18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER tilmesini amaçlayan tanıtıcı radyo ve TVprogramları, hukümet tarafından TRT Kurumu dışında hazırlanır ve kurum tarafından "haber biiltenleri dışında" yayınlanır ve bu yayınm hukümet uygulamasının tanıtılması olduğu, yayın sırasında belirtilir. bakan olduktan ve bu yasadan yararlanarak her ay TV ekranında "Hiikümet tcraatı" üzerinde konuşmaya başladıktan sonra, bazı gazeteler bu "hesap hatası"nı "kime niyet kirne kısraet" sözleriyle vurguladılar. Çünku sözünü ettiğim yasa, MDP'nin kesin olarak iktidara geleceği varsayımına göre ayarlanmıştı. MDP yeni bir parti ve başkanı da politika yaşamında deneyimsiz bir emekli orgeneral idi. Nitekim 6 Kasım seçimlerinden sonra MDP Başkanı'nın Cumhurbaşkanı'nı ziyareti sırasında, Cumhurbaşkanı, MDP Başkanı'nı TV'de "Politika ha>atında tecriibesiz olmasına rağmen, yine çok iyi netice aldı" diye takdim ederek, sayın Sunalp'ın politikadaki deneyimsizliğini açık yüreklilikle belirtti. Bu yaymların yayın sürelerı ayda otuz dakıkayı geçemez. Hukümet, bu süreyi bir defada veya bir aydaki toplam otuz dakikayı aşmamak uzere birkaç defada kullanabilir. Kullanılmayan sıireler, muteakip ay sürelerine eklenemez. " Bu maddenin özellikle çok uzun bir tek cümle durumundaki birinci fıkrasını iyice anlamak için, birkaç kez okumak zorunda kaldım. Eğer düşunüldüğü gibi, 6 Kasım seçimlerini MDP kazanıp iktidara gelmiş olsaydı, onun lider ve sozculeri şimdi Özal'ın yaptığı gibi her a> TV ekranında kürsu kurup hiikümet uygulamalarını halka tanıtmak için konuşmalar yapacaktı. leceğini /ararlı çatışmalara yöneltecek bir kapı açmıştır. • • • Şimdi bir de muhalefet partilerinin 14 Mayıs 1984 tarihîi Güneş Gazetesi'nde çıkan demeçlerine kulak verelim: • HP Genel Başkanı Necdet Calp: "Hükumetin izlediği politika, zam ve enflasyondan başka bir sey getirmiyor (...) Bunun böyle devam etmesi, sosyal patlamalara yol açar. Bu politikanın yerine plana dayalı, demokratik katılımcı bir politika ulenmelidir. (...) Ücretleıie fiyatlar arasında denge sağlanmadığı müddetçe, dar ve sabit gelirliler, işçiler. memurlar, emekli, dul ve yetimler büyük sıkınlı içine gireceklerdir. Kendini mutlu hissetmeyen, içinde yaşama sevinci olmayan insanların çalışmasi verimli olmaz." • MDP Genel Başkanı Turgut Sunalp, özel demecinde, ÖzaPın ekonomik modelinin tabandan gelmediğini ve ınilletin bunyesine hitap etmediğini vurguladıktan sonra şöyle diyor: "Eskiden kemeıierin sıkılması teşvik edilirdi. Şimdi ise zam üstüne zam yapılmak suretiyle halkın gırtlağı sıkılmakladır. Türk milleti çtlekeştir, sabıriıdır. Ama en azından karnının doyması lazımdır. Bir verde zam yapılırken, diğer tarafta muayyen bir kesime aşın ve lüzumsuz kârlar saglamak, dengeli bir ekonomik politika degildir." • SODEP Genel Başkan Yardımcısı Muzaffer Saraç da şu eleştiride bulunuyor: "Halkımızın çoğunluğuna ağır yükler getiren, küçük bir "azınlığı ise memnun eden model terkedilmeli. Aksine davranış, sosyal barış için tehlikelidir." • SODEP Genel Başkanı Erdal İnönü, Turgut Özal'ın devlet kadrolarına kendi adamlarını yerlestirdiğini belirttikten sonra şöyle konuşuyor: "Belirli bir zihniyetin temsilcilerini devlet ve belediye kadrolanna yerieştirme çabası, sağlıklı demokrasi açısından sakıncalıdır. (...) Başbakanı, sağduyulu devlet erkanını tehlikelerden korumak için uyanık bulunmaya çağırıyoruz. Devleti idare eden kadrolann, yalnız devlet işlerini duşünen, Atatürk ilkeleri doğrultusunda devleti geliştirmek dışında görüşlere saplanmış insanların eline geçmesi son derece önemlidir." Bütün bu eleştirılere Turgut Özal, TV ekranında "Hükümet İcraatını Tamtma" konuşmalarında, yanıt vermeyecek midir? Verirse yeni bir çekişme başlamayacak mıdır? O halde tekrar edeyim ki, TRT Yasası'nın yukanya aktardığım 19. maddesinin hangi parti iktidarda olursa olsun yarardan çok zararı vardır. * * * Geçen pazar çıkan yazı ile bugunku yazı, 13 ve 20 mayısta "Bir Anı, Bir Hesap Hatası" başlığı ahında yayımlanan yazıların devamı niteliğindedir. Konuyu burada noktalarken, herkesçe bilinen bir gerçeği bir kez daha belirtmek isterim: Nasıl ki hukuk \e adaletin ozu ve temel 'koşulu, "Kendine ve kendi yakınlanna yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma ve yaptırma" sozünde sakhysa, demokrasinin ve hukukun üstunlüğü ilkesinin gerçekleşmesinin temel koşulu da, iktidarda bulunanların hukuka ve demokrasiye yürekten inanmaları ve bu inançlannı lafla değil, eylemleriyle göstermeleridir. Bu olmazsa, ne hukuka bağlı devlet ülküsü yeşerir, ne de demokrasi gerçeklesir bu ülkede... 24 HAZtRAN 1984 Siyasi Çıkar Amaeı Taşımak HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU cileri, 1973 genel seçimlerinde ne demektir? Bir politikacının Bayar'ı yalnız ziyaret etmekle ister iktidarda, ister muhalefetkalmamış, onu konuşturup o tarihte çıkan gazetelerin te olsun kendi partisine yararlı deyimiyle "agır top" olarak olmak ve onu güçlendirmek için kullanmışlardı. Bu, bir "hesap yaptıği konuşmalar, ziyaretler, hatası" idi. Bu ağır top, Demokgeziler, yazdığı yazılar, verdiği ratik Parti'nin eriyip ortadan demeçler, kısacası, bu yolda gikalkmasına engel olamadı. riştiği bütün eylem ve işletnler hep "siyasi çıkar amacı" taşır. Böyle ziyaretler kimi zaman oy kaybına da neden olabiliyor. Bu doğrultuda çalışmak, poütiYakı'ndan biliyonım ki, 6 Kasım ka ile uğraşan herkesin hakkı, seçimlerinde Evren Paşa'nın tuthatta ödevidir. Önemli olan tuğu sanılan partiye oy vererek nokta, bu çalışma yönteminin yürütmede uyumun ve ülkede ishukuka ve ahlaka aykırı olmatikrann sağJanabileceğini söylemasıdır. Şu halde bir parti lideyen kimi okumuş kişiler, MDP rinin parlamento seçimlerinden lideri Sunalp'ın Bayar'ı ziyareönce, çoktan emekli olmuş estinden sonra bu düşüncelerini ki politikacıları ziyarel etmesi; değiştirdiler. Çunku, 1946'da iktidardaki bir parti liderinin, demokrasi dönemine geçişten yasanın tanıdığı olanaklardan beri Bayar'ın, gerek muhalefetyararlanarak TV'de konuşması; te, gerek iktidardaki değişmez muhalefetteki parti liderlerinin politikası hep "tenkil" ve gazetelere, hükumetin tutum ve "husumel" sozcukleriyle ozetleicraatını eleştirici nitelikte denebilir, diyorlardı. Muhalefet meçler vermesi gibi eylemlerin dönemindeki "Husumet Andı"tümü "siyasi çıkar amacı nı iktidar dönemindeki, "muhataşımak" kavramı içine girer. lifleri karınca gibi ezmek" sözBunlann her biri için güncel ve lerini unutmamışlardı. Siyasal somut birer örnek verelim: kişiliği böyle belirlenmiş olan bir • *• politikacıdan, ulkemizde deMDP lideri Turgut Sunalp, 6 mokrasinin gerçekleşip gelişmesi Kasım seçimlerinden bir süre önkonusunda ne gibi bir ders alınabilir, nasıl bir siyasi çıkar sağce eski Cumhurbaşkanlarından Celal Bayar'ı ziyaret etti. Bu, lanabilirdi? belki bir nezaket ziyaretiydi, bel• • • ki de yaklaşan seçimlerde eski DP'lilerin hiç değilse bir Politika yaşamındaki hesap böiümunün oylarını kazanma hatasının bir örneği de, 11 Kaamacına yönelikti. Bilemeyiz. sım 1983 tarihinde kabul edilip Zamanın iktidar partisinden 14 Kasım 1983 gün ve 18221 (mükerrer) sayüı Resmi Gazete'aynlıp 19Aralık 1970'te Ferruh de yayınlanan TRT Yasası ile Bozbeyli'nin başkanlığında kukonulan bir kuraldı. özal, Başrulan Demokratik Parti yöneti"Siyasi çıkar amacı taşımak" PENCERE Yaşamak! Sabahattin Kudret Aksal, "Çağn"dergisinde Sait Faik'in yaşamını anlatırken diyor ki: "Bir tek günunü anlatmak son on beş yılını anlatmaya eşittir. O denli tekdüze bir yaşamdı bu. Sabahleyin onbire dogru Osmanbey'deki evinden çıkar, Beyoğlu'na gelir, caddede birkaç volta attıktan sonra bir birahaneye girer, sinema kapılarında bir süre durakladıktan sonra bir iki buçuk matinesine kendini atardı. Sinema çıkışı yine caddede birkaç volta, ardından bir pastaneye kapaklanış. Hava kararınca, bira ve yemekyine bu kez bir başka sinemanın suaresi. Haftada bir iki akşam da tüm meyhane akşamımızdı. Geceyarılanndan öteye sarkılırdı. (...) Görüldüğü gibi tekdüze bir yaşamdı bu, bir yirmidört saatin çerçevesiyfe, koskoca bir yıl, yıllar özetlenebilirdi. Gençliğinde Avrupa serüvenini, bayramlarda büyük bir saygıyla uç dört günlüğüne Adapazan'na aile ocağına gidişlerini bir yana bırakırsak bu gerçekten yolculuksuz bir yaşamdır. Neden? Nedeni bence açıktır: Sait Faik bilindnde devindi, büyük yolculuğunu içinde yaşadı. Bu türden olan insanların tümü gibi de dış devinim onu çekmedi, gereksinim duymadı. O günlerin o iç açıcı, dar, çamurlu, girdili çıktılı Beyoğlu sokaklarında gezerken de düşselinde dolaşıyor gibiydi." • 1954 yılında "Izlerimiz" dergisinde yayınlanan "Söyleşi"de Sait Faik'e soruyorlar: " Sizce yaşamak nedir?" Yanıt: " Balık tutmak, kahvede oturmak, yanımda çok sevdiğim köpeğim. insan tanımak, Beyoğlu'nda bir aşağı bir yukarı dolaşmak, arada içmek, hikâye yazmak, velhasıl hiçbir şeye bağlanmadan avare gezmek bütün gün. işte ben böyle bir hayattan zevk alınm, buna yaşamak derim." Sait Faik'in yaşarnayı tanımlaması, Sabahattin Kudret'in söylediklerine uyuyor: İç dünyasında sürekli devinen, kısa ya da uzun yolculuklara çıkan bir adam. • Çocukluğun çekici düşleri vardır: Bir gemiye gizlice girip, kuytu bir köşeye saklanmak; geriye dönüşü olmayan birgeziye çıkmak; açık denizlerde, tanımadığımız ülkelerin, bılmediğimiz limanlanna doğru dalga dalga yol almak, bizi bekliyen kuşkulu serüvenlere koşmak; rüzgârına, fırtınasına, korkusuna karşın denizin gizemli güzelliğinde uzak ufuklara doğru devinmek... • Hayatın özünde bir devinim olduğunu insan ancak yasadıkça anlar; bir an'ın sürekliliğini kavrar. Nazım'ın şiirindeki gibi: Bugün pazar Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak bu kadar mavi bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldamadan durdum. Sonra saygıyla toprağa oturdum, Dayadım sırtımı duvara. Bu anda ne düşmek dalgalara, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım. Toprak, güneş ve ben... Bahtiyanm. Bir an içinde tükenmez bir zamanın ufkuna yayılmak, ancak o an'ı hayatın bütünlüğünde duyumsamak ve kavramakla gerçekleşir. * Ne kadar olanaklı, ne kadar görkemli, ne kadar zengin, ne kadar cafcaflı görünen zavallı hayatlar vardır ki acınacak kadar boşturlar. Toplumun hangi katında olursa olsun, yüreğinde ot bıtmeyen ve bilincinde yaprak kımıldamayan bir ınsanın yaşayışına bakıp aldanmayın. O, hayatın tadını hiçbir yerde çıkaramaz. Çünkü yaşamı ayrımsamak ve tatmak, yalnız parayla pulla koltukla kudretle olacak iş degildir. Hemen belirtmek gerekir ki, bu maddenin başındaki "siyasi çıkar amacı taşımamak" koşuBen şimdi, gazetelerin "kime lu, havada kalan bir koşul niteniyet kime kısmet" deyimiyle beliğindedir. Bir iktidarın başı velirttikleri "hesap hatası"nı, az ya sözcüsü "hükümet uygulaönce sözünü ettiğim yasanın iimalarını tamtma" konuşması gili maddesiyle belgelemek istiyaparken, elbette "şu veya bu Lş, yorum: 2954 sayılı TRT Yasasfiktidarda olan benim partimin nın "Hiikümet Uygulamalannın başansıdır" diyerek, "kör kor, Tanıtılması"na ilişkin 19. madparmağım gözüne" deyimi uyadesi harfi harfine şöyledir: rınca "siyasi çıkar amacı" guttüğünu dobra dobra açıklamaz. "Türk Radyo Televizyon Ku"Siyasi çıkar amacı taşımak", rumu'nun yayın esaslarına uy"Hükümel uygulamalarını mak, cevap hakkı doğuracak nitamtma" konuşmasının kendi telikte olmamak ve siyasi çıkar anuKitaşımamakkaydıyla, mevzu özünde zaten vardır. Bu ikisini at veya ıdari kararlarla yururluğe birbirinden ayırma olanağı yokkonan ve halkın katılımı ile başa tur. rıya ulaşabilecek hiikümet uygulaBence bu madde, bundan sonmalanmn; gerekçelerinin, yarar raki demokrasi yaşamımızda, iklannın, vecibelerinin, usul ve tidar ve muhalefet arasında geesaslarınm kamuoyuna benimse reksiz, dabası, demokrasinin ge EVET/HAYIR OKTÂY AKBAL OKURLARDAN Kadromuz neden değiştirildi? Bizler, bir süre önce belediyeye ait iken hazırlanan protokolle Sağlık Bakanlığı 'na devredilen hastanelerin laboratuvarlarında çalışan "sertifikalı" laborantlanz. Bir daktilo memurunun "özel hizmet tazminatı" aldığı günümüzde, günün tamamını ayakta geçiren ve doktorun teşhis koymasına yardımcı olan bizler, bir süre öncesine kadar tam gün tazminatından yararlanıyorduk. Bu kez belediyeye bağlı çalışırken aldığımız maaşlar da bakanlığa devredildikten sonra düşürüldü. Yardımcı sağlık personeli kadrosunda yıUardır çalışan bizlerin kadroları "yardımcı personel" kadrosuna indirildi ve böylelikle birçok kişi zor duruma sokuldu. Görev yaptığımız hastanelerin devir sırasında bakanlığa verdiği kadro çizelgelerindeki değişiklikler hiç de adaleıli yapılmamıştır. Özel hizmet tazminatı ödenmemesine karşın görev bilinci içersinde çalışan bizlerin morali, maaşlarımn duşürulmesi ve kadrolarınm indirilmesi sonrası tamamen bozuldu. Sayın ilgililer, belediye hastanelerinin devirlerinden sonra topladığı dosyalarımızı incelemeleri halirde haksızhğın nereden kaynaklandığını göreceklerdir. Sertifikalı Laborantlar Gösteriler halka da sunıılmalı 15 haziran günü Buca Eğitim Fakültesi Müzik Bölümünün yıl sonu konseri vardı. Bir rastlantı sonucu bu konseri izleyebildim. Öğrenci ve öğretmenlerin uzun uğraşları sonucu hazırlanmış bu konseri zevkle izledik. Konserde emeği olan tüm görevlileri kutlarım. Konserin birinci kısmı klasik çoksesli müzikten, ikinci kısmı ise günümüz müziğinden oluşturulmuştu. Çağnlılann çoğunluğu okulun öğrencileriydi. Tek tük sivil halktan da kimseler vardı. Buca, sanat etkinliklerinin olmadığı bir kenttir. Bu beldenin yüz bini aşkın insanlan bu gereksinimlerini ir Tek Erdem Var: ADALET... Zaman zaman duruşmaları izlemeye giderim. Ta çocukluk yıllanmdan kalmış bir alışkanlık... Babam avukattı, beni de yanında götürürdü Adliye'ye. O yıllarda Sultanahmet'te koca bir ahşap yapı vardı, eski Meclisi Mebusan, 1933'de yandı. Büyük mahkeme salonları vardı. Dinleyici sıralarında oturur, babamın savunmasını dinlerdim, sanıkları, yargıçlan, savcıları seyrederdim. Kendi kendime yargılar verir, kararlar çıkanrdım. Ama hiçbir zaman hukukçuluğu meslek olarak seçmeyi düşünmedim. Ne avukat olmayı, ne yargıç, ne savcı! Yargılamak, bana göre iş değildi; kendimde böyle bir 'yetenek' görmüyordum. Konuların, sorunların üzerinde düşünmek, yargılamaktan çok 'anlamak' ya da 'anlamaya çalışmak'tı benim için önemli olan... işte yine bir duruşma: Sanıklar, yargıçlar, avukatlar, izteyiciler, gazeteciler... Ama neden bugün seyirci az, avukat yalnızca iki kişi; gazeteci sırasında ise tek başımayım! İlgi mi azaldı? Sanık yakınları bıktı mı gidip gelmekten? Savunma avukatları da mı usandı konuşmaktan? Ya sanıklar? Onlarda da bir sıkıntılı hava var. Gel grt ge) git, aylar, yıllar geçer. Tepede bir yazı: "Adalet Mülkün Temeüdir". "Mülk" sözü her zaman düşündürür beni. Her duruşmada görurüm bu sözü: "AdaJet Mulkün Temelidir." Ne demek 'Mülk'. Sözlukler şöyie tanımlar: "Mülk, Arapça. 1 Ev, dükkân, arazi gibi taşmmaz mal. 2 EskiAnlamt: Devletin egemenliği atttnda bulunan topraklann tümü; ülke. 3 Vakıfolmayıp doğrudan doğruya birinjn malı olan yer ya da yapı." Mülk'ün üç anlamı... "Adalet Ülkenin Temelidir" niye denilmez? Eskiden, tüm ülke Padişahın 'mulkü' sayılırdı, şimdi Cumhuriyet dönemindeyiz, bu topraklar hiçbir kişinin, ya da kişiler topluluğunun değil, ulusun, halkın... Oyleyse şu sevimsiz, anlamsız "Adalet Mülkün Temelidir" sözünü değiştirsek daha iyi yapmaz mıyız? Adalet gerçek bir temeldir, yaşamın temelidir, insanbğın temelidir, "ülkenin temelidir"... Bir dava ne kadar surmeii? Ne çok uzun, ne çok kısa... Gerfğinden çok uzatıldı mı, sanıklar da usanır, yargıçlar da, izleyenler de... Gereğinden kısa olunca da kuşkular ortaya çıkar; ne var bu acelede? diye... Her duruşmada yargıçlan izlerim, tek tek yüzlerini seyrederim; kafalanndan o anda neler geçmektedJr, eHerindeki kalemle kâğıt üstüne ne gibi çizgiler karalamaktadırlar? Avukatın, ya da sanığın sözlerini dinliyorlar mı, yoksa bambaşka şeyler mi düşünüyoriar? Kimileri büyük bir ilgiyle eğilmiştir dosyanın üstüne, kimileri de sanıkları izler dikkatle... Hele savcı, en çok odur merak ettiğiml Nasıl bir şeydir savcı oimak? Bugüne dek herhangi bir savcının anılannı okuduğumu anımsamıyorum. Avukatlar, yargıçlar zaman zaman anılannı yazariar, ama savctlar neden yazmaz? Yoksa var da ben mi görmedim! Albert Camus'nun ünlü 'Veba'sındaki kahramanlardan Tarrou, bir savcının oğfudur. Babası onu bir gün Ağır Cezadaki bir duruşmaya gotürür. Oğluna kendini göstermek istemektedir. Bir cinayet olayıdır bu. Sanık 'çok kuvvetli bir ışığa yakalanıp ürkmüş bir gece kuşuna' benzer. Savcı iddianameyi okur. "Babam kırmızı cübbesi içinde değişmiş, o babacan, o şefkatli halinden eser kalmamıştı, ağzmda sonu gelmez cümleler kaynaşıyor, bunlar birbiri ardına yılanlar gibi dökülüyordu. Toplum adına bu adamın ölmesini, hatta kafasının kesilmesini istediğini anladım." O günden sonra çocukla babanın arası duzelmeyecek biçimde açılacaktır. Adalet görevlilerinin işi gerçekten çok güçtür. Kendilerine, yakınlanna, yargı önünde suçladıklan kişitere, tarihe karşı sorumludurlar. Boileau'nun şu sözünü anımsadım o duruşma günü: "Kişi, adaletle büyür".. Bir de Diderot'nunkini: "Tek bir erdem var: Adalet" maalesef karşılayamazlar. Fakültenin çok bakımlı bahçesi doğal olarak herkese açılamaz. Ama yine de bunun bir çözümü olabilirdi. Hiç olmazsa öğrenci velileri ve öğretmenler bu olaya çağırılabilirlerdi. Üniversiteler ülkelerin beyinleri ve önderleridirler. Halklanna doğru yolu göstermede ve bu türlü etkinliklerde de yol göstericilik yapabilirler kanısmdayım. Sayın yeıkililer yaşam zorluklan ile haşır neşir olan halkımızın bu türlü izlencelere de gereksinimi vardır. Hele hele gözbebeğimiz olan üniversitelerimizin bu gereksinimi karşılayacak olanakları da vardır. Serol ÖMEPLER BUCA GALERILER AüASANAT GALERI5I 528 66 29 GARANTI BANKASI YONCA SANAT GALERİSİ AEDf* EVLER Şcral Akdik Mcftmrt AkMl Avnı Arte* Fahrctttn Bayfcal Muzaffor B«k«m HıiMytn Bılıtlk Clhat Bursk Gürd«l Duyar Mvtin Edreınıt Leyla Gamsız b>timfl Gurbay Nacdet Kalay Fıkmt Kolv«nJI NHgün Ongan Oftian P«kaf Rastn GOnay Sajun Burftan Uygur Itasut ÜKJa» Yaşar YentaHf Numı Yılmu Huwyln Yuc* Knnal Yutı«l»ngll DESTEK SANAT GALERİSİ İSMAİL AĞAN Resim Sergisi 25 Haziran 1984 9 Temmuz 1984 Teşvıkıye Cad No 141 NISANTASI Marmara Unıversıtesı Ataturk Eğıtım Fakultesı Resımls öolümu Oğretım Üyelerı Sergisi 15 Hadraa • 30 Haziran Abdı Ipekcı Lafl 75 Macka 1460354 rtur martı hoüel MAfTMARİS AgurutuiOO! turizm sunar 10 gun 9 gece HER CUMA KESİN HAREKET ÖzV otobuslerle gıdış donuş Galeri Cep URART SANAT GALERİSİ Gülden Atamer Kadına kadınca bakış resım sergisi Mehmet Zaimoviç Resım sergisi 22 Haziran 15 Temmuz 1984 atlantik hotel MARMARİS alaaddin ALANYA Husrev Gereue Cad 126 Te^ifcye Meydanı Tel 141 27 11 730 Hazira* 30. Eğitim yılında; 14 Diınya Rekoru, 23 Diinya Şampiyonluğu ve 27.050 mezunu ile sadete lurliye'de değil, dunyada da sahasında en lecrubeli, en guvenilir; uzman DEV KURULL'Ş ı orkide hcrtel MARMARİS FETHIYE seketur motel ELEKTRONİK ÇAĞINDA ELEKTRONİK DAKTİLOGRAFİ eğıiimındc de onder. ELEKTRONIK DAKTILOLARLA Tei n27 S£ 25 527 49 03 5^2 21 D6 Tel 1 4 9 7 5 9 3 1498! 06 144X)I Tö 33Ö 06 42 336 ' 1 5O ILAN KADIKÖY İKİNCİ SULH HUKUK HÂKlMLfĞİ'NDEN 7350 TL peşin, 7350 TL taksitle (12 ay). Gecikmeden alın! AEG çavuşoğlu motel EDREMİT , tatil köyü 7gece TAM PANSIYON KONAKLAMA Tesıslerde 8 gun Barbaros Bulvarı, 35 Beşıktaş IST. Tel: 161 10 74 161 82 26 161 22 81 Aile Pansiyonu Kesenize göre tatil yapmak istiyorsanız, bu imkanı sizlere sağlıyoruz. snmeş s«ler. bekhyor. " 3 KİŞİLİK AİLE 1500 TL. Reklam Yazan Yazı konusunda tecaıbeli ya da yetenekJi ya. da ıstekJiysenız, hakkınızdaki ve aklınızdaİd her şeyi bir mektupla Haluk Mesci'ye yazın. Torpil ve başvuru telefonları kabul edilmeyecektir. YETİŞKİNLEREveÖĞRENCİLERE DİLKO YAZ KURSLARI (Kayıtlar sürmektedir.) 572 63 53 572 21 44 İstanbul Cad. No: 47 MODERN YÖNTEMLERLE İNGİLİZCE BAKIRKÖY 1984/59 Vesayet Kadıkoy Ikbaliye Yeni Duygu Sokak No: 22/7 Gulıstan Apt. Acıbadem adresinde ıkâmet eden ve haJen hastanede tedavı aitında bulunan Emine Bedia Akkaya'ya rahatsızlığı nedenı ile Kadıköy Moda Hüseyın Bey Sokak Rüyas Apt. D. 14 / B'de ikâmet eden kızı Duygu Sıldıroğlu vasi tayin edilmiştir. Keyfiyet ilan olunur. Basın: 7937 Salih ÖZKAN § l 35 40 10 g flLANYA J Jp TeI: 2 MARKOM RI.KI.WI HI/AHTI.I:KK5 ı Cad. f>2 Scbat Apt. D:^ laanbul "Üstün kalite, kolay ödeme!" fırın İSTANBUL GAZETESİ Bayram günlerl yurdumuzun her yerinde okuyabiieceğiniz gazete İSTANBUL BAYRAM CAZETESİ1dlr. llân vererek yüksek tlrajından yararlanaölleceğlnlz yegâne gazete, ofset baskıiı İSTANBUL BAYRAM CAZETESldir. Adres: Gazeteciler Cemıvetı Cağaioğlu İS TA KB UL Tel: 522 12 22522 54 08526 80 46 ÖĞRETMEN ARANIYOR Kadıköy'deki bir ana ve ükokul için. 337 59 49 (10.0016.00 arası) Houcıa Bclmorcana cinsi MHI dcrecc sıhhatli 1.5 m boşuııda dekoratif Kenlia Palme satılıktır. Mıır. 359 98 20 *AEG turbo fırın. ülkemizin 3 tepsili tek fırınıdır. Sıcak hava dolaşımlı, termostatlıdır. İçidışı emayedir. Fırın kapağı camlı ve özel contalıdır. Isı kaybetmez. Yakıttan ve zamandan kazandınr. Güvenlidir. Garantilidir. AEG markası, fırında kalite damgasıdır. Fınnınız AEG olsun. AEG konforundan siz de yararlanın.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle