Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
;UBAT 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 "Patrona" olayını romanlaştıran Korcan: ta Asya'dan ınümüse Türk iziği İzmir opera binası Kültür Servisi "Patrona", Kerim Korcan'ın " L i n ç " , "İdamlıklar", "Ter Adamları" ve "Dimitrof Geciyor"dan sonra beşinci romanı. Kerim Korcan'ın 1978'de yayımladığı "Dimitrof Geciyor"un ardından "Patrona" romanını yayımlaması, ilk ağızda yazarın "tarih romanı"na yöneldiği duşüncesini uyandınyor. Hele, on yıl önce tasarladığı "Çerkes Ethem" romanını kâğıda dökmeyi yeniden düşünmeye başladığını açıklaması, bu Izlenimi daha da güçlendiriyor. Ama Korcan'ın daAzerbaycan kökenli ünlü Sovğarcığında başka yapıtlar da var. et bestecisi Fikret Amirov, 61 "Ter Adam)an"mn devamı olaaşında öldü. Daha çok opera ve >ale alanmda yapıt veren Ami rak düşündüğü "Ateş Köprü" sözgelimi. Bu romanda, yazann ov'un 'Sevil" operasmm yanı kendi deyimiyle, "Türkiye'mn ıra, "BinbırgeceMasallan" ve sosyal mücadele tarihinde bir bi"Nesimi'nin Hikâyesi"en ünlü lim adamı olarak Dr. Hikmet besteleri sayılıyor. Ayrıca, Kıvılcımirnın, bir sanat adamı "Azerbaycan Kapriçyosu", olarak Nâzım Hikmet'in gayret"Nizami Senfonisi" ve "Senfoleri ve çalışmalan" kendisinin nik Dans" adh yapıtlan folk gözlem süzgecinden akıp geçemuziğin uyarlanmastnda yeni bir cek. Korcan, daha sonra, "Mahaşama sayüıyor. (a.a.) kumlar'da Sinop Hapishanesi'nin on yıhnı anlatacak; gene kendi deneyimlerine dayanarak kuşkusuz. Kırk yıldır yazdığı şi27 şubat7 mart tarihleri arairlerini ise "Ey Gaziler" adlı bir sında Amman'da düzenlenen kitapta toplayacak. Türk Sanatları Sergisi'nde Türk Ama şu anda gündemde olan, el iflemeleriyle bakır üzerine işKerim Korcan'ın son romanı lenmis Türk motiflerinden oluş"Patrona". Korcan, birtakım turulan tombaklar yer alacak. tartışmaları da yanı sıra getireYapı ve Kredi Bankası MüzesVcek "Patrona" romanıyla ilgili ndeki 10 milyon lira değerindesorulanrrun yanıtlarken, söz koki 18. ve 19. yüzyüdan kalma el nusu yapna ilişkin ilginç bazı flemeleriyle tombaklar Ürdün V noktalan da açıklığa kavuşturgönderüdi. (a.a.) du. Sayın Korcan. kitabınızın kapağındaki resmin de bir tarihi var galiba? HoUandah ressam Van Meîzmir'in Konak Alanı'ndaki er, tstanbul'da III. Ahmet devopera binasımn yıkım islemleririnde 30 sene kadar kalmış. Ahnin büyük bölümü tamamlandı. met Refik, Van Meer'in, Saray'Yeni opera binasımn ihalesi ise, la ilgili birçok resminin yanı sıyıl sonunda yapdacak. Yapunıra Patrona Halil'in harekâtıyla na 1970yılmda başlanan, ancak ilgili iki tablo yapüğını söylüyor. çeşitli nedenlerle tamamlanamaBunlardan biri, "Abdi Tarihi" yan opera binasımn yıkılarak yeiçinde verilmiş. Biz de "Abdi rine yenisinin yapüması kararTarihi"nden kullandık. Bu relaştınlmıştı. Bu amaçla, 10 bin simde Patrona'nın yanında gör732 metrekarelik mevcut alana duklerimiz de Muslu Beşe, Kahek olarak 2 bin 631 metrekareveci Ali, Emir Ali olabilir. ük bir alan daha alındı. (THA) ürk Müziği'ni Arastırma ve ıtma Grubu, bugün başkentTürkiye Odalar Birliği Saloida "Orta Asya'dan Günüze Türk Musikisi'nden Ses' kanulu bir açtklamalı kondüzenledi. Türk Kadınları Uür Derneği taraftndan dü\lenen konserde, Orta Asya'i günumüze Türk Müziği'nin işmesi Prof. Ayhan Songar afmdan anlatılacak. Daha nra da Dr. Rahmi Oruç Günç ve topluluğu Orta Asya'm günumüze Türk Müziği ör•kleri sunacaklar. (a.a.) Tarihimiz karşisında sorumluluğumuz büyük nızı biraz açar mısınız? Ben de her insan gibi gecmişimize ilgi duyuyorum. Günümüzden 253 sene evvel geçmiş olan bu Patrona olayına merak duyunca, ister istemez tarih içinde araştınyorsunuz. Ancak Patrona'nın iktidara getirdiği I. Matımut ve adamları sonradan bu olaya ilişkin belgeleri yok etmişler. Ancak gene de ecnebi sefaretnamelerde, kilise arşivlerinde birtakım kayıtlar olmuş. Bunlara baktığımızda, şöyle dumanlı da olsa, Patrona ihtilali olayını görebiliyoruz. Ama sanırım ki, belgesel bir tesbitin yanında bizim varabildiğimiz nisbet ancak onda bir olabilir. Benim anlayı"Suphi Tarihi" vb. gibi kaynaklar da var. "Patrona" romanında, Patrona Halil hareketi yerleşik yorumlann dışında bir yaklaşımla ele alınıyor. Stendhal, "Bir yazara bir savaşçı kadar cesaret lazımdır," diyor. Stendhal'in bu sözunü yazı eylemlerimde de kendime ışık olarak aldım. Bugüne kadar Patrona konusunda sunulan birçok yorumun yanhş olduğunu görüyoruz. Ben, tarih karşısında, özellikle kendi tarihimiz karşısında çok büyük bir sorumluluğumuz olduğu kanaatindeyim. Tarihimizin çok kritik bir olayı olan Patrona ihtilalinin gerçek yerine oturması, bizim ileriye doğru da birçok meseleyi çok aydınlık bulmamıza yol açar diye duşünüyorum. Bu olayı çarpıtmak, hangi güçte olursa olsun hiç kimsenin hakkı değildir. Çünkü, nasıl oluyor da, baldırıçıplak, esrarkeş denilen bu adamlar yedi kişiyle kalkıp yetmiş bin kişiyle Saray'ın önüne geliyorlar, 111. Ahmet'i tahtından indirip I. Mahmut'u tahta çıkarıyorlar? I. Mahmut'un annesi, Patrona'yı ikinci evladım diye karşılıyor; kendisine ihsanlarda bulunuyorlar; Patrona üç ay împaratorluğa hakim oluyor, împaratorluğu bilfiil yönetiyor. Kendisine altınlar veriyorlar, reddediyor. Demek ki, belli bir sosyal kanaat var Patrona Halil'de. Ve gene, Patrona'nın çal pulculuğa kesinlikle meydan verKerim Korcan, Patrona hareke mediğini, böyle olaylara yol tini tarihsel roman biçirainde açanları da cezalandırdığmı yayansıttı. zıyor tarih. Biz, bu romanda, daha ziyade namuslu tesbitleri şıma göre, tarih romanı işte bukendimize basamak yaptık. rada doğuyor. Basamak yapmış Romanda yer yer düzyazı, olduğumuz "bir" var ya, o yer yer koşuk dili kullanıyorsu"bir"in çerçevesini zorlamadan noz. Bu iki ayrı anlatım biçimi"doknı" da ilave yapıyoruz. ne romanın özü açısından neden Gerçekleri zorlamadan. İşte bu gerek duydunuz? bize bir "tarih" değil de, bir "to Şimdi "Patrona" romarih romanı" veriyor. Çünkü bir nında madem ki bir bilinirden bilinirden dokuz bilinmeze vandokuz bilinmeze ulaşmak istiyoyoruz. ruz, o zaman şiirsel bir anlatım Hangi ka>naklardan yararherhalde meseleyi eözmek bakılandınız? mından bize kolaylık sağlar di Türkiye'de bu konuya el ye duşündüm. Butün bu destansı atacak kişiler, iki esaslı kaynak anlatım içinde okuyucu hem gubulacaklardır. Biri, Saray dışınzel vakit geçirecek, hem de bazı dan gelen "Abdi Tarihi"; oteki, gerçekleri rahat öğrenecektir diSaray içinden gelen "Destari Saye duşündüm. Bu yönteme onun lih EfendiTarihi". Bunlar dışıniçin başvurdum. da İsmail Hakkı Uzunçarşıh, GÖRDÜK KONUSTUK Yalcın Pekşen Yürürken ayağıma su giriyordu. Filmlerde giyeceğim kostümleh arkadaşlardan ahyordum. Para kazanmak için kötü filmler yapmaktansa sahneye çıktım. Yine sinema için... Kazandığım parayla, para düşünmeden filmlerde oynamak için..."' "ikret Amirov öldü Mujde An "Faria açıksaçık eörüoüyorsam meslekdaşl«nnu»n kabahati" diyor.. (Fotoğraflar: UĞUR GÜNYUZ) Tiyatro ve sinemadan sahneye geçiş nedenlerinden biri... Müjde An Çizmemin altı delikti dönem ya&anıyordu. Seks Fümlerı turyaa baslamıştı. Başka fılnüer ticari açıdan başansız oluyordu. Star olan oyuncular da bazı kurallar koymuşlardı "öpüşmek yasak, sevişmek yasak, açümak yasak" gibi.. Bu bana anlamsız gelen bir şeydi.. Oyuncu olarak o tavnn karşısına yeni bir tavır getirdim. Rol neyi gerektiriyorsa fazlasını değil yaptım. Bir tek koşulum vardı: Müstehcen ve çirkin olmaması.. Ve sonra sahneye çıkünız. Size asd sormak istedigim soru şu: Şarkıcı oldugunuza inanıyor musunuz? Şarkıayım. Şarkı söylüyorum.. Beğeniliyor, dinleniyor.. O halde şarkıcıyım... Peki meşhur olmasaymnız sahneye çıkabilir miydiniz? Sizi dinlerier miydi? Evet sinema oyuncusuyum esas. Yetmiş dörtten yetmiş sekize kadar kırk beş filmde oynadım. tsmim Müjde Ar.. Şöhretim var. Bir filmimde çizmemin alu delikti. Yürürken ayağıma su giriyordu. Filmlerde giyeceğim kostümleri arkadaşlardan ahyordum. Yani sinema para getirmedi. Para kazanmak için kötü fürnler yapmaktansa, sahneye çıktım. Yine sinema için.. Kazandığım parayla, para düşünmeden filmlerde oynamak için.. Sinemada para verilmiyor muydu? Anlaştığım ücreti hep aldım onu soruyorsanız. Ama çok büyük paralar verilmiyor. Bir yıl onüç film yaptım. O yıl karnım zar zor doydu. Zar zor yaşayabildim. Yetmiş sekize kadar yine zar zor idare ettim. O yıl arabesk fdmler ortalığı samuştı. Ben ononiki film yapacak durumda iken ikiüç film yaptım ve o yıl elli bin liradan yüzelli bin kazandım. Yılda yüzelli bin lira. Bu açlık demektir. Ürdüri'de Türk Sanatları Sergisi Sayın Müjde Ar, sanıyonım hanım hanımcık evinizde otururken "Aşkı Memnu" ile bekJeDmeyen bir üne kavuştunuz. Yoksa bekttyor rcuydunuz? Bekliyordum.. Çünkü ben hanım hanımcık evde oturuyor gibi görünüyordum, ama işin aslı öyle değildi. tlkokuldan beri tiyatro yapıyordum. Aşkı Memnu ilk filminiz değil mrydi? Ben öyle bUiyorum.. Film olarak ilk, ama daha önce tiyatro yapıyordum. Altnuş iki yılında Oraloğlu tiyatrosunda çocuk oyuncu olarak tiyatroya başladım. Biüyorsunuz belki annem tiyatrocudur.. AyselGürel.. Aytu zamanda Türkologdur. Şimdi şarkı sözü yazıyor.. O mn itti siri tiyatroya? O da istiyordu, ama kendiliğinden oldu. tki kız kardeş ve tiyatrocu bir anne ile insanın hayatı haliyle kulislerde geçiyor. Annem altmış ikide Oraloğlu Tiyatrosu'nda çalışıyordu. "Karanlıgın içinden" oyununda bir kör çocuk rolü vardı. Bana verdiler. On ikibuçuk lira da yövmiye alınca tiyatrocu oldum çıktım.. Kaç yaşlanndaydınız o zaman? tlkokuldaydım.. Dokuzon yaşlarında.. O zaman tahsil durumunuz nedir şu anda? Üniversiteye de gittim Merak etmeyin o kadar cahil değilim. tlkokulu, ortaokulu, liseyi bitirdim. Üniversiteye de gittim. Fatih Kız Lisesi'ni bitirdiğim zaman Hacettepe Üniversitesi, lise birincileri için imtihansız kontenjan açmışu. Ben de lise birincisiydim. Fakat annem Ankara'ya bırakmadı. tstanbul'da Alman Filolojisi'ne girdim. Yani tıetn tiyatro, hem okul.. Evet.. Ortaokul ve lise boyunca hep çalıştım. Oraloğlu Tiyatrosu.. sonra Nejat Uygur.. daha sonra Suavi Süalp "Azak Kabare"yi kurmuştu.. Orada.. Tiyatroda her numarayı yaptun. Uç Maymun Kabare Tiyatrosu'nda bilet satışlan artsın diye mini etekle kasaya bile oturuyordum. Ama yine de battı.. Mini şortla çok sahne Tek çare: Sahne O zaman tek çare sahneye çıkmak mıydı? Sinema oyunculan sahneye çıkıyordu. Ama benim gibi değil.. Bir nevi emeklilik ikramiyesigibi.. Şöhretininbedeligibi.. "Ben bunu degiştirecegim" dedim. İki yıl hiç füm yapmadım ve sahneye çıktım. Yetmiş bir model bir Volkwagen arabam vardı onu sattım.. Dokuz ay müzik dersi aldım ve tzmir Fuarı'nda sahneye çıktığuna çıkacağıma pişman olarak geri döndüm. Bu öyle bir çark ki kendi bünyesine hiçbir şeyi kabul etmiyor. "Biz şarkıcılar varken" diye öyle bir ağ kuruluyor ki, "yapsam mı, yapmasam mı" diye çok duşündüm. Sonra daha ciddiye almaya karar verdim. Peki şarkı söylemek bu kadar kolay bir iş mi? Herkes yapabilirmi? Şarkı söylemek her insanın yapabileceği bir sey. Ancak iyi şarkı söylemek için iyi bir eğitimden geçmek, arahksız antrenman, gırtlağın esneklik kazanması için çalışmak gerekiyor. Sizin gutla|mız ne durumda şimdi? Bu iş için ononbeş sene zaman gerekli. Ben beş yıldır cahşıyorum. Yani on sene sonra bayagı iyi şarkı soyleyeceksiniz.. Şimdi de söylüyorum. Hiç de kötü söylemiyorum. Tabii bir Zeki (Miıren), bir Abacı (Muazzez) değilim muhakkak... Fransız sinemasının çağdaş yönetmenlerinden Alain Resnais, "Yaşam Bir Romandır"adlı fllmiyle ülkesinin en önemli sinema ödülü olan "Lou'ıs Lumi$re ödülu"nü aldı. 1922yıUnda doğan, ilk ününü çevirdiği belgesellerle yaptıktan sonra "Hiroshima Sfon Amour"', "Geçen Yıl Marienbad'da", "Muriel" gibi fîlmleriyle evrensel bir üne erişen Resnais, yaşayan en büyük çağdaş yönetmenlerden biri sayıhyor. Alain Resnais'ye ödül Bir bilinirden dokuz buinmeze "Tarih romanı" anlayışı Ölümstiz insan Hasan Ali Yücel MAHMUT YAĞMUR Hasan Ali Yücel, ulusumuzun yetiştirdiği seçkin bir aydındı. İnsan sevgisiyle dolu olan bir yüreği ve olumlu düşünceler üreten bir beyni vardı. Yaşamı boyunca, bağnazlvğa karşı çıktı. lyiyi, güzeli ve doğruyu egemen kılmak için çalıştı. Siyasayı, halkımızı avutma ve uyutma sanatı saymadı. Kişiliğinin kozasım erdem, dürüstlük ve özveri ipliğiyle ördü. Bitkilere yaşam veren sular gibi derinden ve sessizce aktı. Yolunu, ölümsüz ozanımız Yunus Emre'nin aşağıdaki dizeleriyle aydınlattı: "Cnmleier doğrudur, sen doğru isen, Alemde doğruiuk yoktur, sen eğri isen!" Para için, güçlülerin onunde eğilmedi. Koltuk uğruna, insanhk onurunu paspas gibi çiğnetmedi. Güzel elleriyle, topraklarırruza sevgi ve bilim tohumları ekti. "tyi insan, iyi yurttaş" yetiştirmek için ter döktü. Dört yanımızı çeviren bağnazlık duvarlarını yıktı. Yüregimize ve beynimize geniş pencereler açtı. lnsanlığın ortak malı olan temel yapıtlan dilimize çevirtti. Yıllarca ezilmiş ve hor görülmuş olan düşun emekçilerini bağrına bastı. Ahnlarına acımasızca basılan "sakıncalı kişi" damgasını, yetkisini kullanarak sildi. Ülkemizi çölleştiren, ekin ve düşün düşmanlığının hızını kesti. Eğitim bakanı olduğu dönemde, ulusal onurumuzu yücelten atılımlar birbirini izledi. Sanatçılarımızın dilleri çözuldü. Haksızlıklara başkaldıran, yurt sorunlarınm üzerine korkusuzca eğilen bir kuşak yetişti. birer aydın yaptı. Karanlık köylerimize uygarlık ışığı, bu aydınların çabasıyla girdi. Vurgulamak istediğimiz yalın gerçek şudur: Hasan Ali Yücel, meyveli bir ağaçtı. Işık ureten gür bir kaynaktı. Meyvelerini ve ışığını, yoksul halkımıza karşıhk beklemeden cömertçe sundu. Bu tutumu yüzünden, çıkar çevrelerince acımasızca taşlandı. Işıktan korkan bağnazlann hışmına uğradı. Hasan Ali Yücel, çok sevdiği Yunus Emre gibi namuslu biçimde yaşadı. Çıkar çevreleriyle ve bağnazlarla, Pir Sultan Abdal gibi yiğitçe savaştı. Destanhk acılara, halkımıza kusmeden katlandı. Övünmeden ve yaygara koparmadan, kalıcı yapıtlann altına imzasını attı. 26 şubat 1%1 tarihinde, ardında parlak bir aydınlık bırakarak aramızdan ayrıldı. Bugün yuce anısı, milyonlarca insanın yureğinde yaşıyor. Ektiği erdem ve bilim tohumları, bağnazlann engellemelerine karşın yeşeriyor ve boy atıyor. Ülkemizi, güzel elleriyle açtığı pencerelerden giren ışık aydınlatıyor. Tarihin tekerlekleri, O'nun gösterdiği doğrultuda dönüyor. Yattığı toprak, gül olsun! Yetmiş dört yılında ben sinemaya başladıgım zaman çok kötü bir dönem yaşanıyordu. Star olan oyuncular da bazı kurallar koymuşlardı. "Öpüşmek yasak, açılmak yasak" gibi. Oyuncu olarak o tavrın karşısına yeni bir tavır getirdim. Açıgı kapatmak için ye çıktım. Maaşım binbeşyüz lira.. Vog çorabı onyedi buçuk lira. HeT akşam bir tane kaçıyor. Fatih'e gidişgeliş dolmuş dokuz, on lira.. Parasızhk, sefalet hepsini çektik.. Bir de kar yağınca taksi tutuyoruz. Parasızlıktan tam sefalet halimiz. Aşkı Memnu'dan sonra kurtuldunuz galiba.. Hâlâ pek kurtulmuş halimiz yok.. Köşeyi dönmüş değilim yani.. Bu açıgı kapatmak için de biraz açılıyorsunuz galiba.. Hiç fazla soyunmuyorum. Ben elbiselerinizi görüyorum magazin dergilerinde.. "Görüyorum" dedimse "arıyorum" demek istiyorum. "Acaba elbise nerede" diye? O benim değil, sizin meslekdaşlannızan kabahati.. Sahneye çıkan kadm iyi giyinmek zorunda.. iyi giyinmek de kötü yerleri kapatıp, iyi yerleri açmak demektir. Siz hep açık elbiseleri görüyorsunuz. Çünkü onları basıyorlar. Kapalı elbiseleriniz de var mı? Hem de nasıl var.. Boynumun altından başlayıp topuklara kadar inen, simsiyah, adeta çarşaf gibi bir elbise ile sahneye çıktım. Hatta bazı arkadaşlar dalga gectiler "kryafet kanununa aykın olur" diye. "Tutukianırsın" falan diye dalga gectiler.. Bu elbiseyi sırf onlarla eğlenmek için yaptım. Bakalım ne yazacaklar diye.. Ben böyle bir elbise görmedim. Çünkü basmadılar. Hatta bazılan bu sefer "Kadm kendioi şarkıcı zannetmeye başladı. Aman kızım sen aç, yoksa aç kalırsın" demeye başladılar. Şimdi periyodik arahklarla bir açıyorum, bir kapıyorum... Bu sefer ne diyorlar? Bu sefer de "Müjde yine açtı" diye açık olarunı basıyorlar. Dayanıyoruz ne yapalım. Dayanmanız lazım, çünkü bir saatlik bir program için iyi para aldıgınız söyleniyor. Rivayet muhtelif ama.. Bir saatlik değil.. Bu tam günlük bir çalışmadır. Hatta günlük de değil yıllann getirdiği.. Yirmi yılın getirdiği veriliyor. Ben şunu anlamıyorum. Adamm biri iki kamyon bir şey satıyor, otuz müyon kaz?ruyor adı "işadamı" oluyor, itibar görüyor. Biz o parayı bile kazanamıyonız. Herkesin gözü bizde.. Sizden gözlerini alamıyorlardır.... 25 Şubat Azra Erhathn vasiyeti Bodrum'da yaşayan sanatçı Saynur Gelendost, Azra ErhaVın vasiyetini yerine getiriyor ve bir mask sergisi açıyor. "Bahkçı ve Dostları" adh sergide Azra Erhat 'ın da maskı bulunacak. Temmuz aymda Bodrum Müzesi'nde açılacak olan sergi için Saynur GelenâosVun çahsmalan sürüyor. Evlilik ve Aşkı Memnu Aşkı Memnu olayına nasıl girdiniz? Yetmiş ikide Uç Maymun Kabare kapandı. Ben Üniversiteye gidiyorum. Annem "evlen" dedi. Eşimi de o tanıyordu. Bana tanıştırdı. Evlendik. Bir yıl kadar sizin dediğiniz gibi "hanım hanımcık" ev kadınlıgı yapmaya çalıştım ve başansız oldum. Yüzume gözüme bulaştırdım. Bu sırada "Aşkı Memnu" teklifi gelince... Nasıl getdi bu teklif durup dururken ? Salih Güney eşimin arkadaşıydı. O söylemiş.. Halit RefıJ de beğendiğim bir yönetmendi.. Böyle oldu.. Şu halde kocanızın sayesinde buldunuz. Fakat şöhrete ulaşınca ayrıldınız.. Dediğim gibi bunun şöhretle alakası yok.. Zaten yürümüyordu. Ben onsekiz yaşındaydım, eşim yirmidört yaşında evlendiğimiz zaman.. Her ikimiz de yanlış şeyler yaptık. Ayrılmaya karar verdik. Şöhretle alakası yok.. Müjde hanım, "Aşkı Memnu"da cinselliği bol bir rolde oynuyordunuz. Fdmlerinizde de devara etüniz. Sahnede bOe öyle.. Faıta açıksaçık.. Değil aslında.. Oyunu kurallanna göre oynuyorum. Yetmiş dört yılında ben sinema yapmaya başladıgım zaman çok kötü bir Arslan Gündaş sergisi Ressam Arslan Gündaş, 6. kişisel resim sergisini Ankara Sanat Kurumu'nda açn. 23 yağhboya tablonun yer aldığı sergi 5 mart pazartesi gününe kadar açık kalacak. 1914 yılında izmir'de doğan Gündaş Harpokulu 'nu bitirdi. Bir süre de Hacettepe Üniversitesi öğretim üyeli£i görevinde bukındu. (a.a.) Dört dörtlük bir efeirimci Hasan Ali Yücel, dört dörtlük bir eğiümciydi. Yüklendiği her görevi, aktöre ve bilim kurallannın dışma çıkmadan sürdürdü. Kirli çıkarların ve nice yöneticiyi hiçlik bataklığına sürükleyen kötü tutkulann tuzağına düşmedi. Uzun ve çetin bir yolda yürümeyi yeğledi. İnsanlığm yüzakı olan bügelerin koyduklan kurallara bağlı kaldt. Kesesini değil, yüreğini ve beynini besledi. O bir meyveli ağaytı Köy enstitülerini kuran ve geliştiren mimarlardan biri de Hasan Ali Yücel'di. Bu kurumlar, binlerce yoksul köy çocuğunun kara yazgısını de|iştirdi. Onları, kafası ile eli birleşen ve köy halkımıza doğru yolu gösteren GALERILER SERAMAR SANAT GALERİSİ 52* 66 M 5Z2 «9 9) ÖZGÜN BASKI SERGİSİ 22 Şabat22 Mart 19S4 iğnp Çıkmazi No 2 Fenertahce (CUMALI) StnıatGalerisi ÇG A RS I II A D Ş E MMZN 3.DPNEM1NDEN ÖIK Khbl I 25 subat 0 mart URART Avnı Arbaş Abidin Dino m [ TARİHTE BUGUN Mümtaz Ankan SANAT GALERİSİ \. / ^**»» . **^ Bedrı Kahmı M S Û ^ ^ U ŞS M Nedim Günsür Kayıhan Keskinok Orhan Peker Mehmet Pesen Adnan Turani MümtaZ Yener A d n a i î V arillCa l ^^ . a NESE ERDOK Resim Sergisi 929 Şübat ^ ^ l fanak •SANAT GALERİSİ' Nurİ İyem DESTEK SANAT GALERİSİ W0£ BU6ÜU, ÛHLÜ PCANaz BSSSAMI PIEfKS AU6USJE ÜEUOlK DCĞDU. ÇOCJJıajUĞUMDA POCL££L£N BOYAAiA i$tNOEÇAUŞAN K£N0lll(e£NİJAR0KmlU^)l'2O YAŞLAR/MDAYKEN &L£YHB AOU glü £€SSAU/A/ OSfieVCÎSİ OLACAK,8U S7ÜDYOOA, MONEKSİSlEY VE BA2ILLE il£ mNlŞACAK'TIIİKJSA SÛR£O£,ONLARIN OA ena£İ¥L£ İZLENIMCJÜGI(EMPRESfDNIZM, 8ENİUSEYİP PARLAK R£NKL£gLEÇAU$AAAYA HOYULACAICrtlZ. YILLAÜ SONRA, iBBO'LeRDe/lV^ YA'YA yAFVlCAĞt YDLCuLUK OUA RÖUESAUSUS7ALARMt YAKIUOAU TBNIMADA YARDIMCI OLACAK VE RESİMLBttİNDE Ç.İ2GİNİH ÖNBMİNİ A*TlQACAKnlt. BU S'MZ GERİY£ OOfJÜÇ Sİ8İ GÖ8UHS£ D£, HİÇ. ENbıÇE BTMep&i YAPACAXT7R..Ç'Zeceâı DOL6UU VÜOJTtM, KANU'CANll KADıNLAR ONÜH ÜBSMİMİN seuRLerici özeu.ııcLERiNueN SAYHACAJCTIR,. YMOAKİ. "YIÜAMANLAR" TABlOSUUUN KOPYAŞICHR. AUGUSTB RENOIR DOÖOU. CİHAT ÖZEGEMEN Resim Sergisi 926 $ubat Nıspetıye Cad 44 Etıler Tel 165 19 35 A.ABİDİN ELDEROĞLU Resim Sergisi 4 $rtat1 Mart Her pazartesi muzıkiı slayı gostensı 170018 00 Abdi Ipekçı Caö 75 Maçka1460354 50 YIL ONCE Cumhuriyet Yıldız Sarayı yeniden tefriş ediliyor Resm'ı merasim dairesi haline ifrağ edilen Yıldız sarayında başltyan tadilât ve tesısata devam edilmektedir. Sarayın yeniden lefrişı bir müteahhide ihale edilmiştir. Temmuz nihayetine kadar saray lamamen tefriş ve tanzim edilmış olacak ve eylül aymda beynelmilel partâmentolar konferansı burada toplanacaktır. Yıldız sarayının tanzim ve tefrişile meşgul olan komisyona riyaset etmek üzere şehrimize gelmiş olan Biıyuk Millet Meclisi ikinci reisi Hasan Bey dun akşam Ankaraya dönmuştür. 25 Şubat 1934 Vekiller Heyeti tarafından da tasdik edilerek İstanbul belediyesine gönderilmiştir. Bu tadilât martın bîrinde tatbik mevküne konacaktır. Bu tadiiâtm tatbikından sonra Pendikten İstanbula et getirmek imkânı kalmamış olacaktır. Bundan dolayıdır ki, Pendikte et fıatt çok dUşmüştur. Pendikten, İstanbula bir kilo bile et getirmek istiyenler, bunu Karaağaç mezbahasına goturup muayene eıtirmek mecburıyetmdedirler. Yırn ıkfM: 1934.1984 S«Kİ 2S ,uba, cumar^i saa, U.K.'.en hibaren iılenebitir Moda Cad 264 Moda, Tel 337 15 31 Bızlenen iztiraplar Fnnnzea •özlft heytcm <n t* Mfe Tütk Sinemasında İİL 9densi KARMA RESİM SERGİSİ seıairv\N ISIBK1LJT sanat CALEO6İ CİHAT BURAK Resim Sergisi 17 Şubat 10 Mart 1984 tı pazar gunletı 13 00ten 'tıbaren acıkiır İOOYH.DAN 5 0 KE&&AM 3 0 DLSİM SEVİMCE «3 2 r,nt'r,ıv . K 15CO 19 3O .WfW. Artıh Pendik'ten İstanbula el taşmamıyacak Hayvan sağlık zabıtası nizamnamesinin bazı maddeleri Ziraat Vekâleti tarafından değıştirilmiş ve 10 Şubat 7 Mart 1984 Rumeh Cad Matbaacı Osmanftey S 35'2 Erkut Ap Osmanbey Tel 146 05 47 RESİM ALINIR Oynrmları FH<ıVr.<: Wini.ni