Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/8 24 MA YIS ŞÜKKA* KETENC! 1984 ÇAYIN TADI KAÇIYOR POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL 5 yıl dayanacağı sanılan stoklar 2 yılda tükendi 1981 'de üreticiyi yoksulluğa mahkum eden kararlar alındı. Satın alınmayan çay, dalda kurudu. Ancak bu arada, üretimin tüketim artışını karşılayamadığı ortaya çıktı. Stoklar hızla eridi. Çaycıbğımıan gelişim tablosu her kararda, her uygulamada çelişkileri sergiliyor. Üreticinin korunması, kaliteli çay elde edilmesi, ÇayKur'un zarar değil, kâr eden kuruluş olması, çay ihracatçısı olabilme adına alınan kararlar, akla kara gibi birbirinin tersi; bu kararlardan beklentilerle varılan sonuçlar da öyle. Sanki çözümü çok güç bir bilrnece ile karşı karşıya kalınmış gibi... Toprağın rengini görme olanağını vermeyen yeşilin her tonu ile süslenmiş tepeler uzerinde kümelenmiş bulutlara bakılarak, binlerce gilzel koyu aşarak yapılan bir Doğu Karadeniz sahil yolculuğunda, o yörenin yaşayaruru kıskanmamak, doğanın güzelliğine hayranlık duymamak pek olası değildir. Turizme açılması bâlâ hiç düşünülmemiş, özel devlet (çay fabrikalan dışında) hiçbir sanayi yatırımının bulunmadığı ve de kıyıya paralel dik dağlar nedeni ile ekilecek toprağjn da bulunmadığı yörede, çok çocuğun güçlulük ölçütü sayıldığı Karadenizli ailenin nasıl yaşadığını, ne ile geçindiğini düşünmemenLz koşulu ile. Yağışlı iklime elverişli, altı taş üstü ahşap, yeşiller arasında kaybolmuş, büyük ve doğa ile estetik uyum içindeki eski evler geleneksel kültürün, zenginliğin simgesi gibi. Dar alanı kazanma adına şehir ve kasaba merkezlerinde yapılmış doğa güzelliğini reddeden ve rutubet kokan beton evler ise çarpık gelişmenin simgesi. Yore insanının yaşamını öğrendikten sonra, eski güzel evlerin sırnnın, dayanışma içindeki büyük aileden kaynaklandığını, dönemin erkeğinin ömrünü gurbetçilikte geçirdiğini, eski güzel, büyük evlerde ise aile reisleri ile birlikte, kadınlar ve çocuklar ordusunun, gurbetçileri bekleyerek ömür tükettiklerini algılarsınız. yaz akşamı barda... Havalar ısınmaya iyice yüz tuttuğundan beri Asmalımescitteki, Beyoğlu'ndaki uğrakların yerini Bebek'tekiler aldı. Kışlık yerlerin gediklileri yazlığa taşınmaya başladılar. Gerçi aralarına zaman zaman yabancılar da kanşır ama, yerliler yaban yüzleri bildik yüzlerden hemen ayırmasını bilirier. Tuzu kurulardan çoğu da Bodrum, Marmaris yolunu tuttu. Akşamdan akşama iki tek atmayı ahşkanlık haline getirmış olanlar Boğaz'ı dolduruyor. Gözde holdinglerin seksiyon şefi oldukları giyim kuşamlarmdan, yudumladıklan içkilerinden belli genç yöneticiler barda kendi aralarında fısıldaşıyorlar: "Gidişten memnun olmadıklannı vurgulamışlar. Karışmış işler" "Öyle ama, bizim patron demiş ki: "Özal ekibi kendiprogramında karariı. Biz ne desek dönmeyecekler. Onun için en gerçekçi tutum biraz daha beklemektir. Patronun önerisini ötekiler de kabul etmişler. Şimdi bekleyeceklet' "Ne olur sence?" "Ankara'da kımıldamalar varmış. Olsun, şimdilik sivil demokrasi ikisinin de işine yarıyor. Birbirlerinden kopamazlar. Kopanlarsa deşifre olur, zaran kendinedir." "Biz ne yapacağız?" "Biz de bekleyecegiz, işimiz tıkırında değil mi? Hangi dönemde böyle el üstünde tutulduk ki? Kovdularsa üniversiteden bu kapıları açtılar. Halkımız bilinçlenene değin bu işler böyle gider. Efendim haflada yarım kilo et yemeye bir başlasa, ah bir başlasa, çok şeyleri ister. Bu durumda bir şey istediği yok." Daha soracak, söyleyeceklerken alımlı çalımlı, albenisi yerinde genç bir kız girdi içeri. Gözler manyetize edilmiş gibi kızın geldiği yöne döndü. Bara yakiaştığında genç kız, içlerinden en yakışıklı olanı: •'Ooo, efendim hangi rüzgâr aW!.." diye şaşkınhk ve çagn dolu bir çığlık attı. Alımlı çalımlı kız holdingçilerin yanına ilişmek zorunda kaldı. "Ne alırsınız? Bir viski?" "Cin tonik rica edeceğim." Bulgar göçmeni barmen, genç kız daha bara yaklaşırken buzlu cin toniği hazırlamaya başlamıştı bile. Gözlerinin içi bağlılık gülüşleriyle dolu, sundu. Onlar, 'şerefe şerefe' diyerek kadeh tokuştura kosunlar, bar yavaş yavaş yükünü alıyordu. Köşedeki masada buranın her akşam üstü gedikli müşterisi olan şair oturuyordu. Öyle ki, 'İzin verir misiniz?' diyenler, yer yokluğundan onun masasına bile sığışmaya çalışıyorlardı. Yazın başlangıcı olduğundan daha yazlıklara gidecekler gitmemişlerdi. Belki de ne olsa en serin yer gene buraları. Para degerini yitiriyotmuş, dolar almtş başını gidryormuş, enflasyon, pahalılık, işsizlik, Iranlrak savaşı, üjbnan kargaşası, şu bu kimsenin umurunda bile değil... İçkiler geliyor, içkiler gidiyor. Gazetecilik banka memurluğuna döneli, saat 1819, işini bitiren basınerleri de yavaş yavaş sökün etmeye başlamışlardı. 'Ne var, ne yok?' diye soranlara gazetenin manşet haberlerinden birkaç satır aktarılıyor, öğrenenler de ajans dinleme, sabah gazete okuma külfetinden kurtuluyorlardı. Halk sussa, kimse sesini çıkarmasa, muhalefet kış uykusuna yatsa, iktidar muhalefetsiz kalsa da gene de için için bir sıkıntı bir yerleri karaltıyordu. Bir yerler acıyor, acıkıyor, doymuyor, bunalıyordu. Yapılanın bütünü bozuluyor, eksiği gediği belli belirsiz ucunu gösteriyordu. Neydi olan, ne değildi? Holdinglerin yöneticilerine her şey veriliyordu ama, gene de bir şey işlemiyor, bir yerlerde vidalar gevşiyordu. Özendirme primi imiş, vergi ve gümrük bağışıklığı imiş, kur farkı imiş yetmiyordu. Yönetenle yönetilen arasında mavı bir şey sallanıyor, pembe görmeye engel oluyordu. Ya babalar? Babalardan biri iyice ötmüş, kimileri ele vermiş deniliyordu. Yarası olan gocunur, derler ama ne bileyim ben o kadar çok yarası olan vardı ki, gocunanlann sayısı gün geçtikçe artıyordu. İsli bir sopa önüne gelene bulaşıyor, karalıyordu. Ben kimseyi kirletmem diyen bile kendi kirleniyordu. Ya bir yerde kesecekler, ya da nicelerinin yakasına yapışacaklardı. Başkentten gelen biri yeni haberlerle doluydu. Hemen çevresini aldılar. "Ne var, ne yok..." demeye kalmadı, "Sonra anlatınm, burada olmaz" dese de bir şeyler anlaşılıyordu. Anladılar ki, yeniden kadehlere uzandılar. Yaşam, egemenliğini sürdürüyordu. 1970'// yıllarda tüketilenden fazla çay üretiliyor sanıldı. Ekitn alanları donduruldu. İşlenemeyen çay denize döküldü. Kurum milyarlarca lira zarar etti. Stoklar yığıldı, kalite düştü. hir merkezi ve kasabalara yaptıklan, katlan yıllarca tamamlanamayan, genellikle sıvanmasına bile gerek duyulmayan apartmanlarda, tüketim eşyalarmda, bazen de kumar masalan, gösterişli düğünlerde tüketüip, mermilerde yakılıp durdu. Bu arada, çay ekimi ve tüketimi yıllar içinde gelişiyordu. Önce yöre insanını gurbetçilikten kurtaran, karnını doyuran çaycıhk giderek çıkmaza sürüklendi. Özellikle 1970'li yıllarda çaycılık, yöre insanına başkaca yaşama kapısı açamayan, siyasal iktidarlann sorumsuz uygulamaları ile devlet bütçesine giderek büyüyen rakamlarla yük oldu. Sorumsuz politikalar önce fabrikalann işleyebildiği çay ile üreticiden alınan yaş çay arasında fark doğurdu. 1971 yıhnda halk deyimi ile denize dökülen (üretilemeden imha edilen) yaş çay miktan 10 bin tondu. 1979'da 91.600 tona yükseldi. Üreticiye parası ödenip, Kurum tarafından yaş çay olaıak işlenemeyip denize dökülenlerin yanında, çay üretiminde kullanılmaya elverişli olmayan (çay niteliği taşımayan), kalın yaprak ve saplardan alınanlann miktarlan, toplam alınan yaş çay içinde 1970'li yıllann sonlannda yüzde 25'e kadar yükseldi. Imha edilen çay için boşa ödenen paralar milyarı aşarken, Kurum zaran 1979 yılında en yüksek düzeye yıllık zarar olarak 4.584 milyona çıktı. Bedeli üreticiye ödetildi Çaycılıkta girilen açmazın bedeli yine üreticiden istendi. 1981 yılında üreticiyi şoka sokan, yeniden yoksulluğa, gurbetçiliğe yönelten bir dizi karar alındı. Çaydaki çıkmaz 1930'larda Zihni Derin ile yöreye giren çay, yıllar içinde hızla gelişerek karın doyurdu. Çay parası olarak yöre halkına yapılan ödemelerin çoğunluğu, aile ilişkileri içinde büyük kentlere aktı. Geri kalanı, kalfalann şe IstanbuVda pisliğin yurısı ortada kahyo İstanbul Haber Servisi İstanbul'un kanalizasyon sorunu içinden çıkılamaz hale geldi. Beş milyondan fazla nufusu olan kentin ancak yüzde ellisinin gereksinimini karşılayacak kanal şebekesi var. İstanbul Su ve Kanalizasyon tdaresi Genel Müdürü Ahmet Ölçer kanalizasyon çalışmaları ile ilgili olarak şunları anlattı: • Şehrin yüzde ellisinin ihtiyacını karşılayacak kanal şebekesi var. Sadece şebeke yapımı için gereken para yüz milyar lira civannda. Bu yatınmın tiimiinıi idarenin ustlenmesi de mümkün değil. Bizim şimdi yaptığımız evvela kollektör imal etmek olacaktır. İlk planda Pendik, Dolayoba, Yakacık, Soganlık, Kartal, Maltepe, Küçükyalı, Ayvalıdere, Topçular, Papazderesi, Avcdar olmak iizere 15 yerde kollektör yapılmasını düşiinüyoruz. • Istanbul'da 15 ana yerde denize kanalizasyon akıyor. Bu bölgelerde arıtma tesisleri ve deşarjının yapılması gerekir. Tesislerin yapımındaki hedef, antma sonunda az atıksu meydana getirmektir. • Kanalizasyon sorununda hedefimiz atıksulan yukanda sozünii ettiğimiz 15 noktada toplamak. • 15 yerde yapılacak olan tesisler için düşünülen harcama 1983 yılı başındaki değerler ile 200 müyardır. Para bulunursa 10 senede gerçekleşir. Ama bu 7 sene olmaz örneğin. Yani bu para şu anda bulunsa dahi 10 seneden bir gün önce bitirilmesi imkânsızdır. Para tedarik edilemeyecek olursa, tesislerin ne zaman gerçekleşeceği hususunda bir şey söylenemez. Ana geçim kaynağı gurbetçilik olan Doğu Karadeniz yöresi için çay, önce başlıca geçim kaynağı oldu. Hâlâ da başlıca gelir kaynağı niteliğinde. Ancak 1930'lardan başlayarak 19501er sonrası ve özellikle 1970'li yıllarda üreticinin karnını doyuran çaycılık, 1981 uygulamaları ile yeniden gurbetçiliğe kapı açtı. Kurumun zarardan kurtanlması, kaliteli çay uretilmesi, yıllann çay stoklanmn (kalitesiz olduğu için maliyetinin çok altında fıyatla dahi ihraç edilemeyen, ancak zaman zaman dolgu maddesi olarak satılabilen ve depolarda küflendiği bilinen stoklar) eritilebilmesi adına bir dizi karar alınırken, çayla ilgili gerçekler bugünkünden çok farklı sanılıyordu. Her şeyden önce Türkiye tüketiminin üstünde bir çay ekim alanı potansiyeli var kabul edilmiş ve 1980 öncesi ekim alanlanrun dondurulması politikası gtliştirilmişti. Çay ekilen alanlarla ilgili, elde doğru bilgi yoktu. Yıllık çay üretim kapasitesi ve Kurum stoklan da doğru olarak bilinmiyordu. Türkiye tüketimi ile ilgili gelecek yıllara ilişkin hesaplar da yanlış yapılınca işler arap saçına döndü. Makasla kesim yasaklanıp, çay alunı için bugün resmen ge HER ŞEY OSLARIS SIR1ISDA Erkeklerin gurbetçilikte ailenin ekmeğini kazanması bir ahşkanhk belki. Doğu Karadeniz'de ya şam kadmlann elinde. Çayı onlar topluyor. Küfeleri onlar sırtlıyor. çerli olan, ancak fiilen uygulanmayan tablo ile çay alımı sınırlanıp, bir de dekar başına günlük alım sınırı çok dar tutulunca, tek kelime ile üretici yandı. Kurumun hesabına göre konan kurallarla ideal kalitede ürün alınacak ve yıl sonuna kadar tüketimle bağlantılı, işlenebilen yaş çay elde edilebilecekti. Oysa konan kurallar ikinci, üçüncü toplama dönemlerinde verilen tavizlere rağmen öylesine katı ve gerçek dışı idi ki, yıl sonuna kadar 350 bin ton yaş çay alımı programlanmışken, 192 bin ton yaş çay satın alınabildi. 1979 yılında 555 bin ton ve 1980 yılında 476 bin ton yaş çayı Kuruma satıp parasını alabilmiş üreticinin uğradığı ekonomik felaketi varın siz hesaplayın. 5. Beş Yıllık Plan, Çay Özel thtisas Komisyonu raporuna göre, konan toplama kurallan içinde, toplanamadan tarlada yanan çay miktan, 1981 yılında 100 bin ton ve 1982 yılında 50 bin ton oldu. (Zamanı gelip filiz verdiğinde toplanmaması halinde çay uretımınde kullanılabilme nıtelığini yitiren, suyunu kaybeden yapraklar nedeni ile.) Üretici hızla yoksullaşır, açlığa, gurbetçiliğe sürüklenirken ÇayKur'un zarar hanesi bir anfla kâr hanesine dönüştu. ÇayKur Genel Müdüru Ydmaz Telatar'ın en son Meclis Kamu İktisadi Kuruluşlan Komisyonu'na sunduğu rapora göre, 1979'da 4.584 milyon,1980'de. 2.598 milyon o [an Kurum zararı, 1981'de 2.817 milyon kâra, 1982 yıhnda 10.235 milyon kâra ve 1983 yıhnda da 5.558 milyon kâra dönuştü. Kurum gerçekten kâr ediyor mn? Üreticiden aldığı yaş çay miktarının büyük ölçüde düşmesi ile Doğu Karadeniz üreticisine verilen paranın azalması, Kurumun kâra geçmesinin sosyal yönü, savunulabilirliği bir yana, Kurum gerçekten kâr mı ediyor? Bu sorunun yanıtını Kurum bütçesini incelemeden söylemek yanlış olacak. Hele bir stoklar hanesine göz atmalı. Kurum, gerek kendi, gerekse Özel Ihtisas Komisyonu rakamlarına göre, 1981'e 100 bin ton kuru çay stoku ile girmiş. 1979'da 92.453 ton ve 1980'de 91.788 ton olan kuru çay üretimi, 1981 yılında 42.606 tona düşunce tüketimde doğan açık stokla kapatıldı. 1982 yılında da üretim, tüketimin altında kaldı. (68 bin ton kuru çay üretilebildi. Oysa 1981 tüketimi 88 bin tonun, 1982 tüketimi ise 90 bin tonun üstüne çıkmıştı.) Böylece 1981 şok karar ları alınırken, 5 yılda tükeneceği sanılan stoklar 2 yılda eriyiverirken, Kurum yaş çay parası geçmiş yıllarda ödenmiş ve üretim maliyeti de geçmiş yıllar bütçesine girmiş stok çaylann da satılması ile 1981 sonrası yılları bütçesinde önemli ölçüde kâra geçmiş görünüyordu... AHMET ÖLÇER İstanbul Su ve Kanalizasyon Idaresi Genel Müdürü: Sorunun çözümü en az 10 yıl alır. Yann: Üretim darboğazı ÇAUŞANLARIN SORULARI/SORU1NLAR1 Y1LMAZ ŞİPAL VEFAT 1926 yılında Bulgaristan'ın Razgrad kentinde doğan, 1944'te lstanbul'a göç eden, Merhum Huseyin Öztürk ve merhume Nazmiye Öztürk'ün sevgili oğuUarı, merhum Necmeddin Öztürk'ün ve Remziye llerigelen'in kardeşi, Ahmet Özturk'un ağabeyi, Naziye Öztürk'ün yaşam arkadaşı ve biricik eşi, Bener Öztürk'ün sevgili babası, Nihal Ender ile Hilal Bağrıaçık'ın sevgili dayıları, Hüseyin Necmi Öztürk'ün biricik amcası TURIZM Olobus * Turıstık olelle' yarım pansiyon 44 000 ve 255 dolar Tarıhleı 30 Haztran (Şe ker Sayramı) S Eyiul (Kurban B*yr.mı) 528 66 29 520 97 03/12 • İTALYA TURLARI MAVİ YOLCULUK Her H»tta "Belgeler geri verilmiyor" SORU: Bir Devlet dairesinde memur olarak 19 yıldır çalışıyorum. Memuriyetten önce çeşitli köylerde, köylii tarafından iicretim ödenmek suretiyle 6 yü fahri din görevlisi olarak hizmet ettim. 2865 sayılı Yasa, geçmişte fahri olarak yapılan din hizmetlerinin de emekliliğe sayılmasını öngördü. Ben de bu Yasaya göre çalıştığım köylerin mubtarhklanndan gerekli belgeleri, kaymakam ve raiiftiiye onaylatarak aldım. Bu belgeler ve istenen diğer belgelerle birlikte Emekli Sandıgına başvurdum. Emekli Sandığından gönderilen bir yazıda, Yasada yeri olmayan belgeler isteniyordn. Tekrar gittigimde belgelerimin "ya sahteyse" denilmesiyle karşılaşbm. Görevimin bilinci içinde bir memur olarak, resmen kovuldum. Şeker hastası ve 51 yaşında bir kişi olarak konuya eğilmenizi beklerim. Not: Benden alınan belgeler geri de verilmiyor. S^. ANKARA \ANIT: Temmuz 1983'de yürürlüğe giren 2865 sayıb Yasa ile: •TC Emekli Sandığı iştirakçilennden, herhangi bir sosyal guvenlik kurumuna tabi olmadan; a) Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağh mülhak vakıf camilerinde görey yapan ve ücretlerini bu genel müdürlükten alanlar, b) Diyanet Işleri Başkanlığına bağlı camilerde kadrolu daimi mezun imamhatip ve müezzinkayyımlara vekâlet edenler, c) Köy, kasaba ve mahalle camilerinde dernek, vakıf veya köy bütçesinden ucret alarak imamhatiplik >apanlar"ın Emekli Sandığı Yasasında yer alan esas ve oranlara göre borçlandınlmalan sağlanmıştır. "Köy, kasaba ve mahalle camilerinde yapılan hizmetlerin borçlandırılabilmesi için, ilgililerin bu görevleri müftülükçe verilmiş bir belgeye istinaden yapmış olmaları ve ücretlerinin dernek, vakıf veya köy bütçesinden ödendiğinin defter veya bordro, bu olmadığı takdirde \ergi dairesi kayıtlarına istinaden müftüluklerce verilmiş ve mahalli mülkî amirlerce onanmış belgelerle tevsik edilmiş olmalan şarttırî' Yasa, istenilen belgelerin geçerli olabilmesi için "müftülüklerce verilmiş ve mahalli mulkî ve idari amirlerce onanmış" olması koşulunu koymuştur. Bu koşula uyan belgelerin geçerli olmaması için biz bir neden bulamadık. MARMARİS AVŞA Super Ekonomik Tatıl 1 Hafta Bungalovlarda tam pansiyon 10 500 13.650 • İTALYA MİLANO Tum fuarlara orgamze turlsr • İSPANYA PORTEKİZ FAS VE MISIR TURLARI GALİP ÖZTÜRK 20 Mayıs 1984 günü, yaşamının en guzel döneminde aramızdan ayrılmış \e tstanbul'da Silivrikapı aile mezarlığında toprağa verilmiştir. Anısı hiçbir zaman unutulmayacaktır. Dost, akraba ve sevenlerine duyurulur. EŞt VE OĞLU Haftahk turlaf* ( Her halta uçak ile ARCA APART VILLALARI Turgut reis) TL • Yüzer otel FİORİTA ve Rodos otellerine rezervasyonlar. 147 6* T4 Z. Odakahvaltı I S . mARIIlARİS Tam pansiyon Yarım pansiyon l.ONDRA V*DE FARKI »L'NMAZ ÜDYA OTEL TL 21OOOOTL Bir rufu uçak ve otel dahıl j ingiliz Hava Yol ları ile I her çarsamba, persembe I curru gunlerı Londra'da kjlış suresı | bir aya kjdar uzatılabilır TÜRKİYE CUMHURİYETİ KARABÜK ASLÎYE İKİNCİ HUKUK MAHKEMESİ (TİCARET MAHKEMESİ SIFATTYLA) B O D R U I I l r T TL MOE TL. Fiatlara luks otobuslerle gidişdönuş. konakiama ve BOSTUR ikramlan dahildir ALTIVOL.ONUBİSHANIKAT6DAİRE KENDİ TURİSTİK TESİSLERİMİZLE TATİLİNİZEGÜVENCI 6S.000.TL BODRUM ALTURTATİLKOYÜ 10 0O0.TL denilib.rer, HOTEL GOZEGtR 22.500.TL(Oda ve kahvahı) METKAMPİNG 19.500TL T.M.T. OTELI •iS.OOO.TLlVarım Pân»i>on) ulusoy TURİ2M SEYAHAT inonuCaa.67 Tjkscm/İST I Merkeı Tel. ' 143 10 94 95 96 KONKORDATO İLANI Sayı: 1984217 esas Karabak ilçesi Bulak koyu, Gokdere mevkünde bulunan fabrikada, inşaat tuğlaları imalatı ile iştigâl eden Bulak Toprak Mamulleri Sanavii ticaret A.Ş. larafmdan alacaklılara teklif olunan konkordatoya müteallik konkordato komiseri raporu İca Teikık Mercii Hâkımlıği'n<.e mahkememize tevdi edılmiş olmakla, itırazı olan alacaklılann haklannı mudafaa için duruşma gunu olarak layin olunan 7.6.1984 perşembe gunıi saat 10.35'te mahkemede hazır bulunarak ıbraz etmek istedikleri vesikalan en geç duruşma gunune kadar ıbraz etmelen \e duruşma>a gelmedikleri takdirde gıyap karan teblığ olunmaksızın gıyaplarında durıışrnaya devam edileceği hususu teblığ makamına kâim olmak uzere ilan olunur. 15.5.1984 H.Hâkimı: 15300 Tel: 3388930 3373726 614 KADIKÖY 26 Yaşın Altındaki Gençler! VVASTEELS EIGE TRENLERİ BIGETrenleriyle: " ' * ' * ' >oı uzermde ıstedığınız kadar mıp bınebilır. 6 ay boyunca s^yahat edebılır JV rupa nın hemen her şehrme ve tum ulketere gıdebılır. Yeii arkadaşlıklar kurabılır Rahat ve ozgurcene yolculuk yapabıİKsmız %!>0 yc varan ındırımler. 522 Bl 05 528 20 63 Avrup.y. en acuz yol* İLAN EYÜP 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN 983 '838 Davacı Karayollan tarafından da\alılar Saıp Muvaffak Dınç ve Durmuş Eriklioğlu aleyhine ikame olunan alacak davasından dolayı: 1 Saip Muvaffak Dinç Aıakoy I. kısım G 56/1 İstanbul 2 Durmuş Eriklioğlu Fındıkzade Akbank üstu Koyunlu sokakta Hatıra Apt. Kat 4 No: 10 Şehremınılstanbul'da ikamet etmekte bulunan davalılann PTT'ce emnıyet marifeti ile adresi temin edilemediğınden ilanen davetiye çıkanlmasına karar verilmiş olmakla, davalı Saip Muvaffak Dinç'in ve Durmuş Eriklioğlu'nun 20.6.1984 gunü saat IO.35'de mahkememizde hazır olmanız veya kendilerını bir vekille temsil ettirmesi da\a dilekçesi ve davetiye yerine kaim olmak uzere ilan olunur. Basın: 16999 1 ANTALYA/KEMER ] BELTAŞ MOTEL 34.000.TL BELDİBİ MOTEL 30.000.TL 1 ALANYA | BANANA MOTEL 38.OOO.TL MERHABA MOTEL 32.OOO.TL | AKÇAY | ÖGE MOTEL 32 0O0.TL 1 ERDEK " 1 ACETOTEL 28.000.TL 1 EDREMİT | AKÇAM MOTEL 32 000.TL MAVİYOLCULUK KIBRIS RODOS Htf C M M knhı hsreket MAR1VIARİS Z£5 45.70029.700. ALJkNN* ocet RETMtVE 22.700 DUYURU 26.5.1984 tarihli «BEYAZ KÖŞK» Suna KAN Gülay UĞURATA konseri 2.7.1984 Pazartesi saat 19.00'a ertelenmiştir. Turing ŞtAetı WASTEELS BıGf tern Tıjrvve G e n e S o ^ A c e n Dor>3 ' a z a a t g ı ^e rezejvasycntar ıçm G€NÇTUP Veretx3ton Codciesı N o 15; 3 • TUKKOSMO5 BJtıUI C ı i 1 U I CM<M>ı><luı T.l »LTLR T vj Cta 4 Ad4lı I|KVM No 1 1 T 0 D 1 9 l ' l O H t 571 OSJ». motel 27.700 ' 4 KOÇYtĞİT İnşaat 521 15 66 Duvar kâğıdı, boya, badana, oarke, martey, cila, het türtu tamirat «e onanm fryattarda uy^unluk, i^erinizde kalite anyorsanız... Adres Inebey Mah Valıde Cannı Sck 55/4 . AKSARAY/ISİÂNBUL .700KUSAOASI BEYOĞLU 3'ÜNCÜ İCRA MEMURLUĞUNDAN SATIŞ İLANI 984/698 Tal. Mahçuz olup satılmasına karar verilen ceman 121.500 TL. kıymetinde 32 adet Fren Balatası, 32 Adet Şampiyon Buji, 5 Adet Moıor Contası'Full. L. Tk. Komple Tesısat 8 Adet Tampon Takozu'nun l'nci açık arttırması 11.6.1984 tarih ve saat 12.1512.30 arasında Beyoğlu Balo Sokak No: 18 adresinde yapılacaktır. O gün muhammen bedelin "!o 75'inı bulmadığı takdirde 2'ncı açık arttırması 12.6.1984 tarih aynı yer ve saatte yapılıp, en çok pey sürene ihale edilecektır. Tellalıye ve damga resmialıcıyaaittir. 18.5.1984 • Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsuzdür. A YDIN TİMUÇİN Turizm ilanlarınız bu köşede 528 66 29 köyü37.700.as B««iılaBİST. TH 1611074«182261612261