15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı: t umhuri\el Matbaacılık ve Gazetecilik Turk. Anonim Şirkeıi adına Nadir \adi. • Genel Yayın Muduru: Hasan C'emal. Muessese Muduru. Emine L'şaklıgil, Vazı l;ler: Muduru: Oka> Gonensin, 0 Yazı Işlen Mudur Yardımcısı: Ahmel Konılsan, Haber Merkezi Muduru: Yalçın Baver, Sa>fa Düzeni Yonetmeni: Ali Acar. Temsikiler: \NKARV Yalçin Doğan, IZ.MIR Hikmet Çetinkava. ADANA: Viehmet Merean, • Servıs Şeflerı: lstanbul Haberlen: Selahallin Gıiler, Dı> Haberler: Krjjun Balcı, Ekonomi: Osman llagay, kulıur Avdın Lmeç, \la gazin: Yalçın Pekşen. Spor Danısmam Abdulkadir Vurelman, Du/elıme: Refik Durbaş, Ara^urma: Şahin Alpa>. Bürolar: • Ankara: Konur Sokak No: 24/4 Yetıişehır, Tel: 175825175866, İdare: 133335, • İzmir: Halil Ziya Bulvarı No: 65/3, Tel: 2547O9I3123O • Adana: Ataturk Caddesi, T.H.K. Işhanı Kal 2/13. Tel: 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecılik T.A.Ş. Turk Ocağı Cad. 39/41, Cağaloglu, İsl. PK: 246Isl. Tel: 5209703 Telex: 22246 TAKVİM 12 Mart 1984 Inısak: 5.50 Güneş: 7.14 ögle: 13.19 tkindi: 16.36 Akşam: 19.13 Yatsı: 20.32 OECD TÜRKİYE KONSORSİYUMU RAPORUNDAN Yüksek enflasyon stirecek, dış borçlar büyüyecek 18 sayfadan oluşan raporda Türkiye'de tüketimin üretimin üstünde geliştiği, ithalatın büyüdüğü ve bunun sonucu olarak dış ticaret açığının tehlikeli boyutlara ulaşacağı belirtildi. ANKARA (Cumhuriyet Burosu) OECD Türkiye Konsorsiyumu'nun 19 mart tarihinde Paris'te yapılacak olan toplantı için hazııladığı rapor belli o!du. Konsorsiyum Başkanı Dr. Rolf Geberth tarafından kaleme alınan metinde Özal hükumetinin ekonomik politikaları desteklendi, ancak 1984 yılı dış ödeme açığının 14 milyar dolar olacağı şeklindeki endişe yinelendi. Seçimler sonrası kurulan hukümetin, daha önce öngörülen yapısal değişim programını yeniden uygulamaya koyduğunu belirten raporda "Canlı bir biiyiime süreci için yeniden koşullar yaratıldı" denildi. Ancak buna rağmen Türkiye ekonomısinin önümüzdeki 1218 ay için bir öngörii yapılmasının olanaksızhğı vurgulandı. Raporun daha sonraki bölümünde iç ve dış koşulların gelişimi konusunda şu değerlendirme yapıldı: "1984 yılında uluslararası konjonkturdeki ekonomik gelişmelerin orta bir gelişme göstereceği sanılmaktadır. Bunun yanında Türkiye'de geleneksel tanm sektorünün varlığı. yuksek işsizlik oranı. düşiik sanavilesme oranı, altyapının yetersizligi, karfıu sektorünün mali açıkları gibi vapısal za>ıflıklar umulan değişikliği sağlamada yelersiz olabilir. Aynca değişikliklerin yunıtülmesinde bazı teknik engel Ttirkiye ve OECD'nin 1984 dış ödeme denge tahmini (dolar) Türkiye OECD thracat İthalat Dış Tic.açığı Görünmeyen net giriş Dış ödeme açığı özel sermaye girişi Proje kredi girişi Program kredisi ler de bulunmaktadır. Zira yüksek enflasyon oranı ve olası dış açıklar surecektir. Bunun ışığında dış açığın büyüyeceği volunda kuşkular beiirmektedir." 6.800 9.700 () 2.900 1.890 () 1.010 475 900 750 6.500 9.700 () 3.200 1.775 () 1.425 500 900 600 1984 yılında her koşul altında sağlanabileceğine dikkat çekilen OECD Konsorsiyum raporunda, olumsuz gelişmenin daha çok 1985 yılında olabileceği vurgulanmaktadır. 1985 dış açığı 1 milyar dolar Turk yetkililerin dış odeme dengesi konusunda herhangi bir projeksiyon yapmadıkları kaydedilen raporda, 1985 yılı dış borc geri ödemesinin 1.8 milyar dolar olacağı bir kez daha yinelenmektedir. Türk hükumetinin, dış borç ve kredi girişi konusunda umutvar oiduğu kaydedilen raporda, Konsorsiyum Sekretaryasının 1985 tahminlerini iyimser yaptığı belirtilmektedir. Buna göre 1985 ihracatın 7.3 milyar dolar, ithalatın ise bir önceki yıla göre yüzde 5 azalarak 10.2 milyar dolar oiacağı kaydedilmektedir. 1985 yılı dış açığının 1 milyar dolar olacağı belirtilen raporda, bunun "belirgin bir gelişme" oiduğu vurgulanmaktadır. tış haddi önlenmeye çalışılmıştır. 1984 yılı enflasyon oranı bu gelişmelerin ışığında yüzde 30'un üstünde olacaktır." Konsorsiyum raporunda ihracat konusundaki belirsizliklere karşın, 1984 yılındaki ihracatın hızlanacağı kaydedilerek dayanaklar şöyle özetlenmektedir: "Uluslararası iş iklimi gelişmektedir. Turk hükumetinin, özellikie Irak'a açtığı ithalatı finansman kredisi, Türkiye'nin ikili aniaşmaiar çerçevesinde ticaret yaplığı ulkelerle ticaretini gelişürecek niteliktedir. Bu arada buyıik ihracatçılara özel ihracat ieşviklerinin tanınmış olması ihracatın 1984 yılında geliştirilmesine neden olabilecek bir diğer ögesidir. Bunun sonucu özellikle giınlük kur ayarlamalanmn da sürecegi varsayımı altında 1984 yılı ihracatının 6,5 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Dış açık toplamı ise bu gelişmelerin ışığında 1.4 milyar dolar olacaktır." Dış açığın kapatılması konusunda kullanılacak dış kredilerin Tüketim üretimin üstünde gelişiyor On sekiz sayfadan oluşan OECD konsorsiyum raporu ikinci bölümde "ekonomik gelişmeleri" incelemektedir. Raporda Türkiye'deki tüketimin üretimin üstünde geliştiği, ithalatın büyüdüğü ve bunun sonucu olarak dış açığın tehlikeli boyutlara ulaşacağı ifade edilmektedir. Daha sonra enflasyonla ilgili geniş bir değerlendirme yapılarak şunlar kaydedilmektedir: "Var olan enflasyon oranı başlangıçta planlananın çok üstüne çıkmaktadır. Bu nedenle kamu otoritesi fiyat artışlarını 1984 yılında dizginlemek için onernli bir görevle karşı karşıya bulunmaktadır. Bu nedenle ilk önlem olarak faiz hadlcri gerçekçi bir baza oturtulmuş ve bu yolla tasarrufların arttırılarak lükelim ar E.\ LTKİLİSİLAH Eğitümiş köpekler, Alman polisinin göstericilere karşı en etkili silahı. Suçluların yakalanmasında yardımcı olan köpekler, bazen de suçsuz kifileri ısırarak polis teşkilatının başuu derde sokuyorlar. Türkiye ekonomisine ilişkin gelişnıeler Sonuç bölümünde ise Türkiye ekonomisine ilişkin bekleyiş ve gelişmeler şöyle özetlenmektedir: • Türkiye'nin uluslararası kredi alabilirliği artmıştır. • Türkiye'nin dış açığı 198485 doneminde 1983 yılına göre büyumektedir. • Geçtiğimiz yıl sabit kalmış olan ihracat artacaktır. • Turkiye'ye dönuk guvenin geri çekilmesi için nesnel bir neden yoktur. • Türkiye'nin 1985 yılında dış borç odemelerinin artacağı dikate alınarak bazı resmi kredilerin, özellikle Konsorsiyum çıkışlı kredilerin harekete geçirilmesinde yarar vardır. • 1985 yılında gerekli olan dış kaynak Türkiye'de izlenmekte olan ekonomik politikaların alacağı sonuca bağlıdır. Alman polis köpeklerine karşı kampanya açıldı Hamburg kentinde, son 3 yılda, 14 polis hakkmda köpeğini salarak kasıtlı adam yaralama suçundan dava açıldı. Halk, imza toplayarak polislerin köpek kullanmamasını istiyor. Dış Haberler Servisi Federal Almanya'da seksen yıldır polisin emrinde görev yapan köpekler, son gunlerde tepki yaratıyor. "Der Spiegel" dergisinin bir haberine gore Alman polis orgütünun beslediği 2.100 polis köpeği görev sırasında sık sık birilerini ısırıyor. Sadece Hamburg kentinde son üç yılda 14 polis hakkında, köpeğini salarak kasıtlı adam yaralama suçundan dava açıldı. Bu arada "Hamburg polisinin köpek kullanmasını durdurun" adlı bir kampanya açılarak 2 bin imza toplandı. Her biri 1.200 marka (144 bin lira) satın alınan Alman çoban köpeklerinin eğitimi ve bakımı için sadece Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde 934 bin mark (112 milyon lira) harcanıyor. BadenWurttemberg eyaleti köpeklerine 715 bin mark (85.8 milyon lira) ayınyor. Aşağı Saksonya eyaletinde ise 190 köpek için 290 bin 400 mark (35.3 milyon lira), Hamburg kenti 87 kopeği için 225 bin mark (27 milyon lira) harcıyor. Berlin'de ise polis köpekleri için yapılacak yeni bir bannağa 2 milyon mark (240 milyon lira) yatırım yapılacak. Berlin polisinin 190 köpeği bulunduğu duşünulurse, köpek başına 1 milyon 260 bin lirahk barınaklar yapılıyor. Bütün bu sayılardan çıkan sonuç şu: 144 bin liraya satın alınan köpeklerin her birine eyaletine göre 16 bin ile 26 bin lira arasında değişen aylık masraf yapılıyor. Alınanlar sefaleti "köpek hayatı yaşamak" deyimiyle simgelediklerinden olsa gerek, butçedeki tum tasarruflara rağmen köpeklerin nafakasına el atılmıyor. Ama Baden Württemberg eyaletinin polis şefi Siegfried Korb'un dediği gibi "Bu yatın018 degiyor. Özellikle mülkiyetin komnmasında köpekler çok sayıda polisin işini yapabiliyor" Sadece Aşağı Saksonya eyaletinde bir yılda "747 suçlu, köpekler sayesinde yakalandı." Köpekler daha çevik, engebeleri kolaylıkla aşıyorlar, vurulma korkusu duymadan atılıyorlar. Ama bazen de fena ısırıyorlar. Hamburg'da olaysız geçen bir protesto yürüyüşunden ayrılırken bir polis köpeği tarafından ısınlan ve üç hafta hastanede yatan bilgisayar programlamacısı Helmar Hey ken dizlerindeki acıyı hâlâ duyuyor. Neu Ulm kentinde yapılan bir banşçı abluka sırasında da Munihli hukuk öğrencisi, Thomas Pfister'in bileğine diş geçiren bir kopeği polisler dakikalarca Pfister'den sökemedi. Polis örgutü psikologu Thiessen'e göre özellikle siyasal gösterilcrde köptk kullanmak zararlı; "çünkü sadece köpeklerin havlama sesi bile, göstericiler tarafından bir tehdit olarak algılanıyor \« !ıa\a oldukça gerginleşiyor." PARIS'ten MEHMET ALTAN Kilise ayaklandı Emile Combes, 1835 ile 1921 yıllan arasında yaşamış bir Fransız politikacısıdır. Şimdi sadece ansiklopedilerin açılmayı bekleyen sayfaları arasında saklanmış duran bu sol eğilimli politikacının en önemli icraatı ise, Başbakanlığı sırasında devlet ile kilise ışlerinin birbirinden resmen ayrılmasını sağlayarak, Fransa'yı 1905 yılında laik bir ülke haline getirmesidir. Ama, ne ki, Fransa'nın laikliği, milli eğitımi, devletin ve kiliselerin okullarından oluşan '•*/ başlı birgarabet "görünümünden kurtarmaya yetmiyor. François Mitterrand, seçilmeden önce, ikiidara gelirse, devlet okullanyla kilise okullarını birleştirip bir bütün haline getireceğini vaat etmişti. Fransız Mıllı Egitim Bakanı Alain Savary, François Mitterrand'ın vaatlerı ışığında böyle bir tasarı hazırladı. İşte, şimdi bu tasarı Fransa'da ortalığı birbirine katıyor. Din adamlannın basını çektiği, muhalefetin bütün gücüyle desteklediği yığınsaJ toplantılar birbirini izliyor. Örneğin, geçtiğimiz pazar günü Versailles'de yapılan toplantıya yaklaşık 800 bin kışi katıldı. Bu, 1968 yılından bu yana görülen en kalabalık toplantı sayılıyor. Fransa'da tam, on bin, kiliseye bağlı okul var. Bu okullarda iki milyon öğrenci okuyor. llköğrenimdeki öğrend sayısı 12 milyon olduğuna öre, demek ki altı öğrencıden biri, kilise okuîlarında. Oevlet ve belediyeler, 1958 yılındaki bir yasa nedeniyle, bu okullara parasal olarak yardım etmekle yükümlü. Ama eğitimi denetleme yetkıleri yok. Kilise, okuîlarında öğretmenlik yapan 120 bin öğretmene ise "iş hukuku" kurallannı uyguluyor. Öğretmenlerin iş güvenliği yok. Kontratla çalışıyorlar. İstediğı an kilise, işlerine son veriyor. Bu okullann devtet okullarından önemli bir ayncalığı, ana babaların çocuklarını istediği bölgedeki kilise okuluna verebilmesi. Bu kural devlet okulları için geçerli değil. Çünkü çocuğunuzu ancak oturduğunuz bölgedeki devlet okuluna yollayabiliyorsunuz. Ayrıca, kilise okullarının daha "e#tist" oiduğu, egitim kalitesinin daha yüksek bulunduğu, ebeveynlerin egitim sürecine daha çok katılabildiği, öğrenci ihtiyaçlarına daha yüksek oranda cevap verdiği söylenip duruyor. Devlet okulları ise.hiçbir şekilde sınıf, ırk, din ayrımı yapmadan herkesi kabul edip, işlevini yerine getirmeye çaJışıyor. Ama bu konu, sağ ve sol arasında bir sembol olmuş. Bizde nasıl bir zamanlar, bıyıklar, giyimler, okunan gazeteler düşüncelerin sözsüz göstergeleh sayılıyorduysa, Fransa'da da laiklik öyle. Ta Napoleon'un 1806 yılında, kraliyet üniversitesi kurmasından bu yana, tartışma devam edip, gidiyor. • •• Hükümet ve Sosyalist Parti, ülkede bir iç savaş havası estirecek olan bu konuyu uzlaşma yoluyia çözmek için elinden geleni yapıyor. Çünkü sorunun sürüncemede kalması, zaten başında binbir sorun olan hükümeti zor duruma sokabilir. İkincisi, bu öyle kartşık bir konu ki, her ne kadar laiklik, solcu olmakla eş değer sayılsa da, Sosyalist Parti üyeleri arasında kilise okullarından yana binlerce insan var. Komünist Parti ise olayı, devletçilikle özef sektör arasındaki rekabetin bir uzantısı olarak görüyor. Devlet okullarının kalite ve donatımının iyileştirılmesini öneriyor. Bir yandan da çok ılımlı bir dil kullanarak, katolik dünyası ile olan ayrılığmı iyice büyütmemeğe çalışıyor. Sağ muhalefet ise, kiliseyi de yanına almış bir vaziyette. Konuyu istismar edip politik avantajlar elde etmeğe uğraşıyor. • •• İnsan, Fransa gibi bir ülkede, kilise okullarının var olup olmaması tartışmasının yarattığı dalgalanmayı garipsiyor. Çünkü bu tartışmayı ızlerken, ülkede hâlâ 'Hıristiyan ve Katolik" âdetlerin, dünya işleri üzerindeki ağırlığının ne kadar fazla olduğunu gözlüyorsunuz. Tevekkeli değil, İslamın geleceğiyle bu kadar yakından ilgilenıyorlar. "Hac ve Umre gezilerinde serbest rekabet uygulanmah" ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hac ve Umre ziyaretlerinin yalnız Diyanet İşleri Başkanlığı'nca organize edilebileceği kararı üzerine Hac Derneği Genel Başkanı Yakup Kutlucan, yaptığı açıklamada Umrenin serbest bırakılmasını isteyerek, "Bu konuda tekelcilik kırılmalı, hükümet politikasına uygun olarak, burada da serbest rekabet uygulanmaiıdır" dedi. Hac Derneği Adana delegesi Mehmet Uğunıyar, ise Başbakan Turgut Özal ve Devlet Bakanı Kazım Oksay'ın kendilerine "Umrenin serbest bırakılacağı yolunda soz vermelerine rağmen yerine getinnediklerini" one sürdü. Uğuruyar, verilen söze dayanarak 500 organizatorün 250 milyon liraya yakın masraf yaptığını iddia ederek şöyle dedi: "Sayın Başbakanı 15 nisan tarihinde yapılacak kongremize davet için gittigimizde kendisinden bu konuda soz aldık. Şimdi ise biz dolandıncı, bize ziyaret için başvuranlardadolandınlmış duruma düştıi. Bu durum 'umrezedeler' yaratacak. Biz yaptıgımız masraflan nasıl geri alacaÖzel organizasyonların Diyanet İşleri Başkanhğı'ndan daha ucuz ve daha iyi hizmet gördüğunü ileri süren Uğuruyar, "Bu konuda başka hesaplann olmasından şüpheye düşüyoruz" dedi. Genel Başkan Kutlucan, konuyu görüşmek üzere tüm Türkiye'den delegelerin bugün bir araya geleceklerini belirterek şu biçimde konuştu: "Umre turistik bir ziyarettir. Dolayısıyla bu işi bu işle uğraşanlar yapmalıdır. Biz rekabete açığız. Alınan yanlış karann düzeltilmesi gerekir. Yeni mağdurların oluşturulmasına izin verilmemelidir. " SIKI EĞtTtM Tanesi 144 Oın tıra oıun poin K.uptntcri, göreve çıkmadan önce sıkı bir eğitimden geçirUiyorlar. Kanada'da para için kıırt katliamı Dış Haberler Servisi Kanada hükümeti kurtlara karşı acımasızca davranıyor. Kolumbiya eyaletinde av turizmini geliştirmek isteyen hükümet, avcıların doğal rakipleri olan kurtlann kokünu kazımak için helikopter kullanıyor. "Frankfurter Allgemeine" gazetesine göre helikopter savaşında şimdiye kadar 200 kurt öldüruldu. Hükümetin kurtlarla alıp veremediği konu, kurtlann Karibu ceylanlarını, beyazgeyikleri ve Kanada geyiklerini yiyip durmasıydı. Bu yuzden bölgeye akın eden yabancı turistler zaman zaman vuracak geyik sıkıntısına düşüyordu. Kolumbiya eyaletinin sadece Fort Nelson yöresinde geçtiğimiz yıl turist avcılar 2 milyon doların üstünde (700 milyon lira) değerinde geyik avladı. Duvara asacak guzel bir çatallı geyik başı peşindeki avcılar ABD'den. hatta binlerce kilometre uzaktaki Avrupa ülkelerinden geliyor. Doğal hayatı konıma yanlıları, belirli bir hayvan türünün aşırı çoğaldığı durumlar dışında bu turden katliamlara karşı çıkıyor. Bu nedenle doğal dengeyi sağlamayı değil, para kazanmayı amaçlayan bu harekete karşı yoğun bir protesto kampanyası örgütlendi. Doğal hayatı koruma yanlılannın kurt katliamı bölgesine eksi yirmi derecelik bir soğukta düzenlediği bir protesto yurüyüşü başansızhkla sonuçlandıysa da, büyük ilgi uyandırdı. Katliam bölgesine duzenlenen "uzun yürüyüş" önce sokaklarda avcılann ve turizmden para kazananların kurduğu barikatlarla karşılandı. Benzinciler, uzun yürüyüşe eşlik eden araçiara benzin vermeyi reddetti. Yolların sona erdiği, uzun yüruyuşün uçsuz bucaksız kar çöl lerinin ortasında sürdüğü bir noktada ise protestocular guçlerinin sonuna varınca, yürüyüş yanda kaldı. Bölgeye helikopterle gidip katliamı sabote etme planları da ilginç bir şekilde başarısızlığa uğradı. Helikopterler ya "bozuk" diye verilmiyordu, ya da onları izlemek için bolgede bulunan gazetecilere kiralanmıştı bile. Kolumbiya eyaleti çevre bakanhğı üstelik bölgeye uçuşlan yasakladı. Ancak karann yasalara uygun olmadığı anlaşılınca elleri kollan bağlandı. Bir türlü helikopter bulamayan doğacılar ise savaşın ikinci harekâtına hazırlanıyor. Kurt katliamını, bir zamanlar trenlerden keyif içinbufaloların neslinin tuketilmesine benzeten doğacılar, Kanada Yüksek Mahkemesinde hayvan türlerinin korunması yasasına dayanarak dava açtılar. Ayrıca kurtlann katliamının nedeni olan turistleri boykot için bir kampanya başlatmayı düşünuyorlar. Şimdiye kadar sadece Vancouver gibi nüfusun yoğun oiduğu bölgelerde destek bulabilmiş durumdalar. Ancak doğacılara gore savaş henüz yeni başladı. Kurt katliamının doğal hayat açısından en kötü yanı, genel olarak hayvan sayısının azaltılmak yerine, belirli bir bolgede tümüyle yok edilmeleri. Bu da doğal hayat dengesini altüst ediyor. ı, HAMAM, SfiUİ&İY/M KOPRU,YOL, "Afta hayul kınklığına uğmdılar Oğrencîler affedilmiyor, caydırılıyor Yükseköğretim kurumlarından kayıtlan silinen öğrenciler, fakültelerde yer yoksa, 2 yıldan 5 yıla kadar sıra bekleyecekler. ASIYE L'YSAL Kısaca, "öğrenci affı" olarak bilinen ve 197677 oğretim >ılından 198384 oğretim yılı sonuna dek yükseköğretim kurumlarından kayıtlan silinen seya silineceklerın yeniden kayıt yaptınlabilmelerine ilişkin yasa, oğrencileri hayal kırıklığina uğrattı. Yasanın, uygulanıada universıte yonetımlerine tanıdığı esneklik, yeniden okullarına donmek isteyen oğrenciler arasında "caydıncı" bir etken oiarak niıclcniyor. Yasaya ve YOK Ba^kanı Prof. Dr. Ihsan Doğramacı'nın yasaya getirdiği uçıklığa gore, öğrenci kaydının silındiği universitede yer yoksa iki yıl, beş yıl >a da daha tazla sure altan yararlanmak için sıra beklenecek. Yaklaşık 60 bin öğrenciyi ılgilendiren soz konusu \asa, ilk bakı^ta kamuoyunda "çok geniş kapsamlı" bir öğrenci affı kanısı uyandırıyor.Sade^; geçıığımız 7.5 oğretim yılı içinde okulla ilişiğı kesilmiş oğrenciler değil. içinde bulunduğumuz oğretim yılının ikinci yarısının sonuna dek ilişiği kesilecek olanları da kapsıyor. Ancak yasa dikkatle okunduğunda haftalardır iktidardaki \e nıuhalefeıtekı parıi tıvclcrının dıllcrınden tlıiMinnedikleri öğrenci affınm, gerçekic pek o kadar eeniş kapsamlı olmadığı, uygulanıada bu kapsamın daha da daralabileceği görıılııyor. >asada, alıun \araılanacak olan oğrenciler, basvuru bakımından, ııc kap^aI^da ele alınıyor. 197677 oğretim yıhndan 198283 oğretim yılı sonuna dek ilişkisi kesilmiş ya da kcndi isteği ile aynlmış olanlar. yeniden ka>ıt yapLinTiak istİNorlarsa, S ha/iran 1984 tarihme kadaı: 198384 oğretim yılı ba>ından Al' Yasası'nın vürurlüğe girdiğı 8 mart 1984 tarihine kadar ilişiği kesılenler ya da kendi isteğı ile ayrılanlar 15 mart 1984 tarihinden 1 ekim 1984 tarihine kadar ilişiği keMİecek \a da kesilme durumuna gelecek olanlar da ılişiklerinin ke^ildiği tarihtcn >onıa en geç bir lıalıa iviııdc okullarının bağh bulunduğu >a da bağlandığı universite rektorluğune başvurabilecekler. L'nıversıte vonetimleri ise, VOK'un halen uzerinde çalı>tığı ılgili yonetmelik doğrultusunda 197677 oğretim yıhndan 198283 oğretim yılı sonuna dek ilişiği kcsılıp jt; icKidi aoıınıek icın baş\uruda bulunanlara altı \i\ i»,inde 198384 oğretim yılı UİnJe ili>iği kesılen \a da kesilecL'klorc de iki hal'ta içinde >aınt \cr^<.ekler Ve bu oğrencilerc "hanui oğretim yılında" okııla doncbileceklerini bildirecckler. Bu tablo, yasayla 1983S4 oi retim >ılı içinde ili>i,eı ko\ilmi> \ u da kesilecek öğrcncilere daha çok şans tanındığım gösterirk.n, geçtiğimiz yedi oğretim >ıiı ıçıııde ilişiği kesilmiş vc zaten gcncl kabııle sore öğrenimleri oldııkça gecikmiş olan gençlere yanıt için bir altı ay daha bcklemeleri ongorülıışor. Bu \c Prof. Doğramacı'nın bu konuva getirdiği 1 7 açıklığa gore, orneğın I976" " oğretim >ılında okuldan ılisıği kesilmiş ve yerı donmek için rektörluğe basvurmuş 2830 yaşlarında bir genç 28.5 ya da 30.5 vaşına geldiğinde rektorlııkteıı "198687 oğretim yılında de\am cdıbileceksini/" yolunda bir \anıı alabılecek. Yasa, rekıorlukleıc bu hakkı veriyoı. Sonuçta yasamn. aldıpı son M?kli>le Prof. Doğramacı'nın devam 7orıınlulıığunu anını.aıan °'<>Kiıla donmek için baş\uranlann sayısı a/ olabilir" sozleriııı doğııılayacağını gostcrirken, alfın gLiçekıc. ıı/ündığı yıllavın genı>hği oranında oğıeiKi ı kapsanıadığı oriava cıkıvor. TCDD, ray ihalesini Gjifrikah firmaya verdi ANKARA, (ANKA) T.C. Devlet Demiryollan Maliye ve Dışişleri Bakanlığj'nın uyarılarına rağmen ray ihalesini Guney Afrikalı " İ s c o r " firmasına verdi. İhaleye katıîan firmaiarın daha önce yaptıkları şikâyetler uzerine bu konuda bir inceleme yapan maliye Bakanhğı TCDD'ye ihalede hukuki ve idari yanlışlar yapıldığını \e soz konusu firmanm tek taraflı korunduğunu bil dırmiştı. Dışişleri Bakanhğı da Arap ülkeleri tarafından tanınmayan Güney Afrika Birliği'nin şirketleriyle uzun vadeli işbırliğinden kaçınılması gerektiğini belirtti. Bu uyarılara rağmen TCDD, Guney Afrikalı " İ s c o r " firmasında ısrar eıti ve ray ihalesini bu firmaya verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle