16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26MAYIS 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 Ozetle Zübük Norveç'te Ünlü güldürü yazarlanmızdan Aziz Nesin 'in, daha ö'nce çeşitli yabancı diüere çevrilen "Zubük" adlı romanı Oslo yayınevlerinden Altera Forlag A/S tarafından Norveççeye çevrilerek yayımlanacak. Yazann temsilcisi ONK Ajans 'a başvuran Sorveçli yayımcı Aziz Nesin 'in bu romanından başka Türk yazarlanndan çocuk kitaplan da yayımlamayı planladığım bildiriyor. Ajans bu konuda çahşmalara başladı. GORDUK KONUŞTUK Yalcın Peksen Almanlar bazı kelimelerin yazılışından ürperiyorlar... İçinden zor çıkıyomz. Mesela, 'Kalmamama sevindi...' İlk 'ma' isim yapar, ikincisi olumsuz eki, üçüncüsü birinci şahıs eki... Bunu anlamak ve söylemek için senelerce alıştırma yapmak lâzım. İSPANYOL CARMEN Saura'nın "Carmen"iyle Carmen'in damarlarında ilk kez hpanyol kanı dolaşmaya başladı. Federico Garcia Lorca'mn üç büyük kadmımn, Bernarda Alba'mn, Yerma'nın "Kanlı Düğün"deki gelinin kızkardeşi oluveriyor. Ayşe liısicıoğlu sergisi Ayşe Yazıcıoğlu ilk resim sergisini Ankara 'da açtı. Yazıcıoğlu 'nun, tstanbul Yüksek tktisat ve Ticaret Mezunlan Demeği'nin Mithat Paşa Caddesi'ndeki lokalinde açtığı resim sergisi 30 mayıs gününe kadar açık kalacak. "Çağımızın Tanığıdır Ezgiler" Ünivenitelerarası Sanat Gösterileri dizisinin ikinci konseri, 1 haziran günü saat 18.00'de tstanbul Açıkhava Tiyatrosu'nda verilecek. Biletleri Beyoğlu Emek Sineması 'ndan sağlanabilecek konsere Rahmı Saltuk Edip Akbayram ve Dostlar ile Yeni Türkü Grubu katüacak. Bilindiği gibi, Üniversitelerarası Sanat Gösterileri dizisinin ilki San Tiyatrosu 'nda Timur Selçuk resitali ile gerçekleştirilmişti. Ye Carmen yuvaya döndü MARTİN WAGNER Aşk tannsınm, şehvetın yeniden keşfinden söz ediliyor her yerde. Ve Carmen, şu öldürücü çingene kadın, alev alev yanan şehvetin, ihanetin, ahlak dışı aşkın bedeninde can bulduğu bu yaratık şehvetin yenıden keşfedildiği her yerde boy gosteriyor. Bu iş için biçilmiş kaftan olarak rezillikle aşk büyüsu arasındaki yerini alıyor; kentsoylulann o yuzeysel kınamasuun panltüı hedefini oiuşturduğu kadar aynı kentsoylulann şehvet dolu kaçamak bakışlarına da hedef oluyor. Kimdir Carmen? Merimee 1834'te romanmı yayınladığında, o gunün edebiyat modasının iki talebini de karşılayan bir başyapıt koymuştu ortaya; söz konusu iki talep, edebiyat tarıhine "nesnellik" ve "egzotizm" adlan altında geçmiştir. Bunlar, yukselen kentsoyluluğun edebiyata yonelttiği talepler, bılime ve bilimin her sırrı çözmeye yeten gücune beslenen yeni, iyimser inanç olduğu kadar, yeni yeni oluşan, dolayısıyla da kendine güvensiz toplumun can havliyle sanldığı katı toplum kurallannın boğucu zincirinden kurtulma, bu zincirlerden kaçma isteği ve gereksinimiydi. Yani Flaubert'in "Madarne Bovary"si ile "Salambo" arasında sıkışmış bir toplum. Bu topluma damgasını vuran özellikler, gepgenç tekniğin soğukkanlı gerçeklığı, gene yeni bir şey olan sermayeyi kullanma ile coşkuya, kaçışa beslenen gizli istekti. CARMEN FRANSIZDI Carmenadının Ispanyolca olmasına bakmayın Fransızdı; toplumun gizli isteklerinin edebiyatın tehlikesiz sularına bırakılmış bir çıkını. Hafifmeşrepliğın simgesi ve tıpkı Mennrfe'nin boğa gureşçileri için uydurmuş olduğu, hiçbir tspanyol'un da anlamadığı "toreador" sözcüp kadar yapay mı yapay! O buyuleyıci Araplspanyol kent Sevilla'daki bir sigara fabrikasında bugün aynı fabrika universitenin bir bölümünü barındırmaktadır işçilik yapan Carraen, düş ürünü çingene Carmen! Ah Carmen, senin resmin ne kadar yapmacık kaçıyor, ne kadar yapay, ne kadar soluk, gerçek Endülüs çingenelerinin yüreğinintum turizm sanayiinin yozluğuna karşınhâlâ çarptığı ak badanah evlerle dolu Sacromonte'de, Granada'da! ve 1950'li yıllarının buyük transız müzik kuramcısı Rene Leibowitz'in dediği gibi, o günlerde "Carmen" demek "opera" demekti. Yüce Paris Operası'nın, soylu para babalannın bu görkemli tapınağının, bu ölçü tanımazlık anıtının şanına şan katan "Carmen". Galalarda, törenlerde, şölenlerde şatafatlı tarihi üniformalannı kuşanmış Cumhuriyet Muhafızları nöbet tutardı operanın merdiven başlannda. Carmen'in opera olarak da sapına kadar Fransız kimliği apaçık değil midir? Sanki genizden çıkan sesler için bestelenmişe benzeyen aryaların üslubu da, senfonik pasajlar da, o uçucu, o hoppa uvertür de, bir ağızdan bu gerçeği söylemiyorlar mı? Hafıften Ispanyol paso doble'sini, boğa güreşçilerinin geleneksel arenaya çıkış marşını, "habanera"yı andıran ezgiler bile değiştiremiyor bu gerçeği. Opera sahnesinde Aida ne kadar Mısırhysa Carmen o kadar lspanyoldur. Turkulog Holfgang Riemann, Türk edebiyatı üzerinde araştırmalar yapıyor. (foKtgruı iSE\A ÖZKAS) Yabancı gözüyle ana dilimizin zorlukları: W. Riemann: Türkçe moral bozuyor tar var.. Örnek "gdme, gelmesi, gelmesini." "m<" aslında "mek"tir. Fiilden isim oluyor. "Das Kommen" gibi.. Bu "me"yi olumsuz eki olan "me" ile karıştırıyorlar. Bazı abartılmış örnekler var. Mesela "kalmamama sevindi." İlk "ma" isim yapar, ikincisi olumsuz eki, uçüncusü birinci şahıs eki. Bu ekleri ayırmak ve çabuk bir şekilde anlamak ve söylemek için senelerce alıştırma yapmak lazım. MECMl'ADERGİ Snnu soracağım size; bizde Arapça kelimeler vardı eskiden. Şimdi hepsi öztiirkçe oluyor. Bu zorluk yaratıyor mu? Çok çok yaratıyor. Mesela "mecmua" diyorsunuz. Ben üç senedir kütüphanecilere Türkçe öğretiyorum. Kullandığımız kitapta "mecmua" geçiyor. Ben "Bu kullanılmıyor artık. Eski bir kelime" diyorum. "Şimdi dergi keiimesi geçiyor." Bu çok yoğun tartışmalara yol açtı. "Neden aynı şey için iki kelime" diyorlar. Ben de diyorum ki, "Yorum yapmayalım. Bu böyledir" Bir hanım öğrencimiz vardı. "Adınız ne" cümlesini kullandık. Bir Türk bulmuş, konuşmuş. Geldi, "bana başka bir şey söyledi" diyor. Sonunda anlıyoruz ki, "isminiz ne" demiş Turk. Kızcağızın nasıl morali bozuldu. "Neden adınız ne demek için iki kelime. Nasıl çıkacagız içinden.." Bir de telaffuz sorununuz var galiba.. İlk seneler telaffuzu hiç duşünmuyorsunuz, Çünkü çok daha basit meseleler bizde sorun oluyor.. Sinema TVde bugün Mimar Sinan Dniversitesi SinemaTV Merkezi'nde tlk Türk Filmleri ve Dünya Sinemasından Örnekler gösterimleri süriiyor. Bugun saat 16.00'da Ahmet Fehim'in 1919yapımı "Binnaz" ve Şadi Fikret Karagözoğlu'nun 1921 yapımı "Bican Efendi Vekilharç" adlı filmleri gösterilecek. Her ikifilm de siyah beyaz ve sessiz. Saat 19.00'dakifUm ise ünlü Fransız yönetmen Jean Renoir'ın 1938'de gerçekleştirdiği "Hayvanlaşan İnsan". Siyah beyaz ve Fransızca olarak gösterilecek filmde Jean Gabın, Simone Simon, Blanchette Bruney ve Gerard Landry oynuyorlar. Muğla Festivali Karikatür ve Saydam Yarışmaları sonuçlandı Kültür Servisi 2527 mayıs günleri arasında gerçekleştirilen 1. Muğla Kültür, Sanat ve Turizm Festivali etkinlikleri arasında yer alan ulusal karikatür, siyahbeyaz fotoğraf ve saydam yarışmaları sonuçlandı. "Kultürel Mirasunızı Konıyaüm" konulu ulusal karikatür yanşmasında birincüik ödülü verilmedi. Ikincilik ödülünu Enver Malkoç'un, üçünculük ödülünu de Erdogan Karayel'in karikatürleri kazandı. Yarışmanın başan ödüllerini ise Tufan Arkayın, Cem Kenan Öngü ve Cem Koç aldılar. Aynı karikaturleriyle Enver Malkoç Milliyet Gazetesi Özel Ödulu'nü, Fethi Develioglu Mimarlar Odası Genel Merkezi Özel Ödülü'nü, Ümit Müfıt Dinçay YAZKO özel Ödülü'nu, Mehmet Tevlim Bilim ve Sanat DeTgisi Özel Ödülü'nü, Abdülkadir Uslu Sıfır Dergisi Özel ödülü'nü, Mustafa Oncül tlkadım Gazetesi Özel ödülü'nü, Sami Caner de Devrim Gazetesi Özel Ödulü'nu aldılar. "Muğla ve Yöresinde Doğa) Güzellikler, Tarihi Çevre ve Geleneksel Yaşantı" konusunda duzenlenen siyahbeyaz fotoğraf yarışmasında birincüik ödülü Mihrimah Üzel'e verildi. Cengiz Akduman'ın iki fotoğrafı ikinci ve üçüncu seçildi. Oral Gönenç'in iki, Kâzım Zaim'in bir fotoğrafı başarı odulüne değer gorüldü. YAZKO, AFSAD, Muğla ve Çevresi Turizm Derneği, Bilim ve Sanat Dergisi Özel Ödüllerini Oral Gönenç, Mimarlar Odası Genel Merkezi Özel Ödülü'nü Sabri Ece, Devrim Gazetesi Özel Ödülü'nü Kâzım Zaim, llkadım Gazetesi Özel Ödülü'nü de Hatide Akcengiz aidılar. Aynı konuda duzenlenen say dam yarışmasında ise, Annağan Tekdöner birinci, İzzet Keribar ikinci, Cengiz Akduman üçüncu oldular Oral Gönenç, Armağan Tekdöner ve M. Yavuz Gürtunca'nın başarı ödüllerini kazandığı yarışmada YAZKO, Devrim Gazetesi ve Mimarlar Odası Genel Merkezi Özel Ödüllerini Oral Gönenç, Bilim ve Sanat Dergisi ve AFSAD özel Ödüllerini tzzet Keribar, Muğla ve Çevresi Turizm Derneği Özel ödülü'nü de M. Yavuz Gürtunca kazandılar. Ödül kazanan sanatçılardan, Festival sırasında Muğla'da bulunanlara ödülleri duzenlenen törenlerle verildi. BİR DE StNEMADAKİ CARMEN Şimdi de sinemadaki Carmen'e bakalım. Preminger'de Carmen, karaderili bir Amerikalıdır, Afrikah kölelerin kızı. GoBizet, usta işi romanı aldı, dard, "Carmen" efsanesini herkesin bildiği operayı yaptı; 1980'lerin çağdaş modeliyle cansözün kısası, yüzyıumızın 194O'lı landırır. Ve Rosi, operayı filme çeker; bu filmdeki selüloid Carmen, dünyanın dort bir yanında VİDEO KULÜPLERtVDE NE VAR NE YOK? opera abonesi seyircinin ideal SERGİ VİDEONİŞANTAŞI VANEL VtDEOLEVENT opera anlayışına tıpatıp uygun düşen bir biçimde şarkı söyler ve (146 87 44) (Toplam 950 kaset) (164 08 23) dans eder. Milano'nun Scala (Toplam 500 kaset) • TORN CURTAÎNPaul New Operası'yla New York'un Metman • NANAKatya Berger ropolitan Operası arasında bu • MASTER OF BALLANT • GOİNG STEADYJeremy tür Carmen'in sergilenmediği tek ROE Michael York Katzur bir sahne bile kalmamıştır. • THE DA Y OF THE KOBRA• YOUNG LOVE FtRST Saura, tspanyol Saura, "FlaFranco Nero LOVEValeria Bertinelli menco" müziğine Endüluslulerin kendiliğinden sanatsal ifadeRENK VİDEOTAKSÎM VİDEO VİVALDİKADIKÖY lerine yerleştirir Carmen motifi(145 73 62) (Toplam 400 ka (338 15 20) ni. Bu sanatın tartışmasız ustaset) lan çingenelerdir. Bu, sadece Sa(Toplam 480 kaset) ura'nın Carmen'inin dans ettiği • ŞALVAR DAVASIMüjde • THE GANGSTER anlamına gelmez, aynı zamanda Ar, Şener Şen CRONlCAL(6 bölümh Mkhaei Carmen'in damarlannda birden• CARMENAntonio Gades Nouri bire bir kanın dolaşmaya başla• PRENSES DAİZYCloudia • MASTER OF THE GAME(4 dığını görüriız. Bu kan, toprakCardinale bölüm)Dyan Cannon larında Doğu ile Batının olanca • DOLL MAKERJane Fonda korkunçluğuyla, ama bir o kaVİDEOTHEQUEBEBEK dar da verimli bir doğurganhk(165 62 31) TELE RENT VİDEOla karşılaştığı yörenin kanıdır O ERENKÖY (356 01 71) yöre halkı, yüzyıllardır baskı ve • E LA SA VE VAFredie Josömürünün her çeşidini tatmış, (Toplam 850 kaset) nes, Barbara Jefford bunu sanatlannda, en açık biçi• USA CIORNATE • 3000 YIL1NIN YOK miyle de dans ve müzikte, flaPARTICOLARESphia Loren EDtCtStAlan Collions menkonun hem sevinç hem ağıt Marcello Mastroianni • YALNIZ KADINLoyd Bole çığlığında yüceltmiştir. "Fla• THE MOON IN THE ner menko"da yas, başkaldın, cinGUTTERGerard jdeperdıeu, • EVDE YALNIZ MIS1N sel tutku iç içedir. Işte Carmen, Nastassıa Kinski Kathleen Beller bu özyurdunda yasamla doluyor, ataerkil toplum içinde baSEÇKİN VİDEOFLORYA NİLAY VİDEOBAKIRKÖY ğımsızlığı için savaşan bir kadın (573 % 34) (579 91 98) kimliği kazamyor: Garcia Lor(Toplam 360 kaset) (Toplam 550 kaset) ca'mn yapıtındaki üç buyuk kadının, Yerma'nın, Bernarda Al• HONG KO.\'G 'L U KOVTES • ZAFER BENtMDİRBud ba'nın ve "Kanlı Oügun"dekı Sophia Loren, Marlon Brando Spencer •KAPLAN1 KURTARMAK. • THE LAST HARD MAN gelinin kızkardeşi oluveriyor. Yaban ellerde geçen yüz elli yılJack Lemmon Charlton Heston, James Coburn • ENSONEVLİ ÇİFTNathalıe • KAi\L'ı\ BENtMMayk Ham dan sonra Carmen, sonunda yuvaya dönmüştür. Wood, George Segal mer Geçenlerde gazetemize Almanya'dan *'koyu" bir Cumhuriyet okunı geldi. Ülkesinde Doğu dilleri eğitimi gören türkolog okuyucumuzun adı Wolfgang Riemann. Gazetemizi öve öve göklere çıkaran Riemann'ın biz de Türkçesini övdük. Konu döndü dolaştı Türkçe öğrenen Almanlann sorunlarına geldi. Wolfgang Riemann'la bir yabancı gözüyle Türkçenin zorluklannı Türkçe tartıştık. Sayın Riemann, nereden aklınıza geldi Türkçe ögrenmek? Altmış beş senesinde ve sonraki yıllarda Turkiye'ye geldim. Turist olarak.. Çok arkadaşlar vardı.. Ben o zamanlar akşam lisesini bitirdim.. Tabii Almanya'da. Ne okuyacağımı bilemedim. Bizde Türkoloji diye bir okul yok. Doğu dilleri okutuyorlar. Türkçe var.. Farsça.. Arapça ve lslam bilgileri ve sosyoloji de okuyoruz.. Herhalde biraz ögrenmiştiniz Türkiye'de. O yiizden... Çok az bir şey öğrenmiştim. Ama baktım Turkiye hakkında bilgi edinmek Türkçe bilmeden olmayacak.. Çünkü çok iyi arkadaşlarım vardı. Heybeliada'da.. Üniversiteyegidipdanıştım. Doğu dilleri okuyayım ve bugüne kadar hiç pişman değilim. Kaç sene okudunuz? Çahştığım dolayısıyla on sene surdü bu iş. Bazen aylarca çalıştım, okuyamadım. Bu on sene içinde çevirilerim vardır. Yani Türkçe ile çahştım. Tercüman olarak calışıyordum bazen. En son imtihanlara kadar oyle surdu.. Şimdi bitirdikten sonra ne işler vapıyorsunui Türkçe ile? Edebiyat alanında bir araştırma yapıyorum. Daha doğrusu yaptım. Bir tane; "Turk Edebiyatında Almanya" diye. Bu çıktı seksen üç senesinde.. Harrasowitz yayınevinde.. Şimdi bir tane de Suat Derviş üzerine yapıyorum İŞtN GÜÇ TARAF1 Türkçe zor bir dil midir Almanlar için? Zor doğru bir kelime değildır. İstisnalan az olan bir dildir. Güç olan tarafı Avrupa dillerinden tamamen değişık olduğu.. Bu bakımdan zor diyebilirim. Ciimle kurma yapısı çok ters galiba.. Çok ters gelir. En güç tarafı sizce nedir? Bizim ana dilimiz olduğu için bilemiyoruz. özellikle sesli harf uyumu bıze çok yabancı geliyor. Türkçe öğrenenler birbuçuk, iki senede ancak sesli harf uyumunu doğru olarak yerine getirebilirler! Anlıyorum. Yani kalın sesli harfler, ince sesli harfler yan yana gelecek.. Evet onun gibi.. Başka zor taraflan? Başka da.. Avrupa dillerinde benzeri olmayan kelimeleri hafıza çok güç alabiliyor. Hiçbir benzerlik yok. Almanlar bazı kelimelerin yazjlışından ürperiyorlar. Türk imla kurah tuhaflanna gider. Diyelim siz "bordo" şarabını Türkçe yazıyorsunuz. Halbuki bordo şarabını biz Fransızca gibi yazanz. Bir de sonı zamiri olan cümlelere yine de edatı ekliyorsunuz... Bunu pek anlayamadım. Ne yapryoruz? Bir örnek verirsek.. Mesela "Ahrnet ne zaman geldi mi?" deniyor.. Böyle denmez ki. "Ahmet ne zaman geldi" veya "Ahmet geldi mi?" Tamam efendim.. Bu Almanlann yaptığı hatalar. Çünkü sonı sorulduğu zaman iki kural var. Hem "ne zaman" kullanıür, hem de "geldi mi" deniyor.. Sonra cumlenin öznesi çoğul olursa o zaman çekimli fiil çoğul olmayacaktır Turkçede. Mesela "çocuklar oynuyorlar" demiyorsunuzsiz. "çocuklar oynuyor" yeterlidir. Fiilde bizim için çoğuldan vazgeçmek bayağı çaba ister. Biz "çocuklar oynuyorlar" diyoruz her zaman. Sonra bir sayı geldikten sonra kelime tekil oluyor. " Ü ç e*" diyorsunuz. Biz "üç evler" diyoruz. Bu güç oluyor. tYELtKEKİ Almanca ile Türkçenin cümle kurma yapısı da değişik... Değişik.. Kelimelerin sıralanmasında bazı guçlükleı var. Almanca'da ozne, fiil, nesne şeklinde cümle kurulur. Turkce de ozne. nesne, fiil en sonra.. Bu konuda çok alıştırma yapmak lazım. Sonra güçlüğe gelen bir şey de var. lyelik eki... Öyle bir ek mi var? Var efendim.. tki ek vardır. Birincisi olmak, ikincisi malik olmak veya sahip olmak ifade eder. Mesela hitap olarak "benim ögretmenira" veya "ben öfretmenim". Siz baştaki "ben" ve "benimi" kullanmıyorsunuz. O zaman "öfretmenim" deyince hangisi "benim öğretmenim", hangisi "ben öğretmenim.. Bu çok zor.. Çok Uginç.. Doğru aslında, biz düşünmeden kullanıyoruz. Biz düşünüyoruz ama içinden zor çıkıyomz. Bir kısaltılmış mas Türkler ne kadar sevimli ve yardımcı olsalar da yabancının cümlesini biürmiyorlar... Türkçeyi çok kötiıledik. Biraz da iyi taraflanndan söz etsek, kolay tarafı yok mu? Istisnalann hemen hemen olmayışı.. Yazılması basittir. Bir guç tarafı daha var, unuttum... Özellikle AJmanlar ve Avrupalılar Türklerle Türkçe konuşmak istedikleri zaman Türkler ne kadar sevimli ve yardımcı olsalar da, yabancının cümlesini bitirmiyorlar. Bırakmıyorlar ki, yabancı cümlesini .amamlasın.. Tamamen cumle kuracağına kadar sabretmezler. Ya hemen cevap verir, veya cümleyi tamamlar. Bu çok moral bozuyor. Sanıyoram bizim huylanmızdan biri de, biz yabancdarla bozuk bir Türkçe ile konuşuyoruz. Anlamazlar diye... Bunu biz de yapanz. Mastarh konuşma.. Yani tarzanca.. Bu var.. Sonra.. Bir yere gidip Türkçe konuşuyorsunuz. Başka bir dilde cevap veriyor. Hatta sizin Türkçe konuşmamzı farketmiyor bile.. Yazı dilinde, yani okumada zorluk çekiyor musunuz? Öğrencilerim Cumhuriyet'ten bir makale okuduğumuz zaman çok güçlük çekiyorlar. En çok köşe yazılannda.. Haberleri daha kolay okuyorlar. Bir cümle uzerinde kırkbeş dakika uğraşıyoruz. Çok morallerini bozuyor. "LAMBAYA PÜF D E " Sizin böyle bir sorununuz yok ama.. Benim için daha az. Ama yeni öğrenen için çok zor.. Şarkılar sizin basit oluyor.. "Lambaya püf de". "samanyolu" sözleri çok kolay. Sonra Örhan Veli'nin "Bedava" şiiri çok kolay... Fiil yok, "Her şey bedava, su bedava, hava bedava". Hemen anlıyorlar.. Demek "lambaya püf de "Türkçe öğreniminde kolaylik yaratıyor. Bunu hiç düşünemezdim. Şarkı ile ögrenmek daha kolay oluyor onun için.. Evet tabii. Almanya'da Türkçe öğrenen çok Alman var mı? Çok az talebesi vardır.. Başlıyorlar fakat sonra bu zorluklar yüzünden altı hafta sonra bırakan çok var.. 26 Mayıs TÂRIHTE BUGUN Mümtaz Arıkan "DİNAMO OPERASYONlfBAŞUYOR! 194O'TA 8U6ÜN, SELÇİKA'DAKl INGİU2 VE KUVVETLEeiNİN /MGİL7EJ?£'yE ÇEk/LİÇİ BAŞLADtH.DÛNyA SABAŞLARINDA, ALMAN O/^OULAe/NlN &ATIYA LARI SALPI&IYA KASÇI KO/AAAM. ıÇjM B£LÇİKA 'PA BEKLEy£t< İN&lLİZ,FgAH£l2 VEBELÇİfCA KUVV£7Z£Eİ, MJA/Ş DENİZl KIYIS/NDAİCİ DUN>CERQUE TE £(K/ŞT/RILD/LAJÇ. AL MANLARIN BAÇARIU /L££L£Y/Şİ ICARŞISlMM ÇBKİLMB KABA& VE&LDİ. "PfHAMO OPERA£YONU*A0(YLA ANILAH BU 8OŞAUMA EYL£MİHE, ING/LT£/S£'D£M 8İB.ÇOK SİV/L TEkAIE OE KATILACAK VE~ DÛŞMAN/N HAVA SALDlRlLARiNA /CARŞIN, 4 MAZİRANA ^ DEgİN 34O SİN JÜŞİ TAŞtl t C R 50 YIL ONCE Cumhuriyet Türk işçisi kullanmayan müesseseler li Arsız Ölüm"le genis ilgigoren Latife Tekin'in yazdığı, "Bir Yudum Sevgi" adlı filmin çekimlerine Atıf Yıltnaz yönetiminde başlandı. tstanbul'un Gültepe mahaüesinde yasayan iki kişinin gerçek yaşamoyküsunden yola çıkan filmde, başrolleri Kadir lnanır ve Hale Soygazi paylasıyor. Hale Soygazi, 1978'de çevrilen "Maden" filminden sonra, "Bir Yudum SevgC'de ilk kez beyazperdede görunecek. Öte yandan Gülsün Karamustafa, bu filmde ilk kez sanat yönetmenliği yapıyor. Göruntü yönetmenliğiniÇeün Tunca'mn üstlendiği filmde, öteki rolleri Meral Çetinkaya, Macit Koper, Dursun Ali Sağıroğlu, Füsun Demirel, Madelet Tibet. Aysegül Uyguner, Tuncay Akça, Osman Alyanak, Ülkü Ülker, Ece Örge, Serra Yılmaz, Nurettin Şen, Nilgün Kahraman, Cengiz Tünay ve Gülsen Girginkoç paylasıyor. mufettışlen de Istanbul'daki butün ticaret müesseseieri, şirketler ve fabrikalardaki müstahdemin vaz'yeılerıni kontrola baslamışlardır. Bu meyanda maruf bazı buyuk ecnebi bankalarmda, Etektnk, Tramvay, Tünel ve Havagazı, Rıhttm şirketlerınde, Kıbriı İnhısannda çalışıırılan ecnebiler ayrı ayrı tesbit olunmuştur. Mutemnüın ınalumaıa gore bu gibi muesseselerdeki, işleri diğer Türk memur ve ame/elerince yapılamayacak şekilde ihtisası icap etıiren 26 Mayıs 1934 ecnebiler mustesna olmak üzere diğerlerınm tedricen Türk memurlanle tebdili için bütün bu müesseseler nezdinde müessir teşebbüslerde bulunulması mukarrerdır. 19341984 'Bir Yudum Sevgi"nin çekimi başladı g ST5* Huküınetın karar ve muteaddiı tebliğlerine rağmen Utanbul'da mevcut birçok ecnebi muessesatın hâlâ luzumsuz yere birçok ecnebi memur ve amele isühdam ettığı anlaşılmışttr. Bunun üzerine şirketler komiserlerine bu noktanm ehemmıyetle tetkikile vazıyetın bir raporla bildirilmesi teblığ olunmuştur. Şehrimizde bulunan muhtelif Vekaletler Y A L N I Z Profesör Marks geldi İstanbul Konservatuanmn ıslahı için evvelce celbedilmiş olan Vıyanalı mutehassı^ { Profesör Marks dun şehnmize gelerek Tokatlıyan otelıne inmışıır. PiLOT Radyolan cK KAtıurtru O NUBKTTl UCVZ flATUDIH vı F.al: 95 lira V *?***• J ' (.*!**.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle