle değişen görgü kurallandır. Zaten, Kuranı Kerim'de başka görgü kuralları da yer almıştır. Örneğin, başkalarının evlerine izinsiz ve selamsız girilmemesi, Hz. Peygamberin yanında uzun süre kalınmaması ve yüksek sesle konuşulmaması gibi hususlarla ilgili ayetler böyledir. Bunların, dinsei inançla ilgili olmayıp, görgü kuralları olduğu; aykırı hareketlerin cehennem azabı gibi tanrısal yaptırımlara bağlanmamış olmasından ve sadece "böylesinin daha iyi ve daha temiz olduğu" biçiminde töresel uygularaaya bağlanmasından anlaşılmaktadır. ÖDÜN VERİLMEYEGÖRÜLSÜN Özetlemek gerekirse, baş örtme konusu dinsel inanç temeline değil, zaman ve mekânla değişen gelenek ve göreneklere dayanır. Esasen, baş örtmenin namaz dışında, dinsel temeli bulunduğu varsayımından hareketle hukuksal düzenlemeye gidilmesinin Anayasaya aykın düşeceği de açıktır. Böyle bir davranış, Anayasal güvenceye bağlanmış olan Atatürk ilkelerinden ödün vermek anlamına gelir. Unutmayalım ki, Atatürk'e doğrudan karşı çıkamayan çevreler, bu tür ödünleri yavaş yavaş koparmaya calışmaktan geri durmayacaklardır. Bu noktaya çok dikkat etmek, bu kadanndan ne çıkar dememek gerekir. Bu konuda Atatürk'ün bir sözünü hatırlatmakta yarar vardır: Vaktiyle Atatürk, devrimlerini yaparken ortaya çıkan tepkiler karşısında, iyi niyetli bazı kişiler, ona din adamlarının da görüşlerinin alınmasırıda yarar olduğunu belirttiklerinde, Atatürk şu yaiiıtı vermiştir: "Bir kerre onay alınmaya kalkıldı mı, arkası çorap söküğü gibi gider. Yani devleti onlar yönetir. Türkiye Cumhuriyeti ise laik kalmalıdır". Bu sözü asla hatırdan çıkarmamalıyız. Laikliğin Müslümanlığa aykın düşmediğini ayrı bir yazıda açıklamaya çalışacağız. 25 HAZİRAN 1984 Üniversitelerde JModern Başörtüsü Baş örtme konusu, dinsel inanç temeline değil, zaman ve mekânla değişen gelenek ve göreneklere dayanır. CUMHÜRI YET ; TEN OKVRLARA... OKAY GÖNENSİN Prof. Dr. NECİP BİLGE Yükseköğretim Kurulu'nun sık sık değişen ve insanı hayrette bırakan düzenlemelerinden birine daha tanık olmaktayız: 30 Mayıs 1984 günlü gazeteler, kız öğrencilerin üniversitelerde başlarını türbanla modern bir şekilde kapatabilecekJerine YÖK'ün karar verdiğini bildirmekte ve şu açıklamayı da yapmaktadırlar: "20 Mayıs 1982 tarihinde yayımlanan ve yükseköğretim kurumlanndaki kız öğrencilerin başlannın açık olmasını esas alan genelgeye rağmen, bazı öğrencilerin kurum içinde başöıtii kullanmakta direnmeleri... Konunun Yükseköğretim Kurulu'nda yeniden görüşiilmesine neden oldu." Gazete haberlerinden, üniversiteii kız öğrencilerin başlarını "modern şekilde" örtecekleri "tiirban"ın ne olduğunu kavramak kolay değilse de, esas amacın bajlan örtmek olduğu anlaşılmaktadır. tlk kararın alındığı 82 yılının sonundan bu yana neler oldu ki, YÖK üniversitelerde, hem de ders yıiı sonunun geldiği bir sırada, eski karantu degiştirme zorunluluğunu duydu? Yükseköğretim yasalan mı değişti, ya da Anayasa ilkelerinde mi bir değişiklik oldu? gibi sorular akla gelmektedir. LAtKLİK tLKESİNE BAĞLI DÜZENLEME Bildiğimiz kadanyla, o zamandan bu yana, YÖK üyeliklerinde yapılan bazı değişikliklerIe, genel ve yerel seçimler dışında, ne Anayasa ilkelerinde, ne de Atatürk devrimlerinin konınması konusundaki hükümlerde bir değişiklik oldu. Hatta tersine, 1982 Anayasası Atatürk ilkelerinin korunmasını bir bakıma daha da pekiştirdi. Gerçekten bu Anayasa, İ937'den beri süregelen ve Cumhuriyet'in nitelikleri arasında yer alan LAİKLlK ilkesini, 61 Anayasasından da daha ileri giderekdeğiştirileffleyecek hükümler arasına aldı. (m. 4). Yeni Anayasamız, 24. maddenin ilk fıkrasında laik devlet düzeninin gereği olarak, dinsei inanç ve kanaat özgürlüğünü temel haklar arasında belirttikten sonra, son fıkrasında da devletin sosyal, ekonomik, siyasal ve hukuksal düzeninin kısmen de olsa din kuralianna dayandırılamayacağını, bu amaçla dinin ya da din duygulannın sömürülemeyeceğini veya kötüye kullanılamayacağını da hükme bağlamaktadır. Ancak, bazı kişiler ve çevreler laiklik ilkesinin genel çerçevesini düzenleyen mad. 24 f. 1 'eki din ve inanç özgürlüğü ilkesine ilişkin kısmı benimsemekle yetinmekte; fakat son fıkradaki laik düzenleme zorunluğuna ilişkin hükmü görmezlikten gelmektedirler. Oysa, madde tüm fıkralanyla bir bütündür. Yani din ve inanç özgürlüğü esas olmakla beraber, devletin hukuk düzeni hiçbir surette dinsel temellere dayandınlamaz. Aksi halde laiklik ve Atatürk ilkelerine bağhlığın anlamı ve önemi kalmaz. Bilindiği gibi erkeklerin şapka giymeleri 1925'te çıkan 671 sayılı kanunla hükme bağlanmıştır ve bu yasa da, Türkiye'nin laik devlet niteliğine dayandığı için, 61 ve 82 Anayasaiannda güvenceye bağlanmıştır (Any. m. 174). Bunun sonucu olarak erkekler dışanda fes giymezler ve kamu kuruluşlannda da baş açık çahşırlar. Kadınlann baş giysileri hakkında benzer bir yasa yoktur. O halde kadınlanmız dışanda başlannı istedikleri gibi açabilirler veya örtebilirler. Fakat, kamu kuruluşlannda kadınların da erkekler gibi, başlarını açık tutmalan, tamamen laiklik ilkesine bağlı kalınarak düzenlenecek bir konudur. Bunun din ve inanç özgürlüğüne iiişkin bir yanı yoktur. Ancak, Atatürk ilkelerine doğrudan karşı çıka Kuşkulara karşı raayan kimi çevreler, fırsat düştükçe konuyu tazelemekte yarar görmekte, rejimin değiştiği izlenimi uyanan her dönemde bu sorunu ortaya atmaktadırlar. 1980'den önceki kıpırdanmaları burada anmaya gerek görmemekle beraber, Danışma Meclisi döneminde, bu sorunun gündeme getirilmek istendiğini anımsatmadan geçemeyeceğiz: Imamhatip liselerindeki kız öğrencilerin sadece Kuranı Kerim derslerinde başlannı örtebileceklerine ve bunun dışında başörtü!ü bulunamayacaklanna iiişkin bir yönetmelik hükmüne karşı çıkan çevreler, bunun yürürlükten kaldınlması yönünde girişimlerde bulunmuşlardı. Bu girişimler yalnız basına yansımakla kalmamış, Danışma Meclisi tutanaklanna da geçmiştir. Hemen belirtelim ki, bu girişimler, Danışma Meclisi'nde yansıma bulamamış, tersine tepkiyle karşılanmıştır. DANIŞTAY'IN KARARI VE YOKÜN DÖNÜŞÜ Türkiye'de eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esasları çerçevesinde, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır (Any. m. 42). Bu esaslara aykın eğitim ve öğretim yerleri açılamayacağı gibi, eğitim ve öğretim özgürlüğü Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz (m. 42). O halde eğitim kurumlanndaki örtünme işlerinin de, devletçe laiklik ilkesine uyularak düzenleneceği ve bu düzenlemenin de dinsel temellere dayandırılamayacağı kuşkusuzdur. Öyleyse, YÖK'ün 1982 sonunda yayımladığı genelge ile, kız öğrencilerin üniversite içinde başlarının açık olmasını zorunlu kılmış olması, laik devlet düzeninin bir gereğidir ve bunun çağdaş eğitim esaslarına aykın bir yanı yoktur. Bu düzenlemenin yerindeliği, bazı kız öğrenciler tarafmdan YÖK aleyhine açılan bir davada, yüksek Da G B azetecilik özeilikle Batıda bağımsız niteliğini perçinleyip, top/umsal etkinliğini diğer kurumlara oranla daha da arttınnca vazgeçilmez/iğiyle birlikte sürekli hedef özelliği de kazandı. Gazetecilik yalnızca siyasi mesajlar aktarma ve doğrulama işlevini genişletip 'dünyada olanbiten her şeyi herkese iletme' mesleği olunca toplumun diğer kurumlarının kuşku bulutlarını da üstünde fazlasıyla toplar oldu. Toplumu yönetenler ya da yönetmeye hazırlananlar için hâlâ dünyanın her yanında gazeteci 'ideolojik kuşku' altındadır. Siyaset dünyası için gazetecinin belirleyici niteliği 'dost mu düşman mı ' sorusunun içinde kalmıştır. Bir haber ya da bir sorunun araştınlıp eksiksiz sunulmasını bugün kendi amaçları açısından olumlu bulan bir siyasi için o gazete ya da gazeteci 'dost' olmakta, yarın işine gelmeyen bir yayın o kuruluş ya da kişinin herhangi bir karşı safa geçmekle suçlanmasına yetmektedir. Batı'da araştırmacı gazeteciliğin gelişmesi ise üniversite katlanndan yayılan kuşku ve tepkilere neden olmuştur; üniversite çevreleri için gazetecilik hâlâ yüzeysel ve 'bilmediği konuları yalapşap yazan insanların mesleği 'dir. Bizde ise gazetecilik eğitimi veren okullarda bile 'gazetecilerle akademisyenlerin ortak yönetimi' düşüncesi üniversitede hiç de sıcak karşılanmamaktadır. Yazarlardaki eğilim ise gazeteciliği 'ikinci sınıf yazarlık' gibi görme biçimindedir. Gazetecilik mesleğine yönelik kuşkulu bakışlar kolayca giderilecek gibi görunmüyor; bu mesleğin en çok gelişOgi Batılı ülkelerde bile bu sorunlar tartışılıp duruyor, bizde ise henüz açık konuşulmaya, yazılmaya yeni başlıyor. asınımızdaki bunalımlı ortam, bir yanda artan maJiyetler öte yanda azalan satışlarla birlikte günün konusu olmaya devam ediyor. Mayıs ayında 9 büyük istanbul gazetesi bir önceki aya göre günlük 457.259 okuyucu kaybettiler. Bu gazetelerin mayıs ayındaki günlük ortalama satışları ve bir önceki nisan ayına göre kaybettikleri günlük okuyucu sayılan şöyle: Cumhuriyet 93.386 (166) Tercüman 189.389 (24.799) Miiliyet 178.750 (11.544) Günaydın 176.457 (43.397) Buh/ar 98.629 (11.600) Tan 662.788 (15.402) Posta 215.106 (231.385) Güneş 200.919 (23.556) Hürriyet 601.954 (95.410) EVET/HAYIR OKTAY AKBAL tmza günü Sevgili noKta Haftalık Haber Dergisi Kapıkule İzlenimleri İndirmiş eşyalarını. Taa nerelerden getirmiş. Eski halı parçaları, plastik leğenler, sandalyeler, kutular, kutular. Bunlar bayram talilini geçirmeye gelenler. Ötede 'nakli hane' yapanlar var. Onlar daha büyük taşıtlarla geliyorlar. Kimi bir minibüs almış, kimi de otobüs... Bilmem kaç yıl yurt dışıda çalışan yurttaş otomobil, minibüs, otobüs getirebilir. Onlar da doldurmuşlar koca otobüsün bagaj yerine, içine tüm eşyalarını, yurda 'kesin dönüş' yapmışlar. Edirne'nin Kapıkule sırtır kapısı. Gece saat 11. Birkaç nazeteci arkadaşla dolaşıyoruz çevreyi. Edirne muhabirimiz İhsan Özüağ yanımızda. Kapıkule Gümrük Başmüdürü Nihat Altınöz bizi gezdiriyor. Yeni yapılan yerler Kapıkule'yi Avrupa'nın en geniş, en çağdaş bir gümrük kapısı yapmış. Yirmi altı giriş yeri var. Yurttaşlar, turistler kolaylık görsünler, fazla vakit yitirmesinler... Anımsarım, on yıl önce bir geceyarısı sabaha kadar bekletilmiştik bir otobüsün içinde... llgili görevli bir türlü gelmemişti. Gecenin ayazında çoluk çocuk, yaşlı genç çantalarının paketlerinin başında iki saat ayakta dikilmişlerdi. Şimdi böyle durumlara paydos!.. Yurt dışından tatilini geçirmeye gelmiş bir emekçimize soruyorum, yolculuğun nereye olduğunu, 'Denizli'ye' diyor. Birkaç gün sonra buraları tıklım tıklım dolacak! Bayram öncesi Kapıkule cehennem günlerini yaşayacak. Gümrükçüler yetişemeyecek bunca yurttaşa... Anababa günleri, geceleri geçirilecek. Nihat Altınöz, bir buçuk yıldır burada görev yapıyor. Daha önce öteki sınır kapılarında bulunmuş deneyimli bir kişi. Sorunları biliyor, çözüm yollarını arıyor. Maliye ve Gümrük Bakanı yurt dışından gelen işçi yurttaşlara, hele kesin dönüş yapanlara elden geldiğince kolaylık gösterilmesini istemiş. Ustüne pek varmamak, yurttaşın kendi 'beyan'ıyla yetinmek, arada bir de bir arama yapmak... Ama gümrük kapı.sının dışında içişleri Bakanlığı görevliieri, yani polisler, istedikleri arabayı çevirip bir de onlar arama yapıyoriar! Rastlantıyla gümrüğe tabi bir eşya buldular mı, suç gümrük arama memuruna yükleniyor. Bu yüzden birkaç görevli tutuklanmış. Gümrükçülere güvenilmez, ama polislere güvenilir, diye bir kural var mı? Maliye ve gümrükler, yurttaşlara kolaylık gösterilsin der, İçişleri ise bunu başka yollardan önler, bu nasıl iştir? Sayın Altınöz'e bunu sordum, verdiği yanıt şoyle, "Biz de çaresiz aramaları eskişi gibi sıkı biçimde yapmak zorunda kaldık, ne yapalım" dedi. İki bakanlık bu konuda bir anlaşmaya varsalar da yurt dışından tatilini geçirmeye gelen, yanında da üç beş armağan eşya getiren işçi yurttaş huzursuz olmasa, gümrük memurlarının başı derde girmese, polis güçleri de kendi alanları dışındaki bir konuya el atmaktan kurtulsa!... Bu gidişimde Edirne'yı çok değişmiş buldum. Kalabalık, canlılık göze çarpıcı... Ne var ki, Edirnelilerin de yakındıklan konular var. Önce çevre yolunun kent dışından geçirilmesi Edirne'yi ekonomik açıdan yıkacak... Avrupa'ya gelip gidenler kente uğramayınca, Edirne'de pek çok iş bozulacak. Şimdi de park yeri azlıgından, yol kenarına park yaptırma yasağının yürüriükte olmasından yurt dışından gelenler Edirne'ye kısa bir süreliğine bile uğrayamıyorlar, alışveriş açısından esnaf çok yakınıyor. Eskiden yolun sağına park yapılırmış, iki yıldır valilik bunu yasaklamış. Gelibolu yolunun bozuk olması da ayrı bir yakınma konusu. On yıf, yirmi yıl Almanyalarda. Fransalarda, Hollandalarda çalışmış, yaşamını tüketmiş insanlarımız, bu yurda nice nice marklar, franklar, dolarlar göndermiş emekçilerimiz... Binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce... Sonunda evlerine, köylerine, kasabalarına dönüyorlar. Gelirken de birikimlerini getiriyorlar. Hemen yakalanna yapışıp 'bu nedir, bu yasak, bu çok, bu yasadışı' diye çıkışmanın, geldiklerine geleceklerine pişman etmenin anlamı var mı? Herhangi bir turistlik geziden dönmüyor ki onlar!... Gümrük yetkilileri ellerinden geldiğince anlayışlı, hoşgörülü olmak istiyorlar, ama İçişleri görevlilerinin katı tutumu her şeyi bozuyor. Polisler, onları yoldan çevirip aramamalı, ufak tefek yanlışlıklarından ötürü kötü davranmamalı... Tam tersine, gençliklerini, yaşamlarını bu yurda yarar sağlamak için harcayan insanlarımıza teşekkür etmeli... Edirne'den dönerken bunlardı düşündüklerim... GÖKÇE GÖKÇE ERVERDİ Her günü seninle dolu, sensiz bir yıl geçirdik. Hayat çekilmez, hasretin dayanılraaz oldu. Çok özledık seni. UĞUR MUMCU PapaMafyaAğca ve Öteki Kitaplarını 27 HAZİRAN ÇARŞAMBA GÜNÜ (14.0019.00) EROIN KORDUGUMU ÇOZULUYOR MU? • Operasyonlar sonuçlandıkça eroin mafyasının üzerindeki sis perdesi de giderek dağılıyor. • Liceli Behçet Cantürk'ten, Yeşılçam'ın soyunan yıldızlarına dek uzanan olayların perde arkası • Fransız şarkıcı Charles Aznavour Nokta'ya anlattı "Sessız Ermeni çoğunluğunun sesiyim" • ANAP içindeki MHPMSP tartışması • Az şekerli bir bayram • Taze kan aranıyor . Basındakı Dunalım gazete künyelennae önemlı değişiklıkiere yol açtı • Avrupa, şamplyonunu arıyor. Kupada final heyecanı başladı • Avrupa Parlamentosu seçımlerinde iktidar partileri sallandı • Söz Sırası Nımet Arzık'da AnnenBaban Kardeşlerin iLHANtLHAN KİTABEVt'NDE imzalayacak İLHANİLHAN KİTABEVt Bayındır Sokak 27 Yenişehir/Ankara 33 14 22 İSTANBUL GAZETESİ Bayram günleri yurdumuzun her yerlnde okuyablleceğlnlz gazete İSTANBUL BAYRAM GAZETESİatr. ilân vererek yüksek tirajından yararianabileceğlnlz yegâne gazete, ofset baskılı İSTANBUL BAYRAM CAZETESi'dlr. Adres: Gazeteciler Cemiyeti CağaloğlutSTANBUL Tel: 522 12 22522 54 08526 80 46 Yankılar yaratacak büyük inceleme UĞUR MUMCU PAPA MAFY4 AĞC A Sovyet ve Amerikan ya/arlarına \crilcn yanıılar. baştan sona Ağca oiayı \e Papa suikasıı. \atikan Matya İ!i>kileri. P2 Skandalı. Özgün belgelerle, bütün kitapcılarda. TEKİ.N VAYINEVİ / İST. 527 69 69 Howeia Belmoreana cinsi son derece sıhhatli 1.5 m boyunda dekoratif Kentia Palme satılıktır. Mür. 359 98 20 BİR UMUTTAN BİR SEVİNÇTEN CAN YAYINLARI REFİK DURBAŞ Û Gelişim Yayınları "Güvenilir Yaymcılık" Kuşe kapak, renkli, 68 sayfa 200 TL. TURIZM 528 66 29 • 520 97 03/12 YEŞİM BAYRAM (YEĞEN) TURGAY BAYRAM nikâhlandılar Büyük Efes Oteli rtur VUZME H4VUİU T VMUmAMA*UCEÖİNU S*}«TW lurizm sunar 10 gun • 9 gece 70.000. TL •ODRUM <2.Mt TL. MEKHABA MOTEL njn TI. •UlrONOTELI l».Stt IX. İO4m AkÇAV EOSEMİT / ALTINOLL'K AILÇAM MOTEl HODOS PAKAMSTI »OTE1 M£TJ»POUTAN CArSIS HOTU. 15* S I*.BM TL. c MARMARIS martı Hotel 65.700.at:lant:ik MARMARIS HER CUMA KESİN HAREKET Özel olobuslerle gidiş donuş PROFESÖR DOKTOR VELİ LÖK OrıopcdiTravmaıoloji Lzmanı ArtroskopiArlroskopık Cerrahi Muavenehane: 1420 Sok. No 86/2 Ö«M SaŞhk HaManesi Kar^ısı Aliancaklzmir Tel.: 21 76 66 TMTOTEU 55»5» TL HOTEL GÖZEÇİR 24.0M TL (O*. v t k ME 213 • TL. A.VTALVA / KEMER •£LTA$ MOTEL • aw TI KLOİBI MOTtl 33.m$ TL. OUMPO6 HOTIL 41.0» TL. M I « ıs.mnırroHoırt hotel 35.700. M alaaddin .700. FETHIVE •:» A L A N V A ERDCK »crroTEi J2.IM TL. IM S • 15M» Tl. K1BMS ı orkide hotel 35.700.j EOREMİT MARMARİS seketur m o t e l 35.700. HAVUZLU kolay, tedavisi kesin bir hastalığı yok etmeyi amaçlıyoru/. Hasialarımıza ve çalışmalarımıza destek olan. ÜNDE TUR mvjrtm A$.: CAO. 3 227M A.S. S«SU,147MAlASItA«GAZ1 07 141K«3 Talaı:141 79 <vt> V 11 11 54 .147 35 4» M TM: 3 » M M Hatboyu C«d. 4 AcMh l ı Ham No: 1 Bakırtıöy T44: 5 M 13 19 • 573 09 $« 571 05 SJ çavuşoglu KAKTÜ8 ÇİÇEÖİ MOTEL GÖLKÖYBODRUM Tel : Gölköy 20 m o t e l 38.700. ı ömer N KUSAOASI ) t a t i l köyü 43.700.I YARDIMSEVER DOSTLAR KURUM VE KURULUŞLAR joker bayramınızı kutlar, teşekkürlerimizi sunar, ilgi ve yardunlarınızı bekleriz. Şehremini Ziraat Bankası Hesap No. 4205 Istanbul Lepra Hastanesi Tel.: 572 61 22 Di»panser Tel.: 523 09 58521 17 29 Ela/ıe tmlak kredi Bankası H. No. 191 TAM PANSİYON KONAKLAMA fesısiefde 89un 7gece Barbaros Bulvarı. 35 Beşiktaş İST. Tel: 161 10 74 161 82 26 161 22 81 Dr. MASUME ÇOL DAHİLİVE MÜTEHASSISI Mua.: Halaskârgazi Cad. 182 Kaı: J OsmanbeyİST. (Pangalıı Akbank yanı) Tel.: 147 47 93 B\: POLATY'AU A/l Blok Daire: 6 Yeşilköy Tel.: 573 91 06 fUCU/TATİL "BİRÜĞİN GÜCÜ HİZMETİN GÜVENCESİ Jettur* retur îıi 914iI 3t 78 «J ?>?>C ret*» 42 321 •: r'4Î Her Zevke Her Keseye Uygun BELDİBİ KAMPİNG HİZMETİNİZDE T.C. Turlzm Bankası A.$. 29 Hazirtmdan itibaren BELOİBİ ANTALYA DlŞ TABİBİ ORHAN TÜZÜN Levent, Güvercin Durağı, Gazeteciler Yapı Kooperatifi C/3 Blok. Daire 7 Saat: 913 7el.: 164 57 25 Randevu alınması rica olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle