24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER miş. Gelelim üçüncü kümedekilere... Bunlann adı da "Topçular". Ne anlama geldiği sorulduğunda, Topçular imsâk topları arılıncaya dek işreti sürdürürler, top seslerini duyunca ağızlarını yıkayıp içkiyi bir aylı|ına bırakırlarmış. Asıl ilginç olanı, bunlann bayramda ters sıra ile içkiye başlamalandır. Bayramın ilk günü, öğleyin, topçular meyhanenin yolunu tutarmış. Bu ilk kümedekiler için meynaneci, o güne özgü olarak, horoz pişirirmiş. Kandilciler Bayramın birinci günü, ama akşamleyin gelirlermiş meyhaneye. Ipçi takımı ise Bayrama saygıdan üç gün içmeyip dördüncü günü akşamını beklermiş. E.. her işin bir töreni var, töresi var. Şimdi nerdeee eski töreler, törenler! Şurası da önemli sayıimalı ki, eskiden meyhanelere "Şerbethâne " denirmiş. Şerbethânelerin çoğalması III. Selim dönemine rastlıyor. Padişah, kendisi de içkiyi severmiş. Buna karşıhk, Kanuni Sultan Süleyman'ın gününde içki içmenin yasak edildiğini, demek meyhanelerin kapatıldıgını biliyoruz. Bu irade çıktığında, o günkü ozaniardan biri, Ettin esiri kabve bizi hey zamane hey dizesini söylemiş. Ama asıl ünlü olan Hayali'nin beytidir: Şimdi mezmumi cihan oldu ise bâde yine Vakt ola rehne kona hırka ile seccade yine Eski Istanbul üstüne epey okumuşumdur, ama ne yalan söyleyeyim, eskiden oruçluların Beyazıt yangın kulesinde iftar ettiklerini ve bu iftann pek rafbette olduğunu bilmezdim. Yangın kulesi iftarı, yıldızlarla minarelerdeki kandillerin seyrinin, ayın karanlık olduğu bir zamana rastlatılması için, Ramazan'ın yirmisinden sonraya bırakılırmış. Karanlık gecede mahyalann ışıkları, vapur ve gemi fenerlerinin ışıkları ile, gökteki yıldız parıltılan ile karısırmış. Neyse... O zamanlar yaşı doksanı geçmiş ama dinç, sağlığı yerinde bir Memiş Efendi varmış, o da katıhrmış yaşına bakmadan yangın iftarlanna. Yıldız bilimine ve nazara inanan, özellikle mavi gözlülerden korkan bu Memiş Efendiyle ejlenmek için olacak, bir yıl, Tersane Tulumbacıbaşısı, mavi gözlü, Kaymakam Raşit Beyi de çağırmışlar, Raşit Bey gelip, "Vay Menıiş, bu yıl da mı çıktın?" deyince zavallı Memiş Efendide şafak atmış, "Vallahi kendim çıkmadım, kule ağalan beni ekmek zembili ile yukanya çekriler" demiş. Nedense "Filosof" diye anılan Rıza Tevfîk'i, bir Ramazan'da polis, bir meyhanede yiyip içerken yakalamış, tutup yakasından karakola göiürmüş. Komiserin "Ulanmıvor musun?" demesi üzerine, Rı/a Tevnk, yakayı kurtarmak için, Yahudi olduğunu söylemiş. Kuşkulanmış bu yanıttan komiser, çarşıdan bir Yahudi esnaf çağırtmış., "Konuş bakayım şununla, Yahudi mi, değil mi? demiş. Meğer Rıza Tevfik çok iyi İspanyolca bilirmiş. Yahudi şaskınlıktan şaşkınhğa düşüyormuş onunla konuştukça. Sonuda dönmüş komisere, "Yahudi kaç para eder, haham bu haham" demiş. "Oruç"un Arapçası "Savm''dır, biz onun Farsçası olan "Ruze"yi bozarak " O n ı ç " biçimine sokmuşuz. Çünkü Türkçe'de hiç bir sözcük " r " ile başlamadığından Türk o sesi başta kullanamaz. Önce " O n ı z e " olmuş, ordan da 'Oruç". Tuhaf bir dildir su Osmanlıca. Eski Ramazanlarla yeni Ramazanları şurasından burasından, demek gelişi güzel karşılaştırmaya kalktık. Elbette zaman etkisini bu alanda dagösterecek, yapacağı değişikliği yapacaktır. Ne denir! Eskiden mahyalarda "Merhaba ya sehri Ramazan" diye yazılırdı. Son yıllarda onun yerini alan söz ise şudur: " E n hakiki mürşit dindir." Ben bu sözün bir başka biçimini bir yerde okumuştum, ama nerde? Ramazanlık MELİH CEVDET ANDAY Bektaşiye, "Ramazan'ı mı seversin, bayramı mı?" diye sormuşlar, "Ramazan'ı" diye yanıtlamış, "Neden?" diye sorduklannda, "Yenir de ondan" demiş. Hani insanın diyeceği geliyor ki, şu bektaşi olmasaymış, on bir ayın bir sultanı oldukça çatık kaşla geçecekmiş. Oruç tutanlann büyük çoğunluğu aksi suratla dolaşır, cıgara tiryakisi kavga edecek adam arar gibidir, içkiden kesilen arpacı kumrusu gibi düşünür. Oysa Ramazan ayında yemek perhizi yapıldığı kolay kolay söyienemez; neden derseniz, iftar ile sahur gibi dopdolu iki sofrayı hak bilen kişinin aç kaldığı üeri sürülemez. Ben üç öğünü kaldıralı yıllar oluyor, iki öğünle yetiniyorum; demek niyet etsem, geçmiş Ramazan'lara ilişkin bütün borçlarımı ödeyeceğim. Cıgara tiryakiliğine geİince, hele doktor bir yasak etsin (ölümle korkutsun) alışkanIığın gücü sıfıra iniverir, denenmiştir. Akşamcılartn sıkıntısı ise bir iki gün içinde geçer. Büyütülecek bir şey değil demek istiyoram. Oruç tutanlar, bana kalırsa, aksiliği dinsel bir gösteri olarak kullanıyorlar, "Tann'nın buyrugunu yerine getiriyorum, dokunmayın, yakanm" anlamına. Gerçekten inanmış olanın ise, böylesi afralara tafralara gereksemesi yoktur, ödevini yerine getirmenin sevinci yeter ona. Bunun gibi, Ramazan ayında onun bunun cıgarasına, yemeğine karışmak da gerçek bir Müslüman'a yakışmaz; insanı günahı ile, sevabı ile başbaşa bırakmak en doğrusudur. Tann'nın işine kanşılmaz çünkü. Demek Ramazan ayı, sertlijin değil, hoşgörünün besleyicisi olmalıdır. Bektaşiyi terbiye etmek hiçbirimize düşmez. Yıllar oluyor, fzmir'de bir meyhane, bu ay, camına, "Ramazan'da meyhanemiz nöbelçidir" diye bir levha asraıştı. Fena mı? Unutturmak istemiyor. lçki üstüne en çok yazan ozanlar arasında, benim bildiğim, Hayyam'dan sonra Yahya Kemal gelir. Ölmüş gitmiş adamı dinsizlikle suçlayacak değiiiz ya şimdi. Meyhane böyledir bir içen daima içer Mahfice başiayan giderek bîriya içer Ömrün bu biten rteşvesi lam olsun erenler Son meclisi cam üsfiine cam olsun erenler Dahası var, ünlü ozanımız ölüme bile elinde kadehle gitmek istemişrir. Yalnız kadehle de değil, sevgilisi de yanında olmak üzere. Cananla meyle son günü ey raevt sendeyu Ramazan'da ötekini berikini günaha itelememek için içki şiirlerini buracıkta keselim de, eskiden akşamcıların Ramazan'a doğru içkiyi nasıl bıraktjklarının öyküsüne geçelim. Balıkhane Nazın Ali Rıza Bey diye birinin "Bir Zamanlar tstanbul" adlı gerçekten ilginç bir kitabı vardır, orada okumuştum; Ramazan'a saygıdan içkiyi geçici olarak bırakanlar eskiden üçe aynlırmış: Birincilere, demek en erken bırakanlara "Ipçiler" deniyor. BunJar selâtin camilere mahya iplerinin kuruJduğunu görünce, yâni Ramazan'a onbeş gün kala içkiyi keserlermiş. Ikincilere "Kandilciler" deniyor. Bunlar da kandiUerin yandığını görünce, demek Ramazan'a bir kaç gün kala içki perhizine girerler PENCERE / HAZİRAN 1984 19ft4 Mayısını Geride Bırakırken . . . Hazirana girdik. 1984'ün bir ayını daha geride bıraktık, yılın ortasına ulaştık. Tarih ve siyaset açısından Türkiye'de mayıs ayı sıcaktır, bayramlar, törenler birbirini izler Bu yıl 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı ilginç biçimde kutlandı. Kızlarımıza bir çeşit şalvar, ya da uzun paçalı don gıydirdik. "7esefför"düşüncesinden kaynaklanan bu yeni kılık, tepkiler uyandırdı. Kimi yazarlar haklı olarak hükümeti ve bakanını eleştirdiler. Spor yapmak için uluslararası kurallara uygun biçimde giyinilir. Jimnastik, voleybol, basketbol, atletizm, yüzme, buz üzerinde patinaj, kayak, eskrim gibi dallarda giysıler değişik ve ışlevsefdir. Ama kimileri "taifei nisa"y\ ille de örtmek gereğini duyuyorlarsa, bazı şeriatçı devletler gibi kızlarımızı kadınlarımızı yalnız 19 Mayıs törenlerinden değil, uluslararası spor yanşmalarından da çekmeliyiz. Eğer spor yaparken mayo, şort, atlet giyilmesi ayıpsa, ikiyüzlülük etmeyelim, olimpiyatlara da kızlarımızı göndermeyelim. Çünkü bir yandan mayosunun göğsüne Ayyıldızı layık gördüğümüz kıza, öte yandan, "Bugiysi Türkkızına yakışmaz" diye paçalı don giydirmek daha ayıptır, törelerimize ve ahlak kurallarına hiç sığmaz. • Bu yıl 19 Mayıs paçalı donla kutlanırken, 27 Mayıs anılmadı, Yanılmıyorsam yalnız hocam Hıfzı Veldet Velidedeoğlu güzel bir yazı yazdı. Oysa uzun yıllar 27 Mayıs, Anayasa ve Ozgürlük Bayramı olarak kutlanmıştı. 27 Mayıs gerçekten Türkiye tarihinde bir dönüm noktasıdır, çağdaşlaşmaya doğru önemli bir adımdır. Sosyal devlet kavramını, emekçi haklarını, özgürlüğün hukuksal ve yapısal güvencelerini 27 Mayıs Anayasası'yla kavradık. Sendika, toplusözleşme, grevgibi çok partili demokrasinin "olmazsa olmaz" koşulları, 27 Mayıs'la algılandı. Toplumun bilinç birikimini yok etmek, sosyal güçleri çağdaşlık yönünde ulaştıkları düzeyden aşağı çekmek sanıldıgınca kolay değildir. 27 Mayıs Devrimi bu bakımdan azımsanmayacak başarıya ulaşmış sayılabilir. Yıldönümünde kutlansa da kutlanmasa da, anılsa da anılmasa da27 Mayıs •arfığrnı sürdürüyor. Erdemli hocam Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun deyişi ne güzel: 27 Mayıs Devhmi'nin Anayasası, şimdiye kadar ulaşılan siyasal aşamalann doruk belgesiydi." Yine de öyledir. Değişen bir şey yok: 27 Mayıs'ı savunmak, doruğu yüceltmek amacımız olmalı. Mayıs ayınırt 29'u "İstanbul'un fethi"dir. Bir de "İstanbul'un kurtuluşu" var. Bu konuda öteden beri çok ya2dım, bir kez daha vurgulamak isterim.'TTBf//?" ile "mülk" ve "yurt (vatan)" ile "kurtuluş" arasındaki kavramsal bağıntıyı artık algılamalıyız. Fethedilen yermülktür.Osmanlı'nınmülkü vardı, Türk'ün yurdu vardır. "Fetih bayramı" bu bakımdan çağdaş Cumhuriyet Türkiye'sinin felsefesine ters düşmekte, İstanbul üzerinde bugün bile gözü bulunan dış çevrelerin eline propaganda aracı vermektedir. Atatürk Cumhuriyeti'nde "Fetih bayramı" kutlanmazdı. Sanırım 1953'te yan resmi bir girişimle başlayan bu akım, artık görenekleşti. Oysa İstanbul'un gerçek bayramı 6 Ekim'dir Ulusal Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Türk orduları 6 ekimde istanbul'a girmişlerdir. Tam anlamında "kurtuluş'tur bu... Kentin düşman işgalinden kurtuluşu... Ulusal bayramlar, anma törenleri, tarihsel önemli günlerin anlamını vurgulamak ve derinleştirerek yinelenmeli... 19 Mayıs'ı Atatürk devrimlerine bir tepki niteliğine dönüştüreceksek kutlamayalım daha iyi... 27 Mayıs'ı özgürlüğü ve demokrasiyi dışlamak için mi belleklerimizden silmek istiyoruz? "Fetih olayt"nı da beş yüzyıl önceki kafayla değil, çağdaş mantıkla değerlendirerek anmalıyız. ARADA BİR YETVART KOVAN Muhasebe Uzmanı OKURLARDAN BağKur'dan şikâyetler niçin cevaplanmıyor? 1 Nisan 1984 günkü OKURLARDAN sütunundaki ve daha önceki ve sonraki vatandaşlarm BağKur'dan şikâyetleri hiçbir zaman cevaplanmamakta. Bu ne biçim Sosyal Potitika ve ne şekil bir Sosyal Güvenlik kuruluşudur? T.C. Emekli Sandığı da Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesine alınacakmış! Aman Emekli Sandığı Emeklileri! Aman buna mani olun! Bu çatı alnndaki Lşçi emeklilerinin perişanlığı ve maaş azhklannın dikkate alınmayışı sizin gözünüzden kaçmasın. tşte BağKur'dan bunca şikâyet varken kimse cevap bile vermiyor. Vatandaş emekli olamıyor! Bu iş nasıl çözülür, biz sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına söyleyelim: Her sosyal güvenlik kuruluşu hangi çatıya verilirse verilsin ama bu kurumlarda çalışanlar çaustıkları kurumlardan emekli olsunlar. Çalıstıkları kurumdan baska kuruma geçişleri yasaklansın. tşte o zaman ve bir düzeyde sosyal politika adalet esasları dairesinde yürür. BağKur sigortalısınm verdiği prbnlerden maaş al ondan sonra gidip TC Emekli Sandığı 'rtdan emekli ol. hem de bir BağKur emeklisinin 45 katı aylıkla, emekli aylığı ile. Sosyal Sigortalar Kurumunda memuriyet yap ve SSK'nın yani lşçi emeklilerinin aylıkları bu kadar azken gidip TC. Emekli Sandığı ndan emekli olup yüksek aylık al. Olmaz böyle şey. Yazıktır. Sigortalılann almterinden ödediği primlerden aylık alan Sosyal Sigortalar Kurumu memur ve yöneticilerini de insafa davet etmek gerekiyor, BağKur yöneticilerini de. Sayın Bakana arzolunur. A YSUN ÖZDEMtR olumsuz yamtlarla aynldım. Bize sahip çıkması gereken tek yer SSYB de verdiğimiz dilekçelere sürekli olumsuz cevap veriyor. Ömrümün 15 ayından fazlası is aramakla geçti. Teknik bir eleman olarak, kalkınma hamlesi yapan bir ülkede neden boş bırakılıyoruz Ülkede bu gibi kişilere ihtiyaç duyulmuyorsa, neden halen bizim gibi teknik eleman yetiştiriliyor? Büyük vaatlerle isbaşına gelen hükümet yetkililerine sesleniyorum. Ben ve benim gibiler issizlikten kurtanlsın. Diplomalı teknik bir elamanm ülkede is bulamamasından daha acı duygu olabilir mi? CENGtZHAN ERTUĞRUL 100. YIL tŞÇİ SİTESt RALGATANKARA Esnafın Sicile Yazılma Zorunluluğu Tıcaret Yasast'nda esnafın tanımı: Ticaret Yasamız esnafı özet olarak şöyle tanımlamıştır: "Sermayesinden çok vücutça çalışması ile hayatını kazanan ve kazancı ancak geçimine yetecek kadar sınıriı olan, sanat ve ticaret sahibi kişi." Aynı yasaya göre esnaf sayılan kişiler, ticaret siciline yazılma, defter tutma ve iflasa tabi tutulma gibi, tüccariara özgü bazı yükümlülüklerden bağışık tutulmuşlardır Ne var ki işadamlarımız oncelikle vergi yasalarının gereğini yerine getirme çabasında olduklanndan, özellikle küçük çapta çalışan işadamlan için kimin tüccar, kimin esnaf statüsunü taşıdığı pek önemsenmemiş ve T. Ticaret Yasası'nın tescile ve defter tutulmasına ilişkin kuralları yeterince yerine getirilememiştir. 1956 yrlında yürürlüğe giren Ticaret Yasamızın 17 maddesinde yapılan ve yukarıda özetlenen tanımın esnah, kesin olarak belirlemeye yeterli olmayacağı düşünülerek, uygulamaya ilişkin 1463. maddesinde, "Kazancı ancak geçimine yetecek kadar sınııiı" sayılabilecek kişilerin yıllık gayri safi gelirleri saptanarak, Bakanlar Kurulu kararnamesiyle ilan edilmesi öngörülmüştür... 1956 yılından bu yana yasada öngörülen bu sınırlama yayınlanmadığından iş hayatında çelişkili durumlar devam edegelmiştir. Esnaf ve Küçük Sanatkârtar Yasası açısından: 1964 yılında yayımlanan 507 sayıli Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Yasası da esnafın tanımını, T. Ticaret Yasası'na benzer biçimde yapmıştır. Yasa ayrıca tüm esnafın, esnaf derneklerine kaydolmasını, bazı sanat dallannda çafışanlann ise aynca, Küçük Sanat Sicili'ne yazılmalarını zorunlu tutmuştur... Ancak yetersiz tanımlama nedeniyle derneklere ve sicile yazılanlar azınlıkta kalmış, daha sonra (1972) BağKur uygulaması gereği, esnaf dernekleri üyelerinde büyük bir artış görülmüştur 62 sayılt K. H. Kararname ve Yönetmelikler: 5.8.1983 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 62 sayılı kanun hükmündeki kararname ile 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Yasası'nın pek çok maddesi değiştirilmiş, bu arada tüm esnafa belli bir sicile yazılma zorunluluğu getirilmiştır. 24.11.1983 tarihinde de bu karamamede öngörülen yönetmelikler yürürlüğe konulmuş, esnafın süregelen belirsiz durumuna bir düzen getirilmiştir. Buna göre: 1 T. Ticaret Yasası'nın 1463. maddesinde öngörülen yıllık gayri safi gelirleri saptamak ve ilan etmek üzere özel bir kurul olusturulmuştur. Bu kurulun adı: Esnaf ve Küçük Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu'dur. Kurul bölgelerin özefliklerine göre esnaf sayılabilecek kişilerin yıllık gelirlerini araştırmak üzere işe başlamıştır. 2 Bundan böyle 507 sayılı yasa kapsamına giren esnaf ve küçük sanatkârlar, çalışmaya başfadıkları tarihten itibaren 30 gün içinde Esnaf Sicili'ne başvuracaklardır. İşe başlayan esnafın niteliklerı, tüccarlarda olduğu gibi, bir sicil gazetesinde yayımlanacaktır 3 Her esnafa 5 yıl süre ile geçerli bir sicil tasdiknamesi verilecek, tescil ve ilan harçiarı, tüccarlar için öngörülen harçlann yarısı oranında tahsil edilecektir. 4 Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Derneklerine kayrtlı olanlar, Ticaret ve Sanayi Odaları'na kaydedilemeyecekler, Ticaret ve Sanayi Odaları'na kayıtlı olanlar da esnaf derneklerine yazılamayacaklardır. 5 Öteden beri çalışmakta olan esnafın sicile yazılması için bir yıl süre tanınmıştır. Bu süre 24.11.1984 tarihinde sona erecektir. Bu tarıhe kadar tescilsiz kimse kalmayacak, başka bir deyimte tüm işadamlan ya ticaret siciline veya esnaf siciline yazılrmş olacaklardır. Sorvç: Araştırmalanmıza göre, esnaf demekleri ile esnaf sicil memıjrluğu, kararnamenin öngördüğü çalışmalan başlatmışlardır Esnaf demeklenne kayıtlı olanlar sicile de yazılmaları için uyarılmaktadır. Kaydı bulunmayan meslek mensuplan da tescile davet edilmektedir. Ancak esnaf ve sanatkâr ile tacir ve sanayciyi kesin olarak ayırdedecek yıllık gayri safi gelirler henüz belirlenmemiştir. Yanlış ve gereksiz kayıtlara yer verilmemesi *e ilgililerin bilinçli olarak durumlarına uyan sicile yazılabilmeeri için Belirleme Kurulu tarafından saptanacak ölçüler bir an önce açıklanmalıdır. Laborantlara iş olanağı yaratıhın 1981 yılında MRV Kimya Sanat Okulu'ndan mezun oldum. Basvuruda bulunduğum sayısız yerlerden İLAN ÜNİVERSİTE ADAYLARI KADIKÖY 2. SULH HUKLK HÂKİMLÎĞİNDEN 984/62 tereke Sivas, Müslüm köyü hane 5 çild 6 sayfa 6'da nüfusa kayıtlı Ömer Faruk oğlu 1947 doğumJu İLHAMİ FARUK ERDL'RÜ Kadıköy, Erenköy 2. ona sokak 26/A d.9'da ikamet ederken vefal «miştir. Kendisinden veraset iddiasında bulunanların ellerinde mevcut belge ile 3 ay içinde mahkememize müracaatları, aksi takdirde M.K. 534. maddesi gereğince terekenin hazineye devrine karar verileceği ilan olunur. Basın: 6797 Neyi Tercih Ettiğinizi Biliyor musunuz? Tıp, İktisat, Sosyoloji, İşletmecilik, Mimarlık, Siyaset Bilimi, Basın, Mühendislik NEDİR? • Nüfus kağıdımı kaybettim. Hükümsüzdür. MURAT £SMES ODTÜ'lü, Boğaziçi'li, İTÜ'lü, Mülkiyeli olmak NE DEMEK? DEMOKRASt TARTIŞMASINDA: Tıp'a girince doktor olacağınızı biliyorsunuz... Ama doktor olmanın ne demek olduğunu biliyor musunuz? Tercihinizi Bilin! •• • • • YeniGündem 15 Günlük Siyasi Fikir Dergisi 'le birlikte Yeni Gündem'de Sağ da, sol da ANAP'ı tartışıyor: Nadir Nadi, İdris Küçükömer, Tarık Buğra, Şeııer Bartal... Ve Mehmet Keçeciler ANAP'ı anlatıyor: Bizi Prens Sabahattin çizgisinin devamı olarak görebilirsiniz... Aynca, • Moşe Şaret'in güncesinden İsrail'in Kutsal Terörii • Yılmaz Akyüz: îthal ikamesi tekrar gündeme gelecektir • Seyfettin Gürsel: Yaşasın piyasa • A. Savaş Akat: Yöntem sorunu 1 Haziran'da ÜNİVERSİTE REHBERİ'Nİ ahn! lletısım Yayınları PERKA A.Ş. Klodfarer Cad. İlelişim Han \o:7 Cagaloğluİslanbul Tel: 520 14 535455 TEŞEKKÜR Babam AVNİ DORSAY'ın cîddi ve önemli ameliyaunı başanyla gerçekleştiren saj/ ın VEFATLAR İÇİN Yurt içi ve yurt dışı cenaze nakledilir. Cenaze ilaçlama. malzeme, tabul, bulün işlemler hassasiyei ve suratle yapılıı. KARİKATÜRCÜLER DERNEĞ1 GENEL KURUL İLANI Karikatürcüler Derneği 11. Olağan Genel Kurulu 18 Haziran 1984 Paanesi günü saat ll.OO'de İstanbuJ Gazeteciler Cemiyeli loplantı salmunda yapılacaktır. Çoğunluk sağlanamadığı takdirde genel kurulu, 25 Haziran 1984 Paanesi günü, aynı yer ve saatte toplanacaknr. lyelere duyurulur. CUNDEM: Prof. Dr. ORHAN ŞAŞMAZ baş asistan As. Dr. TARIK TERZİOĞLU asisıan Tel: 147 20 06 140 68 86 Işlelmede aynca 18 ambulans mevcullur. Cenaze ilanlanndan hizmet bedeli alınmaz, acı günlerinizi paylajır, günün her saatinde emrinizdeviz. İSI.AM CENAZK İŞLKRİ Açılış. Dernek lüzüğünün göriişülmesi. Yönetim Kurul faaliyet raporunuo görüşülmesi. Mali raporun okunarak göriişüJraesi. Dernek organlarınjn seçimi. Öneriler, dilek ve temenniler. Kapanış. As. Dr. MUSTAFA ŞENER narkozitör Dr. SEVGİ KÖKLEŞMİŞEFE ayrıca SATILIK DAİRE Acıbadem Dörtyol mevkiinde üç oda bir salon kaloriferli daire satılıktır. Tel: 337 % 46 Dr. MUAMMER AKÇAKIL Dr. SERDAR TEZELMAN Flr VfT\fA7 ir^FR /LETtŞtM YAY1HLARİ!PERKA A.Ş. Klodfnrer Cad. lletısım Han CataloğttıİST. Tel: 510 14 531U 55 Doçent Dr. UBEYTULLAH DELİGÖNÜL ve ÇAPA CKRRAHİ KLİNİGİ nm tüm değerli hemşire ve peısoneline içlen teşekkür ederiz. Dorsav ailesi adına ATÎI.I.A IK)RSAY ^ . ^ ^ ^ ^ SATILIK YAZLIK EV SİIİVTİ Murat Suyunda müstakil, sahibinden. Tel: 571 48 10 GÜLÇİN KÜÇÜKKAYA (Taluy) ile Gayrimenkullerinizin alım, satım ve kiralanmasmda hizmetinizdeyiz. Laleli'de SATILIK DAİRE Tel: 526 75 86 İHSAN KÜÇÜKKAYA evlendiler. İSTANBUL 28.5.1984 BEBEK YENİ EMLAK Tel: 163 45 44
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle