14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 SUBA T 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURÎYET/5 132 yapımcıya karşılık bir yönetmen Kültür Servisi İspanyol yönetmen Antoni Ribas'ın filrni "La Ciutat Cremada" yeryüzünde 100'den fazla yapımcının katkısıyla gerçekleştirilen ilk film. İspanya'dan sonra A\rupa ülkelerinde de gösterime giren filmin öyküsünü yönetmeni şö>le anlatıyor: "1973 yılında Cannes Şenliğinde gösterilen filmim "Otra İmagen" (Öbür Görüntüler) hiç ilgi görmedi. Ya genis yığınları ilgilendiren bir konuyu işleyecektim. ya da sinemayı bırakacaktım. Barcelona futbol kulubünun kuruluş yıldönümüydü. Maradona'nın takımıyla ilgili bir film yapmaya karar verdim ve kulüpten 250 bin frank (yaklaşık 10 milyon TL.) yardım aldım. Ama çahşmalar ilerledikçe durum değişti \e Barcelona'da 20. yüzyılan ilk yıllarını anlatan bir tarihi film ortaya çıktı. Ancak daha 3 milyon frank gerekliydi (yaklaşık 120 milyon TL.) Ben de filmimi halka açmaya karar verdim. 132 kişiden para topladım. Para düzenli gelmediği için, çekime beş kere ara vermek zorunda kaldım. Başlıca rollerin dışında amatorleri oynattım. Örneğin, şimdiki Parlamento Reisi Juan Revenlos, Komünist Partisi yoneticileri, yazar Jose Maris Castellel gibi..!' Filmin piyasaya çıkması için Felipe Gonzales'in seçimleri kazanması gerekti. "Otra Imagenin gorduğü büyuk ilgi. Antoni Ribas'ın yeni bir filme başlamasını sağladı. 100, doğum yıknda Ömer Seyfettin Kültür Servisi Türk Edebiyatı'nın en onemli adlarından, öykü yazan Ömer Seyfettin tam yüz yıl önoe bugün doğmuştu. Birbirinden çok farklı yapıdaki birkav kuşak insanın Türkiye'de aynı zevkle okuduğu bir yazardı Ömer Se.vfettin. Ve onun üzerine en ayrıntılı incelemeyi, rahmetli edebiyat tarihçisi, eleştirmen, öğretmen, folklorcu Tahir Alangu yazdı. "Ömer Seyfettin/Ülkücü Bir Yazann Romanı" adını taşıyan bu inceleme, Ömer Seyfettin'i tanımak isteyenler için daha uzun süre eşsiz bir lcılavuz olacak. Kafkas Türklerinden Yüzbaşı Ömer Şevki Efendi'nin ve Fatma Hanımın oğlu olarak 1884 yıhnın 28 şubat çarşamba günü Gönen kasabasında dünyaya gelen Ömer Seyfettin, çocukluğunun geçtiği günleri "Dogduğum Yer" adlı şiirinde, "And", "Kaşağı" ve "İlk Namaz" adlı öykülerinde canlı bir biçimde anlatmıştır. İlkokulu bitirmeden Gönen'den ayrılan ve babasıyla Ayancık'a geçen Ömer Seyfettin, bir süre sonra da annesiyle lstanbul'a geldi ve Aksaray'da, Yusufpaşa Yokuşu'ndaki "Mektebi Osmani" adlı özel ve "yeni usulde" öğretim yapan bir okula verildi. (Yazarımız, bu okuldaki yaşamını da "Açıkhava Mektebi" adlı öyküsünde dile getirecektir). Oradan Eyüp'teki Baytar Riıştiyesi'ne yatılı olarak nakledildi. (Ölünceye kadar dost kalacağı Aka Gündüz'le tanışması burada olacaktır). Ömer Seyfettin'deki edebiyat merakının bu okuldayken başladığı bilinir. Daha sonra Aka Gündüz'le bir Duyduk Gördük 1\ Sedat Simavi, 1918/19 yıllarında çıkardığı "Diken" adlı mizah dergisinin 11. sayısına kendi eliyle Ömer Seyfettin 'in bu karikatürünü yapmıştı. martesi gunü saat 13.30'da Havdarpaşa Tıp Fakültesi Akil Muhtar Kliniği'nde gözlerini yaşama yumar. Ertesi gün de cenazesi Kuşdili yolu üzerindeki Mahmutbaba Mezarlığı'na verilir. 23 ağustos 1939 günü mezarlık kaldınlırken, Ömer Seyfettin'in kemikleri de Ayazağa'daki Asri Mezarlık'a nakledilecektir. Gazeteciliğe giden yol nereden geçer? Üniversite öğrencisi birkaç genç bir gazetede çıkan "Marmara Haber Ajansı ve Yeni Doğu Gazeıesi, gazeteci yapmak üzere yetenekli genç elemanlar arıyor" ilanı üzerine verilen telefon numarastm aradılar. Telefona çıkan ve adının "Yılmaz" olduğunu söyleyen kişiyle gençlerden biri arasında şu konuşma geçü. "Gazetede gördüğüm ilan üzerine telefon ediyorum... Psikoloji öğrencisiyim, ama gazetecilik sevdiğim bir meslek. İş için ne tur koşullar anyorsunuz? "Nüfus sureti, ikâmetgâh ve 5 resim canım. Yalnız önce nasılsın, kendini tahfeder misin bana?" Genç kız, şaşırmasına karşın dış görünüşünü gözlerinin rengine kadar anlattL Yalnız kısa boylu olduğunu söyleyince, Yılmaz Bey'den , "Kısa boylu da olabilir" şeklinde bir yanıt aldı. Daha sonra konuşma şöyle devam etti: "Yalnız benim bir erkek arkadaşım var. O da iş arıyor, birlikte gelebilir miyiz acaba?" "Erkek arkadaşın olmaz, kız arkadaşmla gelebilirsin canım." Bu konuşma sonunda iyice şaşkına dönen gençlerden bu kez, erkek olanı verilen telefon numarasını aradu Telefona çıkan Yılmaz Bey, "işin bittiğini", gazete için aradığı elemanı bulduğunu söyledi. Daha sonra Hu Edipler adiliklere karşı nefreti talim edecek mürşitlerdir 1935 yılında Ahmet Halit kitabevi tarafından ilk kez külliyatı 9 cilt halinde yayımlanan Ömer Seyfettin'in tüm yapıtları yine de bir araya getirilmiş sayılmaz. Bunlardan bazıları bir daha bulunmayacak biçimde yitip gitmiş de olabilir. Yukarda da belirtildiği gibi, Uk şiiri "Mecmuayı Edebiye"de çıkan Ömer Seyfettin, daha sonra ilk öyküsünü Harbiye'nin ikinci sınıfındayken "Sabah" gazetesine verir ("İhtiyann Tenezzühü"). tzmir'deyken yazıları "Sebat" ve "Serbest İzmir" gazetelerinde çıkar. 1910 yılında Selanik'te büyük dostu Ali Canip'le (Yöntem) tanışması, "Genç Kalemler" dergisine katılmasının ilk adımını oluşturur. Ziya Gökalp'le de birleşen bu genç kadro aynı zamanda "Yeni Lisan" akımının öncüsüdür. Bugün bile aynı rahatlıkla okunan o dupduru diliyle yazdığı öyküler uzun süre bu dergide, daha sonra "Yeni Mecmua"da, "Vakit" gazetesinde çıkar. Son öyküsü olan "İffet", ölümünden kısa bir süre sonra 1 nisan 1920 günü "Diken" dergisinde yayımlanacaktır. Ömer Seyfettin, Ali Canip'e 1908 yıhnda yolladığı ve Tahir Alangu'nun kitabının başına aldığı mektupta, edebiyatla ilgili görüşünü şu cümlelerle dile getirmiştir. "Ben edebiyatta yalnız sanata kail olamam. Yalnız sanata kail olsam, edebiyatı pek küçük görmüş olacağım. Halbuki o benim nazarımda o kadar büyüktür ki... Nazarımda edipler insanlara. adiliklere karşı ncfrcti talim edecek mürşitlerdir." likte gideceği Edirne Askeri Idadisi'ni bitiren Ömer Seyfettin, ilk basılı metni olan "Yâd" adlı şiirini de bu okuldan çıktığı yıl olan 1900'de "Mecmuayı Edebiye"de yayımlayacaktır. B a l k a n savaşı tutsaklık ve 1900 yılında tstanbul'a dönen ve Mektebi Harbiye'ye giren Ömer Seyfettin, buradan da 22 ağustos 1903 günü mezun olacak, piyade üsteğmeni olarak merkezi Selanik'te olan III. Ordu Izmir Redif Tümeni'ne, oradan Kuşadasf ndaki Redif Taburu'na, ardından da İzmir'e atanacak, 1908 sonlannda Selanik'te ve Manastır'da eşkiya takibinde bulunacak ve yeni tanışıp dost olduğu Ziya Gökalp aracılığıyla tazminatını ödeyerek ordudan aynlıp Selanik'e dönecektir. Ancak Balkan Savaşı'nın patlamasıyla yeniden orduya alınan Ömer Seyfettin, 1912 yılında Yunanlılara tutsak olacak, Atina civarındaki Nafliyon kasabasındaki tutsaklar kampında kalacak, 15 kasım 1913'de tutsaklıktan kurtulup lstanbul'a dönecektir. 1913 yılında ikinci kez askerlikten ayrılan Ömer Seyfettin, kendini tümüyle öğretmenliğe ve yazı hayatına verir. "Türk Sözü"dergisinde başyazarlık, Kabataş Sultanisi'nde öğretmenlik yapar. 1915 yılında Dr. Besira Ethem Bey'in kızı Calibe Hamm'la evlenir. 1915 ve 1916 yıllarında hiçbir öykü yayımlamaz. 1916'da kızı Fahire GUner dünyaya gelir. 1918'de kansından ayrılır. Birçok dergi ve gazetede yazmakta ve yazarhk yaşamının en verimli günlerini yaşamaktadır. Ancak genç yaşta kendini gösteren şeker hastalığı, onu 1920 yılının 22 şubat günü yatağa düşürür. Zamanında teşhis konamadığı için de, 6 mart cu kuk Fakültesinde okuduğunu ve adının Aysun olduğunu söyleyen bir başka arkadaşlan yine "Marmara Haber Ajansı'nı aradı, "Yılmaz Bey, Aysun'a da dış görünüşünü anlatmasını istedi. "Öğleden sonra gel, seni gazeteci yapalım" diye konuştu. Bu konuşmaları yapan gençler, "ilginç olur" diyerek gazetemize başvurup, başlarına gelen olayı anlattılar. Bu kez gazetemizin muhabiri Cağaloğlu 'nda "Marmara Haber Ajansı" olarak verilen adrese gitti. Muha. birimizle odada bulunan kişi arasında şu konuşma geçtü "Ben gazetedeki ilan üzerine kardeşim için konuşmaya geldim. Gazeteciliğe heveslidir. BasınYayında okuyor ama şu anda burada değil. Acaba ne tür bir iş yapacak... "Kardeşim, ben sana beş dakikada basın hayatım anlata mam ki. Gelsin, yüz yüze görüşelim. Burada lelefonlara bakacak, istıhbarat alacak.. Ara sıra da ben onu dışanda haber ajansı için röportajlara göndereceğim." "Peki, ne kadar ücret vereceksiniz?" "Öğrenci olduğu için bana programını bildirmesi gerekir. Yarım gün çalışacağı için çok para almayacak tabii. Peki sen okuyor musun? Yoksa gazeteci misin?" "Ben okuyorum, ancak gazetecilik yapmak istemiyorum." "Söyle kardeşine, gelsin de yüz yüze gorüşelim." Gazi LisesVnde boksör yok Ankara Gazi Lisesi 6 Edebiyat B sınıfı öğrencileri adına kaleme alınmış bir yazı aldık. 1 şubat 1984 günü gazetemizde çıkan "Gazi Lisesi'nde bir Boksör Var" başlıklı yazının gerçeğe uymadığı, okulda böyle bir boksör bulunmadığı bu yazıda belirtiliyor ve şöyle deniyor: "Cumhuriyet Gazetesi'ne, 1 Şubat 1984 tarihinde gazetenizin "DuydukGördük" köşesinde sınıfımızla ilgili olarak "Gazi Lisesi'nde bir Boksör Var"başlığı altında yayınlanan haber ve yorumda anlatılanlann tamamen gerçeğe uymadığını, yalnız dövme olayımn bir babanın evladım dövmesi gibi küçük bir şey olduğunu ve olağan saydığvnız için bunun düzeltilmesini istiyoruz. Aynca yanlış öğretildiği tezinin de yanlış olduğunu söylüyor ve tekzip edilmesini istiyoruz. Bu yazının 6 Edebiyat B sımfı tarafından verilmediğini, şahıs olarak kasdi bir amaç için verilmiş olduğunu da belirtmek isteriz. Sınıf olarak çıkan yazıdan huzursuz olduk. Bundan dolayı gerekenlerin yapılmasını rica ederiz." Şolohov toplumcu gerçekçiliğin seçkin temsilcilerinden biriydi Kültür Servisi 20 şubat pazartesi günü 78 yaşındayken ölen Sovyet yazar Mihayl Şolohov, 23 Şubat perşembe günü ulusal kahramanlar için düzenlenen görkemli bir gömme töreniyle çok sevdiği Don Irmağı kıyısında toprağa verildi. Tören sırasmda, Merkez Komitesi üyelerinden Mihayl Zimyanin, Şolohov'un "sosyalisl dönem sanatçısının en iyi özelliklerini taşıyan bir kişi, pariak bir edebiyat ustası, bir Sovyet yurttaşı ve bir yurtsever" olduğunu belirtti. Sovyet resmi basını, ünlü yazann "uzun süren ağır bir hastalık sonucunda" öldüğünü açıkladı. "Ve Durgun Akardı Don", "Uyandırılmış Toprak", "Vatan İçin Dövüştüler", "Yazann Sorumlulugu" gibi birçok yapıtı dilimize de çevrilmiş olan Şolohov, 19O5'de Don Irmağı havzasında Veşenskaya köyünde doğdu. Iç savaş sırasında genç yaşta Kızıl Ordu saflarına katıİan Şolohov, 1923'de Moskova'ya giderek orada işçi ve kâtip olarak çalıştı. Aynı sıralar çeşitli gazetelere yazılar yazdı. Kazak koylülerinin yaşamına ilişkin ilk öykü kitabı 1925'de yayımlandı. Hemen ardından, doğduğu yöreye geri döndü, başyapıtı "Ve Durgun Akardı Don"u yazmaya başladı. İlk bölümü 1928'de çıkan kitap, birçok Sovyet eleştirmenince Sovyet edebiyatının büyük bir zaferi olarak nitelendi. Birçok dile çevrilen "Ve Durgun Akardı Don"un ikinci cildi 1929'da, üçüncü cildi 1931'de, üçüncü cildi 1940'da yayımlandı. 24 şubat tarihli Le Monde gazetesinde, eski bir Sovyet diplomat, yeni Sovyet Lideri Çernenko 'yu şöyle tanımlıyor: "Çernenko pariak bir entellektüel değildir. Ancak karşısmdakinden çok şey isteyen, kaba, otohter, küstah, diktator yapılı bir insandır ve kendine güveni sonsuzdur. Az konuşan Çernenko karşısındakinin sözünü sık sık kesen ve astlarını ürküten biridir. " 1978 yılında Batı'ya sığınan bu eski diplomat, Dışişleri Bakam Gromyko 'nun yakın mesai arkadaşlarmdan ve Arkadi Çevçenko adını taşıyor. \'ew York Times gazetesinde çıkan iki makalesinde Çevçenko 'yu böyle tanımlayan Çernenko, Suslov ve Kosigın'in Çernenko'yu "sonradan gorme'' saydıklarını ve kendileriyle aynı düzeyde görmediklerini de vurguluyor. Çernenko nasıl biri? HAYVANLAR Ismail Gülgeç BüNUN K A R A NE yARARl OLUR KRUŞÇEVLE Şolohov, Sovyet lideri Kruşçev'in özel ilgi gösterdiği bir yazardı. 1959 yılının bir ağustos günü, Karadeniz'de tatilden dönen lider Unlü yazan yasadığı Don Nehri civanndaki Yashenkaya'da ziyaret etmiş ve ABD gezisine katılmaya cağırmıştı. ikinci kez 1974'te ortaya çıktı. Aleksandr Soljenitsin. İç Savaş sıralannda bir Beyaz Ordu subayı olan F.D. Kryukov'un güncesini ileri sürerek, romanın kaynağının bu günce olduğunu savundu. Ancak bütün bu suçlamalar hiçbir zaman somut bir nitelik kazanmadı. Eleştirmenler, böyle bir günceden Şolohov yararlanmış olsa bile bunun "Ve Durgun Akardı Don" romanının değerini azaltmayacağını, bir yazann bir günceden yola çıkarak güçlü bir edebiyat yapıtı yaratabileceğini vurguladılar. nına kahraman seçerek, önüne arkasına bakmadan dosdoğru yürür gider..." Şolohov'un ikinci romanı "Uyandınlmış Toprak" 193233 yıllarında yayımlandı. Bu dönemin bir özelliği de, birinci Sovyet Yazarlar Kurultayı'nın toplanmış ve Jdanov'un açıkladığı ilkeler doğrultusunda toplumcu gerçekçi edebiyatın benimsenmiş olmasıydı. Don bölgesindeki kolektifleştirme çabalarını ve bu olayın halkın yaşamındaki yansımalarını temel alan "Uyandırılmış Toprak", toplumcu gerçekçilik olarak deyimlendirilen yeni sanat yönteminin ilk tartışmalarının yapıldığı o günlerde sık sık bu yöntemin olağanüstü bir örneği olarak gösterildi. II. Dünya Savaşı sırasında cepheden Pravda gazetesine sürekli yazılar ve öyküler gonderen Mihayl Şolohov, 1942de geniş çaplı bir savaş romanına, "Vatan İçin Dövüştüler"'e başladı. Birçok bölümü Pravda ve Komsomolskaya Pravda gazetelerinde çıkan bu romanında, savaşın ilk ve en çetin günlerini dile getirdi. Ama daha önceki iki onemli yapıtının edebiyat düzeyine ulaşamadı. Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi'ne de seçilen ve yaşamı boyunca bu görevde kalan unlü yazar. birçok Lenin Nişanı, Birinci Sınıf Stalin Odülü ve savaş yıllarındaki gazetecilik çalışmalanndan ötürü Yurtsever Savaş Nişanı aldı. SSCB Bilimler Akademisi üyesi de olan Şolohov, aynı zamanda Sosyalist Emek Kahramanı da seçildi. KİM KİME DUM DUMA Behiç Ak arhanalar fcoiruâumun •ıyo alrırvĞ ne arıyor^ Nobel'e ilk resmi onay Çeşitli yazılarında sık sık "önce bir komünist, sonra bir yazar" olduğunu vurgulayan \e toplumcu gerçekçiliğin ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalınmasını savunan Şolohov'un Sovyet yazarlarına yönelttiği başlıca eleştirilerden biri de, "çoğunun Moskova ya da Leningrad'da yaşadığı ve köylük bölgelerden haberleri olmadığı" idi. Mihayl Şolohov, 1965'de öncelikle "Ve Durgun Akardı Don" romanıyla Nobel Edebiyat Ödülü'ne değer bulundu. Dokuz yıl önce, 1956'da Nobel Edebiyat Ödülü'nün "Doktor Jivago"nun yazan Boris Pasternak'a verilmesini şiddetle eleştiren ve Pastemak'ın ödülu geri çevirmek zorunda kalışında onemli rol oynayan Şolohov, Stokholm'deki törende daha önce odülun verildiği iki Rus yazan İvan Bunin ve Boris Pasternak'ı suçlayan bir konuşma yaparak Nobel'i aldı. Böylece, Mihayl Şolohov, Nobel Edebiyat Ödülü'nü alması ülkesinin yöneticileri tarafından resmen onaylanan ilk Sovyet yazar oldu. Simonov, Şolohov'u anlatıyor Bir başka ünlü Sovyet yazan, Konstantin Simonov, Mazlum Bayhan tarafından Türkçeye çevrilen ve önumüzdeki günlerde Düşün Yayınevi'nce yayımlanacak olan "Anılar"ında Şolohov'un bu destansı romanından şöyle söz ediyor: "Şolohov, bu 4 ciltiik destanının ilk cildini yayımladığında topu topu 22 yaşındaydı. Bu cildi okuduğumda benim yaşımsa on ikiydi. O sıralar bu kitabı tümüyle anlayamamıştım, ama akıcılığı, suriikleyiciliğiyle beni alıp götürmüştü... Şolohov bir yazar olarak romanında hiçbir şeyi atlamadan, unutmadan çağın lıim çelişkilerini bütünüyle yansıtarak ve bu celişkileri kişisel trajedi olarak yaşayan bir insanı roma Olay olan ronıan Toplumcu gerçekçiliğin en seçkin örneklerinden biri sayılan "Ve Durgun Akardı Don", aynı zamanda edebiyat dünyasımn en ilginç tartışmalanndan birinin de konusu oldu. 1929'da, bu romanı Şolohov'un yazmış olamayacağı yolunda söylentiler yayılması karşısında Rus Proleter Yazarlar Birliği bu söylentileri çürütmek üzere bir soruşturma açmak zorunda kaldı. Şolohov'un Iç Savaş sırasında 12 yaşında olduğu için o dönemin olaylarını doğrudan yaşamış olamayacağı. bu yüzden de o günleri böylesine canlı anlatan bir roman yazamayacağı yolundaki söylenti TARİHTE BUGUN Mümtaz Arıkan SULTAH AZİZ 28 Şubat GALERILER GALERI BARAZ İBRAHİM ÖRS 2 Mart 28 Mart 1984 Kurtulus cad No: 191 KurtulusIST 528 66 29 522 89 97 "JALE ERZEN 30 Mart 25 Nisan 1984 Tel UO 47 83 ÖZDEMİR~~ ALTAN 2~ Nisan 31 Mavıs 1984 Kİ£E SANAT GALERISI CIHAT BURAK RESİM SERGİSİ 17 Şubat 1Û Mart 1984 O.tietDasa Cıa 376 BebeK 165 ?' 21 \ 1863'TEBUeÜN,İSTANgUL'DA İLK KEZ ULJJSLAAAfZASJ gif? FL/AR AÇlLD). Ç£r ŞİTLİ AUZUPAÜLKELEIIİNİH MAICİMELER VE &/6££ SANÂ7İ ÜgUMLEe/VLE KATILD/IUAIH SES&İDE, EL VE TOPBAIC ÜeİJNLEfiİ DE AUYO&PU. BUYÜK tLSİ SÖeEAJ VE "$£gGİ/ OSMAVİ" ADINI TAŞtYAN FUAR. İÇİKl,SUUmNAHAAETMEYDANINOA ÖZSL OUtlSAtC İN$A E7TİRİ CEM YAPILAR PAHA £ONRA KALDlRILACAKTIR. FUARlM 6EGÇ£KL£ŞTIRiUüfESl /ÇİU, ZAMANIN PADtŞAHt SULTAN AZİZ ÖZ£L İLGİ GÖS7BSUİÇTİ. İLK TORK FUARL 50 YIL ONCE Cumhurivet Motörsüz tayyare Motorsüz tayyare uçuşları için layyarecı Vecihi Beyin Göztepedeki mektebinde açılacak kursa müracaat eden gençlerin miktan. yirmisi kız olmak üzere 150 ye baliğ olm'işı r. Bu sporun, Avrupada olduğu gibi çok rağbet bulacağı anlaşılmaktadır. Bir hafıaya kadar Göztepe uçuş sahasında tecrübe talimlerine başlanacaktır. Kurs bir ay sonra açılacakıır. Motorsüz tayyare uçuşlarını memieketin her tarafma teşııül için, bu işin hava sporu namı altında idman federasyonuna almasına karar verilmiştir. Muddeıi altı ay olan Vecihi Bey mektebindeki kıırsta yetişecek gençler, federasyonda hava sporile meşgul olarak bunu bütün meınlekele yayacaklardır. Vecihi bey dün bir muharhriınize aşağıdaki ızahatı verıniştir: " Moıorsuz tayyare uçuşlanna 14 yaşından yukarı olan herkes kabul edilecektir. 28 Şubat 1934 İlk uçuilar 25 30 metre kadar yükseklikıe yapılacak, iki nnntaka arasında aılayış uçuşıı şeklinde olacaktır. Bunlarda hiçbir tehlike yoktur. Talebelere, hava cereyanlarından istıfade imkânları öğretilecekrir. Bu cereyanlara göre hareket edilmek şartıle kanatlannı çarpmadan uçan bir kuş gibi havada dolaşmak kabil olacakıır. Almanya'da yaptığtm tecrubeler gibi burada da iyı neticeler alacağımızı ümit ediyorum." 19341984 URART SANAT GALERİSİ \II.P.W ÇEKİRDEK Sanatevı Çatalçeşme Bagdat Cad 429 358 «8 82 NESE ERDOK Resim Sergisi 9 $ubat 5 Mart MÛZİK SERGİSİ BÜLENT ORTAÇGIL SEVİMCE RESİM ALINIR 341011 Marl Davetıyeleri bızzat Çekırdekten alabilirsınız RESİM SERGİSİ TOGAN DUZGOREN Suluboyı resım sergısı 2 Mart 30 Maıi Açıhs 2 MarfCuma 18.00 ZUHAL KÛSELER (Karaçengel) Resim Sergisi 2? Şubat14 Mart Nıspetrye t a d J4 Eîıleı Te: 165 19 35 »SANAT GALERISI ' lanak RADYO BLAUPUNKT Soo mod<l 1934 "• »• S. N I H A T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle