15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ce değinilen çağdaş noktadan çok gerilerde kalmıştır. Bunun başlıca nedenlerinden birini ulusça orman ve ormancılık anlayışımızın eksik, yanılgılarla dolu oluşu oluşturmaktadır. Her şeyden once, Türkiye'de ormanlann ve ormancılığın topluma çok yonlü yararlar sağlayan önemli bir doğal kaynak ve kesim (sektor) olduğu, daha siyasal iktidarlarca algılanmış değildir. Örneğin, son hükumet programında ormancılığımızın net olmayan ulusal gelir içindeki payının binde 0.5 olduğu, bu payın, alanının °70 20'si ormanlarİa kaplı bir ulke için çok duşük düzeyde kaldığı belirtilmektedir. Varılan sonuç, Batılı gelişmiş toplumların 19. yüzyıl başında Sanayi Devrimi ile birlikte bıraktıkları orman ve ormancılık anlayışının ürunüdur. Ormanı salt odun kaynağı, ormancılığı da salt odun üretip derleyen kesim olarak gören yanılgı dolu bir değerlendirmedir. Çünkü, ormanlanmızın odun ürunü dışında topluma doğrudan ya da dolaylı biçimde sağladıkları; açık hava rekreasyonu hizmetleri, su kaynağı oluşturmaları, su düzenini iyileştirmeleri, toprağı ve verimliliğini korumaları, ulusal yurt savunmasına olan olumlu katkıları, iklimi iyileştirmeleri, kırsal yörelerde yaşayanlara iş alanı ve geçim kaynağı oluşturmaları, toplum sağlığı uzerindeki olumlu etkileri, turizm için önemli bir öge oluşturmaları, ulkemız yönünden çok önem taşıyan ancak, parasal olarak ölçülemeyen çok vönlu yararlarıdır. Bu nedenle de ulusal gelirin içinde görulmemektedir. Ancak, parasal olarak olçülemiyor diye, belirtilen yararlarını dışlayarak orman ve ormancıhğı iilke için önemsiz, verimsiz bir konuma oturtmak, ulkenin en değerli doğal kaynaklarına zarar vermekten başka bir sonuç getirmeyecektir. SİYASAL HATANIN YÜKÜNÜ DE... Kaldı ki, ürün ve çok yönlü işlevlerinin yanı ssra günumüze değin ülkemizde yapılan pek çok siyasal hatanın yükünü de yine orman kaynaklanmız çekmektedir. Örneğin, ulusal enerji politikamızdaki yanlışlar ve umursamazlıklar sonucu her yıl ormanlarından elde ettiği odun urününun yaklaşık üçte ikisini yakan bir ulkeyiz. Oysa, kağıt üzerinde ulke alanının yaklaşık < o 26'sı F ormanla kaplı görünmesine karşın, orman varlığımızın önemli bolumu (°/o 56'sı) orman niteliğini büyük ölçude yitirmiş, verim gücu çok duşük ormanlardan oluşmaktadır. Orman kaynakları çok zengin ülkeler bile günumüzde altı bini aşan kullanış yeri olan odunu en i>i biçimde değerlendirmeye uğraşırken, bizim onu kolayca elde edilebilen bir ürün gibi yakmamız, ormancılığın ulusal gelire olan katkısı azaltmaktadır. Bunun yanı sıra, ulusal tanm politikamızda çeşitli donemlerde alınan başarısız sonuçlar, tanm alanlarının dar oluşuna bağlanmış tarımsal uretimi arttırmak amacıyla bir kısım orman alanının çeşitli yasal düzenlemelerle tarım alanına dönüşturülmesi, ülkemiz siyasal yaşamı içersinde alışkanlık haline getirilmiştir. Özetleyecek olursak, yazımız boyutları dışında kalanlarla birlikte belirtmeye çalıştığımız yanlış orman ve ormancılık anlayışımızdan kaynaklanan bu olumsuz uygulamalarla sonuçlarmın, ülkemizin varolan orman kaynaklarmı hızla yok edeceğinden kuşku yoktur. Yıllardır bıkmadan aydınların ve bilim adamlarının belirttiği bu gerçeği bir kez daha belirttim. Bu kutsal çaba belki sorumluları uyarır. 26 MART 1984 Ulusça ormancılık anlayışımız eksik ve yanılgılarla doludur. Ormanın ve ormancılığın çok yönlii yararlar sağlayan önemli bir doğal kaynak olduğu, daha siyasal iktidarlarca algılanmış değil. Çağdaş Onnaıı Anlayışı ve Biz gereken önemin verilmesinin sağlanması, ormanlann özellikle doğayı koruma işlevlerinin tanıtılması, ormancıhk etkinliklerinin kamuoyuna duyurulması, doğainsan ilişkileri yönünden orman kaynaklarının öneminin vurgulanması, evrensel boyutlara ulaşarTorman iirunleri açığı ve ormansızlaşma karşısında ormanlann korunması, orman alanlarının genişletilmesi ve orman iirunleri kullanımındaki savurganlığın önlenmesi, gunümüzde en önemli toplum gereksinmeleri arasına yerleşen açık hava rekreasyonu olgusu tçinde orman ve ormancıhğın ürettiği değerlerin topluma anlatılması, başlıkları altında toplanabilir. Belirtilen temel amaçlar aynı zamanda çağdaş toplumlann orman ve ormancılık anlayışını CUMmJRİYET'TEiV OKURLARA... OKAY GÖNENStN Doç. Dr. AYTUĞ AKESEN /. Ü. Orman Fakültesi Öğr. Üyesi Çağımızın toplumlara kazandırdığı alışkanlıklardan biri de, yılın belirli gunlerinin seçilen bir konuya ayrılması ve bu konuda çeşitli yöntemlerle kamuoyunun aydınlatılmaya çalışılmasıdır. Sözü edilen alışkanlıklar zincirinin bir halkasını da her yı! 21 Mart'ta kutlanan "Dünya Ormancılık Günu" oluşturmaktadır. Anılan gün, 1971 Ekim ayında Turkiye'nin de üyesi bulunduğu Avrupa Tarım Devletleri Birliği (CEA) toplantısında ortaya atılmış, bir ay sonra da Roma'da düzenlenen Birleşmiş Milletler Gıda ve Tanm Örgütü (FAO) toplantısında önerinin benimsenmesiyle doğmuştur. 1972 yılından başlayarak ulkemizde de her yıl 21 Mart'ta kutlanan Dünya Ormancılık Gününün temel amaçları; Toplumlar tarafından orman kaynaklarına vurgulamaktadır. Başka bir deyişle bugun ormanlann salt odun ureten, tek işlevli bir doğal kaynak olmayıp, ulusların toplumsal, ekonomik ve düşüncel gelişmelerinde önemli payı bulunan, çok yönlu işlevlere (fonksiyonlara) sahip bir doğal kaynak oldukları yadsınamaz duruma gelmiştir. Gerçekten, orman kaynakları zengin ve verimli, toplumlann doğaya ilişkin bilgi düzeyi yüksek ülkelerde bile ormanlann odun uretimi dışındaki işlevleri üzerinde önemle durulduğu ve bu işlevlerinin geliştirilmesi, iyileştirilmesi için de ulusal ormancılık politikaları çerçevesinde birtakım yöntem ve gereçlerin oluşturduğu bilinmektedir. Ülkemizdeki orman ve ormancılık anlayışı ise ne yazık ki az ön Yeni Deneylere, Yeni Sınavlara... [%ir seçimi daha geride bıraktık. Kampanya D boyunca gelişmelehn sunulması, tüm adaylann tanıtılması ve olağan bir yerel seçim boyutlarını aşan siyasal atmosferin yansıtılması açısından Cumhuriyet çalışanları yoğun ve titiz bir dönem yaşadı. S'tz elinizdeki bu gazeteden seçimin elde edilebilen ilk sonuçlannı okurken, Cumhuriyet çalışanları 24 saat kesintisiz süren çalışma ve kısa bir dinlenmenin ardından yeniden yannki gazeteyi hazırlamak için ise başlamış olacaklar. Seçim sonuçlarmın getireceği yeni siyasal dönem kamuoyunu aydınlatma görevini bilinçle yerine getirme çabasındaki gazetelere de yeni sorumluluklar ekleyecek. Demokratik geleneklere henüz alışma, sindirme çabası içindeki toplumumuzda bu geleneğin en temel taşlarından biri olan basın, yeni deneylerden, yeni eğitici sınavlardan geçecek. Demokrasinin gerektirdiği dürüstlükte, haberde yansız, yorumda özgürlükçü ve her görüşe kendi ifade hakkının dirençli mücadelecisi olan, kolay hileler ya da küçük çıkanar ardında koşmayan basın, "mehter yürüyüşünü" gerçek bir "toplu koşuya" dönüştürmenin en önemli güvencesi olacaktır. rkadaşlarımız Kadir Can ve Ergun Çağatay iki farklı ortamda da olsa iki önemli yaşam mücadelesi deneyi geçirdiler. Her ikisi de yaşadıklan mücadelede gördüklerini, duyduklannı çok ilginç röportajlara dönüştürdüler. Her ikisi de, fotoğf'af ustası olan arkadaşlarımız bu kez yazdıklarıyla niteliklerinin çok boyutlu olduğunu bir kez daha ortaya koydular. eçtiğimiz haftalarda Cumhuriyet'in günlük ortalama net satışı 105 binin üstüne çıktı. Cumhuriyet'in her gün en güzel, en iyi, en nitelikli olması için sabah 08.30'dan, ertesi sabahın 04.30'una kadar ter döken her kesimden 300 gazetecinin çabasın>n en büyük teşekkürü, haftalık satış rakamlannda gördüğümüz artı işaretleri oluyor. Okurlanmızın, en acımasızlan bile bizi kırmayan, ama düşündüren, daha iyiyi aramamız için yüreklendiren eleştirileri, uyarılan ve gazetelerine sahiplenen bilinçli tutumlan en büyük güvencemizdir. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OKURLARDAN Pazarcı esnafın yeni başkanlardan beklentileri hiçbir öğretmen ve öğretmen ailesi çekmiyor. Şöyle açıklayayım: Hafta sonu gündüz gece nöbetu Pazartesi: Rastlarsa hafta içi gündüz nöbeti, varsa 9 saat ders. Pazartesi: Hafta içi gece nöbeti. Salı: 9 saatlik ders. Böylece pazar sabahı uğurladığımız annemizi ancak salı gunü aksamüstü karşılayabiliyoruz. Eğer öğretmen sayısı fazla ise bu durum ayda iki kere başımıza gelir. Herhangi bir sağlık meslek lisesinde bu durum görülebilir. Hükümetten bu konuya kısa zamanda çözüm getirilmesini bekliyoruz. Bir okur Yine o kitap... "Yazınızda adı geçen o kitap yalnızca son sınıflarda değil, dört yıl boyunca Istanbul Üniversitesi Edebıyat Fakültesi'nin her bolümünde haftada 45 dakika okutulmaktadır. Dersler tartışmaya, yorum getirmeye kesinlikle açık olmadığından tüm ders saati Doç. Saray'ın yorumlarını ve tartışma kabul etmez görüşlerini dinlemekle geçmektedir. Bu derslerde gençlerin beyinleri bu tek yanlı saviaria yıkanmaktadır. Öğrend, Atatürk devrimini yozlaştırmaya çalışanların saviarını yinelemezse yalnızca Devrim Tarihi dersinden sınıtta kaımayacak, yanısıra ideolojik görüş sahibidir suçlamasıyla okuldan da atılacaktır. Çünkü Bay Saray, Fakülte Senatosu'nda da üye olduğundan yönetim açısından elınde geniş olanaklar vardır. Bu yozlaştırıcı krtaba karşı koymak kimin haddine?" " 'Bu Nasıl Ders Kitabı?' başlıklı yazınızı okudum. Üniversiteye girdiğimizden bu yana alçak sesle birbirimize sorduğumuz bu sorunun yazarına teşekkür etmek isterim. Ben de adı geçen 'hoca'nın dersinden sorumluyum. Biliyorsunuz, inkılap Tarihi ve Türk Dili dersleri her sınıfa zorunlu olarak kondu. Hocalar da bilerek mi seçıldi nedir, içlerinde bir tane çağdaş düşunceye açık olanı yok! Derslerde Öztürkçe'ye düsmanca görüşler belirtiliyor. çağdışı bir milliyetçilik düşüncesi savunuluyor, bizler de buna uymak zorundayız. 'Devrim' sözcüğü yasak. Öztürkçe'yi batıran ödevler hazırlamak zorundayız. Yoksa o öğrenci sınıfta kalacaktır. Inkilap yerine Devrim yazmak bile bize çok pahalıya mal olur. Konuyu ne Dekana ne kurula iletemeyeceğimiz gün gibi açık. Öğrencinin yanında bir tek 'hoca' yoktur. Ağzımızdan yanlışlıkla 'devrim' sözcüğü bir çıkmasın, 'neyi kim devirmiş, bu solcu aydınların işi, başınıza iş açarsınız ha' ...Atatürk'ten uzak, ama O'nun adını taşıyan bir kitap, bir ders, ama ne yapsın öğrenciler! Bundan âlâ trajedi mi 1 «hır? Vazınız pek çok suskunluğu dile getiriyor." " 'Bu Nasıl Ders kitabı?' başlıklı yazınızı hiç şaşırmadan oku" tfum. Çünkü öğrencisi olduğum İst. Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde de aynı nitelikte, yani tek yanlı, Atatürkçüğü yozlaştıran ve onun yarattığı kurumları suçlayan bir kitap okutulmaktadır. Sınıf geçmek için bu gericilik örneklerini aynen yinelememiz istenmekte. Biz de öyle yapıyoruz. Ama sürekli içimi kemiren, kaiamı karıştıran bir çok soru var. Neden bir bilim yuvasında bilimsel nitelik taşımayan, tartışmaya kapalı bir ders kitabı okutuluyor? Neden Universitelerde gericiler. Atatürk devrimine karşıt kişiler, Hilafet özlemcileri at koşturabiliyor? Anarşi boyle mi önlenecek sanılıyor? Bizlerin sınıfta bırakılma korkusuyla yapamadığımızı sizin gerçekleştirdiğinizi görerek sevindik." Üniversrte öğrencilerinden aldığım mektuplardan üç parça... * Okurlar, mektupla, telefonla arıyorlar. Kimi teşekkür ediyor, kimi de gazetemizi suçlarcasına eleştiriler yapıyor. Yetersiz buluyor yazdıklarımızı!... 'Konuyu ele alıp yanda kesiyorsunuz' diye çıktşanlar var. Acılar, üzüntüler, çirkin, tatsızolaylar... Analar, babalar, kardeşler, eşter, yakınlar güven duydukları yazarlara acılannı yazıyorlar, anlatıyorlar, kendilerine yardımcı olmamızı istiyorlar. Ama elimizden bir şey gelmiyor! Yazamıyoruz, dar bir alanda kalem oynatıyoruz yalnızca.. Türkiye herkesin içindeki duyguları düşünceleri apaçık ortaya dökebileceği bir huzur ve demokrasi ortamına daha kavuşamadı. Nice nice önlemler. engeller var. Biri bltse de başkası dikiliyor önümüze. Yazdıklarımız, ancak yazabildıklerimizdir. Okurlanmızın bunu anlamaları, bizi hoşgörmelerı gerek... • * • '' "Universitelerde okutulan 'Devrim Tarihi' kitaplarının tümünü alıp incelemeli... Bunu da yapacağız. Yazık değil mi gençlerimize? Onları gerici, tutucu, çağdışı ders kitaplarryta şaşırtmak, yozlaştırmak, Atatürk ve devrimi konusunda 'tek yanlı' görüşlerin tutsağı yapmak niye? Atatürk ve Devrimi, kimsenin yozlaştıramayacağı büyük bir tarihsel gerçektir. 'Atatürk'ü yozlaştırmak bir şereftir' diye konuşmalar yapan hoca'ların bile buna gücü yetmez. Vakıflara ait diıkkânların kiraları Bizler semt pazarlarında sergi açarak geçimimizi sağlayan küçük esnaflanz. Ancak, bize danıştlmadan pazar yerlerinin değişririlmesi, işgaliye ücretlerinin her semtte farklı ve yuksek fiyattan almması, dernek aidatlannm 1000 TL 'den 4000 TL 'ye yükseltilmesi bizi mağdur etmek tedir. 25 martta seçilecek belediye başkan ve meclisi üyelerinin biz semt paıarlan esnafının sorunlarına ilgi göstermelerini bekliyoruz. 1 Semt pazarlanmn yeri değiştirildiğinde, pazarcı esnafının fıkri ahnmalıdır. 2 Bölgenin ve belediyenin pazarlarında işgaliye ücretleri aynı olmahdır. 3 Pazar yerlerindeki yol ortasında bulunan isportalara yer gösterilmeli, pazar orta yolu açık tutulmahdır. 4 Semt pazarlanmn arasında belirli bir mesafe olmalı ve yerleşim merkezlerinde açılmast sağlanmalıdır. 5 1983 yılında 1000 TL olan aidat dört misline çıkanlarak 4000 TL yapümıştır. Makul bir artış yapılmalıdır. 6 Pazar yerlerinin dağtttmmda kalıcı bir esas takip edilmeli, her esnafın yeri sabit olmalıdır. Biz pazarcı esnafının bu sorunlanmn gazeteniz aracıuğı ile görev alacak belediye başkan ve meclisi üyelerine duyunılmasını diliyorum. ALt ÖZKAN Pazarcı esnafı İSTANBUL 56 70 sayılı Kira Kanunu 'na ek 11.10.1983 tarih ve 2912 sayılı kanun düşük olan vakıf ve benzeri kuruluşların kiralannı arttırmak gibi ulvi bir gaye için çıkarılmıştır. Ancak tatbikatta kiraları takdir eden kuruluslar semtleri ve emsal rayiç kira bedellerini dikkate almadıkları için olusıurdukları rakamlar esnafın ödeme gücünün çok üzerinde olmuş, enflasyonu durdurmaya çalışan devleti, enflasyonu körükler duruma düşürmüştür. Yeni tatbikat, Kanun'un amacına ters düsmüştür. Bu durumda ' aksayan bir taraf olduğu muhakkaktır. Daha adil bir kira oluşturulması için henüz zaman geçmemiştir. Aksi halde iş hacmi çok düşük olan piyasada kirasmı odeyemeyerek kepengini kapayacak esnaf % 90 gibi bir duruma yükselecektir. Eski ve yeni kiracılarda nasiplerini aldılar. Yeni kiracının zaten rayiç kira bedeli ile kiraladığı yere tekrar 56 kat fazla kira takdir edilmiştir. Bu derdimize çareyi teker teker Meclis V giderek mi anlatahm? BtR GRUP VAKIF KtRAClSl G Meslek Hselerinde öğretmen nöbetleri Sağlık meslek lisesi kültür dersleri öğretmeninin çocuğuyum. Lise 2'ye gidiyorum. Oğretmen çocuğu olmanın birçok yararlan vardır. Ancak annem gibi sağlık meslek lisesinde görev yapan öğretmenlerin "tıöbet" konusuyla ilgili sıkıntılarını S.S. GAZETE MUHABİRLERt İŞÇİ YAPI KOOPERATİFİNDEN Skil No: 9907644917 Kooperatifimizin 14.3.1984 günü yapılması gereken olağan Genel Kurul toplantısı, coğunluk sağlanamadığından 14 Nisan 1984 Cumartesi gunu saat 11.00'de kooperatifimiz merkezi olan Gazete Muhabirleri Sitesi E Blok Zemin Kat Ulusyolu Etiler adresinde toplanılmak üzere ertelenmiştır. Ortaklanmıza duvurulur. SANAT KİTABEVİ ve ÜMİT YAŞAR SANAT CALERİSİ işbirliğiyle Aziz Nesin haftası 27 31 Mart 1984 1. Yoklama açılış ve genel kunıl divanı teşkili. 2. Divan heyetine genel kurul toplanıı tutanağının imzalama yetkisıni, verilmesi. istiklâl Caü Paşabahçe Yanı, Terkos çıkmazı, Yapıkur Han Kat 1 3. 1983 yılına ait faaliyet rapoTelefon: 144 96 33 runun okunması müzakeresi ve kabulu. 4. 31.12.1983 larihli bilançonun okunması, müzakeresi ve kabulu. 5. 1983 yılı denetçiler raporunun okunması ve kabulu. 6. Yönetim Kurulu ve denetçilerin 1983 faaliyetlermden dolayı aklanması. 7. 3 asil 3 yedek yönetim kurulu uyesi ile 2 asil 2 yedek denetçi seçimı. 8. Dilekler, kapanış. • Sanatçının yurtiçi ve yurdışında yavımianmış tüm yapıtları ve elyazısıvla sanatından örnekler sergısı • Fotoğraflarla, belgelerle vaşamınüan kesıtler • Kazandığı odüller, hakkındaki yazılardan kupurler • Hafta boyunca her gün saat 16.00 18.00 arası ımza saatleriyle Kitabevi Caleri armağanı imzalı fotoğrafları • Okurlanyla söyleşıler YÖNETİM KURULU GÜNDEM: kalitenin, güvencenin, farkın buluştuğu nokta Blaupunkt dünya pazarlannın tercih ettigi marka, Blaupunkt Turkiye'nin tercih ettigi marka... Blaupunkt bir Bosch grubu kuruluşudur. Bu önemli noktayı unutmayın mavi noktayı abn. ted otobfli, tım pmrfyon kornkjım», Oitur Sertfai BAR8AR0SBULVARI.35BESlKTiKJ.iST TEL 16110T41618226161 Z2»1 KAOIKOY 337*107 ULUCANLAR'da MUstakil dairelı 14 odalı 300 metrekare arsa üzerinde eski Ankara Evi satıhktır. 18 52 59 KİRALIK EV ARAMYOR Genç gazeteci için 20 bin liraya kadar kiralık daire aranıyor. Tel: 526 60 73 Murat KUÇUKESAT'ta Sahibinden sobalı daireler 18 52 59 BOSCH Grubu BLAUPUNKT Ahmet Velı Menger Holdıng A.Ş. kuruluşudur Robert Bosch GmbH Stuttgart ve Blaupunkt YVerke GmbH Hiktesneim'ın Turkiye umum mümessıli D I Z E L M A G N E T TıcveSanAs
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle