17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/8 KARA AFRIKA'DA VE DEVRILENLER HIFZI TOPUZ ANKARA...ANKA... MUŞERREF HEKIMOGLU 27 N/SAN 1984 Lumumba'yı yukalamayu gelen jandarma halk taş ve sopalarla harşı l Altıyaşına gelince babası Patrice Lumumba'yı Katolik misyonerlerinin açtığı bir ilkokula verir. Ama bir süre sonra çocuğu kovarlar okuldan. Çünkü papaz, Allah'm beyaz olduğunu söylemiştir. Patrice'in buna akhyatmaz. Neden Allah beyaz olsun? Allah kara insanların, Afrikalıların da Allah'ı değil midir? Çocukpapaza bunları anlatmaya çalıştığı için dik kafalı diye okuldan atıhr. Zaire'de 33 yaşında sömürgeciliğe karşı direnişe geçen Lumumba, "Kahrolsun sömürgecilik ve ırkçılık," diye haykırıyordu. "Biz hediye istemiyoruz. Halkımızın haklarım ellerinden almışlardı, onu geri alacağız! Sömürgeciliğin zincirlerini kopartacağız!." Lumumba'nın öldürülmesi Kara Afrika tarihinin en korkunç cinayetlerinden biri olarak tüm insanlığın unutamayacağı bir olaydır. Dünya tarihinde kurşuna dizilen, ipe çekilen, kafası kesilen, boğdurulan, kurşunlanan devlet ve hükümet başkanları, krallar ve sultanlar olmuştur elbette. Hem de çok olmuştur. Ama işkence ile öldurülenlerin sayısı oldukça sınırlıdır. Eskiden Kongo ve bugün Zaire denen, Avrupa büyüklüğündeki ülkeyi bağımsızlığa kavuşturan Lumumba'nın öldürülmesi her halde siyasal işkenceler tarihinde özel bir yer tutacaktır. Kara Afrika tarihinde bu çapta büyük bir rol oynayan Patrice Lumumba kimdi? Lumumba, 1925 yılında Zaire'nin ortasında Sankuru eyaletinin ufak bir köyünde dünyaya gelmiştir. Altı yaşına gelince babası Patrice'i Katolik misyonerlerin açtığı bir ilkokula verir. Ama bir süre sonra çocuğu kovarlar okuldan. Çünkü papaz Allah'ın beyaz olduğunu söylemiştir. Patrice'in buna aklı yat Av Köpeği... Geçen hatta iki sanat olayı çok etkiledi beni. Biri İngilizlerin "Skandallar Okulu" adlı oyunu, birtiyatro şölenı, güzel bir ders, nerdeyse bir kültür çıkarması niteliğinde bir olay. Perde açılınca gözüm şenlendı, dekor, kostümler, ışık düzeni, renkleri, çizgileriyle herşey güzel bir uyum içinde. Oyun boyunca bu iıyum hiç bozulimadı. Roller büyük ya da küçük, kimi oyuncular yaşlı, kimileri genç ama herkes yerli yerinde. Oyunun belli bir düzeyi var, hiç degışmiyor. Güzel bir orkestra konseri dinler gibi oluyor insan. Devlet Tiyatrosu'ndan kaç kişi bu oyunu seyrettı acaba? Bence seyretmeleri gerekirdi. Skandallar Okulu'yla devlet sahnelerindeki oyunların yitik düzeyine gerçekçi bir yorum yapabilirlerdi belki. Bu düzeyde bir oyun seyrederken Devlet Tiyatrolan'nda sahnelenen çok oyunu bir skandal diye düşünüyor insan. Skandallar Okulu bir geleneği, bir türü, bir stili sergiliyor herşeyden önce. Devlet Tıyatrolan'nın amaçladığı düzeyde bir oyun denebilir. Ama o amaç çok gerilerde bugün. Vaktiyle seyrettiğim oyunları öfkeyle anımsadım o gece, bir Oidipus, bir Onikinci Gece, bir Kral Lear bugün aynı düzeyde oynanabilir mi acaba? Bırakalım klasikleri çağdaş bir oyunu bile kulağımız tırmalanmadan seyredemiyoruz. Çünkü, devlet sahnelerinde bile giderek bozulan, yanlışlarla dolu bir Türkçe konuşuyor sanatçılar. Bir ingiliz oyuncu Türklerin çok gülmediğini söylüyor. Yanlış bir gözlem değil. Gülmeyi unuttuk biraz. Ama güzel şeyleri alkışlamaktan geri kalmıyoruz. Güzel bir olay bu, halkımızın düzeyini bilmeyenleri, koruyucu melek rolüne girenleri uyarıct bir olay, herşeyi yozlaştırmaya, düzeyini düşürmeye çalışanlar kolay yolu seçenler bu alkışlardan bir yorum çıkarmalı bence. Geçen hafta beni çok etkileyen bir başka olayı da Devlet Konser Salonu'nda yaşadım. Banu Sözüarı'yı orkestra eşlığinde dinlerken. Orkestrayı Sovyetler'in ünlü kadın şefi Tudarova yönetıyordu, iyı bir yönetici, güçlü bir değneğı var. Ama iyi bir çalgıcı olan Banu Sözüarı ile bir uyum sağladığı söylenemez. Neden ve kimden ötürü bilmiyorum, ama o uyumsuzluğu kulaklarımda hissettim zaman zaman. Banu Sözüarı'yı tanıyamadım nerdeyse, diyalog oluşturmak önemli bir şey, yoksa güzel bir konçertoyu bile karmaşık çizgilerle izliyor insan. Banu Sözüarı ile konuştuk. Sonra, orkestra eşliğinde az çaldığını söyledi. Galiba çok çalmak gerekiyor, ya da yalnız resitaller vermek. Çünkü orkestrayla uyum sağlamak kolay değil hiç. İyi bir solist olmak yetmiyor, belli bir zaman, belli bir birikim istiyor. Aynca iyı bir yönetici olmak da yetmiyor. Değneğini bir solistin kişiliğıne, yorumuna saygı duyarak, rengini vurgulayarak kullanmak gerekiyor. Yoksa paramparça oluyor herşey... Gürer Aykal'dan örnek verdi biri: Gürer, av köpeği gibi yakalayıncaya kadar uğraşır herkesle sonunda uyumu sağlar, dedi. Av köpeği deyımi ilginç geldı bana, bir konser yönetirken, bir oyunu sahnelerken böylesine duyarlı olmak, her sesin rengini, boyutunu verebılmek, değişik renkler ve sesler arasında bir uyum sağlayabilmek, sonra da bir yoruma varmak gerçekten güzel bir şey. Ortak bir ürün böyle oluşuyor. Her oyuncunan ya da çalgıcının tüm yeteneğinı ortaya koyabilmesı için, yöneticinin de bir av köpeği duyarlığı ile çalışması gerekiyor. Ancak kimı yoneticiler bu yolda hayli başarısız değil mi? Bırakalım uyum sağlamayı, bir orkestrasyon gereğini bile duymuyorlar. Bir arkadaşım doğal buluyor bunu. Biz teksesli müziğe alışmışız, orkestrasyon bekleme, diyor. 600 yıllık alışkanlığı öne sürüyor. Galiba doğru. Siyasal orkestralar da bunu kanıtlıyor. Başbakan Özal İstanbul'a gidiyor, yalnız ANAP'lı belediye başkanlanyla görüşüyor, öteki partilerin oylarıyla başkan seçilenlerden selamını bile esirgiyor. Özal Hükümeti'nin yönetimi için yeterli bir gösterge bu. Bunca vali, emniyet müdürü, gene! müdür, müsteşar değişikliği, bunca kararname devlet yönetimınde tekseslilıği vurguluyor ancak. Bilgili, deneyli bir genel müdür yerine çok yeteneksiz biri gelebiliyor, orkestrasyondan çok, örgütlenme çabası var herşeyde. Bir partinin yandaşı olmak tüm kapıları açabiliyor. Ya iktidar dışındaki partiler? Onlar da iyi bir orkestra oluşturamıyor doğrusu. Bu durumda iyı bir muhalefet oluşturmaları. bir politika üretebilmeleri nasıl beklenir? Ancak laf üretiyorlar. Siyasal sahnedeki orkestraların hangı koşullarda oluştuğunu bıliyoruz. Ama politika tüm koşulları aşmak, değışen koşullara karşı çözüm bulmak sanatı değil mi acaba? Av köpeği türü yöneticiler siyasal orkestralarda da çok gerekli bence. Bir parti çatısı altında buluşanları uyum içinde çalıştırmak için duyarlı bir çaba gerekiyor. Yoksa iyi bir solıstle bile diyalog oluşamıyor. Değişik seslerle müzik yapacak bir ortam hazırlamak, kimden nasıl yararlanacağını bilmek, kısaca, bir diyalog kurmak kolay değil. Nitekim kimi partiler böyle bir yöntemden hayli uzak görünüyor. Ortak bir politika üretmek, orkestra oluşturmak bir yana, aynı çatı altında birbirlerini tanımıyor, kokteyllerde rastlaşıyorlar ancak. Demokratik yaşam için umutsuz, ayrıca sağhksız bir görüntü. Sosyal bilımciler, ruh sağlığı ile uğraşanlar nedenlerini araştırır birgün. Neden herşey geriye gidiyor, neden bu cüceleşme. değişik seslerı susturma eğilimi neden giderek güçleniyor, neden bir orkestra oluşamıyor da arabesk türü müzikie uğraşıyor çok kişi. ya da tek başına şarkı söylemek istiyor? ingiliz oyuncular İstanbul ve Ankara'daki oyunlarını bir Avrupa turu programında oynadılar, ülkemizi Avrupa'nın bir parçası bir Batı ülkesi diye düşünmeleri sevindirici elbet. Ancak Batı ülkesi olmak kolay değil. Çünkü Batılı olmak bir yaşam biçimi herşeyden önce, çağdaş olmak, her alanda çağdaş bir düzeye ulaşmak demek. Atatürk'ün Türk toplumuna amaçladığı düzey bu. Bu amaca giderken çoksesli müziğe orkestrasyona da büyük önem veriyor Atatürk. Savaştan çıkan bir ülkenin dar bütçesiyle bile konservatuvar kurması, Batı ülkelerine gençler yollamak. çağdaş sanatçılar yetiştirmek olanaklarını zorluyor. Politikasında da çoksesli Atatürk sofrasında kimler yer alıyor, cumhuriyetin ilk hükümetlerınde kimier bakan, düşünmek gerekir. Kişiliği, düşünce yapısı çok değişik kişiler de yanyana, uyum içinde çalışabiliyorlar. Belki de bu nedenle o büyük işleri başarabiliyorlar. Güçlü bir devlet yönetimiyle tüm dünyaya meydan okuyabiliyorlar. 60 yıl öncesini özlemle düşünmek bana acı gelıyor doğrusu. Bunca deney, bunca gözyaşı, bunca düş kınklığından hiç ders almadan şarkısını sürdürüyor herkes. Sahıbinin sesini duyurmayanlar da cezalanıyor nerdeyse. Böyle bir yöntemle orkestra oluşur mu, demokrasi şarkısı söylenebilir mi hiç... 10 leri yılların anılan daha kafalardan silinmemiştir. Patrice'in vatandaşlık belgeleri neye yarar, 14 milyon sömürge insanı maymun yerine konduktan sonra! Patrice, Leopoldville'deki işinde gösterdiği başarıdan dolayı bir üst dereceyle Doğuda Stanleyville yakınlannda bir kasabanın PTT şefliğine atanır. Bir süre sonra da bölge muhasebe şefligine getirilir. Bir yandan da sendika çahşmalarına yonelir. O ara Belçika Kralı Baudouin, Kongo'ya gelmiştir. Stanleyville'de kralın onuruna verilen bir yemeğe Lumumba'yı da çağırırlar. Genç PTT şefi, bir ara yolunu bulup kralla uzun uzun konuşur ve çok sempati yaratır. Bunun sonucu olarak da bir süre sonra Belçika'yı görmek için bir toplulukla Brüksel'e davet edilir. Lumumba ilk kez ulkesinin dışına çıkmaktadır. Gezi çok parlak geçer. Ama tam Patrice Leopoldville Havaalanında uçaktan inerken iki polis yanına yanaşır. Elinden valizini alıp kelepçeyi bileklerine geçirirler. Doğru müdüriyete götürürler Lumumba'yı. Çünkü Lumumba Konferanstan sonra Leopoldville (Kinshasa)'ya dönen Lumumba toplantıda alınan kararları halka duyurmak için mitingler düzenler. MNC'nin liderleri heyecanlı konuşmalar yaparlar. Lumumba, ilk kez halk kitlelerinin karşısına çıkmıştır. "Biz Belçikaldardan hediye istemiyoruz", diye haykırır." Kongo halkının haklannı ellerinden almışlardı; onu geri isliyonız. Göriiyorsunuz. tüm Afrika, söraiirgecilere karşı araansız bir savaşa girişmiştir. Sömiirgeciligin zincirlerini kopartmak için vatandaşlann bizim yanımızda yer almalannı bekliyoruz." "Dipanda, dipanda!" Halk, Lingalaca "bağımsızlık" anlarmnda "dipanda, dipanda" diye bağırır. Alkış, kıyamet. Bütün başkent kaynamaktadır artık. Genel vali ve yöneticiler kuşkudadır. 4 Ocak 1959 günü ABAKO denen Bakongo'lular Partisi, bir toplantı düzenlemiştir. Olaylar çıkar. Belçika polisi halkın üzerine ateş açar. Sonuç 42 ölü ve 250 yaralıdır. ABAKO'nun başkanı Kasavubu tutuklanır. Lumumba, Kasavubu'nun kurtarılması için basarıh bir savaşım verecektir. Bu olay da MNC liderine yeni bir güç kazandırmış ve halk sömürge yönetimınin bir gün yıkılabileceğini anlamıştır. Lumumba'nın yıldızı günden güne daha çok parlamaktadır. Kongo'da söylenmesi yasak edilen şeyleri söyleyen ilk o olmuştur. Kalburüstü politikacıların hiçbiri kendisiyle boy ölçüşecek nitelikte değildir. Çevresindeki insanların en ileri görüşlüsü, en zekisi, en siyasal anlayıslısı odur. Buna karşın, parti içinde Lumumba'yı çekemeyenler, kendisini devirmek için komplolar hazırlarlar. Bunların başında tleo ve Adula gibi kişiler de vardır. Bunlar MNC yönetim kurulunda Lumumba'nın karşısına dikilirler. O ise, doğrudan doğruya halkın karşısına çıkar. Parti içindeki bölücülerin tutumunu açıkIar. Yine alkış, kıyamet.. Bütün parti Lumumba'nın peşindedir.. İleo'cular parti içinde azınlıkta kalınca, Kaionji adında başka bir liderle anlaşıp "MNCKalonji" adlı yeni bir parti kurarlar. Ama bir süre sonra Kalonji kendisini "Güney Kasai Kralı" ilan edince, partiden ayrılanlar dağılır. Bu ikilik birçok kinlere ve düşmanlıklara gebedir. PATRİCE LUMUMBA: öldürülmesi siyasal işkenceler tarihinde özel bir >«r lutacak. Tekzip yazısı Coğrafi bakımdan cezaevi yapımı için gerekli şartları haiz arsa temin edilemeyen Yığılca'da senelerdir boş duran, verimli şekilde çalıştınlamayan, yıkılmaya yüz tutmuş bir binanın kiralanarak cezaevi olarak kullanılması olağandır. Cezaevimiz kapasite, faydalı olan mahkumiyet, sıhhi durum gibi konularda yüksek Adalet Bakanlığı'nın olurları ile hizmete girmiştir. Kaldıki ilçede tüm resmi daireler, belediyeye ait kiralık binalarda kamu hizmetlerini yürutmektedirler, cezaevındeki hükümlü ve tutuklularının tümüne yakın bir bölümu Yığıca'hdırlar. Geriye kalanlar ise diğer cezaevlerinden naklen gelenler teşkil etmektedir. Adil ve tarafsız davranmak zorunda olan C. Savcısı'nın kişilere ayncalı işlem yapması soz konusu değildir ve duşünulemez. Esas olan binanın daha önce ne şekilde kullanıldığı olmayıp kamu hizmetinin yasa, tüzük ve yonetmelik hükümlerine uygun görülmesidir. Hal böyle ıken, konu hakkında en ufak araştırma dahi yapmadan haber verilmesi maksath ve gerçeklere tamamen aykırıdır. 21.4.1982. Erten Tamoğlu Yığılca Cumhuriyet Savcı Yardımcısı (21287) (Resmi Muhur ve tmza) Kimliöi Başkent: Kinshasa Niifus: 30 milyon Yüzölçümü: 2.345.000 km : Dil: Fransızca (resmi dil), Lingala, Kikongo, Swahili, Çiluba Din: Animist, Katolik, Muslüman Para birimi :Zaire Bağımsızlık: 30 Haziran 1960 Devlet Başkanı: General Mobutu Kişi başına ulusal gelir: 230 S (Dünyada 153'üncü) Başlıca üretim: Bakır (Dünyada altıncı, 459.000 ton), elmas (dünyada birinci, 14.800.000 karat), çinko (67.000 ton), kalay (3.200 ton), kobalt (10.000 ton), gümuş(78.OOO kg.), altın (1.850 kg.), yerfıstığı (323.000 ton). maz. Neden Allah beyaz olsun? Allah kara insanlann, Afrikalıların da Allahı değil midir? Çocuk papaza bunları anlatmaya çalıştığı için dik kafalı diye okuldan atıhr. Bunun üzerine Patrice'i babası bir Protestan okuluna yerleştirir. Çocuk oraya da ısınamaz. Çünkü derslerini çalışacak yerde Agatha Christie'yi, Simenon'u, Moliere'i ve Victor Hugo'yu okumaktadır. Yaşı da biraz büyümuştür artık. Günün birinde okulu büsbütün bırakan Patrice, 18 yaşına gelince sırtında bir gömlek, bacaklarında dizleri aşınmış bir pantolonla iş aramak için Kindu kentine gelir. Kindu, gerçekte bir taşra kasabasıdır, ama köylerden gelenler için burası büyük bir kent sayılır. Beyaz insanlar da vardır Kindu'da. Patrice bu kentte kapı kapı dolaşıp iş aradıktan bir süre sonra, bir kalay işletmesinde ufak bir iş bulur. Bundan az sonra eli para tutunca, ilk işi kendi köyüne dönerek orada gözüne kestirdiği Pauline adlı bir kızla evlenraek olacaktır. Patrice, Kindu'da kendini sevdirmeye başlamıştır. O zamanlar kentlerde kurulan "Gelişmiş İnsanlar Kuliipleri"den birine üye olur. Belçikahlarla iyi geçinen insanlar burada toplanır, kitap, gazete okur ve kendi aralarında siyasal konuşmalar yaparlarmış. Patrice de, "Gelişmiş İnsanlar Kulübü"nde dergi ve gazete okuyarak dış olaylan izlemeye başlar. Bir yandan da başkentte çıkan " L a voix du Cong o " ve " L a voix Congolaise" dergilerine yazılar gönderir. o zamanlarda PTT kasasından yolsuz para çekmiştir. Patrice: Evet, der, çektim." "Ama, borç olarak çektim. Bakın, kasa>a bu parayı borçlu olduğumu belirten bir senet de bırakmış bulunuyorum.. Yargı kurulu kendisini bir yıl hapse mahkum eder. Ama bir süre sonra dostları bu parayı aralannda toplayarak Patrice'i cezaevinden çıkarürlar. Lumumba cezaevi'nden çıkar, ama düşmanları onun olümüne kadar kendisini yolsuzluktan hüküm giymiş bir kişi olarak suçlayacaklardır. T.C» ATATÜRK ÜNÎVERSÎTESİ REKTÖRLÜĞÜ SATINALMA KOMİSYONU BAŞKANLIĞINDAN Universitemizin çeşitli birimlerinin ihtiyacı için aşağıda belirtilen elektrik ve telcfon tnalzemeleri 2886 sayılı Devlet thale Kanunu hükümlerine göre 8.5.1984 tarihinde Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü binasında yapılacak kapalı zarf usulü ihale ile satın alınacaktır. Gecki İhale D©*. Na. Mrizeraenln C i u i Miktrnı •fatmn TemiMt S«»li 10,00 182 Kalem 10.129.800fTL 303.894fTL Elekrtik Malzemesi Elektrik malzemezi (Montaj 5 7 ve iscilik dahil Kalem ve l Ş çııiKaann 10.949.050JL 328.472tTL 10.30 • 3 Telefon Santralı Malzeraesi 17 Kalem 2.525.QOOrTL 75.75O?TL 11,30 1 TalİDİUerin istirak etmek istediklcri dosvamn ihalesine ait Recici teminatları ile 1984 yılı vizeli Tıcaret ve Sanayi Odaa Kayıt Belgesini, tttze! kijiler de Tırmayı temsılc yetkili olduklanna dair noterden tasdiklı belgeyi ve 2886 sayılı yasada belirtilen usule göre hazırlamış olduklan tekliflerine havi zarfı 8.5.1984 günü saat 09.00*3 kadar alındı karşılıgında Satınalma Komisyonu Başkanlığı'na vermeleri veya belirtilen tarih ve saate kadar elimize gececek şekilde iadeli tahhütlü olarak göndermelen gerekir. Postadakı gecıkmeler kabul edilmez. 2 Müteahhitler teklif mektuplannı ayn ayn vermek şartıyla birden fazla veya tüm dosyalann ihalesine katılabilirler. 3 İhale edilecek malzemelerin listeleri, ldarı ve Teknik Şartnamderi mesai saatlerı dahilinde Satınalma Komisyonu ilan tahtasında görülebilir. Taliplilerio adresine ücretsiz olarak gonderilir 4 Universitemiz ihale edilen malzemelerin "»30 oranında eksik veya fazlasını satınalabilır. 5 Komisyonumuz ihaleyi yapıp yapmamakıa serbesuir. Basın: 14999 "Vız gelir ölüm bize!" Böyle bir hava içinde 23 Ekim 1959'da Stanleyville'de MNC Kongresı toplanır. Heyecanlı konuşmalardan sonra, kongrenin kapanacağı gun, 28 ekim akşamı kürsüye çıkan Lumumba Swahili diliyle yaptığı bir konuşmada, şöyle diyecektir: "Kardeşlerim, ölümden korkuvor musunuz? Belçikalılar askeri iisler kurdular ülkemizde. Neye yarayacak bu üsler? Biz, kara insanlar. banşçıyız. Kiminle savaşacağız? Bülün bu üslerdeki silahlar, yarın bize çevrilecek. Ama bizi durduramazlar. Vız gelir ölüm bize. Özgürlüktür bizce önemli olan. Hep birlikte öleceğiz! Yann anıtlanmızı dikecekler. Yürüyün, korkmayın! Suçumuz ne bizim? Neden bizi kışkırtıyorlar? Bizim silahımız yok, ama güçlüyüz. Çünkü kaİabalığız. Onların silahlan varsa, bizim de ellerimiz var. Soruyorum, korkuyor musunuz?" Halk heyecan içindedir "Yaşşa Patrice.. Bağımsızlık.. Uhuru (HürriyetÖzgürlük)" diye haykırırlar. Polis bu konuşmaları banda almıştır. Bunları Fransızcava çevirip, valiye okurlar. Vali "Halkı kışkırtıyor" diye Lumumba'nın yakalanmasını isteyecektir. Ertesi gün Lumumba bir toplantıda konuşmaya hazırlanırken, jandarmalar salonu basar. Halk Lumumba'yı bırakmamak için taşlarla. zincirlerle, sopalarla jandarmaların üstüne yürür. Asker ateş açar. Gecenin bilançosu 30 ölu ve 100 yaralıdır. Jandarmalar Lumumba'yı yakalayamazlar. Ama, o ertesi gün gidip teslim olur. Yine Stanley ville Cezaevi'ne yollarlar Lumumba'yı. Partinin lideri cezaevindeyken, gunlük işleri onun uç yardımcısı yonetmektedir. Bu üç kişiden biri jandarma birliklerinde çalışan Mobutu adlı bir gençtir. Lumumba, bu genci elinden tutup. partiye almış ve kendisine geniş yetkiler tanımıştır. İLAN T.C. SUNGURLU ASLİYE HUKUK HAKtMLİĞİNDEN Sayı: 1981/17083/445 Davacı Fadime Ku>ucak tarafından davalı Mustafa Kuyucak alevhine açılan boşanma davasınm yapılan açık duruşması sonunda; davanm subutu ile Sungurlu ilçesi Çavuşcu köyti cilt 052/01, sayfa 66 ve kutük sıra 24 de nufusa kayıtlı bulunan davacı 1937 D.lu Mehmet ve Cemile'den olma Fadime Kuyucak ile davalı 1928 D.lu Ahmet ve Döne'den olma Mustafa Kuyucak'ın M.K.nun 134. madde hükmü uyarınca boşanmalanna, dava tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesı uyarınca 2000 TL. maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu dava sebebiyle davacı tarafından yapılan toplarn 10.520 TL. yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiğinden, adı geçen davalı Mustafa Kuyucak vasisi Haydar Kuyucak'a daha önce dava dilekçesi ve gıyap davetiyesi Basın İlan Kurumu aracılığı ile ilanen teblig edildiğinden davalı Mustafa Kuyucak vasisi Haydar Kuyucak'a yukardakı huküm özetinin ilanen tebliğine tebligat yasasımn 28. maddesi gereğince ilan tarihinden itibaren yasal 30 gunluk süre ıçerisinde temyiz olunmadığından hükmün kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur. 9.4.1984 Basın: 15288 İLAN ÇANAKKALE ŞLLH HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN 1983/712 E. 1984/164 K. Davacı Rahmi Yıldız Vekili Avukat llhan Çakar tarafından davalılar Hazday çocukları: lshak ve Rahal aleyhine ıkame edılen Izalei Şuyu davası sonunda: Mahkememizin 22.3.1984 tarih ve 164 sayılı kararı ile Çanakkale Namıkkemal mahallesi Arapibrahimpaşa sokak 33 parselde kayıtlı bir adet kahvehanenin ortaklığın satış suretivle giderilmesine karar verilmiş. Davalılar. Hazday oğlu: lshak ile Hazday kızı: Rahal'ın adresleri meçhul olduğundan, Mahkememizin yukanda tarih ve numarası vazıh karann tebliğ \erine kaim olmak üzere ilan olunur. 4.4.1984 Basın 15071 Lumumba parti başkanı oluyor Bir süre işsiz kalan Lumumba, bundan sonra bir bira fabrikasında iş bulur ve yeni bir çalışma ortamına girer. Bu sıralarda Kongo siyasal bir kaynaşmanın eşiğine gelmiştir. Bağımsızhk akımı guçlenmeye başlamış ve yeni partiler kurulmuştur. Kongolular, Afrika'daki bağımsızlık eylemlerini dikkatle izlemektedirler. Lumumba da Kara Afrika'da etnik topluluklar arasındaki kısır çekismelerin kötıilüklerini görmuş ve ulusal bir birliğe yönelik bir partinin kuruluşu için hazırhklara girişmiştir. Kongo Ulusal Hareketi denen "Mouvement National CongolaisM N C " işte bu koşullar altında 5 Ekim 1958'de kurulur. Patrice Lumumba parti başkanıdır. 1958 yıh sonunda MNC ilk kez Gana'da toplanacak olan Afrika Halkları Konferansına çağrılır. Lumumba partinin iki yöneticisiyle birlikte hemen Accra'ya gider. Konferansa 200 delege katılmaktadır. Kongo'nun 33 yaşındaki genç parti lideri, orada yalnız Nkrumah'Ia değil, Afrika'nın belli başh bütün liderleriyle tanışıp kucaklaşacak ve büyük bir sempati toplayacaktır. Lumumba toplantıda heyecanh bir konuşma yaparak şöyle der: "Biz de kendi ülkemizde bütün vatandaşlara hiçbir avnm gözetilmeksizin, ozgurlük, eşitlik, sosyal barış, hoşgöru ve refah sağlayan demokratik ve çağdaş bir devletin kurulmasını istiyonız. Kongo halkı, Aı.ika'da esen kurtuluş riizgârlarına karşı ilgisiz değildir. Halkta, siyasal bir bilinçlenme başlamıştır. Girişeceğimiz işlerde kitlelerin desteğine giiveniyonız. Kahrolsun sömürgecilik ve emperyalizm! Kahrolsun ırkçılık ve kabitecilik! Vaşasın Kongo ulusu ve bagımsız Afrika!.." İLAN BÜNYAN ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİNDEN Dos>a No: 1983/134 Davacı Bunyan ilçesinin, Iğdecik köyü muhtarlığı vekili Av. Ahmet Karahan tarafından davalılar aynı köyden lbrahim Ay ve arkadaşlan aleyhine açılan Yapıian Inşaatın Kal'i ve M.Menı davasında: Davalılardan Bunyan'ın lğdecik köyünden Avni Yıldız, Abdı Demir, Cumali Gezer, Fevzi Hançer ve Hamdi Ayhan"ın dava dilekçesinde belirtilen köy adreslerine duruşma günü \e dava dilekçesi lehliğ edilememış, yapılan zabıta tahkikatmda da açık adresleri tesbit edilemedeiğinden dava dilekçesi ve duruşma gününun ilanen kendilerine tebliğ edilmesine karar verildiğinden; Yukanda adı geçen davalılar A\ni Yıldız, Abdı Demır. Cumali Gezer, Fevzi Hançer ve Hamdi Ayhan'ın duruşma günu olan 6/6/1984 günü saat 09'da duruşmaya gelmeleri veya kendilerini bir vek'lle temsıl ettirmelerı, aksı halde gıyaplarına karar verileceği hususu davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 15213 İLAN ÜSKÜDAR 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN 1983/1322 Üsküdar 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1983/534 esas sayılı ortaklığın gıderilmesine dair davada, dava konusu Kadıköy Tuğlacıbaşı mahallesi, 630 ada, 66 parsel sayılı taşınmazda hissedar bulunan Perihan Yetkin'i sırf bu davada \ e parse! için tem sil etmek ve husumete mezun kılınmak üzere İstanbul Barosu Avukatlarından Av. Muhlis Sabahattin Yurdagül'un kay>ım tayin edilmış olduğuna, mahkememizin 13.4.1984 tarih ve 1983' 1322 esas savılı karann kesinleşmesi için ilan olunur. 20.4.1984 Basın: 5003 "Pis maymun!" Patrice, artık kendine bir çevre yapmıştır. Ama, aklı hep baskenttedir. Bir süre sonra da bu amaçla, Kongo'nun baskenti Leopoldville (Kinshasa)'ya giderek, bir dostunun aracılığı ile PTT'de bir iş bulur ve Kinshasa'ya yerleşir. Patrice, orada bir süre sonra duş kırıkhğına uğrayacaktır. Sokakta bir gün dalgın dalgın yürürken, bir kadına carpacak olur. Kadın: Biraz önüne baksana pis maymun, diye bağırır. Dunya başına yıkılmıştır Patrice'nin. Demek ki, Belçikalıların verdikleri vatandaşhk belgesine karşın, beyazlar, kendisini maymun saymaktadır. Çünku Belçikalıların koyduğu sınırlar vardır. Yerliler birçok mağazalara, lokantalara giremezler. Sömürgecilik duzeni daha yıkılmamıştır ki. Köylüler yeter ölçüde kauçuk getirmedikleri zaman, çavuşların el kestik MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI T.C. ÇATALCA İCRA MEMURLUĞU 1984/176 Tal. Bir borçtan dolayı hacizli olup satışına karar verilen menkul malların cins, miktar ve kıymetleri aşağıda yazılmıştır. Birinci arttırma 17.5.1984 gunü saat 14.0014.30'da Büytikçekmece Haramidere Gölgecıoğlu Koll. Şti. önünde yapılacak ve o gunu kıymetlerin °/o 75 ine istekli bulunmadığı lakdirde 18.5.1984 gunu aynı yer ve saatte 2. artlırma yapılarak en çok fiyat verene satılacağı ve satış şannamesinin ıcra dosyasından görülebileceği, masrafı verildiği takdirde şartnamenin bir orneğinin isteyene gönderilebıleceği fazla bilgi almak isteyenlerin yukanda yazılı dosya numarasıyla icra memurluğuna başvurmalan ilan olunur. Muhammen Kıymeti I.ira Kr>. Adedi Cinsi (MahKeli ve önemli nilelikleri) 4.000.000,00 I 1 ml. Apkant pres 3.000.000.00 1 80 lik Rumen planya. 2.5OO.OO0.O0 1 2 mt. giyotin makas. Basın: 5030 TEK TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU S.Ş. ILGAZ ELEKTRİK DAĞITIM MÜESSESE MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN BİLDİRİLMİŞTİR. 1 Müessese Mudurluğumuzun ıhtiyacı olan: a) 5000 Adet 240 V. 75 W. Akkor flamanlı arapul, 15000 Adet 240 V. 100 W. Akkor flamanlı ampul, b) 3000 Adet 220 V. 125 W. Cıva buharlı lamba (Balasth çalışan tip) c) 2000 Adet 220 V. 125 VV. Balast (Civa buharlı lamba için) Kapalı zarfla fıyat ve teklif almak suretiyle ihale edilerek satın alınacaktır. 2 Bu ihaleye ait geçici teminat miktan 360.000. TL.dir 3 thale 8.5.1984günü saat 15.00'de Müessese Müdurlüğu'muzün tnönu Mahallesi Yalçın Caddesi BuKan Apartmam No.: I KASTAMONU adresindeki binasında yapıtacağından, teklifler en geç aynı gün saat 14.00'e kadar müessesemiz Muhaberat Servısine verilip veya gönderılecektir. 4 Posıadaki gedkmeler dikkate alınmayacaktır. 5 lhalevle ilgili keşıf lisıesi Teknik ve İdari Şartnameler Müessesemiz Mudurluğü'nden alınacaktır. 6 Kurumumuz 2886 Sayılı Deslet İhale Kanunu'na labi değildir. Basın: 14962 KARŞIYAKA'da Satacağınızalacağınız daireler iı;in arayınız. 230113 İzmir Y/VRI1N: Lumumba tartaklanıyor • lşık mühendislik takultesinden aldığım mezuniyet belgemi kaybettim, hukümsuzdur. AHMET MÜŞTAK • Nulus cuzdanınu, oğrenci kııaliklerimi, Cumhurıyet Kitap Kulubü üyelik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. ÇETİN t$Çİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle