Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Sahibı: Camhuriyel Matbaacılık ve Gazetecilık Turk Anoram Şırkeii adına Nadir Nadi, • Genel Yayın Muduru: Hasan Cemal, Muessese Muduru: Eraine Uşaklıgil, Yazı Işlerı Muduru: Okav Gonensin. • Yazı Işlerı Mudur Yardımcısı: Ahmel Korulsan, Haber Merkezi Muduru: Y»lçın Ba>er, Sayfa Duzeni Yonetmeni: Ali Acar. TAKVtM 2 Mayıs 1984 lmsak: 4.15 Guneş: 5.55 Temsılaler ANKARA: Yalçın Doğan, IZMIR: Hikmel Çelinkava. ADANA. Mehmet Mercan,# Servıs Şe/lerı: lsıanbul Haberleri' Reha Oz, Dış Haberler: Ergun Balcı, Ekonomı: Osman Ulagay, Kultur: Aydın Emec, Magazin. Yalçın Pekşcn, Sf>or Danışmanı: Abdulkadir Yucelman.Duzeltme: Rrfjk Durbaş. Araştırma Şahin Alpay, IşSendika: Şukran Ketenci. Ikindı: 16.57 Akşam: 20.07 Yatsı: 21.40 Burolar: # Ankara: Konur Sokak No: 24/4 Yenışehır, Tel; 189851253257 Idare: 183335, • İznıir Halit Ziya Bulvarı No: 65/3, Tel: 254709131230 • Adana: Ataturk Caddesı, TH.K Işhanı Kat. 2/13, Tel 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Turk Ocağı Cad. 39/41, Cağaoğlu, Ist. PK: 246lst. Tel: 5209'703 Telex: 22246 Öğle: 13.06 Dışişleri: Ekonomiyi politikadan ayırmak mümkün değil ekoDışişleri Bakanlığı Sözcü Vekili Eralp, ITT'ye mek kararlann Dışişleri dışında. alınnomiyle ilgili bakanlıklarca tup olayında siyasi nedenlerin de rol oynadığım dığı bilinen bir husustur. Ancak doğruladı. ekonomivi politikadan ayırmaANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Özal hukümetinin, yardım ve Kıbrıs konulannda ABD Kongresinin tutumundan duyduğu rahatsızlık karşısında, ABD'nin Türkiye'deki milyarlarca dolarlık ekonomik çıkarlarını ilgilendiren projeleri "karşı kart" olarak kullandığı yolundaki gorüşler yaygınlık kazanıyor. Dün ilk olarak resmi bir yetkili otomatik telefon santralı ihalesi için unlu Amerikan İTT firmasına verilen ön anlaşma mektubunun askıya alınmasında siyasi nedenlerin rol oynadığım dolaylı olarak kabul etti. Dışişleri sözcü vekili Yalım Eralp. gazetecilerin soruları üzerine "Ekonomiye politikadan a>ırmanın mümkün olmadığı" görüsunü ilelti. Bılindiğı gıbı toplam maliyeti 6 milvar dolara ulaşacak otomatik telefon santralı projesinin ilk basamağı için açılan ihalede ABD'den İTT ve Federal Alman Siemens fırmaları büyuk bir rekabet içinde bulunuyorlar. Ozal hükumeti İTT firmasına belli bir tercihi yansıtan bir ön anlaşma mektubu vermiş, ancak ABD Kongresinde yardımın Kıbns sorunu nedeniyle tıkanıkhklara uğradığı bir sırada bu mektubun geçerlığini askıya aldığını bildirmişti. Özal hukümetinin bu davranışında ABD Kongresine karşı siyasi nedenlerin rol oynadığı yolunda başkentteki siyasi çevrelerde belirtilen gorüşler dün Dışişleri Bakanlığı'ndaki olağan basın brifinginde gazeteciler tarafından gundeıne getırıldi. Dışişleri sozcu vekili Yalım Eralp, bu sorulan "Dışişleri" adına yanıtlarken, junları söyledi: "Söz konusu ihalelerle ilgili nın mümkün olmadığı da çağımızın bir gerçeğidir. Bu çerçevede ihalelerle ilgili kararlarda politikanın da belli bir ağırlığı olacağı tabiidir." Ulaştırma Bakanı Vejsel Ataso>, gazetecilerin İTT anlaşmasına ilişkin sorulan üzerine, " Arzu eden, kendini kâriı gören her Fırma dijital santral kurabilir" yanıtmı verdi. Atasoy, her firmanın santral kurulması için başvurabileceğini söyleyerek, " N e kadar çok firma olursa bizim o kadar işimize gelir. Her arzu eden firma gelip başvurabilir" biçiminde konuştu. Dijital santral anlaşması için teknik komisyonların hazırlıklannın surdüğünu belirten Atasoy, fırmaların onenlerine ilişkin soruları vanıtlamadı. Atasoy, anlaşma için çahşmaların normal prosedürunde surduğunü belirtti. Nükleer elektrik santralı konusunda kaygdar abartmah MEHMET BASUTÇU PARİS Amenka Birleşık Devletlen'nde, Harrisburg kenti yakınlannda bulunan Three Mile Island nükleer santralında 28 mart 1979 tarihinde başlayan kaza, tüm sorumlulara soğuk terler dökturerek, ancak beş gün sonra denetim altına alınabilrnişti. O günden bu yana güvenIık konusunda ne gibi gelişmeler oldu acaba? Uranyum çekırdeğinın parçalanmasıyla elde edilen yuksek enerjiyle buharlaştınlan su araahğıyla elektrik uretilmesı, yepyeni, topu topu yirmi beş yıllık geçmişı olan bir teknoloji. Yukandaki soruya kısaca yanıt getirrneden once, Harrisburg kazası uzennden geçen zamanın bu kısa 'Urih' içinde önemli bir sureç oluşturduğu gözden uzak tutulmamalı. Bu devre aynca, genel ekonomik bunalımla koşut olarak duraklama devresıne giren sivil nükleer endustride, yatırım ağırlıjının santralların guvenligi, yanmış vakıt işlenmesi ve depolanması gibi duyarlı sorunlara kaydığı bir devre. Örneğin, bugun uretliği elektriğm yuzde kırk sekizinı 'evcılleştırilmiş atom'dan sağlayarak bu alanda dunyada ilk sırada bulunan Fransa'da, son yıllardakı bunalıma ve frenlemeye karşın, kredısi artan ve gelışen bolümlerin başında, guvenlık ve yanmış yakıt işleme calışmalannı surduren kumluslar gelıyor. Rahmi Saltuk, Bodrurri'da yargdanıyor Rahmi Saltuk Amerika'daki 450 bin Yunanh, ülkelerine geri dönmeyi düşünüyor Yapılan bir araştırmaya göre New York'tayaşayan Yunanlı göçmenlerin önemli bir bölümü Amerikadaki yaşamlarından kuşku duymakîa, ülkelerinde daha iyi koşullar bulacaklarım düşünmekte... TANJU AKERSON NEW YORK AmerikanYunan Eylem Komitesi tarafından hazırlanan bir araştırmaya göre, New York'ta yaşayan Yunan topluluğunda ülkelerine geri dönme eğilimi güçlenmeye başladı. Araştırma sonuçlanna bakılırsa, New York'ta oturan 450 bin civarındaki Yunanlı göçmenin önemli bir bölümü, ciddi ciddi neden Amerika'da yaşadıklan sorusunu sormakta, mutlu olmadıklarını, gelecekle ilgili kuşku duyduklarını, ülkelerine geri dönmeyi düşündüklerini belirtmekteler... Araştırma, örnekleme yöntemiyle 507 Yunanlı göçmen arasında yapılmış.. Araştırmayı yöneten Yunan asülı uzmana göre bu eğilimin guçlenmesinin başlıca nedeni, Yunanlı göçmenlerin ülkeleriyle Amerika arasında yaşam koşulları bakımından fazla bir fark bulmamaya başlamaları.. Bir yandan ulkelerinden olumlu haberler ahrlarken, (ozellikle turizm patlaması ve tanm kesiminde gelir artışı gibi), bir yandan Amerika'da karşılaştıklan güçlükler Yunanlı göçmenleri bu şekilde düşünmeye yöneltmekte.. Başta eğitim olmak üzere gerekli harcamalann pahalılaşması, duşük ücretli işler, suç oranındaki artışın getirdiği güvensizlik, uyuşturucu madde salgını ve geleneksel aile düzenlerinin bozulmas YunanLıları Amerika'da en çok karamsarîığa düşuren etkenler.. Yunanıstan'dan Amerika'ya göç edenlerin sayısında da son yıllarda gözle görülur bir duşme olduğu gözleniyor. 19771980 arası her yıl ortalama 9 bin kadar Yunanlı Amerika'ya göç ederken, bu rakam birkaç yıldır epey duştu. Buna karşılık ulkesine dönen ya da dönmeye hazırlanan Yunanlıların sayısında artış var. Yunan göçü ilk kez bu yüzyılın başlarında başlamış.. Önceleri Manhattan Adası'nın Güneydoğu kesimlerinde oturmuşlar, sonra Batı kesimine geçmişler.. Daha sonra kırmızı tuğlah, bahçeli, uç ailenin birlikte oturabileceği evlerin olduğu Long Island'daki Astoria mahallesini, ahştıklan yaşam biçimine daha yakın bularak oraya yerleşmeye başlamışlar. Büyük ölçüde Yunan göçu, göçmen yasalannın gevşetildiği 1950'li yıllarda gerçekleşmiş.. Halen Amerika'da yaşayan 1,5 milyon civarındaki Yunanlının 450 bini New York'ta, bunlann da 100 bin kadarı Astoria'da bulunuyor. Manhattan'ın ortasından metroya binip onbeş dakikada bir Yunan kentıne gitmış gibi olunuyor Astoria'ya varıldığında.. Gerçekten de Astoria, "Kiiçiık Atina" adına hak kazanır bıçimde tam bir Yunan yerleşim merkezi.. Daha metro Astoria'ya yaklaşırken, havanın değiştiğini farkediyorsunuz. Yun ören siyah eşarplı kadınlar ve' Yunanca gazete okuyan erkeklerden başka kitnse kalmıyor. Metrodan indikten sonra Amerika ile ilginiz hemen hemen kesiliyor.. Sokaklardaki tüm tabelalar, bez afişler Yunanca yazılı; açık pencerelerden Yunanca yayın yapan radyo sesleri duyuluyor. Yolda yürürken lngilizce işıtmek olanaksız gibi.. Ana caddesinde yanyana sıralanmış tavernalarda uzo, testi içinde şarap içiliyor; beyaz peynir, dolma, yeşil salata, taze ızgara balık yeniyor. Türklerin candan karşılandığı, kendilerini sıcak, yakın hissettikleri bir yer Astoria.. Ama işin bir de siyasi cephesi var.. " A s t o r i a " , Yunan lobisinin New York'taki kalesi.. Seçime giren her Amerikalı politikacı bu kaleyi hesaba katmak zorunda... ~ Haber Merkezi Sanatçı Rahmi Saltuk hakkında, Bodrum'da geçen yıl verdiği konserde liste dışı şarkı okuduğu gerekçesiyle kamu davası açıldı. Rahmi Saltuk, 7 ağustos 1983'te Bodrum'da bir konser vermiş, konserden sonra Bodrum Cumhuriyet Savcılığı, sanatçının daha önce verdiği şarkı listesinin dışına çıktığı gerekçesıyle tzmir Sıkıyönetım Komutanhğı'na başvurmuştu. Sıkıyönetim Komutanlığı konuyla ılgili olarak gonderdiğı cevabi yazısında, "sanık hakkındaki dava>a sıkı\önetim mahkemelerinde bakılmasına gerek olmadığı" belirtilmişti. Bunun üzerine, Bodrum Sulh Ceza Mahkemesi, Rahmi Saltuk hakkında kamu davası açmıştı. tlk duruşmasına 17 nisanda çıkan Satuk savunmasında, "Liste dışındaki türküleri dinleyici isteği üzerine okuduğunu, bir sanatçı olarak dinleyici isteklerine dikkat etmek zorunda olduğunu, ancak şarkılann içeriği açısından da sıkı>önetim emirierine aykın hareket etmesinin söz konusu olmadığım" bildirmişti. Saltuk, 8 mayısta Bodrum Sulh Ceza Mahkemesi'nde yine yargıç önune çıkacak. Hataiarı azaltma hazırlıkları İlk olarak Three Mile Island kazasının nedenlerınin araştırılmasma başlandı. Bu nedenler iki kaynakta toplanıyordu: öngörülen güvenlik önlemlerinin çalışmaması sonucunu doğuran teknik aksamalar ve reaktörden sorumlu uzmanlann kaza anında, kısa zamanda yapmak zorunda kaldıkları değerlendirmenin yanlış olması Bu durumda güvenlik çalışmalarının ıki yönde yoğunlaştırılması ve derinlestirilmesı olağandı. Bir nükleer santralın pılotajıyla görevlı olanlann kaza anında daha sağhkh ve yanılgı olasılığ» duşük kararlar almasını sağlayacak aygıtlann çoğaltılması, bilgisayarlardan yararlanılması ve birçok verinin değışik öl BAŞLICA NEDEN ThreeMile Islandkazasuunnedenlerindenbaşlıcası.öngörülen güvenlik önlemlerinin çalışmamasi sonucunu doğuran aksamalar ve uzmanlonn değerlendirmesinin yanlış olması. çümlerle denetlenerek belirlenmesı yolunda alman önlemler, konunun teknik yönunü pekiştirmeyı amaçlıyordu. Öte yandan, mühendıslerin hem teknik hem de ruhbilimsel açıdan eğitımlerinı gehştırerek her turlu kaza olasılığına hazırlanmak ve böylece insandan kaynaklanan, sıfıra indirgenrnesi guç hataiarı büyük ölçüde azaltmak için çahşmalar hızlandınldı. Tum uzmanlann altını çizdiği bir gözlem ise, TMI kazasının, önceden öngörülmüş ve güvenlik önlemleri alınmış olası anzalar dizisınden başka bir şey olmadığı gerçegiydi. Ancak 29 mart 1979 sabahı, olaylar dizisı çok duşük olasılıklann dar tünelinde kendine bu1 \ol bulabilmış, sonuçları felaket olarak değerlendirebilecek bir kazanın esiğine dek gelinmişti. Hangı endüstri alanında olursa olsun, tum kaza olasılıklannın sıfıra indirgenrnesi kuşkusuz olanak dışı. Ancak nükleer santralların guvenliğı konusunda son beş yıllık sureç içindekı çalışmalar, çevre sağlığı açısından ciddi tehlikeler ıçeren kazalan CrJeyecek yeni silahlar getirerek önemli adımların atılmasım sağlamıştır. özet olarak şunu söyleyebiliriz: Three Mile Island kazası, gunümuzde, aynı olaylar zincıri içinde meydana gelseydi, aynı hatalar kuşkusuz tekrarlanmayacak ve aksaklıklann kısa zamanda gıderilmesıyle sonuçlanan. kuçük bir olay olarak not düşülecekti. Nükleer santralların guvenliğiyle ilgili çahşmaların teknik yapısı ve 'atom' sözcüğu kullanıldığında belleklerde çengellenen sorulann karmaşıklığı içinde sağlıklı bir değerlendirme yapabılmek için, sanınz birkaç birincıl gerçek yanında, sağduyu ürunü bazı yaklaşımlar da gözardı edilmemeli. Uranyum atomunun parçalanabilırliğinin çok değil, ellı yıl önce bilmmedığı unutulmamalı. Savaş yıllannın olumsuz etkisiyle ilk urunünü yıkıcılığın hizmetinde veren nükleer guç, bu nedenle, bugun bile birçok insanın kafasında korku ve dehşet uyandıran bir kavram. Bu durumda, elektrik üreten nükleer santralın bir atom bombası olmadığı ve olamayacağı gerçeğini bazılanna yeniden anlatmak zorunda kalmaya bile şasmamalı. Kazaiar ve çevre kirlenmesinı onleme konusuna gelince, nükleer enerjinin içerdıği büyuk tehlikelerin, daha ilk günden bilincinde olmak, bu alandaki uygulamalarda güvenlik önlemlerine gereken ağırlığın ve önemın verilmesı sonucunu doğurmuştur. Teknolojik bir yenilikle birlikte, gelen ve gelebilecek tehlikeler uzerınde yeterince duşunulmedıği ya da bilgi eksıkliği nedeniyle güvenlik sorunu savsaklandığında, önlemler ne yazık ki, tehlikeler başgösterdikten sonra alınır. Bu konuda en ilginç örneği kara taşımacıhğı getıriyor. SlU'den NUR DOLAY Pinochef in dar yolu SANTIAGO 27 Mart, Şilililer için diğer günler gibi başladı. Ama diğer günler gibi bitmedi. Gerçekte yakından bakanlar için sabahın ilk saatlerindeki normal görünümün altında bile diğer günlerden farklı bir olgu vardı. Tüm ülkede okullar hemen hemen boştu. Öğrencı velileri büyük bir çoğunlukla Ulusal İşçi Komandosu (CNT)'nin protesto çağrısına uyarak çocuklarınt okula yollamamışlardı. Universıtelerde öğrenciler derslere girmeyerek toplantılar düzenliyorlardı. Fabrikalarda iş yavaşlatılmış ya da durdurulmuş, küçük komiteler oluşturularak durum tartışmasına yönelinmişti. Sonra sokaklarda başlayan bir ktpırtı, yer yer gösteriler, dükkânların kepenklerinin birbiri ardından inmesi, taşıt araçlarıntn yavaş yavaş azalması, ulaşımın durması. Gıderek öğieden sonra sokak çarpışmalarına dönüşen bir durum. 24 bin asker çıkarmıştı Pinochet Santiago sokaklanna!.. Göstericilerin üzerine kurt köpekleriyle, tazyikli su hortumlarıyla, coplar ve göz yaşartıcı bombalarla saldıran bir ordu. Ama bir caddede dağıtılan göstericiler koşa koşa başka bir caddeye gidip orada yeni bir gösteriye başlıyorlardı. Akşam üstü kentin her yerinden yükselen tencere konserleri ile durum iyice kızıştı. Şilililer yine CNT'nin çağrısı gereğince tencerelere vurarak büyük bir gürültüyte rejimi protesto ediyoriardı. Saat 20.30'dan sonra yürüıiüğe giren sokağa çıkma yasağına karşın gecekondu semtlerinde halk evlenne girmek istemıyor, sokaklarda barikattar oluşturarak askerlere karşı gerçek bir savaş veriyordu. Bu sekizinci ulusal protesto günü ile Şilililer yine geçen yılın mayıs ayında ortaya çıkan ilk protesto biçimlerine başvurduysalarda, 27 Mart'ın önemi, şimdiye değin rejime karşı gerçekleştirilen benzeri eylemlerin çok daha üstünde. Çünkü artık sözkonusu olan, yığınların hoşnutsuzluğunun kendıliğinden patlak vermesi değil. 27 Mart, hazırlığı ve örgütlenmesi üç ay geriye uzanan bir eylem. Aynı zamanda muhalefetin çok daha büyük bir eylem öncesinde güç denemesi, mayıs ayında yapılması düşünülen genel grev çağrısına kimlerın ne ölçüde katılacağını yoklamak istemesi. Gerçekte yakın zamana değin, birlikte ve örgütlü eylemlerin önünde bazı engeller vardı. Genel grev gibi güçlü bir silahın bugüne değin kullanılamamış olması, kimi sendika yönetimlerinin bu konuda pek kararlı bir tutum içinde olmayışıyla açıklanabilir bir ölçüde. Diktatörlüğün devrilmesini hedefleyen böylesı önemli bir eylemin ise yalnız ışçileri değil, rejime karşı olan bütün toplum kesımlerıni çevresinde birleştirmesi gerek. Geniş yığınların katılımıyla bir genel grev görünümünü alan 27 Mart protestosu artık büyük eylem için koşulların olgunlaştığını ve göreceli olarak sakin geçen son üç ay içinde muhalefetin boş durmadığını gösteriyor. Tatil ayları gerçekte yoğun bir çalışma ve hazırlanma dönemi oldu rejime karşı güçier için. Kararsız birkaç sendika yönetiminin daha belırgin tavır almaya zorlanması, küçük esnaf, şoför gibi kesimlerin "öeWe gör", "herkes katılırsa biz de katılmz" tutumlarının giderilmesi bu dönemde gerçekleştirilmiş bulunuyor. 27 Marttaki birliğin ve başarının da kanıtladığı gibi... Önemli olan bir diğer nokta da, eyiemde yine işçilerin katalizör rolünü oynaması, aralannda hâlâ bir ortak hareket platformuna varamayan politik örgütlerin ancak hareketin ardından sürüklenmeleri. Bu arada hükümetın olaya yanıtının pek akıllıca olduğu söylenemez. Sözde bir referandumla muhalefet güçierinin bir bölümünü nötralize etmek, hareketin gücünü parçalamak yerine, Pinotchet daha az gerçekçı seçeneği yeğlemiş görünüyor. Kuşkusuz Şili'nin şu andakı koşulları içinde bir referandumu göze almak pek risksiz olmayacaktı, ama generalin benimsediği yol da daha az tehlikeli değil. Şubat ayında ilk sertlik belirtisi olarak "Demokratik Halk Hareketi" (MDP)'nin başkanı Manuel Almeyda'nın tutuklanması, uzlaşmaz gibi görünen iki politik blok arasında bir yakınlaşma dogurmuştu. llımlı "Demokratik İttifak" (AD) bir dayanışma bildirisi yayınlayarak sol partiler bloku MDP ve tutuklanan sosyalist lider ile, ilk kez görüş birliğinde oldukları noktaların altını çizmişti. 27 Mart günü 24 bin askerin sokaklara salınıvermesi ve 6 kişinin ölümü ile tırmanışa geçen sertlik ise, hiç kuşkusuz muhalefet saflarında hâlâ var olabilecek belirginsizlikleri giderecek. Bu şekılde toplumun bütün dinamik güçlerine karşı savaş açan Pinochet rejimi, artık dönüşü olmayan ve fazla manevra alanı bırakmayan dar bir yola girmiş bulunuyor. Güvenlik önlemleri ahnırken Uçak yolculuğu, otomobil yolculuğundan daha güvenhdir; ıstatıstiklere bakmak, aradaki farkın önemini ortaya koymaya yeter. Sivil hava tasımacılığının ilk yıllarında. korktuklan için uçağa binmeyenlerin, bugün akılcı bir yaklaşım sonucu bu ulaşım aracını benimsemiş olmalan üzerinde düşünmeliyiz. Koşut bir irdeleme, nükleer enerjinin sivil uygulamalarının da, içerdiği önemli tehlikeler gözönunde tutularak duşünuldüğunü ve ilk aşamada gerekli güvenlik önlemleri alınırken, nükleer santralların dığer sınai kuruluşlara oranla çevreye daha az zarar verecek biçimde gerçekleşmesine çalışıldığını anımsatmaya yetecektir. Yirmi, yırmi beş yıl sonra, yeryuzunde elektrik ureten nükleer santrallarla ilgili istatistikler kabanklaştığında, bugünku kaygılarımızdan bir bölümünün yersiz ve abanmalı olduğu, sanırız kendıliğinden açıklığa kavuşabilecektir. Ülkemizde nükleer enerjiden elektrik uretecek santralların kurulması yolunda son somut adımların atılmakta olduğu şu gunlerde, karumızca iki tuzaktan özenle kaçınmak, bu konuya sağlıklı biçimde yaklasabilmenın birincil koşulu. Bu tuzaklardan ilki, duygu sömurusu yaparak, tek yönlu değerlendirmelerle gerekli bilgi ve verilerden yoksun, iyi niyetli insanlan yamltmanın tehlikeli kolaylığında yatıyor. tkincısi ise, kendinden emin, bilimsel ve teknik bir dihn arkasına sığınarak kamuoyunu küçuk gören yaklaşımlarla, gerekli demokratik ortamı kısa vadeli politikalar sonucu ipotek altına alma eğilimlerinin içerdiği tuzak. Dalan, Fatih'teki gazete bayilerinin yer verilmeden kaldırılmasına karşı İstanbul Haber Servisi Aksaray Valide Camii önündeki gazete bayilerinin kaldınlması konusunda îstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan ile Fatih Beledıye Başkanı Yetkin Gündüz, çelişkiye duştüler. Fatih Belediye Başkanı Yetkin Gündüz, konuya ilişkin sorulanmızı yanıtlamazken, şöyle dedi: "Yazılı olarak müracaat edin, yazjlı olarak cevap vereyim." Cumhuriyet muhabirinin "KaMınvor musunuz, kaldırmıyor musunuz?" şeklindeki ısrarı üzerine Yetkin Gündüz, "Evet, karar aldık, kaldınyoruz" dedi. Gündüz, "Peki, sayın Anakent Belediye Başkanı'nın bu konuda açıklaması vard ı " şeklindeki soruya ise, "Biz kaldıracağız efendim, teferruatlı bilgi istiyorsanız yazılı olarak bildirin, yazılı olarak cevap vereyim." yanıtını verdi. İstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan ise, gazete bayilerinin camilerin giriş çıkışını engelledikleri için kaldırılacağını belirtti, ancak "Yanlış anlaşılmasın; kaldınlacak ama aynı semtte eşdegerde yer gosterecegiz." şeklinde konuştu. "Bürokrasi\i kaldıracağız demelerine karşın, Fatih Belediye Başkanı'nın tavn konusunda ne diyeceğini" sorduğumuzda ise, "Belediye başkanı mimar olduğu için belki, bu konularda titiz davranıyorlar. Onun için övle demiştir. Merak etmesinler, biz eşdegerde bir yer gösterecegiz." yanıtını verdi. YIJNUS NADIARMAGAM '84 FENALISTLERI Türel: TV'de 1981'den sonra yapılan gecekonduların yıkılacağını söylemeyi unuttum ANKARA (ANKA) Devlet Bakanı Sudi Türel, isteyen herkesi es sahıbi yapacak yeni bir proje üzerinde çalıştıklarmı açıkladı. Sudi Turd, proje konusundaki çahşmaların önümüzdeki hafta içinde tamamlanacağını bildirdi. Toplu konut yasasının uygulanmasına yönelik tüzük ile yonetmelığin bu ay içinde tamamlanacağını ve hazıran ayından itibaren kredi dağıtımına geçilebileceğim ifade eden Turel, projenin 10 yıllık bir çalışmayı gerektırdiğini ve 10>ıl içinde isteyen herkesin konut sahıbi olabileceğini bildirdi. Bunun finansmanı için gerekli kaynaklann butçeden ve butçe dışında bulunduğunu kaydeden Sudi Turel, bu konuda önümüzdeki hafta ayrıntıtı bir açıklama yapacağını söyledi. CECEKONDULAR Sudi Türel, "İcraatın içinden" programında "bilgi veren herkesin tapusuna kavuşacagını söyledigini, ancak bazı illerde gecekondu vıkımına gidildigini" hatırlatan soru üzerine şunlan söyledi"tıkılan gecekondular 1981'den sonra yapılanlar. Benim hatam oldu, teloizjonda söylemeyi unuttum. 1981'den önceki gecekondulara lapu tahsis belgeleri veriliyor. Yasaya gore bu tarihten sonra yapılan gecekondular bu imkândan yararlanamı)or. Devlele bilgi verin, belgeniii ahn derken. 1981 yılından oncekileri soylediğimi belirlmeliydim." Bu arada TBMM Genel Kurulu'nda, Ankara'nın Macun köyünde 200 kadar gecekondunun yıkılması konusu gundeme getırıldi. HP Genel Sekreter Yardımıcısı Salih Alcan yaptığı gündenı dışı konuşmada. gecekonduları yıktırılan vurtlaşların yokluk ve umitsizlik içinde bulundnklarını söyledi. Üniversiteler trafige göre çalışacak İstanbul Haber Servisi İstanbul'daki üniversitelerin kentin trafik sorununa katkıda bulunmak amacıyla ders saatlerini yeniden düzenleyecekleri bildirildi. 6 üniversite rektörü dün öğieden sonra Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'ı ziyaret etti. Yaklaşık 1.5 saat süren görüşmeden sonra bir açıklama yapan Dalan, üniversitebelediye işbirliği konusunda anlaşmaya varıldığını söyledi. Dalan, hergün 200 bin öğrencinin aynı saatte trafiğe çıktığmı belirterek, "Trafigi rahatlatmak için üniversiteler çalışma saatlerini birbirinden farklı olarak yeniden belirleyecekler. Saatlerde kaydırma yapacaklar, bizler de belediye olarak üniversitelerimizin çeşitli sorunlannın çözümünde yardımcı olacağız" dedi. Üniversiteler yeni ders saatlerini bu akşama kadar belediyeyc bildirecekler Katılma No: 67